TR Zebra Temptime® tarafından üretilen Fresh-Check gıda sıcaklığı göstergeleri, tesisten mağazaya ve tüketicilerin evlerine kadar yiyecekleri izleyebilen, kendinden yapışkanlı zaman-sıcaklık göstergeleridir
Traduzir "tarafından üretilen fresh check" para inglês
Mostrando 50 de 50 traduções da frase "tarafından üretilen fresh check" de turco para inglês
Traduções de tarafından üretilen fresh check
"tarafından üretilen fresh check" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
Tradução de turco para inglês de tarafından üretilen fresh check
turco
inglês
EN Zebra’s Fresh-Check food temperature indicators, manufactured by Temptime®, are self-adhesive time-temperature indicators that can monitor food from the plant to the store to consumers’ homes
| turco | inglês |
|---|---|
| gıda | food |
| sıcaklığı | temperature |
| göstergeleri | indicators |
| tüketicilerin | consumers |
TR Tek kişilik Fresh Sense DHT Yaylı Seri Yatak, Somni Baza ve Nova başlıktan oluşan genç setidir.
EN Single Fresh Sense DHT Spring Mattress, Somni Base and Nova headboard creates young set
| turco | inglês |
|---|---|
| tek | single |
| dht | dht |
| yatak | mattress |
| ve | and |
| genç | young |
TR Modern tasarımını çok yönlü işlevsel özellikleriyle zenginleştiren Somni Fresh Sense Yatak Seti, uyku kalitesini arttırırken şık tasarım detaylarıyla öne çıkıyor.
EN Enriching its modern design with sophisticated functional features, the Somni Fresh Sense Bed Set stands out with its stylish design details while improving sleep quality.
| turco | inglês |
|---|---|
| yatak | bed |
| seti | set |
| uyku | sleep |
| kalitesini | quality |
| detayları | details |
TR Yelp kullanıcıları henüz Fresh Tilled Soil hakkında herhangi bir soru sormadı.
EN Yelp users haven’t asked any questions yet about Fresh Tilled Soil.
TR Bazı kripto koleksiyonları, bilgisayar tarafından üretilen sanat eserleridir
EN Some crypto collectibles are computer generated works of art
| turco | inglês |
|---|---|
| bazı | some |
| kripto | crypto |
| bilgisayar | computer |
| tarafından | of |
| sanat | art |
TR Temptime® tarafından üretilen Zebra LIMITmarker® donma olaylarına maruz kalma durumunu izleyen tek kullanımlık bir göstergedir
EN FREEZEmarker®, manufactured by Temptime®, is a single-use indicator that monitors exposure to freeze events
| turco | inglês |
|---|---|
| olayları | events |
TR Temptime® tarafından üretilen Zebra LIMITmarker® donma olaylarına maruz kalma durumunu izleyen tek kullanımlık bir göstergedir
EN FREEZEmarker®, manufactured by Temptime®, is a single-use indicator that monitors exposure to freeze events
| turco | inglês |
|---|---|
| olayları | events |
TR Eğer etkinse, sunucu tarafından üretilen sayfalara eklenen, sunucu sürümünü ve sanal konak adını içeren dizgidir.
EN String containing the server version and virtual host name which are added to server-generated pages, if enabled.
TR Kurumunuzda üretilen bilgilerin görünürlüğünü ve değerini artırın
EN Magnify the visibility and value of your institution?s scholarship
| turco | inglês |
|---|---|
| görünürlüğünü | visibility |
| ve | and |
| ın | of |
TR Ayrıca, özel anahtar aşağı kırma-güçlü bir düşman önlemek için, her üretilen anahtar çifti varsayılan uzunluğu (güçlü entropi ile oluşturulan) 4096 bit için ayarlanmış
EN Also, to prevent a strong adversary from cracking-down a private key, the default length of every generated key pair has been set to 4096 bits (generated with strong entropy)
| turco | inglês |
|---|---|
| ayrıca | also |
| özel | private |
| anahtar | key |
| aşağı | down |
| önlemek | prevent |
| çifti | pair |
| varsayılan | default |
| uzunluğu | length |
| güçlü | strong |
| oluşturulan | generated |
TR iFixit, son yirmi yılda üretilen her Apple ürünü için tamir kılavuzları yayınladı
EN iFixit has published repair manuals for every Apple product made in the last two decades
| turco | inglês |
|---|---|
| ifixit | ifixit |
| son | last |
| apple | apple |
| ürünü | product |
| tamir | repair |
TR Cihazınızda Cookie'ler kurulduktan sonra, cihazınızda yerel olarak paylaşılan Cookie nesnesi (tüm tarayıcılarınızda yeniden üretilen Cookies türü) olduğu sürece, başka bir tarayıcıya geçmenize yardımcı olmaz.
