TR Sterling, müşterileri adına modernleştirme yolculuğuna devam etmek istiyordu ancak veri merkezlerinde kapasite yetersizliği yaşıyor ve artık ciddi bir maliyet altına girmeksizin şirket içinde modernleştirme yapamıyordu
"yaşıyor ve artık" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases alemão:
TR Sterling, müşterileri adına modernleştirme yolculuğuna devam etmek istiyordu ancak veri merkezlerinde kapasite yetersizliği yaşıyor ve artık ciddi bir maliyet altına girmeksizin şirket içinde modernleştirme yapamıyordu
DE Sterling wollte den Modernisierungskurs im Auftrag seiner Kunden fortsetzen, hatte jedoch keine Kapazitäten mehr in seinen Rechenzentren und konnte nicht mehr ohne erheblische Kosten On-Premises modernisieren
turco | alemão |
---|---|
müşterileri | kunden |
ancak | jedoch |
ve | und |
artık | mehr |
maliyet | kosten |
TR Birçok Berlinli yaratıcı insan artık başkentin yakınlarındaki bu kırsal alanda yaşıyor
DE Viele Berliner Kreative leben inzwischen in der ländlichen Region nahe der Hauptstadt
turco | alemão |
---|---|
birçok | viele |
yaratıcı | kreative |
yaşıyor | leben |
TR Artık asla savaşın ortasında fare takip alanınız bitmesin. Efsanevi QcK mousepad artık oyunla ilgili tüm çevre birimleriniz için eksiksiz RGB masaüstü kapsamı sunuyor.
DE So wird dir mitten in der Schlacht nie wieder der Maus-Bewegungsspielraum ausgehen. Das legendäre QcK Mauspad bietet jetzt eine komplette RGB-Schreibtischabdeckung für deine gesamten Gaming-Peripheriegeräte.
turco | alemão |
---|---|
artık | jetzt |
asla | nie |
rgb | rgb |
sunuyor | bietet |
TR Mouse artık sadece bir giriş cihazı değildir. Oyuncular oyun içi etkinlikleri artık hissederek kritik karar vermede yardım alabilir. Alarmların her yönünü yoğunluktan titreşim modeline kadar kişiselleştirin.
DE Die Maus ist nicht länger nur ein Eingabegerät – Spieler können spielinterne Ereignisse jetzt spüren, was ihnen bei wichtigen Entscheidungen hilft. Du kannst alle Aspekte der Meldungen anpassen, von der Intensität bis zum Vibrationsmuster.
turco | alemão |
---|---|
mouse | maus |
artık | jetzt |
değildir | nicht |
oyuncular | spieler |
karar | entscheidungen |
yardım | hilft |
alabilir | können |
TR Artık sorun yok. Artık sürpriz yok. Sadece sorunsuzca okutulan barkodlar.
DE Keine Probleme mehr. Schluss mit Überraschungen. Einfach zuverlässig scannen.
turco | alemão |
---|---|
artık | mehr |
sorun | probleme |
yok | keine |
sadece | einfach |
TR FilterBypass artık her zaman url'leri şifreliyor ve gizlilik nedenleriyle javascript'i hedef sayfalardan kaldırıyor. Bu nedenle, optimum ayarlar her zaman etkin olduğundan seçenekler artık gerekli değil.
DE FilterBypass verschlŸsselt nun aus DatenschutzgrŸnden immer Urls und entfernt Javascript von Zielseiten, so dass die Optionen nicht mehr notwendig sind, da die optimalen Einstellungen immer aktiv sind.
turco | alemão |
---|---|
url | urls |
javascript | javascript |
nedenle | so |
ayarlar | einstellungen |
seçenekler | optionen |
gerekli | notwendig |
değil | nicht |
bu nedenle | sind |
TR Artık sorun yok. Artık sürpriz yok. Sadece sorunsuzca okutulan barkodlar.
DE Keine Probleme mehr. Schluss mit Überraschungen. Einfach zuverlässig scannen.
