TR Eaton; güvenilir yüksek güç yoğunluğu, modülerlik ve ekonomik tasarımıyla düşük hızlı, yüksek torklu (LSHT) motorlarıyla bilinir.
"yüksek güç yoğunluğu" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR Eaton; güvenilir yüksek güç yoğunluğu, modülerlik ve ekonomik tasarımıyla düşük hızlı, yüksek torklu (LSHT) motorlarıyla bilinir.
EN Eaton is known for low-speed high-torque (LSHT) motors with reliable high-power density, modularity and economic design.
turco | inglês |
---|---|
eaton | eaton |
güvenilir | reliable |
yüksek | high |
güç | power |
ve | and |
ekonomik | economic |
düşük | low |
hızlı | speed |
bilinir | known |
tasarımı | design |
TR Bu gerotor motorları güvenilir yüksek güç yoğunluğu, modülerlik ve ekonomik tasarımıyla bilinir.
EN These gerotor motors are known for their reliable high-power density, modularity and economic design.
turco | inglês |
---|---|
güvenilir | reliable |
yüksek | high |
güç | power |
ve | and |
ekonomik | economic |
bilinir | known |
tasarımı | design |
TR TORK YOĞUNLUĞU Tork yoğunluğunun makine tasarımında neden önemli olduğunu öğrenin }
EN TORQUE DENSITY Learn about torque density and why it’s important in machine design }
turco | inglês |
---|---|
makine | machine |
neden | why |
önemli | important |
öğrenin | learn |
olduğunu | it |
tasarımı | design |
TR Pozitifliği, yoğunluğu ve eyleme yönelik önyargıyı ödüllendiriyoruz
EN We reward positivity, intensity, and a bias for action
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
yönelik | for |
TR Proxy servisleri, küresel internet bağlantılarındaki aşırı yoğunluğu azaltmak, interneti hızlandırmak ve internet ağını daha sağlıklı kullanmak için oldukça faydalı bir servistir
EN Proxy services are very useful tools to reduce the density of international Internet connections, speed up access and use the network more effectively
turco | inglês |
---|---|
proxy | proxy |
servisleri | services |
küresel | international |
kullanmak | use |
oldukça | very |
faydalı | useful |
TR 3.c.1. Sağlık çalışanı yoğunluğu ve dağılımı
EN 3.c.1. Health worker density and distribution
turco | inglês |
---|---|
c | c |
sağlık | health |
TR 7.3.1. Ekonominin Enerji Yoğunluğu
EN 7.3.1. Energy intensity measured in terms of primary energy and GDP
turco | inglês |
---|---|
enerji | energy |
TR 14.1.1. Kıyı ötrofikasyon (sudaki azot ve fosfatın artması) İndeksi ve yüzen plastik enkaz yoğunluğu
EN 14.1.1. Index of coastal eutrophication and floating plastic debris density
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
plastik | plastic |
ın | of |
TR BEAR™, 10 farklı mikro akım yoğunluğu ile yüz ve boynunuzun her bölgesi için egzersiz rutinlerinizi tercihlerinize göre kişiselleştirmenizi sağlar.
EN BEAR™ offers an ultra-wide range of 10 microcurrent intensities, allowing you to personalize your facial workout routines perfectly to your preferences, for each area of your face & neck
turco | inglês |
---|---|
bölgesi | area |
egzersiz | workout |
sağlar | offers |
TR Proxy servisleri, küresel internet bağlantılarındaki aşırı yoğunluğu azaltmak, interneti hızlandırmak ve internet ağını daha sağlıklı kullanmak için oldukça faydalı bir servistir
EN Proxy services are very useful tools to reduce the density of international Internet connections, speed up access and use the network more effectively
turco | inglês |
---|---|
proxy | proxy |
servisleri | services |
küresel | international |
kullanmak | use |
oldukça | very |
faydalı | useful |
TR Reinemann: Benim nezdimde medyanın geleceği ciddi gazetecilik yapan medya kuruluşlarında yatıyor. Çünkü bu kuruluşlar, karşı karşıya olduğumuz yarı gerçekler ve sahte haber yoğunluğu karşısında giderek daha önem kazanıyor.
