EN If you would like to add an item to an upcoming International Service Meeting, please select ?International Service Meeting Secretaries? from the drop-down menu. We encourage you to keep your agenda item to 150 words or less.
Traduzir "expensive item" para turco
Mostrando 50 de 50 traduções da frase "expensive item" de inglês para turco
Tradução de inglês para turco de expensive item
inglês
turco
TR Yaklaşan bir Uluslararası Hizmet Toplantısına bir madde eklemek istiyorsanız, lütfen açılır menüden "Uluslararası Hizmet Toplantısı Sekreterleri "ni seçin. Gündem maddesini 150 kelime veya daha kısa tutmanızı tavsiye ederiz.
| inglês | turco |
|---|---|
| upcoming | yaklaşan |
| service | hizmet |
| menu | menü |
| agenda | gündem |
| international | uluslararası |
| meeting | toplantı |
| item | bir |
| please | lütfen |
| or | veya |
| to add | eklemek |
EN "It's an expensive hotel but it's worth it. Get a room in the tower. You can make a reservation in the resort to get a good offer and then ask the desk agent to upgrade your reservation to the tower."
TR "Sansimin tutmadigi lanet yer.."
| inglês | turco |
|---|---|
| in | yer |
EN "The Concerts are nice, no doubt. But the tour is short (50 mins) and expensive with 20 euros. The option with an additional concert can also be visited for free in the Lobby."
TR "İnternetten genel programini takip edip mutlaka bir gösteri izlenmesi gerekir. Biz opera ve flamenco'nun birlekteginden olusan bir show izledik harikaydi."
| inglês | turco |
|---|---|
| can | gerekir |
| and | ve |
| the | bir |
| are | biz |
EN With automated transcription, we can save valuable time, effort, resources, and any money that would be otherwise invested in expensive technology, infrastructure, or manpower
TR Otomatik transkripsiyon ile değerli zaman, çaba, kaynak ve aksi takdirde pahalı teknolojiye, altyapıya veya insan gücüne yatırım yapılacak herhangi bir paradan tasarruf edebiliriz
| inglês | turco |
|---|---|
| automated | otomatik |
| transcription | transkripsiyon |
| save | tasarruf |
| valuable | değerli |
| resources | kaynak |
| money | paradan |
| technology | teknolojiye |
| infrastructure | altyapı |
| effort | çaba |
| expensive | pahalı |
| can | edebiliriz |
| time | zaman |
| and | ve |
| or | veya |
| with | ile |
| any | herhangi |
| in | bir |
EN Renderforest is an amazing tool for creating presentations and promo videos about the products and services of our company. We don’t need expensive video editing software packages anymore.
TR Renderforest, şirketimizin ürün ve hizmetleri için sunumlar ve tanıtım videoları oluşturmak adına harika bir araç. Artık pahalı video montaj programlarına ihtiyacımız yok.
| inglês | turco |
|---|---|
| renderforest | renderforest |
| amazing | harika |
| presentations | sunumlar |
| promo | tanıtım |
| expensive | pahalı |
| videos | videoları |
| video | video |
| need | ihtiyacımız |
| and | ve |
| services | hizmetleri |
| the | araç |
| is | oluşturmak |
| anymore | artık |
| of | in |
| products | ürün |
| for | için |
EN A few years ago creating animated scenes and high-quality video advertisements cost a lot of money, and startups or small businesses couldn’t afford the expensive promotion
TR Birkaç yıl öncesine kadar animasyonlu sahneler ve yüksek kaliteli videolar oluşturmak çok paraya mal oluyordu ve startup'lar ile küçük işletmeler bu pahalı tanıtımı karşılayamıyordu
| inglês | turco |
|---|---|
| animated | animasyonlu |
| video | videolar |
| small | küçük |
| businesses | işletmeler |
| high | yüksek |
| expensive | pahalı |
| and | ve |
| quality | kaliteli |
| a | birkaç |
EN Secure: Decred's unique hybrid PoW/PoS consensus mechanism is more than 20x more expensive to attack than PoW alone because it provides layered security
TR Güvenlik:Decred'in benzersiz hibrid PoW/PoS mutabakat mekanizmasına saldırmak yalnızca bir PoW'a saldırmaktan 20 kat daha masraflıdır çünkü hibrid sistemde katmanlı güvenlik bulunur
| inglês | turco |
|---|---|
| consensus | mutabakat |
| unique | benzersiz |
| security | güvenlik |
| because | çünkü |
EN DV SSLs are less expensive than other types of certificates.
