EN DISTRIBUTIONS OF ABO AND RH BLOOD GROUP AND KNOWLEDGE OF BLOOD GROUPS OF KAYSERİ PROVINCIAL HEALTH DIRECTORATE EMPLOYEES
EN DISTRIBUTIONS OF ABO AND RH BLOOD GROUP AND KNOWLEDGE OF BLOOD GROUPS OF KAYSERİ PROVINCIAL HEALTH DIRECTORATE EMPLOYEES
TR KAYSERİ İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞANLARININ ABO VE RH KAN GRUBU DAĞILIMLARI VE KAN GRUPLARINI BİLME DURUMLARI
inglês | turco |
---|---|
blood | kan |
group | grubu |
and | ve |
EN For example, the US air rescue service Air Methods is planning to team up with the Hesse-based start-up to tap into new fields of business, using drones to transport urgent medical supplies such as drugs, blood bags, blood samples or donated organs.
TR Öyle ki, ABD’li Hava Kurtarma Servisi Air Methods, Hessen menşeli bu startupla yeni ticari alanlar açmak ve IHA’larla ilaç, kan üniteleri, kan örnekleri veya organ bağışları gibi acil tıbbi ihtiyaçlarının nakliyatını yapmak istiyor.
inglês | turco |
---|---|
service | servisi |
new | yeni |
business | ticari |
urgent | acil |
medical | tıbbi |
blood | kan |
into | ve |
or | veya |
to | yapmak |
such | bu |
EN From digital and print advertising to medical reference books, congress coverage and reprints, we have the knowledge and influential decision makers at our fingertips to get your message noticed.
TR Dijital ve basılı reklamlardan, tıbbi referans kitaplarına, kongre haberleri ve tekrar baskılarına kadar pek çok alanda, mesajınızın duyulabilmesine yardımcı olacak bilgiye ve etkili karar alıcılara sahibiz.
inglês | turco |
---|---|
digital | dijital |
baskı | |
medical | tıbbi |
reference | referans |
decision | karar |
message | mesaj |
to | kadar |
the | olacak |
and | ve |
books | kitaplar |
we have | sahibiz |
EN I noticed that you are already using an anonymizer, try Whoer VPN with an excellent discount!
TR Zaten anonymizer kullandığınızı fark ettim, mükemmel bir indirimle Whoer VPN'yi deneyin!
inglês | turco |
---|---|
try | deneyin |
excellent | mükemmel |
whoer | whoer |
already | zaten |
EN On the contrary, this relationship of trust deepened, and we noticed that now people expressed their problems more freely.
TR Aksine bu güven ilişkisi derinleşti, insanların bu süreçte sorunlarını daha açıklıkla dile getirdiklerini fark ettik.
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
trust | güven |
this | bu |
people | insanlar |
problems | sorunları |
more | daha |
EN But did you know there are many, many more? And these days can be the perfect prompt for your next social media activity.Targeting lesser-known marketing holidays gives your business a better chance of getting noticed
TR Ama bunlardan çok daha fazlası olduğunu biliyor muydunuz? Ve bu özel günler, bir sonraki sosyal medya içeriğiniz için mükemmel bir seçim olabilir.Daha az bilinen özel günleri hedeflemek, işletmenizin fark edilme şansını artırır
inglês | turco |
---|---|
perfect | mükemmel |
business | iş |
known | bilinen |
your business | işletmenizin |
more | fazlası |
but | ama |
social | sosyal |
getting | için |
be | olabilir |
media | medya |
and | ve |
these | bu |
next | sonraki |
of | in |
EN “When we got started with Crisp, we quickly noticed that it created a new medium for communication.“
TR “Crisp'i kullanmaya başladığımızda, iletişim için yeni bir ortam yarattığını çok çabuk fark ettik.“
EN A professional Minecraft intro can do a great job in helping you to get noticed and creating consistency across your channel
TR Profesyonel bir Minecraft introsu, fark edilmeniz ve kanalınızdaki içerikler arasında tutarlılık sağlamanız adına harika bir iş çıkarabilir
inglês | turco |
---|---|
professional | profesyonel |
minecraft | minecraft |
great | harika |
channel | kanal |
a | bir |
and | ve |
EN “When we got started with Crisp, we quickly noticed that it created a new medium for communication.“
TR “Crisp'i kullanmaya başladığımızda, iletişim için yeni bir ortam yarattığını çok çabuk fark ettik.“
EN From digital and print advertising to medical reference books, congress coverage and reprints, we have the knowledge and influential decision makers at our fingertips to get your message noticed.