EN Reinemann: Serious journalistic media are the media of the future in my opinion. I think they will become increasingly important on the net in view of the huge amount of sources, half-truths and fake news.
turco | inglês |
---|---|
ciddi | serious |
ve | and |
sahte | fake |
giderek | increasingly |
TR Bu veri noktaları, bir içerik parçasındaki anahtar kelime yoğunluğu gibi basit bir şeyden, robot.txt gibi sitenizin SEO'sunu etkileyecek daha belirsiz faktörlere kadar değişebilir
EN These data points can range from something as simple as keyword density in a piece of content to more obscure factors that will influence your site’s SEO, like the robot.txt
turco | inglês |
---|---|
noktaları | points |
basit | simple |
robot | robot |
txt | txt |
sitenizin | your site |
seo | seo |
TR Kendinizden daha büyük güç fikrini keşfedin12 Adım, kendimizden daha büyük bir güç kavramı etrafında merkezlenir
EN Explore the idea of power greater than yourselfThe 12 Steps center around the concept of a power greater than ourselves
turco | inglês |
---|---|
güç | power |
keşfedin | explore |
adım | steps |
kavramı | concept |
etrafında | around |
TR Bu arabalar, uzun ömür sağlayan muazzam bir güç ve güç sergiler
EN These cars display enormous strength and power ensuring longevity
turco | inglês |
---|---|
arabalar | cars |
TR Premium düzeydeki bileşenlere sahip olan güç kaynağı, 50℃’de kesintisiz ve istikrarlı güç çıkışı sağlar
EN Features premium components to help deliver a continuous and stable power with an ambient temperature up to 50°C
turco | inglês |
---|---|
premium | premium |
güç | power |
ve | and |
TR DPS G yazılımıyla gelen Smart DPS G Series güç kaynakları, gerçek yükler altında %86’ya kadar verimlilik sunar ve en düşük güç kayıp oranlarını sağlar
EN Smart DPS G Power Supply with DPS G software delivers up to 86% efficiency under real-world load conditions, promising the lowest power losses
turco | inglês |
---|---|
g | g |
güç | power |
gerçek | real |
altında | under |
verimlilik | efficiency |
yazılımı | software |
TR AC Güç Servisleri Planlı önleyici bakım ve temel KGK bileşenlerinin ve akülerinin proaktif olarak değiştirilmesi, güç olayları sırasında arıza olasılığını büyük ölçüde azaltabilir
EN AC Power Services: Scheduled preventive maintenance and proactive replacement of key UPS components and batteries can greatly reduce the chances of failure during power incidents
turco | inglês |
---|---|
servisleri | services |
önleyici | preventive |
bakım | maintenance |
temel | key |
proaktif | proactive |
sırasında | during |
TR Bu servisler; güç kesintileri, ani yükselmeler, anahtarlama geçişleri, hat gürültüsü ve güçle ilgili diğer sorunlar esnasında bile güç sisteminizin kullanılabilirliğini en üst düzeye çıkaracaktır.
EN These services will maximize your power system availability, even amidst power outages, utility spikes, switching transients, line noise, and other power-related issues.
turco | inglês |
---|---|
servisler | services |
güç | power |
hat | line |
ve | and |
ilgili | related |
diğer | other |
sorunlar | issues |
bile | even |
TR Örneğin, kesintisiz güç kaynakları (KGK), bir elektrik kesintisi durumunda operasyonların devam etmesi için yedek güç sağlar.
EN For example, uninterruptible power supplies (UPS) provide backup power to continue operations in the event of a power failure.
turco | inglês |
---|---|
sağlar | provide |
TR Genellikle entegre soğutma, akıllı güç dağıtımı ve yedek güç kaynaklarına sahip kabinler sağlarlar
EN They typically provide racks with integrated cooling, intelligent power distribution, and backup power supplies
turco | inglês |
---|---|
genellikle | typically |
entegre | integrated |
soğutma | cooling |
akıllı | intelligent |
güç | power |
TR Yüksek Gücümüzü KeşfetmekOn İki Basamak, kendimizden daha büyük bir Güce teslim olmamızı merkez alır ve kendi iyileşmemizde bize en çok yardımcı olacak herhangi bir Yüksek Güç kavramını seçmeye davet ediliriz
EN Discovering our Higher PowerThe Twelve Steps center around our surrender to a Power greater than ourselves, and we are invited to choose whatever concept of a Higher Power is most helpful to us in our own recovery
turco | inglês |
---|---|
merkez | center |
güç | power |
TR Gelenek 2: Grup amacımız için tek bir nihai otorite vardır - kendilerini grup vicdanımızda ifade edebilecekleri sevgi dolu bir Yüksek Güç. Liderlerimiz sadece güvenilir hizmetkarlardır; yönetmiyorlar.
