EN There are people who have been in situations very similar to yours, who have learned much from them, and who are willing to share the lessons they’ve learned.
"learned the offline" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
offline | çevrimdışı |
EN There are people who have been in situations very similar to yours, who have learned much from them, and who are willing to share the lessons they’ve learned.
TR Sizinkine çok benzer durumlarda bulunmuş, onlardan çok şey öğrenmiş ve öğrendiklerini paylaşmaya istekli insanlar var.
inglês | turco |
---|---|
people | insanlar |
situations | durumlarda |
similar | benzer |
share | paylaş |
and | ve |
to | şey |
the | onlardan |
EN Finding offline alternativesMany things we do with technology can be accomplished with offline tools
TR Çevrimdışı alternatifler bulmaTeknolojiyle yaptığımız pek çok şey çevrimdışı araçlarla gerçekleştirilebilir
inglês | turco |
---|---|
tools | araç |
we do | yaptığımız |
offline | çevrimdışı |
with | çok |
EN Event will be sent when a visitor sends an offline message through the chat offline form
TR Ziyaretçi çevrimdışı iletişim formu ile bir mesaj gönderdiğinde gönderilecek olay
inglês | turco |
---|---|
event | olay |
visitor | ziyaretçi |
message | mesaj |
form | formu |
offline | çevrimdışı |
a | bir |
EN Annual members can use the apps for up to 99 days in offline mode. Month-to-month members can use the software for up to 30 days in offline mode.
TR Yıllık üyeler uygulamaları çevrimdışı modda 99 güne kadar kullanabilir. Aylık üyeler yazılımı çevrimdışı modda 30 güne kadar kullanabilir.
inglês | turco |
---|---|
annual | yıllık |
can | ne |
members | üyeler |
offline | çevrimdışı |
month | aylık |
can use | kullanabilir |
apps | uygulamalar |
to | kadar |
software | yazılımı |
EN I have learned so many things from this video! Thank you so much Ahrefs and Sam for this amazing and value-loaded video!
TR Bu videodan oldukça fazla şey öğrendim! Ahrefs ve Sam’e bu harika ve değer yüklü video için çok teşekkür ederim!
inglês | turco |
---|---|
video | video |
ahrefs | ahrefs |
value | değer |
thank you | teşekkür |
this | bu |
amazing | harika |
and | ve |
for | için |
much | de |
EN He first learned of the Internet in 1976 from Steward Brand's book, "Cybernetics Frontiers II" and attempted to log on for the first time in 1984 at an Artificial Intelligence Conference at the University of Texas in Austin, TX but was refused access.
TR O ilk olarak İnterneti Steward Brand'ın kitabından, "Cybernetics Frontiers II", öğrendi ve 1984'te Austin'de ki Teksas üniversitesindeki bir Yapay Zeka Konferansı'na katılmayı denedi ilk defa ama erişimi reddedildi.
inglês | turco |
---|---|
book | kitabı |
ii | ii |
time | defa |
intelligence | zeka |
conference | konferans |
access | erişimi |
and | ve |
but | ama |
first | ilk |
artificial | yapay |
EN I don’t have enough knowledge of English myself to teach my sons but I think English is a must-have now. Language should be learned constantly, and Buddy is a great help here!
TR İngilizce bilseydim çocuklarıma öğretmek isterdim, çünkü İngilizce artık hayatın olmazsa olmazı. Öğrenmek için her fırsatı değerlendirmek lazım, Buddy sayesinde bu iş oldukça kolaylaştı!
inglês | turco |
---|---|
but | de |
now | bu |
is | artık |
EN When they first learned that they were expecting twin babies, she and her husband felt not only happy but also anxious due to the risks and uncertainties waiting for them and their babies in the process.
TR Her ne kadar ikiz bebek beklediklerini öğrenmek Şengün çiftini çok mutlu etmiş olsa da, bu süreçte kendilerini ve bebeklerini bekleyen riskler ve belirsizlikler nedeniyle başlarda ciddi endişeler yaşadılar.
inglês | turco |
---|---|
twin | ikiz |
happy | mutlu |
process | süreç |
in | da |
were | bu |
and | ve |
the | olsa |
to | her |
EN I don’t have enough knowledge of English myself to teach my sons but I think English is a must-have now. Language should be learned constantly, and Buddy is a great help here!
