DE Ich hatte eine Datei Word-Datei, die Fehler zu reparieren hatte, Ihre Website reparierte die Word-Datei in 6 Minuten.
DE Ich hatte eine Datei Word-Datei, die Fehler zu reparieren hatte, Ihre Website reparierte die Word-Datei in 6 Minuten.
TR Düzeltmem gereken bir dosya word dosyası vardı, web siteniz word dosyasını 6 dakika içinde onardı.
alemão | turco |
---|---|
website | web |
minuten | dakika |
word | word |
in | içinde |
DE Ich hatte meine Online-Communitys gefunden, von denen ich das Gefühl hatte, dass sie mein Bedürfnis nach Geselligkeit und Spaß besser erfüllten als jeder Kontakt im wirklichen Leben.
TR Sosyalleşme ve eğlence ihtiyacımı gerçek hayattaki herhangi bir temastan daha iyi karşıladığını hissettiğim çevrimiçi topluluklarımı bulmuştum.
alemão | turco |
---|---|
online | çevrimiçi |
besser | daha iyi |
und | ve |
sie | iyi |
DE Walter Mennekes hatte den ersten Ladestecker bereits 2008 entwickelt, als Elon Musk gerade den ersten Tesla Roadster vorgestellt hatte
TR Walter Mennekes, ilk şarj konnektörünü, 2008 yılında, Elon Musk ilk Tesla Roadster’ı tanıttığında geliştirmişti
alemão | turco |
---|---|
ersten | ilk |
DE Ich hatte das Gefühl, wichtige Dinge zu vergessen, weil ich mich zuvor auf meinen digitalen Kalender verlassen hatte
TR Daha önce dijital takvimime güvendiğim için önemli şeyleri unutacağımı hissettim
alemão | turco |
---|---|
digitalen | dijital |
wichtige | önemli |
zuvor | daha |
auf | önce |
meinen | için |
DE Alle unsere Kunden wachsen, nachdem wir die Plattform eingesetzt haben. Zum Beispiel hatte unser Kunde Hospital Amazônia ein Wachstum von mehr als 13.500 Impressionen von März bis September.
TR Platformu kullanmaya başlamamızla beraber tüm müşterilerimiz büyümeye başladı. Örneğin, müşterimiz olan Hospital Amazônia, Mart'tan Eylül'e kadar 13.500'den fazla gösterim artışı elde etti.
alemão | turco |
---|---|
plattform | platformu |
alle | tüm |
mehr | fazla |
bis | kadar |
ein | olan |
DE In Deutschland hatte er Mitte der 1980er Jahre mit Hits wie „Hurts So Good“ und „Jack & Diane“ einige Erfolge
TR Albümleri dünya genelinde 40 milyondan fazla satmıştır
alemão | turco |
---|---|
in | genelinde |
mit | fazla |
DE John Mellencamp (auch als Johnny Cougar, John Cougar oder John Cougar Mellencamp bekannt; * 7. Oktober 1951 in Seymour, Indiana, USA) ist ein US-amerikanischer Rock- und Folksänger. In Deutschland hatte er Mitte der 1980er Jahre mi… mehr erfahren
TR John Mellencamp, sahne ismi Johnny Cougar, John Cougar, ve John Cougar Mellencamp, (d. 7 Ekim 1951), ABD'li müzisyen, şarkıcı, ressam ve az da olsa oyuncu. Albümleri dünya genelinde 40 milyondan fazla satmıştır. 13 kere Grammy … Devamını oku
DE Juni 1942 als James Joseph McGuinn III, kurz: Jim McGuinn) hatte bereits mit zahlreichen Ba… mehr erfahren
TR 1964 yılında çeşitli kulüplerde beatles coverları yapmakla müzik dünyasına atılan grup ilerleyen… Devamını oku
DE Vor seiner Tätigkeit bei Black & Decker hat Ian Carter über ein Jahrzehnt bei General Electric Plastics gearbeitet, wo er zuletzt die Position des Präsidenten im Bereich Spezialchemikalien hatte
TR Black & Decker?dan önce Bay Carter on yılı aşkın bir süreyle General Electric Plastics?te çalışmış ve son olarak General Electric Specialty Chemical?da Başkanlık görevini üstlenmiştir
alemão | turco |
---|---|
zuletzt | son |
DE Niemand sonst hatte Madlib — Untitled als Top-Titel in dieser Woche. zeldman ist einzigartig!