TR DV SSL'ler, diğer sertifika türlerinden daha ucuzdur.
| inglês | turco |
|---|---|
| dv | dv |
| types | türlerinden |
| certificates | sertifika |
| other | diğer |
| are | daha |
EN DV SSL certificates are less expensive than other types of certificates.
TR DV SSL sertifikaları, diğer sertifika türlerinden daha ucuzdur.
| inglês | turco |
|---|---|
| dv | dv |
| ssl | ssl |
| types | türlerinden |
| other | diğer |
| certificates | sertifikaları |
| are | daha |
EN Symantec is more expensive than other SSL products
TR Symantec diğer SSL ürünlerinden daha pahalıdır
| inglês | turco |
|---|---|
| symantec | symantec |
| expensive | pahalı |
| ssl | ssl |
| other | diğer |
| more | daha |
EN A legal copy of Windows is expensive, but what do you get? Windows and Office are licensed, not sold.
TR Windows'un yasal bir kopyası pahalıdır, ama ne elde edersiniz? Windows ve Office satılmaz, <em>lisanslanır</em>.
| inglês | turco |
|---|---|
| legal | yasal |
| windows | windows |
| expensive | pahalı |
| office | office |
| but | ama |
| what | ne |
| get | elde |
| and | ve |
| a | bir |
EN Our platform strategy allows you to simply replace existing scan engines with the next generation engine — no expensive re-tooling required.
TR Platform stratejimiz, mevcut motorları yeni nesil motorla değiştirme imkanı sunar; araç satın almak gerekmez.
| inglês | turco |
|---|---|
| platform | platform |
| engines | motorları |
| re | yeni |
| the | araç |
| with | almak |
| existing | mevcut |
| generation | nesil |
EN The retention of this data also helps us to benchmark certain milestones and achievements within the game, including ‘most expensive transfer’ or ‘highest goal-scorer’ over a certain time period.
TR Ayrıca, bu verilerin muhafaza edilmesi belirli bir zaman dilimi boyunca "en pahalı transfer" veya "en iyi golcü" dahil olmak üzere oyundaki belli dönüm noktalarını ve başarıları karşılaştırmamıza yardımcı olur.
| inglês | turco |
|---|---|
| helps | yardımcı olur |
| transfer | transfer |
| expensive | pahalı |
| this | bu |
| a | yardımcı |
| time | zaman |
| data | verilerin |
| and | ve |
| including | dahil |
| most | en |
| to | edilmesi |
| or | veya |
EN The lack of information on and ease of booking of this mode means that many people are losing out on the opportunity to travel, or are choosing to use more expensive, less sustainable modes of transportation.
TR Bu yöntemin rezervasyonunu yapmanın bilinmemesi ve kolay olmaması nedeniyle birçok kişi yolculuk yapma fırsatını kaçırmakta ya da daha pahalı, daha az sürdürülebilir taşımacılık yöntemleri kullanmayı tercih eder.
| inglês | turco |
|---|---|
| ease | kolay |
| travel | yolculuk |
| sustainable | sürdürülebilir |
| transportation | taşımacılık |
| expensive | pahalı |
| this | bu |
| and | ve |
| to | yapma |
| of | nedeniyle |
| opportunity | fırsat |
| many | çok |
EN Get an affordable app building solution and say no to expensive code-based app development.