turco | alemão |
---|---|
artık | mehr |
sorun | probleme |
yok | keine |
sadece | einfach |
TR Videotekler neden artık yok? Neden artık kimse harita satın almıyor? Yeni iş arkadaşım benim okul arkadaşlarımı nereden biliyor? Bütün bu soruların cevabı internette
DE Warum sind die Videotheken verschwunden? Weshalb kauft keiner mehr eine Landkarte? Und woher weiß mein neuer Kollege, mit wem ich auf der Schule war? Die Antwort auf alle diese Fragen ist das Internet
turco | alemão |
---|---|
neden | warum |
artık | mehr |
satın | kauft |
yeni | neuer |
okul | schule |
bu | diese |
cevabı | antwort |
TR Daha önce Onaylanmış duruma geçmenizdeki konuma artık sahip olmamanız (seçimle başa gelmiş devlet yetkilisinin görevinden ayrılması gibi) ve artık Onaylama kriterlerimizi karşılamamanız
DE Wenn du die Position, für die du ursprünglich verifiziert wurdest, nicht mehr innehast – z. B. wenn ein gewählter Amtsträger aus dem Amt ausscheidet –, und du unsere Kriterien für die Verifizierung nicht anderweitig erfüllst
TR Artık umutsuzluk duygusu yok, artık her birimiz kendi kararsız irademize güvenmek zorunda değiliz
DE Es gibt kein Gefühl der Hoffnungslosigkeit mehr, wir müssen uns nicht mehr auf unsere eigene unbeständige Willenskraft verlassen
turco | alemão |
---|---|
artık | mehr |
TR ETH artık 400 DAI ise, havuzda bulunan ETH ve DAI miktarının oranı değişmiştir. Artık havuzda, arbitraj alım satımı yapanlar sayesinde 5 ETH ve 2.000 DAI vardır.
DE Wenn ETH nun 400 DAI wert ist, hat sich das Verhältnis zwischen dem Anteil von ETH und dem Anteil von DAI im Pool verändert. Dank der Aktivitäten der Arbitrage-Trader sind jetzt 5 ETH und 2'000 DAI im Pool.
TR Artık tek yapmamız gereken takas etmek istediğimiz ETH miktarını seçmek. Bunu yaparken, ne kadar DAI alacağımıza yönelik tahmini bir değer sunulacak. Ve artık hazırız! Swap'a (Takas Et) tıklayın.
DE Jetzt müssen wir nur noch die Menge der ETH eingeben, die wir tauschen wollen. Während wir das tun, erhalten wir eine Schätzung, wieviel DAI wir erhalten werden. Und wir sind startklar! Drücken Sie auf Swap.
TR Twitter aşırı kapasiteyle çalışıyor ya da anlık sorunlar yaşıyor olabilir. Yeniden dene ya da daha fazla bilgi almak için Twitter Durumu sayfasını ziyaret et.
DE Twitter ist möglicherweise überlastet oder hat einen vorübergehenden Schluckauf. Probiere es erneut oder besuche Twitter Status für weitere Informationen.
turco | alemão |
---|---|
olabilir | möglicherweise |
bilgi | informationen |
durumu | status |
ziyaret | besuche |
TR Ron akıcı bir şekilde İspanyolca ve Portekizce konuşuyor, Carolyn ve 5 oğlu ile birlikte Austin'de yaşıyor.
DE Ron spricht fließend Spanisch und Portugiesisch, lebt gemeinsam mit Carolyn in Austin und hat fünf Söhne.
turco | alemão |
---|---|
ve | und |
portekizce | portugiesisch |
austin | austin |
yaşıyor | lebt |
TR OTELLERİMİZ SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR ŞEKİLDE YAŞIYOR
DE IN UNSEREN HOTELS LEBEN WIR NACHHALTIGKEIT
TR Bu web sitesinde video akışı daha önce çalışıyorsa, videoyu alma konusunda sorun yaşıyor olabiliriz.Diğer bir neden, web sitesinin tamamen desteklenmemesidir
DE Wenn das Videostreaming auf dieser Website zuvor funktioniert hat, kšnnte es sein, dass wir Probleme haben, das Video zu erhalten
turco | alemão |
---|---|
bu | dieser |
alma | erhalten |
sorun | probleme |
TR Almanya’da kadınlar böyle yaşıyor ve çalışıyor
DE So leben und arbeiten Frauen in Deutschland
turco | alemão |
---|---|
almanya | deutschland |
da | in |
kadınlar | frauen |
böyle | so |
yaşıyor | leben |
ve | und |
çalışıyor | arbeiten |
TR Dünya nüfusunun yarısından fazlası şehirlerde yaşıyor; ve bu eğilim giderek yükseliyor
DE Schon mehr als die Hälfte der Weltbevölkerung lebt in Städten – Tendenz steigend
turco | alemão |
---|---|
yaşıyor | lebt |
ve | die |
giderek | mehr |
TR Almanya’da aileler nasıl yaşıyor?
DE Wie Familien in Deutschland leben
turco | alemão |
---|---|
da | in |
aileler | familien |
yaşıyor | leben |
TR 180 farklı ulustan insan BM kenti Bonn’da yaşıyor. Onlardan bazılarına oradaki yaşamın nasıl olduğunu sorduk.