TR Başka hiç kimse bu hafta Madlib — Untitled en sevdiği parça olarak dinlemedi. zeldman tek ve özel!
DE Niemand sonst hatte Ministry — [silence] als Top-Titel in diesem Monat. zeldman ist einzigartig!
TR Başka hiç kimse bu ay Ministry — [silence] en sevdiği parça olarak dinlemedi. zeldman tek ve özel!
DE Niemand sonst hatte Rhys Langston — Master Fader on Speed Dial als Top-Titel in diesem Jahr. zeldman ist einzigartig!
TR Başka hiç kimse bu yıl Rhys Langston — Master Fader on Speed Dial en sevdiği parça olarak dinlemedi. zeldman tek ve özel!
DE Styx ist eine Rockband aus Chicago (USA), die vor allem während der 1970er und 1980er Jahre Weltruhm erlangte. Styx gehört zu den bekanntesten Vertretern des Adult Orientated Rock. Ende der 1960er Jahre hatte sich die Band als The … mehr erfahren
TR Styx, 1970 yılında Chicago, ABD'de kurulmuş Amerikalı rock müzik grubu. Kuruluşunun öyküsü 1960'lı yılların başlarına kadar uzanmaktadır. Grup 1970'li yıllarda ve 1980'li yılların başlarında müzik piyasasında söz… Devamını oku
DE Ende der 1960er Jahre hatte sich die Band als The Tradewinds gegründet
TR Grup 1970'li yıllarda ve 1980'li yılların başlarında müzik piyasasında söz sahibi olmuştur
alemão | turco |
---|---|
band | grup |
der | ve |
DE Nachdem er Genesis verlassen hatte, startete er eine erfolgreiche Solokarriere mit dem Schwerpunkt auf der Produktion und Förderung von Weltmusik, sowohl in seiner eigenen aber auch in der Musik von anderen Künstlern
TR Şöhreti Progressive Rock türü müzik yapan Genesis grubunda baş vokalist, flütçü ve perküsyoncu olarak yakalamış, daha sonraları kariyerini tek başına sürdürmüştür
alemão | turco |
---|---|
musik | müzik |
anderen | daha |
und | ve |
in | başına |
DE In meiner Welt sind die MSVC-Compiler aufgrund der Linux-Umgebung nicht verfügbar, aber ich hätte gedacht, dass die Windows-Programmierer*innen uns zahlenmäßig überlegen sind und daher die MSVC-Nutzung höher ausfällt."
TR Kendi deneyimlerime göre Linux'ta MSVC derleyicileriyle çalışmak mümkün değil, ancak her zaman Windows programcılarının sayısının bizi geçeceğini ve MSVC kullanımının daha yüksek olacağını düşünürdüm."
alemão | turco |
---|---|
windows | windows |
höher | yüksek |
in | kendi |
aber | ancak |
und | ve |
dass | her |
DE Er veröffentlichte mehr als 30 Platten und hatte 17 Grammy-Nominierungen
TR Kariyeri boyunca üç binin üzerinde konser vermiş, kırk ikinin üzerinde albüm kaydetmiş, 1976'dan beri gelen Contemporary Jazz'a öncülük etmiştir
alemão | turco |
---|---|
und | dan |
DE Bei MySpace hatte sie im Oktober 2006 über 6000 Fans, und das amerikanische Rolling-Stone-Magazin kürte sie zu einer der weiblichen Top-Künstler auf MySpace
TR Şarkılarını bu siteye koyduğunu anlatan Caillat şöyle konuşuyor: “Birkaç ay içinde bir hayran kitlesi oluştu
alemão | turco |
---|---|
im | içinde |
einer | bir |
DE Stattdessen übermittelten sie mir die Botschaft auf eine Weise, dass ich mich gut fühlte mit dem, was ich erreicht hatte, und motiviert genug, um mich zu bemühen, es in Zukunft besser zu machen.
