EN Achieving gender equality takes commitment. These three men and women stand up for equality – online and offline.
"equality day" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN Achieving gender equality takes commitment. These three men and women stand up for equality – online and offline.
TR Kadın-erkek eşitliği, bu alanda özveriyle çalışmayı gerektiriyor. Bu üç kadın ve erkek, çevrimiçi ve çevrimdışı olarak bunu yapıyor.
inglês | turco |
---|---|
men | erkek |
online | çevrimiçi |
offline | çevrimdışı |
women | kadın |
and | ve |
EN Achieving gender equality takes commitment. These three men and women stand up for equality – online and offline.
TR Kadın-erkek eşitliği, bu alanda özveriyle çalışmayı gerektiriyor. Bu üç kadın ve erkek, çevrimiçi ve çevrimdışı olarak bunu yapıyor.
inglês | turco |
---|---|
men | erkek |
online | çevrimiçi |
offline | çevrimdışı |
women | kadın |
and | ve |
EN I would be delighted if so, and that is what we are working towards every day. However, if things continue as they have been, it will take at least another 300 years until we achieve genuine equality.
TR Bu beni mutlu ederdi ve biz her gün bu uğurda çalışıyoruz. Ama bu böyle devam ederse, gerçek anlamada hak eşitliğine ulaşabilmemiz için daha en az 300 yıl gerekecektir.
inglês | turco |
---|---|
we are working | çalışıyoruz |
years | yıl |
continue | devam |
and | ve |
least | az |
another | daha |
is | mutlu |
we | biz |
been | bu |
it | ama |
so | öyle |
every | her |
day | gün |
that | gerçek |
EN Ice Cream Day, World Puppy Day, Stars Wars Day and more
TR Dondurma Günü, Dünya Yavru Köpek Günü, Yıldız Savaşları Günü ve daha fazlası
inglês | turco |
---|---|
world | dünya |
and | ve |
more | fazlası |
and more | daha |
day | gün |
EN monday.com gives greater visibility into employees’ day-to-day performance to ensure their success from day one. Communicate confidentially inside the platform with managers and their direct reports.
TR Monday.com, çalışanların ilk günden itibaren başarılarını sağlamak için günlük performanslarına daha fazla görünürlük sağlar. Yöneticilerle ve doğrudan raporlarıyla platform içinde gizli iletişim kurun.
inglês | turco |
---|---|
visibility | görünürlük |
success | başarı |
communicate | iletişim |
direct | doğrudan |
greater | daha fazla |
platform | platform |
day | günlük |
and | ve |
to | sağlamak |
ensure | sağlamak için |
reports | raporlar |
with | ilk |
gives | sağlar |
the | fazla |
EN monday.com gives greater visibility into employees’ day-to-day performance to ensure their success from day one. Communicate confidentially inside the platform with managers and their direct reports.
TR Monday.com, çalışanların ilk günden itibaren başarılarını sağlamak için günlük performanslarına daha fazla görünürlük sağlar. Yöneticilerle ve doğrudan raporlarıyla platform içinde gizli iletişim kurun.
inglês | turco |
---|---|
visibility | görünürlük |
success | başarı |
communicate | iletişim |
direct | doğrudan |
greater | daha fazla |
platform | platform |
day | günlük |
and | ve |
to | sağlamak |
ensure | sağlamak için |
reports | raporlar |
with | ilk |
gives | sağlar |
the | fazla |
EN You can rent a small car such as a Kia Picanto starting at AED 70 / day and even the Lamborghini Urus for AED 3400 / day with Rolls Royce Cullinan for AED 4000 / day.
TR kiralayabilirsiniz gibi küçük araba Kia Picanto starting at AED 70 / gün ve hatta Lamborghini Urus için AED 3400 / gün ile Rolls Royce Cullinan için AED 4000 / gün.
inglês | turco |
---|---|
small | küçük |
kia | kia |
aed | aed |
rolls | rolls |
royce | royce |
car | araba |
and | ve |
for | için |
even | hatta |
EN Sarah, what was your first day in Germany like? My first day was my favourite day in Germany – so far! It was summer, pleasantly warm and the sun didn’t set until 10 p.m
TR Sarah, Almanya’daki ilk günün nasıldı? İlk günüm Almanya’daki en sevdiğim günüm; şimdiye kadar! Yaz aylarıydı, hava insanı ısıtıyordu ve güneş ancak saat 22’de battı
inglês | turco |
---|---|
summer | yaz |
and | ve |
sun | güneş |
day | günün |
the | ancak |
first | ilk |
EN monday.com gives greater visibility into employees’ day-to-day performance to ensure their success from day one. Communicate confidentially inside the platform with managers and their direct reports.
