TR Refugee Teachers Program’ındaki Alman okul arkadaşlarından, dersi rahatsız eden öğrencilere nasıl davranılacağına ilişkin çok şey öğrenmiş.
"dersi rahatsız eden" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
rahatsız | uncomfortable |
TR Refugee Teachers Program’ındaki Alman okul arkadaşlarından, dersi rahatsız eden öğrencilere nasıl davranılacağına ilişkin çok şey öğrenmiş.
EN In the Refugee Teachers Program, however, she has learned a lot from German student teachers about how to deal with disruptive children.
turco | inglês |
---|---|
program | program |
alman | german |
TR MacOS için ücretsiz VPN'ler var, ancak işlevleri sınırlı veya insanı rahatsız eden hızlı açılır reklamları var
EN Free VPNs for MacOS exist, but either their functionality is limited or they have annoying pop-up ads
turco | inglês |
---|---|
macos | macos |
ücretsiz | free |
vpn | vpns |
işlevleri | functionality |
sınırlı | limited |
reklamları | ads |
TR Windows için ücretsiz VPN'ler var, ancak işlevleri sınırlı veya insanı rahatsız eden hızlı açılır reklamları var
EN Free VPNs for Windows exist, but either their functionality is limited or they have annoying pop-up ads
turco | inglês |
---|---|
windows | windows |
ücretsiz | free |
vpn | vpns |
işlevleri | functionality |
sınırlı | limited |
reklamları | ads |
TR iOS için ücretsiz VPN'ler var, ancak işlevleri sınırlı veya insanı rahatsız eden hızlı açılır reklamları var
EN Free VPNs for iOS exist, but either their functionality is limited or they have annoying pop-up ads
turco | inglês |
---|---|
ios | ios |
ücretsiz | free |
vpn | vpns |
işlevleri | functionality |
sınırlı | limited |
reklamları | ads |
TR Android için ücretsiz VPN'ler var, ancak işlevleri sınırlı veya insanı rahatsız eden hızlı açılır reklamları var
EN Free VPNs for Android exist, but either their functionality is limited or they have annoying pop-up ads
turco | inglês |
---|---|
android | android |
ücretsiz | free |
vpn | vpns |
işlevleri | functionality |
sınırlı | limited |
reklamları | ads |
TR Başka bir güvenilir üyeden, bizi rahatsız eden kişiye hitap etmemize, eylemlerinin etkisinden haberdar olmalarına ve davranışın bize veya başkalarına karşı tekrarlanmamasını talep etmemize yardımcı olmasını isteyebiliriz
EN We could ask another trusted member to help us in addressing the person who made us uncomfortable, to make them aware of the effect of their actions, and to request that the behavior is not repeated towards us or others
turco | inglês |
---|---|
başka | another |
güvenilir | trusted |
rahatsız | uncomfortable |
talep | request |
TR Bazı durumlarda, bizi rahatsız eden üyeyle geçici olarak teması kesmek en iyisi olabilir. Başka bir üyeyle konuşmak bu kararı vermemize yardımcı olabilir.
EN In some cases, it may be best to temporarily cut off contact with the member who is making us uncomfortable. Speaking with another member may help us to make that decision.
turco | inglês |
---|---|
durumlarda | cases |
bizi | us |
rahatsız | uncomfortable |
başka | another |
temas | contact |
TR Belli ki bu durum okuyucuları rahatsız eden bir şey değil: derginin abone sayısı, kurulduğundan bu yana beş katına çıkarak 50 bini geçti, basılı versiyonuysa on iki katına çıkarak 120 bin nüshaya ulaştı.
EN Meanwhile, the number of subscriptions has increased fivefold to more than 50,000, and the number of printed copies has increased twelvefold to 120,000.
