EN Do you spend more time reading about other people’s fun activities or posting about your own fun activities, than you do actually spending time on your own fun activities?
"activities of individuals" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN Do you spend more time reading about other people’s fun activities or posting about your own fun activities, than you do actually spending time on your own fun activities?
TR Diğer insanların eğlenceli aktiviteleri hakkında okumaya veya kendi eğlenceli aktiviteleriniz hakkında gönderiler yazmaya gerçekten kendi eğlenceli aktivitelerinize ayırdığınız zamandan daha mı fazla zaman harcıyorsunuz?
inglês | turco |
---|---|
fun | eğlenceli |
actually | gerçekten |
other | diğer |
time | zaman |
or | veya |
about | hakkında |
more | fazla |
EN Do you spend more time reading about other people’s fun activities or posting about your own fun activities, than you do actually spending time on your own fun activities?
TR Diğer insanların eğlenceli aktiviteleri hakkında okumaya veya kendi eğlenceli aktiviteleriniz hakkında gönderiler yazmaya gerçekten kendi eğlenceli aktivitelerinize ayırdığınız zamandan daha mı fazla zaman harcıyorsunuz?
inglês | turco |
---|---|
fun | eğlenceli |
actually | gerçekten |
other | diğer |
time | zaman |
or | veya |
about | hakkında |
more | fazla |
EN Young women’s groups/individuals and lesbian groups/individuals;
TR Genç kadın grupları/bireyler ve lezbiyen gruplar/bireylere,
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
young | genç |
lesbian | lezbiyen |
groups | grupları |
individuals | bireyler |
EN Young women’s groups/individuals and lesbian groups/individuals;
TR Genç kadın grupları/bireyler ve lezbiyen gruplar/bireylere,
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
young | genç |
lesbian | lezbiyen |
groups | grupları |
individuals | bireyler |
EN We lead capacity building and coordination activities focusing on disaster risk reduction and response so that individuals, communities and institutions are prepared for disasters.
TR Birey, topluluk ve kurumların afete hazırlanmaları, risklerin azaltılması ve afet sonrasında yapılması gerekenlerle ilgili kapasite geliştirme ve koordinasyon çalışmaları yürütüyoruz.
inglês | turco |
---|---|
capacity | kapasite |
building | yapı |
and | ve |
coordination | koordinasyon |
disaster | afet |
individuals | birey |
communities | topluluk |
activities | çalışmaları |
on | ilgili |
for | sonrasında |
institutions | kurumlar |
EN With our livelihoods activities, we aim to enable disaster-affected individuals to lead independent lives without being dependent on external support
TR Geçim Kaynağını Destekleme çalışmalarımızla afetten etkilenen bireylerin geçimlerinin yardımlara bağımlı kalmadan sağlayabilmelerini amaçlıyoruz
inglês | turco |
---|---|
individuals | bireylerin |
support | destekleme |
affected | etkilenen |
without | kalmadan |
EN We lead capacity building and coordination activities focusing on disaster risk reduction and response so that individuals, communities and institutions are prepared for disasters.
TR Birey, topluluk ve kurumların afete hazırlanmaları, risklerin azaltılması ve afet sonrasında yapılması gerekenlerle ilgili kapasite geliştirme ve koordinasyon çalışmaları yürütüyoruz.
inglês | turco |
---|---|
capacity | kapasite |
building | yapı |
and | ve |
coordination | koordinasyon |
disaster | afet |
individuals | birey |
communities | topluluk |
activities | çalışmaları |
on | ilgili |
for | sonrasında |
institutions | kurumlar |
EN With our livelihoods activities, we aim to enable disaster-affected individuals to lead independent lives without being dependent on external support
TR Geçim Kaynağını Destekleme çalışmalarımızla afetten etkilenen bireylerin geçimlerinin yardımlara bağımlı kalmadan sağlayabilmelerini amaçlıyoruz
inglês | turco |
---|---|
individuals | bireylerin |
support | destekleme |
affected | etkilenen |
without | kalmadan |
EN We lead capacity building and coordination activities focusing on disaster risk reduction and response so that individuals, communities and institutions are prepared for disasters.
