Contratar um tradutor Eu sou tradutor

Traduzir "had not grown" para turco

Mostrando 50 de 50 traduções da frase "had not grown" de inglês para turco

Traduções de had not grown

"had not grown" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:

had altında ancak bir bu da daha de fazla genel her her şey hiç ile iyi için kadar olan olarak sahip sonra tüm vardı ve ya ya da yeni çok önce üzerinde şey
not alan ancak aynı bazı başka bir birlikte bu bunu büyük da daha daha fazla dahil de değil değildir diğer doğru e en etmek eğer fazla gibi göre hakkında hangi henüz her herhangi hiçbir ile in iyi için içinde kadar karşı kişisel konusunda koşulları lütfen ne olan olarak olmadığı olmadığını olmamak olmayan olup onlar sadece sahip size sizin sözleşme tam tarafından tutulamaz tüm ve veya ya ya da yalnızca yok zaman çok özel şekilde

Tradução de inglês para turco de had not grown

inglês
turco

EN In 13 years, we've grown into one of the world's leading competitive research services for online marketing.

TR Yıllar boyunca 13, çevrimiçi pazarlama için dünyanın önde gelen rekabetçi araştırma hizmetlerinden biri haline dönüştük.

inglês turco
competitive rekabetçi
research araştırma
marketing pazarlama
online çevrimiçi
years yıllar
for için

EN Though we’ve grown from a small startup to a large international company, we remain fully committed to the fundamental values that got us where we are now: adapting to change versus following a strict plan and by placing individuals over processes

TR Küçük bir girişimden büyük bir uluslararası firmaya dönüşmemize rağmen, bizi şu anki konumuza getiren temel değerlere tamamen bağlıyız: katı bir plana bağlı kalmak yerine değişime ayak uydurmak ve bireyleri sürece dahil etmek

inglês turco
small küçük
company iş
fully tamamen
plan plana
international uluslararası
large büyük
and ve
over de
us bizi
to etmek
are kalmak

EN Other than rice, wheat, barley, potato, soybean, tobacco and sugarcane are grown in the country

TR Ülkede pirinçten başka buğday, arpa, patates, soya fasulyesi, tütün ve şekerkamışı yetiştirilir

inglês turco
wheat buğday
and ve
the başka

EN Large coconuts, rice, wheat, corn, peanuts and bananas are mainly grown for domestic consumption

TR Büyük hindistancevizi, pirinç, buğday, mısır, yerfıstığı ve muz esas itibariyle iç tüketimde kullanılmak üzere yetiştirilir

inglês turco
large büyük
wheat buğday
and ve

EN Solo, a home-grown Italian Restaurant in Dubai.Located on the 3rd floor, Raffles Dubai hotel.

TR Solo, Dubai’de yerli bir İtalyan Restoranı.Raffles Dubai otelinin 3. katında bulunuyor.

inglês turco
solo solo
restaurant restoran
dubai dubai
raffles raffles
floor kat
a bir

EN Over the years, we have grown into a strong and recognized player in the market

TR Yıllar içerisinde sektörün güçlü ve tanınan bir oyuncusuhaline geldik

inglês turco
strong güçlü
and ve
years bir
in içerisinde

EN The Effect of Gender and Age on Carcass Characteristics in Geese Grown in Afyonkarahisar Province

TR Afyonkarahisar İlinde Yetiştirilen Yerli Kazlarda Cinsiyet ve Yaşın Karkas Özellikleri Üzerine Etkisi

inglês turco
effect etkisi
gender cinsiyet
age yaşın
and ve

EN The Effects of Different Nitrogen Levels and Irrigation Intervals on Yield and Water Productivity of Cotton Grown in the Eastern Mediterranean Region

TR Farklı Azot Seviyeleri ve Sulama Aralıklarının Doğu Akdeniz Bölgesinde Yetiştirilen Pamuk Bitkisinde Verim ve Su Kullanma Randımanı Üzerine Etkileri

inglês turco
effects etkileri
levels seviyeleri
and ve
irrigation sulama
water su
cotton pamuk
eastern doğu
mediterranean akdeniz
different farklı

