EN Join fixers around the world and commit to fix more things this year.
EN Join fixers around the world and commit to fix more things this year.
TR Dünyanın dört bir yanındaki tamircilere katıl ve bu yıl daha fazla şeyi tamir etmeye söz ver.
inglês | turco |
---|---|
join | katıl |
world | dünyanın |
fix | tamir |
year | yıl |
and | ve |
this | bu |
to | etmeye |
EN At the beginning of each meeting, we ask that members close other programs on their computer or phone, turn their phones on silent, and commit to listening to one another
TR Her toplantının başında üyelerimizin bilgisayarlarındaki veya telefonlarındaki diğer programları kapatmalarını, telefonlarını sessize almalarını ve birbirlerini dinlemeyi taahhüt etmelerini rica ederiz
inglês | turco |
---|---|
meeting | toplantı |
computer | bilgisayarlar |
phones | telefonlar |
at the beginning | başında |
other | diğer |
programs | programları |
at | nda |
or | veya |
and | ve |
to | her |
EN We, Atak Domain, hereby commit to submit the best price and technical support
TR Atak Domain olarak en ucuz fiyat ve en iyi teknik destek hizmeti vermeyi taahhüt ediyoruz.
inglês | turco |
---|---|
atak | atak |
domain | domain |
price | fiyat |
technical | teknik |
and | ve |
support | destek |
best | en |
EN Join fixers around the world and commit to fix more things this year.
TR Dünyanın dört bir yanındaki tamircilere katıl ve bu yıl daha fazla şeyi tamir etmeye söz ver.
inglês | turco |
---|---|
join | katıl |
world | dünyanın |
fix | tamir |
year | yıl |
and | ve |
this | bu |
to | etmeye |
EN We, Atak Domain, hereby commit to submit the best price and technical support
TR Atak Domain olarak en ucuz fiyat ve en iyi teknik destek hizmeti vermeyi taahhüt ediyoruz.
inglês | turco |
---|---|
atak | atak |
domain | domain |
price | fiyat |
technical | teknik |
and | ve |
support | destek |
best | en |
EN We commit to and acknowledge as duty the principles specified above while we execute our aim.
TR Bu amacı gerçekleştirirken yukarıda bulunan ilkeleri taahhüt ediyor ve görevimiz kabul ediyoruz.
inglês | turco |
---|---|
principles | ilkeleri |
the | kabul |
and | ve |
above | yukarıda |
while | bu |
EN Germany | NGOs commit themselves to fighting hunger
TR Almanya | Açlıkla savaşan STK’lar
inglês | turco |
---|---|
germany | almanya |
EN The organisational structure of political parties must follow democratic principles, and political parties are expected to commit to the democratic state
TR Siyasi partiler kurulurken demokratik ilkelerin izlenmesi gerekiyor, partilerden, demokratik devlet değerlerini kabul etmeleri bekleniyor
inglês | turco |
---|---|
political | siyasi |
parties | partiler |
must | gerekiyor |
democratic | demokratik |
state | devlet |
the | kabul |
EN Most of the victims are young teens and kids and they left huge and dangerous effects on teens mind and it has been reportedly stated that teens have tried to commit suicide bullied online twice or thrice.
TR Kurbanların çoğu genç gençler ve çocuklardır ve gençler üzerinde büyük ve tehlikeli etkiler bırakmışlardır ve gençlerin iki kez intihar zorbalık veya üç kez.
inglês | turco |
---|---|
young | genç |
dangerous | tehlikeli |
and | ve |
or | veya |
EN If you’re willing to commit time and money to improving and maintaining your company’s SEO, then you will get results out of it for a long time to come with a significant ROI.
TR Şirketinizin SEO'sunu geliştirmek ve sürdürmek için zaman ve para ayırmaya istekliyseniz, bundan uzun bir süre boyunca önemli bir yatırım getirisi ile sonuç alacaksınız.
inglês | turco |
---|---|
significant | önemli |
results | sonuç |
long | uzun |
time | zaman |
of | in |
and | ve |
a | bir |
with | ile |
EN Our approach to sustainability is led by our purpose: We commit to making food safe and available, everywhere and we promise to protect what's good, food, people, and the planet
TR Sürdürülebilirlik yaklaşımımıza şu amacımız yön veriyor: Gıdaları her yerde güvenli ve erişilebilir hale getirmeyi taahhüt ediyor ve iyi olanı, gıdayı, insanları ve gezegeni koruyacağımıza söz veriyoruz
inglês | turco |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
purpose | amacı |
available | erişilebilir |
promise | söz |
good | iyi |
planet | gezegeni |
food | gıdayı |
approach | yaklaşım |
people | insanları |
and | ve |
everywhere | her yerde |
EN We require that all suppliers commit to our Supplier Code of Conduct, based on the UNGC principles around environment, labour, anti-corruption and human rights.
