TR Sosyal ağlardan gelen mesajları direkt olarak JivoChat masaüstü veya mobil uygulamalarınızda alın.Tüm müşterilere cevap vermek için pencereler arasında geçiş yapmak zorunda kalmazsınız.
"yapmak zorunda" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases holandês:
TR Sosyal ağlardan gelen mesajları direkt olarak JivoChat masaüstü veya mobil uygulamalarınızda alın.Tüm müşterilere cevap vermek için pencereler arasında geçiş yapmak zorunda kalmazsınız.
NL Ontvang inkomende berichten van uw sociale netwerk direct in de JivoChat app. U hoeft niet meer te schakelen tussen verschillende browsers om al uw klanten te kunnen beantwoorden.
turco | holandês |
---|---|
sosyal | sociale |
alın | ontvang |
müşterilere | klanten |
yapmak | kunnen |
TR Arama sonuçlarını bulmak için kendiniz manuel olarak arama yapmak zorunda kalmak yerine, SERP denetleyicisi süreci otomatikleştirir ve çok çeşitli arama sonuçlarını görmenizi sağlar
NL In plaats van zelf handmatig naar dingen te moeten zoeken om de zoekresultaten te achterhalen, automatiseert de SERP checker het proces en stelt het u in staat een breed scala aan zoekresultaten te zien
turco | holandês |
---|---|
kendiniz | zelf |
manuel | handmatig |
süreci | proces |
çok | te |
sağlar | in staat |
TR Müşterilerimize yüksek kalitede bir hizmet sunmak istiyoruz, bu nedenle aşağıdaki durumlarda ödemeyi reddetmek ve testi başka bir test cihazıyla yeniden yapmak zorunda kalacağız:
NL We willen onze klanten een service van hoge kwaliteit bieden, dus we zullen de betaling moeten weigeren en de test opnieuw moeten doen met een andere tester in de volgende gevallen:
TR Kütüphane e-kaynaklarınıza erişimi basitleştirin OpenAthens ile kullanıcılar, başka bir yerde barındırılan makalelere erişmek için her seferinde yeniden kimlik doğrulaması yapmak zorunda değildir.
NL Vereenvoudig toegang tot de digitale bronnen van uw bibliotheek. Met OpenAthens hoeven gebruikers zich niet telkens opnieuw aan te melden als ze toegang willen tot artikelen die elders worden gehost.
TR Uygulamalar arasında geçiş yapmak zorunda kalmadan, favori ekip iletişim araçlarından gelen mesajları eyleme geçirilebilir yapılacak görevlere dönüştürerek daha etkili bir şekilde işbirliği yap.
NL Werk effectiever samen door berichten in je favoriete tools voor team-communicatie in uitvoerbare to-do's om te zetten, zonder tussen apps te hoeven schakelen.
TR Bir bilgisayar yapmak için ne kadar enerji gerekir? Nerdeyse o mutfağındaki büyük buzdolabını yapmak için gereken miktarda.
NL Hoe veel energie kost het om een computer te maken? Bijna net zo veel als het produceren van die grote koelkast in je keuken.
turco | holandês |
---|---|
bilgisayar | computer |
yapmak | maken |
enerji | energie |
büyük | grote |
TR Fastreel, kullanıcılara videoları kesmek, tersine çevirmek ve döndürmek, slayt gösterileri yapmak, bölünmüş ekranlar oluşturmak ve daha fazlasını yapmak için temel ve profesyonel araçlar sağlar.
NL Fastreel biedt gebruikers basis- en professionele hulpmiddelen om video's te knippen, om te keren en te roteren, diavoorstellingen, splitscreens en nog veel meer te maken.
turco | holandês |
---|---|
kullanıcılara | gebruikers |
videoları | video |
temel | basis |
profesyonel | professionele |
araçlar | hulpmiddelen |
sağlar | biedt |
TR Bir bilgisayar yapmak için ne kadar enerji gerekir? Nerdeyse o mutfağındaki büyük buzdolabını yapmak için gereken miktarda.
NL Hoe veel energie kost het om een computer te maken? Bijna net zo veel als het produceren van die grote koelkast in je keuken.
turco | holandês |
---|---|
bilgisayar | computer |
yapmak | maken |
enerji | energie |
büyük | grote |
TR Fastreel, kullanıcılara videoları kesmek, tersine çevirmek ve döndürmek, slayt gösterileri yapmak, bölünmüş ekranlar oluşturmak ve daha fazlasını yapmak için temel ve profesyonel araçlar sağlar.
