TR Kule tarafındaki akış tasarımı, sıcak ve soğuk hava arasındaki taşınımı artırarak soğutma performansını optimize eder.
"arasındaki taşınımı artırarak" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
arasındaki | a about all among an and any are at be between by concerning each for from have how in in the including is it its more not of of the on one or other our that the these they this to we what when with work you your |
TR Kule tarafındaki akış tasarımı, sıcak ve soğuk hava arasındaki taşınımı artırarak soğutma performansını optimize eder.
EN The tower-side flow design optimizes cooling performance by increasing the convection between hot and cold air.
turco | inglês |
---|---|
akış | flow |
tasarımı | design |
sıcak | hot |
ve | and |
soğuk | cold |
hava | air |
soğutma | cooling |
TR Cumhurbaşkanı ile Şansölye arasındaki ilişki, Britanya’daki Kraliçe ile Başbakan arasındaki ilişkiye benzer
EN The relationship between the President and the Chancellor is similar to that between the British Queen and the Prime Minister
turco | inglês |
---|---|
cumhurbaşkanı | president |
arasındaki | between |
ilişki | relationship |
kraliçe | queen |
benzer | similar |
TR Biyomedikal kanıtların keşfini artırarak ve kapsamlı, ilgili, güncel biyomedikal bilgiler sağlayarak ilaç-hastalık ilişkilerini ve ilaç-ilaç etkileşimlerini ortaya çıkarın. Embase hakkında daha fazla bilgi edinin
EN Uncover drug-disease relationships and drug-drug interactions by increasing the discovery of biomedical evidence and providing comprehensive relevant, up-to-date biomedical information. Learn more about Embase
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
kapsamlı | comprehensive |
güncel | up-to-date |
ın | of |
TR Sitenin hızını artırarak ve kopuk bağlantıları ortadan kaldırarak sitenin arama motorlarındaki sıralamalarını iyileştirin.
EN Improve website structure building more internal links to the best pages.
turco | inglês |
---|---|
sitenin | website |
TR Verimliliğinizi artırarak zamandan ve paradan tasarruf edin.
EN Save time and money by boosting your productivity.
turco | inglês |
---|---|
zamandan | time |
ve | and |
tasarruf | save |
TR 2021'in ilk dört ayında Hilti Group, satışlarını yüzde 14,7 artırarak 1925 milyon CHF'ye çıkardı. Yerel para birimlerinde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 16 büyüme gerçekleşti.
EN In the first four months of 2021 the Hilti Group increased sales by 14.7 percent, to CHF 1925 million. In local currencies, growth amounted to 16 percent compared to the same period of the previous year.
turco | inglês |
---|---|
hilti | hilti |
group | group |
yüzde | percent |
milyon | million |
yerel | local |
önceki | previous |
büyüme | growth |
satışları | sales |
TR Symantec'ten bir SSL sertifikası, web sitenizin güvenini ve güvenini anında artırarak markanızın tam çevrimiçi potansiyeline ulaşmasını sağlar
EN An SSL certificate from Symantec, it instantly increases the trust of your website and enables your brand to reach its full online potential
turco | inglês |
---|---|
symantec | symantec |
ssl | ssl |
sertifikası | certificate |
sitenizin | your website |
anında | instantly |
markanızın | your brand |
tam | full |
sağlar | enables |
TR Simon-Kucher, medya ve eğlence şirketlerinin kârlılıklarını artırarak hızla değişip gittikçe dijitalleşen bir pazarda büyümelerine yardımcı olma noktasında ciddi bir deneyime sahiptir.
EN Simon-Kucher has extensive experience in helping media and entertainment companies to improve their profitability and grow in a rapidly changing, increasingly digitalized market.
turco | inglês |
---|---|
medya | media |
eğlence | entertainment |
hızla | rapidly |
gittikçe | increasingly |
deneyime | experience |
sahiptir | has |
TR Kitle iletişim araçlarını kullanarak sivil örgütlerin çalışmalarını duyurarak ve lobi faaliyetleri yürüterek sosyal girişimciliği özendirmeyi, toplumsal farkındalığı artırarak sivil inisiyatifi güçlendirmeyi hedefler.
