EN AWS customers can enforce least privilege by securely encrypting their CJI and limiting all access to the CJI to only those with access to the encryption keys
"least privilege access" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN AWS customers can enforce least privilege by securely encrypting their CJI and limiting all access to the CJI to only those with access to the encryption keys
TR AWS müşterileri CJI'lerini güvenle şifreleyerek ve CJI'yi yalnızca şifreleme anahtarları olanların erişebileceği biçimde kısıtlayarak en az ayrıcalık uygulayabilir
inglês | turco |
---|---|
aws | aws |
customers | müşterileri |
privilege | ayrıcalık |
securely | güvenle |
encryption | şifreleme |
keys | anahtarları |
least | az |
and | ve |
EN We regularly conduct user access reviews to ensure appropriate permissions are in place, in accordance with the least privilege principle
TR En az ayrıcalık ilkesine uygun olarak, uygun izinlerin yerinde olmasını sağlamak için düzenli olarak kullanıcı erişim değerlendirmeleri yapıyoruz
inglês | turco |
---|---|
access | erişim |
privilege | ayrıcalık |
user | kullanıcı |
with | uygun |
least | az |
to | sağlamak |
in | için |
regularly | düzenli olarak |
ensure | sağlamak için |
accordance | olarak |
EN I feel it’s a privilege to be able to use my voice. It’s a privilege that by no means everyone in the world has yet.
TR Oyumu kullanabiliyor olmayı bir ayrıcalık olarak görüyorum. Bu ayrıcalığa asla dünyadaki tüm insanlar sahip değil.
inglês | turco |
---|---|
privilege | ayrıcalık |
in the world | dünyadaki |
to be | olmayı |
the | değil |
has | bu |
a | bir |
EN You can apply least-privilege practices by creating custom permissions for job categories
TR İş kategorileri için özel izinler oluşturarak az ayrıcalıklı uygulamalar kullanın
inglês | turco |
---|---|
you | in |
practices | uygulamalar |
categories | kategorileri |
for | için |
by | oluşturarak |
custom | özel |
EN 8.1. Sustain per capita economic growth in accordance with national circumstances and, in particular, at least 7 per cent gross domestic product growth per annum in the least developed countries
TR 8.1. Kişi başına düşen gelir artışının ulusal koşullara uygun olarak sürdürülmesi ve özellikle en az gelişmiş ülkelerde gayri safi yurt içi hasılada yıllık en az yüzde 7 oranında büyüme olmasının sağlanması
inglês | turco |
---|---|
capita | kişi |
growth | büyüme |
national | ulusal |
domestic | yurt içi |
developed | gelişmiş |
countries | ülkelerde |
per cent | yüzde |
and | ve |
at | nda |
with | uygun |
least | az |
per | başına |
accordance | olarak |
EN Last but not least, the keyword rank tracker also displays how competitive the target keywords are on a scale of 0 to 100 (0 being the least competitive, and 100 being the most competitive)
TR Son olarak, anahtar kelime sıralama izleyicisi, hedef anahtar kelimelerin 0 ila 100 arasında ne kadar rekabetçi olduğunu da gösterir (0 en az rekabetçi ve 100 en çok rekabetçi)
inglês | turco |
---|---|
rank | sıralama |
displays | gösterir |
competitive | rekabetçi |
target | hedef |
most | en |
last | son |
least | az |
being | ne |
and | ve |
to | kadar |
the | arasında |
EN 9.c. Significantly increase access to information and communications technology and strive to provide universal and affordable access to the Internet in least developed countries by 2020
TR 9.c. Bilgi ve iletişim teknolojilerine erişimin önemli ölçüde artırılması ve 2020 yılına kadar en az gelişmiş ülkelerde evrensel ve uygun fiyatlı internet hizmetlerine erişimin sağlanması için çaba gösterilmesi
inglês | turco |
---|---|
c | c |
increase | en |
access | erişimin |
universal | evrensel |
internet | internet |
developed | gelişmiş |
countries | ülkelerde |
and | ve |
information | bilgi |
communications | iletişim |
affordable | uygun |
least | az |
to | için |
EN We’re always searching for motivated and talented people from different cultures, countries and backgrounds to help us create solutions that make access to safe food a right rather than a privilege.
