TR Avrupa Yeşil Anlaşması'na verdiğimiz desteği ileriye götürerek Avrupa Yeşil İyileşme İttifakı'na katıldık
TR Avrupa Yeşil Anlaşması'na verdiğimiz desteği ileriye götürerek Avrupa Yeşil İyileşme İttifakı'na katıldık
EN Building on our support for the European Green Deal, we have joined the European Alliance for a Green recovery
turco | inglês |
---|---|
avrupa | european |
yeşil | green |
desteği | support |
verdiğimiz | we |
TR Spor ekipmanlarını yanında götürerek seyahatini daha keyifli hale getirebilirsin
EN Make the most out of your holiday by taking your sports equipment with you.
turco | inglês |
---|---|
spor | sports |
ın | of |
TR Covid-19 Pandemisi – Nakit Desteği: Hayata Destek, salgından etkilenen ve en kırılgan gruplara mensup bireylere bir defaya mahsus 1000 TL’lik nakit desteği sağladı
EN Covid-19 Pandemic – Cash Support: Support to Life provided one-time cash support of TL 1000 to individuals affected by the pandemic who belonged to the most vulnerable groups
turco | inglês |
---|---|
pandemisi | pandemic |
nakit | cash |
etkilenen | affected |
en | most |
TR Covid-19 Pandemisi – Nakit Desteği: Hayata Destek, salgından etkilenen ve en kırılgan gruplara mensup bireylere bir defaya mahsus 1000 TL’lik nakit desteği sağladı
EN Covid-19 Pandemic – Cash Support: Support to Life provided one-time cash support of TL 1000 to individuals affected by the pandemic who belonged to the most vulnerable groups
turco | inglês |
---|---|
pandemisi | pandemic |
nakit | cash |
etkilenen | affected |
en | most |
TR Covid-19 Pandemisi – Nakit Desteği: Hayata Destek, salgından etkilenen ve en kırılgan gruplara mensup bireylere bir defaya mahsus 1000 TL’lik nakit desteği sağladı
EN Covid-19 Pandemic – Cash Support: Support to Life provided one-time cash support of TL 1000 to individuals affected by the pandemic who belonged to the most vulnerable groups
turco | inglês |
---|---|
pandemisi | pandemic |
nakit | cash |
etkilenen | affected |
en | most |
TR Covid-19 Pandemisi – Nakit Desteği: Hayata Destek, salgından etkilenen ve en kırılgan gruplara mensup bireylere bir defaya mahsus 1000 TL’lik nakit desteği sağladı
EN Covid-19 Pandemic – Cash Support: Support to Life provided one-time cash support of TL 1000 to individuals affected by the pandemic who belonged to the most vulnerable groups
turco | inglês |
---|---|
pandemisi | pandemic |
nakit | cash |
etkilenen | affected |
en | most |
TR Intel Gen 12 Gfx ve 4 özel ekran kanalları ve 8K Intel kablosuz ekran Dış ekran desteği: DP 1.2 4096 x 2160 px, 60Hz; takma yuvası desteği (2) HDMI 1080p ekranlar
EN Intel Gen 12 Gfx with 4 unique display pipes and 8K Intel wireless display External display support: DP 1.2 up to 4096 x 2160 px, 60Hz; dock supports (2) HDMI 1080p displays
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
özel | unique |
kablosuz | wireless |
dış | external |
desteği | support |
TR EMR 6.0'da Apache Hadoop 3.0 desteği, bağımlılıkları yönetmeyi basitleştirmek için Docker container'ı desteği getiriyor
EN Support for Apache Hadoop 3.0 in EMR 6.0 brings Docker container support to simplify managing dependencies
turco | inglês |
---|---|
apache | apache |
desteği | support |
container | container |
getiriyor | brings |
TR Ek olarak, yazılım ve donanım desteği de dahil olmak üzere KGK ve güç dağıtım varlıkları için yaşam döngüsü desteği sunan bir tedarikçi ile ortaklık yapmak isteyebilirsiniz.
EN In addition, you may want to partner with a supplier that offers lifecycle support for UPS and power distribution assets, including software and hardware support.
turco | inglês |
---|---|
desteği | support |
güç | power |
dağıtım | distribution |
sunan | offers |
tedarikçi | supplier |
TR Bununla birlikte, bu tür bir bellek eşlemesi PCRE'nin JIT desteği için gereklidir, bu nedenle ya PHP'nin PCRE JIT desteği olmadan kurulması ya da ikili sistemin sistem tarafından sağlanan herhangi bir yolla beyaz listeye alınması gerekir.
