EN You might be suffering from supply chain constraints due to COVID-19
EN You might be suffering from supply chain constraints due to COVID-19
TR COVID-19 kaynaklı sınırlamalarından tedarik zinciriniz etkilenebilir
inglês | turco |
---|---|
supply | tedarik |
EN Gain on-demand access to compute capacity. Skip the wait and save more time to focus on solving complex problems without worrying about cost and infrastructure constraints.
TR İşlem kapasitesine istek üzerine erişim olanağı edinin. Beklemekten kurtulun ve gerek maliyet gerekse altyapı konusundaki kısıtlamaları düşünmeden karmaşık sorunların çözümüne odaklanmaya daha fazla zaman ayırın.
inglês | turco |
---|---|
access | erişim |
complex | karmaşık |
cost | maliyet |
infrastructure | altyapı |
and | ve |
time | zaman |
problems | sorunları |
on | üzerine |
EN Gain on-demand access to compute capacity. Skip the wait and save more time to focus on solving complex problems without worrying about cost and infrastructure constraints.
TR İşlem kapasitesine istek üzerine erişim olanağı edinin. Beklemekten kurtulun ve gerek maliyet gerekse altyapı konusundaki kısıtlamaları düşünmeden karmaşık sorunların çözümüne odaklanmaya daha fazla zaman ayırın.
inglês | turco |
---|---|
access | erişim |
complex | karmaşık |
cost | maliyet |
infrastructure | altyapı |
and | ve |
time | zaman |
problems | sorunları |
on | üzerine |
EN And she acted more decisively here than in the euro crisis, to which she responded very hesitantly at first, mainly because of internal political constraints
TR Şansölye bu konuda, iç politikaya dair kaygıları nedenleriyle başta çok tereddütlü tepki gösterdiği avro krizinden daha kararlı davrandı
inglês | turco |
---|---|
here | bu |
EN Really? Wouldn’t it be better to enjoy the works out in the open air, away from the enclosed halls and free of all constraints? Many cities and festivals in Germany are setting an example
TR Gerçekten mi? Aslında eserlerin tadını tüm kapalı mekanların dışında ve zorunlulukların ötesinde açık havada çıkarmak gerekmez mi? Almanya'daki çoğu yerel yönetim ve festival bunun örneklerini sergiliyor
inglês | turco |
---|---|
really | gerçekten |
enjoy | tadını |
out | dışında |
open | açık |
and | ve |
the | çoğu |
all | tüm |
EN Cost constraints can also contribute to outages if equipment is not monitored and serviced proactively
TR Ekipmanların proaktif olarak izlenmemesi ve bakımının yapılmaması durumunda maliyet kısıtlamaları da kesintilere katkıda bulunabilir
inglês | turco |
---|---|
cost | maliyet |
equipment | ekipmanlar |
and | ve |
to | olarak |
contribute | katkı |
EN Maximize your results while minimizing constraints with our solutions
TR Çözümlerimizi kullanarak engelleri en aza indirin ve sonuçları maksimize edin
inglês | turco |
---|---|
with | kullanarak |
results | sonuçları |
your | ve |
EN We organized peer trainings to mitigate non-structural risks inside households
TR Evlerde yapısal olmayan risklerin azaltılmasına yönelik akran eğitimleri gerçekleştirdik
inglês | turco |
---|---|
peer | akran |
risks | risklerin |
structural | yapısal |
to | yönelik |
EN In addition, we provided TL 1,000 in cash support to 325 female household heads at risk of gender-based violence in Adana and Hatay to mitigate the negative effects of the pandemic
TR Ayrıca, Adana ve Hatay’da toplam 325 toplumsal cinsiyet temelli şiddet riski altındaki hane reisi kadına, pandeminin negatif etkilerini azaltma amacıyla 1000TL’lik nakit desteği sağladık
inglês | turco |
---|---|
cash | nakit |
support | desteği |
risk | riski |
adana | adana |
and | ve |
effects | etkilerini |
the | toplam |
gender | cinsiyet |
based | temelli |
violence | şiddet |
to | ayrıca |
EN In order to mitigate the effects of past traumas and minimize impediments to social cohesion, we deliver mental health and psycho-social support services.
