TR Masaüstü ve mobilde sıralama konusundaki gelişiminizi takip edin.
"konusundaki gelişiminizi takip" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR Masaüstü ve mobilde sıralama konusundaki gelişiminizi takip edin.
EN Monitor your ranking progress on desktop and mobile.
turco | inglês |
---|---|
masaüstü | desktop |
ve | and |
mobilde | mobile |
sıralama | ranking |
TR Ahrefs deneme sürümünü bugün başlatın ve sıralanma konusundaki ilerlemenizi takip edin.
EN Start your trial of Ahrefs today and keep an eye on your ranking progress.
turco | inglês |
---|---|
ahrefs | ahrefs |
deneme | trial |
bugün | today |
ve | and |
ın | of |
TR Bizimle e-mail yoluyla iletişime geçerseniz, iletişiminiz 6 ay boyunca saklanacaktır. Bunu destek konusundaki dönüşümüzü hızlandırmak ve takip etmek için yapıyoruz.
EN If you contact us by email, your communication will be stored for 6 months. We do this to be to speed up our turn around on support and to follow up.
turco | inglês |
---|---|
iletişime | contact |
destek | support |
TR Sıralama Konusundaki İlerlemenizi Takip Etmek için Ahrefs Sıralama Takipçisi Nasıl Kullanılır
EN How to Use Ahrefs’ Rank Tracker to Track Your Ranking Progress
turco | inglês |
---|---|
ahrefs | ahrefs |
TR Bizimle e-mail yoluyla iletişime geçerseniz, iletişiminiz 6 ay boyunca saklanacaktır. Bunu destek konusundaki dönüşümüzü hızlandırmak ve takip etmek için yapıyoruz.
EN If you contact us by email, your communication will be stored for 6 months. We do this to be to speed up our turn around on support and to follow up.
turco | inglês |
---|---|
iletişime | contact |
destek | support |
TR Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isteyenler Dorien Daling’in Hollanda'da bilimsel yayıncılık konusundaki eseri Stofwisselingen (Zutphen: Walburg Pers, 2011) önemle tavsiye edilir
EN For further reading, Dorien Daling’s excellent study into Dutch science publishing, Stofwisselingen (Zutphen: Walburg Pers, 2011) is highly recommended
turco | inglês |
---|---|
hollanda | dutch |
yayıncılık | publishing |
in | into |
TR Reaxys, kimya araştırmaları ve kimya konusundaki gelişmeleri teşvik etmek için deneysel vakalar ve bilgiler sağlamaktadır.
EN Reaxys provides experimental facts and insights to drive chemistry research and development.
turco | inglês |
---|---|
kimya | chemistry |
bilgiler | insights |
TR Müşterilerin ihtiyaçlarına ve sorunlarına çözüm getirme konusundaki benzersiz yaklaşımınızın altını çizer
EN It highlights your unique approach to solving customers’ needs and problems
turco | inglês |
---|---|
müşterilerin | customers |
ve | and |
benzersiz | unique |
ihtiyaçları | needs |
TR İletişim konusundaki aksaklıklar ya da ihtiyaçlarınız ile onların tarzları arasında uyumun yaklalanamaması gibi durumlarda, paranızı boşa harcamış olursunuz
EN Be it miscommunication or a mismatch between your needs and their style, the outcome is a wasted budget
turco | inglês |
---|---|
ihtiyaçları | needs |
TR Bu, senin sitemize yaptığın cömert katkılar ve sahip olduğun cihazları tamir etme konusundaki bitmek tükenmek bilmez sabrına karşılık bizim sana verdiğimiz bir söz.
EN That's our promise for your generous contributions to our platform and your tireless efforts to repair what you own.
turco | inglês |
---|---|
tamir | repair |
söz | promise |
TR Bu, SSL'nin konusundaki ortak adı kontrol ederek yapılabilir.
EN This can be done by checking the common name in SSL's subject.
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
ortak | common |
adı | name |
kontrol | checking |
yapılabilir | can |
TR İşlem kapasitesine istek üzerine erişim olanağı edinin. Beklemekten kurtulun ve gerek maliyet gerekse altyapı konusundaki kısıtlamaları düşünmeden karmaşık sorunların çözümüne odaklanmaya daha fazla zaman ayırın.