TR Dijital ve basılı reklamlardan, tıbbi referans kitaplarına, kongre haberleri ve tekrar baskılarına kadar pek çok alanda, mesajınızın duyulabilmesine yardımcı olacak bilgiye ve etkili karar alıcılara sahibiz.
inglês | turco |
---|---|
digital | dijital |
baskı | |
medical | tıbbi |
reference | referans |
decision | karar |
message | mesaj |
to | kadar |
the | olacak |
and | ve |
books | kitaplar |
we have | sahibiz |
EN Pia Dietz says she has noticed over the past few weeks that the parties are spending far more time putting each other down rather than emphasizing their own strengths
TR Son haftalarda Pia’nın dikkatini çeken bir gelişme, partilerin kendi güçlü yanlarına odaklanmak yerine birbirlerini daha sık kötülüyor olmaları olmuş
inglês | turco |
---|---|
she | bir |
other | son |
more | daha |
EN During our collaboration we’ve noticed that projects in Nicaragua are realised much faster and with less red tape
TR Ortaklaşa çalışmalarımız esnasında projelerin Nikaragua’da çok daha hızlı ve rahat bir şekilde hayata geçirildiğini gözlemledik
inglês | turco |
---|---|
faster | hızlı |
and | ve |
that | hayata |
EN “We looked at a number of different solutions and Visme had, by far, the broadest set of features at such a reasonable price point. Right away, our executive team noticed the extra touches and interactivity in our content and so did our customers.”
TR “Bir dizi farklı çözüme baktık ve Visme, bu kadar makul bir fiyat noktasında açık ara en geniş özelliklere sahipti. Yönetici ekibimiz içeriğimizdeki ekstra dokunuşları ve etkileşimi hemen fark etti ve müşterilerimiz de öyle.”
EN I noticed that you are already using an anonymizer, try Whoer VPN with an excellent discount!
TR Zaten anonymizer kullandığınızı fark ettim, mükemmel bir indirimle Whoer VPN'yi deneyin!
inglês | turco |
---|---|
try | deneyin |
excellent | mükemmel |
whoer | whoer |
already | zaten |
EN Those of us who have followed all of these suggestions have noticed great changes, and have begun to experience freedom
TR Tüm bu önerilere uyan bizler büyük değişiklikler fark ettik ve özgürlüğü deneyimlemeye başladık
inglês | turco |
---|---|
great | büyük |
changes | değişiklikler |
freedom | özgürlüğü |
and | ve |
these | bu |
all | tüm |
EN I noticed that cravings that were triggered by stress were reduced, because I found another way to deal with that stress
TR Stres tarafından tetiklenen isteklerin azaldığını fark ettim çünkü bu stresle başa çıkmanın başka bir yolunu buldum
inglês | turco |
---|---|
were | bu |
stress | stres |
another | başka |
way | yolunu |
by | tarafından |
to | bir |
because | çünkü |
EN The first step to getting your brand noticed is to develop brand recognition.
