EN In the Refugee Teachers Program, however, she has learned a lot from German student teachers about how to deal with disruptive children.
Traduzir "deal with disruptive" para turco
Mostrando 50 de 50 traduções da frase "deal with disruptive" de inglês para turco
Tradução de inglês para turco de deal with disruptive
inglês
turco
TR Refugee Teachers Program’ındaki Alman okul arkadaşlarından, dersi rahatsız eden öğrencilere nasıl davranılacağına ilişkin çok şey öğrenmiş.
| inglês | turco |
|---|---|
| program | programı |
| how | nasıl |
EN Dear Phemexers, It’s Monday, which means that we are back with a new Phemex Earn deal for you! For a limited time only, we are having a special deal for 7 days fixed USDT Promotion on our Phemex ……
TR Sayın Phemex Kullanıcıları, Phemex, 29 Mart 2022 (UTC) itibariyle Terra Eco tokenlarının Phemex Spot Piyasasına eklendiğini bildirmekten mutluluk duyar. Desteklenen 3 yeni İşlem Çifti ……
EN Groups may consider a two- or three- strike policy for people who repeatedly act out inappropriate behavior. As a last resort, the disruptive member may be asked to stop attending meetings for a period of time.
TR Gruplar, tekrar tekrar uygunsuz davranışlar sergileyen kişiler için iki veya üç grev politikası uygulayabilir. Son çare olarak, rahatsız edici üyeden bir süreliğine toplantılara katılmayı bırakması istenebilir.
| inglês | turco |
|---|---|
| groups | gruplar |
| inappropriate | uygunsuz |
| behavior | davranış |
| meetings | toplantı |
| policy | politikası |
| last | son |
| or | veya |
| of | in |
| a | bir |
EN Topic of the week: Disruptive innovations
TR Haftanın konusu: Sıçrama İnovasyonları
| inglês | turco |
|---|---|
| topic | konusu |
| of | ın |
| week | haftanın |
EN Germany is relying on disruptive innovation. We present four practical ideas. Part 4: anti- Alzheimer’s active ingredient
TR Almanya, sıçrama potansiyeli taşıyan inovasyonlara güveniyor. Uygulamanın arifesinde dört fikri size tanıtıyoruz. 2. Bölüm: Mikroflotasyon.
| inglês | turco |
|---|---|
| germany | almanya |
| ideas | fikri |
| four | dört |
EN Germany is relying on disruptive innovation. We present four ideas on the threshold of realisation. Part 3: analogue computers
TR Almanya, sıçrama potansiyeli taşıyan inovasyonlara güveniyor. Uygulamanın arifesinde bulunan dört fikri size tanıtıyoruz. 1. Bölüm: Yüksek irtifalı rüzgâr türbinleri.
| inglês | turco |
|---|---|
| germany | almanya |
| ideas | fikri |
| on | yüksek |
| is | bulunan |
| the | size |
| four | dört |
EN Germany is relying on disruptive innovation. We present four practical ideas. Part 1: high-altitude wind turbines
TR Türkiye Otomobil Girişim Gurubu TOGG, 2022 yılında ilk otomobilini piyasaya sürmeye hazırlanıyor ve uzun vadede Almanya’ya da ihraç etmeyi planlıyor.
EN Rafael Laguna de la Vera believes one disruptive innovation could solve many of the world’s problems. Here he reveals which one it is.
TR Almanya’da pek çok alanda nitelikli çalışan aranıyor. Koşulların ne olduğunu ve ihtiyacın yüksek olduğu alanları buradan öğrenebilirsiniz.