EN Gain on-demand access to compute capacity. Skip the wait and save more time to focus on solving complex problems without worrying about cost and infrastructure constraints.
turco | inglês |
---|---|
erişim | access |
maliyet | cost |
altyapı | infrastructure |
karmaşık | complex |
zaman | time |
TR Henüz oldukça yeni olan anabilim dalı, mevcut tarım bölümünün kapsamını ekolojik tarım konusundaki altı uzmanlık modülüyle genişletiyor
EN This relatively new study area expands the existing study programme in agriculture with six specialist modules in ecological agriculture
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
tarım | agriculture |
ekolojik | ecological |
TR MyPostcard, sağlık sorunları ve genel sağlık konusundaki farkındalığı artırmak amacıyla AHA için bağış toplamaktadır
EN MyPostcard raises funds for the AHA in order to raise awareness for health-related issues and well-being in general
turco | inglês |
---|---|
mypostcard | mypostcard |
sorunları | issues |
artırmak | raise |
amacıyla | in order to |
TR Son yıllarda da cinsel sağlık ve üreme sağlığı konusundaki bilgilerini geliştirmek için farklı gençlik gruplarına ulaşarak, onlarla birlikte akran eğitimi, tiyatro temelli eğitimler, eğitici eğlence faaliyetleri vb
EN Over the last years, UNFPA has been trying different methods, such as peer education, theatre based trainings, edutainment activities etc
turco | inglês |
---|---|
son | last |
farklı | different |
akran | peer |
eğitimi | education |
tiyatro | theatre |
temelli | based |
faaliyetleri | activities |
TR Her yerdeki radyo istasyonları gezegenimizde mümkün olduğunca çok insana ulaşarak onlara hedeflerin mesajını iletme konusundaki misyonumuza destek veriyorlar
EN Radio stations everywhere are joining us in our mission to spread the message of the goals to as many people as possible on the planet
turco | inglês |
---|---|
radyo | radio |
mümkün | possible |
onlara | the |
ın | of |
TR 14.6.1. Ülkelerin; yasadışı, bildirilmemiş ve düzenlemesiz balıkçılıkla mücadele edilmesini amaçlayan uluslararası belgelerin uygulanması konusundaki ilerlemesi
EN 14.6.1. Progress by countries in the degree of implementation of international instruments aiming to combat illegal, unreported and unregulated fishing
turco | inglês |
---|---|
yasadışı | illegal |
ve | and |
mücadele | combat |
uluslararası | international |
uygulanması | implementation |
TR Grubumuzun rüşvet ve yolsuzluklmücadele konusundaki yaklaşımınyazılı kurallarla tanımlıyoruz
EN We define our group's approach to combating bribery and corruption with written rules
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
TR Mobil çalışanlarınızın iletişim konusundaki etkililiğini, gün boyu ihtiyaç duydukları verilere ve insanlara ulaşmak için birden fazla cihaz kullanma ihtiyacını ortadan kaldırarak artırın.
EN Optimise the productivity and effectiveness of your frontline workers through the automation of the simple, repetitive tasks your business requires, creating the freedom your workers need to focus on higher-value tasks.
turco | inglês |
---|---|
ihtiyaç | need |
TR İş inovasyon, liderlik, teknolojik ilerlemeler ve sektörde ilklere geldiğinde… Zebra’nın Android temelli cihazlar konusundaki eserleri rakipsizdir
EN When it comes to innovation, leadership, technological advancements and industry firsts
turco | inglês |
---|---|
inovasyon | innovation |
liderlik | leadership |
teknolojik | technological |
ve | and |
TR Restoranlar, oteller ve çok daha fazlası için gıda etiketi çözümleri ile müşterilerinizi güvende tutun. Etiketlerimiz gıdayla doğrudan veya dolaylı temas konusundaki yerel düzenlemelere uygundur.