TR Bunun yerine, mesajlarını, başardıklarım konusunda iyi hissettiğim ve gelecekte daha iyisini yapmaya çalışmak için yeterince motive olduğum şekilde verdiler.
alemão | turco |
---|---|
zukunft | gelecekte |
und | ve |
mir | için |
DE Sonix hatte eine überwältigende Nachfrage nach medizinischer Transkription und unternimmt die notwendigen Schritte, um HIPAA-konform zu werden.
TR Sonix, tıbbi ile ilgili transkripsiyon için ezici bir talep görmüştür ve HIPAA uyumlu olmak için gerekli adımları atmaktadır.
alemão | turco |
---|---|
sonix | sonix |
nachfrage | talep |
medizinischer | tıbbi |
transkription | transkripsiyon |
notwendigen | gerekli |
hipaa | hipaa |
konform | uyumlu |
und | ve |
schritte | adımlar |
werden | ile |
DE Energy Logic zeigte, dass eine Einsparung von 1 Watt auf der Prozessorebene einen kaskadierenden Effekt auf andere Systeme hatte, was fast das Dreifache an Einsparungen auf der Anlagenebene erzeugte
TR Energy Logic, işlemci düzeyinde 1 watt'lık bir tasarrufun diğer sistemler genelinde kademeli bir etki yarattığını ve tesis düzeyinde yaklaşık üç kat daha fazla tasarruf sağladığını gösterdi
alemão | turco |
---|---|
systeme | sistemler |
andere | diğer |
der | ve |
DE Nachdem ich einige Monate versucht hatte, soziale und akademische Ziele an der Universität zu erreichen, und es gescheitert war, fiel ich tiefer in Depressionen
TR Üniversitede birkaç ay sosyal ve akademik hedeflere ulaşmaya çalışıp başarısız olduktan sonra, daha da derin bir depresyona girdim
alemão | turco |
---|---|
monate | ay |
soziale | sosyal |
akademische | akademik |
in | da |
und | ve |
einige | bir |
es | sonra |
DE Ich habe es mir angewöhnt, die Hälfte meiner Universitätskurse zu schwänzen, weil ich keine Motivation hatte, zu gehen, oder ich verschlafe, weil ich in der Nacht zuvor stundenlang wach war
TR Gitmek için motivasyonum olmadığı için üniversite derslerimin yarısını atlamayı alışkanlık haline getirdim ya da önceki gece uzun saatler ayakta kaldığım için uyuyakaldım
alemão | turco |
---|---|
hälfte | yarısı |
nacht | gece |
oder | ya |
in | da |
mir | için |
DE Ich verbringe auch viel Zeit damit, mir Sachen anzuschauen, an denen ich nicht einmal Interesse hatte, nur um Sachen zu sehen
TR Ayrıca sadece izlemek için ilgilenmediğim şeyleri izlemeye çok zaman harcıyorum
alemão | turco |
---|---|
zeit | zaman |
nur | sadece |
auch | ayrıca |
damit | in |
mir | için |
DE Ich war immer auf der Suche nach dem nächsten interessanten Medium, um meinen Emotionen einen Kick zu geben, aber als ich von der großen Menge, die ich bereits konsumiert hatte, betäubt wurde, wurde dies immer schwieriger
TR Duygularıma bir tekme atmak için her zaman bir sonraki ilginç medya parçasını arıyordum, ama zaten tükettiğim büyük miktarda uyuştuğum için bu daha da zorlaşıyordu
alemão | turco |
---|---|
menge | miktarda |
immer | her zaman |
großen | büyük |
war | bu |
nächsten | sonraki |
geben | için |
aber | bir |
bereits | zaten |
als | zaman |
DE Und das Wunder ist, dass ich seit meinem Eintritt bei ITAA keinen ernsthaften Internet-Binge hatte (obwohl ich mein Endergebnis ein paar Mal kurz überschritten habe)