TR Uygun fiyatlı bir uygulama geliştirme çözümü edinin ve pahalı kod tabanlı uygulama geliştirmeye hayır deyin.
| inglês | turco |
|---|---|
| solution | çözümü |
| expensive | pahalı |
| no | hayır |
| affordable | uygun |
| and | ve |
| development | geliştirme |
| based | tabanlı |
| code | kod |
| app | uygulama |
| to | bir |
EN When purchasing a security system, price is always a deciding factor for the user, who may be tempted to get less expensive consumer-grade IP cameras for their organization
TR Bir güvenlik sistemi satın alırken; şirketi için daha ucuz, tüketici sınıfı bir IP kamera alması daha cazip olabilecek; bir kullanıcı için fiyat, her zaman belirleyici bir faktördür
| inglês | turco |
|---|---|
| security | güvenlik |
| price | fiyat |
| ip | ip |
| consumer | tüketici |
| user | kullanıcı |
| system | sistemi |
| always | her zaman |
| a | bir |
| purchasing | satın |
EN DV SSLs are less expensive than other types of certificates.
TR DV SSL'ler, diğer sertifika türlerinden daha ucuzdur.
| inglês | turco |
|---|---|
| dv | dv |
| types | türlerinden |
| certificates | sertifika |
| other | diğer |
| are | daha |
EN DV SSL certificates are less expensive than other types of certificates.
TR DV SSL sertifikaları, diğer sertifika türlerinden daha ucuzdur.
| inglês | turco |
|---|---|
| dv | dv |
| ssl | ssl |
| types | türlerinden |
| other | diğer |
| certificates | sertifikaları |
| are | daha |
EN Symantec is more expensive than other SSL products
TR Symantec diğer SSL ürünlerinden daha pahalıdır
| inglês | turco |
|---|---|
| symantec | symantec |
| expensive | pahalı |
| ssl | ssl |
| other | diğer |
| more | daha |
EN In June 2018, the 1964 250 GTO became the most expensive car in history, setting an all-time record selling price of $70 million
TR Haziran 2018'de, 1964 250 GTO, tarihin en pahalı otomobili oldu ve tüm zamanların rekor satış fiyatı 70 milyon dolardı
| inglês | turco |
|---|---|
| june | haziran |
| became | oldu |
| record | rekor |
| of | ın |
| million | milyon |
| expensive | pahalı |
| selling | satış |
| most | en |
| all | tüm |
EN Hyundai cars are less expensive when compared to brands like Mercedes or Audi but stand above average at the price it delivers
TR Hyundai arabaları, Mercedes veya Audi gibi markalara kıyasla daha ucuzdur, ancak sunduğu fiyatla ortalamanın üzerinde durmaktadır
| inglês | turco |
|---|---|
| hyundai | hyundai |
| compared | kıyasla |
| audi | audi |
| or | veya |
| cars | arabalar |
EN Being exceptionally expensive, these cars are owned by a class of people
TR Son derece pahalı olan bu arabalar, bir insan sınıfına aittir
| inglês | turco |
|---|---|
| cars | arabalar |
| class | sınıf |
| people | insan |
| expensive | pahalı |
| these | bu |
EN Typically, the Chevy versions of those vehicles?which can also be had as GMCs, Buicks, or Cadillacs?are the least expensive and most mainstream
TR Tipik olarak, bu araçların Chevy versiyonları - GMC'ler, Buick'ler veya Cadillac'lar olarak da bulunabilirler - en ucuz ve en yaygın olanlarıdır
| inglês | turco |
|---|---|
| vehicles | araçlar |
| most | en |
| and | ve |
| or | veya |
| typically | tipik |
EN The Osnabrück University of Applied Sciences examined the actual practice – and it was less than 20 percent who bought the more expensive, better meat
TR Osnabrück Yüksekokulu, bunun hayata geçirilişini araştırdı; buna göre gerçekten daha pahalı, daha iyi kalitededki eti satın alanların oranı yüzde 20’nin altındaydı
| inglês | turco |
|---|---|
| expensive | pahalı |
| percent | yüzde |
| better | iyi |
| more | daha |
EN Germany’s biggest city’s environs, on the other hand, are quieter, greener and less expensive
TR Şehri çevreleyen bölgeyse daha sessiz, daha yeşil ve daha ucuz
| inglês | turco |
|---|---|
| and | ve |
| the | yeşil |
| on | daha |
EN Cities have become not only more crowded but also more expensive
TR Zira şehirler bugün sadece daha kalabalık değil, aynı zamanda daha da pahalı
| inglês | turco |
|---|---|
| cities | şehirler |
| expensive | pahalı |
| not | değil |
| only | sadece |
| also | da |
| more | daha |
EN An eco-apple should be no more expensive than a conventional apple
TR Ekolojik bir elma konvansiyonel elmadan daha pahalı olmamalı
| inglês | turco |
|---|---|
| expensive | pahalı |
| more | daha |
| a | bir |
EN Regardless of whether it is organic, vegan, inexpensive or expensive: In Germany there is a supermarket chain or a discount market to suit every taste
TR İster organik, ister vegan; hesaplısından pahalısına: Almanya’da her zevke göre bir süpermarket zinciri ya da ucuzluk marketi bulunuyor
| inglês | turco |
|---|---|
| organic | organik |
| expensive | pahalı |
| chain | zinciri |
| in | da |
| a | bir |
| whether | ya |
| to | her |
EN But, on the other hand, the vaccine from Dessau could one day be much less expensive to produce and easier to handle than BNT 162b2 from Mainz and CVnCoV from Tübingen.
