TR Danışanlarımızla birlikte oluşturduğumuz güvenlik planları ve hukuki danışmanlık desteğiyle kadın danışanlarımızı desteklemeye çalıştık
"danışanlarımızla birlikte oluşturduğumuz" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR Danışanlarımızla birlikte oluşturduğumuz güvenlik planları ve hukuki danışmanlık desteğiyle kadın danışanlarımızı desteklemeye çalıştık
EN We tried to support our female clients with legal consultancy assistance and security plans that we created with them
turco | inglês |
---|---|
birlikte | with |
güvenlik | security |
ve | and |
hukuki | legal |
danışmanlık | consultancy |
kadın | female |
desteklemeye | to support |
TR Mesafelerin danışanlarımızla aramızdaki güven bağını olumsuz etkileyeceği endişesinden gün geçtikçe sıyrıldım
EN that distance would negatively affect the bond of trust between us and our clients
turco | inglês |
---|---|
güven | trust |
TR Sanayide 75 yıllık tecrübemiz ile oluşturduğumuz güç ve entegre alt yapımız dünya çapında, öncü, yenilikçi, ileri ve yüksek teknolojili yerli CNC Takım Tezgahları üretilmektedir.
EN The experience of the company increased by supplying machine tool parts for global market and working with a highly equipped internal machining department.
turco | inglês |
---|---|
yüksek | highly |
takım | machine |
TR Uygulama kimliği kurulum esnasında rastgele oluşturduğumuz özel bir numaradır
EN The application ID is a random unique number that we generate on install
turco | inglês |
---|---|
uygulama | application |
kimliği | id |
rastgele | random |
TR Bu nedenle uzmanlardan oluşturduğumuz özel ekibimiz size yardımcı olmaya her an hazırdır
EN That?s why, our dedicated team of experts are here for you
turco | inglês |
---|---|
nedenle | why |
uzmanlardan | experts |
özel | dedicated |
size | you |
olmaya | are |
her | for |
TR Sanayide 75 yıllık tecrübemiz ile oluşturduğumuz güç ve entegre alt yapımız dünya çapında, öncü, yenilikçi, ileri ve yüksek teknolojili yerli CNC Takım Tezgahları üretilmektedir.
EN The experience of the company increased by supplying machine tool parts for global market and working with a highly equipped internal machining department.
turco | inglês |
---|---|
yüksek | highly |
takım | machine |
TR Tüm iş süreçlerimizi kurgularken, oluşturduğumuz prosedürlerin ve tahsis edilecek kaynakların en üst seviyede emniyet hedeflerini karşılamasını
EN Procedures and resources to be allocated that we generate fulfill the highest level safety objectives during the formation of all our business processes.
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
seviyede | level |
emniyet | safety |
kaynakları | resources |
ın | of |
TR Aslında, web sitesinde oluşturduğumuz sağlıklı rekabet, her şirketin müşteriler için en iyi fiyatlarını sunduğundan emin oluyor
EN In fact, the healthy competition that we have created on the website makes sure every company is offering their best rates for customers
turco | inglês |
---|---|
sağlıklı | healthy |
rekabet | competition |
müşteriler | customers |
TR Aslında, web sitesinde oluşturduğumuz sağlıklı rekabet, her şirketin müşteriler için en iyi fiyatlarını sunduğundan emin oluyor.
EN In fact, the healthy competition that we have created on the website makes sure every company is offering their best rates for customers.
turco | inglês |
---|---|
sağlıklı | healthy |
rekabet | competition |
müşteriler | customers |
TR Bu grafikte oluşturduğumuz ilişki şudur:
EN The relationship we establish in this graph is:
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
ilişki | relationship |
TR Yarattığımız veya oluşturduğumuz bilgiler.
EN Information we create or generate.