EN Irrigation and Economic Evaluation of Quinoa Plant Grown by Different Drip Irrigation Methods in Çukurova Region

TR Çukurova Bölgesinde Farklı Damla Sulama Yöntemleriyle Yetiştirilen Kinoa Bitkisinin Sulama ve Ekonomik Açıdan Değerlendirilmesi

inglês turco
irrigation sulama
and ve
economic ekonomik
different farklı

EN Evaluation of The Nutritional Status of The Plants Grown in Some Greenhouses in Kırşehir Province with Soil and Leaf Analysis

TR Kırşehir İlindeki Bazı Seralarda Yetiştirilen Bitkilerin Beslenme Durumlarının Toprak ve Yaprak Analizleri ile Değerlendirilmesi

inglês turco
nutritional beslenme
soil toprak
and ve
some bazı
with ile

EN Assessment of Some Compositional and Chemical Properties of Oils Obtained from Groundnut Varieties Grown in Osmaniye Conditions

TR Osmaniye Koşullarında Yetiştirilen Yerfıstığı Çeşitlerinden Elde Edilen Yağların Bazı Bileşimsel ve Kimyasal Özellikleri

inglês turco
of ın
chemical kimyasal
obtained elde
and ve
conditions koşullar
some bazı

EN Solo, a home-grown Italian Restaurant in Dubai.Located on the 3rd floor, Raffles Dubai hotel.

TR Solo, Dubai’de yerli bir İtalyan Restoranı.Raffles Dubai otelinin 3. katında bulunuyor.

inglês turco
solo solo
restaurant restoran
dubai dubai
raffles raffles
floor kat
a bir

EN Solo, a home-grown Italian Restaurant in Dubai.Located on the 3rd floor, Raffles Dubai hotel.

TR Solo, Dubai’de yerli bir İtalyan Restoranı.Raffles Dubai otelinin 3. katında bulunuyor.

inglês turco
solo solo
restaurant restoran
dubai dubai
raffles raffles
floor kat
a bir

EN Solo, a home-grown Italian Restaurant in Dubai.Located on the 3rd floor, Raffles Dubai hotel.

TR Solo, Dubai’de yerli bir İtalyan Restoranı.Raffles Dubai otelinin 3. katında bulunuyor.

inglês turco
solo solo
restaurant restoran
dubai dubai
raffles raffles
floor kat
a bir

EN Solo, a home-grown Italian Restaurant in Dubai.Located on the 3rd floor, Raffles Dubai hotel.

TR Solo, Dubai’de yerli bir İtalyan Restoranı.Raffles Dubai otelinin 3. katında bulunuyor.

inglês turco
solo solo
restaurant restoran
dubai dubai
raffles raffles
floor kat
a bir

EN 82 percent of Germans consider it important for food to be grown regionally

TR Almanların yüzde 82’si, tükettikleri gıdaların yaşadıkları bölgede yetiştiriliyor olmasına önem veriyor

inglês turco
percent yüzde
of ın
germans almanlar

EN Climate-friendly nutrition with regionally grown fruit and vegetables

TR Yerelde yetiştirilen sebze ve meyveyle çevre bilincine uygun beslenme.

inglês turco
nutrition beslenme
and ve
with uygun

EN How does a place become a world centre? The Tuttlingen medical technology cluster has grown up historically

TR Bir kent nasıl küresel bir merkez haline gelebiliyor? Tuttlingen’deki sağlık teknoloji alanındaki kümelenme yıllar boyunca büyüyerek gelişti

inglês turco
world küresel
centre merkez
medical sağlık
technology teknoloji
up boyunca
how nasıl
a bir

EN Meanwhile, 83 per cent of people in Germany like to eat regionally grown apples rather than those from further afield.

TR Gelinen noktada Almanya’daki insanların yüzde 83’ü, uzun mesafelerden getirilen elma yerine bölgede yetiştirilen elmayı almayı tercih ediyor.

inglês turco
per cent yüzde
people insanlar
of yerine

EN Cecilienhof Palace: since the conference, flowers in the shape of a Soviet star have been grown here.