NL Fastreel biedt gebruikers basis- en professionele hulpmiddelen om video's te knippen, om te keren en te roteren, diavoorstellingen, splitscreens en nog veel meer te maken.
turco | holandês |
---|---|
kullanıcılara | gebruikers |
videoları | video |
temel | basis |
profesyonel | professionele |
araçlar | hulpmiddelen |
sağlar | biedt |
TR Her iki şeyi yapmak bir erkeğe çok sevinç verir, ancak aynı gün yapmak onu tamamen kendinden geçmiş bir deneyim haline getirir.
NL Beide dingen doen brengt een man veel vreugde, maar ze op dezelfde dag doen maakt het een complete extatische ervaring.
turco | holandês |
---|---|
yapmak | doen |
deneyim | ervaring |
haline | maakt |
TR Bir anahtar kelime ne kadar rekabetçiyse, o terim için sıralama yapmak o kadar zor olacak ve sıralama yapmak için daha fazla içerik oluşturmanız gerekecektir.
NL Hoe meer concurrerend een trefwoord is, hoe moeilijker het zal zijn om te ranken voor die term, en hoe meer inhoud je zult moeten maken om ervoor te ranken.
turco | holandês |
---|---|
olacak | zijn |
içerik | inhoud |
TR Platformda mal tanıtımı yapmak, ticari bağlantılar yerleştirmek ve iş yapmak yasaktır.
NL Het is verboden goederen te promoten, commerciële links te plaatsen en zaken te doen op het platform.
TR Sadece iyi niyetli istekler alıyoruz ve hiçbir zaman kötü niyetli trafik veya DNS altyapısındaki saldırılarla uğraşmak zorunda kalmıyoruz."
NL We krijgen alleen maar schone verzoeken en hebben nooit te maken met kwaadaardig verkeer of aanvallen op de DNS-infrastructuur."
turco | holandês |
---|---|
ve | en |
trafik | verkeer |
veya | of |
dns | dns |
hiçbir zaman | nooit |
TR "COVID-19'dan önce Cloudflare Access'ten zaten memnunduk ve ekibimiz uzaktan çalışmak zorunda kaldığında büyük bir tasarruf sağladı
NL "We waren al blij met Cloudflare Access vòòr COVID-19, maar het bleek een grote besparing toen ons team op afstand moest gaan werken
turco | holandês |
---|---|
cloudflare | cloudflare |
zaten | al |
çalışmak | werken |
büyük | grote |
TR Çalışanlarımız uzaktan erişim için tasarlanmamış uygulamalarla uğraşmak zorunda kalmadığından platformumuz sorunsuz çalışmaya devam etti ve müşteri tabanımız destekte herhangi bir kesinti yaşamadı."
NL Omdat onze medewerkers niet hoefden te worstelen met apps die niet ontworpen waren voor toegang op afstand, bleef ons platform soepel draaien en hebben onze klanten geen last gehad van onderbrekingen in de ondersteuning."
turco | holandês |
---|---|
erişim | toegang |
ve | en |
müşteri | klanten |
TR Kariyerimin geri kalanında kullanmak için yalnızca bir adet SEO aracı seçmek zorunda olsaydım, bu Ahrefs olurdu. Tarayıcınızın ana sayfası yapabileceğiniz kadar faydalı.
NL Als ik één SEO-tool moest kiezen voor de rest van mijn carrière, zou het Ahrefs zijn. Je kan het net zo goed de homepagina van je browser maken.
