EN A complete carton packaging range for consuming fresh and safe products, offering convenience, easy opening and optimal shelf life.
EN A complete carton packaging range for consuming fresh and safe products, offering convenience, easy opening and optimal shelf life.
TR Taze ve güvenli ürünler tüketebilmeniz için size kullanıcı kolaylığı, kolay açılma özelliği ve optimum raf ömrü sağlayan, eksiksiz bir karton paketleme yelpazesi sunuyoruz.
inglês | turco |
---|---|
complete | eksiksiz |
carton | karton |
packaging | paketleme |
fresh | taze |
easy | kolay |
optimal | optimum |
shelf | raf |
life | ömrü |
and | ve |
products | ürünler |
a | bir |
for | için |
EN A complete carton packaging range for consuming fresh and safe products, offering convenience, easy openings and optimal shelf life.
TR Taze ve güvenli ürünler tüketmeniz için size kullanıcı kolaylığı, kolay açılma özelliği ve optimum raf ömrü sağlayan, eksiksiz bir karton paketleme ürün yelpazesi sunuyoruz.
inglês | turco |
---|---|
complete | eksiksiz |
carton | karton |
packaging | paketleme |
fresh | taze |
easy | kolay |
optimal | optimum |
shelf | raf |
life | ömrü |
and | ve |
products | ürünler |
a | bir |
for | için |
EN It is better to buy the pasta yourself and to serve it up with fresh tomatoes from the market or your balcony, and with fresh herbs and spices
TR Makarnayı satın alıp, balkonda yetişen veya pazardan alınan taze domatesle, taze yeşillik ve baharatlarla donatmak daha iyi
inglês | turco |
---|---|
fresh | taze |
better | daha iyi |
buy | satın |
or | veya |
and | ve |
EN If a host puts a lot of thought into the invitation, just imagine how the party will be! Unfortunately, physical invitations are often time-consuming and can get lost in the mail
TR Ev sahibi davetiyeyi hazırlamak için bu kadar özendiyse partiye nasıl özenmiştir kim bilir! Ancak ne yazık ki basılı davetiyeler artık hem çok zaman alan hem de ilgilisine ulaşmadan postada kaybolabilen nesneler hâline geldi
inglês | turco |
---|---|
are | ev |
time | zaman |
can | ne |
how | nasıl |
of | in |
get | bu |
EN With Logaster, you don’t need to create a brandbook yourself or hire a designer to do it for you, which can be costly and time-consuming.
TR Logaster sayesinde kitabı kendi kendinize tasarlamanız veya bunun için bir tasarımcı kiralamanız gerekmez.
inglês | turco |
---|---|
logaster | logaster |
designer | tasarımcı |
or | veya |
yourself | bir |
EN The bottom line is that transcribing medical information is time-consuming and exhausting.
TR Sonuç olarak, tıbbi bilgilerin transkripsiyonu zaman alıcı ve yorucu olmasıdır.
inglês | turco |
---|---|
transcribing | transkripsiyonu |
medical | tıbbi |
information | bilgilerin |
time | zaman |
and | ve |
the | olarak |
EN Remove the tedious and time-consuming back-and-forth process between storyteller and audio engineer by having all your edits, highlights, and strikethroughs in one central location.
TR Hikaye anlatıcısı ve ses mühendisi arasındaki sıkıcı ve zaman alıcı süreci tek bir merkezi konumda düzenlemeler, önemli noktalar ve üst çizimlerinizi bulundurarak ortadan kaldırın.
inglês | turco |
---|---|
remove | kaldırın |
process | süreci |
edits | düzenlemeler |
central | merkezi |
tedious | sıkıcı |
time | zaman |
between | arasındaki |
by | üst |
EN Reading big blocks of text is not as easy as consuming video content
TR Büyük metin bloklarını okumak, video içeriğini tüketmek kadar kolay değildir
inglês | turco |
---|---|
big | büyük |
easy | kolay |
video | video |
text | metin |
blocks | bloklar |
not | değildir |
of | kadar |
EN I was scared of failing and so I resorted to just consuming information about the activity, half-heartedly telling myself that I was doing that “in preparation” for when I would actually do all of these things one day.
TR Başarısız olmaktan korktum ve bu yüzden, gönülsüzce kendime, tüm bunları bir gün gerçekten yapacağım zamana “hazırlık” yaptığımı söyleyerek, etkinlik hakkında bilgi tüketmeye başvurdum.