TR Travmaları ve uyum sorunlarını azaltmaya, karşılaştıkları sorunlarla baş edebilmelerini sağlamaya yönelik ruh sağlığı ve psiko-sosyal destek çalışmaları yapıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
social | sosyal |
mental | ruh |
health | sağlığı |
support | destek |
EN However, we have done everything (humanly) possible to mitigate such threats.
TR Bununla birlikte, bu tür tehditleri azaltmak için mümkün olan her şeyi (insanca) yaptık.
inglês | turco |
---|---|
possible | mümkün |
threats | tehditleri |
to | şeyi |
EN Support to Life responds to disasters by means of working to mitigate risks, strengthening capacities and boosting resilience of most vulnerable segments of society
TR Hayata Destek risklerin asgari düzeye indirilmesi için çalışır ve toplumların en zarar görebilir kesimlerinin kapasitelerini güçlendirerek, dirençliliklerini arttırarak afetlere müdahale eder
inglês | turco |
---|---|
support | destek |
risks | risklerin |
and | ve |
of | in |
most | en |
to | için |
to life | hayata |
EN Support to Life responds to disasters by means of working to mitigate risks, strengthening capacities and boosting resilience of most vulnerable segments of society
TR Hayata Destek risklerin asgari düzeye indirilmesi için çalışır ve toplumların en zarar görebilir kesimlerinin kapasitelerini güçlendirerek, dirençliliklerini arttırarak afetlere müdahale eder
inglês | turco |
---|---|
support | destek |
risks | risklerin |
and | ve |
of | in |
most | en |
to | için |
to life | hayata |
EN We organized peer trainings to mitigate non-structural risks inside households
TR Evlerde yapısal olmayan risklerin azaltılmasına yönelik akran eğitimleri gerçekleştirdik
inglês | turco |
---|---|
peer | akran |
risks | risklerin |
structural | yapısal |
to | yönelik |
EN In addition, we provided TL 1,000 in cash support to 325 female household heads at risk of gender-based violence in Adana and Hatay to mitigate the negative effects of the pandemic
TR Ayrıca, Adana ve Hatay’da toplam 325 toplumsal cinsiyet temelli şiddet riski altındaki hane reisi kadına, pandeminin negatif etkilerini azaltma amacıyla 1000TL’lik nakit desteği sağladık
inglês | turco |
---|---|
cash | nakit |
support | desteği |
risk | riski |
adana | adana |
and | ve |
effects | etkilerini |
the | toplam |
gender | cinsiyet |
based | temelli |
violence | şiddet |
to | ayrıca |
EN In order to mitigate the effects of past traumas and minimize impediments to social cohesion, we deliver mental health and psycho-social support services.
TR Travmaları ve uyum sorunlarını azaltmaya, karşılaştıkları sorunlarla baş edebilmelerini sağlamaya yönelik ruh sağlığı ve psiko-sosyal destek çalışmaları yapıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
social | sosyal |
mental | ruh |
health | sağlığı |
support | destek |
EN You can use AWS Organizations to create a Security group and provide them read-only access to all of your resources to identify and mitigate security concerns
TR Bir Güvenlik grubu oluşturmak ve güvenlik ile ilgili endişeleri belirlemek ve azaltmak amacıyla bu ekibin tüm kaynaklarınıza salt okunur şekilde erişimini sağlamak için AWS Organizations’ı kullanabilirsiniz
inglês | turco |
---|---|
aws | aws |
security | güvenlik |
you can use | kullanabilirsiniz |
group | grubu |
to | sağlamak |
all | tüm |
of | in |
a | bir |
and | ve |
them | için |
resources | kaynaklar |
identify | belirlemek |
EN Getting a good Crypto education will help you understand how to mitigate the risks and capitalise on the gains
TR İyi bir Kripto eğitimi almak, riskleri nasıl azaltacağınızı ve kazançlardan nasıl yararlanacağınızı anlamanıza yardımcı olacaktır
inglês | turco |
---|---|
crypto | kripto |
education | eğitimi |
risks | riskleri |
will | olacaktır |
getting | almak |
and | ve |
help | yardımcı |
how | nasıl |
EN Optimising cash flow to mitigate risks
TR Riskleri hafifletmek için nakit akışını optimize etme
inglês | turco |
---|---|
cash | nakit |
risks | riskleri |
to | için |
flow | akışını |
EN The ability to mitigate risks and respond with speed and agility enables businesses to have a competitive edge
TR Riskleri hafifletme, hızla ve çeviklikle karşılık verme becerisi, şirketlerin rekabet üstünlüğü elde etmelerine olanak sağlar
inglês | turco |
---|---|
risks | riskleri |
and | ve |
enables | sağlar |
competitive | rekabet |
with | elde |
EN The firm’s support focuses on helping clients to take advantage of opportunities and mitigate risks during global trade
TR Müvekkillerin küresel ticari faaliyetleri esnasında elde ettikleri avantajları değerlendirebilmelerini ve riskleri en aza indirmelerini hedeflemektedir
inglês | turco |
---|---|
clients | müvekkillerin |
and | ve |
risks | riskleri |
global | küresel |
trade | ticari |
EN These support clients to identify and mitigate any associated risks under extraterritorial legislation which may arise during investigations.
