TR Bundan dolayı 2030 yılına kadar Almanya‘da toplam kapasitesi beş gigawatta varan yeni üretim tesislerinin yapılması gerekiyor
"üretim tesislerinin yapılması" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR Bundan dolayı 2030 yılına kadar Almanya‘da toplam kapasitesi beş gigawatta varan yeni üretim tesislerinin yapılması gerekiyor
EN For this reason, Germany aims to build new generation plants with a total capacity of up to five gigawatts by 2030
turco | inglês |
---|---|
almanya | germany |
toplam | total |
kapasitesi | capacity |
yeni | new |
TR Bütün ekonomik faaliyetler, Anglo-Amerikan savunma tesislerinin bulunduğu Diego Garcia’ya yoğunlaşmıştır
EN All economic activities are focused on Diego Garcia, where Anglo-American defense facilities are located
turco | inglês |
---|---|
bütün | all |
ekonomik | economic |
faaliyetler | activities |
savunma | defense |
bulunduğu | located |
TR Otel tesislerinin içinde yer alan Fairmont Lounge yerel esintiler taşıyan favoriler sunar.
EN Fairmont Makati's Café Macaron presents delectable pastries and gourmet takeaway items.
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
TR Otel tesislerinin içinde yer alan Fairmont Lounge yerel esintiler taşıyan favoriler sunar.
EN Fairmont Makati's Café Macaron presents delectable pastries and gourmet takeaway items.
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
TR Otel tesislerinin içinde yer alan Fairmont Lounge yerel esintiler taşıyan favoriler sunar.
EN Fairmont Makati's Café Macaron presents delectable pastries and gourmet takeaway items.
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
TR Otel tesislerinin içinde yer alan Fairmont Lounge yerel esintiler taşıyan favoriler sunar.
EN Fairmont Makati's Café Macaron presents delectable pastries and gourmet takeaway items.
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
TR Bu sınır tesislerinin kalıntılarını günümüzde hâlâ farklı müzelerde görmek mümkün
EN Remains from the border installations are now on view in various museums
turco | inglês |
---|---|
sınır | border |
farklı | various |
TR Batı Afrika savanası, üzerine güneş enerjisi ve rüzgâr enerjisi tesislerinin kurulabileceği çok boş alan sunuyor.
EN The West African savannah offers a lot of open space where solar or wind power plants could be installed.
turco | inglês |
---|---|
batı | west |
afrika | african |
güneş | solar |
rüzgâr | wind |
sunuyor | offers |
TR 2016'da piyasaya sürülen yeni Tetra Pak® PlantMaster versiyonumuz, müşterilere tesislerinin tam kontrolünü sağlayan uçtan uca bir tesis yönetimi çözümü sundu.
EN Launched in 2016, our new version of the Tetra Pak® PlantMaster provides customers with an end-to-end plant management solution that gives them complete control of their plant.
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
tetra | tetra |
müşterilere | customers |
tam | complete |
çözümü | solution |
TR Bütün ekonomik faaliyetler, Anglo-Amerikan savunma tesislerinin bulunduğu Diego Garcia’ya yoğunlaşmıştır
EN All economic activities are focused on Diego Garcia, where Anglo-American defense facilities are located
TR Bu nedenle, alternatif üretim çalışmalarının (kekik? gibi) yapılması bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır
EN Therefore, it is a necessity to perform alternative production studies (such as thyme ?)
turco | inglês |
---|---|
alternatif | alternative |
üretim | production |
TR Bu nedenle, alternatif üretim çalışmalarının (kekik? gibi) yapılması bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır
EN Therefore, it is a necessity to perform alternative production studies (such as thyme ?)
turco | inglês |
---|---|
alternatif | alternative |
üretim | production |
TR Kontrol odasındaki üretim bölümü yöneticileri ve geniş ve gürültülü üretim bölümü ortamı boyunca çalışan işçilerle etkili iletişim sağlayın.