TR Birey, topluluk ve kurumların afete hazırlanmaları, risklerin azaltılması ve afet sonrasında yapılması gerekenlerle ilgili kapasite geliştirme ve koordinasyon çalışmaları yürütüyoruz.
inglês | turco |
---|---|
capacity | kapasite |
building | yapı |
and | ve |
coordination | koordinasyon |
disaster | afet |
individuals | birey |
communities | topluluk |
activities | çalışmaları |
on | ilgili |
for | sonrasında |
institutions | kurumlar |
EN With our livelihoods activities, we aim to enable disaster-affected individuals to lead independent lives without being dependent on external support
TR Geçim Kaynağını Destekleme çalışmalarımızla afetten etkilenen bireylerin geçimlerinin yardımlara bağımlı kalmadan sağlayabilmelerini amaçlıyoruz
inglês | turco |
---|---|
individuals | bireylerin |
support | destekleme |
affected | etkilenen |
without | kalmadan |
EN We lead capacity building and coordination activities focusing on disaster risk reduction and response so that individuals, communities and institutions are prepared for disasters.
TR Birey, topluluk ve kurumların afete hazırlanmaları, risklerin azaltılması ve afet sonrasında yapılması gerekenlerle ilgili kapasite geliştirme ve koordinasyon çalışmaları yürütüyoruz.
inglês | turco |
---|---|
capacity | kapasite |
building | yapı |
and | ve |
coordination | koordinasyon |
disaster | afet |
individuals | birey |
communities | topluluk |
activities | çalışmaları |
on | ilgili |
for | sonrasında |
institutions | kurumlar |
EN With our livelihoods activities, we aim to enable disaster-affected individuals to lead independent lives without being dependent on external support
TR Geçim Kaynağını Destekleme çalışmalarımızla afetten etkilenen bireylerin geçimlerinin yardımlara bağımlı kalmadan sağlayabilmelerini amaçlıyoruz
inglês | turco |
---|---|
individuals | bireylerin |
support | destekleme |
affected | etkilenen |
without | kalmadan |
EN We conducted disaster response activities following the earthquake. These were continued with rehabilitation activities until 2010.
TR Deprem sonrasında Keşmir’de başlayan acil yardım ve iyileştirme çalışmalarımızı 2010 yılı sonuna kadar sürdürdük.
inglês | turco |
---|---|
earthquake | deprem |
these | ve |
with | kadar |
EN We conducted disaster response activities following the earthquake. These were continued with rehabilitation activities until 2010.
TR Deprem sonrasında Keşmir’de başlayan acil yardım ve iyileştirme çalışmalarımızı 2010 yılı sonuna kadar sürdürdük.
inglês | turco |
---|---|
earthquake | deprem |
these | ve |
with | kadar |
EN The absolute majority of the audience directly benefiting from its activities is youth (not necessarily only young people) or carrying out activities aimed at young people (research, policy development, rights advocacy, etc.).
TR Faaliyetlerinden doğrudan yararlanan kitlenin salt çoğunluğunun gençler olması (sadece gençler olması şart değildir) veya gençlere yönelik çalışmalar yürütmesi (araştırma, politika geliştirme, hak savunuculuğu vb.)
inglês | turco |
---|---|
directly | doğrudan |
young | genç |
research | araştırma |
policy | politika |
development | geliştirme |
etc | vb |
at | de |
or | veya |
of | yönelik |
EN aiming to publicize the activities of civil organizations by using the mass media, to conduct lobbying activities so as to encourage initiative taking in social sphere and to empower civil initiatives by further raising social awareness.
TR Kitle iletişim araçlarını kullanarak sivil örgütlerin çalışmalarını duyurarak ve lobi faaliyetleri yürüterek sosyal girişimciliği özendirmeyi, toplumsal farkındalığı artırarak sivil inisiyatifi güçlendirmeyi hedefler.
inglês | turco |
---|---|
activities | faaliyetleri |
civil | sivil |
mass | kitle |
and | ve |
social | sosyal |
media | iletişim |
using | kullanarak |
EN All of the activities carried out in Turkey and abroad regarding the promotion and visitor activities for our exhibition are listed below
TR Fuarımızın tanıtımı ve ziyaretçi çalışmaları için yurt içinde ve yurt dışında yapılan tüm çalışmalar aşağıda yer almaktadır
inglês | turco |
---|---|
visitor | ziyaretçi |
activities | çalışmaları |
all | tüm |
in | da |
and | ve |
of | in |
for | için |
EN These activities will be carried out from several different points, especially in areas where the buyers and users of the sector are intense. In all other regions, activities will be conducted with the strongest NGO.