TR Tüm tedarikçilerin, çevre, çalışma, yolsuzlukla mücadele ve insan haklarına ilişkin UNGC ilkelerine dayanan İş Ahlakı Kurallarımıza uymalarını şart koşuyoruz.
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
human | insan |
environment | çevre |
based on | dayanan |
rights | hakları |
and | ve |
all | tüm |
EN We commit to making food safe and available, everywhere
TR Gıdayı her yerde güvenli ve erişilebilir kılmayı taahhüt ediyoruz
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
available | erişilebilir |
food | gıdayı |
everywhere | her yerde |
EN That’s why we continue to commit to making food safe and available everywhere
TR Bu neden gıdayı güvenli ve her yerde erişilebilir hale getirme taahhüdüne devam ediyoruz
inglês | turco |
---|---|
continue | devam |
available | erişilebilir |
food | gıdayı |
and | ve |
why | neden |
everywhere | her yerde |
EN We commit to making food safe and available, everywhere and we promise to protect what’s good: food, people and the planet. It drives everything we do and underpins all of our decisions.
TR Gıdayı her yerde güvenli ve erişilebilir hale getirmeyi taahhüt ediyor ve iyi olanı, yani gıdayı, insanları ve gezegeni korumaya söz veriyoruz. Bu, yaptığımız her şeye yön veriyor ve tüm kararlarımızı destekliyor.
inglês | turco |
---|---|
available | erişilebilir |
promise | söz |
good | iyi |
planet | gezegeni |
food | gıdayı |
we do | yaptığımız |
everything | şeye |
people | insanları |
decisions | kararlar |
and | ve |
all | tüm |
the | yani |
everywhere | her yerde |
EN Our purpose: We commit to making food safe and available, everywhere and we promise to protect what’s good: food, people and the planet.
TR Amacımız: Gıdayı her yerde güvenli ve erişilebilir hale getirmeyi taahhüt ediyor ve iyi olanı, yani gıdayı, insanları ve gezegeni korumaya söz veriyoruz.
inglês | turco |
---|---|
purpose | amacı |
available | erişilebilir |
promise | söz |
good | iyi |
planet | gezegeni |
food | gıdayı |
people | insanları |
and | ve |
the | yani |
everywhere | her yerde |
EN That’s why we are committed to working together with our customers, global organisations, partners, suppliers and NGOs, as we commit to helping to shape a more secure – and a more equal – global food system.
TR İşte bu yüzden, daha güvenli (ve daha eşit) bir küresel gıda sistemini şekillendirmeye yardımcı olmayı taahhüt ederken müşterilerimiz, küresel kuruluşlar, ortaklar, tedarikçiler ve STK'ler ile birlikte çalışmaya kararlıyız.
inglês | turco |
---|---|
why | yüzden |
equal | eşit |
global | küresel |
food | gıda |
system | sistemini |
our customers | müşterilerimiz |
partners | ortaklar |
suppliers | tedarikçiler |
as | ederken |
a | yardımcı |
and | ve |
EN At the beginning of each meeting, we ask that members close other programs on their computer or phone, turn their phones on silent, and commit to listening to one another
TR Her toplantının başında üyelerimizin bilgisayarlarındaki veya telefonlarındaki diğer programları kapatmalarını, telefonlarını sessize almalarını ve birbirlerini dinlemeyi taahhüt etmelerini rica ederiz
inglês | turco |
---|---|
meeting | toplantı |
computer | bilgisayarlar |
phones | telefonlar |
at the beginning | başında |
other | diğer |
programs | programları |
at | nda |
or | veya |
and | ve |
to | her |
EN Some of us commit to making at least one outreach call every day
TR Bazılarımız her gün en az bir sosyal yardım çağrısı yapmayı taahhüt ediyoruz
inglês | turco |
---|---|
outreach | sosyal yardım |
call | çağrısı |
some | bazı |
least | az |
day | gün |
to | her |
EN In these cases, we may decide to reset our sobriety count or we may not, but we find it important to add the new behavior to our definition of compulsive use moving forward and commit to abstaining from it.
