EN Esdoll top 10 the most excellent sex dolls for homo
EN Esdoll top 10 the most excellent sex dolls for homo
TR Minik shlong aşağılama aşçı mastürbasyon ile post agonorgasmos azarlama
inglês | turco |
---|---|
the | ile |
EN For example, it was considered scandalous for boys to want to play with dolls, as I always did
TR Örneğin, erkek çocuklarının bebeklerle oynamak istemesi bir skandal olarak görülüyordu, halbuki ben bunu severek yapıyordum
inglês | turco |
---|---|
i | ben |
it | bunu |
to | bir |
EN In beverage production, blending of liquid ingredients can be done in a batch tank, much as it has been done for decades
TR İçecek üretiminde, sıvı bileşenlerin karıştırılması, onlarca yıldır yapıldığı gibi bir kesikli üretim tankında yapılabilir
inglês | turco |
---|---|
decades | onlarca |
liquid | sıvı |
can | yapılabilir |
production | üretim |
a | bir |
as | gibi |
EN With the help of Semrush, we empowered every single marketing team within the university to do what was done for the central sites.
TR Semrush'ın yardımı ile, üniversitedeki her bir pazarlama ekibinin merkezi siteler için ne yapması gerektiğiyle ilgili cesaretlendirdik.
inglês | turco |
---|---|
semrush | semrush |
marketing | pazarlama |
central | merkezi |
sites | siteler |
team | ekibinin |
what | ne |
help | yardım |
with | ile |
EN Cryptography is done by your browser. You are protected by Belgian law. No third-party access to your data.
TR Şifreleme tarayıcınız tarafından yapılır. Belçika kanunları tarafından korunuyorsunuz. Verilerinize üçüncü taraf erişimi yok.
inglês | turco |
---|---|
browser | tarayıcı |
access | erişimi |
party | taraf |
third | üçüncü |
by | tarafından |
no | yok |
EN Ownership verification can be done by:
TR Sahiplik doğrulaması nasıl yapılır:
inglês | turco |
---|---|
by | nasıl |
EN This data collection is done without any search warrant, court order, or subpoena
TR Bu veri toplama herhangi bir arama emri, mahkeme emri veya mahkeme celbi olmadan yapılır
inglês | turco |
---|---|
data | veri |
collection | toplama |
search | arama |
court | mahkeme |
without | olmadan |
this | bu |
or | veya |
any | herhangi |
EN Throttling is often done to gaming users’ connections as they take up substantial bandwidth
TR Kısıtlama, genellikle önemli miktarda bant genişliğine sahip oldukları için oyuncuların bağlantılarına yapılır
inglês | turco |
---|---|
often | genellikle |
connections | bağlantıları |
EN However, we have done everything (humanly) possible to mitigate such threats.
TR Bununla birlikte, bu tür tehditleri azaltmak için mümkün olan her şeyi (insanca) yaptık.
inglês | turco |
---|---|
possible | mümkün |
threats | tehditleri |
to | şeyi |
EN How Is Mobile-Friendly Testing Done?
TR Mobil Uyumluluk Testi Nasıl Yapılır?
inglês | turco |
---|---|
testing | testi |
mobile | mobil |
how | nasıl |
EN "Start your visit in the morning and wear comfortable shoes. There is so much to look at and you don't want to miss out on it. They have done an amazing job with that place."
TR "Avrupa, Amerika, Asya, Afrika ve antik caglara ait genis bir koleksiyona sahip. Ayrica cagdas sanat ve fotograf sergileri de mevcut. Cok keyifli ve dolu dolu bir muze."
inglês | turco |
---|---|
at | de |
and | ve |
to | sahip |
the | bir |
EN A few of our favorite sources for learning about where our stuff comes from and what happens after we’re done with it.
TR Eşyalarımızın nereden geldiğini ve işimiz bittikten sonra başlarına ne geldiğini öğrenmek adına en sevdiğimiz kaynaklardan birkaçı.
inglês | turco |
---|---|
sources | kaynaklardan |
where | nereden |
what | ne |
and | ve |
after | sonra |
EN Our designers have done a great job, gathering up a collection of images to be used for unique brand image designing.