TR Ve mucize şu ki, ITAA'ya katıldığımdan beri ciddi bir internet kanaması yaşamadım (gerçi birkaç kez kısa bir süre için alt çizgimi geçtim)
alemão | turco |
---|---|
mal | kez |
kurz | kısa |
internet | internet |
und | ve |
DE Homosexuell Porno Mann nackt Ich hatte mehr Patienten zu sehen, aber mein Experiment mit Ashton war nicht am Gay0Day
TR Gay0Day'de Gay Porno adam çıplak ben vardı daha hastalar için izle ama benim deney ile ashton oldu değil
alemão | turco |
---|---|
homosexuell | gay |
porno | porno |
mann | adam |
am | de |
mit | ile |
war | daha |
aber | ama |
zu | için |
DE SteelSeries fertigt Produkte, die das professionelle Gaming weiter führen, als man je zu träumen gewagt hätte
TR SteelSeries kendini profesyonel oyunculuğu başka kimsenin hayal etmediği kadar öteye taşıyacak ürünler üretmeye adamıştır
alemão | turco |
---|---|
produkte | ürünler |
professionelle | profesyonel |
DE Ghetto College hatte freie Fick Nacht für Schlitz
TR Büyük göğüslü Bayan ile iki dudes
alemão | turco |
---|---|
für | ile |
DE Asım Kibar, Gründer und Ehrenpräsident einer Gruppe, die 25 Milliarden TL Umsatz macht, sagt: „Ich hatte keine Zeit für Träume, weil es immer viel zu tun gab.
TR “ Şimdi 25 Milyar TL ciro yapan bir grubun Kurucu ve Onursal Başkanı olan Asım Kibar “Hayal etmeye vaktim yoktu, hep çok iş vardı.” diye konuşuyor. Başarısını rakiplerden ileride olmaya, işe odaklanmaya, işçi gibi çalışmaya ve ...
DE Industrielle Revolution zum Thema hatte, und sagte, dass 2017 das Management der Risiken, die aus den ineinandergreifenden politischen und wirtschaftlichen Entwicklungen resultieren, das Hauptthema der Tagesordnung sei.
TR Tamer Saka, 2017'de politik ve ekonomik gelişmelerin iç içe geçmesinden kaynaklanan risklerin, yönetiminin ana gündemi olduğunu söyledi.
alemão | turco |
---|---|
wirtschaftlichen | ekonomik |
und | ve |
die | ana |
zum | e |
DE Nachdem L.-P. Maurice, CEO von Busbud, seinen Master of Business Administration abgeschlossen hatte, wollte er die Welt erkunden. Er packte seinen Rucksack und machte sich auf nach Südamerika, wo er vom Süden Argentiniens bis in die Berge Perus reiste.
TR Busbud'un CEO'su LP Maurice işletme yüksek lisansını tamamladıktan sonra sırt çantasıyla Arjantin'in güney ucundan Peru'nun dağlarına kadar uzanan bir Güney Amerika seyahatine çıktı.
alemão | turco |
---|---|
business | iş |
süden | güney |
in | da |
vom | bir |
bis | kadar |
die | sonra |
DE RADAAR hatte den gesamten Prozess so viel einfacher gemacht
TR RADAAR tüm süreci çok kolaylaştırmış
alemão | turco |
---|---|
prozess | süreci |
viel | tüm |
den | çok |
DE Energy Logic zeigte, dass eine Einsparung von 1 Watt auf der Prozessorebene einen kaskadierenden Effekt auf andere Systeme hatte, was fast das Dreifache an Einsparungen auf der Anlagenebene erzeugte
TR Energy Logic, işlemci düzeyinde 1 watt'lık bir tasarrufun diğer sistemler genelinde kademeli bir etki yarattığını ve tesis düzeyinde yaklaşık üç kat daha fazla tasarruf sağladığını gösterdi
alemão | turco |
---|---|
systeme | sistemler |
andere | diğer |
der | ve |
DE Stattdessen übermittelten sie mir die Botschaft auf eine Weise, dass ich mich gut fühlte mit dem, was ich erreicht hatte, und motiviert genug, um mich zu bemühen, es in Zukunft besser zu machen.
