EN Save time spent tedious analyzing of your crawl budgets
EN Save time spent tedious analyzing of your crawl budgets
TR Tarama bütçelerinizin sıkıcı olan analizini yaparken zamandan tasarruf edin
inglês | turco |
---|---|
save | tasarruf |
time | zamandan |
tedious | sıkıcı |
EN It’s a fair question, and while there’s no way for us to answer it entirely without bias (obviously, we think our tool is best), we didn’t want to create yet another tedious side-by-side comparison of features
TR Güzel bir soru, bu soruyu tamamen önyargısız şekilde yanıtlamamızın bir yolu olmasa da (tabii ki, en iyisinin kendi aracımız olduğunu düşünüyoruz) sıkıcı bir özellikler kıyaslaması tablosu hazırlamak istemedik
inglês | turco |
---|---|
entirely | tamamen |
tool | aracı |
tedious | sıkıcı |
features | özellikler |
best | en |
and | şekilde |
way | yolu |
is | olduğunu |
its | bu |
a | bir |
question | soru |
EN If you are a photographer, designing an invoice for a photography session may be a tedious task. Jotform's new PDF editor will help you to make this task easier! You can create invoices easily by using Jotform's PDF editor.
TR Ücretsiz Tevkifatlı Fatura Örneği Şablonunu kullanarak saniyeler içinde fatura oluşturabilir, dilediğiniz gibi özelleştirerek markanıza uyumlu hale getirebilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
can create | oluşturabilir |
using | kullanarak |
EN Complex workflows and tedious activities make work harder. Sonix strives to make working with audio and video delightful... and maybe a little bit magical.
TR Karmaşık iş akışları ve sıkıcı faaliyetler işleri daha da zorlaştırır. Sonix, ses ve video ile çalışmayı keyifli hale getirmeye çalışıyor... ve belki biraz büyülü.
inglês | turco |
---|---|
complex | karmaşık |
activities | faaliyetler |
video | video |
maybe | belki |
tedious | sıkıcı |
sonix | sonix |
make | da |
working | iş |
with | ile |
EN Editing video is tedious, but with text, it is much easier. Sonix is the world’s first automated transcription platform that lets you edit video by editing text making your pre-edit a breeze.
TR Videoyu düzenlemek sıkıcı, ancak metinle çok daha kolay. Sonix, ön düzenlemenizi bir esinti yaparak metni düzenleyerek videoyu düzenlemenizi sağlayan dünyanın ilk otomatik transkripsiyon platformudur.
inglês | turco |
---|---|
video | videoyu |
sonix | sonix |
automated | otomatik |
tedious | sıkıcı |
transcription | transkripsiyon |
by | yaparak |
easier | daha kolay |
first | ilk |
text | metni |
edit | düzenlemek |
EN Managing all of these disparate files and transcripts can be quite tedious.
TR Tüm bu farklı dosyaları ve transkriptleri yönetmek oldukça sıkıcı olabilir.
inglês | turco |
---|---|
managing | yönetmek |
transcripts | transkriptleri |
tedious | sıkıcı |
these | bu |
and | ve |
all | tüm |
quite | oldukça |
files | dosyaları |
be | olabilir |
EN Remove the tedious and time-consuming back-and-forth process between storyteller and audio engineer by having all your edits, highlights, and strikethroughs in one central location.
TR Hikaye anlatıcısı ve ses mühendisi arasındaki sıkıcı ve zaman alıcı süreci tek bir merkezi konumda düzenlemeler, önemli noktalar ve üst çizimlerinizi bulundurarak ortadan kaldırın.
inglês | turco |
---|---|
remove | kaldırın |
process | süreci |
edits | düzenlemeler |
central | merkezi |
tedious | sıkıcı |
time | zaman |
between | arasındaki |
by | üst |
EN Let us help you repurpose your content. You have already done the hard work—you've created some amazing content. Now, comes the tedious part: distributing that content across every marketing channel possible.
TR İçeriğinizi yeniden amaçlamanıza yardımcı olalım. Zor işi zaten yaptınız, inanılmaz içerikler yarattınız. Şimdi, sıkıcı kısım geliyor: Bu içeriği mümkün olan her pazarlama kanalında dağıtmak.
inglês | turco |
---|---|
help | yardımcı |
hard | zor |
work | işi |
tedious | sıkıcı |
content | içeriği |
marketing | pazarlama |
your | bu |
now | yeniden |
have | olan |
possible | mümkün |
already | zaten |
you | her |
EN Listening and transcribing hours of media is tedious and an inefficient use of your team's effort
TR Medya saatlerini dinlemek ve transkripsiyon yapmak can sıkıcı ve ekibinizin çabalarının verimsiz bir şekilde kullanılmasıdır
inglês | turco |
---|---|
transcribing | transkripsiyon |
media | medya |
tedious | sıkıcı |
and | ve |
of | bir |
EN Manual analysis of competitor SEO strategies and keyword positions can be tedious and time-consuming
TR Rakip SEO stratejilerinin ve anahtar kelime konumlarının manuel analizi sıkıcı ve zaman alıcı olabilir
inglês | turco |
---|---|
manual | manuel |
analysis | analizi |
competitor | rakip |
seo | seo |
and | ve |
tedious | sıkıcı |
time | zaman |
be | olabilir |
of | nın |
EN Gathering ranking data and manually compiling keyword reports can be incredibly tedious and unproductive.