TR Öte yandan, bir gün Dessau’dan aşı gelecek olursa, Mainz’lı BNT 162b2 ve Tübingen’li CVnCoV’den çok daha az maliyetle üretilebilir ve kullanımı daha kolay olacak.
| inglês | turco |
|---|---|
| vaccine | aşı |
| and | ve |
| easier | daha kolay |
EN Meet production goals and avoid expensive rework
TR Üretim hedeflerinize ulaşın ve masraflı yeniden çalışmalardan kaçının
| inglês | turco |
|---|---|
| and | ve |
| avoid | kaçının |
EN Meet production goals and avoid expensive rework
TR Üretim hedeflerinize ulaşın ve masraflı yeniden çalışmalardan kaçının
| inglês | turco |
|---|---|
| and | ve |
| avoid | kaçının |
EN Forget clunky software that requires expensive customization or lengthy training
TR Pahalı özelleştirme veya uzun eğitim gerektiren yazılımları geride bırakın
| inglês | turco |
|---|---|
| or | veya |
| training | eğitim |
| expensive | pahalı |
| customization | özelleştirme |
| software | yazılımları |
EN One of the main things that holds businesses back from creating videos to boost their SEO rankings is a perception that producing videos is expensive
TR İşletmeleri, faaliyetlerini artırmak için video oluşturmaktan alıkoyan en önemli şeylerden biri SEO sıralamalarında video üretmenin pahalı olduğuna dair bir algı var
| inglês | turco |
|---|---|
| videos | video |
| boost | artırmak |
| seo | seo |
| expensive | pahalı |
| a | bir |
| to | için |
| main | en |
EN "Lovely bar with great cocktails that are not expensive at all (11 euros). Open in the weekends, worth a visit!"
TR "Mekan iyi ve çok sıcak. Çalışanlar çok cana yakın. Kokteyller baya iyi. Menüye bile gerek yok neleri sevdiğinizi ve ne tür bir tad istediğinizi söyleyin pişman olmazsınız."
| inglês | turco |
|---|---|
| cocktails | kokteyller |
| not | tür |
| a | bir |
| at | iyi |
EN "Lovely bar with great cocktails that are not expensive at all (11 euros). Open in the weekends, worth a visit!"
TR "Mekan iyi ve çok sıcak. Çalışanlar çok cana yakın. Kokteyller baya iyi. Menüye bile gerek yok neleri sevdiğinizi ve ne tür bir tad istediğinizi söyleyin pişman olmazsınız."
| inglês | turco |
|---|---|
| cocktails | kokteyller |
| not | tür |
| a | bir |
| at | iyi |
EN "Lovely bar with great cocktails that are not expensive at all (11 euros). Open in the weekends, worth a visit!"
TR "Mekan iyi ve çok sıcak. Çalışanlar çok cana yakın. Kokteyller baya iyi. Menüye bile gerek yok neleri sevdiğinizi ve ne tür bir tad istediğinizi söyleyin pişman olmazsınız."
| inglês | turco |
|---|---|
| cocktails | kokteyller |
| not | tür |
| a | bir |
| at | iyi |
EN "Lovely bar with great cocktails that are not expensive at all (11 euros). Open in the weekends, worth a visit!"