TR Bunun yerine, mesajlarını, başardıklarım konusunda iyi hissettiğim ve gelecekte daha iyisini yapmaya çalışmak için yeterince motive olduğum şekilde verdiler.
alemão | turco |
---|---|
zukunft | gelecekte |
und | ve |
mir | için |
DE Sterling wollte den Modernisierungskurs im Auftrag seiner Kunden fortsetzen, hatte jedoch keine Kapazitäten mehr in seinen Rechenzentren und konnte nicht mehr ohne erheblische Kosten On-Premises modernisieren
TR Sterling, müşterileri adına modernleştirme yolculuğuna devam etmek istiyordu ancak veri merkezlerinde kapasite yetersizliği yaşıyor ve artık ciddi bir maliyet altına girmeksizin şirket içinde modernleştirme yapamıyordu
alemão | turco |
---|---|
kunden | müşterileri |
kosten | maliyet |
und | ve |
mehr | artık |
in | içinde |
jedoch | bir |
DE Alle unsere Kunden wachsen, nachdem wir die Plattform eingesetzt haben. Zum Beispiel hatte unser Kunde Hospital Amazônia ein Wachstum von mehr als 13.500 Impressionen von März bis September.
TR Platformu kullanmaya başlamamızla beraber tüm müşterilerimiz büyümeye başladı. Örneğin, müşterimiz olan Hospital Amazônia, Mart'tan Eylül'e kadar 13.500'den fazla gösterim artışı elde etti.
alemão | turco |
---|---|
plattform | platformu |
alle | tüm |
mehr | fazla |
bis | kadar |
ein | olan |
DE Nach dieser Zuweisung würde man erwarten, dass der Wert von $a nun ebenfalls 5 ist; wenn man also $b = $a schreibt, sollte dasselbe dabei herauskommen, als hätte man $b = 5 geschrieben
TR Bu atamadan sonra, $a'nın değerinin 5 olmasını beklersiniz, dolayısıyla $b = $a yazdığınızda, bunun $b = 5 yazmışsınız gibi davranmasını beklersiniz
alemão | turco |
---|---|
nach | sonra |
von | gibi |
DE Seit Oktober 2009 gibt es ein neues MacBook aus Polycarbonat, ebenfalls als Unibody-Design. Diese hatte mehr abgerundete Kanten und eine neue Modellnummer: A1342. Deshalb haben wir eine neue Geräteseite für das MacBook erstellt, MacBook Unibody A1342.
TR Ekim 2009'da, unibody tasarımıyla yeni polikarbonat MacBook piyasaya çıktı. Bu seferkinin daha yuvarlak kenarları ve yeni bir model numarası vardı: A1342. Biz de bu MacBook için yeni bir cihaz sayfası oluşturduk: MacBook Unibody A1342.
alemão | turco |
---|---|
oktober | ekim |
erstellt | tasarım |
und | ve |
diese | bu |
a | bir |
neue | yeni |
wir | biz |
neues | yeni bir |
DE erstellen wollte, aber ich hatte keine Ahnung, wie man das alles macht
TR hazırlanmasına ihtiyacım vardı ancak bunların nasıl yapılacağını hiç bilmiyordum
alemão | turco |
---|---|
wie | nasıl |
keine | hiç |
aber | ancak |
DE Vor Buddy hatte sich unsere Tochter nicht für Englisch interessiert. Jetzt freut sie sich mit Buddy jeden Tag spielen zu können. Wir zwingen sie nicht dazu, sie macht es einfach gerne.