turco | inglês |
---|---|
basılı | printed |
TR Windows için ücretsiz VPN'ler var, ancak işlevleri sınırlı veya insanı rahatsız eden hızlı açılır reklamları var
EN Free VPNs for Windows exist, but either their functionality is limited or they have annoying pop-up ads
turco | inglês |
---|---|
windows | windows |
ücretsiz | free |
vpn | vpns |
işlevleri | functionality |
sınırlı | limited |
reklamları | ads |
TR Android için ücretsiz VPN'ler var, ancak işlevleri sınırlı veya insanı rahatsız eden hızlı açılır reklamları var
EN Free VPNs for Android exist, but either their functionality is limited or they have annoying pop-up ads
turco | inglês |
---|---|
android | android |
ücretsiz | free |
vpn | vpns |
işlevleri | functionality |
sınırlı | limited |
reklamları | ads |
TR iOS için ücretsiz VPN'ler var, ancak işlevleri sınırlı veya insanı rahatsız eden hızlı açılır reklamları var
EN Free VPNs for iOS exist, but either their functionality is limited or they have annoying pop-up ads
turco | inglês |
---|---|
ios | ios |
ücretsiz | free |
vpn | vpns |
işlevleri | functionality |
sınırlı | limited |
reklamları | ads |
TR MacOS için ücretsiz VPN'ler var, ancak işlevleri sınırlı veya insanı rahatsız eden hızlı açılır reklamları var
EN Free VPNs for MacOS exist, but either their functionality is limited or they have annoying pop-up ads
turco | inglês |
---|---|
macos | macos |
ücretsiz | free |
vpn | vpns |
işlevleri | functionality |
sınırlı | limited |
reklamları | ads |
TR Başka bir güvenilir üyeden, bizi rahatsız eden kişiye hitap etmemize, eylemlerinin etkisinden haberdar olmalarına ve davranışın bize veya başkalarına karşı tekrarlanmamasını talep etmemize yardımcı olmasını isteyebiliriz
EN We could ask another trusted member to help us in addressing the person who made us uncomfortable, to make them aware of the effect of their actions, and to request that the behavior is not repeated towards us or others
turco | inglês |
---|---|
başka | another |
güvenilir | trusted |
rahatsız | uncomfortable |
talep | request |
TR Bazı durumlarda, bizi rahatsız eden üyeyle geçici olarak teması kesmek en iyisi olabilir. Başka bir üyeyle konuşmak bu kararı vermemize yardımcı olabilir.
EN In some cases, it may be best to temporarily cut off contact with the member who is making us uncomfortable. Speaking with another member may help us to make that decision.
turco | inglês |
---|---|
durumlarda | cases |
bizi | us |
rahatsız | uncomfortable |
başka | another |
temas | contact |
TR Öğrencilerinizin tüm dersi incelemeye gerek kalmadan ihtiyaç duydukları bölümlere ulaşabilmeleri için kolayca bir içindekiler tablosu ekleyin. Tek bir tıklamayla, olman gereken yerde olursun.
EN Easily add a table of contents so your students can get to the sections they need without having to peruse the entire lecture. One click and you’ll be where you need to be.
turco | inglês |
---|---|
tablosu | table |
ekleyin | add |
TR Dünyanın En Büyük Dersi, çocuklara Küresel Hedefleri öğretecek ve onların dünyayı değiştiren nesil olmasını sağlayacak.
EN The World’s Largest Lesson will teach children about the Global Goals and help them to become the generation that changed the world.
turco | inglês |
---|---|
çocuklara | children |
hedefleri | goals |
ve | and |
nesil | generation |
TR monday.com, herhangi bir projeyi, ödevi veya dersi her yerden yönetebileceğiniz, tüm işleri kolaylaştıran ortak çalışma alanınızdır.
EN monday.com is your game-changing collaborative space where you can manage any project, assignment or class, from anywhere.
turco | inglês |
---|---|
ortak | collaborative |
TR monday.com, herhangi bir projeyi, ödevi veya dersi her yerden yönetebileceğiniz, tüm işleri kolaylaştıran ortak çalışma alanınızdır.
EN monday.com is your game-changing collaborative space where you can manage any project, assignment or class, from anywhere.
turco | inglês |
---|---|
ortak | collaborative |
TR Buna ek olarak A1’den B2’ye lisan seviyelerini kapsayan Almanca dersi için ders malzemeleri var.
EN Accompanying these are teaching materials for German lessons from levels A1 to B2
turco | inglês |
---|---|
almanca | german |
malzemeleri | materials |
TR Çocuk ve gençlere Almanca dersi veriyorsanız PASCH İnisiyatifinin sunduğu ders materyallerini kaçırmayın. Buradan siyaset, kültür, müzik, yeni trendler, çevre ve spor gibi konularda çalışma kağıtları ve vidolara ulaşabilirsiniz.
EN Do you teach children and teenagers? Then you should get to know the PASCH Initiative’s teaching materials. Here you can find worksheets and videos on topics such as politics, culture, music, trends, the environment and sport.
turco | inglês |
---|---|
almanca | the |
buradan | here |
siyaset | politics |
kültür | culture |
müzik | music |
trendler | trends |
çevre | environment |
spor | sport |
konularda | topics |
TR Çabalarının amacı yardıma muhtaçlara yardım eli uzatmaktı; ilk olarak yiyecek ve giysi bağışlarıyla, kısa süre sonra da Almanca dersi ve resmi dairelere başvurular konusunda.