TR İçeriklerinizi kolayca paylaşın..., İçeriklerinizi ekibinizle birlikte planlayın ve zamandan tasarruf etmek için otomatik olarak paylaşın., Sosyal Medya, Yönetim, Platform, Birlikte Çalışma, Yayınlama, Görüşmeler, Dinleme, Raporlama
EN Simplify your social media publishing..., Plan your content, collaborate, and publish automatically to save your time., Social Media, Management, Platform, Collaboration, Publishing, Listening, Engagement, Analytics
turco | inglês |
---|---|
planlayın | plan |
zamandan | time |
yönetim | management |
platform | platform |
dinleme | listening |
TR Şifrelerinizi güvenle yönetmenin en kolay yolu..., Şifrelerinizi güvenle saklayın ve ekibinizle birlikte her yerden erişin., Sosyal Medya, Yönetim, Platform, Birlikte Çalışma, Yayınlama, Görüşmeler, Dinleme, Raporlama
EN The easiest way to secure your passwords..., Store your passwords and logins and access them anywhere with your team., Social Media, Management, Platform, Collaboration, Publishing, Listening, Engagement, Analytics
turco | inglês |
---|---|
güvenle | secure |
yolu | way |
birlikte | with |
yerden | to |
erişin | access |
yönetim | management |
platform | platform |
dinleme | listening |
TR İzleyerek öğrenin..., Hazırladığımız eğitim videolarını izleyerek ekibinizle birlikte RADAAR'ı tam potansiyeliyle kullanmaya başlayın., Sosyal Medya, Yönetim, Platform, Birlikte Çalışma, Yayınlama, Görüşmeler, Dinleme, Raporlama
EN If you are a visual learner..., Watch our product training videos and start using RADAAR to its full potential with your team., Social Media, Management, Platform, Collaboration, Publishing, Listening, Engagement, Analytics
turco | inglês |
---|---|
başlayın | start |
yönetim | management |
platform | platform |
dinleme | listening |
TR Bu, birlikte göz atma teklifinin en büyük avantajlarından biridir: Web sitenizin ziyaretçileriyle birlikte göz atmaya başlamak için herhangi bir ek eklentiye ihtiyacınız yoktur.
EN That is one of the major advantage co-browsing offer: you don't need any additional plugin to start to cobrowse with your website visitors.
turco | inglês |
---|---|
büyük | major |
biridir | is one |
web | website |
sitenizin | your website |
ek | additional |
ihtiyacınız | need |
TR Pazarda rekabet yüksek olmakla birlikte internetin yoğun kullanımıyla birlikte, her gün binlerce domain kaydediliyor ve bu domainler için bir SSL sertifikası satın alıyor
EN Although the competition is high in the market, with the intense use of the internet, thousands of domains are registered every day and SSL certificates are purchased for these domains
turco | inglês |
---|---|
rekabet | competition |
yüksek | high |
yoğun | intense |
domainler | domains |
ssl | ssl |
sertifikası | certificates |
satın | purchased |
TR Meselenin içine birlikte girip, birlikte çıkacağız.
EN We will go into the matter together and go out together.
turco | inglês |
---|---|
içine | into |
birlikte | together |
TR PureTech 130 benzinli motor ve BlueHDi 120 dizel motor 6 ileri manuel şanzıman ile birlikte iken, Stop & Start işlevine bağlı bir EAT6 otomatik şanzıman PureTech 110 benzinli motorla birlikte sunulmaktadır.
EN An EAT6 automatic gearbox linked to the Stop & Start function is available with the PureTech 110 petrol engine while the PureTech 130 petrol engine and BlueHDi 120 diesel engine ship with a 6-speed manual gearbox.
turco | inglês |
---|---|
motor | engine |
bluehdi | bluehdi |
dizel | diesel |
manuel | manual |
start | start |
bağlı | linked |
otomatik | automatic |
TR Apex 7'nin tanıtımıyla birlikte, bir avuç yeni ürün uygulamaları ile birlikte SteelSeries ürünlerini yeni bir seviyeye taşıyoruz
EN With the introduction of the Apex 7, we are taking SteelSeries Engine to the next level with a handful of new Engine Apps
turco | inglês |
---|---|
uygulamaları | apps |
steelseries | steelseries |
seviyeye | level |
TR Sivil toplumla birlikte sahada olmanın öğretici olduğunu anlatan Arun, akademideki insanların sivil alanla tanışması ve birlikte öğrenmesinin çok önemli olduğunu söyledi.
