EN Reverse the search and have our suppliers contact you instead. Fill up the Find Me a Car or Long-term Car Lease form and have our suppliers with your required car preferences contact you.
"suppliers" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
suppliers | ile tedarikçiler |
EN Reverse the search and have our suppliers contact you instead. Fill up the Find Me a Car or Long-term Car Lease form and have our suppliers with your required car preferences contact you.
TR Aramayı tersine çevirin ve tedarikçilerimizin sizinle iletişim kurmasını sağlayın. Doldurun Bana bir araba bul veya Uzun Vadeli Araç Kiralama formu ve gerekli araç tercihleri ile tedarikçilerimizin sizinle iletişim kurmasını sağlayın.
inglês | turco |
---|---|
contact | iletişim |
fill | doldurun |
find | bul |
form | formu |
required | gerekli |
me | bana |
long | uzun |
term | vadeli |
with | sizinle |
or | veya |
and | ve |
a | bir |
car | araba |
the | araç |
EN We also saw that some customers teamed up with local suppliers for data collecting – suppliers that don’t have any knowledge about how ice cream is made.
TR Ayrıca bazı müşterilerin veri toplamak için yerel tedarikçilerle, yani dondurmanın nasıl yapıldığı hakkında hiçbir bilgisi olmayan tedarikçilerle iş birliği yaptığını gördük.
inglês | turco |
---|---|
customers | müşterilerin |
data | veri |
local | yerel |
knowledge | bilgisi |
also | ayrıca |
how | nasıl |
any | hiçbir |
some | bazı |
about | hakkında |
for | için |
EN Elsevier's ability to consistently provide its high level of evidence-based content and resources is made possible by strong partnerships with the science and health communities and leading HIT vendors, resellers and suppliers.
TR Elsevier'in yüksek seviyede kanıt tabanlı içerikler ve kaynaklarını istikrarlı olarak sağlama becerisi, sağlık ve bilim camiaları ve önde gelen IT aracıları ve tedarikçileri ile kurulan güçlü ortaklıklar sayesinde mümkün olmaktadır.
inglês | turco |
---|---|
possible | mümkün |
partnerships | ortaklıklar |
science | bilim |
health | sağlık |
evidence | kanıt |
strong | güçlü |
high | yüksek |
based | tabanlı |
and | ve |
level | seviyede |
resources | kaynaklarını |
EN Thus, we care about accessing the correct suppliers and establishing long-term cooperation in our product and service procurements as in our business processes.
TR Bu nedenle iş süreçlerinde olduğu gibi ürün ve hizmet alımlarımızda doğru tedarikçilere ulaşabilmeyi ve uzun vadeli iş birlikleri kurabilmeyi önemsiyoruz.
inglês | turco |
---|---|
product | ürün |
long | uzun |
term | vadeli |
service | hizmet |
thus | bu nedenle |
in | doğru |
and | ve |
EN We do not discriminate between our suppliers in our relationships and ensure they can act in fair competition environment
TR Tedarikçilerimizle ilişkilerimizde ayrım göz etmiyor, adil rekabet ortamı içerisinde hareket edebilmelerini sağlıyoruz
inglês | turco |
---|---|
fair | adil |
competition | rekabet |
in | içerisinde |
environment | ortamı |
EN Support to Life refuses bids of suppliers that engage in unethical conduct
TR Hayata Destek, etik dışı davranan tedarikçilerden gelen teklifleri reddeder
inglês | turco |
---|---|
support | destek |
to life | hayata |
of | gelen |
EN Suppliers are obliged to follow Support to Life Supplier Code of Conduct including provisions on the environment, children and human rights
TR Tedarikçiler; çevre, çocuk ve insan hakları ile ilgili hükümler içeren Hayata Destek Tedarikçi Davranış Kurallarına uymakla yükümlüdür
inglês | turco |
---|---|
suppliers | tedarikçiler |
support | destek |
supplier | tedarikçi |
provisions | hükümler |
human | insan |
environment | çevre |
children | çocuk |
conduct | davranış |
and | ve |
rights | hakları |
on | ilgili |
to life | hayata |
of | içeren |
EN Promotion materials, gifts, etc. from suppliers that might create a dependency relationship or create such a perception or leave an impression of fraud are definitely not accepted.