EN Their aim was to support those seeking refuge, at first with basic essentials such as food and clothing, then with learning German and dealing with authorities.
turco | inglês |
---|---|
yardım | support |
ilk | first |
yiyecek | food |
almanca | german |
TR monday.com, herhangi bir projeyi, ödevi veya dersi her yerden yönetebileceğiniz, tüm işleri kolaylaştıran ortak çalışma alanınızdır.
EN monday.com is your game-changing collaborative space where you can manage any project, assignment or class, from anywhere.
turco | inglês |
---|---|
ortak | collaborative |
TR Öğrencilerinizin tüm dersi incelemeye gerek kalmadan ihtiyaç duydukları bölümlere ulaşabilmeleri için kolayca bir içindekiler tablosu ekleyin. Tek bir tıklamayla, olman gereken yerde olursun.
EN Easily add a table of contents so your students can get to the sections they need without having to peruse the entire lecture. One click and you’ll be where you need to be.
turco | inglês |
---|---|
tablosu | table |
ekleyin | add |
TR Normalde ücretsiz bir online anonimleştirici ile bağlanırken, trafik, hız, belirli web sitelerine erişimin yanı sıra birdenbire çıkan rahatsız edici reklamlarla bolca kısıtlamalar bekleyebilirsiniz
EN Normally when connecting to a free online anonymizer , you can expect restrictions on traffic, speed, access to certain websites, as well as an abundance of annoying pop-up ads
turco | inglês |
---|---|
normalde | normally |
ücretsiz | free |
anonimleştirici | anonymizer |
trafik | traffic |
hız | speed |
belirli | certain |
yanı | well |
kısıtlamalar | restrictions |
bekleyebilirsiniz | you can expect |
TR Linux için ücretsiz VPN'ler var, ancak işlevleri sınırlı veya insanı rahatsız. Whoer VPN tüm işlevlerle, yoğunluk ve zaman kısıtlamaları olmadan çalışan bir VPN'ye ve aynı zamanda Hollanda'da 1 Mbps hızında bir sunucuya sahiptir.
EN Free VPNs for Linux exist, but either their functionality is limited. Free version of Whoer VPN has a working VPN with all the functions and without restrictions on traffic and time, as well as a server in the Netherlands at a speed of 1 Mbps.
turco | inglês |
---|---|
linux | linux |
ücretsiz | free |
sınırlı | limited |
whoer | whoer |
tüm | all |
kısıtlamaları | restrictions |
olmadan | without |
sunucuya | server |
hızı | speed |
TR Sadece bu değil, bir katip varlığı, hastaları rahatsız hissettirebilir ve bu da daha az üretken konuşmalara yol açar
EN Not only that, the presence of a scribe, can make patients feel uncomfortable which leads to less productive conversations
turco | inglês |
---|---|
değil | not |
hastaları | patients |
rahatsız | uncomfortable |
üretken | productive |
TR İnternette yüz yüze konuşmaktan rahatsız olduğunuz insanlarla etkileşim kurmak için çok zaman harcıyor musunuz?
EN Do you spend a lot of time interacting with people on the Internet that you are uncomfortable talking to in person?
turco | inglês |
---|---|
rahatsız | uncomfortable |
insanlarla | people |
zaman | time |
musunuz | do you |
TR “Az önce söylenenlerden/yapılanlardan dolayı kendimi rahatsız hissediyorum ve üyelerden diğer üyelere karşı saldırgan, cinsel veya ayrımcı nitelikte yorumlar yapmaktan kaçınmalarını rica ediyorum
EN “I feel uncomfortable because of what was just said/done, and I want to ask that members refrain from making comments of an aggressive, sexual, or discriminatory nature towards other members
turco | inglês |
---|---|
rahatsız | uncomfortable |
ve | and |
diğer | other |
cinsel | sexual |
veya | or |
ayrımcı | discriminatory |
yorumlar | comments |
TR Karşımızdaki kişiye yorumlarının veya davranışlarının uygunsuz olduğunu ve bizi rahatsız ettiğini bildirebilir ve gelecekte benzer yorum veya davranışlardan kaçınmasını talep edebiliriz.