DE Menschen aus 180 Nationen arbeiten in der UN-Stadt Bonn. Wir haben einige von ihnen gefragt, wie es sich dort lebt.
turco | alemão |
---|---|
insan | menschen |
bm | un |
kenti | stadt |
da | in |
yaşıyor | lebt |
nasıl | wie |
bazıları | einige |
TR Bonn’da 180 ulusa mensup insan yaşıyor
DE Menschen aus 180 Nationen leben in Bonn
turco | alemão |
---|---|
da | in |
insan | menschen |
yaşıyor | leben |
TR Hukuk öğrenimi gören Michel şimdi Hamburg’da yaşıyor ve sekiz kez Almanya şampiyonu olan Uhlenhorster HC takımında oynuyor
DE Inzwischen lebt die Jurastudentin in Hamburg und spielt für den achtfachen deutschen Meister Uhlenhorster HC
turco | alemão |
---|---|
hamburg | hamburg |
da | in |
yaşıyor | lebt |
TR Araç sineması korona pandemisi sırasında geri dönüş yaşıyor.
DE Das Autokino feiert während der Corona-Pandemie sein Comeback.
turco | alemão |
---|---|
korona | corona |
pandemisi | pandemie |
sırasında | während |
TR Ebeveynlerin 5 yıldan fazla Almanya’da yaşıyor olması durumunda, Almanya’da doğan çocuklar doğdukları andan itibaren Alman vatandaşı sayılacaklar
DE In Deutschland geborene Kinder werden von Geburt an deutsche Staatsangehörige, wenn die Eltern mehr als fünf Jahre in Deutschland leben
turco | alemão |
---|---|
da | in |
yaşıyor | leben |
çocuklar | kinder |
itibaren | von |
TR 2020 yılı sayılarına göre Alman nüfusunun yüzde 77,5’i şehir ve kasabalarda yaşıyor.
DE 77,5 Prozent der Bevölkerung in Deutschland lebte 2020 in Städten und Kleinstädten.
turco | alemão |
---|---|
alman | deutschland |
yüzde | prozent |
ve | und |
TR Genel nüfusun yüzde 18,4’ü, nüfusu 20.000 ila 50.000 arasında olan şehirlerde, yüzde 16,9’u, nüfusu 500.000’in üzerinde olan şehirlerde, yüzde 15’i ise nüfusu 10.000 ila 19.000 arası olan şehirlerde yaşıyor.
DE 18,4 Prozent der Bevölkerung lebt in Städten zwischen 20.000 und 50.000 Einwohnern, 16,9 Prozent in Städten mit mehr als 500.000 Einwohnern, 15 Prozent in Städten mit 10.000 bis 19.000 Einwohnern.
turco | alemão |
---|---|
yüzde | prozent |
yaşıyor | lebt |
TR Kazim Viyana’da (Avusturya) yaşıyor ve on yıldan fazla süredir Der Spiegel haber dergisinin dış muhabiri olarak çalışıyor
DE Er lebt in Wien, Österreich, und hat mehr als zehn Jahre Erfahrung als Auslandskorrespondent für das Nachrichtenmagazin Der Spiegel
turco | alemão |
---|---|
da | in |
yaşıyor | lebt |
ve | und |
TR Şu anda bu iş tam bir patlama yaşıyor
DE Inzwischen geht das Geschäft durch die Decke
TR 83 ayrı milletten 21.000 kişi burada yaşıyor
DE 21.000 Einwohner aus 83 Nationen leben dort
turco | alemão |
---|---|
burada | dort |
yaşıyor | leben |
TR Yazar Juli Zeh, Berlin kültür dünyasının çok uzaklarında, bir Brandenburg köyünde yaşıyor. Ve o, „böylesi iyidir“ diyor.
DE Die Schriftstellerin Juli Zeh lebt in einem Dorf in Brandenburg, fernab vom Berliner Kulturbetrieb. Das ist auch gut so, sagt sie.
turco | alemão |
---|---|
berlin | berliner |
yaşıyor | lebt |
diyor | sagt |
TR Berlin modern, Hamburg denizcilik kenti, Münih düzenli: Alman kentleri dendiğinde genelde metropoller akla gelir. Oysa resmin bütünü bu değil, çünkü neredeyse her üç Alman’dan biri, bir midi şehirde yaşıyor.