EN If you got cookied once, switching to another browser doesn't help you, as long as your device still have the Local Shared Object cookie - the type of cookies which reproduces in all your browsers.
| turco | inglês |
|---|---|
| yerel | local |
| paylaşılan | shared |
| tüm | all |
| türü | type |
| sürece | as long as |
| başka | another |
TR Geri çağırma operasyonu artık bugüne kadar üretilen tüm Bolt'ları kapsıyor!
EN Ironically, the recall has something to do with seat belts.
TR Bıçak sunucularını kolay ve sorunsuz şekilde bağlayabilmek için üretilen bu ürün, sunduğumuz ürünler arasındaki en küçük boyutlu konnektör
EN Made to allow easy, trouble-free connections of server blades this is the smallest size connector in our offering
| turco | inglês |
|---|---|
| kolay | easy |
| küçük | smallest |
TR Bilgisayarınızda üretilen transkriptleriniz sese dikilmiştir. Bir röportajda veya basın toplantısında saniyeler içinde ses bitelerini hızlıca tarayabilir veya arayabilirsiniz.
EN Your computer-generated transcripts are stitched to the audio. You can quickly scan or search for soundbites in an interview or press conference in seconds.
| turco | inglês |
|---|---|
| veya | or |
| basın | press |
| saniyeler | seconds |
| hızlıca | quickly |
TR 3D yazıcıyla üretilen bypass damarları, kulaklar için kontakt lensler, ameliyatta sanal gerçeklik gözlükleri: Almanya’dan tıp alanında yenilikçi örnekler sunuyoruz.
EN Bypasses from the 3D printer, contact lenses for the ears, virtual reality glasses in the operating theatre: We present some innovations from Germany.
| turco | inglês |
|---|---|
| sanal | virtual |
| gerçeklik | reality |
| almanya | germany |
TR Yaşanan gelecek: Bir süpermarketin çatısında üretilen baharat bitkileri ve balıklar… Gerçekleşmekte olan bir vizyon.
EN Living the future: herbs and fish, fresh from the shopping-market roof – a vision that is already being built
| turco | inglês |
|---|---|
| gelecek | future |
| vizyon | vision |
TR İklim dostu yöntemlerle üretilen hidrojen, CO2 emisyonlarının daha hızlı düşmesine yardımcı olabilir. Peki, bu gaz neden bu kadar uygun?
EN Hydrogen produced in a climate-friendly way could help us to reduce CO2 emissions more quickly. Why is the gas so suitable?
| turco | inglês |
|---|---|
| dostu | friendly |
| üretilen | produced |
| hidrojen | hydrogen |
| hızlı | quickly |
| olabilir | could |
| gaz | gas |
| uygun | suitable |
TR Pamuklu kumaştan üretilen Uyku Pedi, ekstra dolgun elyafı sayesinde yatak konforunu arttırır.
EN Sleeping pad manufactured from cotton fabric enhances the bed comfort with its extra dense fibre.