EN We can let the other person know that their comments or behavior are inappropriate and make us uncomfortable, and we can request that they refrain from similar comments or behavior in the future.
turco | inglês |
---|---|
veya | or |
uygunsuz | inappropriate |
ve | and |
rahatsız | uncomfortable |
benzer | similar |
yorum | comments |
talep | request |
edebiliriz | can |
TR Gruplar, tekrar tekrar uygunsuz davranışlar sergileyen kişiler için iki veya üç grev politikası uygulayabilir. Son çare olarak, rahatsız edici üyeden bir süreliğine toplantılara katılmayı bırakması istenebilir.
EN Groups may consider a two- or three- strike policy for people who repeatedly act out inappropriate behavior. As a last resort, the disruptive member may be asked to stop attending meetings for a period of time.
turco | inglês |
---|---|
gruplar | groups |
uygunsuz | inappropriate |
kişiler | people |
veya | or |
politikası | policy |
son | last |
TR Çevrimdışı hobiler, tutkular ve aktivitelerBirçok üye, iyileşme sürecinde ilerleme kaydetmeye başladıktan sonra, kendilerini rahatsız edici miktarda boş zamanla karşı karşıya bulur
EN Offline hobbies, passions and activitiesMany members, after starting to make progress with their recovery, find themselves faced with an uncomfortable amount of free time
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
üye | members |
ilerleme | progress |
rahatsız | uncomfortable |
miktarda | amount |
TR Bir süre flip telefona geçtim ama rahatsızlıktan rahatsız oldum ve şimdi tekrar akıllı telefonumu kullanıyorum
EN I switched to a flip phone for a while but got annoyed by the discomfort and now I am using my smartphone again
turco | inglês |
---|---|
süre | while |
şimdi | now |
tekrar | again |
TR Kimsenin doldurup doldurmadığını görmek için anketinizi sürekli kontrol etmek rahatsız edici olabilir
EN It can be bothersome to constantly check on your survey to see if anyone’s filled it out
turco | inglês |
---|---|
sürekli | constantly |
TR Verstappen, Perez'in "2 numara" olarak lanse edilmesinden rahatsız
EN How McLaren is tackling the challenge of F1 2022
TR Ekip üyelerinizi rahatsız etmeden eş zamanlı olarak birlikte düzenleme yapın, yorumları anında paylaşın ve metninizi sürükleyip bırakın.
EN Co-edit in real-time, instantly share comments, and drag and drop your text without disrupting your team members.
turco | inglês |
---|---|
ekip | team |
etmeden | without |
düzenleme | edit |
paylaşın | share |
sürükleyip | drag |
TR Ekip üyelerinizi rahatsız etmeden eş zamanlı olarak birlikte düzenleme yapın, yorumları anında paylaşın ve metninizi sürükleyip bırakın.
EN Co-edit in real-time, instantly share comments, and drag and drop your text without disrupting your team members.
turco | inglês |
---|---|
ekip | team |
etmeden | without |
düzenleme | edit |
paylaşın | share |
sürükleyip | drag |
TR “Yardımcı olduğu konu, yaratıcı ekiplerde olmayanların yaratıcı ekipleri ve pazarlama ekiplerini rahatsız etmeden kendi içeriklerini oluşturmalarını sağlaması
EN What it has helped with is empowering non-creative folks to create their own content without bogging down the creative and marketing teams
turco | inglês |
---|---|
konu | with |
yaratıcı | creative |
ekipleri | teams |
pazarlama | marketing |
etmeden | without |
TR Yardımcı olan, yaratıcı olmayan kişilerin yaratıcı ve pazarlama ekiplerini rahatsız etmeden kendi içeriklerini oluşturmalarına izin vermekti
EN What it has helped with is empowering non-creative folks to create their own content without bogging down the creative and marketing teams
turco | inglês |
---|---|
yaratıcı | creative |
pazarlama | marketing |
TR herhangi bir müşteriyi zar zor cezbedecek düşük kaliteli grafiklere, yarı zayıf ses sistemine ve rahatsız edici oyun arayüzü tasarımına sahip oyunlar bekleyin;
EN expect games with low-quality graphics, semi-poor sound system and inconvenient playing interface design that will hardly attract any customers;
turco | inglês |
---|---|
düşük | low |
kaliteli | quality |
yarı | semi |
ses | sound |
arayüzü | interface |
tasarımı | design |
TR Ekip üyelerinizi rahatsız etmeden eş zamanlı olarak birlikte düzenleme yapın, yorumları anında paylaşın ve metninizi sürükleyip bırakın.