TR Tedarikçilerden bağımlılık ilişkisine dönüşebilecek veya bu algıyı oluşturabilecek ya da bir usulsüzlük izlenimini yaratabilecek promosyon malzemesi, hediye vb. kesinlikle kabul edilmez.
inglês | turco |
---|---|
promotion | promosyon |
gifts | hediye |
etc | vb |
definitely | kesinlikle |
accepted | kabul |
or | veya |
a | bir |
such | bu |
EN We require that our joint venture partners, suppliers, contractors, beneficiaries, and other business partners follow zero tolerance policy on bribe.
TR Müşterek girişim ortaklarımızdan, tedarikçilerimizden, yüklenicilerimizden, danışmanlarımızdan ve diğer iş ortaklarımızdan rüşvet konusunda sıfır hoşgörü politikasını uygulamalarını talep etmekteyiz.
inglês | turco |
---|---|
require | talep |
other | diğer |
zero | sıfır |
on | konusunda |
policy | politikası |
and | ve |
EN We assess your application according to our criteria and accept positive candidates among our approved suppliers to give them the opportunity to introduce and transmit their product/services to us more easily.
TR Başvurunuzu kriterlerimize dikkate alarak değerlendiriyor, olumlu adayları ürün/hizmetlerini bize daha kolay tanıtma ve ulaştırma olanağını elde edebilmeleri için onaylı tedarikçilerimiz arasına alıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
positive | olumlu |
approved | onaylı |
product | ürün |
easily | kolay |
give | için |
and | ve |
us | bize |
EN We undertake to form open and transparent communication with our suppliers as all our stakeholders
TR Tüm paydaşlarımızla olduğu gibi tedarikçilerimzle de açık ve şeffaf iletişim kurmayı taahüt ederiz
inglês | turco |
---|---|
open | açık |
communication | iletişim |
transparent | şeffaf |
and | ve |
all | tüm |
as | gibi |
EN This Privacy Policy does not apply to our Enterprise Services or information related to our enterprise customers, business partners or data suppliers
TR Bu Gizlilik Politikası, Kurumsal Hizmetlerimiz veya kurumsal müşterilerimiz, iş ortaklarımız veya veri tedarikçilerimizle ilgili bilgiler için geçerli değildir
inglês | turco |
---|---|
apply | geçerli |
services | hizmetlerimiz |
related | ilgili |
policy | politikası |
data | veri |
enterprise | kurumsal |
this | bu |
our | de |
or | veya |
information | bilgiler |
privacy | gizlilik |
to | için |
EN How to Opt-Out of Advertising Services by Foursquare’s Enterprise Customers and Data Suppliers
TR Foursquare Kurumsal Müşterileri ve Veri Tedarikçileri Tarafından Reklam Hizmetlerini Devre Dışı Bırakma
inglês | turco |
---|---|
advertising | reklam |
services | hizmetlerini |
enterprise | kurumsal |
customers | müşterileri |
and | ve |
data | veri |
by | tarafından |
EN As a result, these suppliers can maintain their on-going compliance to meet the US Food & Drug Administration law and reduce the risk of compliance issues.
TR Bu destek sonucunda bu tedarikçiler ABD Gıda ve İlaç Kurumu kanununa ilişkin devam eden uygunluk hallerini koruyabilir ve uyum sorunlarına dair riskleri azaltabilir.
inglês | turco |
---|---|
suppliers | tedarikçiler |
food | gıda |
risk | riskleri |
us | abd |
these | bu |
and | ve |
compliance | uyum |
issues | sorunları |
EN In close cooperation with your procurement managers, suppliers will be contacted to make an appointment for an on-site visit
TR Satın alma yöneticilerinizle yakın iş birliği içerisinde, yerinde ziyaret randevusu almak için tedarikçilerle iletişime geçilir
inglês | turco |
---|---|
close | yakın |
procurement | satın alma |
visit | ziyaret |
EN As one of the world’s preferred suppliers of fluid conveyance products, we are relentlessly dedicated to helping our customers succeed in a wide range of demanding industries
TR Dünyanın öncelikli akışkan iletimi ürünleri tedarikçilerinden biri olarak, müşterilerimizin pek çok farklı zorlu sektörde başarılı olmalarına yardım etmeye kararlıyız
inglês | turco |
---|---|
fluid | akışkan |
helping | yardım |
products | ürünleri |
our customers | müşterilerimizin |
to | etmeye |
are | dünyanın |
EN Not all parts or sellers are created equal. And sometimes it’s hard to tell apart the good, the bad, and the inconsistent. We’ve spent more than a decade vetting sources and suppliers.