turco | holandês |
---|---|
seo | seo |
aracı | tool |
seçmek | kiezen |
ahrefs | ahrefs |
TR İçeriğiniz neden harika olmak zorunda
NL Waarom jouw content geweldig moet zijn
turco | holandês |
---|---|
neden | waarom |
harika | geweldig |
olmak | zijn |
TR Herhangi bir web sitesinin dahili bağlantılarına, onu taramak zorunda kalmadan göz atın
NL Bekijk de interne links van elke website zonder deze te hoeven crawlen
turco | holandês |
---|---|
herhangi | elke |
dahili | interne |
kalmadan | zonder |
göz | bekijk |
bağlantılar | links |
TR Userfeel ile bu videoyu saatlerinizi harcamak zorunda kalmadan sadece dakikalar içinde oluşturabilirsiniz
NL Userfeel helpt je deze video in enkele minuten te maken in plaats van in uren
turco | holandês |
---|---|
videoyu | video |
sadece | enkele |
dakikalar | minuten |
TR Hepsinden iyisi ise güvenliğiniz ve gizliliğiniz için bağlantı hızınızdan ödün vermek zorunda kalmazsınız
NL Het beste van alles is dat jouw veiligheid en privacy niet ten koste gaan van je verbindingssnelheid
turco | holandês |
---|---|
iyisi | het beste |
ve | en |
için | van |
TR Özel çift pilli sistem, kulaklığınızı şarj etmek için priz yanında oturmak zorunda kalmayacağınız anlamına geliyor. Kulaklıktaki bir pille oyun oynarken diğerini verici baz istasyonunda tutarak şarj edin.
NL Exclusief systeem met twee batterijen betekent dat je nooit naast een stopcontact hoeft te zitten om je headset op te laden. Houd de ene batterij opgeladen in het basisstation van de zender tijdens het gamen met de andere in de headset.
turco | holandês |
---|---|
sistem | systeem |
anlamına | betekent |
oyun | gamen |
TR Bir paket renkli post-it notundan daha az. Çok fazla harcamak zorunda değilsin.
NL Minder dan een pakje gekleurde post-it noten. Je hoeft niet te veel uit te geven.
turco | holandês |
---|---|
daha az | minder |
TR Filtreleme, istediğinizi istemeyen profilleri taramak zorunda kalmanıza zaman kazandırır.
NL De filtering bespaart u de tijd om door profielen te moeten kammen die niet willen wat u wilt.
TR Sadece temiz istekler bize ulaşıyor ve hiçbir zaman kötü niyetli trafik veya DNS altyapısındaki saldırılarla uğraşmak zorunda kalmıyoruz."
NL We krijgen alleen maar schone aanvragen en hebben nooit te maken met kwaadwillend verkeer of aanvallen op de DNS-infrastructuur."
turco | holandês |
---|---|
temiz | schone |
ve | en |
trafik | verkeer |
veya | of |
dns | dns |
hiçbir zaman | nooit |
TR Çevrimiçi dünyanız, her yerde karşınıza çıkan reklamlar ve gizli takip edicilerle dolu bir yer olmak zorunda değil
NL Uw online wereld hoeft geen plek te zijn met overal advertenties plus schimmige trackers
turco | holandês |
---|---|
reklamlar | advertenties |
olmak | zijn |
değil | geen |
TR Rival 650 Kablosuz olağanüstü şarj hızına sahiptir.15 dakikalık sarjla 10+ saatten fazla oyun oynarsınız. Bir daha asla oyun ortasında şarj etmek zorunda kalmayacaksınız.
NL De Rival 650 Wireless levert een uitzonderlijke oplaadsnelheid. 15 minuten opladen biedt meer dan 10 uur gamen. Nooit meer midden in je game opladen.
turco | holandês |
---|---|
kablosuz | wireless |
asla | nooit |
TR 2015 yılında, terör ve savaştan kaçmak için tüm hayatlarından vaz geçmek, kısmen ailelerini geride bırakmak zorunda kalmış yüz binlerce mülteci Almanya’ya ulaştı
NL In 2015 kwamen honderdduizenden vluchtelingen aan in Duitsland die alles en vaak ook een deel van hun familie hadden moeten achterlaten om te ontsnappen aan terreur en oorlog
turco | holandês |
---|---|
ve | en |
almanya | duitsland |
TR Wunder, tüm müşteri kaynaklarına ve kendi iç kaynaklarına dünyanın çeşitli lokasyonlarından erişimi korumak ve kısıtlamak zorunda
NL Het was voor Wunder nodig om al hun interne en client middelen beschermen en toegang van locaties over de hele wereld te beperken
turco | holandês |
---|---|
tüm | hele |
ve | en |
dünyanın | wereld |
erişimi | toegang |
korumak | beschermen |
TR Userfeel ile bu videoyu saatlerinizi harcamak zorunda kalmadan sadece dakikalar içinde oluşturabilirsiniz
NL Userfeel helpt je deze video in enkele minuten te maken in plaats van in uren
turco | holandês |
---|---|
videoyu | video |
sadece | enkele |
dakikalar | minuten |
TR Artan sigorta ve kayıt maliyetlerini ödemek zorunda olmadığınız için uygun maliyetli
NL Kostenefficiënt omdat u niet hoeft te betalen voor de stijgende verzekerings- en registratiekosten
turco | holandês |
---|---|
ve | en |
TR Artan sigorta ve kayıt maliyetlerini ödemek zorunda olmadığınız için maliyet etkin
NL Kostenbesparend omdat u niet aansprakelijk bent voor de stijgende verzekerings- en registratiekosten
turco | holandês |
---|---|
ve | en |
TR Dubai'de, komisyon veya üçüncü şahıs masraflarını ödemek zorunda kalmadan, doğrudan tedarikçiler tarafından sağlanan bütçe dostu fiyatlarla bir ticari araç kiralayın
NL Huur een bedrijfswagen in Dubai tegen budgetvriendelijke tarieven die rechtstreeks door leveranciers worden aangeboden zonder commissie of kosten van derden te betalen
turco | holandês |
---|---|
dubai | dubai |
komisyon | commissie |
üçüncü | derden |
kalmadan | zonder |
doğrudan | rechtstreeks |
fiyatlarla | tarieven |
TR İşaretleme ücreti veya komisyon ödemek zorunda kalmadan doğrudan tedarikçilerle rezervasyon yapabilirsiniz.