EN Enable effective communication between plant floor managers in the control room and workers across the expansive and noisy plant floor environment.
turco | inglês |
---|---|
kontrol | control |
yöneticileri | managers |
ve | and |
geniş | expansive |
boyunca | across |
çalışan | workers |
etkili | effective |
iletişim | communication |
TR Üretim hattı gecikmeleri veya kesintilerini önlemek için elinizde tam olarak doğru miktarda malzeme olmasını sağlamak adına, üretim hattı ikmal sürecini otomatikleştirin
EN Automate the line side replenishment process to keep exactly the right amount of material on hand to prevent production line delays or shutdowns
turco | inglês |
---|---|
hattı | line |
veya | or |
önlemek | prevent |
miktarda | amount |
malzeme | material |
üretim | production |
sürecini | process |
TR Üretim bölümü makinelerinde görünürlük, tepkisel (reaktif) bakımdan önleyici (proaktif) bakıma doğru geçiş sağlar. Bakım kesintileri, makine gecikmeleri veya arızalar olmadan sorunsuz bir üretim süreci sağlayın.
EN Visibility into plant floor machinery enables the migration from reactive to proactive maintenance. Ensure a smooth production process without maintenance interruptions, machine delays or breakdowns.
turco | inglês |
---|---|
görünürlük | visibility |
proaktif | proactive |
bakım | maintenance |
makine | machine |
veya | or |
olmadan | without |
sorunsuz | smooth |
üretim | production |
süreci | process |
TR Depolar ve üretim tesisleri yanında sahada petrol, gaz, telekomünikasyon, inşaat, ordu ve depolar ile üretim tesislerindeki çalışanların ihtiyaçlarını karşılayan üç modelimiz arasından seçin
EN Choose from three models that meet the needs of workers out in the field in oil and gas, mining, telecommunications, construction and the military — as well as in warehouses and manufacturing plants
turco | inglês |
---|---|
petrol | oil |
gaz | gas |
telekomünikasyon | telecommunications |
seçin | choose |
ihtiyaçları | needs |
TR Pil Üretim Tesisi; pil üretim sürecinde çok kritik olan kuru oda sistemi, Türkiye’deki tüm kuru oda alanın toplamından daha fazla alana (2010 m2) sahip olacaktır
EN The dry room, where the battery manufacturing process is extremely important, will be the whole dry room in Turkey
turco | inglês |
---|---|
pil | battery |
üretim | manufacturing |
sürecinde | process |
kuru | dry |
türkiye | turkey |
tüm | whole |
TR Sözleşmede ayrıca, “Dünya genelinde ilaç ve aşı üretim kapasitesini artırmak için gönüllü üretim ortaklıklarını ve bilgi birikimi transferini teşvik ediyoruz” ifadeleri yer alıyor.
EN In addition: “We support voluntary production partnerships and the transfer of know-how to expand the production capacities for medicines and vaccines worldwide.”
turco | inglês |
---|---|
ayrıca | in addition |
üretim | production |
gönüllü | voluntary |
bilgi | know |
teşvik | support |
TR Yüksek performanslı bir 3B animasyon üretim hattı, kaynakları hızlı bir şekilde optimize etmenize, boşlukları belirlemenize ve üretim çizelgeleri ile planlarını gerçek zamanlı olarak uyarlamanıza olanak tanır
EN A high-performing 3D animation pipeline allows you to quickly optimise resources, identify gaps and adapt production schedules and plans in real time
turco | inglês |
---|---|
yüksek | high |
üretim | production |
kaynakları | resources |
optimize | optimise |
gerçek | real |
TR ShotGrid, üretim yönetimini, yaratıcı incelemeleri ve üretim hatlarını birleştirerek animasyon stüdyoları için iş akışlarını kolaylaştırır.
EN ShotGrid streamlines workflows for animation studios by unifying production management, creative reviews and pipelines.
turco | inglês |
---|---|
üretim | production |
yaratıcı | creative |
animasyon | animation |
TR Yüksek performanslı bir 3B animasyon üretim hattı, kaynakları hızlı bir şekilde optimize etmenize, boşlukları belirlemenize ve üretim çizelgeleri ile planlarını gerçek zamanlı olarak uyarlamanıza olanak tanır
EN A high-performing 3D animation pipeline allows you to quickly optimise resources, identify gaps and adapt production schedules and plans in real time
turco | inglês |
---|---|
yüksek | high |
üretim | production |
kaynakları | resources |
optimize | optimise |
gerçek | real |
TR ShotGrid, üretim yönetimini, yaratıcı incelemeleri ve üretim hatlarını birleştirerek animasyon stüdyoları için iş akışlarını kolaylaştırır.