TR Markanızın fark edilmesini sağlamanın ilk adımı marka bilinirliğini geliştirmektir.
inglês | turco |
---|---|
your brand | markanızın |
step | adım |
brand | marka |
first | ilk |
EN They may not appear to have much in common at first glance: high blood pressure, dementia, diabetes mellitus, cancer, mental disorders and viral infections such as SARS-CoV-2
TR İlk bakışta bunların ortak bir noktaları yok: Yüksek tansiyondan, bunama, şeker hastalığı, kanser, psikolojik rahatsızlıklardan veya SARS-CoV-2 gibi virüslerin neden olduğu enfeksiyonlardan söz ediyoruz
inglês | turco |
---|---|
common | ortak |
high | yüksek |
cancer | kanser |
may | veya |
first | 2 |
to | neden |
as | gibi |
EN 4 healthcare centres and a blood bank to open shortly
TR YAKINDA AÇILACAK 4 SAĞLIK MERKEZİ VE BİR KAN BANKASI
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
a | a |
blood | kan |
EN Labeling blood and other samples at the time they are collected improves patient safety and helps prevent a host of problems related to misidentification.
TR İndir Daha Akıllı, Daha Bağlantılı Hastaneler: Akıllı İş Akışı Otomasyonu Yeni Bir Dönem Başlatıyor.
inglês | turco |
---|---|
a | bir |
EN Clinicans and Nurses (VoIP, Send/Receive Secure Texts, Mobile Alarms/Alerts, Manage Medication, Blood, Access Health Records)
TR Klinik Çalışanları ve Hemşireler (VoIP, Güvenli Metinler Gönderme/Alma, Mobil Alarmlar/Uyarılar, İlaç Tedavisi, Kan, Sağlık Kayıtlarına Erişim)
inglês | turco |
---|---|
receive | alma |
secure | güvenli |
texts | metinler |
mobile | mobil |
alerts | uyarılar |
blood | kan |
access | erişim |
health | sağlık |
and | ve |
EN Give flesh and blood to your characters and let them run the action
TR Karakterlerinizi hayata geçirin ve bırakın aksiyonun içine dalsınlar
inglês | turco |
---|---|
to | içine |
and | ve |
EN Our signature transdermal pulsations provide a pleasant massage, help remove impurities and work below the skin surface to stimulate blood flow, and facilitate the skincare absorption prep.
TR İmzamız olan transdermal titreşimler hoş bir masaj sağlar, kirlerin giderilmesine yardımcı olur, kan akışını hızlandırmak için deri altına nüfuz eder ve cilt bakım ürünlerinin emilimini kolaylaştırır.
inglês | turco |
---|---|
massage | masaj |
skin | cilt |
blood | kan |
flow | akışını |
help | yardımcı |
and | ve |
provide | sağlar |
EN Our signature transdermal pulsations channel a low-frequency massage deep below the skin surface, to stimulate blood flow and restore firmness & elasticity, helping to reduce visible signs of aging.
TR Özel transdermal titreşimlerimiz; kan akışını uyarmak, sıkılığı ve esnekliği geri kazandırmak için cilt yüzeyinin derinliklerine düşük frekanslı masaj yapar. Gözle görülür yaşlanma belirtilerini azaltmaya yardımcı olur.
inglês | turco |
---|---|
massage | masaj |
skin | cilt |
blood | kan |
helping | yardımcı olur |
reduce | azaltmaya |
low | düşük |
a | yardımcı |
flow | akışını |
of | in |
and | ve |
to | geri |
below | için |
EN The Effect of Blood Groups on Infection and Prognosis of SARS-CoV-2
TR Kan Gruplarının SARS-CoV-2 Enfeksiyonu ve Prognozu Üzerine Etkisi
inglês | turco |
---|---|
effect | etkisi |
blood | kan |
and | ve |
groups | grupları |
of | nın |
EN The Efficacy of Blood Parameters and Its Derivatives in the Diagnosis of Acute Cholecystitis
TR Akut Kolesistit Tanısında Kan Parametreleri ve Türevlerinin Tanı Koymadaki Etkinliği
inglês | turco |
---|---|
blood | kan |
and | ve |
acute | akut |
EN The Effect of Supplementation of Betaine on Performance, Carcass Yield and Some Blood Parameters in Broilers*
TR Broylerlerde Betain İlavesinin Performans, Karkas Verimi ve Bazı Kan Parametreleri Üzerine Etkisi
inglês | turco |
---|---|
effect | etkisi |
performance | performans |
blood | kan |
and | ve |
some | bazı |
EN Labeling blood and other samples at the time they are collected improves patient safety and helps prevent a host of problems related to misidentification.
