PT Filtre e direcione os clientes pelas ações que eles fazem ou não fazem em seu aplicativo
PT Filtre e direcione os clientes pelas ações que eles fazem ou não fazem em seu aplicativo
TR Müşterileri uygulamanızda yaptıkları veya yapmadıkları eylemlere göre filtreleyin ve hedefleyin
PT Eu também passo muito tempo assistindo coisas que eu nem estava interessado em apenas assistir coisas
TR Ayrıca sadece izlemek için ilgilenmediğim şeyleri izlemeye çok zaman harcıyorum
português | turco |
---|---|
tempo | zaman |
apenas | sadece |
assistir | izlemek |
PT Com certeza, as coisas raramente dão errado quando você está na frente do console de administrador; na maioria das vezes, as coisas dão errado quando você já está dormindo, em sua cama
TR Yönetici konsolunun önünde olduğunuzda işlerin nadiren kötü gideceğini zaten biliyorsunuz; genellikle işler siz yatağınızda uyurken kötü gider
português | turco |
---|---|
administrador | yönetici |
PT Poder Superior, conceda-nos a serenidade para aceitar as coisas que não podemos mudar, a coragem para mudar as coisas que podemos e a sabedoria para saber a diferença.
TR Yüce Güç, bize değiştiremeyeceğimiz şeyleri kabul etmek için dinginlik, değiştirebileceğimiz şeyleri değiştirmek için cesaret ve aradaki farkı bilmek için bilgelik ver.
português | turco |
---|---|
aceitar | kabul |
e | ve |
saber | bilmek |
diferença | fark |
poder | güç |
nos | bize |
PT Estes podem ser dias difíceis. Mas, olhando para trás, posso ver que nunca houve uma única instância em que priorizar a recuperação tenha piorado as coisas. A cada vez, as coisas melhoravam.
TR Bunlar zor günler olabilir. Ancak geriye dönüp baktığımda, iyileşmeye öncelik vermenin işleri daha da kötüleştirdiği tek bir örnek olmadığını görebiliyorum. Her seferinde işler daha iyiye gitti.
português | turco |
---|---|
estes | bunlar |
podem | olabilir |
PT Dessa forma, os clientes têm opções que fazem sentido para eles se comunicarem com as empresas. E as empresas precisam apenas criar um widget de chat do site que atenda aos visitantes do site no canal de mensagens que faça sentido.
TR Bu şekilde, müşteriler işletmelerle iletişim kurmaları için mantıklı seçeneklere sahip olur. Ve işletmelerin, site ziyaretçilerine mesajlaşma kanalında hizmet veren anlamlı bir web sitesi sohbet widget?ı oluşturması yeterlidir.
português | turco |
---|---|
clientes | müşteriler |
empresas | iş |
e | ve |
chat | sohbet |
mensagens | mesajlaşma |
PT Na realidade, os bots fazem muito mais do que apenas conversar com humanos
TR Gerçekte, botlar insanlarla sohbet etmekten çok daha fazlasını yapar
português | turco |
---|---|
conversar | sohbet |
PT Você pode criar chatbots que fazem parte de seus serviços de marketing para clientes
TR Müşterilerinize pazarlama hizmetlerinizin bir parçası olan sohbet robotları oluşturabilirsiniz
português | turco |
---|---|
marketing | pazarlama |
parte | parçası |
PT Em primeiro lugar os dados proprietários da Ahrefs são o que fazem a plataforma única. Mas demos um passo em frente ao trazer-lhe funcionalidades únicas que lhe oferecem uma vantagem real sobre os seus concorrentes.
TR Ahrefs’in tescilli verileri, esas olarak platformu benzersiz kılan şeydir. Ancak size rakipleriniz üzerinde gerçek bir avantaj sağlayan birçok benzersiz özellik daha getirerek işleri bir adım ileri taşıyoruz.
português | turco |
---|---|
ahrefs | ahrefs |
plataforma | platformu |
passo | adım |
PT Veja as âncoras que a maior parte das pessoas usa quando fazem uma ligação para a página.