EN Tradition 2: For our group purpose there is but one ultimate authority—a loving Higher Power as they may express themselves in our group conscience. Our leaders are but trusted servants; they do not govern.
turco | inglês |
---|---|
gelenek | tradition |
grup | group |
yüksek | higher |
güç | power |
güvenilir | trusted |
TR 12 adımlık sürecin bir parçası, iyileşmelerimizde hangi yüksek güç kavramının bize en çok yardımcı olduğunu keşfetmeye davettir
EN Part of the 12-step process is an invitation to explore what concept of higher power is most helpful to us in our recoveries
turco | inglês |
---|---|
parçası | part |
yüksek | higher |
güç | power |
olduğunu | is |
TR Daha düşük gecikme süresi, %19'a kadar daha iyi performans, %20 daha düşük maliyet ve şu anda AWS'de bulunan en yüksek güç verimliliği ile Graviton2 işlevleri, görev açısından kritik öneme sahip sunucusuz uygulamaları destekleyebilir
EN With lower latency, up to 19% better performance, a 20% lower cost, and the highest power-efficiency currently available at AWS, Graviton2 functions can power mission critical serverless applications
turco | inglês |
---|---|
gecikme | latency |
a | a |
performans | performance |
aws | aws |
verimliliği | efficiency |
işlevleri | functions |
görev | mission |
kritik | critical |
sunucusuz | serverless |
uygulamaları | applications |
TR Diğer blokzincirleri yüksek boyutları nedeniyle nodeları yöneten aracılara ihtiyaç duyar, eski güç dinamikleriyle hareket ederler
EN Other protocols are so heavy they require intermediaries to run nodes, recreating the same old power dynamics
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
nedeniyle | to |
ihtiyaç | require |
eski | old |
güç | power |
TR Sanayide 75 yıllık tecrübemiz ile oluşturduğumuz güç ve entegre alt yapımız dünya çapında, öncü, yenilikçi, ileri ve yüksek teknolojili yerli CNC Takım Tezgahları üretilmektedir.
EN The experience of the company increased by supplying machine tool parts for global market and working with a highly equipped internal machining department.
turco | inglês |
---|---|
yüksek | highly |
takım | machine |
TR Daha düşük gecikme süresi, %19'a kadar daha iyi performans, %20 daha düşük maliyet ve şu anda AWS'de bulunan en yüksek güç verimliliği ile Graviton2 işlevleri, görev açısından kritik öneme sahip sunucusuz uygulamaları destekleyebilir
EN With lower latency, up to 19% better performance, a 20% lower cost, and the highest power-efficiency currently available at AWS, Graviton2 functions can power mission critical serverless applications
turco | inglês |
---|---|
gecikme | latency |
a | a |
performans | performance |
aws | aws |
verimliliği | efficiency |
işlevleri | functions |
görev | mission |
kritik | critical |
sunucusuz | serverless |
uygulamaları | applications |
TR Diğer blokzincirleri yüksek boyutları nedeniyle nodeları yöneten aracılara ihtiyaç duyar, eski güç dinamikleriyle hareket ederler
EN Other protocols are so heavy they require intermediaries to run nodes, recreating the same old power dynamics
turco | inglês |
---|---|
diğer | other |
nedeniyle | to |
ihtiyaç | require |
eski | old |
güç | power |
TR Sanayide 75 yıllık tecrübemiz ile oluşturduğumuz güç ve entegre alt yapımız dünya çapında, öncü, yenilikçi, ileri ve yüksek teknolojili yerli CNC Takım Tezgahları üretilmektedir.