DE Berlin ist hip, Hamburg maritim, München zünftig: Wer an Deutschlands Städte denkt, hat meist die Metropolen vor Augen. Das ist nicht das ganze Bild, denn fast jeder dritte Deutsche lebt in einer mittelgroßen Stadt.
turco | alemão |
---|---|
berlin | berlin |
hamburg | hamburg |
kenti | stadt |
münih | münchen |
alman | deutsche |
değil | nicht |
çünkü | denn |
neredeyse | fast |
yaşıyor | lebt |
TR Özellikle inşaat tesisat, ısıtma ve soğutma gibi sektörlerin yanı sıra fırın ve kasaplar gibi gıda işletmeleri büyük eleman sıkıntısı yaşıyor.
DE Betroffen sind insbesondere die Bauberufe, etwa im Hochbau und den Bereichen Sanitär, Heizung und Klima; außerdem Lebensmittelhandwerke wie Fleischer und Bäcker.
TR Wellness gezileri, yoga tatili ya da hafta sonu trekking gezisi: Tıpkı sağlık turizmi gibi aynı adı taşıyan öğrenim programı da ilgi patlaması yaşıyor
DE Wellness-Reisen, Yoga-Urlaub, Wanderwochenende: Gesundheitstourismus boomt und der gleichnamige Studiengang auch
turco | alemão |
---|---|
yoga | yoga |
da | auch |
sağlık | wellness |
gibi | der |
TR Almanlar çadırda konaklayarak ya da karavanla seyahat ederek tatil yapmayı genel olarak çok seviyor, fakat kamp yaparak tatil, Korona krizi döneminde benzersiz bir yükseliş yaşıyor
DE Viele Deutsche lieben das Reisen mit Zelt oder Campingmobil, aber in Zeiten der Corona-Krise erreicht der Camping-Boom ungeahnte Dimensionen
turco | alemão |
---|---|
almanlar | deutsche |
seyahat | reisen |
fakat | aber |
korona | corona |
krizi | krise |
TR Burada 4435 kilometrekare üzerinde 5,2 milyon kişi yaşıyor
DE Hier leben 5,2 Millionen Menschen auf 4435 Quadratkilometern
turco | alemão |
---|---|
burada | hier |
üzerinde | auf |
milyon | millionen |
kişi | menschen |
yaşıyor | leben |
TR Eşi Gonne ve iki kızı ile birlikte Hallig Südfall'da yaşıyor
DE Mit ihrem Mann Gonne und ihren zwei Töchtern lebt sie heute auf der Hallig Südfall
turco | alemão |
---|---|
ve | und |
iki | zwei |
yaşıyor | lebt |
TR Ve tüm kent Avrupa’nın en büyük okuma festivali “Leipzig Okuyor”la birlikte kitap dünyasının çeşitliliğini yaşıyor
DE Und die ganze Stadt feiert mit „Leipzig liest“, Europas größtem Lesefest, die Vielfalt der Literatur
turco | alemão |
---|---|
kent | stadt |
avrupa | europas |
leipzig | leipzig |
birlikte | mit |
TR Rusya’da Alman kökenli olan ve bir kısmı hala Almanca konuşan yaklaşık 800.000 insan yaşıyor. Ataları 18. Yüzyılda Almanya’dan gelen Rus Çariçesi Büyük Katerina’nın daveti üzerine buraya yerleşmişti.
DE In Russland leben 800.000 Menschen mit deutschen Wurzeln, die teilweise noch Deutsch sprechen. Ihre Vorfahren folgten im 18. Jahrhundert einer Einladung der aus Deutschland stammenden russischen Zarin Katharina der Großen.
turco | alemão |
---|---|
hala | noch |
insan | menschen |
yaşıyor | leben |
TR Afrika’nın güney batısındaki Namibya’da ana dilleri Almanca olan 20.000 Namibya-Almanı yaşıyor
DE In Namibia im Südwesten Afrikas leben 20.000 Deutschnamibier, die Deutsch als Muttersprache sprechen
turco | alemão |
---|---|
afrika | afrikas |
da | in |
almanca | deutsch |
yaşıyor | leben |
TR Jan Keck bir Alman ve Kanada’da yaşıyor
DE Jan Keck ist Deutscher und lebt in Kanada.
turco | alemão |
---|---|
alman | deutscher |
ve | und |
kanada | kanada |
yaşıyor | lebt |
TR 52 yaşınndaki Kaminer 1990’dan beri Berlin’de yaşıyor ve kitaplarını anadili olan Rusçada değil Almanca yazıyor
DE Der 52-Jährige lebt seit 1990 in Berlin und schreibt seine Bücher auf Deutsch – und nicht in seiner Muttersprache Russisch
turco | alemão |
---|---|
berlin | berlin |
yaşıyor | lebt |
olan | seine |
değil | nicht |
TR Bir demokraside yaşıyor ve oy kullanabiliyor olmak benim için, benzersiz bir değere sahip.