TR İnsanların çoğunun sayfaya bağlantı kurarken kullandığı anchor’ları görün.
português | turco |
---|---|
veja | görün |
ligação | bağlantı |
PT Premiamos os pesquisadores que fazem contribuições significativas em suas áreas com conquistas excepcionais
TR Alanlarına önemli bir katkı sağlayan üstün başarılı araştırmacıların ödüllendirilmesi
português | turco |
---|---|
pesquisadores | araştırmacılar |
áreas | alanlar |
em | bir |
PT (Ver quando as pessoas fazem check-in)
TR (İnsanların check-in yaptığı saatleri göster)
PT E às vezes eles fazem a escolha com base no logotipo da empresa
TR Ve bazen şirket logosuna göre seçim yaparlar
português | turco |
---|---|
e | ve |
vezes | bazen |
escolha | seçim |
PT enganem os usuários usando títulos provocativos que os fazem clicar no link do afiliado.
TR provokatif başlıklarla kullanıcıları yanlış yönlendirerek satış ortaklığı linkine tıklamalarını sağlamak.
PT Selecione seu país abaixo para encontrar uma seleção de eBooks que fazem parte desta campanha:
TR Bu kampanyanın bir parçası olan bir dizi e-Kitap bulmak için aşağıdan ülkenizi seçin:
português | turco |
---|---|
encontrar | bulmak |
parte | parçası |
PT Quando você se conecta a um ProtonVPN, o serviço só salva o teste de tempo da última tentativa de login bem sucedida dos usuários. No entanto, essas informações são substituídas toda vez que os usuários fazem logon.
TR Bir ProtonVPN?e bağlandığınızda, hizmet yalnızca kullanıcıların son başarılı giriş girişiminin zaman damgasını kaydeder. Ancak, kullanıcılar her oturum açtığında bu bilgilerin üzerine yazılır.
português | turco |
---|---|
protonvpn | protonvpn |
serviço | hizmet |
última | son |
login | giriş |
informações | bilgilerin |
sucedida | başarılı |
PT Aqueles que trabalham com Machine learning profissionalmente são mais céticos em relação à IA do que aqueles que fazem isso como um hobby
TR Profesyonel olarak makine öğrenimi ile uğraşanlar hobi olarak yapanlara oranla Yapay Zeka konusunda daha kuşkulu
português | turco |
---|---|
machine | makine |
PT No entanto, o hipoclorito de sódio não é apenas um alvejante. Seu espectro de aplicações é tão amplo que quase todos os setores fazem uso dele.
TR Bununla birlikte, sodyum hipoklorit sadece bir ağartıcı değildir. Uygulama yelpazesi o kadar geniştir ki neredeyse her endüstri onu kullanmaktadır.
português | turco |
---|---|
hipoclorito | hipoklorit |
sódio | sodyum |
não | değildir |
amplo | geniş |
quase | neredeyse |
que | o |
PT As 260 residências da marca fazem parte do complexo Quasar Istanbul, um novo empreendimento de uso misto, no distrito comercial central
TR 260 Markalı rezidans, merkezi iş bölgesinde bulunan yeni bir çok amaçlı kullanım tesisi olan Quasar İstanbul kompleksinin bir parçasıdır
português | turco |
---|---|
fazem | olan |
parte | parçası |
novo | yeni |
uso | kullanım |
central | merkezi |
marca | markalı |
PT Use o recurso de marcação de conversas do Sonix para assimilar e agregar áreas de suas entrevistas que fazem parte do mesmo tema.
TR Görüşmelerinizin aynı temanın bir parçası olan alanlarını özümsemek ve toplamak için Sonix'in sohbet etiketleme özelliğini kullanın.
português | turco |
---|---|
use | kullanın |
conversas | sohbet |
sonix | sonix |
e | ve |
áreas | alanlar |
parte | parçası |
recurso | özelliğini |
PT E como as pessoas pesquisam da mesma forma que fazem uma pergunta, suas explicações de palavras faladas são mais propensas a aparecer no topo dos resultados de pesquisa.
TR Ve insanlar bir soru sordukları şekilde arama yaptığından, konuşulan kelime açıklamalarınızın arama sonuçlarının en üstünde görünme olasılığı daha yüksektir.
português | turco |
---|---|
pessoas | insanlar |
pesquisa | arama |
PT Você já se perguntou como fazer video de animação 2D sem ter experiência em criação de vídeos? Nossos templates de animação 2D fazem todo o trabalho por você, fornecendo designs de alto nível.