EN Explaining that being on the field with the civil society is instructive, Arun said that it is very important for the people in the academy to meet the civic field and learn together.
turco | inglês |
---|---|
sivil | civil |
ve | and |
önemli | important |
insanları | people |
TR Kibar Holding, geleceğin Kibar’ını yaratabilmek için tüm değer zinciriyle birlikte çalışmakta, “Biz birlikte güçlüyüz” anlayışını teknoloji çalışmalarına da yansıtmaktadır.
EN Kibar Holding works with the entire value chain in order to create the Kibar of the future and reflects the ?WE are strong together? approach to technology studies.
turco | inglês |
---|---|
holding | holding |
tüm | entire |
değer | value |
teknoloji | technology |
TR İşbu belge, Gizlilik Politikamız ve www.busbud.com adresindeki web sitesinde yayınlanan diğer politika ve kılavuzlarımız (birlikte "Koşullar" olarak anılacaktır) ile birlikte, Busbud Inc
EN This document, together with the Privacy Policy and any other policies or guidelines posted at www.busbud.com (the "Terms") is a contract between you ("you") and Busbud Inc
turco | inglês |
---|---|
belge | document |
busbud | busbud |
diğer | other |
koşullar | terms |
TR Bu, birlikte göz atma teklifinin en büyük avantajlarından biridir: Web sitenizin ziyaretçileriyle birlikte göz atmaya başlamak için herhangi bir ek eklentiye ihtiyacınız yoktur.
EN That is one of the major advantage co-browsing offer: you don't need any additional plugin to start to cobrowse with your website visitors.
turco | inglês |
---|---|
büyük | major |
biridir | is one |
web | website |
sitenizin | your website |
ek | additional |
ihtiyacınız | need |
TR Pazarda rekabet yüksek olmakla birlikte internetin yoğun kullanımıyla birlikte, her gün binlerce domain kaydediliyor ve bu domainler için bir SSL sertifikası satın alıyor
EN Although the competition is high in the market, with the intense use of the internet, thousands of domains are registered every day and SSL certificates are purchased for these domains
turco | inglês |
---|---|
rekabet | competition |
yüksek | high |
yoğun | intense |
domainler | domains |
ssl | ssl |
sertifikası | certificates |
satın | purchased |
TR Sivil toplumla birlikte sahada olmanın öğretici olduğunu anlatan Arun, akademideki insanların sivil alanla tanışması ve birlikte öğrenmesinin çok önemli olduğunu söyledi.
EN Explaining that being on the field with the civil society is instructive, Arun said that it is very important for the people in the academy to meet the civic field and learn together.
turco | inglês |
---|---|
sivil | civil |
ve | and |
önemli | important |
insanları | people |
TR Türkiye’deki Hak Temelli Sivil Toplum Örgütleri İçin Birlikte (BİRLİKTE II)
EN Together II for Rights-Based CSOs in Turkey
turco | inglês |
---|---|
türkiye | turkey |
temelli | based |
ii | ii |
TR Altınay, Roketsan ile birlikte Kırıkkale mühimmat imha sistemleri projesine başladı. Bu proje ile birlikte savunma ve havacılık birimi kurulmuş oldu.