TR İndir Daha Akıllı, Daha Bağlantılı Hastaneler: Akıllı İş Akışı Otomasyonu Yeni Bir Dönem Başlatıyor.
inglês | turco |
---|---|
a | bir |
EN Clinicans and Nurses (VoIP, Send/Receive Secure Texts, Mobile Alarms/Alerts, Manage Medication, Blood, Access Health Records)
TR Klinik Çalışanları ve Hemşireler (VoIP, Güvenli Metinler Gönderme/Alma, Mobil Alarmlar/Uyarılar, İlaç Tedavisi, Kan, Sağlık Kayıtlarına Erişim)
inglês | turco |
---|---|
receive | alma |
secure | güvenli |
texts | metinler |
mobile | mobil |
alerts | uyarılar |
blood | kan |
access | erişim |
health | sağlık |
and | ve |
EN "There will be blood" - Elon Musk announces litigation department amidst allegations
TR Rivian'a şok: Ford'un kararının ardından hisse değeri çakıldı!
inglês | turco |
---|---|
be | ardından |
EN They may not appear to have much in common at first glance: high blood pressure, dementia, diabetes mellitus, cancer, mental disorders and viral infections such as SARS-CoV-2
TR İlk bakışta bunların ortak bir noktaları yok: Yüksek tansiyondan, bunama, şeker hastalığı, kanser, psikolojik rahatsızlıklardan veya SARS-CoV-2 gibi virüslerin neden olduğu enfeksiyonlardan söz ediyoruz
inglês | turco |
---|---|
common | ortak |
high | yüksek |
cancer | kanser |
may | veya |
first | 2 |
to | neden |
as | gibi |
EN The designer’s inspiration, creativity and ‘blood, sweat and tears’ become more real through social media.
TR Tasarımcının esinlenmesi, yaratıcılığı ve ihtirası sosyal medya sayesinde daha elle tutulur hale geldi.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
social | sosyal |
media | medya |
the | sayesinde |
more | daha |
EN Similar to a blood pressure monitor for humans, the sensors measure the inner cell pressure in leaves and transmit this data to a server
TR Tansiyon aletiyle kan basıncının ölçülmesine benzer bir şekilde sensörler, yapraklardaki hücre içi basıncı ölçüyor ve verileri bir sunucuya gönderiyor
inglês | turco |
---|---|
similar | benzer |
blood | kan |
cell | hücre |
data | verileri |
server | sunucuya |
and | ve |
the | şekilde |
a | bir |
EN As we’ve already mentioned, one of the main advantages of an SEO checker is that it will be much more affordable than a flesh-and-blood SEO expert, while still catching most of the major issues
TR Daha önce de belirttiğimiz gibi, bir SEO denetleyicisinin ana avantajlarından biri, etten kemikten bir SEO uzmanından çok daha uygun fiyatlı olması ve yine de önemli sorunların çoğunu yakalamasıdır
inglês | turco |
---|---|
seo | seo |
expert | uzman |
and | ve |
main | ana |
affordable | uygun |
advantages | avantajları |
major | önemli |
issues | sorunları |
the | önce |
as | gibi |
of | biri |
EN We also have a collection of models that have a more rugged look with dirty textures and even blood splatters in some cases - useful for example for zombie games
TR Ayrıca, kirli zeminde daha sağlam bir görünüme ve hatta bazı durumlarda kan sıçramasına sahip modeller koleksiyonuna sahibiz - örneğin zombi oyunları için yararlıdır
Mostrando 35 de 35 traduções