TR Monday.com, çalışanların ilk günden itibaren başarılarını sağlamak için günlük performanslarına daha fazla görünürlük sağlar. Yöneticilerle ve doğrudan raporlarıyla platform içinde gizli iletişim kurun.
inglês | turco |
---|---|
visibility | görünürlük |
success | başarı |
communicate | iletişim |
direct | doğrudan |
greater | daha fazla |
platform | platform |
day | günlük |
and | ve |
to | sağlamak |
ensure | sağlamak için |
reports | raporlar |
with | ilk |
gives | sağlar |
the | fazla |
EN If you have not selected a conversion window in Ads Manager, we'll show data for 1-day view, 30-day engagement and 30-day click
TR Reklam Yöneticisi'nde bir dönüşüm aralığı seçmediyseniz 1 günlük görüntüleme, 30 günlük etkileşim ve 30 günlük tıklama verileri gösteririz
inglês | turco |
---|---|
conversion | dönüşüm |
ads | reklam |
data | verileri |
engagement | etkileşim |
day | günlük |
view | görüntüleme |
click | tıklama |
a | bir |
and | ve |
EN There is widespread agreement that fostering diversity is integral to innovation in research, and gender equality is key to achieving this
TR Çeşitliliğin araştırmalarda yenilikler yapılması için vazgeçilmez olduğu ve cinsiyet eşitliğinin de bunu sağlamakta kilit rolde olduğu yönünde yaygın olarak kabul edilen bir görüş bulunmaktadır
inglês | turco |
---|---|
agreement | kabul |
gender | cinsiyet |
key | kilit |
and | ve |
is | olduğu |
EN It recognises that Elsevier has made a public commitment to gender equality and has identified a concrete action plan to further its progress.
TR Elsevier'in cinsiyet eşitliği konusunda kararlılığını açık bir şekilde ortaya koyduğunu ve bu konuda daha fazla ilerleme kaydetmek için somut bir eylem planı belirlediğini göstermektedir.
inglês | turco |
---|---|
public | açık |
gender | cinsiyet |
concrete | somut |
action | eylem |
further | daha fazla |
and | ve |
plan | planı |
has | bu |
a | bir |
progress | ilerleme |
EN Having touched the lives of hundreds of thousands of people with works in areas including human rights, gender equality, sexual and reproductive health and rights and continuing to work for women, girls and the most vul...
TR İnsan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve hakları gibi pek çok alanda bugüne dek yüz binlerce insanın hayatına dokunan ve kimseyi geride bırakmadan kadınların, kız çocuklarının ve en...
inglês | turco |
---|---|
girls | kız |
human | insan |
rights | hakları |
most | en |
gender | cinsiyet |
sexual | cinsel |
and | ve |
women | kadınlar |
the | gibi |
health | sağlığı |
to | e |
EN Above all, we respect each other. That?s why we stand for equality and fairness. Why we?re committed to decentralization. And why we strive to always be inclusive and accessible.
TR Herşeyin üzerinde biz birbirimize saygı duyarız. Bu sebeple eşitlik ve adalet önceliğimizdir. Bu merkeziyetsizliğe verdiğimiz önemin nedenidir. Ve bu her zaman ulaşılabilir ve kapsayıcı olmamızın da ana sebeplerindendir.
inglês | turco |
---|---|
respect | saygı |
inclusive | kapsayıcı |
and | ve |
we | biz |
always | her zaman |
to | her |
EN Against this backdrop, Germany is committed to improving the health situation of people worldwide and promoting healthcare equality
TR Bu durumu dikkate alan Almanya, dünyanın dört bir yanındaki insanların sağlık koşullarını iyileştirmeye ve sağlıkta eşit imkanları teşvik etmeye yönelik güçlü çabalar sergiliyor
inglês | turco |
---|---|
germany | almanya |
situation | durumu |
worldwide | dünyanın |
promoting | teşvik |
and | ve |
this | bu |
to | etmeye |
people | insanlar |
health | sağlık |
of | yönelik |
the | dört |
EN The gender pay gap and a quota for the proportion of women: the gender equality debate in Germany. A reality check in figures.