| inglês | turco |
|---|---|
| here | buradan |
| many | pek |
| which | ve |
| is | olduğunu |
| the | çok |
EN Colocation Provider for Many Federal Government Agencies Stabilizes Power With Non-Disruptive UPS Upgrade
TR Birçok Federal Devlet Kuruluşu için Colocation Sağlayıcısı, Kesintiye Yol Açmayan KGK Yükseltmesi ile Gücü Dengeliyor
| inglês | turco |
|---|---|
| federal | federal |
| government | devlet |
| power | gücü |
| with | ile |
| provider | sağlayıcısı |
| many | çok |
EN With every disruptive, new technology, we see that the market demand for specific job roles shift
TR Her aksatıcı ve yeni teknolojiyle, belirli iş rollerine ilişkin pazar talebinin değişiklik gösterdiğini görüyoruz
| inglês | turco |
|---|---|
| new | yeni |
| technology | teknolojiyle |
| specific | belirli |
| job | iş |
| market | pazar |
| for | her |
EN They’re coveted by major brands and represent a significant and disruptive force for the global food and beverage industry
TR Büyük markaların hedefindeler ve küresel gıda ve içecek endüstrisi için önemli ve soruna yol açan bir gücü temsil ediyorlar
| inglês | turco |
|---|---|
| represent | temsil |
| global | küresel |
| food | gıda |
| beverage | içecek |
| industry | endüstrisi |
| and | ve |
| brands | markalar |
| for | için |
| major | önemli |
| a | bir |
EN Groups may consider a two- or three- strike policy for people who repeatedly act out inappropriate behavior. As a last resort, the disruptive member may be asked to stop attending meetings for a period of time.
TR Gruplar, tekrar tekrar uygunsuz davranışlar sergileyen kişiler için iki veya üç grev politikası uygulayabilir. Son çare olarak, rahatsız edici üyeden bir süreliğine toplantılara katılmayı bırakması istenebilir.
| inglês | turco |
|---|---|
| groups | gruplar |
| inappropriate | uygunsuz |
| behavior | davranış |
| meetings | toplantı |
| policy | politikası |
| last | son |
| or | veya |
| of | in |
| a | bir |
EN The archetype looks to break the rules and believes in disruptive change.
TR Bu arketip kuralları yıkmaya çalışır ve yıkıcı değişime inanır.
| inglês | turco |
|---|---|
| and | ve |
| looks | bu |
| rules | kuralları |
EN We just get clean requests and never have to deal with malicious traffic or attacks on the DNS infrastructure."
TR Sadece iyi niyetli istekler alıyoruz ve hiçbir zaman kötü niyetli trafik veya DNS altyapısındaki saldırılarla uğraşmak zorunda kalmıyoruz."
| inglês | turco |
|---|---|
| get | al |
| traffic | trafik |
| dns | dns |
| have to | zorunda |
| infrastructure | altyapı |
| just | bir |
| and | ve |
| never | hiç |
| or | veya |
EN At the same time, director Herman Robbers’ involvement in the Dutch accession into the Berne Convention allowed Elsevier’s authors a great deal of freedom concerning the copyrights to their books
TR Bu esnada, direktör Herman Robbers’in Hollanda'nın Berne Konvansiyonuna girişinde rol oynaması sayesinde, Elsevier’in yazarları kitaplarının telif hakları konusunda oldukça fazla özgürlük sahibi oldu
| inglês | turco |
|---|---|
| authors | yazarlar |
| a | a |
| copyrights | telif |
| freedom | özgürlük |
| their | bu |
| books | kitaplar |
| to | konusunda |
EN Nobody in between (be they an internet service provider, application service provider or hacker, ...) can read it or tamper with it, thereby providing a great deal of confidentiality and protection to all of your communications.
TR Aradaki hiç kimse (bir internet servis sağlayıcısı, uygulama servis sağlayıcısı veya hacker olsun ...) okuyamaz veya kurcalayamaz, böylece tüm iletişimlerinize büyük bir gizlilik ve koruma sağlar.
| inglês | turco |
|---|---|
| nobody | kimse |
| internet | internet |
| providing | sağlar |
| great | büyük |
| protection | koruma |
| confidentiality | gizlilik |
| service | servis |
| or | veya |
| provider | sağlayıcısı |
| application | uygulama |
| all | tüm |
| to | böylece |
| a | bir |
| read | ve |
EN It is software that automatically executes the agreement as soon as predefined conditions are met, eliminating the delay and expense involved in completing a deal manually
TR Önceden belirlenen koşullar yerine getirilir getirilmez anlaşmayı uygulamaya otomatik olarak koyan yazılımdır ve anlaşmanın manuel olarak tamamlanması durumunda görülen gecikmeler ve masraflar ortadan kaldırılır
| inglês | turco |
|---|---|
| software | yazılımdır |
| agreement | anlaşmanın |
| conditions | koşullar |
| manually | manuel |
| and | ve |
| automatically | otomatik olarak |
| the | olarak |
EN Apple Car back on track with potential Toyota deal - report
TR Volkswagen, 2018 yılında Alfa Romeo'yu satın almak istemiş!