TR Bu durumlarda, ayıklık sayımızı sıfırlamaya karar verebiliriz ya da vermeyebiliriz, ancak ilerlemeye devam ederken yeni davranışı zorunlu kullanım tanımımıza eklemeyi önemli buluyor ve bundan kaçınmayı taahhüt ediyoruz.
inglês | turco |
---|---|
cases | durumlarda |
decide | karar |
forward | devam |
behavior | davranışı |
important | önemli |
from | bundan |
in | da |
new | yeni |
use | kullanım |
these | bu |
and | ve |
EN nothing happened at that moment, but they do outreach more like a “regular task” that keeps them connected to the program ? many people find it useful to commit to making one (or more) outreach calls every day regardless of the circumstances
TR o anda hiçbir şey olmadı, ancak daha çok onları programa bağlı tutan "normal bir görev" gibi sosyal yardım yapıyorlar - birçok kişi, koşullar ne olursa olsun her gün bir (veya daha fazla) sosyal yardım çağrısı yapmayı yararlı buluyor
inglês | turco |
---|---|
connected | bağlı |
regular | normal |
task | görev |
useful | yararlı |
that | o |
or | veya |
people | kişi |
more | fazla |
many | birçok |
nothing | hiçbir |
a | bir |
them | onları |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN I tried getting a dumb phone, and getting rid of my personal wifi connection at home
TR Aptal bir telefon almayı ve evdeki kişisel wifi bağlantımdan kurtulmayı denedim
inglês | turco |
---|---|
phone | telefon |
wifi | wifi |
connection | bağlantı |
personal | kişisel |
and | ve |
a | bir |
EN Description: View Bbc sissy brianna getting booty screwed by african ramrod hd as completely free. BDSM porn xxx Bbc sissy brianna getting booty screwed by african ramrod video.
TR Açıklama: BBC Sissy Brianna Afrika Ramrod tarafından Booty Booty Alınan hd tamamen ücretsiz olarak görüntüle. Bdsm Porno xxx BBC Sissy Brianna Afrika Ramrod tarafından Booty Booty Alınan video.
inglês | turco |
---|---|
description | açıklama |
african | afrika |
hd | hd |
completely | tamamen |
bdsm | bdsm |
free | ücretsiz |
video | video |
by | tarafından |
as | olarak |
view | görüntüle |
porn | porno |
xxx | xxx |
EN Description: View Indian sissy crossdresser getting stuffed by chubby dad in a-hole hd as completely free. BDSM porn xxx Indian sissy crossdresser getting stuffed by chubby dad in a-hole video.
TR Açıklama: Hint Sissy Crossdresser A-Holede tombul baba tarafından dolduruluyor hd tamamen ücretsiz olarak görüntüle. Bdsm Porno xxx Hint Sissy Crossdresser A-Holede tombul baba tarafından dolduruluyor video.
inglês | turco |
---|---|
description | açıklama |
indian | hint |
hd | hd |
completely | tamamen |
bdsm | bdsm |
free | ücretsiz |
video | video |
by | tarafından |
view | görüntüle |
porn | porno |
xxx | xxx |
EN Getting started is easy for existing and new AWS Accounts. Use this Getting Started tutorial to enter into an agreement. For a more detailed guide, refer to the AWS Agreement documentation.
TR Var olan ve yeni AWS Hesapları için kullanmaya başlamak kolaydır. Bir anlaşma yapmak için bu Kullanmaya Başlama eğitimini kullanın. Daha ayrıntılı bir kılavuz için bkz. AWS Anlaşma belgeleri.
inglês | turco |
---|---|
easy | kolaydır |
new | yeni |
aws | aws |
accounts | hesaplar |
agreement | anlaşma |
guide | kılavuz |
documentation | belgeleri |
detailed | ayrıntılı |
this | bu |
and | ve |
enter | için |
started | başlamak |
EN This timeline is where you’ll spend most of your time, getting instant updates about what matters to you.
TR Bu zaman akışı en çok zaman geçirdiğin yer olacak. Senin için en önemli konulardaki anlık gelişmelere buradan ulaşabileceksin.
inglês | turco |
---|---|
matters | önemli |
time | zaman |
this | bu |
most | en |
is | olacak |
getting | için |
of | in |
EN Getting started took us only a few minutes."
TR Başlamak sadece birkaç dakikamızı aldı."
inglês | turco |
---|---|
started | başlamak |
a | birkaç |
only | sadece |
EN Help your open source project grow by getting it in the hands of happy users.