TR Gender Pay Gap ve kadın kotası: Kadınlara eşit koşullar Almanya’nın gündemindeki konulardan. Rakamlarla bir durum tespiti.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
women | kadın |
pay | bir |
EN Having touched the lives of hundreds of thousands of people with works in areas including human rights, gender equality, sexual and reproductive health and rights and continuing to work for women,... Read more
TR İnsan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve hakları gibi pek çok alanda bugüne dek yüz binlerce insanın hayatına dokunan ve kimseyi geride bırakmadan kadınların,... Daha fazla
inglês | turco |
---|---|
human | insan |
rights | hakları |
gender | cinsiyet |
sexual | cinsel |
women | kadınlar |
health | sağlığı |
read | ve |
the | gibi |
EN To ensure that all activities implemented within the scope of the project are planned and implemented in accordance with the LKD Gender Equality Policy.
TR Proje kapsamında uygulanan tüm faaliyetler LKD Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Politikasına uygun olarak planlanıp, uygulanmasını sağlamak.
inglês | turco |
---|---|
gender | cinsiyet |
policy | politikası |
activities | faaliyetler |
project | proje |
with | uygun |
to | sağlamak |
all | tüm |
scope | kapsamında |
accordance | olarak |
EN Having a perspective of protection and empowerment on gender equality and vulnerable groups,
TR Toplumsal cinsiyet eşitliği ve hassas gruplar konusunda koruma ve güçlendirme perspektifine sahip,
inglês | turco |
---|---|
protection | koruma |
gender | cinsiyet |
vulnerable | hassas |
groups | gruplar |
having | sahip |
and | ve |
of | konusunda |
EN Webinar on Gender Equality Mapping and Monitoring through Indicators
TR Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Haritalama ve Göstergelerle İzleme Webinarı
inglês | turco |
---|---|
gender | cinsiyet |
mapping | haritalama |
and | ve |
through | e |
EN All proposals should clearly state the impact of the project on gender equality and environmental sustainability
TR Tüm tekliflerde, projenin cinsiyet eşitliği ve çevresel sürdürülebilirlik üzerindeki etkilerini açık bir şekilde belirtmek gerekir
inglês | turco |
---|---|
should | gerekir |
gender | cinsiyet |
environmental | çevresel |
on | açık |
and | ve |
the | şekilde |
of | bir |
project | projenin |
EN The Mediterranean Women's Fund works for the improvement of women's living conditions and gender equality in the Mediterranean region and supports the women's movement in the region to this end.
TR Akdeniz Kadın Fonu, Akdeniz bölgesindeki kadınların yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi için çalışır ve bunun için bölgedeki kadın hareketini destekler.
inglês | turco |
---|---|
mediterranean | akdeniz |
living | yaşam |
supports | destekler |
the region | bölgesindeki |
works | çalışır |
and | ve |
gender | cinsiyet |
conditions | koşullar |
of | in |
EN Study of Mapping and Monitoring Gender Equality in Access for Justice | STGM
TR Adalete Erişimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Haritalama ve İzleme Çalışması | STGM
inglês | turco |
---|---|
mapping | haritalama |
gender | cinsiyet |
stgm | stgm |
and | ve |
EN Study of Mapping and Monitoring, Preventing Poverty and Gender Equality in Social Protection and Social Welfare | STGM
TR Yoksulluğun Önlenmesi, Sosyal Koruma ve Sosyal Yardımlarda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Haritalama ve İzleme Çalışması | STGM
inglês | turco |
---|---|
mapping | haritalama |
gender | cinsiyet |
protection | koruma |
stgm | stgm |
social | sosyal |
and | ve |
EN Study of Mapping and Monitoring Women Refugees and Gender Equality | STGM
TR Kadın Mülteciler ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Haritalama ve İzleme Çalışması | STGM
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
mapping | haritalama |
refugees | mülteciler |
stgm | stgm |
women | kadın |
gender | cinsiyet |
and | ve |
EN Achieve gender equality and empower all women and girls
TR Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve tüm kadınlar ile kız çocuklarını güçlendirmek
inglês | turco |
---|---|
gender | cinsiyet |
women | kadınlar |
girls | kız |
and | ve |
all | tüm |
achieve | ile |
EN 5.1.1. Whether or not legal frameworks are in place to promote, enforce and monitor equality and non-discrimination on the basis of sex
