EN Einstein always used his knowledge to inform the world better and left his intelligence as his legacy.
"share his knowledge" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN Einstein always used his knowledge to inform the world better and left his intelligence as his legacy.
TR Einstein bilgisini her zaman dünyayı daha iyi bilgilendirmek için kullandı ve zekasını miras olarak bıraktı.
inglês | turco |
---|---|
legacy | miras |
his | in |
and | ve |
better | daha iyi |
always | her zaman |
world | dünyayı |
EN If you've been trying to tackle knowledge management inside your company, you've already been put in front of a knowledge base also known as a knowledge management system
TR Şirketinizde bilgi yönetimiyle uğraşmaya çalışıyorsanız, zaten bilgi yönetim sistemi olarak da bilinen bir bilgi tabanının önüne geçmişsinizdir
inglês | turco |
---|---|
been | ne |
knowledge | bilgi |
base | tabanı |
known | bilinen |
system | sistemi |
management | yönetim |
in | da |
a | bir |
already | zaten |
EN If you've been trying to tackle knowledge management inside your company, you've already been put in front of a knowledge base also known as a knowledge management system
TR Şirketinizde bilgi yönetimiyle uğraşmaya çalışıyorsanız, zaten bilgi yönetim sistemi olarak da bilinen bir bilgi tabanının önüne geçmişsinizdir
inglês | turco |
---|---|
been | ne |
knowledge | bilgi |
base | tabanı |
known | bilinen |
system | sistemi |
management | yönetim |
in | da |
a | bir |
already | zaten |
EN Once, he tried to hide his finger under the table during the job interview but when they realized that his finger they rejected him by saying that they would not be able to recruit him because his injured finger would be a ‘high risk’ in the work.
TR Bir keresinde Erhan, iş görüşmesinde parmağını masanın altına saklamaya çalışmış ancak yetkililer parmağını fark edince yaralı parmağının iş için 'yüksek risk' taşıyacağını öne sürerek iş başvurusunu reddetmişler.
inglês | turco |
---|---|
high | yüksek |
risk | risk |
his | in |
because | için |
a | bir |
EN Once, he tried to hide his finger under the table during the job interview but when they realized that his finger they rejected him by saying that they would not be able to recruit him because his injured finger would be a ‘high risk’ in the work.
TR Bir keresinde Erhan, iş görüşmesinde parmağını masanın altına saklamaya çalışmış ancak yetkililer parmağını fark edince yaralı parmağının iş için 'yüksek risk' taşıyacağını öne sürerek iş başvurusunu reddetmişler.
inglês | turco |
---|---|
high | yüksek |
risk | risk |
his | in |
because | için |
a | bir |
EN Once, he tried to hide his finger under the table during the job interview but when they realized that his finger they rejected him by saying that they would not be able to recruit him because his injured finger would be a ‘high risk’ in the work.
TR Bir keresinde Erhan, iş görüşmesinde parmağını masanın altına saklamaya çalışmış ancak yetkililer parmağını fark edince yaralı parmağının iş için 'yüksek risk' taşıyacağını öne sürerek iş başvurusunu reddetmişler.
inglês | turco |
---|---|
high | yüksek |
risk | risk |
his | in |
because | için |
a | bir |
EN Once, he tried to hide his finger under the table during the job interview but when they realized that his finger they rejected him by saying that they would not be able to recruit him because his injured finger would be a ‘high risk’ in the work.
TR Bir keresinde Erhan, iş görüşmesinde parmağını masanın altına saklamaya çalışmış ancak yetkililer parmağını fark edince yaralı parmağının iş için 'yüksek risk' taşıyacağını öne sürerek iş başvurusunu reddetmişler.
