TR Günümüzde QR Kodları, akıllı telefonların kullanımının artışı sayesinde mobil pazarlamanın bir parçası haline gelmiştir
"parcasi haline gelmistir" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
haline | a all an and are as become can for free has how in in the into is it its make makes making more no of of the on or our part that the they this to us we where with you you have your |
TR Günümüzde QR Kodları, akıllı telefonların kullanımının artışı sayesinde mobil pazarlamanın bir parçası haline gelmiştir
EN Now, it has found its way into mobile marketing with the widespread adoption of smartphones
turco | inglês |
---|---|
mobil | mobile |
TR İskenderun Körfezi’nde modern konteyner gemilerine hizmet veren ilk konteyner terminali olan Assan Port İskenderun, Mersin’den sonra aynı hinterlanda yönelik ikinci ve çok önemli bir alternatif haline gelmiştir.
EN As the first container terminal that provides services for modern container ships in the Gulf of İskenderun, Assan Port İskenderun has become a very important alternative for the hinterland following the port in Mersin
turco | inglês |
---|---|
modern | modern |
konteyner | container |
hizmet | services |
olan | has |
assan | assan |
önemli | important |
alternatif | alternative |
TR İskenderun Körfezi’nde modern konteyner gemilerine hizmet veren ilk konteyner terminali olan Assan Port İskenderun, Mersin’den sonra aynı hinterlanda yönelik ikinci ve çok önemli bir alternatif haline gelmiştir.
EN As of the end of 2013, the commercial activity has been conducted in partnership with TIL (Terminal Investment Limited SA).
TR Soundiiz, sunduğu pek çok fonksiyonu ve sahip olduğu çok yönlü topluluğu sayesinde müzik profesyonelleri için de bir çözüm haline gelmiştir
EN Soundiiz is then also a solution for the music professionals thanks to its many functionalities and its multifaceted community
turco | inglês |
---|---|
soundiiz | soundiiz |
müzik | music |
profesyonelleri | professionals |
çözüm | solution |
TR 50'den fazla ülkede 150'den fazla araba bayisi ve 6 kıtada küresel bir otomobil markası haline gelmiştir
EN It has over 150 car dealerships in over 50 countries and 6 continents making them a global automobile brand
turco | inglês |
---|---|
küresel | global |
TR Geri dönüştürülebilirlik ve ambalajın çevreye sızmasının önlenmesi, paketleme için temel sürdürülebilirlik gereksinimi haline gelmiştir ve önümüzdeki yıllarda ne tür ambalajların kullanılacağını tanımlamaktadır
EN Recyclability and the prevention of packaging leakage into the environment has become the main sustainability requirement for packaging and is defining what types of packaging will be used in the upcoming decades
turco | inglês |
---|---|
çevreye | environment |
önlenmesi | prevention |
paketleme | packaging |
temel | main |
sürdürülebilirlik | sustainability |
TR Kripto para cüzdanlarının daha da mobil hale gelmesiyle, WalletConnect hareket halindeyken DApp'lere ulaşmak için kullanışlı bir araç haline gelmiştir.
EN With cryptocurrency wallets becoming even more mobile, WalletConnect is a useful tool for accessing DApps on the go.
TR Sadece 10 yıl içinde dünyanın en büyük pamuk sürdürülebilirlik programı haline geldik. Misyonumuz: çevreyi korurken ve eski haline getirirken pamuk topluluklarının hayatta kalmasına ve gelişmesine yardımcı olmak.
EN In just over 10 years we have become the world’s largest cotton sustainability programme. Our mission: to help cotton communities survive and thrive, while protecting and restoring the environment.
TR Trust Cüzdan için değerlendirilen ve optimize edilen merkeziyetsiz uygulamalar (Dapp'ler) Pazar yerinin bir parçası haline gelir
EN Decentralized applications (DApps) that have been vetted and optimized for Trust Wallet become a part of the Marketplace
turco | inglês |
---|---|
trust | trust |
cüzdan | wallet |
merkeziyetsiz | decentralized |
uygulamalar | applications |
parçası | part |
TR İş akışınızı kolaylaştırın ve transkripsiyonu analizinizin en kolay parçası haline getirin. Sonix, nVivo, MAXQDA ve Atlas.ti dahil olmak üzere tüm popüler nitel araştırma yazılımlarıyla çalışır.
EN Streamline your workflow and make transcription the easiest part of your analysis. Sonix works with all popular qualitative research software including nVivo, MAXQDA, and Atlas.ti.
