EN Sebastian Fässler, a renowned Appenzell-based silversmith, created a signature design for the shoe buckles and uniform details that pairs traditional techniques passed down from his father with a modern flair
EN Sebastian Fässler, a renowned Appenzell-based silversmith, created a signature design for the shoe buckles and uniform details that pairs traditional techniques passed down from his father with a modern flair
TR Appenzell’de yaşayan ünlü sarraf Sebastian Fässler, ayakkabı tokaları ve üniforma ayrıntıları için babasından kalma geleneksel teknikleri modern bir hava ile yorumlayarak imzasını taşıyan bir tasarım yarattı
inglês | turco |
---|---|
signature | imzası |
traditional | geleneksel |
modern | modern |
renowned | ünlü |
and | ve |
details | ayrıntıları |
design | tasarım |
a | bir |
his | in |
with | ile |
EN With central locations that offer safe and stylish comfort, each apartment features both Swiss quality and locally inspired flair
TR Güvenli ve tarz sahibi bir konfor sunan merkezi konumlu dairelerden her biri, İsviçre kalitesiyle yerel hayattan ilham alan özellikleri bir arada sunuyor
inglês | turco |
---|---|
central | merkezi |
comfort | konfor |
locally | yerel |
features | özellikleri |
and | ve |
offer | sunuyor |
both | bir |
EN Empower your brand with a beautifully crafted boutique logo. Pick a template and customize it to give it your unique flair.
TR Şık bir şekilde tasarlanmış bir butik logosu ile markanıza güç katın. Bir şablon seçin ve özel yeteneğinizi yansıtacak şekilde onu kişiselleştirin.
inglês | turco |
---|---|
boutique | butik |
pick | seçin |
customize | kişiselleştirin |
template | şablon |
logo | logosu |
unique | ile |
and | ve |
it | onu |
EN Show off your authentic brand character with a fashion logo. Customize the selected design and add your original flair to it.
TR Bir moda logosu ile markanızın otantik karakterini sergileyin. Seçtiğiniz tasarım üzerinde değişiklikler yapın ve kendi orijinal havanızı şablona katın.
inglês | turco |
---|---|
authentic | otantik |
fashion | moda |
design | tasarım |
original | orijinal |
logo | logosu |
to | yapın |
off | ile |
and | ve |
EN Sebastian Fässler, a renowned Appenzell-based silversmith, created a signature design for the shoe buckles and uniform details that pairs traditional techniques passed down from his father with a modern flair
TR Appenzell’de yaşayan ünlü sarraf Sebastian Fässler, ayakkabı tokaları ve üniforma ayrıntıları için babasından kalma geleneksel teknikleri modern bir hava ile yorumlayarak imzasını taşıyan bir tasarım yarattı
inglês | turco |
---|---|
signature | imzası |
traditional | geleneksel |
modern | modern |
renowned | ünlü |
and | ve |
details | ayrıntıları |
design | tasarım |
a | bir |
his | in |
with | ile |
EN With central locations that offer safe and stylish comfort, each apartment features both Swiss quality and locally inspired flair
TR Güvenli ve tarz sahibi bir konfor sunan merkezi konumlu dairelerden her biri, İsviçre kalitesiyle yerel hayattan ilham alan özellikleri bir arada sunuyor
inglês | turco |
---|---|
central | merkezi |
comfort | konfor |
locally | yerel |
features | özellikleri |
and | ve |
offer | sunuyor |
both | bir |
EN Almost endless white sandy beach, sun worshippers and bathers, chic holiday houses – at least in midsummer on the Baltic island of Usedom, Florida flair prevails
TR Uzayıp giden kum sahili, güneş sevdalıları ve yüzenler, şık tatil evleri: En azından yazın en sıcak zamanlarında Baltık Denizi adası Usedom’da Florida süksesi vardır
inglês | turco |
---|---|
sun | güneş |
and | ve |
holiday | tatil |
island | adası |
florida | florida |
EN However, a virtual canoe tour allows you to enjoy the city’s summer flair even during the winter from the comfort of your own home.