inglês | turco |
---|---|
high | yüksek |
risk | risk |
his | in |
because | için |
a | bir |
EN Sahin, who was born in Turkey and did his PhD in Cologne, came to Germany with his parents because his father had found a job at a car factory
TR Türkiye’de doğan Şahin tıpta uzmanlığını Köln’de yapmış ve babası bir otomobil fabrikasında iş bulduğu için anne babasıyla birlikte Almanya’ya gelmiş
inglês | turco |
---|---|
parents | anne |
car | otomobil |
and | ve |
his | in |
at | nda |
a | bir |
because | için |
EN Writing about his grandfather, he says: “Throughout his life he was grateful that Germany had given him the opportunity to provide his family with a better life
TR Demir, büyükbabası hakkında şunları yazıyor: “Hayatı boyunca, kendisine ve ailesine daha iyi bir yaşam imkanı sunduğu için Almanya’ya minnettardı
EN Felix Banaszak says he has a “classic Ruhr area biography”, and by that he means that his family shares a migration background. His great-grandparents on his father’s side of the family came to the Ruhr Valley from Poland.
TR Felix Banaszak kendisinin “klasik bir Ruhr Bölgesi hayat hikayesine” sahip olduğunu söylüyor; kastettiği, ailesinin göç geçmişi. Babasının büyük dedesi Ruhr bölgesine Polonya’dan gelmiş.
EN Note that we have share functionality that allows you to share a transcript. If you share this link with someone else, they will be able to share with others as well.
TR Bir transkript paylaşmanızı sağlayan paylaşım işlevselliğine sahip olduğumuzu unutmayın. Bu bağlantıyı başkasıyla paylaşırsanız, başkalarıyla da paylaşabilecektir.
inglês | turco |
---|---|
share | paylaş |
transcript | transkript |
others | başkaları |
this | bu |
a | bir |
link | bağlantıyı |
to | sahip |
EN Note that we have share functionality that allows you to share a transcript. If you share this link with someone else, they will be able to share with others as well.
TR Bir transkript paylaşmanızı sağlayan paylaşım işlevselliğine sahip olduğumuzu unutmayın. Bu bağlantıyı başkasıyla paylaşırsanız, başkalarıyla da paylaşabilecektir.
inglês | turco |
---|---|
share | paylaş |
transcript | transkript |
others | başkaları |
this | bu |
a | bir |
link | bağlantıyı |
to | sahip |
EN Build technical knowledge on current industry topics: Knovel provides a wide range of essential technical information so that it is easier to develop knowledge in new areas
TR Güncel sektör konularında teknik bilgiler edinmek: Knovel yeni alanlardaki bilginin geliştirilmesini kolaylaştırmak için çok çeşitli temel teknik bilgiler sağlar
inglês | turco |
---|---|
technical | teknik |
industry | sektör |
topics | konuları |
knovel | knovel |
provides | sağlar |
easier | kolaylaştırmak |
new | yeni |
information | bilgiler |
current | güncel |
of | in |
a | temel |
to | için |
EN With Crisp knowledge management system, you can build a multilingual knowledge center to fit with your customers
TR Crisp bilgi yönetim sistemi ile müşterilerinize uygun çok dilli bir bilgi merkezi oluşturabilirsiniz
inglês | turco |
---|---|
crisp | crisp |
management | yönetim |
system | sistemi |
center | merkezi |
a | bir |
EN Everything you need to build an internal knowledge base is available within our internal knowledge base software
TR Dahili bir bilgi tabanı oluşturmak için ihtiyacınız olan her şey dahili bilgi tabanı yazılımımızda mevcuttur
inglês | turco |
---|---|
knowledge | bilgi |
base | tabanı |
internal | dahili |
software | yazılım |
is | oluşturmak |
available | mevcuttur |
you need | ihtiyacınız |
EN Do you find it too difficult and troublesome to create a website? You don't need coding knowledge. Manage your website easily without needing any technical knowledge.
TR Site kurmak zor ve zahmetli bir iş gibi mi geliyor ? Kod bilgisine ihtiyacınız yok. Hiçbir teknik bilgiye ihtiyacınız olmadan , kolayca web sitenizi yönetin.
inglês | turco |
---|---|
difficult | zor |
manage | yönetin |
technical | teknik |
easily | kolayca |
without | olmadan |
website | web |
need | ihtiyacınız |
and | ve |
a | bir |
EN Build technical knowledge on current industry topics: Knovel provides a wide range of essential technical information so that it is easier to develop knowledge in new areas
TR Güncel sektör konularında teknik bilgiler edinmek: Knovel yeni alanlardaki bilginin geliştirilmesini kolaylaştırmak için çok çeşitli temel teknik bilgiler sağlar
inglês | turco |
---|---|
technical | teknik |
industry | sektör |
topics | konuları |
knovel | knovel |
provides | sağlar |
easier | kolaylaştırmak |
new | yeni |
information | bilgiler |
current | güncel |
of | in |
a | temel |
to | için |
EN Do you find it too difficult and troublesome to create a website? You don't need coding knowledge. Manage your website easily without needing any technical knowledge.
