EN Join fixers around the world and commit to fix more things this year.
"commit to creating" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN Join fixers around the world and commit to fix more things this year.
TR Dünyanın dört bir yanındaki tamircilere katıl ve bu yıl daha fazla şeyi tamir etmeye söz ver.
inglês | turco |
---|---|
join | katıl |
world | dünyanın |
fix | tamir |
year | yıl |
and | ve |
this | bu |
to | etmeye |
EN At the beginning of each meeting, we ask that members close other programs on their computer or phone, turn their phones on silent, and commit to listening to one another
TR Her toplantının başında üyelerimizin bilgisayarlarındaki veya telefonlarındaki diğer programları kapatmalarını, telefonlarını sessize almalarını ve birbirlerini dinlemeyi taahhüt etmelerini rica ederiz
inglês | turco |
---|---|
meeting | toplantı |
computer | bilgisayarlar |
phones | telefonlar |
at the beginning | başında |
other | diğer |
programs | programları |
at | nda |
or | veya |
and | ve |
to | her |
EN We, Atak Domain, hereby commit to submit the best price and technical support
TR Atak Domain olarak en ucuz fiyat ve en iyi teknik destek hizmeti vermeyi taahhüt ediyoruz.
inglês | turco |
---|---|
atak | atak |
domain | domain |
price | fiyat |
technical | teknik |
and | ve |
support | destek |
best | en |
EN Join fixers around the world and commit to fix more things this year.
TR Dünyanın dört bir yanındaki tamircilere katıl ve bu yıl daha fazla şeyi tamir etmeye söz ver.
inglês | turco |
---|---|
join | katıl |
world | dünyanın |
fix | tamir |
year | yıl |
and | ve |
this | bu |
to | etmeye |
EN We, Atak Domain, hereby commit to submit the best price and technical support
TR Atak Domain olarak en ucuz fiyat ve en iyi teknik destek hizmeti vermeyi taahhüt ediyoruz.
inglês | turco |
---|---|
atak | atak |
domain | domain |
price | fiyat |
technical | teknik |
and | ve |
support | destek |
best | en |
EN We commit to and acknowledge as duty the principles specified above while we execute our aim.
TR Bu amacı gerçekleştirirken yukarıda bulunan ilkeleri taahhüt ediyor ve görevimiz kabul ediyoruz.
inglês | turco |
---|---|
principles | ilkeleri |
the | kabul |
and | ve |
above | yukarıda |
while | bu |
EN Germany | NGOs commit themselves to fighting hunger
TR Almanya | Açlıkla savaşan STK’lar
inglês | turco |
---|---|
germany | almanya |
EN The organisational structure of political parties must follow democratic principles, and political parties are expected to commit to the democratic state
TR Siyasi partiler kurulurken demokratik ilkelerin izlenmesi gerekiyor, partilerden, demokratik devlet değerlerini kabul etmeleri bekleniyor
inglês | turco |
---|---|
political | siyasi |
parties | partiler |
must | gerekiyor |
democratic | demokratik |
state | devlet |
the | kabul |
EN Most of the victims are young teens and kids and they left huge and dangerous effects on teens mind and it has been reportedly stated that teens have tried to commit suicide bullied online twice or thrice.
TR Kurbanların çoğu genç gençler ve çocuklardır ve gençler üzerinde büyük ve tehlikeli etkiler bırakmışlardır ve gençlerin iki kez intihar zorbalık veya üç kez.
inglês | turco |
---|---|
young | genç |
dangerous | tehlikeli |
and | ve |
or | veya |
EN If you’re willing to commit time and money to improving and maintaining your company’s SEO, then you will get results out of it for a long time to come with a significant ROI.
TR Şirketinizin SEO'sunu geliştirmek ve sürdürmek için zaman ve para ayırmaya istekliyseniz, bundan uzun bir süre boyunca önemli bir yatırım getirisi ile sonuç alacaksınız.
inglês | turco |
---|---|
significant | önemli |
results | sonuç |
long | uzun |
time | zaman |
of | in |
and | ve |
a | bir |
with | ile |
EN Our approach to sustainability is led by our purpose: We commit to making food safe and available, everywhere and we promise to protect what's good, food, people, and the planet
TR Sürdürülebilirlik yaklaşımımıza şu amacımız yön veriyor: Gıdaları her yerde güvenli ve erişilebilir hale getirmeyi taahhüt ediyor ve iyi olanı, gıdayı, insanları ve gezegeni koruyacağımıza söz veriyoruz
inglês | turco |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
purpose | amacı |
available | erişilebilir |
promise | söz |
good | iyi |
planet | gezegeni |
food | gıdayı |
approach | yaklaşım |
people | insanları |
and | ve |
everywhere | her yerde |
EN We require that all suppliers commit to our Supplier Code of Conduct, based on the UNGC principles around environment, labour, anti-corruption and human rights.