EN Altınay started Kırıkkale demilitarization systems project together with Roketsan. Defense and aerospace business unit was established with this project.
turco | inglês |
---|---|
sistemleri | systems |
başladı | started |
proje | project |
savunma | defense |
birimi | unit |
kurulmuş | established |
oldu | was |
TR PureTech 130 benzinli motor ve BlueHDi 120 dizel motor 6 ileri manuel şanzıman ile birlikte iken, Stop & Start işlevine bağlı bir EAT6 otomatik şanzıman PureTech 110 benzinli motorla birlikte sunulmaktadır.
EN An EAT6 automatic gearbox linked to the Stop & Start function is available with the PureTech 110 petrol engine while the PureTech 130 petrol engine and BlueHDi 120 diesel engine ship with a 6-speed manual gearbox.
turco | inglês |
---|---|
motor | engine |
bluehdi | bluehdi |
dizel | diesel |
manuel | manual |
start | start |
bağlı | linked |
otomatik | automatic |
TR PureTech 130 benzinli motor ve BlueHDi 120 dizel motor 6 ileri manuel şanzıman ile birlikte iken, Stop & Start işlevine bağlı bir EAT6 otomatik şanzıman PureTech 110 benzinli motorla birlikte sunulmaktadır.
EN An EAT6 automatic gearbox linked to the Stop & Start function is available with the PureTech 110 petrol engine while the PureTech 130 petrol engine and BlueHDi 120 diesel engine ship with a 6-speed manual gearbox.
turco | inglês |
---|---|
motor | engine |
bluehdi | bluehdi |
dizel | diesel |
manuel | manual |
start | start |
bağlı | linked |
otomatik | automatic |
TR Politika ve yönetişim konusundaki yenilikçi yeni yaklaşımları Dördüncü Endüstri Devriminde birlikte tasarlamak ve yönlendirmek üzere dünyanın dört bir yanından gelen paydaşlarla birlikte çalışır.
EN Partners with stakeholders from around the world to co-design and pilot innovative new approaches to policy and governance in the Fourth Industrial Revolution.
turco | inglês |
---|---|
politika | policy |
yenilikçi | innovative |
yeni | new |
dördüncü | fourth |
tasarlamak | design |
dünyanın | world |
TR Girişim şirketleriyle birlikte fikirler keşfediyor, teknolojiyi geliştiriyor ve iş ortaklarımız, müşterilerimiz ve gıda endüstrisinin geleceği için yeni fırsatlar yaratan çözümleri birlikte geliştiriyoruz.
EN Together with startups, we explore ideas, push technology forward and co-develop solutions that create new opportunities for our partners, customers and the future of the food industry.
turco | inglês |
---|---|
fikirler | ideas |
teknolojiyi | technology |
gıda | food |
yeni | new |
fırsatlar | opportunities |
çözümleri | solutions |
TR Birlikte Oynama özelliği artık kullanılamayacak. Grup ekranından bir Birlikte Oynama oturumunu başlatamayacaksınız. Grup oluşturmaya ve Grup üzerinden arkadaşlarınızla konuşmaya devam edebilirsiniz.
EN The Play Together feature will no longer be available. You will not be able to start a Play Together session from Party screen. You can continue creating parties, and talking to your friends through the Party.
TR Birlikte çalışarak daha kapsayıcı, ortak çalışmaya dayalı ve şeffaf bir araştırma dünyası oluşturabiliriz. Açık bilimin araştırmalara ve topluma fayda sağlayacağına ve araştırma performansını artıracağına inanıyoruz.
EN Working together, we can achieve a more inclusive, collaborative and transparent world of research. We believe open science can benefit research and society and drive research performance.