EN This kind of memory mapping is, however, necessary for PCRE's JIT support, so either PHP has to be built without PCRE's JIT support, or the binary has to be whitelisted by any means provided by the system.
TR Backlink ihtimallerini keşfedin. Daha ileriye gitmek için stratejilere karar verin. İlerlemenizi takip edin.
EN Discover backlink prospects. Determine outreach strategies. Track your progress.
turco | inglês |
---|---|
backlink | backlink |
keşfedin | discover |
takip | track |
TR İşletmenizi ileriye taşımak için anahtar kelimeleri bulun
EN Find the keywords to move your business forward
turco | inglês |
---|---|
anahtar | keywords |
bulun | find |
TR Daha ileriye daha hızlıca ulaşmanıza yardımcı olmak için geniş bir katma değerli hizmetler portföyü oluşturduk
EN To help you go further and faster, we have developed a broad portfolio of value-added services
turco | inglês |
---|---|
olmak | have |
geniş | broad |
katma | added |
değerli | value |
daha hızlı | faster |
TR Başarılı iş birliklerinin verim ve etkinliği nasıl artırdığını birebir deneyimlediğimiz bu sürecin ardından, çalışmamızı bir adım ileriye taşıma kararı aldık.
EN Following this process when we directly experienced how successful cooperation increases efficiency and effectiveness, we decided to carry our cooperation a step further.
turco | inglês |
---|---|
başarılı | successful |
bu | this |
TR CBRE’nin Portföy ve Lokasyon Danışmanlığı ekibi, iş hedeflerinizi ileriye taşımak için operasyonlarınız, çalışanlarınız ve müşterileriniz için en iyi lokasyonları belirler.
EN CBRE is the leading global provider of Workplace services, helping businesses identify and implement workplace solutions that improve employee engagement and deliver great business results.
TR Bu uygulamalar aynı içeriği tüm sosyal hesaplarınızda bir kerede yayınlamanıza ve ileriye dönük içerikler takvimlemenize olanak sağlar
EN These apps can publish the same posts on all your social accounts and schedule future posts
turco | inglês |
---|---|
uygulamalar | apps |
tüm | all |
sosyal | social |
TR Beslenme ihtiyaçları için ileriye dönük yaklaşım,
EN Forward-looking approach to Nutritional Demands
turco | inglês |
---|---|
beslenme | nutritional |
için | to |
yaklaşım | approach |
TR İzmit Asım Kibar Organize Sanayi Bölgesi’ndeki yeni üretim tesisi ambalaj sektörü adına ileriye dönük önemli bir yatırımdır
EN The new factory in İzmit Asım Kibar Organized Industrial Zone is said to be an important investment for the packaging industry
turco | inglês |
---|---|
organize | organized |
ambalaj | packaging |
önemli | important |
TR Sektör lideri 105SLPlus yazıcının mirasını ileriye taşıyan ZT510, endüstriyel bir yazıcıda aradığınız temel özellikleri ekonomik bir fiyata sunuyor.
EN Building on the legacy of the industry-leading 105SLPlus printer, the ZT510 includes the core features you need in an industrial printer at a cost-effective price point.
turco | inglês |
---|---|
sektör | industry |
lideri | leading |
endüstriyel | industrial |
temel | core |
özellikleri | features |
fiyata | price |
TR İleriye dönük hukuki incelemeler ve risk analizi projeleri oluşturulur ve kapsamlı sağlık ve güvenlik denetimleri gerçekleştirilir.
EN Our support includes dealing with day-to-day regulatory relations, as well as high-stakes regulatory investigations or enforcement proceedings.
TR Federal hükümetin operasyonel verimliliklere ulaşmasında ve ülke çapında misyonunu ileriye taşımaya yönelik yenilikleri yapmasında bulut bilişim kilit bir rol oynar
EN Cloud computing plays a key part in how the federal government can achieve operational efficiencies and innovate on demand to advance their mission across the nation
turco | inglês |
---|---|
federal | federal |
operasyonel | operational |
bulut | cloud |
kilit | key |
TR PHP, birçok başka dilin yaptığı gibi ifadeleri çok ileriye götürmüştür
EN PHP takes expressions much further, in the same way many other languages do
turco | inglês |
---|---|
php | php |
başka | other |
TR Sektör lideri 105SLPlus yazıcının mirasını ileriye taşıyan ZT510, endüstriyel bir yazıcıda aradığınız temel özellikleri ekonomik bir fiyata sunuyor.