TR Tüm tedarikçilerin, çevre, çalışma, yolsuzlukla mücadele ve insan haklarına ilişkin UNGC ilkelerine dayanan İş Ahlakı Kurallarımıza uymalarını şart koşuyoruz.
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
human | insan |
environment | çevre |
based on | dayanan |
rights | hakları |
and | ve |
all | tüm |
EN We commit to making food safe and available, everywhere
TR Gıdayı her yerde güvenli ve erişilebilir kılmayı taahhüt ediyoruz
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
available | erişilebilir |
food | gıdayı |
everywhere | her yerde |
EN That’s why we continue to commit to making food safe and available everywhere
TR Bu neden gıdayı güvenli ve her yerde erişilebilir hale getirme taahhüdüne devam ediyoruz
inglês | turco |
---|---|
continue | devam |
available | erişilebilir |
food | gıdayı |
and | ve |
why | neden |
everywhere | her yerde |
EN We commit to making food safe and available, everywhere and we promise to protect what’s good: food, people and the planet. It drives everything we do and underpins all of our decisions.
TR Gıdayı her yerde güvenli ve erişilebilir hale getirmeyi taahhüt ediyor ve iyi olanı, yani gıdayı, insanları ve gezegeni korumaya söz veriyoruz. Bu, yaptığımız her şeye yön veriyor ve tüm kararlarımızı destekliyor.
inglês | turco |
---|---|
available | erişilebilir |
promise | söz |
good | iyi |
planet | gezegeni |
food | gıdayı |
we do | yaptığımız |
everything | şeye |
people | insanları |
decisions | kararlar |
and | ve |
all | tüm |
the | yani |
everywhere | her yerde |
EN Our purpose: We commit to making food safe and available, everywhere and we promise to protect what’s good: food, people and the planet.
TR Amacımız: Gıdayı her yerde güvenli ve erişilebilir hale getirmeyi taahhüt ediyor ve iyi olanı, yani gıdayı, insanları ve gezegeni korumaya söz veriyoruz.
inglês | turco |
---|---|
purpose | amacı |
available | erişilebilir |
promise | söz |
good | iyi |
planet | gezegeni |
food | gıdayı |
people | insanları |
and | ve |
the | yani |
everywhere | her yerde |
EN That’s why we are committed to working together with our customers, global organisations, partners, suppliers and NGOs, as we commit to helping to shape a more secure – and a more equal – global food system.
TR İşte bu yüzden, daha güvenli (ve daha eşit) bir küresel gıda sistemini şekillendirmeye yardımcı olmayı taahhüt ederken müşterilerimiz, küresel kuruluşlar, ortaklar, tedarikçiler ve STK'ler ile birlikte çalışmaya kararlıyız.
inglês | turco |
---|---|
why | yüzden |
equal | eşit |
global | küresel |
food | gıda |
system | sistemini |
our customers | müşterilerimiz |
partners | ortaklar |
suppliers | tedarikçiler |
as | ederken |
a | yardımcı |
and | ve |
EN At the beginning of each meeting, we ask that members close other programs on their computer or phone, turn their phones on silent, and commit to listening to one another
TR Her toplantının başında üyelerimizin bilgisayarlarındaki veya telefonlarındaki diğer programları kapatmalarını, telefonlarını sessize almalarını ve birbirlerini dinlemeyi taahhüt etmelerini rica ederiz
inglês | turco |
---|---|
meeting | toplantı |
computer | bilgisayarlar |
phones | telefonlar |
at the beginning | başında |
other | diğer |
programs | programları |
at | nda |
or | veya |
and | ve |
to | her |
EN Some of us commit to making at least one outreach call every day
TR Bazılarımız her gün en az bir sosyal yardım çağrısı yapmayı taahhüt ediyoruz
inglês | turco |
---|---|
outreach | sosyal yardım |
call | çağrısı |
some | bazı |
least | az |
day | gün |
to | her |
EN In these cases, we may decide to reset our sobriety count or we may not, but we find it important to add the new behavior to our definition of compulsive use moving forward and commit to abstaining from it.