TR Sanal bir kano turuyla kentin yaz atmosferini tadabilir ya da evinizden kışın sefasını sürebilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
virtual | sanal |
summer | yaz |
even | bir |
EN Garmisch-Partenkirchen, Germany’s winter-sports paradise near Bavaria’s southern border, offers sophisticated elegance in Garmisch and alpine flair in Partenkirchen
TR Garmisch-Partenkirchen Bavyera’nın güney kıyısında yer alan bir yerleşim; kentsel kesimi Garmisch ile Alp manzaralı Partenkirchen’in sunduğu güzellikleriyle Almanya’nın kış sporu cenneti
inglês | turco |
---|---|
southern | güney |
winter | kış |
in | yer |
and | bir |
EN Chef Christian Constant creates generous seasonal bistronomic cuisine in a modern and friendly atmosphere. His dishes are served in "cocottes" (traditional cast iron pots) for a unique flair.
TR Şef Christian Constant, modern ve cana yakın bir atmosferde cömert, mevsime özgü bistronomi mutfağı yaratır. Onun yemekleri, benzersiz bir deneyim için "cocottes" (geleneksel döküm tencereler) içinde sunulur.
inglês | turco |
---|---|
modern | modern |
traditional | geleneksel |
and | ve |
unique | benzersiz |
his | in |
in | içinde |
for | için |
EN "They have a wide variety of artistic periods from around the world. The collections of American is some of the best in the country. The coat check can take some time especially in winter."
TR "Avrupa, Amerika, Asya, Afrika ve antik caglara ait genis bir koleksiyona sahip. Ayrica cagdas sanat ve fotograf sergileri de mevcut. Cok keyifli ve dolu dolu bir muze."
inglês | turco |
---|---|
american | amerika |
they | ve |
EN Artistic Frame Holders and Painting Tools
TR Sanatsal Çerçeve Tutucular ve Boyama Gereçleri
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
EN Vertical Frame on an Artistic Background
TR Artistik Arkaplan Önünde Dikey Çerçeve
inglês | turco |
---|---|
vertical | dikey |
background | arkaplan |
EN Artistic works and video art projects are often shared here, making Vimeo an indispensable site for people who are interested in art.
TR Sanatsal çalışmaların, video art projelerinin sıklıkla yer aldığı Vimeo, bu anlamda sanatla bir biçimde ilgilenen insanlar için vazgeçilmez biri yerdir.
inglês | turco |
---|---|
often | sıklıkla |
indispensable | vazgeçilmez |
interested | ilgilenen |
art | art |
video | video |
vimeo | vimeo |
here | bu |
people | insanlar |
for | için |
EN Showcases diverse artistic genres including Broadway and West End musicals, jazz and the best pop artists
TR 61 kapalı cadde ve 3.000'in üzerinde dükkân ile dünyanın en eski ve en eski kapalı pazarlarından biri
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
best | en |
EN The European Cultural Foundation brings together the policymaking process and practices with the aim of improving artistic and cultural expression and making an impact on European cultural policies and strategies.
TR Avrupa Kültür Vakfı ( European Cultural Foundation) sanatsal ve kültürel ifade biçimlerini geliştirmek ve Avrupa kültür politikaları ve stratejilerinde etki yaratmak hedefiyle, politika üretim süreci ve uygulamayı bir araya getirir.
inglês | turco |
---|---|
brings | getirir |
process | süreci |
expression | ifade |
impact | etki |
foundation | vakfı |
and | ve |
cultural | kültürel |
european | avrupa |
policies | politikalar |
EN International and intersectoral cultural cooperation, artistic creativity, circulation of artists and cultural actors.
TR Uluslararası ve sektörler arası kültürel işbirliği, sanatsal yaratıcılık, sanatçıların ve kültür aktörlerinin dolaşımı.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
cooperation | işbirliği |
creativity | yaratıcılık |
of | ın |
international | uluslararası |
cultural | kültürel |
artists | sanatçılar |
EN The institution to apply for a grant must be an independent artistic or cultural organization operating in Europe
TR Hibe başvurusu yapacak kurumun Avrupa’da faaliyet gösteren bağımsız sanatsal ya da kültürel bir organizasyon olması gerekir
inglês | turco |
---|---|
grant | hibe |
must | gerekir |
independent | bağımsız |
cultural | kültürel |
organization | organizasyon |
in | da |
a | bir |
EN ECF supports all forms of artistic and cultural expression with different programs (music, visual arts, dance, cinema, documentary, multimedia, photography, design, fashion and cultural capacity development)
TR ECF, her türlü sanatsal ve kültürel ifade biçimini farklı programlarla destekler (müzik, görsel sanatlar, dans, sinema, belgesel, multimedya, fotoğraf, tasarım, moda ve kültürel kapasite gelişimi)
inglês | turco |
---|---|
supports | destekler |
and | ve |
cultural | kültürel |
expression | ifade |
music | müzik |
visual | görsel |
dance | dans |
multimedia | multimedya |
fashion | moda |
capacity | kapasite |
different | farklı |
design | tasarım |
of | her |
EN The European Cultural Foundation brings together the policymaking process and practices with the aim of improving artistic and cultural expression and making an impact on European cultural policies and strategies.
