EN Infographics for social media are likely to be small and horizontal, while infographics for blog posts are likely to be much longer in length
"predict the likely" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
likely | için muhtemelen |
EN Infographics for social media are likely to be small and horizontal, while infographics for blog posts are likely to be much longer in length
TR Sosyal medya infografikleri genellikle küçük ve yatay olurken blog yazılarında kullanılan infografiklerin uzunluğu genellikle daha fazladır
inglês | turco |
---|---|
small | küçük |
and | ve |
horizontal | yatay |
blog | blog |
length | uzunluğu |
social | sosyal |
media | medya |
to | kullanılan |
EN Explore actionable data and predict consumer needs.
TR Verileri inceleyin ve tüketicinizin ihtiyaçlarını tahmin edin.
inglês | turco |
---|---|
data | verileri |
and | ve |
needs | ihtiyaçlarını |
EN You must be present across multiple channels, craft strategies for sustainability, reach the market on time, and predict what your next move should be.
TR Birçok kanalda var olmalı, sürdürülebilirlik için ustalıkla stratejiler geliştirmeli, pazara zamanında ulaşmalı ve atmanız gereken bir sonraki adımınızı önceden görebilmelisiniz.
inglês | turco |
---|---|
strategies | stratejiler |
sustainability | sürdürülebilirlik |
market | pazara |
time | zaman |
on time | zamanında |
next | sonraki |
and | ve |
multiple | çok |
EN Select third party partners within the sporting world (such as football clubs and data analytics businesses) so that they can use the Database for scouting purposes and to improve team development, or to analyse and predict team and player performance.
TR Takımın gelişimini artırmak veya takım ve oyuncu performansını analiz etmek üzere gözlem amacıyla Veri Tabanını kullanabilmeleri için spor dünyasından seçkin üçüncü taraflar (futbol kulüpleri ve veri analizi işletmeleri).
inglês | turco |
---|---|
select | seç |
player | oyuncu |
data | veri |
football | futbol |
and | ve |
or | veya |
third | üçüncü |
analytics | analizi |
analyse | analiz |
improve | artırmak |
team | takım |
performance | performans |
EN A Cut-off Value for Gestational Weight Gain to Predict Large for Gestational Age Fetuses in a Low-risk Pregnant Population
TR Düşük Riskli Bir Gebe Populasyonunda Gebelik Haftasına Göre İri Fetusların Tahmin Edilmesi Amacıyla Gestasyonel Kilo Alımı İçin Bir Eşik Değer
inglês | turco |
---|---|
weight | kilo |
low | düşük |
to | edilmesi |
for | göre |
value | değer |
a | bir |
EN Is it possible to predict mortality using initial data of adult patients hospitalized with COVID-19? A mortality prediction model in the early phase of COVID-19
TR COVID-19 Tanısıyla Hastaneye Yatırılan Yetişkin Hastaların İlk Verilerini Kullanarak Ölüm Oranını Tahmin Etmek Mümkün Müdür? COVID-19'un Erken Evresinde Bir Ölüm Tahmin Modeli
inglês | turco |
---|---|
data | verilerini |
adult | yetişkin |
model | modeli |
early | erken |
possible | mümkün |
using | kullanarak |
a | bir |
to | etmek |
EN Application of Artificial Intelligence Methods to Predict Cotton Production in Turkey
TR Türkiye'de Pamuk Üretiminin Tahmini İçin Yapay Sinir Ağı Yöntemleri Uygulaması
inglês | turco |
---|---|
of | in |
methods | yöntemleri |
cotton | pamuk |
application | uygulaması |
artificial | yapay |
EN Predict part cooling efficiency. Experiment with advanced conformal cooling or induction heating before investing in costly moulds.
TR Parça soğutma verimliliğini öngörün. Maliyetli kalıplara yatırım yapmadan önce gelişmiş uyarlamalı soğutma ve endüksiyonlu ısıtma deneyleri gerçekleştirin.
inglês | turco |
---|---|
cooling | soğutma |
efficiency | verimliliğini |
costly | maliyetli |
advanced | gelişmiş |
before | önce |
investing | yatırım |
EN A unique game where players are offered the chance to predict the next card to be drawn from the deck
TR Oyuncuların destedeki bir sonraki kartı tahmin etmelerinin istendiği benzersiz bir oyun.
inglês | turco |
---|---|
players | oyuncular |
unique | benzersiz |
next | sonraki |
EN A live-game where a player should predict which is the higher card in a duel
TR Oyuncunun bir düelloda hangi kartın daha yüksek olacağını tahmin etmesi gereken bir canlı oyun.