TR "Mekan iyi ve çok sıcak. Çalışanlar çok cana yakın. Kokteyller baya iyi. Menüye bile gerek yok neleri sevdiğinizi ve ne tür bir tad istediğinizi söyleyin pişman olmazsınız."
| inglês | turco |
|---|---|
| cocktails | kokteyller |
| not | tür |
| a | bir |
| at | iyi |
EN "Lovely bar with great cocktails that are not expensive at all (11 euros). Open in the weekends, worth a visit!"
TR "Mekan iyi ve çok sıcak. Çalışanlar çok cana yakın. Kokteyller baya iyi. Menüye bile gerek yok neleri sevdiğinizi ve ne tür bir tad istediğinizi söyleyin pişman olmazsınız."
| inglês | turco |
|---|---|
| cocktails | kokteyller |
| not | tür |
| a | bir |
| at | iyi |
EN "Lovely bar with great cocktails that are not expensive at all (11 euros). Open in the weekends, worth a visit!"
TR "Mekan iyi ve çok sıcak. Çalışanlar çok cana yakın. Kokteyller baya iyi. Menüye bile gerek yok neleri sevdiğinizi ve ne tür bir tad istediğinizi söyleyin pişman olmazsınız."
| inglês | turco |
|---|---|
| cocktails | kokteyller |
| not | tür |
| a | bir |
| at | iyi |
EN "Lovely bar with great cocktails that are not expensive at all (11 euros). Open in the weekends, worth a visit!"
TR "Mekan iyi ve çok sıcak. Çalışanlar çok cana yakın. Kokteyller baya iyi. Menüye bile gerek yok neleri sevdiğinizi ve ne tür bir tad istediğinizi söyleyin pişman olmazsınız."
| inglês | turco |
|---|---|
| cocktails | kokteyller |
| not | tür |
| a | bir |
| at | iyi |
EN "Lovely bar with great cocktails that are not expensive at all (11 euros). Open in the weekends, worth a visit!"
TR "Mekan iyi ve çok sıcak. Çalışanlar çok cana yakın. Kokteyller baya iyi. Menüye bile gerek yok neleri sevdiğinizi ve ne tür bir tad istediğinizi söyleyin pişman olmazsınız."
| inglês | turco |
|---|---|
| cocktails | kokteyller |
| not | tür |
| a | bir |
| at | iyi |
EN "Lovely bar with great cocktails that are not expensive at all (11 euros). Open in the weekends, worth a visit!"
TR "Mekan iyi ve çok sıcak. Çalışanlar çok cana yakın. Kokteyller baya iyi. Menüye bile gerek yok neleri sevdiğinizi ve ne tür bir tad istediğinizi söyleyin pişman olmazsınız."
| inglês | turco |
|---|---|
| cocktails | kokteyller |
| not | tür |
| a | bir |
| at | iyi |
EN "Lovely bar with great cocktails that are not expensive at all (11 euros). Open in the weekends, worth a visit!"
TR "Mekan iyi ve çok sıcak. Çalışanlar çok cana yakın. Kokteyller baya iyi. Menüye bile gerek yok neleri sevdiğinizi ve ne tür bir tad istediğinizi söyleyin pişman olmazsınız."
| inglês | turco |
|---|---|
| cocktails | kokteyller |
| not | tür |
| a | bir |
| at | iyi |
EN "Lovely bar with great cocktails that are not expensive at all (11 euros). Open in the weekends, worth a visit!"
TR "Mekan iyi ve çok sıcak. Çalışanlar çok cana yakın. Kokteyller baya iyi. Menüye bile gerek yok neleri sevdiğinizi ve ne tür bir tad istediğinizi söyleyin pişman olmazsınız."