TR Güvenli gıdaya erişimi ayrıcalıktan çok hak haline getiren çözümler oluşturmamıza yardımcı olacak, farklı kültür, ülke ve geçmişlerden istekli ve yetenekli insanlara her zaman ihtiyacımız var.
inglês | turco |
---|---|
talented | yetenekli |
people | insanlara |
access | erişimi |
right | hak |
countries | ülke |
different | farklı |
solutions | çözümler |
and | ve |
help | yardımcı |
always | her zaman |
EN At Tetra Pak, we firmly believe that being able to access safe and nutritious food should be considered a right, not a privilege
TR Tetra Pak olarak güvenli ve besleyici gıdaya erişebilmenin ayrıcalık değil, hak olarak kabul edilmesi gerektiğine gönülden inanıyoruz
inglês | turco |
---|---|
tetra | tetra |
pak | pak |
right | hak |
not | değil |
privilege | ayrıcalık |
at | de |
and | ve |
to | edilmesi |
safe | güvenli |
EN And it’s our privilege to help you experience this each time you’re our guest.
TR Ve misafirimiz olduğunuz her seferinde bunu yaşamanıza yardımcı olmak bizim için bir ayrıcalıktır
inglês | turco |
---|---|
time | seferinde |
help | yardımcı |
and | ve |
its | in |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
inglês | turco |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
inglês | turco |
---|---|
fairmont | fairmont |
heritage | miras |
benefits | avantajlar |
live | live |
limitless | limitless |
elevated | yükseltilmiş |
status | statü |
year | yıl |
owners | sahipleri |
program | programı |
and | ve |
owner | sahibi |
of | her |
EN Equally important is the intrinsic feeling of privilege that one feels at Fairmont Heritage Place
TR Eşit miktarda önemli olan Fairmont Miras Alanı’nda hissedilen içgüdüsel ayrıcalık duygusudur
inglês | turco |
---|---|
privilege | ayrıcalık |
at | nda |
fairmont | fairmont |
heritage | miras |
important | önemli |
is | olan |
EN Begin your happily-ever-after at Fairmont hotels - it is our privilege to make your dreams come true
TR Sonsuza kadar mutluluğunuza Fairmont otellerinde başlayın, hayallerinizi gerçeğe dönüştürmek bizim için bir ayrıcalıktır
inglês | turco |
---|---|
begin | başlayın |
fairmont | fairmont |
ever | sonsuza |
your dreams | hayallerinizi |
our | bizim |
your | dönüştürmek |
to | için |
EN Accessibility is a right, not a privilege.
TR Erişilebilirlik bir haktır, ayrıcalık değil.
inglês | turco |
---|---|
accessibility | erişilebilirlik |
not | değil |
privilege | ayrıcalık |
a | bir |
EN Begin your happily-ever-after at Fairmont hotels - it is our privilege to make your dreams come true
TR Sonsuza kadar mutluluğunuza Fairmont otellerinde başlayın, hayallerinizi gerçeğe dönüştürmek bizim için bir ayrıcalıktır
inglês | turco |
---|---|
begin | başlayın |
fairmont | fairmont |
ever | sonsuza |
your dreams | hayallerinizi |
our | bizim |
your | dönüştürmek |
to | için |
EN And it’s our privilege to help you experience this each time you’re our guest.
TR Ve misafirimiz olduğunuz her seferinde bunu yaşamanıza yardımcı olmak bizim için bir ayrıcalıktır
inglês | turco |
---|---|
time | seferinde |
help | yardımcı |
and | ve |
its | in |
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
inglês | turco |
---|---|
fairmont | fairmont |
heritage | miras |
benefits | avantajlar |
live | live |
limitless | limitless |
elevated | yükseltilmiş |
status | statü |
year | yıl |
owners | sahipleri |
program | programı |
and | ve |
owner | sahibi |
of | her |
EN Equally important is the intrinsic feeling of privilege that one feels at Fairmont Heritage Place
TR Eşit miktarda önemli olan Fairmont Miras Alanı’nda hissedilen içgüdüsel ayrıcalık duygusudur
inglês | turco |
---|---|
privilege | ayrıcalık |
at | nda |
fairmont | fairmont |
heritage | miras |
important | önemli |
is | olan |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
inglês | turco |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
EN Begin your happily-ever-after at Fairmont hotels - it is our privilege to make your dreams come true
TR Sonsuza kadar mutluluğunuza Fairmont otellerinde başlayın, hayallerinizi gerçeğe dönüştürmek bizim için bir ayrıcalıktır
inglês | turco |
---|---|
begin | başlayın |
fairmont | fairmont |
ever | sonsuza |
your dreams | hayallerinizi |
our | bizim |
your | dönüştürmek |
to | için |
EN And it’s our privilege to help you experience this each time you’re our guest.
