TR Başarı reçetemiz nedir? Canlı, merkezi mekanlar, modern teknoloji, güvenilir hizmet ve harika yemeklerle bir araya geliyor. Bu unsurlar birleştiğinde toplantıların ilham duygusuyla eş anlamlı hale geldiği bir ortam sunuyor.
터키어의 "yemeklerle bir araya"는 다음 영어 단어/구로 번역될 수 있습니다.
TR Başarı reçetemiz nedir? Canlı, merkezi mekanlar, modern teknoloji, güvenilir hizmet ve harika yemeklerle bir araya geliyor. Bu unsurlar birleştiğinde toplantıların ilham duygusuyla eş anlamlı hale geldiği bir ortam sunuyor.
EN Our recipe for success? Vibrantly central locations, combined with modern technology, reliable service, and great cuisine. Together, these elements create a place where meetings become synonymous with inspiration.
터키어 | 영어 |
---|---|
başarı | success |
merkezi | central |
mekanlar | locations |
modern | modern |
teknoloji | technology |
güvenilir | reliable |
hizmet | service |
harika | great |
araya | together |
TR Renk ve dokuların çekici zarafetini sergileyen yemeklerle bir bistro deneyimi için ziyaret edin.
EN Everything tastes better when accompanied by world renowned musicians.
TR Renk ve dokuların çekici zarafetini sergileyen yemeklerle bir bistro deneyimi için ziyaret edin.
EN Everything tastes better when accompanied by world renowned musicians.
TR Renk ve dokuların çekici zarafetini sergileyen yemeklerle bir bistro deneyimi için ziyaret edin.
EN Everything tastes better when accompanied by world renowned musicians.
TR Renk ve dokuların çekici zarafetini sergileyen yemeklerle bir bistro deneyimi için ziyaret edin.
EN Everything tastes better when accompanied by world renowned musicians.
TR Tapa ve hafif yemeklerle sunulan soğuk şaraplar, biralar ve tropik kokteyllerle serinleyin.
EN Cool off with chilled wines, beers and tropical cocktails served with tapas and light meals
터키어 | 영어 |
---|---|
ve | and |
hafif | light |
TR Tapa ve hafif yemeklerle sunulan soğuk şaraplar, biralar ve tropik kokteyllerle serinleyin.
EN Cool off with chilled wines, beers and tropical cocktails served with tapas and light meals
터키어 | 영어 |
---|---|
ve | and |
hafif | light |
TR Tapa ve hafif yemeklerle sunulan soğuk şaraplar, biralar ve tropik kokteyllerle serinleyin.
EN Cool off with chilled wines, beers and tropical cocktails served with tapas and light meals
터키어 | 영어 |
---|---|
ve | and |
hafif | light |
TR Tapa ve hafif yemeklerle sunulan soğuk şaraplar, biralar ve tropik kokteyllerle serinleyin.
EN Cool off with chilled wines, beers and tropical cocktails served with tapas and light meals
터키어 | 영어 |
---|---|
ve | and |
hafif | light |
TR Semrush 2008'de, küçük bir grup SEO ve IT Uzmanının çevrimiçi rekabeti herkes için eşit şartlarda, adil ve transparan hale getirme gibi tek bir amaçla bir araya gelmesiyle başladı
EN Back in 2008, Semrush started as a small group of SEO and IT specialists united by one mission — to make online competition fair and transparent, with equal opportunities for everyone
터키어 | 영어 |
---|---|
semrush | semrush |
küçük | small |
grup | group |
seo | seo |
it | it |
çevrimiçi | online |
rekabeti | competition |
eşit | equal |
adil | fair |
başladı | started |
터키어 | 영어 |
---|---|
video | video |
olmadan | without |
çevrimiçi | online |
masaüstü | desktop |
mobil | mobile |
vardır | has |
TR Üst düzey mülk satışları ile finans ve yatırım bankacılığı yeteneklerini daha iyi bir gayrimenkul yatırımı performansı sunan tam entegre, tek bir hizmette bir araya getiriyoruz. Daha Fazla Bilgi Edin
EN We combine top property sales, finance and investment banking capabilities into a single, fully integrated service that delivers better real estate investment performance. Learn More
터키어 | 영어 |
---|---|
satışları | sales |
finans | finance |
yatırım | investment |
gayrimenkul | real estate |
performansı | performance |
tam | fully |
entegre | integrated |
bilgi | learn |
TR İnternet üzerinden çarpıcı bir kolaj oluşturmak için video kolaj aracımızı kullanın. En iyi anlarınızı bir araya getirin ve benzersiz bir video dakikalar içinde elinizde olsun.