TR Özellikle sektörün alıcısının ve kullanıcısının yoğun olduğu bölgelerde bu çalışmalar birkaç farklı noktadan yürütülecektir. Diğer tüm bölgelerde ise en güçlü STK ile çalışmalar yürütülecektir.
inglês | turco |
---|---|
users | kullanıcı |
intense | yoğun |
and | ve |
other | diğer |
different | farklı |
all | tüm |
where | en |
these | bu |
sector | sektör |
the | ise |
with | ile |
several | birkaç |
EN Activities mentioned above will be carried out with our solution partners who carries out professional activities concerning foreign buyers delegations.
TR Yurt dışı alım heyetleri konusunda profesyonel çalışmalar yapan çözüm ortağımız ile yukarıda belirtilen çalışmalar yürütülecektir.
inglês | turco |
---|---|
solution | çözüm |
professional | profesyonel |
out | da |
above | yukarıda |
EN We conducted disaster response activities following the earthquake. These were continued with rehabilitation activities until 2010.
TR Deprem sonrasında Keşmir’de başlayan acil yardım ve iyileştirme çalışmalarımızı 2010 yılı sonuna kadar sürdürdük.
inglês | turco |
---|---|
earthquake | deprem |
these | ve |
with | kadar |
EN We conducted disaster response activities following the earthquake. These were continued with rehabilitation activities until 2010.
TR Deprem sonrasında Keşmir’de başlayan acil yardım ve iyileştirme çalışmalarımızı 2010 yılı sonuna kadar sürdürdük.
inglês | turco |
---|---|
earthquake | deprem |
these | ve |
with | kadar |
EN aiming to publicize the activities of civil organizations by using the mass media, to conduct lobbying activities so as to encourage initiative taking in social sphere and to empower civil initiatives by further raising social awareness.
TR Kitle iletişim araçlarını kullanarak sivil örgütlerin çalışmalarını duyurarak ve lobi faaliyetleri yürüterek sosyal girişimciliği özendirmeyi, toplumsal farkındalığı artırarak sivil inisiyatifi güçlendirmeyi hedefler.
inglês | turco |
---|---|
activities | faaliyetleri |
civil | sivil |
mass | kitle |
and | ve |
social | sosyal |
media | iletişim |
using | kullanarak |
EN Cloudflare for Individuals is built on our global network. This package is ideal for people with personal or hobby projects that aren’t business-critical.
TR Bireyler için Cloudflare, küresel ağımız üzerine kurulmuştur. Bu paket, iş açısından kritik olmayan kişisel veya hobi projeleri olan kişiler için idealdir.
inglês | turco |
---|---|
global | küresel |
network | ağı |
package | paket |
ideal | idealdir |
projects | projeleri |
cloudflare | cloudflare |
critical | kritik |
personal | kişisel |
this | bu |
or | veya |
for | için |
on | üzerine |
individuals | bireyler |
with | olmayan |
is | olan |
people | kişiler |
EN Recruitment and classified advertisingTackle your recruitment challenges and reach top talent via one of our multi-channel resources and attract these individuals to fill your current and future vacancies.