TR Tüm parçalar ya da satıcılar eşit olarak yaratılmamıştır. Üstelik zaman zaman iyiyi, kötüyü ve güvenilmez olanı ayırmak da zordur. On yıldan uzun bir süredir kaynakları ve tedarikçileri değerlendirme olanağına sahip olduk.
inglês | turco |
---|---|
parts | parçalar |
bad | kötü |
sources | kaynakları |
and | ve |
its | olan |
all | tüm |
equal | eşit |
more | de |
a | bir |
EN We source parts from component manufacturers, aftermarket suppliers, and even harvest parts from brand-new products that have been returned to retailers
TR Biz parçalarımızı, bileşen üreticilerinden, yedek parçacılardan ve hatta satıcılara iade edilen yeni ürünlerden sökerek elde ederiz
inglês | turco |
---|---|
parts | parçalar |
component | bileşen |
new | yeni |
and | ve |
we | biz |
have | elde |
to | hatta |
even | bile |
EN Thus, we care about accessing the correct suppliers and establishing long-term cooperation in our product and service procurements as in our business processes.
TR Bu nedenle iş süreçlerinde olduğu gibi ürün ve hizmet alımlarımızda doğru tedarikçilere ulaşabilmeyi ve uzun vadeli iş birlikleri kurabilmeyi önemsiyoruz.
inglês | turco |
---|---|
product | ürün |
long | uzun |
term | vadeli |
service | hizmet |
thus | bu nedenle |
in | doğru |
and | ve |
EN We do not discriminate between our suppliers in our relationships and ensure they can act in fair competition environment
TR Tedarikçilerimizle ilişkilerimizde ayrım göz etmiyor, adil rekabet ortamı içerisinde hareket edebilmelerini sağlıyoruz
inglês | turco |
---|---|
fair | adil |
competition | rekabet |
in | içerisinde |
environment | ortamı |
EN Support to Life refuses bids of suppliers that engage in unethical conduct
TR Hayata Destek, etik dışı davranan tedarikçilerden gelen teklifleri reddeder
inglês | turco |
---|---|
support | destek |
to life | hayata |
of | gelen |
EN Suppliers are obliged to follow Support to Life Supplier Code of Conduct including provisions on the environment, children and human rights
TR Tedarikçiler; çevre, çocuk ve insan hakları ile ilgili hükümler içeren Hayata Destek Tedarikçi Davranış Kurallarına uymakla yükümlüdür
inglês | turco |
---|---|
suppliers | tedarikçiler |
support | destek |
supplier | tedarikçi |
provisions | hükümler |
human | insan |
environment | çevre |
children | çocuk |
conduct | davranış |
and | ve |
rights | hakları |
on | ilgili |
to life | hayata |
of | içeren |
EN Promotion materials, gifts, etc. from suppliers that might create a dependency relationship or create such a perception or leave an impression of fraud are definitely not accepted.
TR Tedarikçilerden bağımlılık ilişkisine dönüşebilecek veya bu algıyı oluşturabilecek ya da bir usulsüzlük izlenimini yaratabilecek promosyon malzemesi, hediye vb. kesinlikle kabul edilmez.
inglês | turco |
---|---|
promotion | promosyon |
gifts | hediye |
etc | vb |
definitely | kesinlikle |
accepted | kabul |
or | veya |
a | bir |
such | bu |
EN We require that our joint venture partners, suppliers, contractors, beneficiaries, and other business partners follow zero tolerance policy on bribe.
TR Müşterek girişim ortaklarımızdan, tedarikçilerimizden, yüklenicilerimizden, danışmanlarımızdan ve diğer iş ortaklarımızdan rüşvet konusunda sıfır hoşgörü politikasını uygulamalarını talep etmekteyiz.
inglês | turco |
---|---|
require | talep |
other | diğer |
zero | sıfır |
on | konusunda |
policy | politikası |
and | ve |
EN We assess your application according to our criteria and accept positive candidates among our approved suppliers to give them the opportunity to introduce and transmit their product/services to us more easily.