EN Consuming things on the internet makes me feel nervous, like my body is out of tune with the outside world
TR İnternette bir şeyler tüketmek, vücudum dış dünyayla uyumsuzmuş gibi, gergin hissetmeme neden oluyor
inglês | turco |
---|---|
things | şeyler |
the | gibi |
EN It is harder to ask people in real life for help, to address a problem head-on myself, to work instead of consuming, but it?s worth it
TR Gerçek hayatta insanlardan yardım istemek, bir sorunu kendi başıma çözmek, tüketmek yerine çalışmak daha zordur ama buna değer
inglês | turco |
---|---|
real | gerçek |
help | yardım |
problem | sorunu |
worth | değer |
but | ama |
a | bir |
life | hayatta |
work | çalışmak |
EN Factors such as the type, content, time, and frequency of your posts are all critically important issues for anyone consuming your content
TR Bu paylaşımlarınızın türü, içeriği, paylaşılma zamanı ve sıklığı gibi faktörlerin her biri, bu içeriği tüketen herkes için en önemli konulardır
inglês | turco |
---|---|
content | içeriği |
time | zaman |
anyone | herkes |
important | önemli |
for | için |
type | tür |
and | ve |
such | bu |
EN Time-consuming paperwork can cause you to deal with internal processes to renew each certificate due to expiration approaches, even if you manage certificates centrally
TR Zaman alan evrak işleri, sertifikaları merkezi olarak yönetseniz bile, sona erme yaklaşımları nedeniyle her sertifikayı yenilemek için dahili süreçlerle uğraşmak zaman alıcı olabilir
inglês | turco |
---|---|
can | olabilir |
renew | yenilemek |
time | zaman |
internal | dahili |
certificates | sertifikaları |
to | alıcı |
each | her |
even | bile |
centrally | merkezi olarak |
EN The sound of opening a tin can or bottle is a technical and functional element as a requirement for consuming the goods
TR Teneke bir kutunun veya şişenin açılma sesi, içeceklerin tüketilmesi için bir gereklilik olarak teknik ve işlevsel bir unsurdur
inglês | turco |
---|---|
technical | teknik |
functional | işlevsel |
and | ve |
for | için |
of | in |
or | veya |
a | bir |
EN Hiring a professional to create a slogan for your business is both costly and time-consuming. Our slogan generator offers you a big selection of amazing slogans. It’s fast and free!
TR İşletmeniz için bir slogan oluşturması için bir profesyoneli işe almak hem maliyetli hem de zaman alıcıdır. Slogan oluşturucumuz size devasa slogan seçeneği sunar. Hızlı ve ücretsiz!
inglês | turco |
---|---|
costly | maliyetli |
offers | sunar |
time | zaman |
fast | hızlı |
free | ücretsiz |
slogan | slogan |
business | iş |
both | de |
of | in |
a | bir |
professional | için |
and | ve |
EN Analysing microscopic images of tissue – be it from ill or healthy individuals – can be difficult and time-consuming
TR Hasta veya sağlıklı dokuların mikroskobik görüntülerini analiz etmek zor ve zaman alıcı olabilir
inglês | turco |
---|---|
healthy | sağlıklı |
difficult | zor |
and | ve |
time | zaman |
or | veya |
can | olabilir |
EN Manual spreadsheets are cumbersome and time-consuming to create and manage
TR Manuel bilgi çizelgelerinin hazırlanması ve yönetilmesi zahmetli ve zaman alan bir iş
inglês | turco |
---|---|
manual | manuel |
time | zaman |
and | ve |
EN The time-consuming process of handwriting an order, walking it to the kitchen and rekeying it later for billing is obsolete when you equip your service staff with a POS system from Zebra.
TR Servis personelinizi Zebra POS sistemi ile donattığınızda siparişin elle yazılması, mutfağa götürülmesi ve faturalandırma için daha sonra yeniden girilmesi gibi zaman alıcı işlemler ortadan kalkar.
inglês | turco |
---|---|
process | iş |
order | sipariş |
billing | faturalandırma |
service | servis |
a | a |
system | sistemi |
zebra | zebra |
to | alıcı |
time | zaman |
later | daha sonra |
for | için |
and | ve |
of | in |
with | ile |
the | sonra |
EN Hiring a professional to create a slogan for your business is both costly and time-consuming. Our slogan generator offers you a big selection of amazing slogans. It’s fast and free!