turco | inglês |
---|---|
daha | more |
kapsayıcı | inclusive |
ortak | collaborative |
şeffaf | transparent |
dünyası | world |
açık | open |
fayda | benefit |
inanıyoruz | we believe |
TR Editör olarak rolünüz, derginin profilini ve itibarını korumak ve mümkün olan her durumda geliştirmektir. Bu konuyla, sorumluluklarınızla ve birlikte çalışıyor olabileceğiniz diğer editörlerin rolleriyle ilgili daha fazla bilgi edinin
EN Your role as editor is to maintain and develop wherever possible the journal's profile and reputation. Find out more about this, your responsibilities and the other editor roles with which you may be working
turco | inglês |
---|---|
editör | editor |
derginin | journal |
profilini | profile |
mümkün | possible |
bu | this |
çalışıyor | working |
ilgili | about |
bilgi | find out |
rolü | role |
TR Mendeley ile ders materyallerini düzenleyin, makaleler üzerinde birlikte çalışın ve tüm cihazlardan bilgi paylaşın
EN Organise course materials, work together on papers and share information across any device with Mendeley
turco | inglês |
---|---|
mendeley | mendeley |
tüm | any |
bilgi | information |
paylaşın | share |
TR Elsevier politikalarının yetkili sürümüne erişin ve araştırma direktiflerine uygunluğu kolaylaştırmak için kütüphane profesyonelleri ile nasıl birlikte çalıştığımızı öğrenin.
EN Access the authoritative version of Elsevier policies and learn how we are working with the librarian community to facilitate compliance with research mandates.
turco | inglês |
---|---|
elsevier | elsevier |
erişin | access |
araştırma | research |
öğrenin | learn |
TR Yayıncılık ve destek ekiplerimiz size Cell ve Lancet ile paylaştığımız aynı uzmanlığı sunuyor ve kendimizi sizinle birlikte yayıncılık ve finansal başarılarınıza adamış durumdayız.
EN Our publishing and support teams bring the same expertise to you that we share with Cell and Lancet, and together we are fully committed to your publishing and financial success.
turco | inglês |
---|---|
yayıncılık | publishing |
destek | support |
finansal | financial |
TR Sizlerle birlikte, yeni iş modellerine sürdürülebilir bir şekilde geçmenize yardımcı olmak için finansal teklifler ve yapılandırma koşulları da dahil, uzun vadeli bir bakış açısına sahip olacağız.
EN With you, we will take a long-term view, including underwriting financial offers and structuring terms to help you transition to new business models in a sustainable way.
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
sürdürülebilir | sustainable |
şekilde | way |
olmak | will |
finansal | financial |
teklifler | offers |
koşulları | terms |
dahil | including |
uzun | long |
vadeli | term |
bakış | view |
sahip | take |
TR Cloudflare Managed DNS, kullanıcılarınızı DNS kayıtlarınızı taklit edebilecek veya ele geçirebilecek yoldaki saldırılara karşı korumak için yerleşik DNSSEC ile birlikte gelir
EN Cloudflare Managed DNS comes with built-in DNSSEC to protect your users from on-path attacks that can spoof or hijack your DNS records
turco | inglês |
---|---|
cloudflare | cloudflare |
dns | dns |
veya | or |
TR Kurumsal uygulamalara, özel IP alanlarına ve ana bilgisayar adlarına erişimi sınırlayan varsayılan reddetmeli Sıfır Güven kurallarını uygulamak için kimlik sağlayıcılarınız ve uç nokta koruma platformlarınızla birlikte çalışır
EN Works with your identity providers and endpoint protection platforms to enforce default-deny, Zero Trust rules that limit access to corporate applications, private IP spaces and hostnames
turco | inglês |
---|---|
kurumsal | corporate |
özel | private |
erişimi | access |
varsayılan | default |
sıfır | zero |
güven | trust |
kimlik | identity |
koruma | protection |
çalışır | works |
sağlayıcıları | providers |
TR Cloudflare'ın Sıfır Güven çözümünün, uzaktan iş gücü için güvenli ve optimize edilmiş bağlantı sağlamak üzere birlikte nasıl çalıştığını öğrenin.