TR Bu durumlarda, ayıklık sayımızı sıfırlamaya karar verebiliriz ya da vermeyebiliriz, ancak ilerlemeye devam ederken yeni davranışı zorunlu kullanım tanımımıza eklemeyi önemli buluyor ve bundan kaçınmayı taahhüt ediyoruz.
inglês | turco |
---|---|
cases | durumlarda |
decide | karar |
forward | devam |
behavior | davranışı |
important | önemli |
from | bundan |
in | da |
new | yeni |
use | kullanım |
these | bu |
and | ve |
EN nothing happened at that moment, but they do outreach more like a “regular task” that keeps them connected to the program ? many people find it useful to commit to making one (or more) outreach calls every day regardless of the circumstances
TR o anda hiçbir şey olmadı, ancak daha çok onları programa bağlı tutan "normal bir görev" gibi sosyal yardım yapıyorlar - birçok kişi, koşullar ne olursa olsun her gün bir (veya daha fazla) sosyal yardım çağrısı yapmayı yararlı buluyor
inglês | turco |
---|---|
connected | bağlı |
regular | normal |
task | görev |
useful | yararlı |
that | o |
or | veya |
people | kişi |
more | fazla |
many | birçok |
nothing | hiçbir |
a | bir |
them | onları |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN (a) You may not use the Services to commit an unlawful activity; use the Services for activities where use or failure of the Services could lead to physical damage, death, mental harm, or personal injury.
TR (a) Hizmetleri yasadışı aktivitelerde veya Hizmetlerin kullanımının veya aksamasının fiziksel hasara, ölüme, ruhsal zarara veya kişisel yaralanmaya yol açabileceği aktivitelerde kullanamazsınız.
inglês | turco |
---|---|
physical | fiziksel |
of the | yol |
services | hizmetleri |
or | veya |
personal | kişisel |
use | kullanım |
of | nın |
EN Creating an engaging and enticing custom thumbnail is one of the most important parts of creating YouTube content
TR Etkileşimli ve ayartıcı bir kişiselleştirilmiş kücük ekran resmi Youtube içeriği oluşturmanın en önemli kısımlarından birisi
inglês | turco |
---|---|
content | içeriği |
custom | kişiselleştirilmiş |
and | ve |
most | en |
important | önemli |
EN You will also see an option called ?Create? in the YouTube menu.There are some slight differences between creating a personal channel and creating an account for a brand
TR Youtube menüsü içinde ?kanal oluştur? şeklinde bir bölümle karşılaşacaksınız.Kişisel kanal oluşturma ve marka hesabı oluşturma arasında ufak farklar vardır
inglês | turco |
---|---|
differences | farklar |
channel | kanal |
brand | marka |
account | hesabı |
create | oluştur |
creating | oluşturma |
and | ve |
personal | kişisel |
between | arası |
in | içinde |
menu | menü |
EN Creating a cohesive brand experience is important, even down to standard business documents like proposals, training documents, invoices, and letterheads. Visme makes creating brand documents easy in every department.
TR Teklifler, eğitim dokümanları, faturalar ve antetli kâğıtlar gibi standart iş dokümanlarında bile uyumlu bir marka deneyimi yaratmak önemlidir. Visme, her departmanda markayı öne çıkaran dokümanlar oluşturmayı kolay hâle getirir.
inglês | turco |
---|---|
creating | yaratmak |
standard | standart |
training | eğitim |
visme | visme |
important | önemlidir |
experience | deneyimi |
easy | kolay |
brand | marka |
and | ve |
even | bir |
EN Creating an engaging and enticing custom thumbnail is one of the most important parts of creating YouTube content
TR Etkileşimli ve ayartıcı bir kişiselleştirilmiş kücük ekran resmi Youtube içeriği oluşturmanın en önemli kısımlarından birisi
inglês | turco |
---|---|
content | içeriği |
custom | kişiselleştirilmiş |
and | ve |
most | en |
important | önemli |
EN Big Internet companies are making suboptimal decisions to push market valuation. We see more and more ads in search results and not enough care for the people who are actually creating content.