TR İngilizce bilseydim çocuklarıma öğretmek isterdim, çünkü İngilizce artık hayatın olmazsa olmazı. Öğrenmek için her fırsatı değerlendirmek lazım, Buddy sayesinde bu iş oldukça kolaylaştı!
inglês | turco |
---|---|
but | de |
now | bu |
is | artık |
EN She learned to play hockey in Berlin with Zehlendorf 88
TR Hokey oynamayı Berlin’de Zehlendorf 88 kulübünde öğrenmiş
EN I often have the feeling that I can hardly express what I’ve learned in these years in German.”
TR Bu yıllarda öğrendiklerimi Almancada ifade etmemim pek mümkün olmadığı duygusunu taşıyorum.”
EN The young woman learned German at a PASCH school in her home country
TR Bu genç kadın, kendi ülkesindeki bir PASCH okulunda Almanca öğrenmiş
inglês | turco |
---|---|
woman | kadın |
young | genç |
home | bu |
german | almanca |
a | bir |
EN In kindergarten, the children successfully learned to speak the Saxon dialect
TR Anaokulundaysa Sakson ağızıyla bir Almancayı başarıyla öğrendiler
inglês | turco |
---|---|
successfully | başarıyla |
EN In the 1990s, while she was a medical student spending a semester abroad, she worked in an AIDS ward there and learned more about the social aspects of the disease
TR 1990’larda katıldığı ve tıp öğrencisi olarak bir AIDS kliniğinde yurtdışı değişim programı sırasında hastalığın sosyal etkilerini de tanımış
inglês | turco |
---|---|
s | s |
medical | tıp |
social | sosyal |
disease | hastalığı |
and | ve |
she | bir |
more | de |
in | sırasında |
EN What can we learn from the pandemic? We have already learned a great deal about pandemic management, and I believe that policymakers are also learning something new with every step we take
TR Pandemiden ne öğrenebiliriz? Pandemi yönetiminden şu ana kadar çok şey öğrendik ve sanıyorum, siyasetçiler de her adımda yeni bir şey daha öğreniyorlar
inglês | turco |
---|---|
pandemic | pandemi |
what | ne |
something | bir şey |
a | bir |
new | yeni bir |
from | kadar |
that | şey |
EN All of the parties agree on the lesson learned from the school closures during the Covid-19 pandemic: digitalization in schools must be increased
TR Tüm partiler, korona pandemisi esnasında yaşanan okulların kapatılması deneyiminden çıkarılacak bir dersin, okullardaki dijitalleşmenin daha da güçlendirilmesi gerektiği olduğu konusunda hem fikir
inglês | turco |
---|---|
parties | partiler |
pandemic | pandemisi |
schools | okullar |
covid-19 | korona |
all | tüm |
in | da |
of | konusunda |
EN In a training course we learned exactly what we had to do and that we must maintain secrecy, for example not to reveal who was voting and who was not.
TR Bir oryantasyon eğitiminde bize tam olarak yapacaklarımız ve gizliliğe riayet etmemiz gerektiği, yani kimin oy kullanıp kimin kullanmadığını açıklamamamız söylendi.
inglês | turco |
---|---|
who | kimin |
and | ve |
exactly | tam olarak |
a | bir |
that | tam |
we | bize |
to | e |
EN In the Refugee Teachers Program, however, she has learned a lot from German student teachers about how to deal with disruptive children.
TR Refugee Teachers Program’ındaki Alman okul arkadaşlarından, dersi rahatsız eden öğrencilere nasıl davranılacağına ilişkin çok şey öğrenmiş.
inglês | turco |
---|---|
program | programı |
how | nasıl |
EN The students were very nice and open during my period of practical training – I learned a lot from them.
TR Benim stajım sırasında öğrenciler çok kibar ve açık yürekliydiler; onlardan çok şey öğrendim.
inglês | turco |
---|---|
during | sırasında |
students | öğrenciler |
open | açık |
and | ve |
my | benim |
EN He first learned of the Internet in 1976 from Steward Brand's book, "Cybernetics Frontiers II" and attempted to log on for the first time in 1984 at an Artificial Intelligence Conference at the University of Texas in Austin, TX but was refused access.