TR İşe alım ve eleman ilanı reklamlarıÇok kanallı kaynaklarımızdan birisi vasıtasıyla işe alım zorluklarının üstesinden gelip en iyi yeteneklere ulaşın ve bu bireyleri mevcut ve gelecekteki boş pozisyonlarınıza çekin
inglês | turco |
---|---|
reach | ulaşın |
future | gelecekteki |
attract | çekin |
these | bu |
top | en |
and | ve |
current | mevcut |
challenges | zorluklar |
of | nın |
resources | kaynaklar |
to | e |
EN Solutions that empower individuals and teams to make faster, smarter decisions and avoid errors at the point-of-care to improve clinical outcomes
TR Bireyler ve ekiplere daha hızlı, daha akıllı kararlar almaları ve klinik sonuçları geliştirmek için hasta başında hatalardan kaçınmaları için destek sağlayan çözümler
inglês | turco |
---|---|
individuals | bireyler |
decisions | kararlar |
clinical | klinik |
faster | hızlı |
smarter | akıllı |
outcomes | sonuçları |
solutions | çözümler |
and | ve |
at | nda |
to | için |
improve | geliştirmek |
EN Though we’ve grown from a small startup to a large international company, we remain fully committed to the fundamental values that got us where we are now: adapting to change versus following a strict plan and by placing individuals over processes
TR Küçük bir girişimden büyük bir uluslararası firmaya dönüşmemize rağmen, bizi şu anki konumuza getiren temel değerlere tamamen bağlıyız: katı bir plana bağlı kalmak yerine değişime ayak uydurmak ve bireyleri sürece dahil etmek
inglês | turco |
---|---|
small | küçük |
company | iş |
fully | tamamen |
plan | plana |
international | uluslararası |
large | büyük |
and | ve |
over | de |
us | bizi |
to | etmek |
are | kalmak |
EN Humanitarian aid actors and their actions need to be accountable to all actors including individuals, communities, partners, donors and states
TR İnsani yardım aktörleri, yürüttükleri çalışmalarda birey, topluluk, ortak, bağışçı ve devletler dahil tüm paydaşlara karşı hesap verebilir olmalıdır
inglês | turco |
---|---|
aid | yardım |
including | dahil |
individuals | birey |
communities | topluluk |
partners | ortak |
states | devletler |
and | ve |
all | tüm |
EN With our livelihoods programs, we aim to enable disaster-affected communities and individuals to access sources of regular income and lead independent lives.
TR Afetten etkilenen birey ve toplulukların kendi ayakları üzerinde durmalarını ve gelir elde edebilecekleri fırsatlara erişebilmelerini hedefliyoruz.
inglês | turco |
---|---|
communities | toplulukların |
individuals | birey |
income | gelir |
affected | etkilenen |
and | ve |
with | elde |
to | üzerinde |
EN We hold information sessions and refer disaster-affected individuals to services. We provide support to help them overcome physical and psychological impacts they experience.
TR İnsani kriz durumunda temel ihtiyaçların giderilmesi amacıyla beslenme ve barınma, ısınma ve hijyen ihtiyaçlarını karşılayacak malzemelerin dağıtımını yapıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
them | karşı |
support | temel |
and | ve |
EN Covid-19 Pandemic – Cash Support: Support to Life provided one-time cash support of TL 1000 to individuals affected by the pandemic who belonged to the most vulnerable groups
TR Covid-19 Pandemisi – Nakit Desteği: Hayata Destek, salgından etkilenen ve en kırılgan gruplara mensup bireylere bir defaya mahsus 1000 TL’lik nakit desteği sağladı
EN Breaching fight against corruption laws have serious consequences and might include legal and criminal sanctions for our association and the relevant individuals.
TR Yolsuzlukla mücadele kanunlarını ihlal etmenin sonuçları hem Derneğimiz için hem de ilgili bireyler için ağırdır ve bu sonuçlar hukuki ve cezai yaptırımları içerebilir.
inglês | turco |
---|---|
fight | mücadele |
legal | hukuki |
relevant | ilgili |
individuals | bireyler |
have | bu |
and | ve |
EN The Service is not available to individuals who are younger than 13 years old
TR Hizmet 13 yaşından küçük bireyler için elverişli değildir
inglês | turco |
---|---|
individuals | bireyler |
younger | küçük |
years | ya |
available | elverişli |
service | hizmet |
to | için |
EN As such, you agree to take reasonable precautions and exercise the utmost personal care in all interactions with any individual you come into contact with through the Services, particularly if you decide to meet such individuals in person
TR Bu itibarla, Hizmet yoluyla temas ettiğiniz herhangi bir bireyle olan ilişkilerinizde mantık dahilinde önlem anlamayı ve son derece dikkatli olmayı kabul etmektesiniz, özellikle de bu kişilerle şahsen buluşmayı planlıyorsanız
inglês | turco |
---|---|
utmost | son derece |
contact | temas |
and | ve |
the | kabul |
any | herhangi |
exercise | hizmet |
come | bu |
particularly | özellikle |
EN For example, you should not, under any circumstances, provide your financial information (e.g., credit card or bank account numbers) to other individuals.
TR Örneğin, hiçbir koşulda, diğer kişilere mali bilgilerinizi (örneğin, kredi kartı veya banka hesap numaraları) vermemelisiniz.
inglês | turco |
---|---|
credit | kredi |
other | diğer |
financial | mali |
or | veya |
account | hesap |
numbers | numaraları |
bank | banka |
any | bir |
EN Our Consumer Services are intended for a general audience and are not directed at children. We do not knowingly collect personal information online from individuals under the age of 13 or such other age as may be directed by applicable law.