TR Başvurunuzu kriterlerimize dikkate alarak değerlendiriyor, olumlu adayları ürün/hizmetlerini bize daha kolay tanıtma ve ulaştırma olanağını elde edebilmeleri için onaylı tedarikçilerimiz arasına alıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
positive | olumlu |
approved | onaylı |
product | ürün |
easily | kolay |
give | için |
and | ve |
us | bize |
EN We undertake to form open and transparent communication with our suppliers as all our stakeholders
TR Tüm paydaşlarımızla olduğu gibi tedarikçilerimzle de açık ve şeffaf iletişim kurmayı taahüt ederiz
inglês | turco |
---|---|
open | açık |
communication | iletişim |
transparent | şeffaf |
and | ve |
all | tüm |
as | gibi |
EN ?All importers must comply with FSVP requirements by 5-30-17 OR 6 months after their foreign suppliers? reach their FSMA compliance deadlines, whichever is later
TR †Tüm ithalatçılar 30.05.17 tarihine kadar VEYA yabancı tedarikçileri FSMA uyum sürelerine ulaştıktan 6 ay sonra (hangisi daha geç ise) FSVP gerekliliklerine uymalıdır
inglês | turco |
---|---|
months | ay |
compliance | uyum |
all | tüm |
or | veya |
after | sonra |
EN ?Very small importers? and ?importers of food from very small foreign suppliers? are subject to modified requirements.
TR "Çok küçük ithalatçılar" ve "çok küçük yabancı tedarikçilerden gıda ithalatı yapan kişiler" değiştirilmiş gerekliliklere tabidir.
inglês | turco |
---|---|
small | küçük |
food | gıda |
foreign | yabancı |
subject to | tabidir |
and | ve |
to | çok |
EN Collaborate more efficiently with internal teams, suppliers, and customers
TR Dahili ekipler, tedarikçiler ve müşterilerle daha verimli bir şekilde iş birliği yapın
inglês | turco |
---|---|
efficiently | verimli |
internal | dahili |
teams | ekipler |
suppliers | tedarikçiler |
more | daha |
and | ve |
EN Group companies expect suppliers and business partners to meet similar working norms, follow their practices in this area and contribute to the realization of conditions.
TR Şirketlerin tamamında çevre yönetimi alanında uzmanlaşmış birimler bulunmakta, çalışanların çevresel farkındalığının artırılması için çalışmalar gerçekleştirilmektedir.
inglês | turco |
---|---|
business | yönetimi |
area | alan |
of | in |
to | için |
EN We sign the Kibar Group Framework Agreement before working with suppliers to ensure that they cannot be treated differently and unfairly due to personal characteristics and preferences such as language, religion, race, gender.
TR Dil, din, ırk, cinsiyet gibi kişisel özellikler ve tercihler nedeniyle farklı ve adil olmayan bir uygulamada bulunulamayacağına ilişkin tedarikçiler ile çalışılmaya başlanmadan önce Kibar Grubu Çerçeve Sözleşmesi imzalıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
kibar | kibar |
suppliers | tedarikçiler |
gender | cinsiyet |
agreement | sözleşmesi |
group | grubu |
and | ve |
personal | kişisel |
due | bir |
with | ile |
EN We expect the concept of anti-bribery and anti-corruption from all relevant stakeholders, including suppliers and business partners, as well as group employees.
TR Rüşvet ve yolsuzlukla mücadele anlayışını, grup çalışanlarının yanı sıra tedarikçi ve iş ortakları başta olmak üzere ilgili tüm paydaşlardan bekliyoruz.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
relevant | ilgili |
group | grup |
all | tüm |
partners | ortakları |
the | olmak |
of | nın |
EN In the view of increasingly complex supplier relationships, it is important for the BMW Group to work together with suppliers to increase transparency and resource efficiency along the supply chain.