TR 5.1.1. Cinsiyet temelinde ayrımcılık yapmama ve eşitliği uygulama, güçlendirme ve teşvik eden yasal çerçevelerin yürürlükte olup olmaması
inglês | turco |
---|---|
legal | yasal |
sex | cinsiyet |
discrimination | ayrımcılık |
to | e |
and | ve |
the | olup |
promote | teşvik |
EN 5.c. Adopt and strengthen sound policies and enforceable legislation for the promotion of gender equality and the empowerment of all women and girls at all levels
TR 5.c. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin ilerletilmesi ve kadınların ve kız çocuklarının her düzeyde güçlenmeleri için sağlam politikaların ve yasal olarak uygulanabilir mevzuatların kabul edilmesi ve güçlendirilmesi
inglês | turco |
---|---|
c | c |
policies | politikalar |
gender | cinsiyet |
girls | kız |
levels | düzeyde |
and | ve |
the | kabul |
women | kadınlar |
for | için |
EN 5.c.1. Proportion of countries with systems to track and make public allocations for gender equality and women’s empowerment
TR 5.c.1. Cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlendirilmesi için kamu ödenekleri yapan ve izleme sistemleri olan ülkelerin oranı
inglês | turco |
---|---|
c | c |
systems | sistemleri |
track | izleme |
public | kamu |
gender | cinsiyet |
countries | ülkelerin |
and | ve |
of | in |
EN 10.4. Adopt policies, especially fiscal, wage and social protection policies, and progressively achieve greater equality
TR 10.4. Özellikle mali, ücret ve sosyal koruma politikaları olmak üzere politikaların benimsenmesi ve eşitliğin giderek daha çok sağlanması
inglês | turco |
---|---|
policies | politikalar |
social | sosyal |
protection | koruma |
achieve | olmak |
greater | daha |
and | ve |
EN Small fingers have painted equality
TR Minik parmaklar eşitliği resmetti
EN Kibar Holding aimed at raising awareness on gender mainstreaming among children by determining the annual theme as equality and reached to more than 10 thousand children in scope of this contest.
TR Bu yılki temayı eşitlik olarak belirleyerek toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik çocuklarda farkındalık yaratmayı amaçlayan Kibar Holding, yarışma kapsamında 10 bini aşkın çocuğa ulaştı.
inglês | turco |
---|---|
kibar | kibar |
awareness | farkındalık |
gender | cinsiyet |
holding | holding |
at | nda |
this | bu |
scope | kapsamında |
EN What is World of Women: Unequivocal Equality
TR AVAX Coin Nedir: Devrimci Bir Mutabakat Protokolü
inglês | turco |
---|---|
what | nedir |
of | bir |
EN Examination of Effective Factors on Fatigue in Adolescents with Structural Equality Model
TR Ergenlerde Yorgunluk Üzerine Etkili Faktörlerin Yapısal Eşitlik Modeli ile İncelenmesi
inglês | turco |
---|---|
effective | etkili |
structural | yapısal |
model | modeli |
with | ile |
EN There is widespread agreement that fostering diversity is integral to innovation in research, and gender equality is key to achieving this
TR Çeşitliliğin araştırmalarda yenilikler yapılması için vazgeçilmez olduğu ve cinsiyet eşitliğinin de bunu sağlamakta kilit rolde olduğu yönünde yaygın olarak kabul edilen bir görüş bulunmaktadır
inglês | turco |
---|---|
agreement | kabul |
gender | cinsiyet |
key | kilit |
and | ve |
is | olduğu |
EN It recognises that Elsevier has made a public commitment to gender equality and has identified a concrete action plan to further its progress.
TR Elsevier'in cinsiyet eşitliği konusunda kararlılığını açık bir şekilde ortaya koyduğunu ve bu konuda daha fazla ilerleme kaydetmek için somut bir eylem planı belirlediğini göstermektedir.
inglês | turco |
---|---|
public | açık |
gender | cinsiyet |
concrete | somut |
action | eylem |
further | daha fazla |
and | ve |
plan | planı |
has | bu |
a | bir |
progress | ilerleme |
EN Unlike switch, the comparison is an identity check (===) rather than a weak equality check (==)
TR switch aksine, karşılaştırma zayıf bir eşitlik denetiminden (==) ziyade bir özdeşlik denetimidir (===)
inglês | turco |
---|---|
unlike | aksine |
comparison | karşılaştırma |
rather | ziyade |
weak | zayıf |
switch | switch |
a | bir |
EN Above all, we respect each other. That?s why we stand for equality and fairness. Why we?re committed to decentralization. And why we strive to always be inclusive and accessible.
