TR Ayrıca forms.app, sonuçları anket formunuzdan bağımsız olarak paylaşmanıza olanak tanır.
"olarak paylaşmanıza olanak" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR Ayrıca forms.app, sonuçları anket formunuzdan bağımsız olarak paylaşmanıza olanak tanır.
EN Moreover, forms.app lets you share results independently from your survey form.
turco | inglês |
---|---|
ayrıca | moreover |
app | app |
anket | survey |
bağımsız | independently |
olarak | from |
TR Ayrıca forms.app, sonuçları anket formunuzdan bağımsız olarak paylaşmanıza olanak tanır.
EN Moreover, forms.app lets you share results independently from your survey form.
turco | inglês |
---|---|
ayrıca | moreover |
app | app |
anket | survey |
bağımsız | independently |
olarak | from |
TR Sonix'in tarayıcı içi editörü, transkriptlerinizi istediğiniz yerden aramanıza, oynamanıza, düzenlemenize, düzenlemenize ve paylaşmanıza olanak tanır
EN Sonix’s in-browser editor allows you to search, play, edit, organize, and share your transcripts from anywhere on any device
turco | inglês |
---|---|
sonix | sonix |
tarayıcı | browser |
transkriptlerinizi | your transcripts |
TR Bir URL kısaltma aracı, bağlantılarınızı kısaltmanıza, paylaşmanıza, yönetmenize ve analiz etmenize olanak sağlar. Böylece bağlantılarınızdan maksimum verim almanıza yardımcı olur. Dafa fazla bilgi.
EN A URL Shortener tool lets you harness the power of your links by shortening, sharing, managing, and analyzing links to your content. Learn more.
turco | inglês |
---|---|
aracı | tool |
analiz | analyzing |
sağlar | lets |
TR Bir URL kısaltma aracı, bağlantılarınızı kısaltmanıza, paylaşmanıza, yönetmenize ve analiz etmenize olanak sağlar. Böylece bağlantılarınızdan maksimum verim almanıza yardımcı olur.
EN A URL Shortener tool lets you harness the power of your links by shortening, sharing, managing, and analyzing links to your content.
turco | inglês |
---|---|
aracı | tool |
analiz | analyzing |
sağlar | lets |
TR Sonix'in tarayıcı içi editörü, transkriptlerinizi istediğiniz yerden aramanıza, oynamanıza, düzenlemenize, düzenlemenize ve paylaşmanıza olanak tanır
EN Sonix’s in-browser editor allows you to search, play, edit, organize, and share your transcripts from anywhere on any device
turco | inglês |
---|---|
sonix | sonix |
tarayıcı | browser |
transkriptlerinizi | your transcripts |
TR Zoom Webinars, geniş kitlelerle bağlantı kurmanıza ve daha iyi etkileşim için herhangi bir konumdan veya cihazdan video, ses ve içerik paylaşmanıza olanak tanır
EN Zoom Webinars allow you to connect with large audiences and share video, audio, and content from any location and device for better engagement
TR Altyazıları doğrudan videonuzun içine yazdır. Kodlanmış altyazılar, herhangi bir platformda paylaşmanıza izin verir.
EN Burn subtitles right into your video. Hard-coded subtitles allow you to share on any platform.
turco | inglês |
---|---|
doğrudan | right |
platformda | platform |
TR Şirketiniz ve sektörleriniz genelinde bilgi oluşturmanıza, düzenlemenize, paylaşmanıza, sunmanıza ve yönetmenize yardımcı olur.
EN It helps you to create, curate, share, serve and manage knowledge across your company and industries.
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
genelinde | across |
bilgi | knowledge |
TR Artık Instagram şifrenizi çalışanlarla paylaşmanıza ve hesabın güvenliği konusunda endişelenmenize gerek yok: tüm mesajlar JivoChat uygulamasında saklanır ve iş arkadaşlarınızı istediğiniz zaman sohbete ekleyebilirsiniz.