TR Tasarımcılarımız, benzersiz marka imajı tasarımı için kullanılacak bir resim koleksiyonu toplayarak harika bir iş çıkardılar.
inglês | turco |
---|---|
great | harika |
collection | koleksiyonu |
image | resim |
designing | tasarım |
designers | tasarımcılar |
unique | benzersiz |
of | in |
brand | marka |
EN The Japanese brand might not be done with V8s, as it turns out.
TR Koreli markanın yeni mottosu "İlham verici hareket" olacak.
inglês | turco |
---|---|
brand | markanın |
the | olacak |
EN There is no greater asset than a team that works well together, gets stuff done, and has fun along the way.
TR Birlikte iyi çalışan, işleri halleden ve yol boyunca eğlenen bir takımdan daha büyük bir varlık yoktur.
inglês | turco |
---|---|
asset | varlık |
works | iş |
way | yol |
and | ve |
together | birlikte |
greater | daha büyük |
well | iyi |
a | bir |
no | yoktur |
EN Let us help you repurpose your content. You have already done the hard work—you've created some amazing content. Now, comes the tedious part: distributing that content across every marketing channel possible.
TR İçeriğinizi yeniden amaçlamanıza yardımcı olalım. Zor işi zaten yaptınız, inanılmaz içerikler yarattınız. Şimdi, sıkıcı kısım geliyor: Bu içeriği mümkün olan her pazarlama kanalında dağıtmak.
inglês | turco |
---|---|
help | yardımcı |
hard | zor |
work | işi |
tedious | sıkıcı |
content | içeriği |
marketing | pazarlama |
your | bu |
now | yeniden |
have | olan |
possible | mümkün |
already | zaten |
you | her |
EN As producer, editor, or journalist, there’s one thing you know for sure: there is never enough time in the day to get your work done
TR Yapımcı, editör veya gazeteci olarak, kesin olarak bildiğiniz bir şey vardır: İşinizi yapmak için günde yeterli zaman yoktur
inglês | turco |
---|---|
editor | editör |
producer | yapımcı |
you know | bildiğiniz |
time | zaman |
day | günde |
or | veya |
enough | yeterli |
EN You’ve got tight deadlines and you need to get a bunch of people across your content and you need it done fast
TR Son teslim tarihleriniz sıkıdır ve içeriğinizde bir grup kişiye ulaşmanız gerekir ve bunun hızlı bir şekilde yapılması gerekir
inglês | turco |
---|---|
fast | hızlı |
and | ve |
a | bir |
EN That’s it. You’re done. You’ll get an online transcript of your Zoom meeting from Sonix in less than 5 minutes.
TR Bu kadar yeter. İşin bitti. 5 dakikadan kısa bir sürede Sonix'ten Zoom toplantınızın online dökümünü alacaksınız.
inglês | turco |
---|---|
done | bitti |
online | online |
zoom | zoom |
meeting | toplantı |
of | in |
EN That’s it. You’re done. You’ll get an online transcript of your Google Meet recording from Sonix in less than 5 minutes.
TR İşte bu. İşin bitti. Sonix'ten Google Meet kaydınızın çevrimiçi bir kopyasını 5 dakikadan kısa bir sürede alacaksınız.
inglês | turco |
---|---|
done | bitti |
meet | meet |
online | çevrimiçi |
of | in |
in | bir |
EN That’s it. You’re done. You’ll get an online transcript of your GoToMeeting recording from Sonix in less than 5 minutes.
TR Bu kadar yeter. İşin bitti. GoToMeeting kaydınızın çevrimiçi dökümünü Sonix'ten 5 dakikadan kısa bir sürede alacaksınız.
inglês | turco |
---|---|
done | bitti |
gotomeeting | gotomeeting |
online | çevrimiçi |
of | in |
EN That’s it. You’re done. You’ll get an online transcript of your Loom recording from Sonix in less than 5 minutes.