TR Avrupa Kültür Vakfı ( European Cultural Foundation) sanatsal ve kültürel ifade biçimlerini geliştirmek ve Avrupa kültür politikaları ve stratejilerinde etki yaratmak hedefiyle, politika üretim süreci ve uygulamayı bir araya getirir.
inglês | turco |
---|---|
brings | getirir |
process | süreci |
expression | ifade |
impact | etki |
foundation | vakfı |
and | ve |
cultural | kültürel |
european | avrupa |
policies | politikalar |
EN International and intersectoral cultural cooperation, artistic creativity, circulation of artists and cultural actors.
TR Uluslararası ve sektörler arası kültürel işbirliği, sanatsal yaratıcılık, sanatçıların ve kültür aktörlerinin dolaşımı.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
cooperation | işbirliği |
creativity | yaratıcılık |
of | ın |
international | uluslararası |
cultural | kültürel |
artists | sanatçılar |
EN The institution to apply for a grant must be an independent artistic or cultural organization operating in Europe
TR Hibe başvurusu yapacak kurumun Avrupa’da faaliyet gösteren bağımsız sanatsal ya da kültürel bir organizasyon olması gerekir
inglês | turco |
---|---|
grant | hibe |
must | gerekir |
independent | bağımsız |
cultural | kültürel |
organization | organizasyon |
in | da |
a | bir |
EN ECF supports all forms of artistic and cultural expression with different programs (music, visual arts, dance, cinema, documentary, multimedia, photography, design, fashion and cultural capacity development)
TR ECF, her türlü sanatsal ve kültürel ifade biçimini farklı programlarla destekler (müzik, görsel sanatlar, dans, sinema, belgesel, multimedya, fotoğraf, tasarım, moda ve kültürel kapasite gelişimi)
inglês | turco |
---|---|
supports | destekler |
and | ve |
cultural | kültürel |
expression | ifade |
music | müzik |
visual | görsel |
dance | dans |
multimedia | multimedya |
fashion | moda |
capacity | kapasite |
different | farklı |
design | tasarım |
of | her |
EN Showcases diverse artistic genres including Broadway and West End musicals, jazz and the best pop artists
TR 61 kapalı cadde ve 3.000'in üzerinde dükkân ile dünyanın en eski ve en eski kapalı pazarlarından biri
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
best | en |
EN Showcases diverse artistic genres including Broadway and West End musicals, jazz and the best pop artists
TR 61 kapalı cadde ve 3.000'in üzerinde dükkân ile dünyanın en eski ve en eski kapalı pazarlarından biri
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
best | en |
EN Showcases diverse artistic genres including Broadway and West End musicals, jazz and the best pop artists
TR 61 kapalı cadde ve 3.000'in üzerinde dükkân ile dünyanın en eski ve en eski kapalı pazarlarından biri
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
best | en |
EN Showcases diverse artistic genres including Broadway and West End musicals, jazz and the best pop artists
TR 61 kapalı cadde ve 3.000'in üzerinde dükkân ile dünyanın en eski ve en eski kapalı pazarlarından biri
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
best | en |
EN Culture and corona: an interview with Shermin Langhoff, artistic director of the Gorki Theater
TR Kültür ve korona: Gorki Tiyatrosu Yöneticisi Shermin Langhoff ile söyleşi
inglês | turco |
---|---|
culture | kültür |
corona | korona |
interview | söyleşi |
and | ve |
with | ile |
EN While still in her teens, she returned to the British capital alone, inspired by her singer father to pursue an artistic life
TR Kariyerine modellik yaparak başlasa da 2015'te Warner Music Group ile anlaşma imzalayarak şarkıcılığa atıldı ve 2017'de kendi adını taşıyan çıkış albümünü piyasaya sürdü
inglês | turco |
---|---|
in | da |
she | ve |
by | yaparak |
EN New Age music is music intended to create "sonic spaces," conducive of artistic inspiration, relaxation, and optimism
TR 1960'larda elektronik müziğin mistik düşünce ile buluşmasından doğan popüler müzik akımıdır
inglês | turco |
---|---|
music | müzik |
of | in |
to | ile |
Mostrando 30 de 30 traduções