| turco | inglês |
|---|---|
| pamuklu | cotton |
| ekstra | extra |
| yatak | bed |
TR Kartpostallarımız bu nedenle müşteri spesifikasyonlarıyla üretilen ürünlerdir
EN Our postcards are therefore goods that are made to meet customer specifications
| turco | inglês |
|---|---|
| müşteri | customer |
TR Çoğulcu bir demokrasi sadece karar alma mekanizmalarında çeşitlilik ve katılımın sağlanması ile değil, üretilen her türlü hukuki düzenlemenin toplumun çeşitliliğini gözetmesiyle inşa edilebilir
EN A pluralist democracy can be built not only by ensuring diversity and participation in decision-making mechanisms but also by considering the diversity of society in all kinds of legal regulations produced
| turco | inglês |
|---|---|
| demokrasi | democracy |
| karar | decision |
| çeşitlilik | diversity |
| değil | not |
| üretilen | produced |
| her | all |
| hukuki | legal |
| toplumun | society |
| inşa | built |
| edilebilir | can be |
TR Atık bertaraf şekline göre kişi başına üretilen tehlikeli atık ve işlenmiş tehlikeli atık oranı
EN Hazardous waste generated per capita and proportion of hazardous waste treated, by type of treatment
| turco | inglês |
|---|---|
| atık | waste |
| kişi | capita |
| ve | and |
TR Resmi İstatistik Temel İlkeleri doğrultusunda hedefe uygun tam ayrıştırma ile ulusal düzeyde üretilen sürdürülebilir kalkınma göstergelerinin oranı 17.18.2
EN Proportion of sustainable development indicators produced at the national level with full disaggregation when relevant to the target, in accordance with the Fundamental Principles of Official Statistics 17.18.2
| turco | inglês |
|---|---|
| resmi | official |
| temel | fundamental |
| tam | full |
| düzeyde | level |
| üretilen | produced |
| sürdürülebilir | sustainable |
| kalkınma | development |
TR Çevreye duyarlı süreçlerle üretilen TENCEL ™ Home selülozik elyaflar, size uzun süre kalıcı doğal konfor ve saf yaşama alanları sunar
EN TENCEL ™ Home cellulosic fibers produced using environmentally responsible processes offer you long-lasting natural comfort and pure living environments
| turco | inglês |
|---|---|
| üretilen | produced |
| elyaflar | fibers |
| uzun | long |
| kalıcı | lasting |
| doğal | natural |
| konfor | comfort |
| ve | and |
| saf | pure |
| sunar | offer |
TR İpeksi yumuşaklığı ve doğal ışıltısıyla TENCEL™ Lyocell elyaftan üretilen lüks nevresim takımları, vücudunuzu nazikçe sararak uyku kalitenizi arttırır
EN With an exquisitely silky handfeel and natural sheen, luxurious bed linen containing TENCEL™ Lyocell fibers produced by Micro technology gently envelop your body, enhancing your quality of sleep
| turco | inglês |
|---|---|
| ve | and |
| doğal | natural |
| lyocell | lyocell |
| üretilen | produced |
| lüks | luxurious |
| uyku | sleep |
TR Türkiye’nin ilk ve tek insansı robot fabrikasında üretilen, yüksek teknoloji sosyal robotlar, otonom çalışan hizmet robotları ve quadruped robotları sergileyeceğiz
EN We will display high-tech social robots, autonomous service robots and quadruped robots produced at the first and only humanoid robot factory of Turkey
| turco | inglês |
|---|---|
| türkiye | turkey |
| robot | robot |
| üretilen | produced |
| yüksek | high |
| teknoloji | tech |
| sosyal | social |
| hizmet | service |
TR Merkeziyetsiz gelir sistemiyle, üretilen içeriğin değeri açık, şeffaftır ve ödüller doğrudan kullanıcılara ödenir.
EN With a decentralized revenue system, the value of creation is open, transparent, and returns rewards directly to users.
| turco | inglês |
|---|---|
| merkeziyetsiz | decentralized |
| gelir | revenue |
| değeri | value |
| açık | open |
| ödüller | rewards |
| doğrudan | directly |
| kullanıcılara | users |
TR Akımsız Kaplama Tekniği ile Üretilen Seramik Esaslı Kompozitlerin Ultrases ile Mekanik Özelliklere Etkisinin Araştırılması
EN The Effect of Mechanical Properties on the Ultrasonic Velocity Of Ceramic Based Composites Fabricated By Electroless Coating Technique
| turco | inglês |
|---|---|
| mekanik | mechanical |
| etkisinin | effect |
TR Bitlis İli Hizan İlçesinde Üretilen Ballarda Antibiyotik Kalıntılarının Belirlenmesi
EN Determination of Antibiotic Residues from Honey Produced in Hizan District, Bitlis Province
| turco | inglês |
|---|---|
| belirlenmesi | determination |
| ın | of |
TR Geri çağırma operasyonu artık bugüne kadar üretilen tüm Bolt'ları kapsıyor!
EN It's only for seven vehicles, but the irony here isn't lost on anyone.
TR Toyota, şimdiden Türkiye’de üretilen modellerinin 2022 versiyonlarına yüzde 15’e yakın zam yaptı.
EN The electric bus will share components with the ID.3 and ID.4.