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
transkripsiyonu | transcription |
parçası | part |
haline | make |
sonix | sonix |
atlas | atlas |
olmak | the |
tüm | all |
popüler | popular |
nitel | qualitative |
çalışır | works |
ın | of |
TR Bazı köklü şirketler bile araçlarımızı pazarlama süreçlerinin ayrılmaz bir parçası haline getirdi.
EN Even well-established businesses have made our tools an inseparable part of their marketing efforts.
turco | inglês |
---|---|
bile | even |
pazarlama | marketing |
parçası | part |
TR Bu ek şartlar, bizimle olan anlaşmanızın bir parçası haline gelir ve burada size sunulan tüm politikalara uyulmalıdır
EN These additional terms become part of your Agreement with us and all the policies made available to you therein must be followed
turco | inglês |
---|---|
ek | additional |
şartlar | terms |
bizimle | with us |
olan | be |
parçası | part |
tüm | all |
TR Bu cihazlar - günümüzde ya da gelecekte - genel bir bulut stratejisinin ayrılmaz bir parçası ve Nesnelerin İnterneti (IoT) uygulamalarınızın önemli bir bileşeni haline gelir.
EN These devices become an integral part of an overall cloud strategy and an important component of your Internet of Things (IoT) solution – today, or in the future.
turco | inglês |
---|---|
cihazlar | devices |
günümüzde | today |
genel | overall |
bulut | cloud |
parçası | part |
önemli | important |
TR Yazıcılar, genel bir bulut stratejisinin ayrılmaz bir parçası ve Nesnelerin İnterneti uygulamalarınızın önemli bir bileşeni haline geliyor.
EN Printers then become an integral part of an overall cloud strategy and an important component of your Internet of Things solution.
turco | inglês |
---|---|
yazıcılar | printers |
genel | overall |
bulut | cloud |
parçası | part |
önemli | important |
TR Trust Cüzdan için değerlendirilen ve optimize edilen merkeziyetsiz uygulamalar (Dapp'ler) Pazar yerinin bir parçası haline gelir
EN Decentralized applications (DApps) that have been vetted and optimized for Trust Wallet become a part of the Marketplace
turco | inglês |
---|---|
trust | trust |
cüzdan | wallet |
merkeziyetsiz | decentralized |
uygulamalar | applications |
parçası | part |
TR Bu cihazlar - günümüzde ya da gelecekte - genel bir bulut stratejisinin ayrılmaz bir parçası ve Nesnelerin İnterneti (IoT) uygulamalarınızın önemli bir bileşeni haline gelir.
EN These devices become an integral part of an overall cloud strategy and an important component of your Internet of Things (IoT) solution – today, or in the future.
turco | inglês |
---|---|
cihazlar | devices |
günümüzde | today |
genel | overall |
bulut | cloud |
parçası | part |
önemli | important |
TR Yazıcılar, genel bir bulut stratejisinin ayrılmaz bir parçası ve Nesnelerin İnterneti uygulamalarınızın önemli bir bileşeni haline geliyor.
EN Printers then become an integral part of an overall cloud strategy and an important component of your Internet of Things solution.
turco | inglês |
---|---|
yazıcılar | printers |
genel | overall |
bulut | cloud |
parçası | part |
önemli | important |
TR Maserati başlangıçta Ferrari ile ilişkiliydi, ancak son zamanlarda Alfa Romeo ve Abarth dahil olmak üzere spor otomobil grubunun bir parçası haline geldi
EN Maserati was initially associated with Ferrari, but more recently it has become part of the sports car group including Alfa Romeo and Abarth
turco | inglês |
---|---|
ferrari | ferrari |
son | recently |
spor | sports |
otomobil | car |
parçası | part |
TR Bu alanda dikkat çekici girişimlerse okuyucuları finansmanın daha büyük bir parçası haline getirmeye yönelik girişimler.
EN It's exciting that attempts are being made to involve our audience more in financing.
TR Onların asıl amacı Almanya’nın kalıcı bir parçası haline gelmenin önündeki engellerin olabildiğince yüksek ve zor aşılır kılınmasıdır.
EN Their main purpose lies in ensuring that the obstacles to permanent access to Germany are as high as possible and practically insurmountable.
turco | inglês |
---|---|
onların | their |
amacı | purpose |
almanya | germany |
kalıcı | permanent |
olabildiğince | as possible |
yüksek | high |
TR Teknolojik mükemmellik ve eğlenceli oyun mekaniği, TVBET'in piyangolarını ve kart oyunlarını her bahisçinin ve kasinonun portföyünün ayrılmaz bir parçası haline getiriyor.