TR Ve misafirimiz olduğunuz her seferinde bunu yaşamanıza yardımcı olmak bizim için bir ayrıcalıktır
inglês | turco |
---|---|
time | seferinde |
help | yardımcı |
and | ve |
its | in |
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
inglês | turco |
---|---|
fairmont | fairmont |
heritage | miras |
benefits | avantajlar |
live | live |
limitless | limitless |
elevated | yükseltilmiş |
status | statü |
year | yıl |
owners | sahipleri |
program | programı |
and | ve |
owner | sahibi |
of | her |
EN Equally important is the intrinsic feeling of privilege that one feels at Fairmont Heritage Place
TR Eşit miktarda önemli olan Fairmont Miras Alanı’nda hissedilen içgüdüsel ayrıcalık duygusudur
inglês | turco |
---|---|
privilege | ayrıcalık |
at | nda |
fairmont | fairmont |
heritage | miras |
important | önemli |
is | olan |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
inglês | turco |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
EN Begin your happily-ever-after at Fairmont hotels - it is our privilege to make your dreams come true
TR Sonsuza kadar mutluluğunuza Fairmont otellerinde başlayın, hayallerinizi gerçeğe dönüştürmek bizim için bir ayrıcalıktır
inglês | turco |
---|---|
begin | başlayın |
fairmont | fairmont |
ever | sonsuza |
your dreams | hayallerinizi |
our | bizim |
your | dönüştürmek |
to | için |
EN And it’s our privilege to help you experience this each time you’re our guest.
TR Ve misafirimiz olduğunuz her seferinde bunu yaşamanıza yardımcı olmak bizim için bir ayrıcalıktır
inglês | turco |
---|---|
time | seferinde |
help | yardımcı |
and | ve |
its | in |
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
inglês | turco |
---|---|
fairmont | fairmont |
heritage | miras |
benefits | avantajlar |
live | live |
limitless | limitless |
elevated | yükseltilmiş |
status | statü |
year | yıl |
owners | sahipleri |
program | programı |
and | ve |
owner | sahibi |
of | her |
EN Equally important is the intrinsic feeling of privilege that one feels at Fairmont Heritage Place
TR Eşit miktarda önemli olan Fairmont Miras Alanı’nda hissedilen içgüdüsel ayrıcalık duygusudur
inglês | turco |
---|---|
privilege | ayrıcalık |
at | nda |
fairmont | fairmont |
heritage | miras |
important | önemli |
is | olan |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
inglês | turco |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
EN Begin your happily-ever-after at Fairmont hotels - it is our privilege to make your dreams come true
TR Sonsuza kadar mutluluğunuza Fairmont otellerinde başlayın, hayallerinizi gerçeğe dönüştürmek bizim için bir ayrıcalıktır
inglês | turco |
---|---|
begin | başlayın |
fairmont | fairmont |
ever | sonsuza |
your dreams | hayallerinizi |
our | bizim |
your | dönüştürmek |
to | için |
EN And it’s our privilege to help you experience this each time you’re our guest.
TR Ve misafirimiz olduğunuz her seferinde bunu yaşamanıza yardımcı olmak bizim için bir ayrıcalıktır
inglês | turco |
---|---|
time | seferinde |
help | yardımcı |
and | ve |
its | in |
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
inglês | turco |
---|---|
fairmont | fairmont |
heritage | miras |
benefits | avantajlar |
live | live |
limitless | limitless |
elevated | yükseltilmiş |
status | statü |
year | yıl |
owners | sahipleri |
program | programı |
and | ve |
owner | sahibi |
of | her |
EN Equally important is the intrinsic feeling of privilege that one feels at Fairmont Heritage Place
TR Eşit miktarda önemli olan Fairmont Miras Alanı’nda hissedilen içgüdüsel ayrıcalık duygusudur
inglês | turco |
---|---|
privilege | ayrıcalık |
at | nda |
fairmont | fairmont |
heritage | miras |
important | önemli |
is | olan |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
inglês | turco |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
EN Begin your happily-ever-after at Fairmont hotels - it is our privilege to make your dreams come true
TR Sonsuza kadar mutluluğunuza Fairmont otellerinde başlayın, hayallerinizi gerçeğe dönüştürmek bizim için bir ayrıcalıktır
inglês | turco |
---|---|
begin | başlayın |
fairmont | fairmont |
ever | sonsuza |
your dreams | hayallerinizi |
our | bizim |
your | dönüştürmek |
to | için |
EN And it’s our privilege to help you experience this each time you’re our guest.