TR iFixit, son yirmi yılda üretilen her Apple ürünü için tamir kılavuzları yayınladı
EN iFixit has published repair manuals for every Apple product made in the last two decades
| turco | inglês |
|---|---|
| ifixit | ifixit |
| son | last |
| apple | apple |
| ürünü | product |
| tamir | repair |
TR Çoğulcu bir demokrasi sadece karar alma mekanizmalarında çeşitlilik ve katılımın sağlanması ile değil, üretilen her türlü hukuki düzenlemenin toplumun çeşitliliğini gözetmesiyle inşa edilebilir
EN A pluralist democracy can be built not only by ensuring diversity and participation in decision-making mechanisms but also by considering the diversity of society in all kinds of legal regulations produced
| turco | inglês |
|---|---|
| demokrasi | democracy |
| karar | decision |
| çeşitlilik | diversity |
| değil | not |
| üretilen | produced |
| her | all |
| hukuki | legal |
| toplumun | society |
| inşa | built |
| edilebilir | can be |
TR Bentley yıllardır motor sporları mirasını sürdürüyor ve yeni üretilen modeller şüphesiz en çekici, çekici, lüks ve teknolojik güzelliklerle dolu. İşte Bentley'i tercih etmeniz için bazı nedenler:
EN Bentley has been maintaining it?s legacy of motorsport for years and the newly manufactured models are no doubt the most attractive, appealing, luxurious and filled with tech delights. Here are some of the reasons why you should go for Bentley:
| turco | inglês |
|---|---|
| yıllardır | for years |
| modeller | models |
| en | most |
| lüks | luxurious |
| bazı | some |
TR Şirketin ana ürünleri, belirlenmiş üretim tesislerinde şirket içinde üretilen süper otomobillerdir
EN The main products of the company are supercars, which are produced in-house in designated production facilities
| turco | inglês |
|---|---|
| ana | main |
| şirket | company |
| içinde | in |
| üretilen | produced |
TR Yaşanan gelecek: Bir süpermarketin çatısında üretilen baharat bitkileri ve balıklar… Gerçekleşmekte olan bir vizyon.
EN Living the future: herbs and fish, fresh from the shopping-market roof – a vision that is already being built
| turco | inglês |
|---|---|
| gelecek | future |
| vizyon | vision |
TR İklim dostu yöntemlerle üretilen hidrojen, CO2 emisyonlarının daha hızlı düşmesine yardımcı olabilir. Peki, bu gaz neden bu kadar uygun?
EN Hydrogen produced in a climate-friendly way could help us to reduce CO2 emissions more quickly. Why is the gas so suitable?
| turco | inglês |
|---|---|
| dostu | friendly |
| üretilen | produced |
| hidrojen | hydrogen |
| hızlı | quickly |
| olabilir | could |
| gaz | gas |
| uygun | suitable |
TR 3. Ayrıca, 14-29 yaş grubunun yüzde 46’sı, laboratuarda üretilen etin, dünya nüfusunun beslenmesinde iyi bir çözüm olabileceğine inanıyor.
EN 3. 46 percent of 14- to 29-year-olds also believe that meat manufactured in a laboratory could be a good solution when it comes to feeding the world’s population.
| turco | inglês |
|---|---|
| ayrıca | also |
| yüzde | percent |
| dünya | world |
| iyi | good |
| çözüm | solution |
TR 1. Mantar Köklerinden Üretilen Yapı Taşları Betonun Yerini Alıyor
EN 1. Bricks made of fungal mycelium replace concrete
TR Balık derisinden üretilen takılar ve atıktan yapma çantalar... Tüketiciler daha sürdürülebilir bir moda istiyorlar. Sektör bu arzuyu yaratıcı çözümlerle karşılıyor.
EN Jewellery made from fish skin and bags from garbage – consumers want more sustainability in fashion. The industry is reacting with creative solutions.
| turco | inglês |
|---|---|
| balık | fish |
| tüketiciler | consumers |
| sürdürülebilir | sustainability |
| moda | fashion |
| sektör | industry |
| yaratıcı | creative |
TR Balık derisinden yapma takılar, süt lifinden üretilen giysiler ve plastik atıktan imal edilmiş çantalar piyasayı fethediyor
EN Jewellery made from fish skin, clothing from milk fibres and bags from plastic waste are conquering the market
| turco | inglês |
|---|---|
| balık | fish |
| süt | milk |
| ve | and |
| plastik | plastic |
TR Kimyasal hiçbir ürün ve sürece başvurulmadan üretilen süt lifleri, balmumu ve çinko ile üretiliyor
EN The milk fibres are formed without any chemicals, but with beeswax and zinc
| turco | inglês |
|---|---|
| süt | milk |
TR ABD’de yer alan bir hidroelektrik santrali için üretilen Voith türbini
EN A Voith turbine for a hydroelectric power station in the USA
| turco | inglês |
|---|---|
| abd | usa |
TR İthal ettiğimiz ve tükettiğimiz mallar, insan haklarına aykırı koşullarda üretilen mallar olmamalı
EN The goods that we import and consume should not be produced under conditions that violate human rights
| turco | inglês |
|---|---|
| ve | and |
| insan | human |
| üretilen | produced |
TR Dünyanın dört bir köşesinde Tuttlingen’de üretilen ürünlerle teşhisler gerçekleştiriliyor, ameliyatlar yapılıyor.