EN Use our video collage maker to create a stunning video collage online. Combine your best moments together and get a unique video in minutes.
터키어 | 영어 |
---|---|
çarpıcı | stunning |
video | video |
kullanın | use |
dakikalar | minutes |
TR Neşeli bir müzik parçası ekledikten sonra projenizi dışa aktarın ve fotoğrafların harika bir tasarımla bir araya gelmesini izleyin
EN Add a joyful music track to your project, export it, and watch the photos come together in a decorated setting
터키어 | 영어 |
---|---|
müzik | music |
projenizi | your project |
aktarın | export |
araya | together |
fotoğrafları | photos |
TR Daha iyi bir dünyanın yalnızca ortak bir amaç doğrultusunda bir araya gelen toplulukların çalışmalarıyla yaratılabileceğine inanıyoruz.
EN We believe a better world evolves through the combined accomplishments of creative, committed, and compassionate individuals focused on a common purpose.
터키어 | 영어 |
---|---|
dünyanın | world |
ortak | common |
amaç | purpose |
inanıyoruz | we believe |
TR Üst düzey mülk satışları ile finans ve yatırım bankacılığı yeteneklerini daha iyi bir gayrimenkul yatırımı performansı sunan tam entegre, tek bir hizmette bir araya getiriyoruz. Daha Fazla Bilgi Edin
EN We combine top property sales, finance and investment banking capabilities into a single, fully integrated service that delivers better real estate investment performance. Learn More
터키어 | 영어 |
---|---|
satışları | sales |
finans | finance |
yatırım | investment |
gayrimenkul | real estate |
performansı | performance |
tam | fully |
entegre | integrated |
bilgi | learn |
TR Başka bir deyişle, partinin en iyisini oluşturmak bilgisayar hesaplamasına bağlı değildir, ancak bu markanın her bir bileşeni el ile bir araya getirilir.
EN In other words, it does not depend on computer calculation to form the best of the lot but each and every component of this brand is put together by hand.
터키어 | 영어 |
---|---|
başka | other |
iyisini | the best |
bilgisayar | computer |
bağlı | depend |
değildir | not |
el | hand |
TR İnternet üzerinden çarpıcı bir kolaj oluşturmak için video kolaj aracımızı kullanın. En iyi anlarınızı bir araya getirin ve benzersiz bir video dakikalar içinde elinizde olsun.
EN Use our video collage maker to create a stunning video collage online. Combine your best moments together and get a unique video in minutes.
TR Zoom ve Poly, hibrit bir işgücünü destekleyen modern bir UCaaS deneyimi etkinleştirmek için kuruluşların video ve telefonu bir araya getirmesini basitleştirir.
EN Zoom and Poly simplify how organizations can bring video and phone together to enable a modern UCaaS experience that supports a hybrid workforce.