TR Tedarikçi ilişkilerinin giderek karmaşıklaştığı göz önüne alındığında, BMW Grubunun tüm tedarik zinciri boyunca şeffaflığı ve kaynak verimliliğini artırmak için tedarikçiler ile birlikte çalışması önemlidir.
inglês | turco |
---|---|
supplier | tedarikçi |
bmw | bmw |
suppliers | tedarikçiler |
resource | kaynak |
efficiency | verimliliğini |
supply | tedarik |
chain | zinciri |
transparency | şeffaflığı |
work | çalışması |
and | ve |
important | önemlidir |
view | ile |
of | in |
increase | artırmak |
the | giderek |
EN Automotive components are sourced from different suppliers, by different parties, across different regions, using different modes of transport
TR Otomotiv bileşenleri birbirinden farklı taraflar ile farklı tedarikçilerden, farklı bölgelerden, farklı taşıma yöntemleri kullanılarak temin edilir
inglês | turco |
---|---|
automotive | otomotiv |
components | bileşenleri |
parties | taraflar |
transport | taşıma |
different | farklı |
from | birbirinden |
using | kullanılarak |
of | ile |
EN The world of transport and logistics makes global trade tick like clockwork, connecting producers and suppliers with consumers through global supply chains
TR Taşımacılık ve lojistik dünyası, üreticiler ve tedarikçiler ile tüketiciler arasında global tedarik zincirleri kanalıyla bağlantılar kurarak, küresel ticaretin saat gibi tıkır tıkır işlemesini sağlar
inglês | turco |
---|---|
logistics | lojistik |
connecting | bağlantı |
suppliers | tedarikçiler |
consumers | tüketiciler |
supply | tedarik |
chains | zincirleri |
transport | taşımacılık |
world | dünyası |
and | ve |
the | gibi |
makes | ile |
global | küresel |
EN Cellulose is a white substance insoluble in water, which is found in cotton in an almost pure form (up to 95%), but is primarily extracted from wood because that is most easily cultivated and processed by all cellulose suppliers.
TR Selüloz, suda çözünmeyen ve pamukta neredeyse arı bir şekilde (%95) bulunan beyaz bir maddedir. Buna rağmen, tüm selüloz üreticileri tarafından öncelikle kolayca yetiştirilebilen ve işlenebilen ağaçlardan elde edilmektedir.
inglês | turco |
---|---|
white | beyaz |
almost | neredeyse |
wood | ağaç |
easily | kolayca |
is | bulunan |
and | ve |
by | tarafından |
all | tüm |
a | bir |
EN We’re always looking for good suppliers for direct materials, such as raw materials, parts and accessories – to help in the manufacturing process of our products.
TR Hammaddeler, parçalar ve aksesuarlar gibi doğrudan malzemeler için her zaman ürünlerimizin üretim sürecinde yardımcı olacak iyi tedarikçiler arıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
parts | parçalar |
direct | doğrudan |
materials | malzemeler |
process | sürecinde |
help | yardımcı |
good | iyi |
suppliers | tedarikçiler |
manufacturing | üretim |
and | ve |
accessories | aksesuarlar |
EN At Hilti we like to work with our suppliers as partners and welcome you as an integral part of our process.
TR Hilti'de tedarikçilerimizle ortak olarak çalışmayı seviyoruz ve sizi sürecimizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz.
inglês | turco |
---|---|
partners | ortak |
and | ve |
EN For more details of how we choose our suppliers and how we work together, please contact our supply managers below
TR Tedarikçilerimizi nasıl seçtiğimiz ve birlikte nasıl çalıştığımız hakkında daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki tedarik yöneticilerimizle iletişime geçin
inglês | turco |
---|---|
details | bilgi |
supply | tedarik |
contact | iletişime |
please | lütfen |
and | ve |
how | nasıl |
below | aşağıdaki |
of | in |
for | için |
EN To protect the confidentiality, integrity and accessibility of the information assets of our institution, customers and suppliers
TR Sahip olduğumuz kurumumuzun, müşterilerimizin ve tedarikçilerimizin bilgi varlıklarının gizliliğini, bütünlüğünü ve erişilebilirliğini korumayı
inglês | turco |
---|---|
integrity | bütünlüğü |
information | bilgi |
and | ve |
assets | varlıklar |
to | sahip |
of | nın |
EN To evaluate and manage the risks that may arise on the information assets of our institution, our customers and suppliers,
TR Kurumumuzun, müşterilerimizin ve tedarikçilerimizin bilgi varlıkları üzerinde oluşabilecek riskleri değerlendirmeyi ve yönetmeyi,
inglês | turco |
---|---|
risks | riskleri |
assets | varlıklar |
our customers | müşterilerimizin |
information | bilgi |
and | ve |
EN Keep your relationship with suppliers in happy harmony
TR Tedarikçilerle olan ilişkinizi mutlu bir uyum içinde tutun
inglês | turco |
---|---|
happy | mutlu |
harmony | uyum |
in | içinde |
EN Elsevier's ability to consistently provide its high level of evidence-based content and resources is made possible by strong partnerships with the science and health communities and leading HIT vendors, resellers and suppliers.