inglês | turco |
---|---|
live | canlı |
should | gereken |
higher | daha yüksek |
EN An extensible open source toolkit to help you comprehend how machine learning models predict labels by various means throughout the AI application lifecycle
TR Makine öğrenimi modellerinin yapay zeka uygulama yaşam çevrimi boyunca, etiketleri çeşitli yollarla nasıl tahmin ettiğini kavramanıza yardımcı olacak genişletilebilir bir açık kaynak araç takımı.
inglês | turco |
---|---|
open | açık |
source | kaynak |
models | modellerinin |
labels | etiketleri |
learning | öğrenimi |
help | yardımcı |
application | uygulama |
machine | makine |
the | araç |
various | çeşitli |
how | nasıl |
EN It is called analysis, but in the product development process, it is used to predict what's going to happen when the product is used.
TR İsmi analizdir, ancak ürün geliştirme sürecinde ürün kullanıldığında neler olacağını öngörmek için kullanılır.
inglês | turco |
---|---|
used | kullanılır |
development | geliştirme |
product | ürün |
process | sürecinde |
to | için |
EN Mathematical equations help predict the behaviour of each element
TR Matematiksel denklemler, her bir elemanın davranışını öngörmeye yardımcı olur
inglês | turco |
---|---|
help | yardımcı |
of | her |
the | bir |
EN A computer then adds up all the individual behaviours to predict the behaviour of the actual object.
TR Daha sonra bir bilgisayar, gerçek nesnenin davranışını öngörmek için tüm bireysel davranışları toplar.
inglês | turco |
---|---|
computer | bilgisayar |
actual | gerçek |
individual | bireysel |
all | tüm |
a | bir |
of | in |
the | sonra |
EN Predict part cooling efficiency. Experiment with advanced conformal cooling or induction heating before investing in costly moulds.
TR Parça soğutma verimliliğini öngörün. Maliyetli kalıplara yatırım yapmadan önce gelişmiş uyarlamalı soğutma ve endüksiyonlu ısıtma deneyleri gerçekleştirin.
inglês | turco |
---|---|
cooling | soğutma |
efficiency | verimliliğini |
costly | maliyetli |
advanced | gelişmiş |
before | önce |
investing | yatırım |
EN Predict part cooling efficiency. Experiment with advanced conformal cooling or induction heating before investing in costly moulds.
TR Parça soğutma verimliliğini öngörün. Maliyetli kalıplara yatırım yapmadan önce gelişmiş uyarlamalı soğutma ve endüksiyonlu ısıtma deneyleri gerçekleştirin.
inglês | turco |
---|---|
cooling | soğutma |
efficiency | verimliliğini |
costly | maliyetli |
advanced | gelişmiş |
before | önce |
investing | yatırım |
EN Predict part cooling efficiency. Experiment with advanced conformal cooling or induction heating before investing in costly moulds.
TR Parça soğutma verimliliğini öngörün. Maliyetli kalıplara yatırım yapmadan önce gelişmiş uyarlamalı soğutma ve endüksiyonlu ısıtma deneyleri gerçekleştirin.
inglês | turco |
---|---|
cooling | soğutma |
efficiency | verimliliğini |
costly | maliyetli |
advanced | gelişmiş |
before | önce |
investing | yatırım |
EN Predict part cooling efficiency. Experiment with advanced conformal cooling or induction heating before investing in costly moulds.
TR Parça soğutma verimliliğini öngörün. Maliyetli kalıplara yatırım yapmadan önce gelişmiş uyarlamalı soğutma ve endüksiyonlu ısıtma deneyleri gerçekleştirin.
inglês | turco |
---|---|
cooling | soğutma |
efficiency | verimliliğini |
costly | maliyetli |
advanced | gelişmiş |
before | önce |
investing | yatırım |
EN Mobile search results can be more difficult to predict because of the wide variation in mobile display sizes and resolutions.