| inglês | turco |
|---|---|
| with | almak |
EN Successful meetings, whether you’re inking a deal or staging an international conference, begin with an easy-to-use reservation system
TR Başarılı toplantılar, ister bir anlaşma imzalıyor, isterse uluslararası bir konferans düzenliyor olun, kullanımı kolay bir rezervasyon sistemi ile başlar
| inglês | turco |
|---|---|
| deal | anlaşma |
| or | isterse |
| begin | başlar |
| reservation | rezervasyon |
| system | sistemi |
| successful | başarılı |
| international | uluslararası |
| easy | kolay |
| use | kullanımı |
| conference | konferans |
| meetings | toplantılar |
| a | bir |
| with | ile |
EN Until 2013, the band also featured Kim Deal… read more
TR Surf rock, punk rock, guitar p… Devamını oku
EN The Coronavirus pandemic has made extraordinary measures necessary to deal with unprecedented challenges
TR Pandemi sürecinde tüm sektörler, çalışma metotlarını olağanüstü dönüşümlere uydurmaya çalıştı
| inglês | turco |
|---|---|
| pandemic | pandemi |
| to | tüm |
| made | çalışma |
| extraordinary | olağanüstü |
EN The Coronavirus pandemic has made extraordinary measures necessary to deal with unprecedented challenges
TR İnsani yardım çalışanı olmak; bazen bir bireyin güçlenmesine destek olmak, bazen de sadece bir canı hayatta tutabilmek için didinmek demek
| inglês | turco |
|---|---|
| the | sadece |
| to | için |
EN We have all the expertise to deal with every kind of requirement.
TR Tüm ihtiyaçlarınıza yönelik uzmanlığımız bulunmaktadır.
| inglês | turco |
|---|---|
| all | tüm |
EN Based on these revisions, technology companies that operate in a selected group of restrictive countries would have to publish annual reports revealing how they deal with human rights issues
TR Bu değişikliklere göre, kısıtlayıcı ülkelerden seçilmiş gruplarda faaliyet gösteren teknoloji kampanyaları; insan hakları konularını nasıl ele aldıklarını gösteren yıllık raporlar yayınlamak zorundadır
| inglês | turco |
|---|---|
| technology | teknoloji |
| annual | yıllık |
| reports | raporlar |
| human | insan |
| rights | hakları |
| these | bu |
| with | göre |
| how | nasıl |
| companies | faaliyet |
EN Many of our tenants are moving to a new country for the first time. In Spotahome, we speak 8 European languages and deal with landlords every day.
TR Bir çok kiracımız yeni bir ülkeye ilk defa geliyor. Biz Spotahome'da 8 Avrupa dili konuşuyor ve hergün ev sahipleriyle iletişim halindeyiz.
| inglês | turco |
|---|---|
| time | defa |
| european | avrupa |
| languages | dili |
| country | ülkeye |
| are | ev |
| we | biz |
| and | ve |
| first | ilk |
| new | yeni bir |
EN Deal with social messaging efficiently
TR Sosyal mesajlaşma ile verimli bir şekilde ilgilenin
| inglês | turco |
|---|---|
| social | sosyal |
| messaging | mesajlaşma |
| efficiently | verimli |
EN Ticketing management systems have been around for years, helping businesses to improve the way they deal with customer service
TR Biletleme yönetim sistemleri yıllardır kullanılmaktadır ve işletmelerin müşteri hizmetleriyle başa çıkma yöntemlerini geliştirmelerine yardımcı olmaktadır
| inglês | turco |
|---|---|
| management | yönetim |
| systems | sistemleri |
| years | a |
| businesses | işletmelerin |
| they | ve |
| customer | müşteri |
| for years | yıllardır |
EN Thanks to Crisp shared inbox, built on top of your ticket center, you can deal with tickets in real-time to make customer experience even better
TR Bilet merkezinizin üzerine kurulan Crisp paylaşılan gelen kutusu sayesinde, müşteri deneyimini daha da iyi hale getirmek için biletlerle gerçek zamanlı olarak ilgilenebilirsiniz
| inglês | turco |
|---|---|
| crisp | crisp |
| shared | paylaşılan |
| inbox | gelen kutusu |
| ticket | bilet |
| customer | müşteri |
| experience | deneyimini |
| real | gerçek |
| time | zamanlı |
| in | da |
| better | iyi |
| to | için |
| of | in |
| on | üzerine |
| with | sayesinde |
EN Hertz's Tesla order might increase to 200,000 due to Uber deal
TR SsangYong, 260 milyon dolara yeni alıcı bulabilir
| inglês | turco |
|---|---|
| to | alıcı |
EN Hertz confirmed that deliveries of Tesla cars are already taking place but declined to discuss specific details of the deal.