TR İşletmeniz için bir slogan oluşturması için bir profesyoneli işe almak hem maliyetli hem de zaman alıcıdır. Slogan oluşturucumuz size devasa slogan seçeneği sunar. Hızlı ve ücretsiz!
inglês | turco |
---|---|
costly | maliyetli |
offers | sunar |
time | zaman |
fast | hızlı |
free | ücretsiz |
slogan | slogan |
business | iş |
both | de |
of | in |
a | bir |
professional | için |
and | ve |
EN Time-consuming paperwork can cause you to deal with internal processes to renew each certificate due to expiration approaches, even if you manage certificates centrally
TR Zaman alan evrak işleri, sertifikaları merkezi olarak yönetseniz bile, sona erme yaklaşımları nedeniyle her sertifikayı yenilemek için dahili süreçlerle uğraşmak zaman alıcı olabilir
inglês | turco |
---|---|
can | olabilir |
renew | yenilemek |
time | zaman |
internal | dahili |
certificates | sertifikaları |
to | alıcı |
each | her |
even | bile |
centrally | merkezi olarak |
EN Manual spreadsheets are cumbersome and time-consuming to create and manage
TR Manuel bilgi çizelgelerinin hazırlanması ve yönetilmesi zahmetli ve zaman alan bir iş
inglês | turco |
---|---|
manual | manuel |
time | zaman |
and | ve |
EN If you have multiple AWS accounts and teams, cloud setup and governance can be complex and time consuming, slowing down the very innovation you’re trying to speed up
TR Birden fazla AWS hesabınız veya ekibiniz varsa bulut kurulumu ve yönetişimi, karmaşık ve zaman alıcı olabilir, hızlandırmak istediğiniz yenilik sürecini yavaşlatabilir
inglês | turco |
---|---|
setup | kurulumu |
complex | karmaşık |
time | zaman |
innovation | yenilik |
aws | aws |
multiple | birden fazla |
cloud | bulut |
to | alıcı |
if | varsa |
and | ve |
be | olabilir |
the | veya |
EN You can see how many I/O requests your Aurora instance is consuming by checking the console
TR Konsola göz atarak Aurora bulut sunucunuzun kaç G/Ç isteği kullandığını görebilirsiniz
inglês | turco |
---|---|
aurora | aurora |
how many | kaç |
you can see | görebilirsiniz |
see | göz |
EN The sound of opening a tin can or bottle is a technical and functional element as a requirement for consuming the goods
TR Teneke bir kutunun veya şişenin açılma sesi, içeceklerin tüketilmesi için bir gereklilik olarak teknik ve işlevsel bir unsurdur
inglês | turco |
---|---|
technical | teknik |
functional | işlevsel |
and | ve |
for | için |
of | in |
or | veya |
a | bir |
EN With Logaster, you don’t need to create a brandbook yourself or hire a designer to do it for you, which can be costly and time-consuming.
TR Logaster sayesinde kitabı kendi kendinize tasarlamanız veya bunun için bir tasarımcı kiralamanız gerekmez.
inglês | turco |
---|---|
logaster | logaster |
designer | tasarımcı |
or | veya |
yourself | bir |
EN Analysing microscopic images of tissue – be it from ill or healthy individuals – can be difficult and time-consuming
TR Hasta veya sağlıklı dokuların mikroskobik görüntülerini analiz etmek zor ve zaman alıcı olabilir
inglês | turco |
---|---|
healthy | sağlıklı |
difficult | zor |
and | ve |
time | zaman |
or | veya |
can | olabilir |
EN That is why the German firm ZIM Plant Technology has developed sensors that can be fastened to leaves to determine exactly how much water plants are consuming
TR Alman firması ZIM Plant Technology bu durumda yola çıkarak, yapraklara takılabilen ve bitkilerin ne kadar suya ihtiyacı olduğunu kesin bir şekilde belirleyebilen sensörler geliştirdi
inglês | turco |
---|---|
water | suya |
firm | firması |
is | olduğunu |
has | bu |
to | kadar |
EN We strive to provide the most reliable, least time-consuming, stable, and secure income schemes.
TR En güvenilir, en az vakit alan, istikrarlı ve güvenli gelir planları sağlamaya çalışıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
most | en |
and | ve |
income | gelir |
time | vakit |
stable | istikrarlı |
reliable | güvenilir |
least | az |
EN Manual analysis of competitor SEO strategies and keyword positions can be tedious and time-consuming
TR Rakip SEO stratejilerinin ve anahtar kelime konumlarının manuel analizi sıkıcı ve zaman alıcı olabilir
inglês | turco |
---|---|
manual | manuel |
analysis | analizi |
competitor | rakip |
seo | seo |
and | ve |
tedious | sıkıcı |
time | zaman |
be | olabilir |
of | nın |
EN “Accurate schedules can be generated in minutes and adjusted on the fly, transforming a previously time-consuming and error-prone process.”