EN Keep your customers safe with food label solutions for restaurants, hotels and more. Our labels meet local regulations for direct and indirect food contact.
turco | inglês |
---|---|
oteller | hotels |
gıda | food |
çözümleri | solutions |
doğrudan | direct |
temas | contact |
TR Zebra, esneklik konusundaki ihtiyaçlarınıza cevap verebilmek adına, size çok yönlü misafir bileklikleri sunuyor
EN To meet your flexibility needs, Zebra gives you guest wristbanding versatility
turco | inglês |
---|---|
zebra | zebra |
esneklik | flexibility |
size | you |
çok | to |
misafir | guest |
ihtiyaçları | needs |
TR "Tüketicilerin psikolojisi hızla değişir. Amazon, Uber, Netflix ve Deliveroo gibi teknoloji liderleri müşterilerin hız ve rahatlık konusundaki beklentilerinin attığını belirttiler."
EN ”The consumer psyche is changing fast. Technology leaders such as Amazon, Uber, Netflix and Deliveroo have raised customer expectations in terms of speed and convenience.”
turco | inglês |
---|---|
amazon | amazon |
teknoloji | technology |
müşterilerin | customer |
TR Malların nakliyesi; ‘zaman’ konusundaki bağlayıcı prosedürler ve bağımlı sözleşme ilişkilerinin yanı sıra, birden fazla denetimci ve yargı çevresini barındıran karmaşık bir süreçtir
EN Transporting goods can be a complicated process, involving multiple handlers, jurisdictions and legal relationships, along with tight timeframes and dependent contractual relationships
turco | inglês |
---|---|
sözleşme | contractual |
karmaşık | complicated |
TR İnovasyon ve ticari faaliyetlerimizin motivasyonu, insanların hayatını olumlu etkilemek ve ardımızda yaşamaya değer bir dünya bırakmak konusundaki azmimiz ve kararlılığımızdır.
EN The guiding light to our innovation and business practices is our ambition to positively impact people’s lives and to preserve a world worth living in.
turco | inglês |
---|---|
ticari | business |
değer | worth |
dünya | world |
insanları | people |
TR Türkiye’de Diş Hekimlerinin Bifosfonatlar Konusundaki Farkındalık Ve Bilgilerinin Değerlendirilmesi
EN The Evaluation of Dentists’ Awareness and Knowledge in Turkey Regarding Bisphosphonates
turco | inglês |
---|---|
türkiye | turkey |
farkındalık | awareness |
ve | and |
TR ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON MERKEZİ ÇALIŞANLARININ ENGELLİ BİREYLERİN CİNSEL EĞİTİMİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİ
EN THE VIEWS OF SPECIAL EDUCATION AND REHABILITATION CENTER STAFF ABOUT SEXUAL EDUCATION OF PERSONS WITH DISABILITIES
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
TR Hemşirelik Son Sınıf Öğrencilerinin Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Konusundaki Bilgi ve Tutumları
EN The Knowledge and Attitudes of Nursing Senior Students Regarding Traditional and Complementary Medicine
turco | inglês |
---|---|
hemşirelik | nursing |
geleneksel | traditional |
ve | and |
tıp | medicine |
bilgi | knowledge |
ın | of |
TR İşlem kapasitesine istek üzerine erişim olanağı edinin. Beklemekten kurtulun ve gerek maliyet gerekse altyapı konusundaki kısıtlamaları düşünmeden karmaşık sorunların çözümüne odaklanmaya daha fazla zaman ayırın.
EN Gain on-demand access to compute capacity. Skip the wait and save more time to focus on solving complex problems without worrying about cost and infrastructure constraints.
turco | inglês |
---|---|
erişim | access |
maliyet | cost |
altyapı | infrastructure |
karmaşık | complex |
zaman | time |
TR Bu, SSL'nin konusundaki ortak adı kontrol ederek yapılabilir.
EN This can be done by checking the common name in SSL's subject.
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
ortak | common |
adı | name |
kontrol | checking |
yapılabilir | can |
TR Mobil çalışanlarınızın iletişim konusundaki etkililiğini, gün boyu ihtiyaç duydukları verilere ve insanlara ulaşmak için birden fazla cihaz kullanma ihtiyacını ortadan kaldırarak artırın.