TR Bu kadar yeter. İşin bitti. 5 dakikadan kısa bir sürede Sonix'ten Loom kaydınızın online bir dökümünü alacaksınız.
inglês | turco |
---|---|
done | bitti |
online | online |
loom | loom |
of | in |
EN That’s it. You’re done. You’ll get an online transcript of your UberConference meeting from Sonix in less than 5 minutes.
TR Bu kadar yeter. İşin bitti. Sonix'ten UberConference toplantınızın çevrimiçi dökümünü 5 dakikadan kısa bir sürede alırsınız.
inglês | turco |
---|---|
done | bitti |
meeting | toplantı |
uberconference | uberconference |
online | çevrimiçi |
of | in |
EN That’s it. You’re done. You’ll get an online transcript of your WebEx meeting from Sonix in less than 5 minutes.
TR Bu kadar yeter. İşin bitti. WebEx toplantınızın online dökümünü Sonix'ten 5 dakikadan kısa bir sürede alacaksınız.
inglês | turco |
---|---|
done | bitti |
online | online |
webex | webex |
meeting | toplantı |
of | in |
EN That’s it. You’re done. You’ll get an online transcript of your Skype call from Sonix in less than 5 minutes.
TR Bu kadar yeter. İşin bitti. Sonix'ten Skype aramanızın çevrimiçi bir dökümünü 5 dakikadan kısa bir sürede alırsınız.
inglês | turco |
---|---|
done | bitti |
online | çevrimiçi |
of | in |
skype | skype |
EN That’s it. You’re done. You’ll get an online transcript of your RingCentral meeting from Sonix in less than 5 minutes.
TR Bu kadar yeter. İşin bitti. 5 dakikadan kısa bir sürede Sonix'ten RingCentral toplantınızın online dökümünü alacaksınız.
inglês | turco |
---|---|
done | bitti |
online | online |
meeting | toplantı |
ringcentral | ringcentral |
of | in |
EN That’s it. You’re done. You’ll get an online transcript of your BlueJeans meeting from Sonix in less than 5 minutes.
TR Bu kadar yeter. İşin bitti. 5 dakikadan kısa bir sürede Sonix'ten BlueJeans toplantınızın online dökümünü alacaksınız.
inglês | turco |
---|---|
done | bitti |
online | online |
meeting | toplantı |
of | in |
EN That’s it. You’re done. You’ll get an online transcript of your Microsoft Teams meeting from Sonix in less than 5 minutes.
TR Bu kadar yeter. İşin bitti. Microsoft Teams toplantınızın çevrimiçi dökümünü Sonix'ten 5 dakikadan kısa bir sürede alırsınız.
inglês | turco |
---|---|
done | bitti |
microsoft | microsoft |
meeting | toplantı |
teams | teams |
online | çevrimiçi |
of | in |
EN “I feel uncomfortable because of what was just said/done, and I want to ask that members refrain from making comments of an aggressive, sexual, or discriminatory nature towards other members
TR “Az önce söylenenlerden/yapılanlardan dolayı kendimi rahatsız hissediyorum ve üyelerden diğer üyelere karşı saldırgan, cinsel veya ayrımcı nitelikte yorumlar yapmaktan kaçınmalarını rica ediyorum
EN Once you are done editing, preview your video
TR Düzenlemeyi bitirdiğinizde videonun önizlemesini yapın
inglês | turco |
---|---|
video | videonun |
EN Fastreel enables everyone to make and edit videos, even if you’ve never done it before
TR Fastreel, daha önce hiç tecrübesi olmasa bile herkesin video oluşturmasını ve düzenlemesini sağlar
inglês | turco |
---|---|
enables | sağlar |
everyone | herkesin |
and | ve |
videos | video |
before | önce |
EN A Shared inbox software is a tool that lets companies get more work done through automation and collaboration
TR Paylaşılan gelen kutusu yazılımı, şirketlerin otomasyon ve işbirliği yoluyla daha fazla iş yapmasını sağlayan bir araçtır
inglês | turco |
---|---|
shared | paylaşılan |
inbox | gelen kutusu |
work | iş |
automation | otomasyon |
collaboration | işbirliği |
companies | şirketlerin |
and | ve |
tool | araç |
a | bir |
through | yoluyla |
software | yazılımı |
EN A collaborative inbox helps teams get more work done by sharing communications transparently accross organization, it's one of the best alternatives to traditional mailbox