TR Buddy'den önce kızımızın İngilizce'ye hiç ilgisi yoktu, ne yapacağımızı bilmiyorduk. Şimdi Buddy ile her gün zaman geçiriyor, onu zorlamamız gerekmiyor çünkü Buddy'i çok seviyor.
alemão | turco |
---|---|
tag | gün |
unsere | ile |
jetzt | zaman |
vor | önce |
sie | onu |
DE Wir sind überzeugt, dass mit Neironix bekannt gemacht hatte, können Sie alle Vorteile unseres unersetzlichen Helfers (Satellit) bewerten
TR Neironix ile tanıştığımızdan eminiz, yeri doldurulamaz asistanımızın (uydu) tüm avantajlarını değerlendirebilirsiniz
alemão | turco |
---|---|
vorteile | avantajlar |
mit | ile |
alle | tüm |
DE Şahin, der in der Türkei geboren wurde und in Köln promovierte, kam mit seinen Eltern nach Deutschland, weil sein Vater Arbeit in einem Automobilwerk gefunden hatte
TR Türkiye’de doğan Şahin tıpta uzmanlığını Köln’de yapmış ve babası bir otomobil fabrikasında iş bulduğu için anne babasıyla birlikte Almanya’ya gelmiş
alemão | turco |
---|---|
eltern | anne |
und | ve |
DE Seit dem 3. Oktober 1990 ist Deutschland wiedervereint. Die friedliche Revolution der Menschen in der DDR hatte die Mauer zu Fall gebracht.
TR 3 Ekim 1990’dan beri Almanya yeniden birleşmiş bir ülke. Eski Doğu Alman devletinde yaşayan insanların başlattığı barışçı devrim, doğudaki ve batıdaki Almanları ayıran Duvar’ın yıkılmasıyla sonuçlandı.
alemão | turco |
---|---|
oktober | ekim |
deutschland | almanya |
ist | doğu |
dem | alman |
der | ve |
menschen | bir |
DE Nun heißt der neue Kanzler Olaf Scholz, und er gehört der SPD an – eine Überraschung, an die noch wenige Wochen vor der Wahl kaum jemand geglaubt hatte
TR Şimdi yeni şansölyenin adı Olaf Scholz, ve SPD üyesi; seçimlere sadece birkaç hafta kala pek kimsenin inanmadığı bir sürpriz
alemão | turco |
---|---|
neue | yeni |
eine | birkaç |
und | ve |
DE Auch ihre wegen der politischen Arbeit abgebrochene Dissertation hatte ein internationales Thema: Sie befasste sich mit Humanitärer Hilfe und Völkerrecht
TR Siyasi çalışmaları nedeniyle yarım kalan doktora tezinin konusu ise uluslararası bir boyutu da kapsıyordu: İnsani yardım ve uluslararası hukuk
alemão | turco |
---|---|
politischen | siyasi |
thema | konusu |
hilfe | yardım |
internationales | uluslararası |
auch | da |
und | ve |
wegen | nedeniyle |
DE Ich hatte ihn auf einem Konzert in Bremerhaven kennengelernt
TR Kendisiyle Bremerhaven’da bir konserde tanışmıştım
alemão | turco |
---|---|
in | bir |
DE Der Auslöser für den Text war eine Überschrift aus einer Zeitschrift der Gewerkschaft IG Metall, die ich zufällig in die Hände bekommen hatte
TR Türkünün sözlerini yazmamı tetikleyense, IG Metall sendikasının tesadüfen elime geçen bir dergisinde okuduğum bir başlık olmuştu
DE Ammar Riad Abduljabbar hat sich das Ticket für Tokio in jeder Hinsicht erkämpft: Als 15-Jähriger folgte er seinem Vater aus dem Irak nach Hamburg, nachdem er sich in der Heimat mit allerlei Jobs durchgeschlagen hatte
TR Ammar Riad Abduljabbar, Tokyo biletini bileğinin hakkıyla kazandı: 15 yaşındayken memleketi Irak’ta her türlü işte şansını denedikten sonra babasının peşinden Irak’tan Hamburg’a gelmiş
alemão | turco |
---|---|
sich | her |
nach | sonra |
DE Der niederländische Konzern Interxion hatte angekündigt, das Gelände des ehemaligen Versandhändlers Neckermann in einen Digitalpark umzuwandeln
TR Hollandalı holding Interxion, bir zamanlar kargoyla satış yapan ticari firma Neckermann’a ait bir alanı şimdi bir dijital parka dönüştüreceğini duyurmuştu
Mostrando 50 de 50 traduções