NL U kunt rechtstreeks bij de leveranciers boeken zonder dat u toeslagen of commissie hoeft te betalen.
turco | holandês |
---|---|
veya | of |
komisyon | commissie |
kalmadan | zonder |
doğrudan | rechtstreeks |
rezervasyon | boeken |
TR Doğrudan tedarikçi ile anlaşmaya varırsınız ve komisyon, rezervasyon ücreti veya kar marjı ödemek zorunda kalmazsınız
NL U krijgt rechtstreeks met de leverancier te maken en hoeft geen commissie, boekingskosten of toeslagen te betalen
turco | holandês |
---|---|
doğrudan | rechtstreeks |
ve | en |
komisyon | commissie |
veya | of |
TR Araca sahip olmak için yüksek bir bedel ödemek zorunda kalmadan Chevrolet Corvette gibi çok şık arabaları da uzun süre kiralayabilirsiniz.
NL U kunt ook zeer stijlvolle auto's, zoals de Chevrolet Corvette, voor langere tijd huren, zonder dat u een hoge prijs hoeft te betalen om het voertuig te bezitten.
turco | holandês |
---|---|
olmak | kunt |
yüksek | hoge |
kalmadan | zonder |
arabaları | auto |
uzun | langere |
süre | tijd |
TR Ayrıca, araca sahip olmak için bu kadar yüksek bir fiyat ödemek zorunda kalmadan çeşitli otomobil üreticilerinden lüks, yüksek kaliteli arabalar kiralayabilirsiniz.
NL U kunt ook luxe, high-end auto's huren bij verschillende autofabrikanten, zonder dat u zo'n hoge prijs hoeft te betalen om het voertuig te bezitten.
turco | holandês |
---|---|
olmak | kunt |
fiyat | prijs |
kalmadan | zonder |
lüks | luxe |
TR Ekranı kaplayan agresif reklamların partiyi mahvetmesine izin vermek zorunda değilsiniz. Adblock aracımızla hepsini. kalıcı olarak kaldırın.
NL Agressieve advertenties die uw scherm verstoppen hoeven geen roet in het eten te gooien - verwijder ze permanent met onze Adblock-tool.
turco | holandês |
---|---|
kaldırın | verwijder |
reklamları | advertenties |
TR Çevrimiçi dünyanız, her yerde karşınıza çıkan reklamlar ve gizli takip edicilerle dolu bir yer olmak zorunda değil
NL Uw online wereld hoeft geen plek te zijn met overal advertenties plus schimmige trackers
turco | holandês |
---|---|
reklamlar | advertenties |
olmak | zijn |
değil | geen |
TR Bu sizi Google, Bing, Yandex ve daha fazlası dahil olmak üzere çeşitli arama motorlarında sonuçlarınızı kontrol etmek için dokuz farklı sekme açmak zorunda kalmaktan kurtarabilir.