TR "Doğru zaman çizelgeleri dakikalar içinde oluşturulabilir ve anında ayarlanabilir, bu da önceden zaman alan ve hataya açık bir süreci dönüştürür."
inglês | turco |
---|---|
process | süreci |
minutes | dakikalar |
time | zaman |
on | açık |
and | ve |
EN “Accurate schedules can be generated in minutes and adjusted on the fly, transforming a previously time-consuming and error-prone process.”
TR "Doğru zaman çizelgeleri dakikalar içinde oluşturulabilir ve anında ayarlanabilir, bu da önceden zaman alan ve hataya açık bir süreci dönüştürür."
inglês | turco |
---|---|
process | süreci |
minutes | dakikalar |
time | zaman |
on | açık |
and | ve |
EN The bottom line is that transcribing medical information is time-consuming and exhausting.
TR Sonuç olarak, tıbbi bilgilerin transkripsiyonu zaman alıcı ve yorucu olmasıdır.
inglês | turco |
---|---|
transcribing | transkripsiyonu |
medical | tıbbi |
information | bilgilerin |
time | zaman |
and | ve |
the | olarak |
EN Remove the tedious and time-consuming back-and-forth process between storyteller and audio engineer by having all your edits, highlights, and strikethroughs in one central location.
TR Hikaye anlatıcısı ve ses mühendisi arasındaki sıkıcı ve zaman alıcı süreci tek bir merkezi konumda düzenlemeler, önemli noktalar ve üst çizimlerinizi bulundurarak ortadan kaldırın.
inglês | turco |
---|---|
remove | kaldırın |
process | süreci |
edits | düzenlemeler |
central | merkezi |
tedious | sıkıcı |
time | zaman |
between | arasındaki |
by | üst |
EN Reading big blocks of text is not as easy as consuming video content
TR Büyük metin bloklarını okumak, video içeriğini tüketmek kadar kolay değildir
inglês | turco |
---|---|
big | büyük |
easy | kolay |
video | video |
text | metin |
blocks | bloklar |
not | değildir |
of | kadar |
EN We offer you the most attractive and complete carton packaging range for consuming food products
TR Size gıda ürünü tüketimi için en etkileyici ve eksiksiz karton paketleme yelpazesini sunuyoruz
inglês | turco |
---|---|
carton | karton |
packaging | paketleme |
food | gıda |
most | en |
complete | eksiksiz |
and | ve |
the | size |
we offer | sunuyoruz |
EN Host backups are often time-consuming and require technical expertise to restore
TR Barındırma sağlayıcısı yedeklemeleri genellikle zaman alır ve geri yüklemek için teknik uzmanlık gerektirir
inglês | turco |
---|---|
often | genellikle |
require | gerektirir |
technical | teknik |
expertise | uzmanlık |
time | zaman |
and | ve |
to | geri |
EN If competitors are outperforming you, it could be because they're keeping their content fresh.
TR Eğer rakipleriniz sizden daha iyi performans gösteriyorsa, bunun sebebi içeriklerini taze tutmaları olabilir.
inglês | turco |
---|---|
fresh | taze |
if | eğer |
be | olabilir |
are | daha |
you | bunun |
EN Once set, the tool starts collecting the data from a search engine you’ve specified, and gives you fresh data on that domain’s positioning for the target keywords.
TR Ayarlandıktan sonra araç, belirttiğiniz arama motorundan bilgileri toplamaya başlar ve hedef anahtar kelimeler için o alan adının pozisyonu ile ilgili güncel veriler sağlar.
inglês | turco |
---|---|
starts | başlar |
gives | sağlar |
that | o |
data | veriler |
search | arama |
keywords | anahtar |
on | ilgili |
and | ve |
the | araç |
set | ile |
target | hedef |
domains | alan adı |
EN Never run out of keyword ideas. Keywords Explorer runs on a huge database of more than 7 billion keywords, updated with fresh data every month.
TR Anahtar kelime fikirleriniz hiçbir zaman tükenmesin. Anahtar Kelime Gezgini, her ay taze verilerle güncellenen ve 7 milyardan fazla anahtar kelimeden oluşan büyük bir veritabanı içerir.
inglês | turco |
---|---|
billion | milyardan |
updated | güncellenen |
fresh | taze |
month | ay |
database | veritabanı |
than | ve |
never | hiç |
more | fazla |
huge | büyük |
data | zaman |
a | bir |
of | her |
EN We distributed winter clothes, kitchen equipment, blankets, stoves and food-packs containing fresh fruit.