TR Açık kaynaklı projenizin, mutlu kullanıcıların eline geçerek büyümesini sağlayın.
inglês | turco |
---|---|
open | açık |
of | ın |
happy | mutlu |
source | kaynaklı |
users | kullanıcılar |
EN Sustain your work in open source by getting financial support for your time or your project.
TR Zamanınız veya projeniz için maddi destek alarak açık kaynak çabanızı sürdürün.
inglês | turco |
---|---|
open | açık |
time | zaman |
support | destek |
source | kaynak |
or | veya |
getting | için |
by | alarak |
EN “There is a direct correlation between using Semrush, being focused on SEO, and the sheer growth that we’ve had. Our organic traffic was up by 230% in 2019. Literally every day we are getting the highest traffic ever on our website.”
TR ''Semrush'ı kullanmak, SEO'ya odaklanmak ve sahip olduğumuz tam büyüme arasında doğrudan bir korelasyon var. Organik trafiğimiz 2019 yılında %230 kadar arttı. Tam olarak her gün, websitemizdeki en yüksek trafiği elde ediyoruz.''
inglês | turco |
---|---|
growth | büyüme |
direct | doğrudan |
organic | organik |
traffic | trafiği |
using | kullanmak |
we are | olduğumuz |
in | yılında |
and | ve |
that | tam |
a | bir |
up | kadar |
every | her |
EN “I love the feature that lets you analyze the keyword and backlink gap with your competitors. This is very useful in determining which keywords you aren't ranking for, that you could be getting.”
TR Rakiplerinizle anahtar kelime ve backlink boşluklarını analiz etmenize olanak tanıyan özelliği seviyorum. Bu, hangi anahtar kelimeleri sıralamaya sokmadığınız ve hangilerini alabileceğinizin belirlenmesinde çok yararlıdır. "
inglês | turco |
---|---|
backlink | backlink |
analyze | analiz |
feature | özelliği |
i love | seviyorum |
you | etmenize |
and | ve |
this | bu |
the | kelimeleri |
which | hangi |
competitors | rakiplerinizle |
EN Ahrefs provides us with detailed and in-depth data that we need to make strategic decisions. Plus, it is fun and always getting better.
TR Ahrefs bize, stratejik kararlar almak için ihtiyaç duyduğumuz ayrıntılı ve derinlemesine verileri sağlar. Ek olarak, eğlenceli ve sürekli gelişiyor.
inglês | turco |
---|---|
ahrefs | ahrefs |
provides | sağlar |
data | verileri |
strategic | stratejik |
decisions | kararlar |
fun | eğlenceli |
always | sürekli |
need | ihtiyaç |
detailed | ayrıntılı |
and | ve |
getting | için |
us | bize |
EN Semrush Rank is a proprietary score that lets you find the domains that are getting the most traffic from organic search
TR Semrush Sıralaması, organik aramalardan en çok trafiği elde eden alan adlarını bulmanıza imkan sağlayan bir tescilli puandır
inglês | turco |
---|---|
semrush | semrush |
proprietary | tescilli |
traffic | trafiği |
organic | organik |
rank | sıralaması |
most | en |
a | bir |
EN With this info, you get a clear picture of what keywords your website lacks for getting to SERP.
TR Bu bilgi ile, websitenizde öne çıkarılan snippet'lere ulaşmak için hangi anahtar kelimelerin eksik olduğunun net bir şekilde göreceksiniz.
inglês | turco |
---|---|
info | bilgi |
keywords | anahtar |
this | bu |
clear | net |
you | kelimelerin |
getting | için |
of | in |
a | bir |
EN — growth of shares your external post is getting on social media.
TR — harici paylaşımınızın sosyal medyada aldığı paylaşımların büyümesi.
EN That's why we created this guide. Whether you're just getting started on your SEO journey or already know the basics, this page is your gateway to SEO mastery.
TR Bu yüzden bu kılavuzu oluşturduk. İster SEO yolculuğunuza yeni başlıyor olun, ister temel bilgileri zaten biliyor olun, bu sayfa SEO uzmanlığına açılan kapınızdır.
inglês | turco |
---|---|
guide | kılavuzu |
seo | seo |
basics | temel |
page | sayfa |
we created | oluşturduk |
this | bu |
know | biliyor |
the | zaten |
to | olun |
EN We are all about pushing our limits and getting outside our comfort zones."
TR Her birimiz sınırlarımızı zorlamaya ve konfor alanımızdan çıkmaya çok yakınız."
inglês | turco |
---|---|
limits | sınırları |
comfort | konfor |
and | ve |
Mostrando 50 de 50 traduções