TR Hertz'in sipariş ettiği 100.000 adet Model 3'ten sonra Tesla hisseleri uçuşa geçti ve 1 Trilyon Dolar değere ulaştı.
| inglês | turco |
|---|---|
| tesla | tesla |
| discuss | ve |
| but | de |
| the | sonra |
EN You do not have to deal with managing your system hardware and software in Managed Hosting.
TR Yönetilen Hosting'de sistem donanım ve yazılımının yönetimi ile uğraşmak zorunda kalmazsınız.
| inglês | turco |
|---|---|
| managed | yönetilen |
| have to | zorunda |
| system | sistem |
| hardware | donanım |
| software | yazılım |
| and | ve |
| with | ile |
EN RapidSSL Wildcard certificate, allows unlimited subdomain security, therefore, a single certificate secures all subdomains. There is no need to deal with individual certification.
TR RapidSSL Wildcard sertifikası, sınırsız alt etki alanı güvenliğine izin verir, bu nedenle, tek bir sertifika tüm alt etki alanlarını güvence altına alır. Bireysel sertifika ile ilgilenmeye gerek yoktur.
| inglês | turco |
|---|---|
| allows | izin verir |
| unlimited | sınırsız |
| security | güvenli |
| secures | güvence altına alır |
| there | bu |
| need | gerek |
| rapidssl | rapidssl |
| wildcard | wildcard |
| therefore | bu nedenle |
| individual | bireysel |
| all | tüm |
| a | bir |
| no | yoktur |
EN thawte SSL Wildcard certificate, allows unlimited subdomain security, so a single certificate secures all subdomains. There is no need to deal with individual certification.
TR thawte SSL Wildcard sertifikası, sınırsız alt etki alanı güvenliğine izin verir, bu nedenle, tek bir sertifika tüm alt etki alanlarını güvence altına alır. Bireysel sertifika ile ilgilenmeye gerek yoktur.
| inglês | turco |
|---|---|
| thawte | thawte |
| ssl | ssl |
| allows | izin verir |
| unlimited | sınırsız |
| security | güvenli |
| secures | güvence altına alır |
| there | bu |
| need | gerek |
| wildcard | wildcard |
| individual | bireysel |
| all | tüm |
| a | bir |
| no | yoktur |
EN Symantec SSL Wildcard certificate, allows unlimited subdomain security, therefore, a single certificate secures all subdomains. There is no need to deal with individual certification.
TR Symantec SSL Wildcard sertifikası, sınırsız alt etki alanı güvenliğine izin verir, bu nedenle, tek bir sertifika tüm alt etki alanlarını güvence altına alır. Bireysel sertifika ile ilgilenmeye gerek yoktur.
| inglês | turco |
|---|---|
| symantec | symantec |
| ssl | ssl |
| allows | izin verir |
| unlimited | sınırsız |
| security | güvenli |
| secures | güvence altına alır |
| there | bu |
| need | gerek |
| wildcard | wildcard |
| therefore | bu nedenle |
| individual | bireysel |
| all | tüm |
| a | bir |
| no | yoktur |
EN GeoTrust SSL Wildcard certificate allows for unlimited subdomain security, therefore, a single certificate secures all subdomains. There is no need to deal with individual certification.