TR Kışlık kıyafetler, mutfak malzemeleri, battaniye, soba gibi ev içi destek üniteleri ile taze meyve içeren gıda paketleri dağıttık.
inglês | turco |
---|---|
distributed | dağıttık |
winter | kış |
kitchen | mutfak |
equipment | malzemeleri |
containing | içeren |
fresh | taze |
fruit | meyve |
food | gıda |
packs | paketleri |
and | ile |
EN Fresh cybersecurity tips and tricks published everyday.
TR Tehdit analizi, istatistikler ve Virüs Ansiklopedisi.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
EN However, in the past, buying fresh coffee (whether Turkish coffee, filter coffee or espresso) was a tradition, but today's changing consumption habits have made this arbitrary situation difficult to reach
TR Ancak eskiden taze kahve almak (ister türk kahvesi, ister filtre kahve yada espresso) bir gelenek iken günümüzde değişen tüketim alışkanlıkları bu keyfi ulaşılması zor bir duruma sokmuştur
inglês | turco |
---|---|
fresh | taze |
coffee | kahve |
turkish | türk |
tradition | gelenek |
consumption | tüketim |
difficult | zor |
or | yada |
this | bu |
EN "This gorgeous cafe is located at the seaside. It looks like a wooden old fisher house in red with a lot of old and icky junk inside. Try the fresh "Cinnamon Bun" and sit outside for a great view."
TR "Blueberry pie ve cheese cake mükemmel, manzara harika, kahve için refill olayı çok güzel. Sibelius anıtına çok yakın, oraya gitmişken boş geçmeyin derim ;)"
inglês | turco |
---|---|
great | harika |
gorgeous | güzel |
of | in |
and | ve |
for | için |
the | çok |
EN Used furniture and decor products add value to their values and bring a breath of fresh air to their new spaces when they come to life in another place
TR Kullanılmış mobilyalar ve dekor ürünleri başka bir mekanda yeniden hayat bulduklarında hem değerlerine değer katıyor hem de yeni mekanlarına keyifli bir soluk getiriyor
inglês | turco |
---|---|
decor | dekor |
life | hayat |
another | başka |
used | kullanılmış |
new | yeni |
products | ürünleri |
value | değer |
and | ve |
EN Motorsport Stats has relaunched its industry-leading results website with a fresh design, new features and functionalities, and faster access to a rich stream of data from the world’s leading racing championships.
TR Monza'nın katılımcı listesi ve hafta sonu programı açıklandı.
inglês | turco |
---|---|
a | a |
and | ve |
of | ın |
the | hafta |
EN Stay strong, and pack light. Fit Gear delivers premium gear—fresh and ready to move—directly to your room.
TR Güçlü kalın, hafif yüklenin. Fit Gear, doğrudan odanıza seçkin teçhizat -yeni ve harekete hazır- teslim eder.
inglês | turco |
---|---|
fit | fit |
gear | gear |
directly | doğrudan |
and | ve |
delivers | teslim |
strong | güçlü |
stay | kalın |
light | hafif |
EN If the call of fresh powder and soaring peaks tempts you, then there’s nothing finer than tackling the black diamond runs at world-class ski resorts in Whistler and Mont-Tremblant
TR Taze karın ve yüce dağların zirveleri sizi cezbediyorsa, Whistler ve Mont-Tremblant’daki birinci sınıf kayak tatil köylerinde siyah elmaslı kayak pistlerini denemekten daha harika bir şey olamaz
inglês | turco |
---|---|
fresh | taze |
black | siyah |
ski | kayak |
resorts | tatil |
whistler | whistler |
class | sınıf |
in | da |
and | ve |
finer | daha |
at | harika |
EN At a Fairmont hotel, hand-crafted cocktails and fresh, innovative cuisine immerse you in the art of fine dining
TR Fairmont otelinde özenle hazırlanan kokteyller ve taze, yenilikçi mutfak, sizi ince zevkli mutfak sanatı ile sarmalar
inglês | turco |
---|---|
fairmont | fairmont |
cocktails | kokteyller |
fresh | taze |
innovative | yenilikçi |
art | sanat |
cuisine | mutfak |
and | ve |
EN You always have the chance for a fresh start
TR Her zaman yeni bir başlangıç için şansın var
inglês | turco |
---|---|
fresh | yeni |
start | başlangıç |
always | her zaman |
a | bir |
for | için |
EN In ITAA, every moment is an opportunity for a fresh start.
TR ITAA'da her an yeni bir başlangıç için bir fırsattır.
inglês | turco |
---|---|
moment | an |
fresh | yeni |
start | başlangıç |
a | bir |
for | için |
Mostrando 50 de 50 traduções