TR 1937'de Klautz bu proje için, Elsevier'in yıllık karının 120.000 florin olduğu düşünülünce büyük bir yatırım olan 35.000 florini bir araya getirmeyi başardı
EN In 1937 Klautz had managed to gather 35,000 guilders for this project – a huge investment, considering Elsevier’s yearly profit amounted to 120,000 guilders
터키어 | 영어 |
---|---|
proje | project |
elsevier | elsevier |
yıllık | yearly |
büyük | huge |
yatırım | investment |
TR Science & People: En son bilim, teknoloji ve tıp araştırmalarını tartışmaları için araştırmacılar ve halktan konuya ilgi duyan kişileri bir araya getiren ve Elsevier tarafından düzenlenen bir dizi etkinliktir
EN Science & People: This is a series of events organized by Elsevier which bring together researchers and the interested public to discuss the latest science, technology and medical research
터키어 | 영어 |
---|---|
tıp | medical |
araştırmacılar | researchers |
elsevier | elsevier |
dizi | series |
TR Raporlarımız özelleştirilmiştir, bu yüzden ekibimizin en alakalı bilgiyi bir araya getirmesi için en azından bir kaç temel detayı ekibimiz ile paylaşmanız gerekiyor.
EN Our reports are customized so you will need to provide at least some basic details to our team members so that they could put together the most relevant information for you.
터키어 | 영어 |
---|---|
en | most |
alakalı | relevant |
bilgiyi | information |
temel | basic |
gerekiyor | need |
raporları | reports |
yüzden | so |
en az | least |
TR Şıklığa ve kendini tarzını yaratmaya inananların keyifle bir araya geleceği, nefis içecek ve yemeklerin tadını çıkarabileceği özel bir mekan
EN A destination for the smart and style conscious to connect and enjoy great drinks and food
TR Bunu anlamak için, tren operatörlerinin daha inşa edilmeden raylarda “sürmesine” izin verecek bir oyun ortamı yaratmak için BIM modellerini sanal gerçeklikle bir araya getirme fikrini tasarladı
EN To find out, he conceived the idea of marrying the BIM models with virtual reality to create a game environment that would allow train operators to “drive” on the future tracks before they were built
터키어 | 영어 |
---|---|
tren | train |
inşa | built |
oyun | game |
modellerini | models |
sanal | virtual |
TR Emektar Mac Mini'nize yeni bir can verecek, ihtiyacınız olan tüm parçaları ve araçları bir araya getirdik.
EN We just bundled up all the parts and tools you need to breathe new vigor into your veteran Mac Mini.
터키어 | 영어 |
---|---|
mini | mini |
tüm | all |
TR Emektar Mac'inize yeni bir can verecek, ihtiyacınız olan tüm parçaları ve araçları bir araya getirdik.
EN We just bundled up all the parts and tools you need to breathe new vigor into your veteran Mac.
터키어 | 영어 |
---|---|
tüm | all |
TR Birçok Silikon Vadisi ve teknoloji şirketi FBI'ın 2015'teki teknolojik inovasyon ve veri güvenliği için gerekli bir aygıt olarak şifrelemeyi savunan, şifreleme arka kapıları için olan isteğini protesto için bir araya geldiler.
EN Many Silicon Valley and technology companies banded together in protest of the FBI’s 2015 request for encryption backdoors, defending encryption as a necessary tool for data security and technological innovation.
터키어 | 영어 |
---|---|
vadisi | valley |
şirketi | companies |
inovasyon | innovation |
veri | data |
güvenliği | security |
gerekli | necessary |
şifreleme | encryption |
TR Moroğlu Arseven, ekonomi hukuku alanında kapsamlı uzmanlık ve deneyimi bir araya getiren bağımsız bir avukatlık bürosudur
EN Moroğlu Arseven is an independent full-service law firm with broadly demonstrated expertise and experience in business law
터키어 | 영어 |
---|---|
arseven | arseven |
hukuku | law |
kapsamlı | full |
uzmanlık | expertise |
deneyimi | experience |
bağımsız | independent |
TR Düzenlenebilir bloklar yardımıyla kendi web sitenizi oluşturun; bileşenleri dilediğiniz gibi bir araya getirerek işlevsellik ve estetiğin buluştuğu bir tasarım elde edin.
EN Build a custom website with editable blocks; rearrange the elements and conceive a design where functionality and aesthetics meet.