EN Now you don’t have to share your Instagram password with employees and worry about the security of the account: all messages are stored in the JivoChat app, and you can add your colleagues to the chat at any time.
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
güvenliği | security |
mesajlar | messages |
jivochat | jivochat |
ın | of |
TR Altyazıları doğrudan videonuzun içine yazdır. Kodlanmış altyazılar, herhangi bir platformda paylaşmanıza izin verir.
EN Burn subtitles right into your video. Hard-coded subtitles allow you to share on any platform.
turco | inglês |
---|---|
doğrudan | right |
platformda | platform |
TR Şirketiniz ve sektörleriniz genelinde bilgi oluşturmanıza, düzenlemenize, paylaşmanıza, sunmanıza ve yönetmenize yardımcı olur.
EN It helps you to create, curate, share, serve and manage knowledge across your company and industries.
TR Bir SERP denetleyicisi, aynı arama motorunu birden fazla TLD (konum) için kontrol etmenize olanak tanıyacağından, arama yaparken daha doğru yerel ve küresel sonuçlar almanıza da olanak tanır
EN A SERP checker will also allow you to get more accurate local and global results when conducting searches, as they will allow you to check the same search engine for multiple TLDs (locations)
turco | inglês |
---|---|
yerel | local |
küresel | global |
sonuçlar | results |
TR Otomatik Ekle/Sil, bir çizgi bölütünü tıklattığınızda bağlantı noktası eklemenize olanak verir, bağlantı noktasını tıklattığınızda silmenize olanak verir.
EN Auto Add/Delete, which lets you add an anchor point when you click a line segment or delete an anchor point when you click it.
TR plchldr.co, web geliştiricilerinin ve tasarımcılarının bir projede yer tutucu olarak kullanılacak görüntüleri dinamik olarak oluşturmasına olanak tanıyan bir sunucu tarafı görüntü oluşturma aracıdır
EN plchldr.co is a server-side image rendering tool that allows web developers and designers alike to dynamically create images to be used as placeholders in a project
turco | inglês |
---|---|
web | web |
sunucu | server |
oluşturma | create |
TR Statik bir tasarıma ihtiyacınız varsa, Visme, GİF dosyalarına ve video dosyalarına ek olarak JPG veya PNG olarak dışa aktarmanıza da olanak tanır.
EN And if you need a static design, Visme also allows you to export your creation as a JPG or PNG, in addition to GIF files and video files.
turco | inglês |
---|---|
statik | static |
tasarıma | design |
visme | visme |
video | video |
png | png |
dosyaları | files |
TR Bu veriler, web sitesi trafiğini ve kullanıcı sayınızı artırmak için tanıtımınızda hangi sosyal ağların özel olarak vurgulanmaya değer olduğunu analiz etmenize olanak tanır.
EN This data allows you to analyze website traffic and which social networks are worth special emphasis on in your promotion to increase the number of your users.
turco | inglês |
---|---|
veriler | data |
kullanıcı | users |
sosyal | social |
özel | special |
değer | worth |
TR Golden Frog insanların kendilerini online olarak korumalarına ve savunmalarına olanak veren hizmetleri geliştirmek için kurulmuştur.
EN Golden Frog was created to develop services that give people the ability to defend and protect themselves online.
turco | inglês |
---|---|
golden | golden |
frog | frog |
online | online |
hizmetleri | services |
geliştirmek | develop |
insanları | people |
TR Çevrimiçi toplantıları ve görüntülü konferansları otomatik olarak transkrip yaparak ekiplerinizin işbirliği yapmasına ve öngörüler almasına ya da aramalarınızın metin günlüğünü tutmasına olanak tanır.