TR Cecilienhof Şatosu: Konferanstan beri burada bir sovyet yıldızı görünümünde çiçekler açıyor.

inglês turco
flowers çiçekler
a bir

EN That’s because I have the habit of saving the clothes that my children have grown out of

TR Bunun nedeni çocuklarımın küçülen kıyafetlerini saklama huyum

inglês turco
my mı
the bunun

EN We haven’t grown into the union like the German or French people have

TR Bizler, Almanlar ve Fransızlar gibi Birliğin içinde yetişmedik

inglês turco
the gibi

EN “Since investing in FeatureCAM we’ve grown our order book by 100% and reduced programming bottlenecks by 50%”

TR "FeatureCAM'e yatırım yaptığımızdan bu yana sipariş defterimizi %100 büyüttük ve programlama darboğazlarını %50 oranında azalttık"

inglês turco
order sipariş
programming programlama
and ve
investing yatırım

EN Ranktracker's keyword finder has quickly grown into one of the internet's top-rated tools for keyword research and digital marketing

TR Ranktracker'ın anahtar kelime bulucusu, anahtar kelime araştırması ve dijital pazarlama için internetin en beğenilen araçlarından biri haline geldi

inglês turco
digital dijital
research araştırması
marketing pazarlama
and ve
for için
tools araçları

EN and computer machines and they seem more concerned as the technology has grown faster

TR ve bilgisayar makineleri ve teknoloji daha hızlı büyüdükçe daha çok endişeli görünüyorlar

inglês turco
machines makineleri
faster hızlı
computer bilgisayar
technology teknoloji
and ve
more daha

EN Since its launch in 2010 sales of Frooti in Tetra Brik® Aseptic 160 Slim have grown from 39 million to over 1.1 billion packs per year.

TR 2010'da piyasa sunulmasından bu yana, Tetra Brik® Aseptik 160 Slim ile Frooti satışı yılda 39 milyondan 1,1 milyar pakete çıktı.

inglês turco
tetra tetra
brik brik
aseptic aseptik
million milyondan
billion milyar
per year yılda
in da
from yana
launch ile

EN World per capita consumption for liquid dairy products (LDP) has grown marginally between 2012 and 2015 from 43.9 litres to 44.44 litres.

TR Dünyada kişi başına sıvı süt ürünleri (LDP) tüketimi 2012 ile 2015 yılları arasında 43,9 litreden 44,44 litreye ciddi bir artış göstermiştir.

inglês turco
world dünyada
capita kişi
consumption tüketimi
liquid sıvı
products ürünleri
between arası

EN Other than rice, wheat, barley, potato, soybean, tobacco and sugarcane are grown in the country

TR Ülkede pirinçten başka buğday, arpa, patates, soya fasulyesi, tütün ve şekerkamışı yetiştirilir

inglês turco
wheat buğday
and ve
the başka

EN Today Better Cotton is grown in 26 countries around the world and accounts for 20% of global cotton production. In the 2020-21 cotton season, 2.2 million licensed Better Cotton Farmers grew 4.7 million metric tonnes of Better Cotton.

TR Bugün Better Cotton dünya çapında 26 ülkede yetiştirilmektedir ve küresel pamuk üretiminin %20'sini oluşturmaktadır. 2020-21 pamuk sezonunda, 2.2 milyon lisanslı Better Cotton Çiftçisi, 4.7 milyon metrik ton Better Cotton üretti.

inglês turco
today bugün
cotton pamuk
and ve
million milyon
around çapında
countries ülkede
world dünya
global küresel

EN Todoist has grown organically since day one without any VC funds or investors.

TR Todoist ilk günden bu yana hiç bir girişim sermayesi fonu veya yatırımcı desteği almadan organik bir şekilde büyüdü.

inglês turco
or veya
has bu
since bir

EN After Kashmir Earthquake thousands of women lost their livelihood support and was left with no income. We established temporary shelters that reached out to 238 women who had lost their husbands and had to secure income for the family.