| inglês | turco |
|---|---|
| cocktails | kokteyller |
| not | tür |
| a | bir |
| at | iyi |
EN “I don’t have money to hire expensive freelancers”
TR “Dışarıya yaptıracak kadar param yok”
EN With automated transcription, we can save valuable time, effort, resources, and any money that would be otherwise invested in expensive technology, infrastructure, or manpower
TR Otomatik transkripsiyon ile değerli zaman, çaba, kaynak ve aksi takdirde pahalı teknolojiye, altyapıya veya insan gücüne yatırım yapılacak herhangi bir paradan tasarruf edebiliriz
| inglês | turco |
|---|---|
| automated | otomatik |
| transcription | transkripsiyon |
| save | tasarruf |
| valuable | değerli |
| resources | kaynak |
| money | paradan |
| technology | teknolojiye |
| infrastructure | altyapı |
| effort | çaba |
| expensive | pahalı |
| can | edebiliriz |
| time | zaman |
| and | ve |
| or | veya |
| with | ile |
| any | herhangi |
| in | bir |
EN On the other hand, hiring a professional Zoom transcription professional can be expensive, especially if you do multiple meetings in a week.
TR Diğer yandan, profesyonel bir Zoom transkripsiyon uzmanını işe almak pahalı olabilir, özellikle bir haftada birden fazla toplantı yaparsanız.
| inglês | turco |
|---|---|
| zoom | zoom |
| transcription | transkripsiyon |
| week | haftada |
| expensive | pahalı |
| especially | özellikle |
| meetings | toplantı |
| other | diğer |
| professional | profesyonel |
| be | olabilir |
| the | birden |
EN help you adapt product recipes for new markets, find smarter processing solutions, make better use of expensive raw ingredients or simply satisfy your consumers’ desire for new taste experiences.
TR ürün tariflerini yeni pazarlar için uyarlamanıza, daha akıllıca proses çözümleri bulmanıza, pahalı ham maddeleri daha iyi kullanmanıza ya da yalnızca tüketicilerinizin yeni tat deneyimleri arzusunu tatmin etmenize yardımcı olabilir.
| inglês | turco |
|---|---|
| new | yeni |
| raw | ham |
| experiences | deneyimleri |
| markets | pazarlar |
| solutions | çözümleri |
| expensive | pahalı |
| help | yardımcı |
| you | etmenize |
| product | ürün |
| make | da |
| of | in |
| smarter | akıllı |
| better | daha iyi |
| for | için |
| your | yalnızca |
EN For example, the base ingredients can be blended first, and then the expensive ingredients can be fed and metered into the main line to match quality parameters
TR Örneğin önce temel bileşenler karıştırılabilir ve ardından pahalı bileşenler, kalite parametrelerine uyacak şekilde ana hatta beslenip ölçülebilir
| inglês | turco |
|---|---|
| quality | kalite |
| expensive | pahalı |
| main | ana |
| to | hatta |
| and | ve |
| then | ardından |
EN Moreover, inline blending minimizes the volume of product that is likely to degrade. The end result? Higher product yield and less giveaway of expensive ingredients.
TR Ayrıca inline karıştırma, bozulma olasılığı olan ürün hacmini en aza indirir. Peki, sonuç? Daha yüksek ürün verimi ve daha az pahalı bileşen kaybı.
| inglês | turco |
|---|---|
| inline | inline |
| volume | hacmini |
| end | sonu |
| blending | karıştırma |
| result | sonuç |
| expensive | pahalı |
| product | ürün |
| and | ve |
| higher | daha yüksek |
| is | olan |
| to | ayrıca |
| the | daha |
Mostrando 50 de 50 traduções
Traduções semelhantes
expensive less expensive often expensive expensive software expensive technology least expensive it’s expensive very expensive it s expensive requires expensive customization expensive to attack expensive video editing twice as expensive avoid expensive roaming ist most expensive giveaway of expensive expensive than a sometimes requiring expensive usually more expensive seem extremely expensive avoid expensive penalties expensive to produce automated but expensive exceptionally expensive expensive to setup expensive consultants expensive legacy circuits expensive for each continuously purchasing expensive expensive than ordinary crm is expensive expensive with euros rise to expensive hire expensive then the expensive expensive than puppy being exceptionally expensive item every item each item single item action item menu item agenda item item and select item and list item return the item sharing an item item requiring refrigeratedTraduzir expensive item para outro idioma
Tcheco 
alemão 
chinês 
coreano 
espanhol 
finlandês 
francês 
holandês 
húngaro 
indonésio 
italiano 
japonês 
norueguês 
polonês 
português 
russo 
sueco 
turco 
vietnamita 
árabe