EN The experience of the company increased by supplying machine tool parts for global market and working with a highly equipped internal machining department.
turco | inglês |
---|---|
yüksek | highly |
takım | machine |
TR Güç kaynağının Japon üretimi yüksek kaliteli 105°C kapasitörleri, dayanıklılığı ve istikrarı artırır.
EN Comes with high quality 105 °C (221 ° F) Japanese capacitors to help improve the durability and offer impressive stability.
turco | inglês |
---|---|
japon | japanese |
yüksek | high |
kaliteli | quality |
c | c |
ve | and |
TR Dünyanın en büyük veri merkezlerinden bazıları 100 megawatt’tan (MW) fazla enerjiye ihtiyaç duyar ve yüksek gerilimli, üç faz güç alır ve dağıtır
EN Some of the world?s largest data centers require more than 100 megawatts (MW) of energy and receive and distribute high voltage, three-phase power
turco | inglês |
---|---|
veri | data |
bazıları | some |
ihtiyaç | require |
güç | power |
TR Edge tesisleri genellikle yüksek çözünürlüklü içerik, veri yoğun analizler, sağlık ve üretim süreçleri gibi kritik hizmetlere güç verir
EN Edge sites often power critical services, such as high-definition content, data-intensive analytics, and healthcare and manufacturing processes
turco | inglês |
---|---|
edge | edge |
genellikle | often |
yüksek | high |
yoğun | intensive |
analizler | analytics |
sağlık | healthcare |
kritik | critical |
güç | power |
TR Gelenek 2: Grup amacımız için tek bir nihai otorite vardır - kendilerini grup vicdanımızda ifade edebilecekleri sevgi dolu bir Yüksek Güç. Liderlerimiz sadece güvenilir hizmetkarlardır; yönetmiyorlar.
EN Tradition 2: For our group purpose there is but one ultimate authority—a loving Higher Power as they may express themselves in our group conscience. Our leaders are but trusted servants; they do not govern.
turco | inglês |
---|---|
gelenek | tradition |
grup | group |
yüksek | higher |
güç | power |
güvenilir | trusted |
TR Daha Yüksek Güç, benimle inşa etmen ve benimle istediğin gibi yapman için kendimi Sana sunuyorum
EN Higher Power, I offer myself to Thee, to build with me and do with me as Thou wilt
turco | inglês |
---|---|
güç | power |
inşa | build |
TR Bu yüksek performanslı gelişmiş sabit RFID okuyucu yüksek etiket hacimlerinin altından yüksek doğruluk ve okuma oranlarıyla kalkmak üzere tasarlanmıştır
EN This high-performance advanced fixed RFID reader is designed to handle high tag volumes with increased accuracy and read rates
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
yüksek | high |
gelişmiş | advanced |
sabit | fixed |
rfid | rfid |
okuyucu | reader |
etiket | tag |
ve | and |
okuma | read |
tasarlanmıştır | designed |
TR Semrush yazılımı ile elde ettiğimiz başarılardan güç alarak, üniversitenin tüm fakülteleri dahil olmak üzere Semrush'ı üniversiteye sunmam istendi
EN Encouraged by our successes with Semrush software, I was asked to rollout Semrush to the rest of the university including all the faculties
turco | inglês |
---|---|
semrush | semrush |
yazılımı | software |
tüm | all |
TR Semrush ile ilgili favori kısım, rekabetçi zeka için sahip olduğu güç. Daha fazla veriye sahip olduğunuz zaman daha bilinçli reklamcılık kararları vermeyi kolaylaştırıyor. "
EN “My favorite part about Semrush is the power it has for competitive intelligence. It makes it easier to make savvy advertising decisions when you have more data.”