TR Bu sayede müvekkiller, etkisi ülke sınırlarını aşan mevzuat düzenlemelerinden kaynaklanabilecek risklerin tespiti ve en aza indirgenmesi konularında başarılı bir destek alırlar.
inglês | turco |
---|---|
support | destek |
risks | risklerin |
these | bu |
and | ve |
to | bir |
EN Our support focuses particularly on resolving issues as quickly as possible, so also often includes pre-emptive elements to address and mitigate problems before they arise.
TR Hatta, uyuşmazlıkları daha ortaya çıkmadan ele alıp ve yönetme eğilimindedir.
inglês | turco |
---|---|
to | hatta |
and | ve |
EN We organized peer trainings to mitigate non-structural risks inside households
TR Evlerde yapısal olmayan risklerin azaltılmasına yönelik akran eğitimleri gerçekleştirdik
inglês | turco |
---|---|
peer | akran |
risks | risklerin |
structural | yapısal |
to | yönelik |
EN In addition, we provided TL 1,000 in cash support to 325 female household heads at risk of gender-based violence in Adana and Hatay to mitigate the negative effects of the pandemic
TR Ayrıca, Adana ve Hatay’da toplam 325 toplumsal cinsiyet temelli şiddet riski altındaki hane reisi kadına, pandeminin negatif etkilerini azaltma amacıyla 1000TL’lik nakit desteği sağladık
inglês | turco |
---|---|
cash | nakit |
support | desteği |
risk | riski |
adana | adana |
and | ve |
effects | etkilerini |
the | toplam |
gender | cinsiyet |
based | temelli |
violence | şiddet |
to | ayrıca |
EN In order to mitigate the effects of past traumas and minimize impediments to social cohesion, we deliver mental health and psycho-social support services.
TR Travmaları ve uyum sorunlarını azaltmaya, karşılaştıkları sorunlarla baş edebilmelerini sağlamaya yönelik ruh sağlığı ve psiko-sosyal destek çalışmaları yapıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
social | sosyal |
mental | ruh |
health | sağlığı |
support | destek |
EN We organized peer trainings to mitigate non-structural risks inside households
TR Evlerde yapısal olmayan risklerin azaltılmasına yönelik akran eğitimleri gerçekleştirdik
inglês | turco |
---|---|
peer | akran |
risks | risklerin |
structural | yapısal |
to | yönelik |
EN In addition, we provided TL 1,000 in cash support to 325 female household heads at risk of gender-based violence in Adana and Hatay to mitigate the negative effects of the pandemic
TR Ayrıca, Adana ve Hatay’da toplam 325 toplumsal cinsiyet temelli şiddet riski altındaki hane reisi kadına, pandeminin negatif etkilerini azaltma amacıyla 1000TL’lik nakit desteği sağladık
inglês | turco |
---|---|
cash | nakit |
support | desteği |
risk | riski |
adana | adana |
and | ve |
effects | etkilerini |
the | toplam |
gender | cinsiyet |
based | temelli |
violence | şiddet |
to | ayrıca |
EN In order to mitigate the effects of past traumas and minimize impediments to social cohesion, we deliver mental health and psycho-social support services.