TR O ilk olarak İnterneti Steward Brand'ın kitabından, "Cybernetics Frontiers II", öğrendi ve 1984'te Austin'de ki Teksas üniversitesindeki bir Yapay Zeka Konferansı'na katılmayı denedi ilk defa ama erişimi reddedildi.
inglês | turco |
---|---|
book | kitabı |
ii | ii |
time | defa |
intelligence | zeka |
conference | konferans |
access | erişimi |
and | ve |
but | ama |
first | ilk |
artificial | yapay |
EN 1967: Frank Rosenblatt builds the Mark 1 Perceptron, the first computer based on a neural network that 'learned' though trial and error
TR 1967: Frank Rosenblatt, deneme yanılma yöntemiyle 'öğrenen' nöral bir ağa dayalı ilk bilgisayar Mark 1 Perceptron'u yarattı
inglês | turco |
---|---|
computer | bilgisayar |
network | ağ |
trial | deneme |
first | ilk |
based | dayalı |
EN We have learned that we cannot recover alone
TR Tek başımıza iyileşemeyeceğimizi öğrendik
inglês | turco |
---|---|
that | tek |
EN Overall these past 16 weeks, I have experienced an enormous amount of growth personally and I have learned more about my impulses and negative behavior than I have in the past four years in therapy, which I still attend
TR Genel olarak bu son 16 hafta, kişisel olarak muazzam miktarda büyüme yaşadım ve dürtülerim ve olumsuz davranışlarım hakkında, halen devam ettiğim terapide son dört yılda öğrendiğimden daha fazlasını öğrendim
inglês | turco |
---|---|
overall | genel |
amount | miktarda |
growth | büyüme |
negative | olumsuz |
behavior | davranış |
personally | kişisel olarak |
more | fazlasını |
about | hakkında |
these | bu |
and | ve |
years | yaş |
EN How to disable Internet when VPN goes offline
TR VPN bağlantısı koptuğunda İnternet nasıl kapatılır
inglês | turco |
---|---|
vpn | vpn |
how | nasıl |
EN We recommend to store it offline in two different places
TR Çevrim dışı olarak iki farklı yerde saklamanızı tavsiye ederiz
inglês | turco |
---|---|
different | farklı |
two | iki |
to | olarak |
it | ederiz |
EN Offline hobbies, passions and activitiesMany members, after starting to make progress with their recovery, find themselves faced with an uncomfortable amount of free time
TR Çevrimdışı hobiler, tutkular ve aktivitelerBirçok üye, iyileşme sürecinde ilerleme kaydetmeye başladıktan sonra, kendilerini rahatsız edici miktarda boş zamanla karşı karşıya bulur
inglês | turco |
---|---|
progress | ilerleme |
uncomfortable | rahatsız |
amount | miktarda |
members | üye |
time | zamanla |
and | ve |
to | karşı |
after | sonra |
EN It can be helpful to write down a list of healthy forms of rest and relaxation, and reference it when we are struggling to think of what offline activities we can engage in with our free time.
TR Sağlıklı dinlenme ve rahatlama biçimlerinin bir listesini yazmak ve boş zamanlarımızda hangi çevrimdışı etkinliklere katılabileceğimizi düşünmekte zorlandığımızda bu listeye başvurmak yardımcı olabilir.
inglês | turco |
---|---|
rest | dinlenme |
healthy | sağlıklı |
offline | çevrimdışı |
a | yardımcı |
list | listesini |
and | ve |
be | olabilir |
EN An Affiliate is usually a blogger, webmaster or a digital marketing, SEO or social media expert who enjoys using RADAAR and often mentions it online and offline
TR Ortaklar genellikle bir blog yazarı, web yöneticisi veya dijital pazarlama, SEO veya RADAAR'ı kullanmaktan hoşlanan ve sıklıkla hem çevrimiçi hem de çevrimdışı olarak RADAAR?dan bahseden bir sosyal medya uzmanıdır
inglês | turco |
---|---|
expert | uzman |
using | de |
offline | çevrimdışı |
seo | seo |
online | çevrimiçi |
marketing | pazarlama |
and | ve |
or | veya |
social | sosyal |
digital | dijital |
media | medya |
it | hem |
EN A fun game that helps to keep your visitors engaged when you are offline.
TR Çevrimdışı olduğunuzda ziyaretçilerinizi meşgul etmeye yardımcı olan eğlenceli bir oyun.
inglês | turco |
---|---|
fun | eğlenceli |
a | yardımcı |
to | etmeye |
game | oyun |
are | olan |
that | bir |
EN Busy teams need some rest! Enable the Crisp Auto-Responder when you are offline to auto-reply to your customers.
TR Meşgul takımların biraz dinlenmeye ihtiyacı var! Müşterilerinize otomatik yanıt vermek için çevrimdışı olduğunuzda Net Auto-Responder
inglês | turco |
---|---|
to your customers | müşterilerinize |
reply | yanıt |
offline | çevrimdışı |
need | ihtiyacı |
to | için |
are | vermek |
the | var |
EN Achieving gender equality takes commitment. These three men and women stand up for equality – online and offline.