TR Depremde eşini kaybetmiş ve ailesini tek başına geçindirmek zorunda kalan 238 kadın için geçici barınaklar kurduk.

inglês turco
women kadın
temporary geçici
of in
and ve

EN I had a file word file that had errors to repair, your website repaired the word file in 6 minutes.

TR Düzeltmem gereken bir dosya word dosyası vardı, web siteniz word dosyasını 6 dakika içinde onardı.

inglês turco
website web
minutes dakika
word word
had vardı
your website siteniz
file dosya
in içinde

EN After Kashmir Earthquake thousands of women lost their livelihood support and was left with no income. We established temporary shelters that reached out to 238 women who had lost their husbands and had to secure income for the family.

TR Depremde eşini kaybetmiş ve ailesini tek başına geçindirmek zorunda kalan 238 kadın için geçici barınaklar kurduk.

inglês turco
women kadın
temporary geçici
of in
and ve

EN After Kashmir Earthquake thousands of women lost their livelihood support and was left with no income. We established temporary shelters that reached out to 238 women who had lost their husbands and had to secure income for the family.

TR Depremde eşini kaybetmiş ve ailesini tek başına geçindirmek zorunda kalan 238 kadın için geçici barınaklar kurduk.

inglês turco
women kadın
temporary geçici
of in
and ve

EN After Kashmir Earthquake thousands of women lost their livelihood support and was left with no income. We established temporary shelters that reached out to 238 women who had lost their husbands and had to secure income for the family.

TR Depremde eşini kaybetmiş ve ailesini tek başına geçindirmek zorunda kalan 238 kadın için geçici barınaklar kurduk.

inglês turco
women kadın
temporary geçici
of in
and ve

EN Germany has been reunited since October 3, 1990. The peaceful revolution of the people in the GDR had brought down the Wall that had divided Germany into east and west.

TR 3 Ekim 1990’dan beri Almanya yeniden birleşmiş bir ülke. Eski Doğu Alman devletinde yaşayan insanların başlattığı barışçı devrim, doğudaki ve batıdaki Almanları ayıran Duvar’ın yıkılmasıyla sonuçlandı.

inglês turco
october ekim
wall duvar
west batı
germany almanya
been ya
east doğu
people insanlar
and ve
the alman

EN One attempt at an explanation: students often used to have had only one free hand because they had to hold a pen or their notebook in the other

TR Buna yönelik makul açıklamalardan biri şöyle: Eskiden öğrenciler bir elleriyle tüy kalemlerini ya da not defterlerini tuttukları için yalnızca bir elleri boş oluyordu

inglês turco
students öğrenciler
in da
their in
a bir
only yalnızca
because için
the biri

EN Following the party’s debacle in the 1998 federal elections, which had resulted in a red-green federal government led by Chancellor Gerhard Schröder (SPD), she had already been made the CDU’s general secretary.

TR Hristiyan Birlik partilerinin 1998’de büyük bir çöküş yaşamaları ve Şansölye Gerhard Schröder (SPD) yönetiminde SPD-Yeşiller koalisyon hükümeti kurulmasının ardından Merkel CDU Genel Sekreteri olmuştu.

inglês turco
government hükümeti
been ya
general genel
spd spd
she bir
which ve

EN Many other social events on Zoom have also contributed to people who had previously at most only had contact by email actually seeing and talking to one another and getting to know one another better.

TR Zoom üzerinden gerçekleştirilen sayısız sosyal etkinlik de, daha önce yalnızca e-posta yoluyla iletişim kuran kişilerin birbirlerini görmelerine, birbirleriyle konuşmalarına ve birbirlerini daha iyi tanımalarına katkıda bulunuyor.

inglês turco
events etkinlik
zoom zoom
social sosyal
contact iletişim
previously daha önce
email posta
people kişilerin
many sayısız
and ve
better daha iyi
at de

EN Nevertheless, some interlocutors had expressed concerns, for example on the issue of campaign financing – a point on which ODIHR had already recommended more transparency when covering the 2017 election

TR Bununla birlikte, görüşülen bazı kişiler, örneğin seçim kampanyalarının finansmanı konusunda endişelerini dile getirdiler, bu da ODIHR’nin 2017 seçimlerinde daha fazla şeffaflık önerdiği bir konuydu

inglês turco
election seçim
transparency şeffaflık
some bazı
a bir
the kişiler
more fazla
of konusunda

EN In a training course we learned exactly what we had to do and that we must maintain secrecy, for example not to reveal who was voting and who was not.