TR Site kurmak zor ve zahmetli bir iş gibi mi geliyor ? Kod bilgisine ihtiyacınız yok. Hiçbir teknik bilgiye ihtiyacınız olmadan , kolayca web sitenizi yönetin.
inglês | turco |
---|---|
difficult | zor |
manage | yönetin |
technical | teknik |
easily | kolayca |
without | olmadan |
website | web |
need | ihtiyacınız |
and | ve |
a | bir |
EN With over 20 years of knowledge and expertise in the processing and packaging of coconut beverages, the range of solutions offered includes product development, technical and consumer knowledge, innovative packaging and processing solutions
TR Hindistan cevizi içeceklerinin işlenmesi ve paketlenmesinde 20 yılı aşkın bilgi ve deneyimle sunulan çözümler ürün geliştirme, teknik bilgiler ve tüketici bilgileri, yenilikçi paketleme ve proses çözümlerini içeriyor
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
processing | işlenmesi |
packaging | paketleme |
offered | sunulan |
development | geliştirme |
technical | teknik |
consumer | tüketici |
innovative | yenilikçi |
solutions | çözümler |
product | ürün |
years | yıl |
and | ve |
in | aşkın |
expertise | bilgi |
EN This includes product development, technical knowledge, consumer knowledge, and innovative packaging and processing solutions
TR Bu, ürün gelişimini, teknik bilgiyi, müşteri bilgisini ve yenilikçi paketleme ve işleme çözümlerini içermektedir
inglês | turco |
---|---|
technical | teknik |
innovative | yenilikçi |
packaging | paketleme |
processing | işleme |
product | ürün |
this | bu |
and | ve |
EN With over 20 years of knowledge and expertise in the processing and packaging of coconut beverages, the range of solutions offered includes product development, technical and consumer knowledge, innovative packaging and processing solutions.
TR Hindistan cevizi içeceklerinin işlenmesi ve paketlenmesinde 20 yılı aşkın bilgi ve deneyimle sunulan çözümler ürün geliştirme, teknik bilgiler ve tüketici bilgileri, yenilikçi paketleme ve işleme çözümlerini içeriyor.
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
packaging | paketleme |
offered | sunulan |
development | geliştirme |
technical | teknik |
consumer | tüketici |
innovative | yenilikçi |
solutions | çözümler |
product | ürün |
years | yıl |
and | ve |
processing | işleme |
in | aşkın |
expertise | bilgi |
EN Everything you need to build an internal knowledge base is available within our internal knowledge base software
TR Dahili bir bilgi tabanı oluşturmak için ihtiyacınız olan her şey dahili bilgi tabanı yazılımımızda mevcuttur
inglês | turco |
---|---|
knowledge | bilgi |
base | tabanı |
internal | dahili |
software | yazılım |
is | oluşturmak |
available | mevcuttur |
you need | ihtiyacınız |
EN Fully responsive design knowledge base app to make your knowledge article stand out.
TR Cihaza bağlı olarak bilgi makalenizi öne çıkarın
inglês | turco |
---|---|
knowledge | bilgi |
out | ne |
to | olarak |
EN With Crisp knowledge management system, you can build a multilingual knowledge base to fit with your customers
TR Crisp bilgi yönetim sistemi ile müşterilerinize uygun çok dilli bir bilgi merkezi oluşturabilirsiniz
inglês | turco |
---|---|
crisp | crisp |
management | yönetim |
system | sistemi |
a | bir |
EN But it will take some time, he says, before his knowledge of German is good enough to enable him to work as a journalist in Germany.