EN Along with the technological superiority and fascinating game mechanics, TVBET's reinventions of world-known lotteries and card games became an integral part of any casino's and sportsbook's offering.
turco | inglês |
---|---|
teknolojik | technological |
kart | card |
parçası | part |
TR Visme, yaptığımız işin gerçekten hayati bir parçası haline geldi.”
EN Visme has really become a vital part of what we do.”
turco | inglês |
---|---|
visme | visme |
yaptığımız | we do |
gerçekten | really |
hayati | vital |
parçası | part |
TR İş akışınızı kolaylaştırın ve transkripsiyonu analizinizin en kolay parçası haline getirin. Sonix, nVivo, MAXQDA ve Atlas.ti dahil olmak üzere tüm popüler nitel araştırma yazılımlarıyla çalışır.
EN Streamline your workflow and make transcription the easiest part of your analysis. Sonix works with all popular qualitative research software including nVivo, MAXQDA, and Atlas.ti.
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
transkripsiyonu | transcription |
parçası | part |
haline | make |
sonix | sonix |
atlas | atlas |
olmak | the |
tüm | all |
popüler | popular |
nitel | qualitative |
çalışır | works |
ın | of |
TR Bazı köklü şirketler bile araçlarımızı pazarlama süreçlerinin ayrılmaz bir parçası haline getirdi.
EN Even well-established businesses have made our tools an inseparable part of their marketing efforts.
TR Günümüzde IP engellemeleri oldukça yaygın hale gelmiştir. Ülkeler yabancı ve muhalif web sitelerine erişimi engelliyor, özel şirketler coğrafyaya göre erişimi kısıtlıyor, yöneticiler uygunsuz kullanıcıların IP'lerini yasaklıyor.
EN Nowadays IP blockings has become quite common. Countries block access to foreign and opposition websites, private companies limit access to content by geography, administrators ban IPs of inappropriate users.
turco | inglês |
---|---|
oldukça | quite |
yaygın | common |
ve | and |
erişimi | access |
özel | private |
şirketler | companies |
uygunsuz | inappropriate |
göre | by |
ın | of |
TR Gerçek adı Thomas Earl Petty olan sanatçı 1950 yılında Gainsville, Florida’da dünyaya gelmiştir
EN Tom Petty and the Heartbreakers was a rock band formed in 1976 from Gainesville, Florida, USA and led by Tom Petty
turco | inglês |
---|---|
olan | was |
florida | florida |
TR Bitcoin ve stablecoinler artık modern hayatın içine iyice yerleşmişlerdir. Artan popülariteleri ve ilgili hizmet talepleriyle kripto para exchange işi oldukça cazip hale gelmiştir ve yatırım yapmak için önemli bir fırsattır.
EN Bitcoin and stablecoins are now a well-established part of modern-day life. With their increasing popularity and demand for associated services, a cryptocurrency exchange business is the ideal way to capitalise on this growing sector.
turco | inglês |
---|---|
artık | now |
modern | modern |
ilgili | associated |
hizmet | services |
exchange | exchange |
hayatı | life |
TR Güney Kore dışarıdan sağladığı kredilerle sanayisini hızla geliştirmiş ve çeşitli sanayi ürünleri ihraç edecek duruma gelmiştir
EN South Korea has rapidly developed its industry and has been able to export various industrial products
turco | inglês |
---|---|
güney | south |
kore | korea |
hızla | rapidly |
ve | and |
çeşitli | various |
ürünleri | products |
TR durağanlaşıp nereye yönelmemiz gerektiğini bilemediğimiz anlar gelmiştir?
EN stalemate where we don?t really know which way to go?
turco | inglês |
---|---|
nereye | where |
TR Günümüzde IP engellemeleri oldukça yaygın hale gelmiştir. Ülkeler yabancı ve muhalif web sitelerine erişimi engelliyor, özel şirketler coğrafyaya göre erişimi kısıtlıyor, yöneticiler uygunsuz kullanıcıların IP'lerini yasaklıyor.