NL Dit kan u besparen van het openen van negen verschillende tabbladen om uw resultaten te controleren in een verscheidenheid van zoekmachines, waaronder Google, Bing, Yandex, en nog veel meer.
turco | holandês |
---|---|
yandex | yandex |
ve | en |
etmek | kan |
TR Eğer bir kişi bir denetim aracını kullanmak için her seferinde kullanım kılavuzunu çıkarmak zorunda kalırsa, o zaman muhtemelen aşırı karmaşık olacağı için bundan kaçınacaktır
NL Als iemand moet breken uit de handleiding om een audit tool elke keer te gebruiken, dan zullen ze waarschijnlijk uiteindelijk het vermijden van het omdat het zal worden over ingewikkeld
turco | holandês |
---|---|
denetim | audit |
muhtemelen | waarschijnlijk |
TR Sitenizi SEO için optimize etmek karmaşık olmak zorunda değildir. SEO Kontrol Listesi size süreci adım adım anlatarak arama motoru sıralamalarında yükselmeye hazır olmanızı sağlar.
NL Het optimaliseren van uw site voor SEO hoeft niet ingewikkeld te zijn. SEO Checklist leidt u stap-voor-stap door het proces, zodat u klaar bent om de zoekmachine rankings te beklimmen.
turco | holandês |
---|---|
sitenizi | uw site |
seo | seo |
değildir | niet |
süreci | proces |
adım | stap |
arama | zoekmachine |
hazır | klaar |
TR Raporlamayı otomatikleştirin ve tekrar tekrar e-posta göndermek zorunda kalmadan ilerlemeniz hakkında güncel istatistikler edinin.
NL Automatiseer rapportagevereisten en bied live statistieken over je voortgang, zonder weer een e-mail te hoeven sturen.
turco | holandês |
---|---|
ve | en |
tekrar | weer |
kalmadan | zonder |
hakkında | over |
TR Bu şekilde, markanızı onların gözünde büyütmeden Tüm bunlar boyunca kararsız dikkatlerini sürdürmek zorunda
NL Op deze manier groeit je merk in hun ogen zonder zonder dat je hun wispelturige aandacht erbij moet houden
turco | holandês |
---|---|
şekilde | manier |
bunlar | deze |
boyunca | op |
TR Özel çift pilli sistem, kulaklığınızı şarj etmek için priz yanında oturmak zorunda kalmayacağınız anlamına geliyor. Kulaklıktaki bir pille oyun oynarken diğerini verici baz istasyonunda tutarak şarj edin.
NL Exclusief systeem met twee batterijen betekent dat je nooit naast een stopcontact hoeft te zitten om je headset op te laden. Houd de ene batterij opgeladen in het basisstation van de zender tijdens het gamen met de andere in de headset.
turco | holandês |
---|---|
sistem | systeem |
anlamına | betekent |
oyun | gamen |
TR GDPR yasasının yürürlüğe girmesiyle birlikte tüm siteler artık sizi çerez politikaları hakkında bilgilendirmek zorunda
NL Door de implementatie van de GDPR, moet iedere website u hun cookiebeleid laten lezen
TR VPN Kill Switch özelliğimiz ile ağ durumu hakkında endişelenmek zorunda kalmadan güvende olun.
NL Blijf altijd beschermd met onze VPN Noodstop functie, zonder u zorgen te maken over de status van uw netwerk.
turco | holandês |
---|---|
vpn | vpn |
kalmadan | zonder |
TR Bir paket renkli post-it notundan daha az. Çok fazla harcamak zorunda değilsin.
NL Minder dan een pakje gekleurde post-it noten. Je hoeft niet te veel uit te geven.
turco | holandês |
---|---|
daha az | minder |
TR Hatırlamak zorunda kalmayacağınız güçlü parolaları otomatik olarak oluşturun.
NL Creëer automatisch sterke wachtwoorden die u niet hoeft te onthouden.
turco | holandês |
---|---|
güçlü | sterke |
olarak | die |
oluşturun | creëer |
TR Hatırlamak zorunda kalmayacağınız güçlü parolalar oluşturur
NL Genereert sterke wachtwoorden die u niet hoeft te onthouden
turco | holandês |
---|---|
güçlü | sterke |
parolalar | wachtwoorden |
TR Webinar yazılımı, tıp uzmanlarının gerekli kesintisiz eğitim kredilerini tamamlamak için artık seyahat etmek zorunda kalmayacağı anlamına gelir.
NL Dankzij webinarsoftware hoeven zorgprofessionals niet meer te reizen om hun verplichte permanente-educatiepunten te verdienen.
Mostrando 50 de 50 traduções