EN Optimize the productivity and effectiveness of your frontline workers through the automation of the simple, repetitive tasks your business requires, creating the freedom your workers need to focus on higher-value tasks.
turco | inglês |
---|---|
ihtiyaç | need |
TR İş inovasyon, liderlik, teknolojik ilerlemeler ve sektörde ilklere geldiğinde… Zebra’nın Android temelli cihazlar konusundaki eserleri rakipsizdir
EN When it comes to innovation, leadership, technological advancements and industry firsts
turco | inglês |
---|---|
inovasyon | innovation |
liderlik | leadership |
teknolojik | technological |
ve | and |
TR Hata tespit etme, tanımlama, önleme ve risk yönetimini baz alan yaklaşımlar ile emniyet konusundaki riskleri minimize etmeyi
EN Minimizing risks regarding safety using approaches based on failure detection, definition, prevention and risk management.
turco | inglês |
---|---|
tespit | detection |
önleme | prevention |
emniyet | safety |
TR İş Sağlığı ve Güvenliği konusundaki yasal yükümlülükleri, ilgili standartları ve şartları karşılamayı,
EN To provide the legal responsibilities, related standarts and requirements in the topic of Occupational Health and Safety.
turco | inglês |
---|---|
sağlığı | health |
ve | and |
güvenliği | safety |
yasal | legal |
ilgili | related |
TR Aşı yaptırmış kişiler konusundaki tutumla ilgili herhâlde ileride toplumsal bir tartışmaya ihtiyacımız olacaktır.
EN We will probably need a societal debate in the future on whether vaccinated people should be treated differently from others.
turco | inglês |
---|---|
kişiler | people |
TR Siz ve meslektaşlarınız pandemi esnasında tıp etiği konusundaki düşünceleriniz nedeniyle çok rağbet görüyorsunuz; ilk önce triaj; yani hastaların tedavisinde öncelik sıralaması, konuşulan bir meseleydi, şimdi de aşının dağıtımı
EN You and your colleagues are in great demand for medical ethical opinions – initially, the focus was on triage, the prioritisation of patients for treatment, now it is on the distribution of vaccines
turco | inglês |
---|---|
tıp | medical |
şimdi | now |
TR Henüz oldukça yeni olan anabilim dalı, mevcut tarım bölümünün kapsamını ekolojik tarım konusundaki altı uzmanlık modülüyle genişletiyor
EN This relatively new study area expands the existing study programme in agriculture with six specialist modules in ecological agriculture
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
tarım | agriculture |
ekolojik | ecological |
TR Pazar günü Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki ile gerçekleştirdiği bir buluşmada Scholz, bu nedenle Alman hükümetinin demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri konusundaki anlaşmazlıkta ilerleme kaydedilmesini umut ettiğini söyledi.
EN The German government therefore hopes that progress can be made in the dispute over democracy and the rule of law, Scholz said in Warsaw on Sunday during a meeting with the Polish head of government Mateusz Morawiecki.
turco | inglês |
---|---|
pazar | sunday |
alman | german |
demokrasi | democracy |
hukuk | law |
ilerleme | progress |
TR Almanya sürdürülebilirlik stratejisi konusundaki başarısını nasıl ölçüyor?
EN How does Germany assess the success of the Sustainable Development Strategy?
turco | inglês |
---|---|
almanya | germany |
stratejisi | strategy |
başarısı | success |
ın | of |
TR Bir Alman çiftçisi kaç kişiyi besliyor, Alman tarımı ne kadar „organik“? Bu olguları bilirsen, tarım konusundaki her sohbetin parlayan yıldızı olursun.
EN How many people does a farmer feed? To what extent is German agriculture organic? These facts will help you shine in any discussions on the topic.
turco | inglês |
---|---|
alman | german |
kaç | how many |
organik | organic |
tarım | agriculture |
TR Eyring, Dünya İklim Konseyi’nin “İklim Sistemi Üzerindeki İnsani Etki” konusundaki başyazarı.