EN Learn how Cloudflare's Zero Trust solution works together to provide secure, optimized connectivity for remote workforces.
turco | inglês |
---|---|
cloudflare | cloudflare |
sıfır | zero |
güven | trust |
uzaktan | remote |
bağlantı | connectivity |
öğrenin | learn |
TR Semrush ile ilgili en çok takdir ettiğim şey, araçlar ile birlikte arama alanlarının tümünü kapsıyor, bu sayede projelerim üzerinde 360-derecelik bir görüş elde ediyorum
EN “What I appreciate most about Semrush is that it covers all areas of search with its tools, so I can have a 360-degree view of my projects.”
turco | inglês |
---|---|
semrush | semrush |
araçlar | tools |
arama | search |
görüş | view |
TR ''Ziyaretlerin %75'ini blog ziyaretleri oluşturuyor ve bununla birlikte ortalama organik trafiğimiz 7 kat arttı. Semrush içerik stratejimizi çalıştırmamıza ve optimize etmemize, herhangi bir SEO uzmanı ordusuna sahip olmadan imkan sağladı.''
EN “Our overall organic traffic increased sevenfold, with blog traffic making up over 75% of the visits! Semrush allowed us to optimize and run our content strategy without needing an army of SEO experts.”
turco | inglês |
---|---|
blog | blog |
ziyaretleri | visits |
organik | organic |
semrush | semrush |
içerik | content |
optimize | optimize |
seo | seo |
olmadan | without |
TR Küresel araştırma ve sağlık camialarıyla birlikte sürdürülebilir kalkınmaya sağladığımız katkılardan gurur duymaktayız.
EN We are proud of our unique contributions to sustainability development, in partnership with our global research and health communities
turco | inglês |
---|---|
küresel | global |
araştırma | research |
ve | and |
sağlık | health |
sürdürülebilir | sustainability |
gurur | proud |
TR Bu katkıları küresel araştırma ve sağlık camialarımızla birlikte yapmaktayız.
EN We make these contributions in partnership with our global research and health communities.
turco | inglês |
---|---|
küresel | global |
araştırma | research |
ve | and |
sağlık | health |
TR Yönetici J.P. Klautz masasında, duvarda akıl hocası Herman Robbers'in bir portresiyle birlikte
EN Director J.P. Klautz at his desk, with on the wall a portrait of his mentor Herman Robbers
TR Elsevier ortaklar ile birlikte çalışarak, bilim okuryazarlığını ve araştırma doğruluğunu teşvik ederken, yayınlama sürecinde bilinçsiz önyargının önüne geçmek için çaba sarf etmektedir.
EN Elsevier is working with partners, promoting science literacy and research integrity while making efforts to tackle unconscious bias in the publishing process.
turco | inglês |
---|---|
elsevier | elsevier |
ortaklar | partners |
teşvik | promoting |
yayınlama | publishing |
sürecinde | process |
bilinçsiz | unconscious |
TR Araştırma dünyasını daha kapsayıcı, işbirlikçi ve şeffaf hale getirmek için ortaklarımızla birlikte çalışıyoruz.
EN We work with partners to make the world of research more inclusive, collaborative and transparent.
turco | inglês |
---|---|
araştırma | research |
kapsayıcı | inclusive |
şeffaf | transparent |
ortakları | partners |
TR Araştırmaların giderek dijitalleşmesiyle birlikte, araştırma verileri depolamak ve korumak için yeni imkanlar ortaya çıkmıştır
EN With the increased digitization of research there are new possibilities to store and preserve research data
turco | inglês |
---|---|
araştırma | research |
verileri | data |
depolamak | store |
korumak | preserve |
yeni | new |
TR Mendeley Data araştırmacıların araştırma verilerini depolayabileceği, üzerilerinde birlikte çalışabileceği, bulabileceği, paylaşabileceği ve ifşa edebileceği bir veri havuzu sağlar
EN Mendeley Data offers a data repository where researchers can store, collaborate, find, share, and expose their research data
turco | inglês |
---|---|
mendeley | mendeley |
araştırma | research |
sağlar | offers |
Mostrando 50 de 50 traduções