EN Building on the legacy of the industry-leading 105SLPlus printer, the ZT510 includes the core features you need in an industrial printer at a cost-effective price point.
turco | inglês |
---|---|
sektör | industry |
lideri | leading |
endüstriyel | industrial |
temel | core |
özellikleri | features |
fiyata | price |
TR CBRE’nin Portföy ve Lokasyon Danışmanlığı ekibi, iş hedeflerinizi ileriye taşımak için operasyonlarınız, çalışanlarınız ve müşterileriniz için en iyi lokasyonları belirler.
EN CBRE is the leading global provider of Workplace services, helping businesses identify and implement workplace solutions that improve employee engagement and deliver great business results.
TR Kesin işbirlikçi geri bildirimlerle tasarımlarınızı hızla ileriye taşıyın.
EN Move your designs forward quickly with precise collaborative feedback.
turco | inglês |
---|---|
kesin | precise |
hızla | quickly |
tasarımları | designs |
TR Gerektiğinde, kullanım konseptlerini; sahadan elde edilen tecrübelerle ve son kullanıcının ileriye dönük ihtiyaçlarıyla ilgili öngörülerle kurguluyoruz
EN Where necessary, we create usage concepts that are based on experience gained in the field, and on our projections of the future needs of our end users
turco | inglês |
---|---|
kullanım | usage |
ve | and |
son | end |
kullanıcının | users |
ın | of |
ihtiyaçları | needs |
TR Bu veriler muhtemelen bizi olası çözüm için bir adım ileriye götürecek.
EN These data bring us a step closer to a possible solution.
turco | inglês |
---|---|
veriler | data |
bizi | us |
olası | possible |
çözüm | solution |
TR Farklı güçlü taraflar, ilgi alanları ve geçmişler bir şirketi ileriye taşıyan unsurlar
EN Different strengths, interests and backgrounds move a company forward
turco | inglês |
---|---|
farklı | different |
ilgi | interests |
şirketi | company |
TR Almanya okyanus araştırmalarında öncü bir rol oynayabilir. Örneğin Avrupa Uzay Ajansına benzer Oşinografi Ajansı gibi bir yapıyı ileriye taşıyabilir.”
EN Germany can assume a pioneering role in ocean research. It could, for example, push for the creation of a European Ocean Agency, comparable with the European Space Agency.”
turco | inglês |
---|---|
almanya | germany |
okyanus | ocean |
öncü | pioneering |
rol | role |
avrupa | european |
uzay | space |
TR Ama tam da bu farklılıkların üstesinden gelebilmeleri sayesinde Almanya ve Fransa geçmişte -her icap ettiğinde- Avrupa projesini ileriye taşımayı başardı
EN But it is precisely by overcoming their differences in the past that Germany and France have managed, whenever necessary, to move the European project forward
turco | inglês |
---|---|
almanya | germany |
fransa | france |
avrupa | european |
TR IoT (Nesnelerin İnterneti): IoT, 5G ve edge büyümesi ile ileriye doğru dev bir adım atacak
EN IoT: With 5G and edge growth, IoT will take a giant leap forward
turco | inglês |
---|---|
edge | edge |
TR 19 Ocak'ta Düzenlenecek Olan Zoom Çalışma Hayatında Dönüşüm Zirvesiyle İleriye Dönük Yeni Bakış Açılarıyla Tanışacaksınız
EN 7 Reasons to Upgrade Your Free Zoom Account
turco | inglês |
---|---|
zoom | zoom |
TR Eyleme geçirilebilir sonuçlar mı istiyorsunuz? Ya da sizi ileriye taşımak için uzmanlarla bire bir tartışmalar mı? Çözüme ihtiyaç duyduğunuz bir iş sorununuz mu var? Cevap, Müşteri İnovasyon Merkezlerimiz olabilir
EN Do you want actionable results? Or one-to-one discussions with experts to move you forward? Do you have a business challenge you need a solution to? Well, our Customer Innovation Centres can be the answer
turco | inglês |
---|---|
sonuçlar | results |
cevap | answer |
müşteri | customer |
olabilir | can |
TR Başarıyı takdir etme ve ileriye bakma
EN Recognising success and looking ahead
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
TR Dünyanın gıda sistemlerini ileriye taşımada nasıl rol oynayabiliriz?