turco | inglês |
---|---|
semrush | semrush |
favori | favorite |
rekabetçi | competitive |
zeka | intelligence |
güç | power |
veriye | data |
reklamcılık | advertising |
kararları | decisions |
TR İnsani yardım, politik, ekonomik ve diğer güç odaklarından bağımsız yürütülmelidir
EN Humanitarian aid needs to remain neutral in conflict situations and stay clear of political, nationalist, religious or ideological discussions
turco | inglês |
---|---|
yardım | aid |
politik | political |
ve | and |
TR Alçak Gerilim Güç Dağıtım ve Kontrol Sistemleri
EN Backup power, UPS, surge & IT power distribution
turco | inglês |
---|---|
güç | power |
dağıtım | distribution |
TR Orta Gerilim Güç Dağıtımı ve Kontrol Sistemleri
EN Hose, tubing, fittings and connectors
TR Özel tasarım braketimizle ekran kartınızı ve güç kaynağınızı sergileyin
EN Show off your graphic card and power supply with our special design bracket
turco | inglês |
---|---|
tasarım | design |
ve | and |
güç | power |
kartı | card |
TR Formula 1 2025 sezonunda %100 sürdürülebilir yakıtlarla çalışan yeni güç ünitelerine geçiş yapacak.
EN Impressive Rosters for the Endurance Esports Championship Includes Motorsport and Esports Global Racing Stars.
TR Otelimiz bir organik aile çiftliği ile işbirliği yaptı. Çiftliğin biyodizel ekipmanına güç sağlamak için mutfakta kullanılan yağları tedarik ediyoruz.
EN Our hotel has partnered with an organic family farm. We supply the farm with used kitchen oil to power their bio-diesel equipment.
turco | inglês |
---|---|
aile | family |
işbirliği | partnered |
güç | power |
TR Tek ekip, tek hayal. Doğrudan, saygılı iletişim ve açık işbirliğinden yana durarak siyaseti reddediyoruz. Misyonun ve ekibin, bireysel güç veya tanınmadan daha büyük olduğuna inanıyoruz.
EN One team, one dream. We reject politics in favor of direct, respectful communication and open collaboration. We believe that the mission and the team are bigger than individual power or recognition.
turco | inglês |
---|---|
ekip | team |
hayal | dream |
doğrudan | direct |
iletişim | communication |
ve | and |
açık | open |
güç | power |
veya | or |
inanıyoruz | we believe |
TR Oldukça önemli de bir yol kat etmeyi başardık, ancak vakaları tespit etmenin ve kişilere ulaşmanın böylesine güç olduğu bir dönemde bizimle iletişime geçemeyen çok sayıda kadın olduğunun da bilincindeyiz.
EN We have come a long way, but we are also aware that there are many women who cannot get in touch with us at a time when it is so difficult to identify cases and reach people.
turco | inglês |
---|---|
yol | way |
olduğu | is |
bizimle | with us |
kadın | women |
TR 'Gönüllü olmak bana mutluluk, cesaret ve güç kattı'
EN Regardless Of The Challenges, Don't Leave Anyone Behind
turco | inglês |
---|---|
olmak | the |
TR B2Broker, brokerlığınızın işletme operasyonları performansını maksimize edecek güç ve dayanıklılıkta olmasını sağlayarak işlemlerinizi güvenle yürütmenize olanak tanır.
EN B2Broker ensures your brokerage is fully equipped to maximise the performance of your business operations backed by solid, long-standing expertise so you can run your operations with confidence.
turco | inglês |
---|---|
işletme | business |
güç | can |
ın | of |
TR Yüce Güç, bize cehaletimizin farkına varmak, hatalarımızı kabul etmek ve ihtiyacımızı tanımak için alçakgönüllülük bahşet
EN Higher Power, grant us the humility to realize our ignorance, admit our mistakes and recognize our need
turco | inglês |
---|---|
güç | power |
TR Bazı üyeler için bu güç dini bir tanrı olabilir, diğerleri için dostluktur ve diğerleri için doğal dünya, aşk veya hizmet olabilir
EN For some members this power might be a religious deity, for others it is the fellowship, and for others it could be the natural world, love, or service
turco | inglês |
---|---|
üyeler | members |
güç | power |
dini | religious |
diğerleri | others |
doğal | natural |
dünya | world |
aşk | love |
veya | or |
hizmet | service |
TR Kendimizden daha büyük bir güce bağlanmak, programımızın manevi temelidir: bizi bağlantı, teselli, güç ve alçakgönüllülükte temellendirir
EN Connecting to power greater than ourselves is the spiritual basis of our program: it grounds us in connection, solace, strength, and humility
Mostrando 50 de 50 traduções