TR Mobil ekran boyutları ve çözünürlüklerindeki büyük farklılıklar nedeniyle mobil arama sonuçlarını tahmin etmek daha zor olabilir.
inglês | turco |
---|---|
mobile | mobil |
difficult | zor |
display | ekran |
and | ve |
search | arama |
be | olabilir |
results | sonuçlarını |
to | etmek |
more | daha |
of | nedeniyle |
EN Supervised learning, also known as supervised machine learning, is defined by its use of labeled datasets to train algorithms that to classify data or predict outcomes accurately
TR Aynı zamanda gözetimli makine öğrenmesi olarak da bilinen gözetimli öğrenme, verileri sınıflandırmak ve sonuçları doğru bir şekilde tahmin eden algoritmaları eğitmek için etiketli veri kümelerini kullanması şeklinde tanımlanır
inglês | turco |
---|---|
known | bilinen |
machine | makine |
outcomes | sonuçları |
algorithms | algoritmaları |
as | aynı |
of | in |
data | veri |
that | şekilde |
EN Explore how machine learning lets you continually learn from data and predict the future.
TR Makine öğrenmesinin verilerden sürekli olarak öğrenmenize ve geleceği tahmin etmenize nasıl olanak sağladığını keşfedin.
inglês | turco |
---|---|
machine | makine |
continually | sürekli |
future | geleceği |
explore | keşfedin |
you | etmenize |
how | nasıl |
EN Predict failures to boost your productivity
TR Verimliliğinizi arttırmak için arızaları öngörün
inglês | turco |
---|---|
to | için |
EN A history of breakthroughs helps predict the future
TR Bir atılım geçmişi geleceği tahmin etmeye yardımcı olur
inglês | turco |
---|---|
history | geçmişi |
helps | yardımcı olur |
future | geleceği |
a | yardımcı |
EN If you’re a freelancer, blogger, or in-house marketer with a limited budget, then the Semrush Pro plan will likely be the best option
TR Sınırlı bir bütçeye sahip bir serbest çalışan, blog yazarı veya kurum içi pazarlamacıysanız, Semrush Pro planı muhtemelen en iyi seçenek olacaktır
inglês | turco |
---|---|
semrush | semrush |
likely | muhtemelen |
option | seçenek |
limited | sınırlı |
budget | bütçeye |
pro | pro |
plan | planı |
or | veya |
a | bir |
best | en |
will | olacaktır |
EN Cross-device linking is the practice of associating different browsers and/or devices (such as mobile devices and televisions) based on information about the likely relationships among them.
TR Cihazlar arası bağlantı, aralarındaki olası ilişkiler hakkındaki bilgilere dayanarak farklı tarayıcıları ve/veya cihazları (mobil cihazlar ve televizyonlar gibi) ilişkilendirme uygulamasıdır.
inglês | turco |
---|---|
devices | cihazlar |
mobile | mobil |
information | bilgilere |
relationships | ilişkiler |
linking | bağlantı |
about | hakkındaki |
based on | dayanarak |
and | ve |
different | farklı |
browsers | tarayıcılar |
or | veya |
EN When you hear about a bank partnering with Ripple, more likely than not, this is what they’re using
TR Ripple'ın bir banka ile ortaklık yaptığını duyduğunuzda, bu muhtemelen bankanın kullanmaya başladığı platformla ilgilidir
inglês | turco |
---|---|
bank | banka |
likely | muhtemelen |
this | bu |
a | bir |
with | kullanmaya |
EN And because people search in the same way that they would ask a question, your spoken word explanations are more likely to appear at the top of search results.
TR Ve insanlar bir soru sordukları şekilde arama yaptığından, konuşulan kelime açıklamalarınızın arama sonuçlarının en üstünde görünme olasılığı daha yüksektir.
inglês | turco |
---|---|
people | insanlar |
spoken | konuşulan |
search | arama |
question | soru |
same | bir |
and | ve |
the | şekilde |
top | en |
of | üstünde |
EN These are things that in and of themselves do not constitute the addictive cycle, but that are consistently likely to bring up urges to go into our bottom lines
TR Bunlar, kendi içlerinde bağımlılık döngüsünü oluşturmayan, ancak sürekli olarak alt satırlarımıza girme dürtülerini ortaya çıkaran şeylerdir
inglês | turco |
---|---|
bottom | alt |
cycle | döngü |
lines | olarak |
are | bunlar |
EN When you set a couple of correct conditional logic sequences before sharing your survey, it is much more likely that you will receive more responses and those responses will be consistent
TR Anketinizi paylaşmadan önce birkaç doğru koşullu mantık dizisi belirlediğinizde, daha fazla yanıt almanız ve bu yanıtların tutarlı olması çok daha olasıdır
inglês | turco |
---|---|
conditional | koşullu |
consistent | tutarlı |
responses | yanıtlar |
a | birkaç |
before | önce |
and | ve |
of | doğru |
those | bu |
EN Statistics show that website visitors who receive assistance through a chat app for support are more likely to make a purchase
TR İstatistikler, destek için bir sohbet uygulaması aracılığıyla yardım alan web sitesi ziyaretçilerinin satın alma olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor
inglês | turco |
---|---|
app | uygulaması |
chat | sohbet |
support | destek |
assistance | yardım |
purchase | satın |
a | bir |
EN In this regard, the subject trademark application is not distinctive, and it is not likely to be perceived as a commercial origin for the related goods.