TR Bir oryantasyon eğitiminde bize tam olarak yapacaklarımız ve gizliliğe riayet etmemiz gerektiği, yani kimin oy kullanıp kimin kullanmadığını açıklamamamız söylendi.

inglês turco
who kimin
and ve
exactly tam olarak
a bir
that tam
we bize
to e

EN During one of his trips to Leipzig, Klautz got the idea to publish the work of (German-language) authors who had not been able to have their books published in their native country

TR Leipzig'e yaptığı seyahatlerden birisinde, Klautz kitaplarını ana vatanlarında yayınlatma şansı bulamamış olan (Almanca konuşan) yazarların çalışmalarını yayınlama fikrini buldu

inglês turco
of ın
publish yayınlama
had olan
authors yazarlar
german almanca
books kitaplar

EN The teacher and other officials in the town had to reside in the district center and surrounding settlements because there were not enough housing

TR Beldede görevli Öğretmen ve diğer memurlar, yeterli konut olmadığından ilçe merkezinde ve çevre yerleşim birimlerinde ikamet etmek zorunda kalmışlardır

inglês turco
other diğer
center merkezinde
not olmadığı
enough yeterli
and ve
to etmek

EN But since we could not travel back in time, we had to continue forward.

TR Ama zamanda geriye gidemeyeceğimize göre, yola devam etmek zorundaydık.

inglês turco
time zamanda
to etmek
but ama
continue devam

EN Not finishing a different job training program that only required 32 hours of work and that I had 5 weeks to do while unemployed. 

TR Sadece 32 saatlik çalışma gerektiren ve işsizken 5 hafta sürem olan farklı bir iş eğitim programını bitirmemek. 

inglês turco
training eğitim
weeks hafta
hours saatlik
job iş
program programı
and ve
different farklı
to e

EN Gay porn man naked I had more patients to watch but my experiment with Ashton was not at Gay0Day

TR Gay0Day'de Gay Porno adam çıplak ben vardı daha hastalar için izle ama benim deney ile ashton oldu değil

inglês turco
gay gay
porn porno
man adam
patients hastalar
at de
was oldu
but ama
i ben
my benim
had vardı
to için
with ile
more daha

EN The teacher and other officials in the town had to reside in the district center and surrounding settlements because there were not enough housing

TR Beldede görevli Öğretmen ve diğer memurlar, yeterli konut olmadığından ilçe merkezinde ve çevre yerleşim birimlerinde ikamet etmek zorunda kalmışlardır

inglês turco
other diğer
center merkezinde
not olmadığı
enough yeterli
and ve
to etmek

EN In 2017 he led his party back into the Bundestag, where the Liberals had not been represented for the previous four years

TR Seçim kampanyası esnasında 2018’den itibaren Habeck ile birlikte yönetimine geçtiği Yeşillerin tarihindeki ilk şansölye adayı idi

inglês turco
in ilk

EN However, the targets for 28 indicators, including greenhouse gas emissions and equal pay for men and women, had not been met as things stood.

TR Fakat mevcut durumda aralarında sera gazı salımı ve çalışan ücretlerinde kadın ve erkekler arasında eşitliğin sağlanması gibi 28 kriterde hedefler yakalanamadı.

inglês turco
greenhouse sera
gas gaz
men erkekler
women kadın
and ve
the durumda
as gibi

EN Implementation, however, is not always so easy: Slovakia, for example, first had to put a new Vocational Training Act into effect before the system could be launched.

TR Ancak, bunu hayata geçirmek her zaman pek öyle kola değil: Örneğin Slovakya, eğitim başlamadan önce bir mesleki eğitim yasasını yürürlüğe koymak zorunda kaldı. 

inglês turco
vocational mesleki
training eğitim
so öyle
always her zaman
to her

Mostrando 50 de 50 traduções