TR Kadın-erkek eşitliği, bu alanda özveriyle çalışmayı gerektiriyor. Bu üç kadın ve erkek, çevrimiçi ve çevrimdışı olarak bunu yapıyor.
inglês | turco |
---|---|
men | erkek |
online | çevrimiçi |
offline | çevrimdışı |
women | kadın |
and | ve |
EN “This is an affordable and great antivirus package. It blocks what is not wanted while allowing free range to do what you want and need both on and offline.”
TR “Cok iyi ve cok kolay kuruldu”
EN A google map will suit offline business well, whereas a corporate email address and interactive live chat are great for online business contact pages
TR Bir google haritası çevrimdışı iş için çok uygundur, oysa kurumsal bir e-posta adresi ve etkileşimli canlı sohbet, çevrimiçi iş iletişim sayfaları için mükemmeldir
inglês | turco |
---|---|
address | adresi |
interactive | etkileşimli |
map | haritası |
offline | çevrimdışı |
corporate | kurumsal |
pages | sayfaları |
live | canlı |
online | çevrimiçi |
posta | |
contact | iletişim |
and | ve |
chat | sohbet |
for | için |
a | bir |
EN Using this method you can get the current chat status- online/offline.
TR Bu yöntem ile anlık sohbet durumunu (çevrimiçi/çevrimdışı) alabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
method | yöntem |
status | durumunu |
online | çevrimiçi |
offline | çevrimdışı |
chat | sohbet |
this | bu |
EN Using this function you can send an offline message directly. Returns {result: 'ok'} if the passed parameters are correct
TR Bu yöntem ile, kendinize direkt olarak bir çevrimdışı mesaj gönderebilirsiniz. Eğer değişkenler doğru tanımlandıysa {result: 'ok'} döner.
inglês | turco |
---|---|
correct | doğru |
offline | çevrimdışı |
message | mesaj |
if | eğer |
this | bu |
send | e |
EN All known data about visitor and offline message will be sent in the request parameters
TR Ziyaretçi hakkında bilinen tüm bilgi ve bazı temsilci bilgileri değişkenler ile iletilir
inglês | turco |
---|---|
known | bilinen |
visitor | ziyaretçi |
and | ve |
all | tüm |
about | hakkında |
the | ile |
data | bilgi |
EN Busy teams need some rest! Enable the Crisp Auto-Responder when you are offline to auto-reply to your customers.
TR Meşgul takımların biraz dinlenmeye ihtiyacı var! Müşterilerinize otomatik yanıt vermek için çevrimdışı olduğunuzda Net Auto-Responder
inglês | turco |
---|---|
to your customers | müşterilerinize |
reply | yanıt |
offline | çevrimdışı |
need | ihtiyacı |
to | için |
are | vermek |
the | var |
EN Download your documents for offline use
TR Çevrimdışı kullanım için belgelerinizi indirin
inglês | turco |
---|---|
download | indirin |
your documents | belgelerinizi |
use | kullanım |
for | için |
EN Use offline as high quality PDF, image, PowerPoint or download as interactive HTML5.
TR Yüksek kalitede PDF, görüntü, PowerPoint dosyası olarak çevrimdışı kullanın veya etkileşimli HTML5 olarak indirin.
inglês | turco |
---|---|
as | olarak |
high | yüksek |
quality | kalitede |
powerpoint | powerpoint |
or | veya |
download | indirin |
interactive | etkileşimli |
image | görüntü |
offline | çevrimdışı |
use | kullanın |
EN Present live or offline, make it private or use to generate leads and measure results.
TR Canlı veya çevrimdışı olarak sunun, kişiye özel hale getirin veya potansiyel müşteriler yaratmak ve sonuçları ölçmek için kullanın.
inglês | turco |
---|---|
present | sunun |
live | canlı |
offline | çevrimdışı |
measure | ölçmek |
or | veya |
make | yaratmak |
and | ve |
private | özel |
results | sonuçları |
to | için |
EN Present live or offline, make it private or use to generate leads and measure results. Learn more about Visme for Teams.
TR Canlı veya çevrimdışı sunun, özel yapın veya olası satışlar oluşturmak ve sonuçları ölçmek için kullanın. Ekipler için Visme hakkında daha fazla bilgi edinin.
inglês | turco |
---|---|
present | sunun |
visme | visme |
teams | ekipler |
live | canlı |
offline | çevrimdışı |
measure | ölçmek |
or | veya |
results | sonuçları |
about | hakkında |
to | yapın |
for | için |
EN Download as an HTML5 for offline sharing while still keeping all interactive elements intact.