TR İşbirliğine dayalı bir gelen kutusu, iletişimleri kuruluş genelinde şeffaf bir şekilde paylaşarak ekiplerin daha fazla iş yapmasına yardımcı olur; geleneksel posta kutusuna en iyi alternatiflerden biridir
inglês | turco |
---|---|
helps | yardımcı olur |
traditional | geleneksel |
organization | kuruluş |
by sharing | paylaşarak |
teams | ekiplerin |
a | yardımcı |
inbox | gelen kutusu |
get | olur |
the | şekilde |
best | en |
EN A well-designed Kanban board can consolidate all the information from disparate tools, helping you save time, stay focused, and get more done
TR İyi tasarlanmış bir Kanban panosu, sizin ve ekibinizin tüm görevlerini tek bakışta görmenize, odaklanmanıza, zamandan tasarruf etmenize ve daha fazlasını tamamlamanıza yardımcı olabilir
inglês | turco |
---|---|
kanban | kanban |
save | tasarruf |
time | zamandan |
designed | tasarlanmış |
a | yardımcı |
can | olabilir |
more | fazlasını |
all | tüm |
you | etmenize |
and | ve |
EN All encryption and decryption is done on the fly on your device and the data are encrypted both in transit (TLS) and at rest on our infrastructure (AES-256).
TR Bu, RADAAR'da depolanan tüm şifrelerinize yalnızca sizin tarafınızdan erişilebileceği anlamına gelir.
inglês | turco |
---|---|
all | tüm |
EN All encryption and decryption is done on the fly on your device and the data are encrypted both in transit (TLS) and at rest on our infrastructure (AES-256)
TR Bu, RADAAR'da depolanan tüm şifrelerinize yalnızca sizin tarafınızdan erişilebileceği anlamına gelir
inglês | turco |
---|---|
all | tüm |
EN Sure. After you're done creating a link, you'll have the option to edit it. Learn more.
TR Elbette. Bir bağlantı oluşturduktan sonra gideceği hedef adresi tekrar tekrar düzenleyebilirsiniz. Dafa fazla bilgi.
inglês | turco |
---|---|
learn | bilgi |
link | bağlantı |
a | bir |
more | fazla |
the | sonra |
EN Citrix Workspace app is the easy-to-install client software that provides seamless secure access to everything you need to get work done.
TR Citrix Workspace uygulaması, işinizi yapmak için ihtiyaç duyduğunuz her şeye sorunsuz ve güvenli erişim sağlayan, kolayca kurulabilen istemci yazılımıdır.
inglês | turco |
---|---|
client | istemci |
seamless | sorunsuz |
work | iş |
app | uygulaması |
access | erişim |
you | ve |
software | yazılım |
easy | kolayca |
need | ihtiyaç |
everything | şeye |
EN With serverless computing, your application still runs on servers, but all the server management is done by AWS
TR Sunucusuz bilişimde uygulamanız yine sunucularda çalışır ancak sunucuların yönetimi AWS tarafından gerçekleştirilir
inglês | turco |
---|---|
serverless | sunucusuz |
management | yönetimi |
aws | aws |
still | yine |
by | tarafından |
EN Forwarding to a different domain can be done completely free of charge.
TR Farklı bir alan adına tamamen ücretsiz yönlendirme yapılır.
inglês | turco |
---|---|
completely | tamamen |
forwarding | yönlendirme |
free | ücretsiz |
domain | alan adı |
different | farklı |
EN A great number of daily tasks such as creating an email address or setting up a content management system can be done with a few clicks without needing any technical knowledge
TR E-posta adresi oluşturmak ya da içerik yönetimi sistemi kurulumu gibi çoğu günlük görev hiçbir teknik bilgiye ihtiyaç duyulmadan birkaç tıklama ile yapılabilir
inglês | turco |
---|---|
daily | günlük |
tasks | görev |
address | adresi |
content | içerik |
management | yönetimi |
system | sistemi |
technical | teknik |
knowledge | bilgiye |
clicks | tıklama |
can | yapılabilir |
posta | |
creating | oluşturmak |
an | bir |
as | gibi |
with | ile |
EN Websites set up on Wordpress Hosting are hosted on Wordpress optimized servers. In addition, numerous Wordpress-specific optimizations are done on the server for the WP to make websites work quickly.