EN Automatically transcribe online meetings and video conferences enabling your teams to collaborate and derive insights or simply keep a text log of your calls.
turco | inglês |
---|---|
işbirliği | collaborate |
metin | text |
TR forms.app'ın özel CSS özelliği, formları tam olarak istedikleri şekilde oluşturmalarına olanak tanır
EN Custom CSS feature of forms.app let them create forms exactly how they want
turco | inglês |
---|---|
app | app |
özel | custom |
css | css |
özelliği | feature |
formları | forms |
istedikleri | they want |
TR Ücretsiz bir anket hazırlama programı olarak forms.app, pazar araştırma anketleri ve müşteri geri bildirim anketleri gibi çeşitli çevrimiçi anketleri akıllı telefonunuzda bile oluşturmanıza olanak tanıyan birçok özelliğe sahiptir
EN As a free survey creator, forms.app has many features that enable you to create a variety of online surveys such as market research surveys and customer feedback surveys even on your mobile phone
turco | inglês |
---|---|
app | app |
pazar | market |
araştırma | research |
müşteri | customer |
çevrimiçi | online |
sahiptir | has |
TR Dolayısıyla halihazırda yaygın olarak desteklenmektedir ve insanların bildiği yaygın ve popüler dillerde akıllı kontratlar yazmanıza olanak sunar
EN Thus, it is widely supported already, and the architecture allows you to write smart contracts in mainstream popular languages that people know
turco | inglês |
---|---|
halihazırda | already |
popüler | popular |
akıllı | smart |
insanları | people |
TR Blockchain geliştiricilerinin alt seviye uygulama ayrıntıları hakkında kaygılanmasına gerek kalmadan DApp'lerini ve cüzdanlarını native olarak inşa etmelerine olanak sunar
EN It enables blockchain developers to build their DApps and wallets natively without having to worry about the low-level implementation details
turco | inglês |
---|---|
blockchain | blockchain |
seviye | level |
uygulama | implementation |
ayrıntıları | details |
hakkında | about |
inşa | build |
TR Trust Cüzdan , paranız üzerinde tam kontrole sahip olurken stake etme yoluyla uygulama içinde yerel olarak kripto kazanmanıza olanak tanır. BNB stakeinde % 30 + APY kazanabilirsiniz ve Trust Cüzdan kesinti yapmaz.
EN Trust Wallet allows you to earn crypto natively within the app through staking while retaining complete control over your funds. You can earn 30%+ APY in BNB staking returns, and Trust Wallet doesn't take a cut.
turco | inglês |
---|---|
trust | trust |
cüzdan | wallet |
tam | complete |
sahip | take |
stake | staking |
kripto | crypto |
bnb | bnb |
TR İşlevlerinizi cURL ve Docker CLI gibi aşina olduğunuz araçları kullanarak yerel bir şekilde test etmenize olanak tanır (container görüntüleri olarak paketlenmiş işlevleri test ederken)
EN It allows you to locally test your functions using familiar tools such as cURL and the Docker CLI (when testing functions packaged as container images)
turco | inglês |
---|---|
cli | cli |
yerel | locally |
container | container |
görüntüleri | images |
paketlenmiş | packaged |
işlevleri | functions |
TR Amazon SageMaker, hızlı ve kolay bir şekilde makine öğrenimi modelleri oluşturup bunları eğitmenize ve dağıtmanıza olanak sağlayan, tam olarak yönetilen bir makine öğrenimi platformudur
EN Amazon SageMaker is a fully-managed machine learning platform that enables you to quickly and easily build, train, and deploy machine learning models
turco | inglês |
---|---|
amazon | amazon |
makine | machine |
modelleri | models |
tam | fully |
yönetilen | managed |
TR Bir sunucu üzerinde birden domaini ve domainlere ait sınırsız subdomaini güvence altına almanıza olanak tanıyan Multi Domain SSL olarak da bilinen SAN SSL ile subdomainler için bile koruma kapsamını genişletin
EN Extend the scope of protection even for subdomains with SAN SSL, also known as Multi Domain SSL, which allows you to secure multiple domains on a server and unlimited subdomains of domains
turco | inglês |
---|---|
sunucu | server |
sınırsız | unlimited |
multi | multi |
ssl | ssl |
bilinen | known |
TR TextMaker, resimleri çerçeve ya da ekli resimler olarak eklemenize olanak tanır. Resim çerçeveleri sayfada veya bir paragrafa göre sabit bir konumdadır, oysa gömülü resimler yerleştirildikleri paragrafla birlikte hareket eder.