TR Video oluşturma konusunda tecrübeniz olmadan bir animasyon videosunun nasıl hazırlanacağını hiç merak ettiniz mi? 2D animasyon aracımız işin zor kısmını üstleniyor ve mükemmel görseller elde etmenizi sağlıyor.
português | turco |
---|---|
animação | animasyon |
sem | olmadan |
criação | oluşturma |
trabalho | iş |
PT Masternodes que fazem um bom trabalho no sistema para criar e verificar blocos serão recompensados com TOMO
TR Sistemde blok yaratmak ve doğrulamak için çok çalışan masternode'lar TOMO ile teşviklendirilir
português | turco |
---|---|
criar | yaratmak |
e | ve |
PT O fosfato de trifenila é um dos muitos compostos químicos que fazem parte de substâncias multicomponentes baseadas em ésteres de fósforo
TR Trifenil fosfat, fosfor esterlerine dayalı çok bileşenli maddelerin parçası olan birçok kimyasal bileşikten biridir
português | turco |
---|---|
baseadas | dayalı |
parte | parçası |
PT O espaço funcional de bom gosto, as instalações de classe mundial e a variedade de opções do Fairmont Orchid fazem com que seus eventos no Havaí sejam diferenciados.
TR Fairmont Orchid’de ince zevkle düzenlenmiş olan toplantı alanı, birinci sınıf olanaklar ve zengin toplantı seçenekleri Hawaii’deki toplantıları seçkin bir etkinlik haline getirir.
português | turco |
---|---|
classe | sınıf |
e | ve |
opções | seçenekleri |
fairmont | fairmont |
PT Greens de cartão postal, bunkers posicionados de maneira inteligente e vistas deslumbrantes fazem desses campos uma experiência de golfe verdadeiramente majestosa.
TR Tablo gibi yeşil sahalar, zekice yerleştirilmiş engeller ve çarpıcı manzaralar bu sahaları gerçekten görkemli golf deneyimlerine dönüştürüyor.
português | turco |
---|---|
e | ve |
golfe | golf |
verdadeiramente | gerçekten |
PT Faça barulho, explore um novo som, componha uma música ou colabore com outras pessoas. Conheça um coletivo de criadores que amam o que fazem. Não importa se você já é profissional ou se está apenas começando: aqui é seu lugar.
TR Enstrüman çal, yeni bir sound keşfet, kendi şarkını yarat veya istediğin herkesle ortak çalış. Yolun başında ya da profesyonel bir müzisyen olabilirsin. Kim olursan ol, müziğe tutkuyla bağlı topluluğumuza hoş geldin.
português | turco |
---|---|
novo | yeni |
profissional | profesyonel |
PT Acreditamos que o trabalho é mais do que linhas de código ou uma lista de tarefas. Tudo começa com uma equipe incrível que gosta completamente do que eles fazem. Com um foco implacável nos clientes, Sonix tem uma fórmula vencedora.
TR Çalışmanın kod satırlarından veya yapılacaklar listesinden daha fazlası olduğuna inanıyoruz. Her şey yaptıklarını iyice hoşlanan inanılmaz bir ekip ile başlar. Müşterilere acımasız bir odaklanma ile Sonix kazanan bir formülü var.