EN aiming to publicize the activities of civil organizations by using the mass media, to conduct lobbying activities so as to encourage initiative taking in social sphere and to empower civil initiatives by further raising social awareness.
turco | inglês |
---|---|
kitle | mass |
sivil | civil |
ve | and |
faaliyetleri | activities |
TR Artan müşteri talepleri, sektör alanları kapsamında dijital inovasyon ihtiyacını artırarak talebe bağlı ekonomiyi desteklemektedir
EN Rising customer expectations are fueling an on-demand economy that’s driving the need for digital innovation across industries
turco | inglês |
---|---|
artan | rising |
müşteri | customer |
dijital | digital |
inovasyon | innovation |
TR Zebra ile ilişkilerinizi artırarak daha yüksek bir kademeye geçin ve daha fazla pazarlama desteği, Zebra ile daha yakın işbirliği ve ek demo/geliştirme kitlerine erişim gibi avantajlara sahip olun.
EN As you expand your Zebra relationship, you can move to a higher tier and access benefits such as increased marketing support, closer collaboration with Zebra and access to additional demo/development kits.
turco | inglês |
---|---|
zebra | zebra |
pazarlama | marketing |
desteği | support |
işbirliği | collaboration |
demo | demo |
geliştirme | development |
erişim | access |
TR Şimdi onlar, ekip için verimliliği artırarak farklı kaynaklara farklı ülkelerden kolayca erişim sağlayabiliyorlar
EN They can now easily manage cross-country access to different resources, improving efficiency for the team
turco | inglês |
---|---|
ekip | team |
verimliliği | efficiency |
farklı | different |
kaynaklara | resources |
kolayca | easily |
erişim | access |
TR Symantec'ten bir SSL sertifikası, web sitenizin güvenini ve güvenini anında artırarak markanızın tam çevrimiçi potansiyeline ulaşmasını sağlar
EN An SSL certificate from Symantec, it instantly increases the trust of your website and enables your brand to reach its full online potential
turco | inglês |
---|---|
symantec | symantec |
ssl | ssl |
sertifikası | certificate |
sitenizin | your website |
anında | instantly |
markanızın | your brand |
tam | full |
sağlar | enables |
TR Kitle iletişim araçlarını kullanarak sivil örgütlerin çalışmalarını duyurarak ve lobi faaliyetleri yürüterek sosyal girişimciliği özendirmeyi, toplumsal farkındalığı artırarak sivil inisiyatifi güçlendirmeyi hedefler.
EN aiming to publicize the activities of civil organizations by using the mass media, to conduct lobbying activities so as to encourage initiative taking in social sphere and to empower civil initiatives by further raising social awareness.
turco | inglês |
---|---|
kitle | mass |
sivil | civil |
ve | and |
faaliyetleri | activities |
TR Artan müşteri talepleri, sektör alanları kapsamında dijital inovasyon ihtiyacını artırarak talebe bağlı ekonomiyi desteklemektedir
EN Rising customer expectations are fueling an on-demand economy that’s driving the need for digital innovation across industries
turco | inglês |
---|---|
artan | rising |
müşteri | customer |
dijital | digital |
inovasyon | innovation |
TR TOUGHAIR 310, kanatçıklardan geçen 4 ısı borusuna sahip tek kule tasarımlı bir hava soğutucudur, U-şekilli ısı boruları ısı sirkülasyonunu artırarak sisteminizde daha iyi ısı dağılımı sağlar ve 170W'a kadar destekler.
EN TOUGHAIR 310 is a single tower designed air cooler with 4 heat pipes running through the fins, the U-shape heat pipes increase heat circulation creating better heat dissipation in your system and supports up to 170W.
turco | inglês |
---|---|
ısı | heat |
sahip | is |
hava | air |
destekler | supports |
TR Şeffaflığı artırarak ve yönetişim sağlayarak yapay zekaya duyulan güveni geliştirmeyi amaçlayan bir araştırma.
EN A research effort to foster trust in AI by increasing transparency and enabling governance
turco | inglês |
---|---|
araştırma | research |
TR Rank tracker'ın SEO araçları, sayfanın organik arama sonuçlarında görünme olasılığını artırarak bir sitenin performansını iyileştirebilir.
EN Rank tracker's SEO tools are able to improve a site's performance by increasing the likelihood that the page shows up in organic search results.
turco | inglês |
---|---|
rank | rank |
tracker | tracker |
seo | seo |
organik | organic |
arama | search |
sitenin | site |
TR Verimliliğinizi artırarak zamandan ve paradan tasarruf edin.