TR Travmaları ve uyum sorunlarını azaltmaya, karşılaştıkları sorunlarla baş edebilmelerini sağlamaya yönelik ruh sağlığı ve psiko-sosyal destek çalışmaları yapıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
social | sosyal |
mental | ruh |
health | sağlığı |
support | destek |
EN Cost of a Data Breach Report 2021 explores ways to help mitigate risk
TR Bir Veri İhlalinin Maliyeti Raporu 2021, riski azaltmaya yardımcı olacak yöntemleri inceliyor
inglês | turco |
---|---|
cost | maliyeti |
risk | riski |
data | veri |
report | raporu |
help | yardımcı |
EN Explore financial impacts and cybersecurity measures that can help your organization mitigate costs with insights from the 2021 Cost of a Data Breach Report.
TR 2021 Bir Veri İhlalinin Maliyeti Raporundan içgörülerle finansal etkileri ve kuruluşunuzun maliyetleri düşürmesine yardımcı olabilecek siber güvenlik önlemlerini keşfedin.
inglês | turco |
---|---|
explore | keşfedin |
financial | finansal |
organization | kuruluş |
can | olabilecek |
data | veri |
costs | maliyetleri |
cost | maliyeti |
help | yardımcı |
and | ve |
EN Our support focuses particularly on resolving issues as quickly as possible, so also often includes pre-emptive elements to address and mitigate problems before they arise.
TR Hatta, uyuşmazlıkları daha ortaya çıkmadan ele alıp ve yönetme eğilimindedir.
inglês | turco |
---|---|
to | hatta |
and | ve |
EN The EU pledged 92 million euros to the countries of the Sahel zone in order, among other things, to mitigate the socioeconomic effects of the pandemic
TR AB, pandeminin özellikle sosyo-ekonomik sonuçlarını hafifletmek için Sahel bölgesindeki ülkelere 92 milyon avro için söz verdi
inglês | turco |
---|---|
eu | ab |
million | milyon |
euros | avro |
countries | ülkelere |
of | in |
to | için |
EN Emergency aid and short-time working aim to mitigate the economic impact
TR Acil yardımlar ve kısa çalışma yoluyla ekonomik etkiler hafifletilmeye çalışılıyor
inglês | turco |
---|---|
economic | ekonomik |
short | kısa |
working | çalışma |
and | ve |
EN Helping you mitigate transactional risks involved in trade finance
TR Ticaret finansmanına dahil olan işlem risklerini azaltmaya yardımcı oluyoruz
inglês | turco |
---|---|
risks | risklerini |
trade | ticaret |
EN An extensible open source toolkit can help you examine, report, and mitigate discrimination and bias in machine learning models throughout the AI application lifecycle
TR Genişletilebilir bir açık kaynak araç takımı, yapay zeka uygulaması yaşam çevrimi boyunca makine öğrenimi modellerindeki ayrımcılığı ve yanlı tutumu incelemenize, raporlamanıza ve azaltmanıza yardımcı olabilir.
inglês | turco |
---|---|
open | açık |
source | kaynak |
can | olabilir |
application | uygulaması |
help | yardımcı |
machine | makine |
the | araç |
and | ve |
learning | öğrenimi |
in | bir |
EN It’s a unique application-centric approach to ITOps that helps you automate labor-intensive IT processes and proactively mitigate high impact events
TR Bu, yoğun iş gücü gerektiren BT süreçlerini otomatikleştirmenize ve etkisi büyük olayları proaktif olarak hafifletmenize yardımcı olan, uygulama merkezli, benzersiz bir BT operasyonları yaklaşımıdır
inglês | turco |
---|---|
high | büyük |
impact | etkisi |
intensive | yoğun |
application | uygulama |
events | olayları |
a | yardımcı |
unique | benzersiz |
approach | yaklaşım |
and | ve |
its | bu |
it | bt |
to | bir |
Mostrando 37 de 37 traduções