EN Nowadays IP blockings has become quite common. Countries block access to foreign and opposition websites, private companies limit access to content by geography, administrators ban IPs of inappropriate users.
turco | inglês |
---|---|
oldukça | quite |
yaygın | common |
ve | and |
erişimi | access |
özel | private |
şirketler | companies |
uygunsuz | inappropriate |
göre | by |
ın | of |
TR Gerçek adı Thomas Earl Petty olan sanatçı 1950 yılında Gainsville, Florida’da dünyaya gelmiştir
EN Tom Petty and the Heartbreakers was a rock band formed in 1976 from Gainesville, Florida, USA and led by Tom Petty
turco | inglês |
---|---|
olan | was |
florida | florida |
TR Bitcoin ve stablecoinler artık modern hayatın içine iyice yerleşmişlerdir. Artan popülariteleri ve ilgili hizmet talepleriyle kripto para exchange işi oldukça cazip hale gelmiştir ve yatırım yapmak için önemli bir fırsattır.
EN Bitcoin and stablecoins are now a well-established part of modern-day life. With their increasing popularity and demand for associated services, a cryptocurrency exchange business is the ideal way to capitalise on this growing sector.
turco | inglês |
---|---|
artık | now |
modern | modern |
ilgili | associated |
hizmet | services |
exchange | exchange |
hayatı | life |
TR Tetra Recart® ile artık zorlu ısıl işlem sürecinin üstesinden gelen karton bazlı bir paket mümkün hale gelmiştir
EN With Tetra Recart® it is now possible to have a carton based package managing the tough retort process
turco | inglês |
---|---|
tetra | tetra |
artık | now |
işlem | process |
paket | package |
mümkün | possible |
TR Güney Kore dışarıdan sağladığı kredilerle sanayisini hızla geliştirmiş ve çeşitli sanayi ürünleri ihraç edecek duruma gelmiştir
EN South Korea has rapidly developed its industry and has been able to export various industrial products
TR Renault – Nissan – Mitsubishi Alliance'ın bir parçası olmasının yanı sıra, daha önce Japonya'nın en büyük sanayi grubu olan Mitsubishi keiretsu'nun da bir parçası
EN Besides being part of the Renault–Nissan–Mitsubishi Alliance, it is also a part of Mitsubishi keiretsu, formerly the biggest industrial group in Japan
turco | inglês |
---|---|
nissan | nissan |
parçası | part |
japonya | japan |
sanayi | industrial |
grubu | group |
TR Editoryal eklerElsevier'in hakem denetimli dergilerinin pek çoğu bir Ek biçiminde ortak bir konudaki makale koleksiyonlarının basılmasına imkân verir. Eklerin kitlenize ulaşmakta nasıl mükemmel ortağınız haline gelebileceğini keşfedin
EN Editorial supplementsMany of Elsevier?s peer-reviewed journals offer the possibility to publish a collection of articles on a common theme in the form of a Supplement. Discover how Supplements can be the perfect partner to engage with your audience.
turco | inglês |
---|---|
editoryal | editorial |
mükemmel | perfect |
keşfedin | discover |
TR SEO’yu iyileştirmek için bu sitelerden bağlantı kurmayı öncelik haline getirin.
EN Prioritize building links from these sites to improve SEO.
turco | inglês |
---|---|
seo | seo |
bağlantı | links |
TR Bilgiyi hızla kullanılabilir talimatlar haline getirin.
EN Quickly translate knowledge into actionable orders.
turco | inglês |
---|---|
bilgiyi | knowledge |
hızla | quickly |
haline | into |
TR Elsevier'in dijital arşivinde yer alan tüm makaleler elektronik tekrar baskı PDF'si haline getirilebilir ve 100 ya da daha fazla miktarlarda sipariş edilebilir
EN Any article available in Elsevier’s digital archive can be made into an eReprint PDF and ordered in quantities of 100 or more
turco | inglês |
---|---|
elsevier | elsevier |
dijital | digital |
tüm | any |
edilebilir | can be |
TR Yıllar boyunca 13, çevrimiçi pazarlama için dünyanın önde gelen rekabetçi araştırma hizmetlerinden biri haline dönüştük.
EN In 13 years, we've grown into one of the world's leading competitive research services for online marketing.
turco | inglês |
---|---|
çevrimiçi | online |
pazarlama | marketing |
rekabetçi | competitive |
araştırma | research |
TR Ahrefs’in sunduğu her şeye tam erişim sağlayın ve SEO uzmanı haline gelin.
EN Get full access to everything Ahrefs has to offer and become an SEO pro.
turco | inglês |
---|---|
tam | full |
TR zor bulunur olan bir şey nadir bir şey haline gelebilir.