TR Tüketici Hizmetlerimiz genel bir kitleye yöneliktir ve çocuklara yönelik değildir. 13 yaşın altındaki kişilerden veya yürürlükteki yasaların belirttiği diğer yaşlardaki kişilerden bilerek kişisel bilgi toplamıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
consumer | tüketici |
services | hizmetlerimiz |
general | genel |
other | diğer |
children | çocuklara |
information | bilgi |
at | de |
age | yaş |
and | ve |
such | ya |
personal | kişisel |
or | veya |
a | bir |
EN Links, like everything else added by members of the Last.fm community, are entirely the responsibility of the individuals who have added them.
TR Diğer her şey gibi Last.fm topluluğunun üyeleri tarafından eklenen bağlantılar da tamamen onları ekleyen kişilerin sorumluluğu altındadır.
inglês | turco |
---|---|
added | eklenen |
entirely | tamamen |
responsibility | sorumluluğu |
members | üyeleri |
last | last |
by | tarafından |
everything | her şey |
the | gibi |
them | onları |
links | bağlantılar |
of | her |
EN ITAA is a 12-step fellowship of individuals who support each other in recovering from the problems resulting from compulsive internet and technology use
TR ITAA, kompulsif internet ve teknoloji kullanımınından kaynaklanan problemleri çözmekte birbirini destekleyen kişilerden oluşan 12 adımlı bir topluluktur
inglês | turco |
---|---|
itaa | itaa |
support | destekleyen |
internet | internet |
technology | teknoloji |
and | ve |
a | bir |
use | kullanım |
EN In addition, its everyday use is expected to benefit businesses, individuals, and public sector services in the Latin American country.
TR Ayrıca, günlük kullanımının Latin Amerika ülkesindeki işletmelere, bireylere ve kamu sektörü hizmetlerine fayda sağlaması beklenmektedir.
inglês | turco |
---|---|
everyday | günlük |
benefit | fayda |
businesses | işletmelere |
individuals | bireylere |
and | ve |
public | kamu |
services | hizmetlerine |
latin | latin |
to | ayrıca |
american | amerika |
use | kullanım |
sector | sektör |
EN Financial institutions as well as individuals can use Stellar to settle transactions and move money all over the world.
TR Bireyler gibi finansal kurumlar da para transferi yapmak ve parayı dünya genelinde hareket ettirmek için Stellar kullanabilirler.
inglês | turco |
---|---|
financial | finansal |
institutions | kurumlar |
individuals | bireyler |
move | hareket |
stellar | stellar |
world | dünya |
and | ve |
to | için |
all | da |
EN Significant volatility is often cited as one of the main reasons why many institutions and individuals have remained on the cryptocurrency sidelines to date and stablecoins have been developed to address this issue.
TR Önemli dalgalanmalar, çoğu kurum ve bireylerin bugüne kadar kripto-parazit kenarlarında kalmasının ana nedenlerinden biri olarak gösterilmekte ve bu konuya hitap etmek için sabit borçlar geliştirilmiştir.
inglês | turco |
---|---|
main | ana |
individuals | bireylerin |
cryptocurrency | kripto |
developed | geliştirilmiş |
and | ve |
this | bu |
the | çoğu |
EN Support to vulnerable individuals such as children, elderly, people with disabilities or health conditions in order to meet their special needs.
TR Çocuk, yaşlı, engelli, ağır sağlık problemi gibi hassas durumu olan bireylerin ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlama.
inglês | turco |
---|---|
vulnerable | hassas |
individuals | bireylerin |
health | sağlık |
or | olan |
needs | ihtiyaç |
as | gibi |
EN Humanitarian aid can be a big facilitator for individuals that are struggling to regain their independence
TR Kendi ayakları üzerinde durarak yeniden bir düzen kurmaya çalışan kişilerin bu mücadelelerinde insani yardım desteği kimi zaman güçlü bir kolaylaştırıcı olabiliyor
inglês | turco |
---|---|
aid | yardım |
their | bu |
a | bir |
EN Support to Life is a humanitarian aid organization founded with the aim of helping individuals and communities affected by disasters meet their basic rights and access services
TR Hayata Destek Derneği afetlerden etkilenen birey ve toplulukların temek hak ve hizmetlere erişimine destek olmak amacıyla kurulmuş bir insani yardım kuruluşudur
inglês | turco |
---|---|
organization | kuruluş |
communities | toplulukların |
affected | etkilenen |
access | erişimine |
support | destek |
aid | yardım |
to life | hayata |
and | ve |
a | bir |
services | hizmetlere |
to | olmak |
EN With 12 June World Day Against Child Labour providing us a channel to make our voices heard, we invite all individuals to becoming conscious consumers.”