EN Everywhere in the world products from Tuttlingen are used in diagnosis and operations.
| turco | inglês |
|---|---|
| dünyanın | world |
TR 3D yazıcıyla üretilen bypass damarları, kulaklar için kontakt lensler, ameliyatta sanal gerçeklik gözlükleri: Almanya’dan tıp alanında yenilikçi örnekler sunuyoruz.
EN Bypasses from the 3D printer, contact lenses for the ears, virtual reality glasses in the operating theatre: We present some innovations from Germany.
| turco | inglês |
|---|---|
| sanal | virtual |
| gerçeklik | reality |
| almanya | germany |
TR Bugün artık sunucu ve “cloud” adı verilen bulut depolayıcıları kullanıyor; örneğin üretilen coğrafya verilerini depolamak ve başkalarının kullanımına sunmak için
EN Today he uses servers and cloud services – also, for example, to store produced geodata and to make it available to others
| turco | inglês |
|---|---|
| bugün | today |
| sunucu | servers |
| kullanıyor | uses |
| üretilen | produced |
| depolamak | store |
TR Bu şekilde üretilen yakıtlar iklime zararsız, çünkü ancak daha önce havadan alınan miktarda CO2 tekrar çevreye salınabiliyor.
EN The fuels produced in this way are climate-neutral because only as much CO2 can be released back into the environment as was previously extracted from it.
| turco | inglês |
|---|---|
| bu | this |
| üretilen | produced |
| çevreye | environment |
TR Atıkların yüzde 70’inin madde olarak, ve hemen hemen yüzde 12’sinin enerji kazanımında değerlendirilmesiyle, 2018 yılında Almanya’da üretilen atıkların yüzde 81’den fazlası değerlendirildi
EN More than 81 percent of the waste produced in Germany in 2018 was reused; this included just under 70 percent of material waste and almost 12 percent of energy waste
| turco | inglês |
|---|---|
| yüzde | percent |
| hemen | almost |
| enerji | energy |
| almanya | germany |
| üretilen | produced |
TR Almanya’da üretilen yumurtaların % 10’u organik beslenen tavuklardan elde ediliyor.
EN of the eggs produced in Germany come from hens on organic farms.
| turco | inglês |
|---|---|
| almanya | germany |
| da | in |
| üretilen | produced |
| organik | organic |
| ın | of |
Mostrando 50 de 50 traduções
Traduções semelhantes
üretilen süpermarketin çatısında üretilen üretilen atıkların yüzde tarayıcılarınızda yeniden üretilen bilgisayarınızda üretilen transkriptleriniz pamuklu kumaştan üretilen yirmi yılda üretilen yakındaki çiftçide üretilen üretilen sanat eserleridir üretilen sürdürülebilir kalkınma üretilen ürünlerle teşhisler yazıcıyla üretilen bypass üretilen yakıtlar iklime üretilen anahtar çifti spesifikasyonlarıyla üretilen ürünlerdir süt lifinden üretilen derisinden üretilen takılar başına üretilen tehlikeli tarafindan desteklenir tarafından aprilomni tarafindan bbc tarafindan dolduruldu carolyn tarafindan kurulmus kintronics tarafindan yayinlanan erg tarafindan trader'lar tarafindan trader'lar sonix tarafindan otomatik herkes tarafindan okunabilir uzman tarafindan yanitlanmasi tarafindan kas tarihinde tarafindan eski osuruk masternode lar tarafindan aws islemciler tarafindan tarafindan desteklenen yabu pushelberg tarafindan digitalocean tarafindan saglanan tarafindan kullanilmaktadir tarafindan kuruldu clinicalkey tarafindan desteklenen sonix tarafindan desteklenen tarafindan pompalanan i logaster tarafindan olusturulan avrupa birligi tarafindan tarafindan erisilebilir ahrefs tarafindan ekibimiz tarafindan tasarim ekibimiz tarafindan tarafindan kurulan amerikali tarayiciniz tarafindan tarafindan kurulan alternatif
alemão
chinês
coreano
espanhol
francês
holandês
indonésio
inglês
italiano
japonês
polonês
português
russo
sueco
tailandês
vietnamita
árabe