DE In einer Demokratie zu leben und wählen zu können, ist für mich unvergleichlich kostbar.
turco | alemão |
---|---|
yaşıyor | leben |
ve | und |
benim | mich |
TR Almanya’daki insanların neredeyse yüzde 80’i kentlerde yaşıyor
DE Fast 80 Prozent der Menschen in Deutschland leben in Städten
turco | alemão |
---|---|
almanya | deutschland |
daki | in |
neredeyse | fast |
yüzde | prozent |
yaşıyor | leben |
insanları | menschen |
TR Birçok yaratıcı insan korona pandemisi nedeniyle geçim kaygısı yaşıyor. Federal Hükümet, kültür emekçilerine sınırları da aşan bir yardımı böyle ulaştırıyor.
DE Viele Kreative bangen wegen der Corona-Pandemie um ihre Existenz. So hilft die Bundesregierung Kulturschaffenden über Grenzen hinweg.
turco | alemão |
---|---|
birçok | viele |
yaratıcı | kreative |
korona | corona |
pandemisi | pandemie |
nedeniyle | wegen |
hükümet | bundesregierung |
sınırları | grenzen |
böyle | so |
TR Birçok yaratıcı insan korona pandemisi nedeniyle geçim kaygısı yaşıyor. Federal Hükümet, kültür emekçilerine sınırları da aşan bir yardımı böyle ulaştırıyor.
DE Viele Kreative bangen wegen der Corona-Pandemie um ihre Existenz. So hilft die Bundesregierung Kulturschaffenden über Grenzen hinweg.
turco | alemão |
---|---|
birçok | viele |
yaratıcı | kreative |
korona | corona |
pandemisi | pandemie |
nedeniyle | wegen |
hükümet | bundesregierung |
sınırları | grenzen |
böyle | so |
TR Bu bölgede hayvancılıktan geçinen göçebe nüfusun büyük kesimleri yaşıyor
DE Dort leben große Teile der Bevölkerung von nomadischer Viehwirtschaft
turco | alemão |
---|---|
yaşıyor | leben |
bu | von |
TR Gurbetçi Asyraf Syamsul, Köln kentinde yaşıyor. Ama onun en hoşlandığı yer, bir ulusal park. Onu neyin büyülediğini, bu yazımızda okuyacaksınız.
DE Expat Asyraf Syamsul lebt in der Stadt Köln. Aber am besten gefällt ihm die Umgebung. Hier lest ihr, was ihn dort fasziniert.
turco | alemão |
---|---|
yaşıyor | lebt |
ama | aber |
neyin | was |
TR Moldovyalı Elena, Almanya’nın ikinci büyük şehrinde yaşıyor. Elena, size burada nasıl bağlantı kuracağınıza ilişkin tavsiyelerde bulunuyor ve Hamburg’unu gösteriyor.
DE Expat Elena aus Moldawien lebt in Deutschlands zweitgrößter Stadt. Sie gibt euch gute Tipps, wie ihr Anschluss findet, und zeigt euch ihr Hamburg.
turco | alemão |
---|---|
almanya | deutschlands |
büyük | gute |
yaşıyor | lebt |
nasıl | wie |
ve | und |
hamburg | hamburg |
TR Expat Spomenka, ailesiyle birlikte Münih’te yaşıyor. O, bu şehirde neden severek yaşadığını anlatıyor ve start için önemli linkleri adlandırıyor.
DE Expat Spomenka lebt mit ihrer Familie in München. Sie erzählt, warum sie sich wohl fühlt und verrät wichtige Links für den Start.
turco | alemão |
---|---|
münih | münchen |
yaşıyor | lebt |
o | sie |
neden | warum |
anlatıyor | erzählt |
start | start |
önemli | wichtige |
TR Moldovyalı Elena, Almanya’nın ikinci büyük şehrinde yaşıyor. Elena, size burada nasıl bağlantı kuracağınıza ilişkin tavsiyelerde bulunuyor ve Hamburg’unu gösteriyor.
DE Expat Elena aus Moldawien lebt in Deutschlands zweitgrößter Stadt. Sie gibt euch gute Tipps, wie ihr Anschluss findet, und zeigt euch ihr Hamburg.
turco | alemão |
---|---|
almanya | deutschlands |
büyük | gute |
yaşıyor | lebt |
nasıl | wie |
ve | und |
hamburg | hamburg |
Mostrando 50 de 50 traduções