EN Save time and money by boosting your productivity.
turco | inglês |
---|---|
zamandan | time |
ve | and |
tasarruf | save |
TR Yetenek avantajı: Yeteneğe erişimimizi artırarak performansımızı en üst düzeye çıkarmak, herkesin işe dahil olduğu ve en iyisini yaptığı bir ortam yaratmak
EN A talent advantage: Maximising our performance by widening our access to talent, creating an environment where everyone is engaged and performs at their best
turco | inglês |
---|---|
herkesin | everyone |
olduğu | is |
ortam | environment |
yaratmak | creating |
performansı | performance |
TR Süt Ürünleri Merkezi modelimiz küçük toprak sahibi çiftçilerin kapasitesini artırarak sürdürülebilir değer zincirleri oluşturmalarına yardımcı olmaktadır.
EN Our established Dairy Hub model is helping create sustainable value chains by building the capacity of smallholder farmers.
turco | inglês |
---|---|
merkezi | hub |
kapasitesini | capacity |
sürdürülebilir | sustainable |
değer | value |
zincirleri | chains |
TR Limitlerinizi artırarak daha fazla kişi ekleyin
EN Add more contacts by increasing your limits
TR Organik ve ücretli çabalarım arasındaki boşlukları kapatabildim, böylece bütçemin ve taktiklerimin dağıtımını daha geniş kapsamlı yapma imkanı buldum.''
EN I have been able to close the gaps between my organic and paid efforts thus distributing my budget and tactics in a comprehensive manner.”
turco | inglês |
---|---|
organik | organic |
ücretli | paid |
arasındaki | between |
böylece | thus |
kapsamlı | comprehensive |
mı | my |
TR Paris'teki Adry kütüphanesi 1806 yılında üzüm asması sarılmış bir karaağacın, Isaac ve Abraham Elzevir kardeşlerin arasındaki bağı ve münzevi yaşlı adamın da kendisini öğrenime vermeyi sembolize ettiğini iddia etmiştir
EN The Parisian librarian Adry posited in 1806 that the elm tree entwined with the grapevine symbolised the bond between brothers Isaac and Abraham Elzevir and that the old man, a hermit, symbolised the seclusion of study
turco | inglês |
---|---|
arasındaki | between |
adam | man |
TR Bu şekilde bakıldığında, logo, klasik sembolizm içinde yayıncı ve akademisyen arasındaki simbiyotik ilişkiyi temsil etmektedir
EN Viewed this way, the logo represents, in classical symbolism, the symbiotic relationship between publisher and scholar
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
şekilde | way |
logo | logo |
klasik | classical |
içinde | in |
ve | and |
arasındaki | between |
TR Araştırmaların okunmasından, çığır açan son yeniliklerin tartışılmasına kadar, bilim, tıp ve teknoloji ile toplum arasındaki iletişimin artırılması toplumun sorunlarının belirlenmesi ve çözülmesine yardımcı olabilir.
EN From reading research to discussing the latest breakthroughs, fostering a greater connection between science, medicine and technology with society can help identify and solve society's challenges.
turco | inglês |
---|---|
son | latest |
tıp | medicine |
arasındaki | between |
olabilir | can |
TR CRediT taksonomisi bir dizi araştırma kuruluşu, yayıncı, finansman kuruluşu, standart organizasyon ve diğerleri arasındaki bir işbirliği çalışmasının neticesinde ortaya çıkmıştır
EN The CRediT taxonomy emerged from a collaborative effort between a range of research institutions, publishers, funding agencies, standard organizations, and others
turco | inglês |
---|---|
araştırma | research |
finansman | funding |
standart | standard |
diğerleri | others |
arasındaki | between |
TR Ekler faydalı amaçlara hizmet edebilir: eğitim, araştırma bilgilerinin değiş tokuşu, odaklanılan içeriklere erişim kolaylığı ve akademik ile kurumsal kuruluşlar arasındaki iş birliğinin artırılması.
EN Supplements can serve useful purposes: education, exchange of research information, ease of access to focused content and improved cooperation between academic and corporate entities.
turco | inglês |
---|---|
faydalı | useful |
edebilir | can |
eğitim | education |
araştırma | research |
bilgilerinin | information |
içeriklere | content |
erişim | access |
kolaylığı | ease |
akademik | academic |
kurumsal | corporate |
arasındaki | between |
TR Daha öncelere ait bunun gibi bir eser yok, fakat çevresinde agora ve tiyatrolar arasındaki bir duvar olabilir
EN There is no this kind of work, but it could be a wall between around agora and the theater
turco | inglês |
---|---|
yok | no |
çevresinde | around |
arasındaki | between |
duvar | wall |
TR Yeni bir nişe girmeden önce pazar durumunu keşfedin ve en iyi oyuncular arasındaki yerinizi bulun
EN Scout out the market situation before entering a new niche and find your place among the top players
turco | inglês |
---|---|
önce | before |
pazar | market |
oyuncular | players |
arasındaki | among |
TR Basit bir geçişle taramalar arasındaki ilerlemenizi görün, ardından bir tıklamayla verilerinizi dışa aktarın.