TR Almanya’da gazeteci olarak çalışacak kadar dile hakim olmak için daha çok zaman geçmesi gerektiğini söylüyor.
inglês | turco |
---|---|
time | zaman |
work | çalışacak |
of | in |
EN Igor is a committed and empowering leader with enough confidence and knowledge to help his co-workers thrive
TR Igor, iş arkadaşlarının gelişmesine yardımcı olacak için yeterli güvene ve bilgiye sahip, kararlı ve güçlendirici bir liderdir
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
his | in |
help | yardımcı |
enough | yeterli |
EN What if you wanted to add share buttons to a page but actually have them share out a different page altogether (like being able to share your Subscribe page from your Thank You)? Social Warfare allows you to do this!
TR Bir sayfaya paylaşım düğmesi eklemek istiyor fakat tamamen farklı bir sayfanın paylaşılmasını mı istiyorsunuz? Social Warfare bunu yapmanıza izin veriyor!
inglês | turco |
---|---|
social | social |
but | fakat |
to add | eklemek |
different | farklı |
you | istiyorsunuz |
EN What if you wanted to add share buttons to a page but actually have them share out a different page altogether (like being able to share your Subscribe page from your Thank You)? Social Warfare allows you to do this!
TR Bir sayfaya paylaşım düğmesi eklemek istiyor fakat tamamen farklı bir sayfanın paylaşılmasını mı istiyorsunuz? Social Warfare bunu yapmanıza izin veriyor!
inglês | turco |
---|---|
social | social |
but | fakat |
to add | eklemek |
different | farklı |
you | istiyorsunuz |
EN Director J.P. Klautz at his desk, with on the wall a portrait of his mentor Herman Robbers
TR Yönetici J.P. Klautz masasında, duvarda akıl hocası Herman Robbers'in bir portresiyle birlikte
inglês | turco |
---|---|
at | nda |
a | bir |
with | birlikte |
EN After he had to leave this work because his finger was cut off, he tried to earn a living for himself and his family by working in daily jobs
TR Parmağı kesildiği için işinden ayrılmak zorunda kalan Erhan, günlük işlerde çalışarak kendisi ve ailesi için bir geçim kaynağı sağlamaya çalıştı
inglês | turco |
---|---|
family | ailesi |
daily | günlük |
his | in |
and | ve |
working | çalışarak |
work | iş |
off | bir |
EN If he did not have his own house, he could not pay the apartment rent and he would stay on the street with his family
TR Eğer yaşadığı ev kendisinin olmasaydı, bir dairenin kirasını ödeyemeyecek ve belki de ailesiyle birlikte sokakta kalacaktı
inglês | turco |
---|---|
if | eğer |
pay | bir |
house | ev |
and | ve |
with | birlikte |
his | ya |
EN Now, Erhan working as a welder (his own profession) in the Technical Works Department’s Maintenance and Repair Unit of Küçükçekmece Municipality and earns his own living
TR Şimdi Erhan, Küçükçekmece Belediyesi’ne bağlı Teknik İşler Müdürlüğü, Bakım Onarım Birimi'nde kendi mesleği olan kaynakçılıkta çalışıyor ve geçimini kendi sağlıyor
inglês | turco |
---|---|
technical | teknik |
maintenance | bakım |
repair | onarım |
erhan | erhan |
a | olan |
and | ve |
working | çalışıyor |
EN The Tesla CEO has tweeted his affinity for the dog-theme cryptocurrency on numerous occasions and even changed his Twitter bio to CEO of Dogecoin at one point
TR Tesla CEO'su, çeşitli zamanlarda bu köpek temalı kripto para için desteği ile ilgili tweetler atmış ve hatta bir keresinde, Twitter bio bölümünü Dogecoin'in CEO'su olarak değiştirmişti
inglês | turco |
---|---|
tesla | tesla |
dog | köpek |
at | de |
has | bu |
and | ve |
on | ilgili |
even | bir |
to | hatta |
for | için |
of | in |
cryptocurrency | kripto |
EN Since September 2016, he has been serving his patients as a plastic surgeon in his office in Bayraklı, İzmir.They work with us for the seo services of the websites they provide online services.