TR Ve misafirimiz olduğunuz her seferinde bunu yaşamanıza yardımcı olmak bizim için bir ayrıcalıktır
inglês | turco |
---|---|
time | seferinde |
help | yardımcı |
and | ve |
its | in |
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
inglês | turco |
---|---|
fairmont | fairmont |
heritage | miras |
benefits | avantajlar |
live | live |
limitless | limitless |
elevated | yükseltilmiş |
status | statü |
year | yıl |
owners | sahipleri |
program | programı |
and | ve |
owner | sahibi |
of | her |
EN Equally important is the intrinsic feeling of privilege that one feels at Fairmont Heritage Place
TR Eşit miktarda önemli olan Fairmont Miras Alanı’nda hissedilen içgüdüsel ayrıcalık duygusudur
inglês | turco |
---|---|
privilege | ayrıcalık |
at | nda |
fairmont | fairmont |
heritage | miras |
important | önemli |
is | olan |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
inglês | turco |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
EN Begin your happily-ever-after at Fairmont hotels - it is our privilege to make your dreams come true
TR Sonsuza kadar mutluluğunuza Fairmont otellerinde başlayın, hayallerinizi gerçeğe dönüştürmek bizim için bir ayrıcalıktır
inglês | turco |
---|---|
begin | başlayın |
fairmont | fairmont |
ever | sonsuza |
your dreams | hayallerinizi |
our | bizim |
your | dönüştürmek |
to | için |
EN And it’s our privilege to help you experience this each time you’re our guest.
TR Ve misafirimiz olduğunuz her seferinde bunu yaşamanıza yardımcı olmak bizim için bir ayrıcalıktır
inglês | turco |
---|---|
time | seferinde |
help | yardımcı |
and | ve |
its | in |
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
inglês | turco |
---|---|
fairmont | fairmont |
heritage | miras |
benefits | avantajlar |
live | live |
limitless | limitless |
elevated | yükseltilmiş |
status | statü |
year | yıl |
owners | sahipleri |
program | programı |
and | ve |
owner | sahibi |
of | her |
EN Equally important is the intrinsic feeling of privilege that one feels at Fairmont Heritage Place
TR Eşit miktarda önemli olan Fairmont Miras Alanı’nda hissedilen içgüdüsel ayrıcalık duygusudur
inglês | turco |
---|---|
privilege | ayrıcalık |
at | nda |
fairmont | fairmont |
heritage | miras |
important | önemli |
is | olan |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
inglês | turco |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
EN Begin your happily-ever-after at Fairmont hotels - it is our privilege to make your dreams come true
TR Sonsuza kadar mutluluğunuza Fairmont otellerinde başlayın, hayallerinizi gerçeğe dönüştürmek bizim için bir ayrıcalıktır
inglês | turco |
---|---|
begin | başlayın |
fairmont | fairmont |
ever | sonsuza |
your dreams | hayallerinizi |
our | bizim |
your | dönüştürmek |
to | için |
EN And it’s our privilege to help you experience this each time you’re our guest.
TR Ve misafirimiz olduğunuz her seferinde bunu yaşamanıza yardımcı olmak bizim için bir ayrıcalıktır
inglês | turco |
---|---|
time | seferinde |
help | yardımcı |
and | ve |
its | in |
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
inglês | turco |
---|---|
fairmont | fairmont |
heritage | miras |
benefits | avantajlar |
live | live |
limitless | limitless |
elevated | yükseltilmiş |
status | statü |
year | yıl |
owners | sahipleri |
program | programı |
and | ve |
owner | sahibi |
of | her |
EN Equally important is the intrinsic feeling of privilege that one feels at Fairmont Heritage Place
TR Eşit miktarda önemli olan Fairmont Miras Alanı’nda hissedilen içgüdüsel ayrıcalık duygusudur
inglês | turco |
---|---|
privilege | ayrıcalık |
at | nda |
fairmont | fairmont |
heritage | miras |
important | önemli |
is | olan |
EN We believe it is our privilege to enhance genuine experiences and promote a rich cultural exchange within our communities by ensuring long-term sustainability and stewardship of our planet
TR Özgün deneyimleri güçlendirmenin ve uzun dönemli sürdürülebilirliği ve gezegenimizin koruyuculuğunu üstlenerek topluluklarımız içinde zengin bir kültürel alış verişi desteklememin ayrıcalığımız olduğuna inanırız
inglês | turco |
---|---|
experiences | deneyimleri |
rich | zengin |
cultural | kültürel |
our planet | gezegenimizin |
it is | olduğuna |
long | uzun |
and | ve |
Mostrando 50 de 50 traduções