EN See updates in your progress in between crawls with a simple toggle, then export your data with a click.
turco | inglês |
---|---|
basit | simple |
arasındaki | between |
ilerlemenizi | your progress |
görün | see |
ardından | then |
verilerinizi | your data |
aktarın | export |
TR Anahtar kelime fikirleriniz arasındaki en kolay hedefi bulun. KD skorumuz, şu an ilk sıralarda yer alan sayfalara dayanarak anahtar kelimeniz için sıralanmanın ne kadar zor olacağını hesaplar.
EN Find the “low-hanging fruit” among your keyword ideas. Our KD score calculates how hard it will be to rank for your keyword based on the current top-ranking pages.
turco | inglês |
---|---|
bulun | find |
ilk | top |
dayanarak | based on |
zor | hard |
TR Gezegenimizin bugünkü sosyal ve çevresel talepleri, şirketler ve çiftçiler arasındaki sosyal ve çevresel sorunların denetlenmesine yönelik özel sertifikasyon araçlarının kullanılmasını gerektirir
EN The social and environmental demands of our planet today, require the adoption of specific certification tools for auditing social and environmental issues among companies and farmers
turco | inglês |
---|---|
gezegenimizin | our planet |
sosyal | social |
ve | and |
çevresel | environmental |
şirketler | companies |
arasındaki | among |
yönelik | for |
özel | specific |
sertifikasyon | certification |
gerektirir | require |
ın | of |
sorunları | issues |
TR Bu belge siz, kullanıcı (Kullanıcı) ve Whoer.net web sitesi yönetimi (Web Sitesi) arasındaki yasal bir sözleşmedir
EN This document is a legal agreement between you, the user (the User), and by Whoer.net website administration (the Website)
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
belge | document |
siz | you |
kullanıcı | user |
whoer | whoer |
yönetimi | administration |
yasal | legal |
TR Materyalin kopyalanmasına yalnızca kişisel ve halka açık olmayan kullanım için izin verilir (İdare ve Kullanıcı arasındaki yazılı anlaşmalar hariç)
EN Copying of the material allowed only for personal and non-public use (except by written agreements between the Administration and User)
turco | inglês |
---|---|
materyalin | material |
kişisel | personal |
yazılı | written |
TR Ücretsiz ve Ücretli Whoer VPN hesabı arasındaki farklar
EN Differences between Free and Paid Whoer VPN account
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
whoer | whoer |
vpn | vpn |
hesabı | account |
arasındaki | between |
farklar | differences |
TR Bu, cihazınız la sunucularımız arasındaki iletişimi gizlice dinlemeyi, kurcalamayı ve mesaj sahteciliğini önler
EN This prevents eavesdropping, tampering and message forgery of any communication between your device and our servers
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
arasındaki | between |
ve | and |
mesaj | message |
önler | prevents |
ın | of |
sunucuları | servers |
TR Cihazınız ve Mailfence sunucuları arasındaki iletişim, Bir Avrupa şirketi tarafından verilen SSL/TLS sertifikası kullanılarak şifreleme ile korunur (sertifika zincirinde Amerikan sertifika yetkilileri bulunmaz)
EN Communications between your device and Mailfence servers are protected by encryption using a SSL/TLS certificate issued by a European company (with no American certification authorities included in the certification chain)
turco | inglês |
---|---|
mailfence | mailfence |
sunucuları | servers |
iletişim | communications |
avrupa | european |
şirketi | company |
şifreleme | encryption |
korunur | protected |
zincirinde | chain |
amerikan | american |
TR Bu, bilgisayar korsanlarıinternet bağlantınızı gİzlerse, cihazınızla Mailfence web sitesi arasındaki trafiğin şifresini kolayca çözemezler
EN This means that if hackers eavesdrop on your Internet connection, they can not easily decrypt the traffic between your device and the Mailfence website
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
bağlantınızı | connection |
mailfence | mailfence |
arasındaki | between |
kolayca | easily |
in | and |
TR Websitesinin farklı konumlarda ve masaüstü, akıllı telefon veya tablet gibi cihazlarda nasıl performans gösterdiğini izleyin. Ayrıca, farklı bölgeler arasındaki arama hacmini de karşılaştırabilirsiniz.