TR GeoTrust SSL Wildcard sertifikası, sınırsız alt etki alanı güvenliğine izin verir, bu nedenle, tek bir sertifika tüm alt etki alanlarını güvence altına alır. Bireysel sertifika ile ilgilenmeye gerek yoktur.
| inglês | turco |
|---|---|
| geotrust | geotrust |
| ssl | ssl |
| allows | izin verir |
| unlimited | sınırsız |
| security | güvenli |
| secures | güvence altına alır |
| there | bu |
| need | gerek |
| wildcard | wildcard |
| therefore | bu nedenle |
| individual | bireysel |
| all | tüm |
| a | bir |
| no | yoktur |
EN GlobalSign SSL Wildcard certificate, allows unlimited subdomain security, therefore, a single certificate secures all subdomains. There is no need to deal with individual certification.
TR GlobalSign SSL Wildcard sertifikası, sınırsız alt etki alanı güvenliğine izin verir, bu nedenle, tek bir sertifika tüm alt etki alanlarını güvence altına alır. Bireysel sertifika ile ilgilenmeye gerek yoktur.
| inglês | turco |
|---|---|
| globalsign | globalsign |
| ssl | ssl |
| allows | izin verir |
| unlimited | sınırsız |
| security | güvenli |
| secures | güvence altına alır |
| there | bu |
| need | gerek |
| wildcard | wildcard |
| therefore | bu nedenle |
| individual | bireysel |
| all | tüm |
| a | bir |
| no | yoktur |
EN Time-consuming paperwork can cause you to deal with internal processes to renew each certificate due to expiration approaches, even if you manage certificates centrally
TR Zaman alan evrak işleri, sertifikaları merkezi olarak yönetseniz bile, sona erme yaklaşımları nedeniyle her sertifikayı yenilemek için dahili süreçlerle uğraşmak zaman alıcı olabilir
| inglês | turco |
|---|---|
| can | olabilir |
| renew | yenilemek |
| time | zaman |
| internal | dahili |
| certificates | sertifikaları |
| to | alıcı |
| each | her |
| even | bile |
| centrally | merkezi olarak |
EN DigiCert SSL Wildcard certificate allows for unlimited subdomain security, therefore, a single certificate secures all subdomains. There is no need to deal with individual certification.
TR DigiCert SSL Wildcard sertifikası, sınırsız alt etki alanı güvenliğine izin verir, bu nedenle, tek bir sertifika tüm alt etki alanlarını güvence altına alır. Bireysel sertifika ile ilgilenmeye gerek yoktur.
| inglês | turco |
|---|---|
| ssl | ssl |
| allows | izin verir |
| unlimited | sınırsız |
| security | güvenli |
| secures | güvence altına alır |
| there | bu |
| need | gerek |
| digicert | digicert |
| wildcard | wildcard |
| therefore | bu nedenle |
| individual | bireysel |
| all | tüm |
| a | bir |
| no | yoktur |
EN In the Code & Context degree program, students therefore deal with the responsible development, design and implementation of innovative technologies
TR „Code & Context“ anabilim dalının öğrencileri bu nedenle, inovatif teknolojilerin sorumluluk bilinciyle geliştirilmesi, tasarımı ve uygulanmasıyla meşgul oluyorlar
| inglês | turco |
|---|---|
| implementation | uygulanması |
| innovative | inovatif |
| and | ve |
| design | tasarım |
| of | nın |
EN We present society’s indispensable helpers: volunteers. Germans give a great deal of their time to different causes.
TR Yaz tatili nihayet başladı! Tatil havası tüm ülkeyi etkisi altına aldı. Peki Almanlar nerelere seyahat ediyor ve hangi tatil türlerini tercih ediyor?