TR Eylül 2016 tarihinden itibaren hastalarına estetik cerrah olarak İzmir Bayraklı’daki muayenehanesinde hizmet vermektedir.Online hizmet verdikleri web sitelerinin seo hizmetleri için bizimle çalışıyorlar.
inglês | turco |
---|---|
september | eylül |
seo | seo |
with us | bizimle |
online | online |
websites | web |
patients | hastalar |
services | hizmetleri |
of | in |
EN Nick Drake (Nicholas Rodney Drake, Rangoon, Burma, June 19, 1948 - Tanworth-in-Arden, England, November 25, 1974) was an English folk singer known for his gentle, enigmatic songs and his vi… read more
TR Britanyalı şarkıcı, söz yazarı ve besteci. Sakin, utangaç fakat karamsardır. Kendine özgü bir akustik gitar çalış tekniğine sahiptir. Gitarı farklı biçimlerde akor ettiğinden gitarın ses… Devamını oku
EN jazz musician and composer widely acknowledged for his skills as an electric bass player, as well as his command of varied musical styles including jazz, jazz fusion, funk, and jazz-funk
TR basit bir ailenin çocuğu olarak doğan ve “dünyanın en iyi basçısı” ünvanını alan biridir o
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
as | olarak |
an | bir |
well | iyi |
and | ve |
EN He is noted for playing his red Gibson ES-335 and his Gibson L5 guitars
TR Kariyeri boyunca üç binin üzerinde konser vermiş, kırk ikinin üzerinde albüm kaydetmiş, 1976'dan beri gelen Contemporary Jazz'a öncülük etmiştir
inglês | turco |
---|---|
for | boyunca |
is | üzerinde |
and | gelen |
EN While that made the world smaller for him, it was his discovery of the Internet that truly opened his eyes to the possibilities
TR Bu onun için dünyayı daha küçük hale getirirken,gerçek manada olabileceklere gözünü açan İnternetin keşfi olmuştur
inglês | turco |
---|---|
of | in |
that | gerçek |
smaller | daha küçük |
world | dünyayı |
EN Jamie drives our vision, strategy, and growth. His love for customers is only superseded by his affection for chocolate.
TR Jamie vizyonumuzu, stratejimizi ve büyümemizi yönlendiriyor. Müşterilere olan sevgisi sadece çikolataya olan sevgisinin yerini alıyor.
inglês | turco |
---|---|
customers | müşterilere |
and | ve |
EN After he had to leave this work because his finger was cut off, he tried to earn a living for himself and his family by working in daily jobs
TR Parmağı kesildiği için işinden ayrılmak zorunda kalan Erhan, günlük işlerde çalışarak kendisi ve ailesi için bir geçim kaynağı sağlamaya çalıştı
inglês | turco |
---|---|
family | ailesi |
daily | günlük |
his | in |
and | ve |
working | çalışarak |
work | iş |
off | bir |
EN If he did not have his own house, he could not pay the apartment rent and he would stay on the street with his family
TR Eğer yaşadığı ev kendisinin olmasaydı, bir dairenin kirasını ödeyemeyecek ve belki de ailesiyle birlikte sokakta kalacaktı
inglês | turco |
---|---|
if | eğer |
pay | bir |
house | ev |
and | ve |
with | birlikte |
his | ya |
EN Now, Erhan working as a welder (his own profession) in the Technical Works Department’s Maintenance and Repair Unit of Küçükçekmece Municipality and earns his own living
TR Şimdi Erhan, Küçükçekmece Belediyesi’ne bağlı Teknik İşler Müdürlüğü, Bakım Onarım Birimi'nde kendi mesleği olan kaynakçılıkta çalışıyor ve geçimini kendi sağlıyor
inglês | turco |
---|---|
technical | teknik |
maintenance | bakım |
repair | onarım |
erhan | erhan |
a | olan |
and | ve |
working | çalışıyor |
EN When journalist Deniz Yücel was arrested in Turkey in February 2017, a long struggle began for him, for his relatives, but also for all those who followed his story every day
TR Gazeteci Deniz Yücel, Şubat 2017'de Türkiye'de tutuklandığında uzun bir mücadele başladı - kendisi için, akrabaları için, ama aynı zamanda her gün hikayesini takip eden herkes için
inglês | turco |
---|---|
long | uzun |
his | in |
followed | takip |
but | ama |
also | de |
when | zamanda |
day | gün |
for | için |
EN The patient shares detailed information with us about her/his medical history, like treating’s in the past, reports, test results and any other documents about her/his possible current conditions for the preliminary diagnosis.