터키어 | 영어 |
---|---|
düzenlenebilir | editable |
bloklar | blocks |
web | website |
işlevsellik | functionality |
TR Göz alıcı ve sanatsal çalışmalar ile kurumunuzun yaratıcı mesajı bir araya geldiğinde müşterilerinizi etkileyen ve piyasada yankı uyandıran başarılı bir kombinasyon ve tarza sahip oluyorsunuz.
EN The combination of eye-catching rendered artwork paired with your organization’s creative message creates a winning combination of substance and style that will impress and resonate with your customers.
터키어 | 영어 |
---|---|
göz | eye |
yaratıcı | creative |
TR Video oluşturma sürecinizi daha basit hale getirmek için, bir müzik görselleştirmesinin nasıl yapılacağıyla ilgili bazı ipuçlarını bir araya getirdik!
EN We've collected tips on how to make a music visualizer to simplify your video creation process!
터키어 | 영어 |
---|---|
video | video |
oluşturma | creation |
müzik | music |
TR Slayt gösterisi aracımızı kullanarak, en güzel anlarınızı kaydettiğiniz fotoğraf ve videoları bir araya getirin ve hedef kitlenizle daha samimi bir ilişki kurun.
EN Use our slideshow maker to assemble together the photos and videos of your best moments and connect with your audience on a more personal level.
터키어 | 영어 |
---|---|
fotoğraf | photos |
videoları | videos |
araya | together |
TR Tematik bir paket seçin, resimleri ve video kliplerini projeye yükleyin ve bunların kusursuz geçişlerle bir araya gelmesini sağlayın
EN Choose a thematic slideshow template, upload your images or video clips, and let them come together with seamless transitions
터키어 | 영어 |
---|---|
seçin | choose |
resimleri | images |
araya | together |
터키어 | 영어 |
---|---|
platform | platform |
oldukça | very |
insan | people |
TR Kapsayıcı açık kaynaklı bir proje olan Mina dünyanın her yerinden merkeziyetsiz teknoloji için tutkulu kişileri bir araya getiriyor, geliştirmeleri onlarla birlikte yapıyor.
EN Mina is an inclusive open source project uniting people around the world with a passion for decentralized technology and building what's next.
터키어 | 영어 |
---|---|
kapsayıcı | inclusive |
açık | open |
proje | project |
olan | is |
mina | mina |
dünyanın | world |
merkeziyetsiz | decentralized |
teknoloji | technology |
TR Münih’te düzenlenen “High End“ fuarı yüksek kaliteli eğlence teknolojisi meraklılarını bir araya getiriyor. Alman teknoloji firmaları arasından bir seçki.
EN The leading trade fair for photo and video presents surprising new perspectives.
TR Almanya’daki küresel sağlık aktörlerini iki ağ bir araya getiriyor: Global Health Hub Germany (GHHG) (GHHG), konuyla ilgilenen tüm araştırmacılara yönelik bir ağ
EN Two alliances bring global health actors together in Germany: the Global Health Hub Germany (GHHG) is a network for all researchers interested in the subject
터키어 | 영어 |
---|---|
almanya | germany |
araya | together |
hub | hub |
ilgilenen | interested |
tüm | all |
TR Berlin University Alliance; Özgür Üniversite, Humboldt Üniversitesi, Berlin Teknik Üniversitesi ve Charité Tıp Üniversitesinin bir araya gelmesiyle oluşan bir mükemmeliyet ittifakı
EN The Berlin University Alliance combines the efforts of Freie Universität, Humboldt-Universität, Technische Universität and Charité – Universitätsmedizin to form a Consortium of Excellence
터키어 | 영어 |
---|---|
berlin | berlin |
university | university |
TR Dijital iletişim ve sosyal medya eğitiminde ele alınan başlıklar bir iletişim planı etrafında bir araya getirilirken katılımcıların hem teorik, hem de teknik kapasitesinin güçlendirilmesi amaçlanıyor
EN The subjects handled through the digital communication and social media trainings are integrated around a communication plan, aiming for the participants' both theoretical and technical capacities to be strengthened
터키어 | 영어 |
---|---|
planı | plan |
etrafında | around |
teknik | technical |
TR Örgütlenme özgürlüğü, bireylerin bir araya gelmelerini ve ortak menfaatlerini sürdürmelerini, geliştirmelerini ve korumalarını sağlayan bir insan hakkıdır.