português | turco |
---|---|
acreditamos | inanıyoruz |
código | kod |
começa | başlar |
equipe | ekip |
incrível | inanılmaz |
clientes | müşterilere |
sonix | sonix |
fórmula | formül |
lista | listesinden |
PT Pequenos detalhes fazem uma grande diferença
TR Küçük detaylar büyük fark yaratır
português | turco |
---|---|
pequenos | küçük |
detalhes | detaylar |
grande | büyük |
diferença | fark |
PT Os babes fazem dele seu dedulging wenching
TR Oyuncak delinmiş evli ve müstehcen yarık mumlu
PT Scones corpulentos fazem o trabalho
TR Süpermarkette büyük kocaman flaş ile cılız yasal yaş genç
PT Pessoas que escolherem acessar o Site a partir de outros locais o fazem por sua própria conta, e são responsáveis pelo cumprimento das leis locais, se e no limite permitido pelas leis locais, forem aplicáveis
TR Siteye diğer lokasyonlardan erişen kişiler bunu kendi inisiyatifleriyle gerçekleştirebilir ve yasaların izin verdiği ölçüde ve kapsamda, yerel yasalarla uyumdan kendileri sorumludur
português | turco |
---|---|
pessoas | kişiler |
locais | yerel |
e | ve |
leis | yasaları |
site | siteye |
PT 9 expressões em inglês que fazem menção a roupas
TR İngilizcede İçinde Kıyafet Geçen 9 Deyim
PT 8 expressões em inglês que fazem referência a clima
TR İngilizcede Hava Durumuyla İlgili İfadeler İçeren 8 Deyim
PT As 260 residências da marca fazem parte do complexo Quasar Istanbul, um novo empreendimento de uso misto, no distrito comercial central
TR 260 Markalı rezidans, merkezi iş bölgesinde bulunan yeni bir çok amaçlı kullanım tesisi olan Quasar İstanbul kompleksinin bir parçasıdır
português | turco |
---|---|
fazem | olan |
parte | parçası |
novo | yeni |
uso | kullanım |
central | merkezi |
marca | markalı |
PT As 260 residências da marca fazem parte do complexo Quasar Istanbul, um novo empreendimento de uso misto, no distrito comercial central
TR 260 Markalı rezidans, merkezi iş bölgesinde bulunan yeni bir çok amaçlı kullanım tesisi olan Quasar İstanbul kompleksinin bir parçasıdır
português | turco |
---|---|
fazem | olan |
parte | parçası |
novo | yeni |
uso | kullanım |
central | merkezi |
marca | markalı |
PT Alguns autocarros fazem rotas diretas, enquanto outros têm paragens
TR Bu güzergahta molalı veya molasız otobüs seferleri düzenlenmektedir
português | turco |
---|---|
fazem | bu |
PT Os mais variados tipos de deformação, filtragem de sinais digitais, avaliação cinética e extrapolação de frequências fazem do DMA 242 E Artemis um verdadeiro faz-tudo.
TR Çok çeşitli deformasyon tipleri, dijital sinyal filtreleme, kinetik değerlendirme ve frekans ektrapolasyonu DMA 242 E Artemis’i gerçekten çok marifetli bir cihaz yapmaktadır.
português | turco |
---|---|
tipos | tipleri |
avaliação | değerlendirme |
e | ve |
PT Consequentemente, os usuários são responsáveis pelo uso deste produto com outros ingredientes e o fazem por sua conta e risco.
TR Bu nedenle kullanıcılar, bu ürünü kullanırken, içine ilave edecekleri diğer bileşenlerin kullanma sorumluluğu kendilerine ait olmak üzere üstlenerek kullanabilirler.
português | turco |
---|---|
outros | diğer |
produto | ürünü |
PT O aquecimento e as pulsações T-Sonic™ fazem com que os ingredientes ativos penetrem profundamente na derme, para resultados ainda melhores.
TR Isınma ve T-Sonic™ titreşimler, daha etkili sonuçlar için cilt bakım aktif bileşenlerini cildin derinliklerine doğru iter.
português | turco |
---|---|
e | ve |
ativos | aktif |
PT enganem os usuários usando títulos provocativos que os fazem clicar no link do afiliado.
TR provokatif başlıklarla kullanıcıları yanlış yönlendirerek satış ortaklığı linkine tıklamalarını sağlamak.
PT Premiamos os pesquisadores que fazem contribuições significativas em suas áreas com conquistas excepcionais
TR Alanlarına önemli bir katkı sağlayan üstün başarılı araştırmacıların ödüllendirilmesi
português | turco |
---|---|
pesquisadores | araştırmacılar |
áreas | alanlar |
em | bir |
PT O AWS Artifact Agreements permite revisar, aceitar e gerenciar acordos com a AWS para uma conta individual e também para todas as contas que fazem parte de uma organização no AWS Organizations.