TR Elsevier'in yüksek seviyede kanıt tabanlı içerikler ve kaynaklarını istikrarlı olarak sağlama becerisi, sağlık ve bilim camiaları ve önde gelen IT aracıları ve tedarikçileri ile kurulan güçlü ortaklıklar sayesinde mümkün olmaktadır.
inglês | turco |
---|---|
possible | mümkün |
partnerships | ortaklıklar |
science | bilim |
health | sağlık |
evidence | kanıt |
strong | güçlü |
high | yüksek |
based | tabanlı |
and | ve |
level | seviyede |
resources | kaynaklarını |
EN Thus, we care about accessing the correct suppliers and establishing long-term cooperation in our product and service procurements as in our business processes.
TR Bu nedenle iş süreçlerinde olduğu gibi ürün ve hizmet alımlarımızda doğru tedarikçilere ulaşabilmeyi ve uzun vadeli iş birlikleri kurabilmeyi önemsiyoruz.
inglês | turco |
---|---|
product | ürün |
long | uzun |
term | vadeli |
service | hizmet |
thus | bu nedenle |
in | doğru |
and | ve |
EN We do not discriminate between our suppliers in our relationships and ensure they can act in fair competition environment
TR Tedarikçilerimizle ilişkilerimizde ayrım göz etmiyor, adil rekabet ortamı içerisinde hareket edebilmelerini sağlıyoruz
inglês | turco |
---|---|
fair | adil |
competition | rekabet |
in | içerisinde |
environment | ortamı |
EN Support to Life refuses bids of suppliers that engage in unethical conduct
TR Hayata Destek, etik dışı davranan tedarikçilerden gelen teklifleri reddeder
inglês | turco |
---|---|
support | destek |
to life | hayata |
of | gelen |
EN Suppliers are obliged to follow Support to Life Supplier Code of Conduct including provisions on the environment, children and human rights
TR Tedarikçiler; çevre, çocuk ve insan hakları ile ilgili hükümler içeren Hayata Destek Tedarikçi Davranış Kurallarına uymakla yükümlüdür
inglês | turco |
---|---|
suppliers | tedarikçiler |
support | destek |
supplier | tedarikçi |
provisions | hükümler |
human | insan |
environment | çevre |
children | çocuk |
conduct | davranış |
and | ve |
rights | hakları |
on | ilgili |
to life | hayata |
of | içeren |
EN Promotion materials, gifts, etc. from suppliers that might create a dependency relationship or create such a perception or leave an impression of fraud are definitely not accepted.
TR Tedarikçilerden bağımlılık ilişkisine dönüşebilecek veya bu algıyı oluşturabilecek ya da bir usulsüzlük izlenimini yaratabilecek promosyon malzemesi, hediye vb. kesinlikle kabul edilmez.
inglês | turco |
---|---|
promotion | promosyon |
gifts | hediye |
etc | vb |
definitely | kesinlikle |
accepted | kabul |
or | veya |
a | bir |
such | bu |
EN We require that our joint venture partners, suppliers, contractors, beneficiaries, and other business partners follow zero tolerance policy on bribe.
TR Müşterek girişim ortaklarımızdan, tedarikçilerimizden, yüklenicilerimizden, danışmanlarımızdan ve diğer iş ortaklarımızdan rüşvet konusunda sıfır hoşgörü politikasını uygulamalarını talep etmekteyiz.
inglês | turco |
---|---|
require | talep |
other | diğer |
zero | sıfır |
on | konusunda |
policy | politikası |
and | ve |
EN We assess your application according to our criteria and accept positive candidates among our approved suppliers to give them the opportunity to introduce and transmit their product/services to us more easily.
TR Başvurunuzu kriterlerimize dikkate alarak değerlendiriyor, olumlu adayları ürün/hizmetlerini bize daha kolay tanıtma ve ulaştırma olanağını elde edebilmeleri için onaylı tedarikçilerimiz arasına alıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
positive | olumlu |
approved | onaylı |
product | ürün |
easily | kolay |
give | için |
and | ve |
us | bize |
Mostrando 50 de 50 traduções