EN TextMaker lets you insert pictures either as frames or as embedded pictures. Picture frames are in a fixed position on the page or in relation to a paragraph, whereas embedded pictures simply move with the paragraph where they're placed.
turco | inglês |
---|---|
resimleri | pictures |
resim | picture |
sayfada | page |
sabit | fixed |
TR Buna ek olarak, telefon ve internet şirketlerini, işitme veya konuşma engelli bireylerin iletişim kurmasına olanak tanıyan, ülke çapında devletlerarası ve intrastate telekomünikasyon röle hizmetleri sistemi sağlamaya zorlar.
EN In addition, it forces telephone and Internet companies to provide a nationwide system of interstate and intrastate telecommunications relay services that allows individuals with hearing or speech disabilities to communicate.
turco | inglês |
---|---|
telefon | telephone |
internet | internet |
telekomünikasyon | telecommunications |
hizmetleri | services |
sistemi | system |
TR Amaç, tekil vücut hücrelerini daha iyi anlamak; buna bağlı olarak da hücre kümelerindeki ve organlardaki hastalıkların mekanizmaları hakkında sonuçlar çıkarılmasına olanak sağlamak
EN Its goal is to gain a better understanding of the body’s individual cells – allowing conclusions to be drawn about the disease mechanisms of cell groups and organs
turco | inglês |
---|---|
vücut | body |
hücre | cell |
hakkında | about |
TR Apex Pro hassasiyeti ayarlamanıza olanak sağlayan diğer bir deyişle tuşun tuş basımı olarak kaydedilmeden önce alması gereken mesfayi ayarlamanızı sağlayan SteelSeries patentli OmniPoint ayarlanabilir mekanik anahtarlara sahiptir
EN The Apex Pro features SteelSeries patented OmniPoint Adjustable Mechanical Switches, which allow you to adjust the sensitivity, in other words the distance that the keys need to travel before registering as a keypress
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
önce | before |
steelseries | steelseries |
patentli | patented |
mekanik | mechanical |
TR Elementor'un süreci basitleştiren ve herkesin görselleştirdiği web sitesini tam olarak oluşturmasına olanak tanıyan sürükle ve bırak sayfa oluşturucusuyla birlikte ücretsiz bir CSS tablo şablonu bırakılmıştır
EN A free CSS table template is left with Elementor's drag-and-drop page builder, which simplifies the process and allows everyone to create exactly the website they visualized
turco | inglês |
---|---|
süreci | process |
herkesin | everyone |
oluşturmasına | to create |
bırak | drop |
ücretsiz | free |
css | css |
tablo | table |
şablonu | template |
TR Özel olarak kurumsal kullanım için tasarlanmış olup hızlı ve doğru alfasayısal girişe olanak veren Enterprise Klavye ile verimliliği artırın.
EN Improve productivity with Enterprise Keyboard that enables fast, accurate alphanumeric entry purposely designed for enterprise.
turco | inglês |
---|---|
hızlı | fast |
klavye | keyboard |
verimliliği | productivity |
TR SoundCloud, kullanıcılarının orijinal olarak oluşturdukları kayıtları yüklemelerine, kaydetmelerine, tanıtmalarına ve paylaşmalarına olanak tanıyan küresel bir çevrimiçi ses dağıtım platformudur.
EN SoundCloud is a global online audio distribution platform that enables its users to upload, record, promote, and share their originally-created sounds.
turco | inglês |
---|---|
küresel | global |
çevrimiçi | online |
ses | audio |
dağıtım | distribution |
TR Sıradan bir uygulamanın aksine, Jivo'ya bağlı WhatsApp, tüm çalışanlarınızın tek bir telefon numarası üzerinden çalışmasına, müşteri sorunlarını hızla çözmesine ve Jivo'nun işlevlerinden tam olarak yararlanmasına olanak tanır.