TR Wordpress hosting üzerinde açılan siteler Wordpress optimize sunucularda barındırılır. Ayrıca WP’e sitelerin hızlı çalışması için sunucuda Wordpress’e özel bir çok optimizasyon gerçekleştirilir.
inglês | turco |
---|---|
websites | siteler |
wordpress | wordpress |
optimized | optimize |
hosting | hosting |
quickly | hızlı |
work | çalışması |
to | ayrıca |
the | özel |
on | üzerinde |
for | için |
EN Your .cn domain name registration is done automatically in one day, which is the normal process of payment confirmation
TR cn domain alan adı kaydınız ödeme onayı normal süreci olan bir gün otomatik olarak yapılır
inglês | turco |
---|---|
registration | kaydı |
normal | normal |
process | süreci |
confirmation | onay |
domain | domain |
name | adı |
payment | ödeme |
automatically | otomatik olarak |
is | olan |
EN Since three sides of the territory of the country are surrounded by sea and open sea fishing is done, fish are being hunted to be exported
TR Ülke topraklarının üç tarafı denizle çevrili olduğundan ve açık deniz balıkçılığı yapıldığı için, ihraç edilecek kadar balık avlanmaktadır
inglês | turco |
---|---|
sea | deniz |
open | açık |
fish | balık |
and | ve |
of | in |
to | için |
EN This can be done by checking the common name in SSL's subject.
TR Bu, SSL'nin konusundaki ortak adı kontrol ederek yapılabilir.
inglês | turco |
---|---|
checking | kontrol |
common | ortak |
this | bu |
can | yapılabilir |
name | adı |
the | ederek |
EN 3. Once you are done with editing, click the 'Preview' button.
TR 3. Düzenleme sürecini tamamladığınızda, 'Önizleme' butonuna tıklayın.
inglês | turco |
---|---|
editing | düzenleme |
click | tıklayın |
button | butonuna |
EN Unfortunately, you can’t use custom fonts for now, but we've done our best to offer you great fonts in different styles and categories through our large font library.
TR Maalesef şu anda kendi yazı tipinizi kullanmanız mümkün değil ancak zengin yazı tipi kitaplığımızda farklı stil ve kategorilerde harika yazı tiplerini sunmak için elimizden geleni yapıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
great | harika |
but | ancak |
and | ve |
font | yazı tipi |
different | farklı |
EN All of these can be done with just a single scan!
TR Bunların tümü sadece tek bir taramayla yapılabilir!
inglês | turco |
---|---|
can | yapılabilir |
all | tüm |
these | bunlar |
a | bir |
just | sadece |
EN Enter all the information needed in the fields that appear. This could be a link, contact information, text or any other type of info. Once you’re done, select “Generate.”
TR Görüntülenen alanlara gerekli tüm bilgileri girin. Bu bir bağlantı, iletişim bilgileri, metin veya başka tür bir bilgi olabilir. Bunu tamamladıktan sonra "Oluştur" öğesini seçin.
inglês | turco |
---|---|
needed | gerekli |
enter | girin |
link | bağlantı |
select | seçin |
this | bu |
text | metin |
all | tüm |
be | olabilir |
contact | iletişim |
type | tür |
information | bilgileri |
or | veya |
a | bir |
the | başka |
EN Absolutely! You can change the content, replace a link, fix a typo—all of these can be done after print
TR Kesinlikle! Baskıdan sonra bile içerik ile bağlantıları değiştirebilir ve imla hatalarını düzeltebilirsiniz
inglês | turco |
---|---|
absolutely | kesinlikle |
content | içerik |
these | ve |
the | sonra |
Mostrando 50 de 50 traduções