EN For the Intergovernmental Panel on Climate Change, Eyring is the lead author of “Human Influence on the Climate System”.
turco | inglês |
---|---|
sistemi | system |
TR Kaiserslautern Teknik Üniversitesi, bir yandan yapay zeka konusundaki araştırmalarla dikkatleri üzerine çekerken, öte yandan turistler şarap festivali rehavetine ve çevrede bulunan, tablo gibi güzel bağcı köylerine bayılıyorlar.
EN While the Technische Universität Kaiserslautern attracts attention with its artificial intelligence research, tourists love the cosy atmosphere during the town’s wine festivals and the picturesque wine-growing villages in the region.
turco | inglês |
---|---|
zeka | intelligence |
turistler | tourists |
şarap | wine |
TR Paula Hofmann oyunu kime ve hangi partiye vereceği konusundaki kararını vermek için Pia Dietz’in başvurduğu yöntemlere başvurmuş. Pia gibi Paula da kimi seçeceğini biliyor.
EN Paula Hofmann has based her decision on similar information sources to those used by Pia Dietz. And she too knows who she will be voting for on 26 September.
TR Almanya’nın iklim konusundaki dış politikası, iklim değişikliğinin getirdiği güvenlik risklerinin uluslararası düzeyde gündeme alınmasına katkı sağladı
EN German climate foreign policy has contributed to putting the security risks of climate change on the agenda at the international level
turco | inglês |
---|---|
almanya | german |
iklim | climate |
dış | foreign |
politikası | policy |
güvenlik | security |
uluslararası | international |
düzeyde | level |
TR Elde edilen ana bilgilerden biri şu: Bölgede yaşayan insanlar için en zorlu görev; bu tatlı su gölünün giderek artan ölçüde kurumasından ziyade, yağmur ve kuraklık dönemlerinin ne zaman olduğu konusundaki belirsizlik
EN One of its main findings is that the largest challenge facing the region’s inhabitants is not the drying out of the enormous freshwater lake, but the uncertainty about when to expect rain and periods of drought
turco | inglês |
---|---|
ana | main |
kuraklık | drought |
olduğu | is |
TR Felsefecilerin göç konusundaki güncel sorulara yanıtı ne? Felsefe profesörü ve eski devlet bakanı Julian Nida Rümelin ile kısa bir söyleşi.
EN How do philosophers respond to current migration issues? A brief interview with Julian Nida-Rümelin, professor of philosophy and former Federal Government commissioner.
turco | inglês |
---|---|
göç | migration |
güncel | current |
eski | former |
devlet | government |
kısa | brief |
TR Borçlar konusundaki sorumluluk ve ortak bir savunma eksik.
EN There is a lack of responsibility for debt and common defence.
turco | inglês |
---|---|
sorumluluk | responsibility |
ortak | common |
savunma | defence |
TR Müşterilerimizi ve işimizi güvenlik ve gizlilik uygulamalarıyla koruma konusundaki kararlılığımızla ilgili bilgiler.
EN Information about our commitment to protect our clients and business with security and privacy practices.
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
ilgili | about |
bilgiler | information |
TR Politika ve yönetişim konusundaki yenilikçi yeni yaklaşımları Dördüncü Endüstri Devriminde birlikte tasarlamak ve yönlendirmek üzere dünyanın dört bir yanından gelen paydaşlarla birlikte çalışır.
EN Partners with stakeholders from around the world to co-design and pilot innovative new approaches to policy and governance in the Fourth Industrial Revolution.
turco | inglês |
---|---|
politika | policy |
yenilikçi | innovative |
yeni | new |
dördüncü | fourth |
tasarlamak | design |
dünyanın | world |
TR Kötü alışkanlıklar ve SEO konusundaki deneyimsizlik, farkında olmadan kendi sitenizin SEO değerini sabote etmenize yol açabilir ve bunu çok geç olana kadar fark etmeyebilirsiniz
EN Poor habits and inexperience with SEO may lead to you unknowingly sabotaging your own site’s SEO value, and you may not notice this until it’s far too late
turco | inglês |
---|---|
seo | seo |
olmadan | not |
geç | late |
Mostrando 50 de 50 traduções