TR 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü’nün açtığı kanalla bir kez daha sesimizi yükseltiyor; tüm bireyleri bilinçli tüketiciler olmaya davet ediyoruz.” diye ekledi.
EN Support to Life is a humanitarian aid organization founded with the aim of helping individuals and communities affected by disasters meet their basic rights and access services
TR Hayata Destek Derneği afetlerden etkilenen birey ve toplulukların temek hak ve hizmetlere erişimine destek olmak amacıyla kurulmuş bir insani yardım kuruluşudur
inglês | turco |
---|---|
organization | kuruluş |
communities | toplulukların |
affected | etkilenen |
access | erişimine |
support | destek |
aid | yardım |
to life | hayata |
and | ve |
a | bir |
services | hizmetlere |
to | olmak |
EN Through financial data distribution, individuals and corporations may obtain access to real-time quotations, together with trade and market summary data for the major markets. All the information you need is at your fingertips.
TR Finansal veri dağıtımıyla bireyler ve kurumlar gerçek zamanlı tekliflere ve büyük piyasalar için yatırım ve piyasa özeti verilerine erişebilirler. Tüm ihtiyacınız olan bilgiler parmaklarınızın ucunda.
inglês | turco |
---|---|
financial | finansal |
distribution | dağıtım |
individuals | bireyler |
market | piyasa |
major | büyük |
time | zamanlı |
data | veri |
real | gerçek |
information | bilgiler |
all | tüm |
you need | ihtiyacınız |
and | ve |
is | olan |
EN Many websites do so to protect individuals from obscene or slanderous material or do their best to avoid potentially offending visitors or contributors
TR Bir çok web sitesi bireyleri müstehcen veya iftira niteliği taşıyan materyallere karşı veya rencide edici ziyaretçilere ya da iştirakçilere karşı korumak için bunu yapar
inglês | turco |
---|---|
obscene | müstehcen |
or | veya |
websites | web |
their | in |
EN The quality and appropriateness of online content is subjective and should not be restricted solely because individuals or groups express opposition or discomfort
TR Çevrim içi içeriklerin kalitesi ve uygunluğu özneldir ve yalnızca bireylerin veya grupların karşıtlık veya rahatsızlık bildirmesi sebebiyle kısıtlanmamalıdır
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
groups | grupları |
and | ve |
quality | kalitesi |
or | veya |
EN The ADA is a civil rights law that prohibits discrimination against individuals with disabilities in all areas of public life, including jobs, schools, transportation, and all public and private places that are open to the general public
TR ADA, iş, okul, ulaşım ve genel halka açık tüm kamu ve özel yerler de dahil olmak üzere kamu hayatının her alanında engelli bireylere karşı ayrımcılığı yasaklayan bir sivil hak yasasıdır
inglês | turco |
---|---|
civil | sivil |
law | yasası |
areas | alan |
schools | okul |
transportation | ulaşım |
places | yerler |
open | açık |
and | ve |
general | genel |
public | kamu |
including | dahil |
all | tüm |
life | hayat |
EN In addition, it forces telephone and Internet companies to provide a nationwide system of interstate and intrastate telecommunications relay services that allows individuals with hearing or speech disabilities to communicate.
TR Buna ek olarak, telefon ve internet şirketlerini, işitme veya konuşma engelli bireylerin iletişim kurmasına olanak tanıyan, ülke çapında devletlerarası ve intrastate telekomünikasyon röle hizmetleri sistemi sağlamaya zorlar.
inglês | turco |
---|---|
telephone | telefon |
internet | internet |
system | sistemi |
telecommunications | telekomünikasyon |
services | hizmetleri |
speech | konuşma |
and | ve |
or | veya |
communicate | iletişim |
Mostrando 50 de 50 traduções