TR Hasta ön tanı için şikayetlerini, eğer daha önce tedavi olduysa detaylı bilgileri ve varsa rapor, film, test sonucu vb. belgeleri bizimle paylaşır.
inglês | turco |
---|---|
patient | hasta |
information | bilgileri |
reports | rapor |
test | test |
documents | belgeleri |
detailed | detaylı |
with us | bizimle |
his | in |
the | önce |
and | ve |
for | için |
EN Description: View Tangent femdom copulates him with his own cum hd as completely free. BDSM porn xxx Tangent femdom copulates him with his own cum video.
TR Açıklama: Teğet femdom onu kendi cum ile kopyalar hd tamamen ücretsiz olarak görüntüle. Bdsm Porno xxx Teğet femdom onu kendi cum ile kopyalar video.
inglês | turco |
---|---|
description | açıklama |
hd | hd |
completely | tamamen |
bdsm | bdsm |
free | ücretsiz |
video | video |
as | olarak |
own | kendi |
view | ile |
porn | porno |
xxx | xxx |
EN For his song “Not Angry”, Chris James shot a video in his grandma’s garden in Hilden. It has now gone viral in China. How did that happen?
TR Almanya’dan bu genç kadın ve erkekler 2022’de dikkatleri üzerlerine çekme şansına sahip. İsimlerini hatırlamakta fayda var.
inglês | turco |
---|---|
a | var |
that | sahip |
EN The Tesla CEO has tweeted his affinity for the dog-theme cryptocurrency on numerous occasions and even changed his Twitter bio to CEO of Dogecoin at one point
TR Tesla CEO'su, çeşitli zamanlarda bu köpek temalı kripto para için desteği ile ilgili tweetler atmış ve hatta bir keresinde, Twitter bio bölümünü Dogecoin'in CEO'su olarak değiştirmişti
inglês | turco |
---|---|
tesla | tesla |
dog | köpek |
at | de |
has | bu |
and | ve |
on | ilgili |
even | bir |
to | hatta |
for | için |
of | in |
cryptocurrency | kripto |
EN After he had to leave this work because his finger was cut off, he tried to earn a living for himself and his family by working in daily jobs
TR Parmağı kesildiği için işinden ayrılmak zorunda kalan Erhan, günlük işlerde çalışarak kendisi ve ailesi için bir geçim kaynağı sağlamaya çalıştı
inglês | turco |
---|---|
family | ailesi |
daily | günlük |
his | in |
and | ve |
working | çalışarak |
work | iş |
off | bir |
EN If he did not have his own house, he could not pay the apartment rent and he would stay on the street with his family
TR Eğer yaşadığı ev kendisinin olmasaydı, bir dairenin kirasını ödeyemeyecek ve belki de ailesiyle birlikte sokakta kalacaktı
inglês | turco |
---|---|
if | eğer |
pay | bir |
house | ev |
and | ve |
with | birlikte |
his | ya |
EN Now, Erhan working as a welder (his own profession) in the Technical Works Department’s Maintenance and Repair Unit of Küçükçekmece Municipality and earns his own living
TR Şimdi Erhan, Küçükçekmece Belediyesi’ne bağlı Teknik İşler Müdürlüğü, Bakım Onarım Birimi'nde kendi mesleği olan kaynakçılıkta çalışıyor ve geçimini kendi sağlıyor
inglês | turco |
---|---|
technical | teknik |
maintenance | bakım |
repair | onarım |
erhan | erhan |
a | olan |
and | ve |
working | çalışıyor |
Mostrando 50 de 50 traduções