TR Tüm etkileşimli öğeleri olduğu gibi korurken çevrimdışı paylaşım için HTML5 olarak indirin.
inglês | turco |
---|---|
download | indirin |
sharing | paylaşım |
interactive | etkileşimli |
offline | çevrimdışı |
all | tüm |
as | gibi |
for | için |
EN Share your interactive content with your audience by embedding it on a web page, sharing an online link or downloading as an offline HTML5 file.
TR Etkileşimli içeriğinizi bir web sayfasına yerleştirerek, çevrimiçi bir bağlantı paylaşarak veya çevrimdışı HTML5 dosyası olarak indirerek hedef kitlenizle paylaşın.
inglês | turco |
---|---|
interactive | etkileşimli |
link | bağlantı |
offline | çevrimdışı |
file | dosyası |
your audience | kitlenizle |
page | sayfası |
online | çevrimiçi |
web | web |
share | paylaşın |
or | veya |
a | bir |
as | olarak |
EN Achieving gender equality takes commitment. These three men and women stand up for equality – online and offline.
TR Kadın-erkek eşitliği, bu alanda özveriyle çalışmayı gerektiriyor. Bu üç kadın ve erkek, çevrimiçi ve çevrimdışı olarak bunu yapıyor.
inglês | turco |
---|---|
men | erkek |
online | çevrimiçi |
offline | çevrimdışı |
women | kadın |
and | ve |
EN “This is an affordable and great antivirus package. It blocks what is not wanted while allowing free range to do what you want and need both on and offline.”
TR “Cok iyi ve cok kolay kuruldu”
EN The multi-channel approach allows our live-games to be displayed on a variety of devices and to function in different online and offline formats.
TR Çok kanallılık, canlı oyunlarımızı farklı cihazlarda görüntülememize ve farklı çevrimiçi ve çevrimdışı biçimlerde çalışmamıza olanak tanıyor.
inglês | turco |
---|---|
devices | cihazlarda |
offline | çevrimdışı |
live | canlı |
different | farklı |
online | çevrimiçi |
and | ve |
EN A vast media base of pre-recorded games allows partners to broadcast them offline, maintaining the randomness of the outcomes.
TR Kaydedilmiş oyunların kapsamlı bir medya geçmişi, iş ortaklarının rastgele bir sonucu korurken çevrimiçi olarak yayınlamasına olanak tanır.
inglês | turco |
---|---|
media | medya |
games | oyunlar |
a | bir |
EN Offers offline data storage: With local storage, devices can continue operating in the event of network disruption.
TR Çevrimdışı veri depolama sunar: Yerel depolama ile cihazlar, ağ kesintisi durumunda çalışmaya devam edebilir.
inglês | turco |
---|---|
offers | sunar |
data | veri |
storage | depolama |
local | yerel |
devices | cihazlar |
can | edebilir |
continue | devam |
with | ile |
EN The AutoCAD® mobile app has core design and drafting tools. Work on your CAD drawings any time, anywhere – even offline.
TR AutoCAD® mobil uygulaması temel tasarım ve taslak çizimi araçlarını sunar. İstediğiniz zaman ve dilediğiniz yerde CAD çizimlerinizin üzerinde çalışın; çevrimdışı olsanız bile.
inglês | turco |
---|---|
autocad | autocad |
mobile | mobil |
core | temel |
and | ve |
tools | araçlarını |
time | zaman |
offline | çevrimdışı |
even | bile |
app | uygulaması |
cad | cad |
design | tasarım |
drafting | taslak |
EN Combine the Ledger Nano X with the Ledger Live app for maximum security and control over your digital assets. The Ledger Nano X keeps your coins & NFTs offline and protected.
TR Dijital varlıklarınız üzerinde maksimum kontrol ve güvenlik sahibi olmak için Ledger Nano X cihazını Ledger Live uygulamasıyla birleştirin. Ledger Nano X cihazınız coin'lerinizi ve NFT'lerinizi çevrim dışı ortamda korur.
inglês | turco |
---|---|
x | x |
app | uygulaması |
maximum | maksimum |
digital | dijital |
ledger | ledger |
live | live |
security | güvenlik |
control | kontrol |
assets | varlıklar |
for | için |
and | ve |
the | üzerinde |
Mostrando 50 de 50 traduções