EN Unlike a regular application, WhatsApp connected to Jivo allows all of your employees to work through one phone number, quickly resolve customer issues and take full advantage of Jivo's functions.
turco | inglês |
---|---|
uygulamanın | application |
bağlı | connected |
telefon | phone |
müşteri | customer |
hızla | quickly |
sorunları | issues |
TR Blockchain geliştiricilerinin alt seviye uygulama ayrıntıları hakkında kaygılanmasına gerek kalmadan DApp'lerini ve cüzdanlarını native olarak inşa etmelerine olanak sunar
EN It enables blockchain developers to build their DApps and wallets natively without having to worry about the low-level implementation details
turco | inglês |
---|---|
blockchain | blockchain |
seviye | level |
uygulama | implementation |
ayrıntıları | details |
hakkında | about |
inşa | build |
TR Trust Cüzdan , paranız üzerinde tam kontrole sahip olurken stake etme yoluyla uygulama içinde yerel olarak kripto kazanmanıza olanak tanır. BNB stakeinde % 30 + APY kazanabilirsiniz ve Trust Cüzdan kesinti yapmaz.
EN Trust Wallet allows you to earn crypto natively within the app through staking while retaining complete control over your funds. You can earn 30%+ APY in BNB staking returns, and Trust Wallet doesn't take a cut.
turco | inglês |
---|---|
trust | trust |
cüzdan | wallet |
tam | complete |
sahip | take |
stake | staking |
kripto | crypto |
bnb | bnb |
TR İşlevlerinizi cURL ve Docker CLI gibi aşina olduğunuz araçları kullanarak yerel bir şekilde test etmenize olanak tanır (container görüntüleri olarak paketlenmiş işlevleri test ederken)
EN It allows you to locally test your functions using familiar tools such as cURL and the Docker CLI (when testing functions packaged as container images)
turco | inglês |
---|---|
cli | cli |
yerel | locally |
container | container |
görüntüleri | images |
paketlenmiş | packaged |
işlevleri | functions |
TR EC2 Auto Scaling uygulama erişilebilirliğini korumanıza yardımcı olur ve EC2 bulut sunucularını tanımladığınız koşullara göre otomatik olarak eklemenize veya kaldırmanıza olanak tanır.
EN EC2 Auto Scaling helps you maintain application availability and allows you to automatically add or remove EC2 instances according to conditions you define.
turco | inglês |
---|---|
uygulama | application |
veya | or |
TR Bu, müşterilerin ve uygulama sağlayıcılarının tüm AWS çalışanlarının CJI'ye ve CJI depolayan, işleyen ve ileten cihazlara fiziksel ve mantıksal olarak erişime sahip olmalarını engelleyen çözümler oluşturmalarına olanak sağlar.
EN This allows customers and application providers to build solutions that eliminate all AWS employees from having physical and logical access to CJI and devices that store, process, and transmit CJI.
turco | inglês |
---|---|
müşterilerin | customers |
aws | aws |
fiziksel | physical |
mantıksal | logical |
erişime | access |
çözümler | solutions |
sağlar | allows |
sağlayıcıları | providers |
TR Müşteri olarak, müşteri içeriğinizin depolandığı AWS Bölgelerini seçersiniz, böylece coğrafi gereksinimleriniz doğrultusunda seçtiğiniz konumlarda AWS hizmetlerini dağıtmanıza olanak sağlanır
EN As a customer, you choose the AWS Region(s) in which your customer content is stored, allowing you to deploy AWS services in the location(s) of your choice, in accordance with your specific geographic requirements
turco | inglês |
---|---|
müşteri | customer |
aws | aws |
coğrafi | geographic |
seçtiğiniz | you choose |
hizmetlerini | services |
TR Bir sunucu üzerinde birden domaini ve domainlere ait sınırsız subdomaini güvence altına almanıza olanak tanıyan Multi Domain SSL olarak da bilinen SAN SSL ile subdomainler için bile koruma kapsamını genişletin
EN Extend the scope of protection even for subdomains with SAN SSL, also known as Multi Domain SSL, which allows you to secure multiple domains on a server and unlimited subdomains of domains
turco | inglês |
---|---|
sunucu | server |
sınırsız | unlimited |
multi | multi |
ssl | ssl |
bilinen | known |
TR Özel olarak kurumsal kullanım için tasarlanmış olup hızlı ve doğru alfasayısal girişe olanak veren Enterprise Klavye ile verimliliği artırın.