TR Herşeyin üzerinde biz birbirimize saygı duyarız. Bu sebeple eşitlik ve adalet önceliğimizdir. Bu merkeziyetsizliğe verdiğimiz önemin nedenidir. Ve bu her zaman ulaşılabilir ve kapsayıcı olmamızın da ana sebeplerindendir.
inglês | turco |
---|---|
respect | saygı |
inclusive | kapsayıcı |
and | ve |
we | biz |
always | her zaman |
to | her |
EN CFPs: Strengthening CSOs’ capability to advance Women’s Rights & Gender Equality in Turkey
TR Temiz Enerji Vakfı İklim Değişikliğiyle İlgili 2 Webinara Davet Ediyor
EN Support for Civil Society Foundation - Apply for Gender Equality Fund 2022
TR Sivil Toplum için Destek Vakfı Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Fonu
inglês | turco |
---|---|
support | destek |
civil | sivil |
society | toplum |
gender | cinsiyet |
for | için |
foundation | vakfı |
EN Having a perspective of protection and empowerment on gender equality and vulnerable groups,
TR Toplumsal cinsiyet eşitliği ve hassas gruplar konusunda koruma ve güçlendirme perspektifine sahip,
inglês | turco |
---|---|
protection | koruma |
gender | cinsiyet |
vulnerable | hassas |
groups | gruplar |
having | sahip |
and | ve |
of | konusunda |
EN Webinar on Gender Equality Mapping and Monitoring through Indicators
TR Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Haritalama ve Göstergelerle İzleme Webinarı
inglês | turco |
---|---|
gender | cinsiyet |
mapping | haritalama |
and | ve |
through | e |
EN All proposals should clearly state the impact of the project on gender equality and environmental sustainability
TR Tüm tekliflerde, projenin cinsiyet eşitliği ve çevresel sürdürülebilirlik üzerindeki etkilerini açık bir şekilde belirtmek gerekir
inglês | turco |
---|---|
should | gerekir |
gender | cinsiyet |
environmental | çevresel |
on | açık |
and | ve |
the | şekilde |
of | bir |
project | projenin |
EN The Mediterranean Women's Fund works for the improvement of women's living conditions and gender equality in the Mediterranean region and supports the women's movement in the region to this end.
TR Akdeniz Kadın Fonu, Akdeniz bölgesindeki kadınların yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi için çalışır ve bunun için bölgedeki kadın hareketini destekler.
inglês | turco |
---|---|
mediterranean | akdeniz |
living | yaşam |
supports | destekler |
the region | bölgesindeki |
works | çalışır |
and | ve |
gender | cinsiyet |
conditions | koşullar |
of | in |
EN She only just survived the terror of the IS: Nobel Prize winner Nadia Murad explains how important equality of women worldwide is to secure peace.
TR BM bünyesinde HeForShe hareketinin iki elçisi eşitlik mücadelesinde erkeklerin, nasıl çözümün bir parçası olabileceğini açıklıyor.
inglês | turco |
---|---|
only | a |
she | bir |
of | parçası |
how | nasıl |
EN Two HeforShe ambassadors for UN Women explain how men can be part of the solution in the battle for gender equality.
TR Dünyanın her yerinde erkekler kadınlardan daha çok hakka ve fırsata sahip. Almanya, bunun değişmesi için çalışıyor.
inglês | turco |
---|---|
men | erkekler |
how | almanya |
for | için |
EN The gender pay gap and a quota for the proportion of women: the gender equality debate in Germany. A reality check in figures.
TR Kadın-erkek arası kazanç farkı ve kadın kotası: Almanya’nın gündemi kadın erkek eşitliği. Durumun rakamlarla tespiti.
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
and | ve |
women | kadın |
for | arası |
EN Against this backdrop, Germany is committed to improving the health situation of people worldwide and promoting healthcare equality
TR Bu durumu dikkate alan Almanya, dünyanın dört bir yanındaki insanların sağlık koşullarını iyileştirmeye ve sağlıkta eşit imkanları teşvik etmeye yönelik güçlü çabalar sergiliyor
inglês | turco |
---|---|
germany | almanya |
situation | durumu |
worldwide | dünyanın |
promoting | teşvik |
and | ve |
this | bu |
to | etmeye |
people | insanlar |
health | sağlık |
of | yönelik |
the | dört |
EN Equality in space: Germany’s first female astronaut
TR Uzayda Eşitlik: İlk Alman Kadın Astronot
inglês | turco |
---|---|
first | e |
female | kadın |
EN In this respect the scores in Germany were over 90 per cent for young people, and worldwide they lay between 69 per cent on the topic of religion and 85.8 per cent on the equality of women.
TR Almanya’da verilen cevaplarda oranlar, gençler için yüzde 90’ın üzerinde, dünya ortalamasına bakıldığındaysa oranlar din için olan yüzde 69 ile cinsiyet eşitliği için olan yüzde 85,8 arasında geziniyor.
inglês | turco |
---|---|
young | genç |
worldwide | dünya |
per cent | yüzde |
of | in |
Mostrando 50 de 50 traduções