TR Büyük İnternet şirketleri, piyasa değerlerini büyütmek için yetersiz kararlar alıyor. Arama sonuçlarında gittikçe daha fazla reklam görüyoruz, gerçek anlamda içerik oluşturan kişilere yeterince özen göstermiyoruz.
inglês | turco |
---|---|
decisions | kararlar |
market | piyasa |
ads | reklam |
content | içerik |
companies | şirketleri |
search | arama |
big | büyük |
EN Book Aid International promotes literacy in developing countries by creating reading and learning opportunities
TR Book Aid International, okuma ve öğrenme fırsatları yaratmak suretiyle gelişmekte olan ülkelerde okuryazarlığı desteklemektedir
inglês | turco |
---|---|
developing | gelişmekte |
creating | yaratmak |
international | international |
by | suretiyle |
countries | ülkelerde |
and | ve |
opportunities | fırsatları |
EN With this report, you’ll be able to discover your keyword competitors and analyze their traffic, which is crucial when it comes to creating your domain’s SEO strategy.
TR Bu rapor ile anahtar kelime rakiplerinizi keşfedebilir ve trafiklerini analiz edebilirsiniz ki bu durum alan adı SEO stratejinizi oluştururken çok önemli bir rol oynar.
inglês | turco |
---|---|
report | rapor |
analyze | analiz |
seo | seo |
crucial | önemli |
this | bu |
and | ve |
comes | ile |
EN Make anything you want out of the data from our crawler – starting with creating custom filters based on numerous parameters, or adding custom issues.
TR Tarayıcımızdaki verilerden istediğinizi elde edin - çok sayıda parametreye dayalı özel filtreler oluşturmak veya problemler ekleyerek başlayabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
filters | filtreler |
or | veya |
adding | ekleyerek |
based | dayalı |
EN Our no-code website builder works for everyone, whether you’re creating your first site or you’re a seasoned pro looking to get a project online quickly.
TR Kodlama bilgisi gerektirmeyen web sitesi oluşturucumuz, ilk sitesini oluşturan kullanıcılardan bir projeyi hızlıca çevrimiçi ortama taşımak isteyen deneyimli profesyonellere kadar herkesin ihtiyacını karşılar.
inglês | turco |
---|---|
everyone | herkesin |
online | çevrimiçi |
quickly | hızlı |
first | ilk |
to | kadar |
EN Use this Lease Agreement sample for your business and save time from creating your own PDF template.
TR İlgili formu doldurarak hızlıca istirahat raporunu hazırlayabilir, hastalarınızla paylaşabileceğiniz, profesyonel ve güvenli PDF belgelerine dönüştürebilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
template | formu |
business | profesyonel |
for | güvenli |
and | ve |
EN Instantly creating new complex passwords.
TR Yeni ve karma??k ?ifreleri an?nda olu?turma.
inglês | turco |
---|---|
new | yeni |
EN These guides will lead you through the long way of creating a website. Here you will find all the answers to the most terrifying questions of beginners.
TR Bu rehberler sizi bir web sitesi oluşturmanın uzun yolunda yönlendirecektir. Burada yeni başlayanların en korkunç sorularına verilen cevapları bulacaksınız.
inglês | turco |
---|---|
most | en |
beginners | yeni başlayanlar |
long | uzun |
these | bu |
answers | cevapları |
questions | sorular |
a | bir |
EN An Internship Application Form that allows easily creating job postings and managing the following application correspondent process through gathering contact information, job expectation, education history all in one form.
TR Firmaların stajyer alımları esnasında, adaylardan bilgi almasını kolaylaştıran ve adaylar hakkında daha çok bilgi sahibi olmasına olanak sağlayan bir formdur.
inglês | turco |
---|---|
information | bilgi |
and | ve |
following | bir |
in | hakkında |
EN If you’re creating great content, you should make it as easy as possible for your subscribers to share it with their friends, coworkers, and more.
TR Kaliteli içerik üretiyorsanız, abonelerinizin bunu çevresindekilerle paylaşmasını olabildiğince kolaylaştırmalısınız.
inglês | turco |
---|---|
content | içerik |
share | paylaş |
as possible | olabildiğince |
it | bunu |
EN It doesn't matter what industry you are creating a logo for
TR Hangi sektör için logo yarattığınız önemli değil
inglês | turco |
---|---|
industry | sektör |
logo | logo |
for | için |
what | hangi |
EN It's easy: Turbologo is an AI-powered logo design company that makes creating unique logos for brands simple
TR Çok kolay: Turbologo, markalar için benzersiz logolar oluşturmayı basitleştiren, yapay zeka destekli bir logo tasarım şirketidir
inglês | turco |
---|---|
turbologo | turbologo |
brands | markalar |
easy | kolay |
logo | logo |
unique | benzersiz |
company | şirketidir |
its | in |
logos | logolar |
design | tasarım |
for | için |
Mostrando 50 de 50 traduções