EN the uncommon can become the exceptional.
turco | inglês |
---|---|
bir | the |
TR Müşteri destek çağrılarını yanıtlayan, sana indirim teklifleri sunan ve Name.com'u sektörün en iyi kayıt kuruluşu haline getirmek için çabalayan kişiler hakkında daha fazlasını öğren.
EN Learn more about the people who answer your customer support calls, offer you discounts, and work to make Name.com the best domain registrar in the business.
turco | inglês |
---|---|
müşteri | customer |
destek | support |
sana | you |
indirim | discounts |
sunan | offer |
name | name |
kişiler | people |
TR Semrush ile dijital pazarlamayı öğrenin, Akademik kurslar alın ve sertifikalı bir profesyonel haline gelin
EN Learn digital marketing with Semrush, take Academy courses and become a certified professional
turco | inglês |
---|---|
semrush | semrush |
öğrenin | learn |
kurslar | courses |
sertifikalı | certified |
profesyonel | professional |
TR Bizans Dönemi?nde Afrodisias, Karya Bölgesi Baş Piskoposluğu haline getirilmiştir. İ.S. 6-11. yüzyıllarda bölge siyasi, dini ve ekonomik sıkıntılarla Vizigot ve Arap akınları yüzünden önemini yitirmiştir.
EN In the Byzantine period, Aphrodisias was transformed into the Archbishop of the Carian Region. BUSINESS. 6-11. In the 17th century, the region lost its importance due to the political, religious and economic problems and the Visigoth and Arab invasions.
turco | inglês |
---|---|
afrodisias | aphrodisias |
siyasi | political |
dini | religious |
ve | and |
ekonomik | economic |
TR Semrush SEO denetleme raporları, websitenizin sağlığının sürekli geliştiğinden emin olmak için websitenizi düzenli olarak izleyecek ve hataları sorun haline gelmeden önce yakalayacaksınız.
EN The Semrush SEO audit reports will regularly monitor your website, to make sure that its health is ever-improving, and you catch all upcoming issues before they become trouble.
turco | inglês |
---|---|
semrush | semrush |
seo | seo |
raporları | reports |
websitenizin | your website |
sürekli | ever |
emin | sure |
sorun | issues |
haline | make |
TR Ev sahibi davetiyeyi hazırlamak için bu kadar özendiyse partiye nasıl özenmiştir kim bilir! Ancak ne yazık ki basılı davetiyeler artık hem çok zaman alan hem de ilgilisine ulaşmadan postada kaybolabilen nesneler hâline geldi
EN If a host puts a lot of thought into the invitation, just imagine how the party will be! Unfortunately, physical invitations are often time-consuming and can get lost in the mail
turco | inglês |
---|---|
ancak | just |
TR 1964 yılında inşa edilmiş olan tünel, Kuzey Avrupa'daki en çok trafik yapılan tek pistli tünel ve yıllardır büyük bir darboğaz haline gelmiş
EN Built in 1964, it’s the most-trafficked single-track tunnel in Northern Europe—and it has been a major bottleneck for years
turco | inglês |
---|---|
inşa | built |
kuzey | northern |
avrupa | europe |
yıllardır | for years |
TR Ekip 3B modelleri 3ds Max ile anime etti ve ReCap (İngilizce) kullanarak tren kokpitinin tasarımı gibi gerçek dünya verilerini lazer taramaları ile artırılmış gerçeklik haline getirdi.
EN The team animated the 3D models with 3ds Max and augmented them with laser scans of real-world data, such as the layout of the train cockpit, using ReCap (US site).
turco | inglês |
---|---|
ekip | team |
max | max |
tren | train |
gerçek | real |
dünya | world |
verilerini | data |
lazer | laser |
TR Norconsult, Ulriken Tüneli'ndeki ilk başarısına dayanarak, VR oyunlaştırmayı, tüm demiryolu projelerinde sinyalleme tasarımı ve onayını desteklemek için standart bir işletim prosedürü haline getirmiştir
EN Based on its initial success with the Ulriken Tunnel, Norconsult has made VR gamification a standard operating procedure on all of its rail projects to support signaling design and approval
turco | inglês |
---|---|
tüneli | tunnel |
ilk | initial |
dayanarak | based on |
tüm | all |
projelerinde | projects |
tasarımı | design |
standart | standard |
başarısı | success |
Mostrando 50 de 50 traduções