EN Monitor how a website performs across different locations and devices such as desktop, smartphone or tablet. You can also compare the search volume from different regions to one another.
turco | inglês |
---|---|
masaüstü | desktop |
tablet | tablet |
cihazlarda | devices |
bölgeler | regions |
arama | search |
TR Program her yıl 20 Asya ülkesindeki binlerce kuruluşa ulaşarak öğrenciler, eğitimciler ve yerel ve ulusal liderlerle, hayatları iyileştirmek ve fırsatları artırmak için ihtiyaç duydukları bilgiler arasındaki bağlantıyı sağlamaktadır
EN Each year, the programme reaches thousands of institutions in 20 Asian countries, connecting students, educators and local and national leaders with the knowledge they need to improve lives and expand opportunities
turco | inglês |
---|---|
program | programme |
yıl | year |
asya | asian |
öğrenciler | students |
yerel | local |
ulusal | national |
fırsatları | opportunities |
ihtiyaç | need |
bilgiler | knowledge |
TR Seçilmiş sektördeki alan adları için Google'daki organik ve PPC başarısı arasındaki ayrımı kavrayın. Aydan aya / yıldan yıla trendlerin yanı sıra PPC'ye çok güvenen veya güçlü organik varlığa sahip alan adlarını belirleyin.
EN Understand the split between Organic and PPC success on Google for domains within a chosen industry vertical. Identify domains with a strong organic presence or a heavy reliance on PPC, along with month over month/year over year trends.
turco | inglês |
---|---|
organik | organic |
ppc | ppc |
başarısı | success |
arasındaki | between |
veya | or |
güçlü | strong |
TR Yalnızlığın sırları: Yalnız kalmak ve yalnızlığı seçmek arasındaki fark...
EN How to Manage Chaos without Going Insane
TR Bergensbanen ya da Bergen Hattı olarak bilinen Oslo ve Bergen arasındaki Norveç demiryolu, nefes kesici Nordik arazisinin 500 kilometrelik (yaklaşık 310 mil) kısmına yayılıyor
EN Known as the Bergensbanen, or Bergen Line, the Norwegian railway between Oslo and Bergen meanders 500 kilometers (approximately 310 miles) through breathtaking Nordic terrain
turco | inglês |
---|---|
hattı | line |
bilinen | known |
arasındaki | between |
yaklaşık | approximately |
TR İkili arasındaki "flörtleşme" bir süredir devam ediyor.
EN NEVS discontinued using the Saab trademark in 2016.
TR Bıçak sunucularını kolay ve sorunsuz şekilde bağlayabilmek için üretilen bu ürün, sunduğumuz ürünler arasındaki en küçük boyutlu konnektör
EN Made to allow easy, trouble-free connections of server blades this is the smallest size connector in our offering
turco | inglês |
---|---|
kolay | easy |
küçük | smallest |
TR Her blok arasındaki ortalama sürenin 10 dakika olarak kalması için, zorluk her 2016 blokta (yani yaklaşık 2 haftada bir) düzeltilir.
EN The difficulty is adjusted every 2016 blocks (every 2 weeks approximately) so that the average time between each block remains 10 minutes.
turco | inglês |
---|---|
arasındaki | between |
ortalama | average |
zorluk | difficulty |
yani | so |
yaklaşık | approximately |
TR Kazınan bloklar arasındaki ortalama süre T, zorluk D ise, saniye başına tahmini işlemci gücü, yani H değeri
EN More specifically, given the average time T between mined blocks and a difficulty D, the estimated hash rate per second H is given by the formula
turco | inglês |
---|---|
bloklar | blocks |
ortalama | average |
süre | time |
t | t |
zorluk | difficulty |
tahmini | estimated |
TR AB fonlu hibe projeleri sözleşmelerinin özel koşullarında (special conditions) belirtilen uygulama süresi ile icra süresi arasındaki fark nedir?
EN What’s the difference between the implementation period and the execution period, indicated in the Special Conditions of the EU funded grant contracts?
turco | inglês |
---|---|
ab | eu |
hibe | grant |
özel | special |
uygulama | implementation |
süresi | period |
arasındaki | between |
fark | difference |
koşulları | conditions |
TR Akademik üretimin üniversite sınırlarından dışarı taşınmasına ve sivil alanla buluşmasına katkı sunmak, akademi ve sivil toplum örgütleri arasındaki ilişkiyi güçlendirme
EN Through our Academician / Researcher Database, we work for contributing to the transfer of academic productions beyond universities and strengthen the linkage between academia and non-governmental organizations.
turco | inglês |
---|---|
akademik | academic |
üniversite | universities |
ve | and |
arasındaki | between |
ın | of |
Mostrando 50 de 50 traduções