EN Co-edit in real-time, instantly share comments, and drag and drop your text without disrupting your team members.
turco | inglês |
---|---|
ekip | team |
etmeden | without |
düzenleme | edit |
paylaşın | share |
sürükleyip | drag |
TR Linux için ücretsiz VPN'ler var, ancak işlevleri sınırlı veya insanı rahatsız. Whoer VPN tüm işlevlerle, yoğunluk ve zaman kısıtlamaları olmadan çalışan bir VPN'ye ve aynı zamanda Hollanda'da 1 Mbps hızında bir sunucuya sahiptir.
EN Free VPNs for Linux exist, but either their functionality is limited. Free version of Whoer VPN has a working VPN with all the functions and without restrictions on traffic and time, as well as a server in the Netherlands at a speed of 1 Mbps.
turco | inglês |
---|---|
linux | linux |
ücretsiz | free |
sınırlı | limited |
whoer | whoer |
tüm | all |
kısıtlamaları | restrictions |
olmadan | without |
sunucuya | server |
hızı | speed |
TR Normalde ücretsiz bir online anonimleştirici ile bağlanırken, trafik, hız, belirli web sitelerine erişimin yanı sıra birdenbire çıkan rahatsız edici reklamlarla bolca kısıtlamalar bekleyebilirsiniz
EN Normally when connecting to a free online anonymizer for Firefox, you can expect restrictions on traffic, speed, access to certain websites, as well as an abundance of annoying pop-up ads
turco | inglês |
---|---|
normalde | normally |
ücretsiz | free |
anonimleştirici | anonymizer |
trafik | traffic |
hız | speed |
belirli | certain |
yanı | well |
kısıtlamalar | restrictions |
bekleyebilirsiniz | you can expect |
TR Larry Rosen, teknolojinin “rahatsız kullanıcılar”, bilişsel bilgisayar fobları ve endişeli bilgisayar fobları gibi üç ana kategorisi olduğunu söyledi.
EN Larry Rosen research psychologist, computer educator & professor at California State University said that.
turco | inglês |
---|---|
bilgisayar | computer |
TR Arasında 39% gençler rahatsız etmiyor Sosyal medya hesapları gibi çevrimiçi gizliliklerini belirlemek için
EN 39% of teens don’t bother to set their online privacy such as social media accounts
turco | inglês |
---|---|
çevrimiçi | online |
TR Sadece kurbanlarını küçük düşürmek ve rahatsız etmek istiyorlar
EN They just want to humiliate and disturb their victim
turco | inglês |
---|---|
sadece | just |
ve | and |
etmek | to |
TR Başka bir oyuncuyu asla karalamayın, taciz etmeyin, rahatsız etmeyin, korkutmayın, gizlice takip etmeyin, tehdit etmeyin veya oyuncuya zarar vermeyin.
EN Never defame, abuse, harass, bully, harm, stalk, or threaten another player.
turco | inglês |
---|---|
başka | another |
asla | never |
veya | or |
zarar | harm |
TR Diğer oyuncuları karalamak, taciz etmek, rahatsız etmek veya tehdit etmek amacıyla gönderilen içerik.
EN Content posted to defame, abuse, harass or threaten another player.
turco | inglês |
---|---|
diğer | another |
etmek | to |
veya | or |
içerik | content |
TR Sadece bu değil, bir katip varlığı, hastaları rahatsız hissettirebilir ve bu da daha az üretken konuşmalara yol açar
EN Not only that, the presence of a scribe, can make patients feel uncomfortable which leads to less productive conversations
turco | inglês |
---|---|
değil | not |
hastaları | patients |
rahatsız | uncomfortable |
üretken | productive |
TR İnternette yüz yüze konuşmaktan rahatsız olduğunuz insanlarla etkileşim kurmak için çok zaman harcıyor musunuz?
EN Do you spend a lot of time interacting with people on the Internet that you are uncomfortable talking to in person?
turco | inglês |
---|---|
rahatsız | uncomfortable |
insanlarla | people |
zaman | time |
musunuz | do you |
TR Çevrimdışı hobiler, tutkular ve aktivitelerİyileşmemizle ilerleme kaydetmeye başladıktan sonra, çoğumuz kendimizi rahatsız edici miktarda boş zamanla karşı karşıya buluruz
EN Offline hobbies, passions and activitiesAfter starting to make progress with our recovery, many of us find ourselves faced with an uncomfortable amount of free time
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
ilerleme | progress |
kendimizi | ourselves |
rahatsız | uncomfortable |
miktarda | amount |
Mostrando 50 de 50 traduções