TR Dolayısıyla marka başvurusu ilgili mallar bakımından ayırt edici ve ticari kaynak gösteren bir işaret olarak algılanmamaktadır.
inglês | turco |
---|---|
commercial | ticari |
origin | kaynak |
related | ilgili |
and | ve |
to | marka |
distinctive | bir |
EN In light of the above grounds, the Court concluded that the subject sound mark is not distinctive, and it is not likely to be perceived as a commercial origin for the related goods.
TR Yukarıda gerekçeler kapsamında Mahkeme, dava konusu ses markasının ilgili mallar bakımından ayırt edici olmadığı ve marka başvurusunun kaynak gösterme fonksiyonunun bulunmadığı sonucuna varmıştır.
inglês | turco |
---|---|
court | mahkeme |
subject | konusu |
origin | kaynak |
related | ilgili |
not | olmadığı |
in | da |
and | ve |
to | marka |
of | nın |
EN If you're on this page, you're most likely doing a lot of these things already.
TR Eğer bu sayfadaysanız, bunların çoğunu zaten yapıyorsunuz.
inglês | turco |
---|---|
if | eğer |
of | ın |
this | bu |
EN Cross-party support for Frank-Walter Steinmeier is growing. He is likely to remain Germany’s federal president for another five years.
TR Alman Anayasa Mahkemesi, yasama erkinin, bir triyaj durumunda engelli insanları korumaya yönelik önlem almak zorunda olduğuna hükmetti.
inglês | turco |
---|---|
years | bir |
EN This most likely had something to do with the Covid-19 pandemic as well.
TR Bu durumun önemli nedenlerinden biri elbette korona pandemisi olmuştu.
inglês | turco |
---|---|
pandemic | pandemisi |
covid-19 | korona |
this | bu |
the | biri |
EN When you hear about a bank partnering with Ripple, more likely than not, this is what they’re using
TR Ripple'ın bir banka ile ortaklık yaptığını duyduğunuzda, bu muhtemelen bankanın kullanmaya başladığı platformla ilgilidir
inglês | turco |
---|---|
bank | banka |
likely | muhtemelen |
this | bu |
a | bir |
with | kullanmaya |
EN If you’re a freelancer, blogger, or in-house marketer with a limited budget, then the Semrush Pro plan will likely be the best option
TR Sınırlı bir bütçeye sahip bir serbest çalışan, blog yazarı veya kurum içi pazarlamacıysanız, Semrush Pro planı muhtemelen en iyi seçenek olacaktır
inglês | turco |
---|---|
semrush | semrush |
likely | muhtemelen |
option | seçenek |
limited | sınırlı |
budget | bütçeye |
pro | pro |
plan | planı |
or | veya |
a | bir |
best | en |
will | olacaktır |
EN If you’re a freelancer, blogger, or in-house marketer with a limited budget, then the Semrush Pro plan will likely be the best option
TR Sınırlı bir bütçeye sahip bir serbest çalışan, blog yazarı veya kurum içi pazarlamacıysanız, Semrush Pro planı muhtemelen en iyi seçenek olacaktır
inglês | turco |
---|---|
semrush | semrush |
likely | muhtemelen |
option | seçenek |
limited | sınırlı |
budget | bütçeye |
pro | pro |
plan | planı |
or | veya |
a | bir |
best | en |
will | olacaktır |
EN In this regard, the subject trademark application is not distinctive, and it is not likely to be perceived as a commercial origin for the related goods.
TR Dolayısıyla marka başvurusu ilgili mallar bakımından ayırt edici ve ticari kaynak gösteren bir işaret olarak algılanmamaktadır.
inglês | turco |
---|---|
commercial | ticari |
origin | kaynak |
related | ilgili |
and | ve |
to | marka |
distinctive | bir |
EN In light of the above grounds, the Court concluded that the subject sound mark is not distinctive, and it is not likely to be perceived as a commercial origin for the related goods.