TR Sıralama verilerini toplamak ve anahtar kelime raporlarını manuel olarak derlemek inanılmaz derecede sıkıcı ve verimsiz olabilir.
inglês | turco |
---|---|
ranking | sıralama |
data | verilerini |
manually | manuel |
incredibly | inanılmaz |
tedious | sıkıcı |
and | ve |
be | olabilir |
reports | raporlar |
EN Complex workflows and tedious activities make work harder. Sonix strives to make working with audio and video delightful... and maybe a little bit magical.
TR Karmaşık iş akışları ve sıkıcı faaliyetler işleri daha da zorlaştırır. Sonix, ses ve video ile çalışmayı keyifli hale getirmeye çalışıyor... ve belki biraz büyülü.
inglês | turco |
---|---|
complex | karmaşık |
activities | faaliyetler |
video | video |
maybe | belki |
tedious | sıkıcı |
sonix | sonix |
make | da |
working | iş |
with | ile |
EN Editing video is tedious, but with text, it is much easier. Sonix is the world’s first automated transcription platform that lets you edit video by editing text making your pre-edit a breeze.
TR Videoyu düzenlemek sıkıcı, ancak metinle çok daha kolay. Sonix, ön düzenlemenizi bir esinti yaparak metni düzenleyerek videoyu düzenlemenizi sağlayan dünyanın ilk otomatik transkripsiyon platformudur.
inglês | turco |
---|---|
video | videoyu |
sonix | sonix |
automated | otomatik |
tedious | sıkıcı |
transcription | transkripsiyon |
by | yaparak |
easier | daha kolay |
first | ilk |
text | metni |
edit | düzenlemek |
EN Remove the tedious and time-consuming back-and-forth process between storyteller and audio engineer by having all your edits, highlights, and strikethroughs in one central location.
TR Hikaye anlatıcısı ve ses mühendisi arasındaki sıkıcı ve zaman alıcı süreci tek bir merkezi konumda düzenlemeler, önemli noktalar ve üst çizimlerinizi bulundurarak ortadan kaldırın.
inglês | turco |
---|---|
remove | kaldırın |
process | süreci |
edits | düzenlemeler |
central | merkezi |
tedious | sıkıcı |
time | zaman |
between | arasındaki |
by | üst |
EN Managing all of these disparate files and transcripts can be quite tedious.
TR Tüm bu farklı dosyaları ve transkriptleri yönetmek oldukça sıkıcı olabilir.
inglês | turco |
---|---|
managing | yönetmek |
transcripts | transkriptleri |
tedious | sıkıcı |
these | bu |
and | ve |
all | tüm |
quite | oldukça |
files | dosyaları |
be | olabilir |
EN Let us help you repurpose your content. You have already done the hard work—you've created some amazing content. Now, comes the tedious part: distributing that content across every marketing channel possible.
TR İçeriğinizi yeniden amaçlamanıza yardımcı olalım. Zor işi zaten yaptınız, inanılmaz içerikler yarattınız. Şimdi, sıkıcı kısım geliyor: Bu içeriği mümkün olan her pazarlama kanalında dağıtmak.
inglês | turco |
---|---|
help | yardımcı |
hard | zor |
work | işi |
tedious | sıkıcı |
content | içeriği |
marketing | pazarlama |
your | bu |
now | yeniden |
have | olan |
possible | mümkün |
already | zaten |
you | her |
EN Listening and transcribing hours of media is tedious and an inefficient use of your team's effort
TR Medya saatlerini dinlemek ve transkripsiyon yapmak can sıkıcı ve ekibinizin çabalarının verimsiz bir şekilde kullanılmasıdır
inglês | turco |
---|---|
transcribing | transkripsiyon |
media | medya |
tedious | sıkıcı |
and | ve |
of | bir |
EN So why do kids lose interest in it? Conrad Wolfram says the part of math we teach -- calculation by hand -- isn't just tedious, it's mostly irrelevant to real mathematics and the real world
TR Öyleyse çocuklar neden matematiğe olan ilgilerini kaybediyorlar? Conrad Wolfram, matematiğin bizim öğrettiğimiz kısmı--parmak hesabı--sadece sıkıcı değil, aynı zamanda gerçek matematik ve gerçek dünya ile tamamen ilgisiz diyor
Mostrando 18 de 18 traduções