TR AWS Artifact Anlaşmaları, AWS'deki bireysel hesabınıza ve aynı zamanda AWS Organizations'daki kuruluşunuzun parçası olan tüm hesaplara ait anlaşmaları gözden geçirmenizi, kabul etmenizi ve yönetmenizi sağlar.
português | turco |
---|---|
aws | aws |
permite | sağlar |
aceitar | kabul |
individual | bireysel |
organização | kuruluş |
parte | parçası |
PT Quando você se conecta a um ProtonVPN, o serviço só salva o teste de tempo da última tentativa de login bem sucedida dos usuários. No entanto, essas informações são substituídas toda vez que os usuários fazem logon.
TR Bir ProtonVPN?e bağlandığınızda, hizmet yalnızca kullanıcıların son başarılı giriş girişiminin zaman damgasını kaydeder. Ancak, kullanıcılar her oturum açtığında bu bilgilerin üzerine yazılır.
português | turco |
---|---|
protonvpn | protonvpn |
serviço | hizmet |
última | son |
login | giriş |
informações | bilgilerin |
sucedida | başarılı |
PT Quando você se conecta a um ProtonVPN, o serviço só salva o teste de tempo da última tentativa de login bem sucedida dos usuários. No entanto, essas informações são substituídas toda vez que os usuários fazem logon.
TR Bir ProtonVPN?e bağlandığınızda, hizmet yalnızca kullanıcıların son başarılı giriş girişiminin zaman damgasını kaydeder. Ancak, kullanıcılar her oturum açtığında bu bilgilerin üzerine yazılır.
português | turco |
---|---|
protonvpn | protonvpn |
serviço | hizmet |
última | son |
login | giriş |
informações | bilgilerin |
sucedida | başarılı |
PT Quando você se conecta a um ProtonVPN, o serviço só salva o teste de tempo da última tentativa de login bem sucedida dos usuários. No entanto, essas informações são substituídas toda vez que os usuários fazem logon.
TR Bir ProtonVPN?e bağlandığınızda, hizmet yalnızca kullanıcıların son başarılı giriş girişiminin zaman damgasını kaydeder. Ancak, kullanıcılar her oturum açtığında bu bilgilerin üzerine yazılır.
português | turco |
---|---|
protonvpn | protonvpn |
serviço | hizmet |
última | son |
login | giriş |
informações | bilgilerin |
sucedida | başarılı |
PT As 260 residências da marca fazem parte do complexo Quasar Istanbul, um novo empreendimento de uso misto, no distrito comercial central
TR 260 Markalı rezidans, merkezi iş bölgesinde bulunan yeni bir çok amaçlı kullanım tesisi olan Quasar İstanbul kompleksinin bir parçasıdır
português | turco |
---|---|
fazem | olan |
parte | parçası |
novo | yeni |
uso | kullanım |
central | merkezi |
marca | markalı |
PT As 260 residências da marca fazem parte do complexo Quasar Istanbul, um novo empreendimento de uso misto, no distrito comercial central
TR 260 Markalı rezidans, merkezi iş bölgesinde bulunan yeni bir çok amaçlı kullanım tesisi olan Quasar İstanbul kompleksinin bir parçasıdır
português | turco |
---|---|
fazem | olan |
parte | parçası |
novo | yeni |
uso | kullanım |
central | merkezi |
marca | markalı |
PT O espaço funcional de bom gosto, as instalações de classe mundial e a variedade de opções do Fairmont Orchid fazem com que seus eventos no Havaí sejam diferenciados.
TR Fairmont Orchid’de ince zevkle düzenlenmiş olan toplantı alanı, birinci sınıf olanaklar ve zengin toplantı seçenekleri Hawaii’deki toplantıları seçkin bir etkinlik haline getirir.
português | turco |
---|---|
classe | sınıf |
e | ve |
opções | seçenekleri |
fairmont | fairmont |
PT Greens de cartão postal, bunkers posicionados de maneira inteligente e vistas deslumbrantes fazem desses campos uma experiência de golfe verdadeiramente majestosa.
TR Tablo gibi yeşil sahalar, zekice yerleştirilmiş engeller ve çarpıcı manzaralar bu sahaları gerçekten görkemli golf deneyimlerine dönüştürüyor.
português | turco |
---|---|
e | ve |
golfe | golf |
verdadeiramente | gerçekten |
Mostrando 50 de 50 traduções