EN How can we play a part in moving the world’s food systems forward?
turco | inglês |
---|---|
gıda | food |
sistemlerini | systems |
TR Günümüzün küresel gıda zorluklarına ve Tetra Pak'ta daha güvenli ve sürdürülebilir gıda sistemlerine sahip bir dünya için gıdayı ileriye taşımak için nasıl bir rol oynayacağımıza hızlı bir genel bakış edinin.
EN Get a quick overview of today’s global food challenges and how we at Tetra Pak will play our part in moving food forward – for a world with more secure and sustainable food systems.
turco | inglês |
---|---|
tetra | tetra |
sürdürülebilir | sustainable |
hızlı | quick |
TR Gıdayı birlikte ileriye götürelim.
EN Let's move food forward together.
turco | inglês |
---|---|
gıdayı | food |
birlikte | together |
TR Tetra Pak'ta dünyanın gıda sistemlerini ileriye taşımak için üzerimize düşeni yapmak istiyoruz
EN At Tetra Pak, we want to play our part in moving the world’s food systems forward
turco | inglês |
---|---|
tetra | tetra |
gıda | food |
sistemlerini | systems |
TR Ancak dünyanın gıda sistemlerini tek başımıza ileriye taşıyamayız
EN But we cannot move the world’s food systems forward alone
turco | inglês |
---|---|
gıda | food |
sistemlerini | systems |
TR "Endüstrimizi ileriye taşımak ve gıdayı, insanları ve gezegeni korumaya devam etmek için çözümün bir parçası olmak istiyoruz." - Adolfo Orive, Tetra Pak Grubu Başkanı ve CEO'su
EN “We want to be part of the solution to move our industry forward and continue to protect food, people and the planet.” - Adolfo Orive, President & CEO, Tetra Pak Group
turco | inglês |
---|---|
gıdayı | food |
insanları | people |
gezegeni | planet |
parçası | part |
tetra | tetra |
grubu | group |
ceo | ceo |
TR Pinterest reşit olmayanların görseller ve metinler de dahil cinselleştirilmesine katkıda bulunan her türden içeriği yasaklamakla kalmaz, bu gerekliliği bir adım ileriye taşır
EN Pinterest prohibits not just illegal child sexual abuse material (CSAM), but also goes a step further to prohibit any content that contributes to the sexualisation of minors, including in imagery and text
TR SurveyMonkey ayrıca DPF'nin ileriye dönük aktarım yükümlülüğüne ilişkin hükümlerine uyum gösterir.
EN SurveyMonkey also complies with the onward transfer liability provisions of the DPF.
TR SurveyMonkey ayrıca DPF'nin ileriye dönük aktarım yükümlülüğüne ilişkin hükümlerine uyum gösterir.
EN SurveyMonkey also complies with the onward transfer liability provisions of the DPF.
TR SurveyMonkey ayrıca DPF'nin ileriye dönük aktarım yükümlülüğüne ilişkin hükümlerine uyum gösterir.
EN SurveyMonkey also complies with the onward transfer liability provisions of the DPF.
TR SurveyMonkey ayrıca DPF'nin ileriye dönük aktarım yükümlülüğüne ilişkin hükümlerine uyum gösterir.
EN SurveyMonkey also complies with the onward transfer liability provisions of the DPF.
TR SurveyMonkey ayrıca DPF'nin ileriye dönük aktarım yükümlülüğüne ilişkin hükümlerine uyum gösterir.
EN SurveyMonkey also complies with the onward transfer liability provisions of the DPF.
TR SurveyMonkey ayrıca DPF'nin ileriye dönük aktarım yükümlülüğüne ilişkin hükümlerine uyum gösterir.
EN SurveyMonkey also complies with the onward transfer liability provisions of the DPF.
TR SurveyMonkey ayrıca DPF'nin ileriye dönük aktarım yükümlülüğüne ilişkin hükümlerine uyum gösterir.
EN SurveyMonkey also complies with the onward transfer liability provisions of the DPF.
TR SurveyMonkey ayrıca DPF'nin ileriye dönük aktarım yükümlülüğüne ilişkin hükümlerine uyum gösterir.
EN SurveyMonkey also complies with the onward transfer liability provisions of the DPF.
TR SurveyMonkey ayrıca DPF'nin ileriye dönük aktarım yükümlülüğüne ilişkin hükümlerine uyum gösterir.
EN SurveyMonkey also complies with the onward transfer liability provisions of the DPF.
Mostrando 50 de 50 traduções