EN Freedom of association is a human right which serves for assemblage of individuals, and sustaining, developing and protecting common interests of them.
터키어 | 영어 |
---|---|
ortak | common |
insan | human |
터키어 | 영어 |
---|---|
zebra | zebra |
mevcut | existing |
veri | data |
터키어 | 영어 |
---|---|
okuyucu | scanner |
ailesi | family |
artırmak | boost |
eller | hands |
serbest | free |
hızlı | rapid |
uygun | fit |
küçük | small |
터키어 | 영어 |
---|---|
renk | colour |
kodlu | coded |
bulut | cloud |
tabanlı | based |
anında | instantly |
hazır | ready |
터키어 | 영어 |
---|---|
geliştirme | development |
dünyanın | world |
işbirliği | collaborate |
başarılı | successful |
çözümleri | solutions |
bilgi | knowledge |
araya | together |
portalı | portal |
TR Bir otomobilin üretim hattından tam zamanında çıkabilmesi için, bu bileşenlerin on binlerce adedi doğru yerde, doğru zamanda bir araya gelmelidir
EN Tens of thousands of these components need to culminate in the right place at the right time for an automobile to be rolled out just-in-time
터키어 | 영어 |
---|---|
yerde | place |
zamanda | time |
TR Video oluşturma sürecini daha kolay hale getirmek için, düğün için bir slayt gösterisinin nasıl oluşturulacağına dair ipuçlarını bir araya getirdik.
EN We've collected tips on how to make a wedding slideshow to simplify your video creation process!
터키어 | 영어 |
---|---|
video | video |
oluşturma | creation |
sürecini | process |
düğün | wedding |
slayt | slideshow |
TR Impact Hub İstanbul, fark yaratan girişimcilerin bir araya geldiği, dünyada 100’den fazla merkezde faaliyet gösteren ve 16.000’den fazla üyeye sahip global bir hareketin parçası.
EN Impact Hub Istanbul is formed by a global network of 15,000+ members in 100+ locations that enable collaboration. We unite people from every profession, background and culture with imagination and drive to challenge the status quo.
터키어 | 영어 |
---|---|
hub | hub |
global | global |
TR Şıklığa ve kendini tarzını yaratmaya inananların keyifle bir araya geleceği, nefis içecek ve yemeklerin tadını çıkarabileceği özel bir mekan
EN A destination for the smart and style conscious to connect and enjoy great drinks and food
TR Raporlarımız özelleştirilmiştir, bu yüzden ekibimizin en alakalı bilgiyi bir araya getirmesi için en azından bir kaç temel detayı ekibimiz ile paylaşmanız gerekiyor.
EN Our reports are customized so you will need to provide at least some basic details to our team members so that they could put together the most relevant information for you.
터키어 | 영어 |
---|---|
en | most |
alakalı | relevant |
bilgiyi | information |
temel | basic |
gerekiyor | need |
raporları | reports |
yüzden | so |
en az | least |
TR Science & People: En son bilim, teknoloji ve tıp araştırmalarını tartışmaları için araştırmacılar ve halktan konuya ilgi duyan kişileri bir araya getiren ve Elsevier tarafından düzenlenen bir dizi etkinliktir
EN Science & People: This is a series of events organized by Elsevier which bring together researchers and the interested public to discuss the latest science, technology and medical research
터키어 | 영어 |
---|---|
tıp | medical |
araştırmacılar | researchers |
elsevier | elsevier |
dizi | series |
50 번역 중 50 표시 중