TR Yukarıda gerekçeler kapsamında Mahkeme, dava konusu ses markasının ilgili mallar bakımından ayırt edici olmadığı ve marka başvurusunun kaynak gösterme fonksiyonunun bulunmadığı sonucuna varmıştır.
inglês | turco |
---|---|
court | mahkeme |
subject | konusu |
origin | kaynak |
related | ilgili |
not | olmadığı |
in | da |
and | ve |
to | marka |
of | nın |
EN If you’re trying to visualize the frequency distribution of a piece of data, you’re likely working on a project, conducting a survey or otherwise visualizing statistics
TR Bir veri parçasının frekans dağılımını görselleştirmeye çalışıyorsanız, muhtemelen bir proje üzerinde çalışıyor, anket hazırlıyor veya istatistikleri görselleştiriyorsunuz
inglês | turco |
---|---|
data | veri |
likely | muhtemelen |
project | proje |
survey | anket |
working | çalışıyor |
or | veya |
a | bir |
EN Since we work with multiple companies, it's extremely likely that we have every car that you are or might be interested in renting in Sharjah and the rest of the UAE
TR Birden fazla şirketle çalıştığımızdan, Sharjah ve BAE'nin geri kalanında kiralamak istediğiniz veya ilginizi çekebilecek her araca sahip olmamız son derece olasıdır
inglês | turco |
---|---|
extremely | son derece |
renting | kiralamak |
sharjah | sharjah |
multiple | birden fazla |
and | ve |
or | veya |
of | her |
EN Since we work with multiple companies, it's extremely likely that we have every car that you are or might be interested in renting in Ajman and the rest of the UAE
TR Birden fazla şirketle çalıştığımızdan, Ajman'da ve BAE'nin geri kalanında kiralamak istediğiniz veya ilginizi çekebilecek her araca sahip olmamız son derece olasıdır
inglês | turco |
---|---|
extremely | son derece |
renting | kiralamak |
multiple | birden fazla |
and | ve |
or | veya |
of | her |
EN The supply chain law is also likely to increase the incentive for German businesses to advocate corresponding rules at the EU level.
TR Tedarik Zinciri Yasası, Alman şirketlerinin AB düzeyinde benzer düzenlemelerin uygulanması için girişimlerde bulunmalarında teşvik edici bir unsur da olabilir.
inglês | turco |
---|---|
supply | tedarik |
chain | zinciri |
eu | ab |
level | düzeyinde |
law | yasası |
at | nda |
also | da |
EN Younger people, on the contrary, are more likely to move to a larger city.
TR Genç nüfus ise şehirlere daha sık taşınıyor.
inglês | turco |
---|---|
the | ise |
EN This most likely had something to do with the Covid-19 pandemic as well.
TR Bu durumun önemli nedenlerinden biri elbette korona pandemisi olmuştu.
inglês | turco |
---|---|
pandemic | pandemisi |
covid-19 | korona |
this | bu |
the | biri |
EN In particular, innovative electrification technologies are likely to become key technologies worldwide
TR Özellikle inovatif elektrifikasyon teknolojileri muhtemelen dünya düzeyinde anahtar teknolojiler haline gelecektir
inglês | turco |
---|---|
innovative | inovatif |
likely | muhtemelen |
key | anahtar |
worldwide | dünya |
to | haline |
EN So how can we combat this? People are less likely to believe in conspiracies if they are already aware of the strategies used by the ideologists who are spreading them, and if they are already sensitive to these issues
TR Peki buna karşı ne yapılabilir? İnsanlar komplo ideologlarının stratejileri konusunda aydınlatıldığında ve farkındalıkları arttığında bu teorilere inanmamak konusunda daha dirençli hale geliyorlar
inglês | turco |
---|---|
strategies | stratejileri |
can | yapılabilir |
and | ve |
this | bu |
EN Those firms that can exploit 5G-enabled use cases first will likely seize outsized market share.
TR 5G özellikli kullanım durumlarından yararlanabilen firmalar büyük ölçekli pazar payına sahip olacaktır.
inglês | turco |
---|---|
market | pazar |
share | payı |
will | olacaktır |
use | kullanım |
that | sahip |
EN You also likely have goals for your edge sites, including deploying, upgrading, expanding, and managing and monitoring these compute resources
TR Ayrıca edge tesisleriniz için bu bilgi işlem kaynaklarını yerleştirme, yükseltme, genişletme, yönetme ve izleme gibi hedefleriniz de olabilir
inglês | turco |
---|---|
managing | yönetme |
monitoring | izleme |
edge | edge |
these | bu |
and | ve |
resources | kaynaklarını |
for | için |
Mostrando 50 de 50 traduções