| inglês | turco |
|---|---|
| germans | almanlar |
| their | ve |
| to | tüm |
| of | hangi |
EN Large Deal Negotiations: How to Win When the Power of Innovation Levels Off
TR İnşaat sektörünün odaklanması gereken 3 önemli fırsat
EN Our strategies have helped these companies deal with increasing digitalization, which has forever transformed how people consume news and entertainment and put more power in their hands
TR Stratejilerimiz, bu şirketlerin insanların haberleri ve eğlenceyi tüketme biçimini sonsuza dek değiştiren ve hedef kitlenin eline daha fazla güç veren dijitalleşme süreçlerini etkin bir şekilde yönetmelerine yardımcı olmuştur
| inglês | turco |
|---|---|
| forever | sonsuza |
| news | haberleri |
| companies | şirketlerin |
| power | güç |
| people | insanlar |
| these | bu |
| and | ve |
| in | bir |
EN Eager japanese real deal creampie sex party with no fakery and no pulling out
TR 10 pounderını sıkacaksın ve onun cum gulp
| inglês | turco |
|---|---|
| and | ve |
EN They have a testimonial page that will not be a problem to deal with as an experienced web designer and a beginner
TR Deneyimli bir web tasarımcısı ve yeni başlayan biri olarak başa çıkmak için sorun olmayacak bir referans sayfası var
| inglês | turco |
|---|---|
| problem | sorun |
| experienced | deneyimli |
| designer | tasarımcı |
| page | sayfası |
| web | web |
| and | ve |
| a | bir |
EN Successful meetings, whether you’re inking a deal or staging an international conference, begin with an easy-to-use reservation system
TR Başarılı toplantılar, ister bir anlaşma imzalıyor, isterse uluslararası bir konferans düzenliyor olun, kullanımı kolay bir rezervasyon sistemi ile başlar
| inglês | turco |
|---|---|
| deal | anlaşma |
| or | isterse |
| begin | başlar |
| reservation | rezervasyon |
| system | sistemi |
| successful | başarılı |
| international | uluslararası |
| easy | kolay |
| use | kullanımı |
| conference | konferans |
| meetings | toplantılar |
| a | bir |
| with | ile |
EN Successful meetings, whether you’re inking a deal or staging an international conference, begin with an easy-to-use reservation system
TR Başarılı toplantılar, ister bir anlaşma imzalıyor, isterse uluslararası bir konferans düzenliyor olun, kullanımı kolay bir rezervasyon sistemi ile başlar
| inglês | turco |
|---|---|
| deal | anlaşma |
| or | isterse |
| begin | başlar |
| reservation | rezervasyon |
| system | sistemi |
| successful | başarılı |
| international | uluslararası |
| easy | kolay |
| use | kullanımı |
| conference | konferans |
| meetings | toplantılar |
| a | bir |
| with | ile |
EN Each deal is different, requiring tailored strategies and support
TR Her işlem kendine özgüdür, dolayısıyla özel stratejilere ihtiyaç duyulur
| inglês | turco |
|---|---|
| each | her |
EN Supporting clients with administrative procedures and actions will often form one aspect of the broader strategy which we develop to deal with an issue or conflict
TR Müvekkillere idari usul ve davalar ile ilgili olarak verilen destek, uyuşmazlık ile ilgili olarak geliştirilen kapsamlı stratejinin sadece bir kısmıdır
| inglês | turco |
|---|---|
| supporting | destek |
| administrative | idari |
| and | ve |
| the | sadece |
| with | ile |
EN The firm has significant expertise assisting during complex, inter-jurisdictional transactions, where strategic guidance is required to deal with the legal, commercial and operational factors simultaneously
TR Dava takibi, danışmanlık ve uyuşmazlık çözümü destek kapsamındadır
| inglês | turco |
|---|---|
| guidance | destek |
| and | ve |
EN Fulya has significant experience assisting clients to deal with contentious circumstances, including appearing before arbitral tribunals, as well as national courts and dispute adjudication boards
TR Kurar, hakem heyetleri, mahkemeler ve uyuşmazlık çözüm kurulları nezdinde kapsamlı bir deneyime sahiptir
| inglês | turco |
|---|---|
| has | sahiptir |
| experience | deneyime |
| dispute | uyuşmazlık |
| and | ve |
| to | bir |
Mostrando 50 de 50 traduções
Traduções semelhantes
disruptive non disruptive disruptive innovation disruptive innovations disruptive innovations affecting supports creating disruptive anticipate disruptive events credit suisse disruptive disruptive events deal good deal european green deal world deal great deal deal offers deal directly big deal special deal business deal real deal social deal he deal users deal students therefore deal deal manually deal team struck a deal inking a deal each deal student deal deal related deal better deal reports companies deal deal with individual deal with specific deal with internal ba students deal deal of confidentiality learn to deal deal with trauma a deal manually continue to deal discover the deal perks deal badge deal of features personalized deal based headshots deal massive deal damage report your deal
Tcheco
alemão
chinês
coreano
espanhol
finlandês
francês
holandês
húngaro
indonésio
italiano
japonês
norueguês
polonês
português
russo
sueco
turco
vietnamita
árabe