EN Improve productivity with Enterprise Keyboard that enables fast, accurate alphanumeric entry purposely designed for enterprise.
turco | inglês |
---|---|
hızlı | fast |
klavye | keyboard |
verimliliği | productivity |
TR Amaç, tekil vücut hücrelerini daha iyi anlamak; buna bağlı olarak da hücre kümelerindeki ve organlardaki hastalıkların mekanizmaları hakkında sonuçlar çıkarılmasına olanak sağlamak
EN Its goal is to gain a better understanding of the body’s individual cells – allowing conclusions to be drawn about the disease mechanisms of cell groups and organs
turco | inglês |
---|---|
vücut | body |
hücre | cell |
hakkında | about |
TR Bu dönüm noktasında seçim kampanyası yöneticisi olarak bir etki bırakma fırsatı gerçekten harika bir olanak.
EN It's great being able to help shape this turning point as a campaign manager.
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
kampanyası | campaign |
yöneticisi | manager |
harika | great |
TR Bu hak AB vatandaşlarına pek çok farklı olanak sunuyor: Tüm AB vatandaşları diğer AB ülkelerinde serbestçe iş arayabiliyorlar, çalışma izni almalarına gerek yok ve çalışan olarak o ülkenin vatandaşlarıyla aynı haklara sahipler.
EN It opens up many opportunities for its citizens: they can look for a job in another EU country, do not need a work permit and have the same rights as local employees.
turco | inglês |
---|---|
ab | eu |
çalışma | work |
izni | permit |
yok | not |
çalışan | employees |
TR Golden Frog insanların kendilerini online olarak korumalarına ve savunmalarına olanak veren hizmetleri geliştirmek için kurulmuştur.
EN Golden Frog was created to develop services that give people the ability to defend and protect themselves online.
turco | inglês |
---|---|
golden | golden |
frog | frog |
online | online |
hizmetleri | services |
geliştirmek | develop |
insanları | people |
TR Kaydedilmiş oyunların kapsamlı bir medya geçmişi, iş ortaklarının rastgele bir sonucu korurken çevrimiçi olarak yayınlamasına olanak tanır.
EN A vast media base of pre-recorded games allows partners to broadcast them offline, maintaining the randomness of the outcomes.
turco | inglês |
---|---|
medya | media |
ortakları | partners |
TR Bu da bizi anahtar kelime bulucunun diğer değerli özelliklerinden birine getiriyor: konuma özgü verilere dayalı olarak farklı anahtar kelimeleri izlemenize olanak tanıyor
EN That brings us to one of the keyword finder's other valuable features- it allows you to track different keywords based on location-specific data
turco | inglês |
---|---|
bizi | us |
değerli | valuable |
getiriyor | brings |
konuma | location |
verilere | data |
TR Ranktracker, istediğiniz kadar rakip web sitesinin günlük anahtar kelime sıralama performansını tek bir kontrol panelinden otomatik olarak izlemenize ve değerlendirmenize olanak tanıyarak size zaman kazandırır.
EN Ranktracker saves you time by allowing you to automatically track and evaluate daily keyword ranking performance of as many competitor websites as you’d like, all from the convenience of one dashboard.
turco | inglês |
---|---|
ranktracker | ranktracker |
rakip | competitor |
günlük | daily |
sıralama | ranking |
size | you |
zaman | time |
Mostrando 50 de 50 traduções