EN ShotGrid streamlines workflows for animation studios by unifying production management, creative reviews and pipelines.
turco | inglês |
---|---|
üretim | production |
yaratıcı | creative |
animasyon | animation |
TR 1960 Ambalaj malzemesi için İsveç'in dışındaki ilk üretim tesisi, Meksika'da faaliyet göstermeye başladı. Üretim kapasitesi yılda 1 milyar karton kutuyu aştı.
EN 1960 The first production plant for packaging material outside Sweden is started up in Mexico. The production capacity exceeds 1 billion cartons annually.
turco | inglês |
---|---|
ambalaj | packaging |
malzemesi | material |
ilk | first |
üretim | production |
tesisi | plant |
meksika | mexico |
başladı | started |
kapasitesi | capacity |
yılda | annually |
milyar | billion |
TR 1989 Kore Cumhuriyeti'nde yeni bir ambalaj malzemesi fabrikasında üretim başladı. Çatılı ambalajların üretimi için ABD'nin kuzey batısında bir fabrika kuruldu. Yıllık toplam üretim 51 milyar ambalajı aştı.
EN 1989 Production starts up at a new plant for packaging material in the Republic of Korea. A factory in the north-west of the USA is established for the production of gable-top packages. The total annual production exceeds 51 billion packages.
turco | inglês |
---|---|
kore | korea |
cumhuriyeti | republic |
ambalaj | packaging |
malzemesi | material |
üretim | production |
abd | usa |
kuzey | north |
yıllık | annual |
milyar | billion |
TR Geliştirme, test ve üretim ortamları ayrıdır. Tüm değişiklikler eşdüzey kimseler tarafından gözden geçirilir ve üretim ortamında devreye alınmadan önce performans, denetleme ve adli amaçlar doğrultusunda kaydedilir.
EN Development, testing, and production environments are separated. All changes are peer reviewed and logged for performance, audit, and forensic purposes prior to deployment into the production environment.
TR Geliştirme, test ve üretim ortamları ayrıdır. Tüm değişiklikler eşdüzey kimseler tarafından gözden geçirilir ve üretim ortamında devreye alınmadan önce performans, denetleme ve adli amaçlar doğrultusunda kaydedilir.
EN Development, testing, and production environments are separated. All changes are peer reviewed and logged for performance, audit, and forensic purposes prior to deployment into the production environment.
TR Geliştirme, test ve üretim ortamları ayrıdır. Tüm değişiklikler eşdüzey kimseler tarafından gözden geçirilir ve üretim ortamında devreye alınmadan önce performans, denetleme ve adli amaçlar doğrultusunda kaydedilir.
EN Development, testing, and production environments are separated. All changes are peer reviewed and logged for performance, audit, and forensic purposes prior to deployment into the production environment.
TR Geliştirme, test ve üretim ortamları ayrıdır. Tüm değişiklikler eşdüzey kimseler tarafından gözden geçirilir ve üretim ortamında devreye alınmadan önce performans, denetleme ve adli amaçlar doğrultusunda kaydedilir.
EN Development, testing, and production environments are separated. All changes are peer reviewed and logged for performance, audit, and forensic purposes prior to deployment into the production environment.
TR Geliştirme, test ve üretim ortamları ayrıdır. Tüm değişiklikler eşdüzey kimseler tarafından gözden geçirilir ve üretim ortamında devreye alınmadan önce performans, denetleme ve adli amaçlar doğrultusunda kaydedilir.
EN Development, testing, and production environments are separated. All changes are peer reviewed and logged for performance, audit, and forensic purposes prior to deployment into the production environment.
TR Geliştirme, test ve üretim ortamları ayrıdır. Tüm değişiklikler eşdüzey kimseler tarafından gözden geçirilir ve üretim ortamında devreye alınmadan önce performans, denetleme ve adli amaçlar doğrultusunda kaydedilir.
EN Development, testing, and production environments are separated. All changes are peer reviewed and logged for performance, audit, and forensic purposes prior to deployment into the production environment.
TR Geliştirme, test ve üretim ortamları ayrıdır. Tüm değişiklikler eşdüzey kimseler tarafından gözden geçirilir ve üretim ortamında devreye alınmadan önce performans, denetleme ve adli amaçlar doğrultusunda kaydedilir.
EN Development, testing, and production environments are separated. All changes are peer reviewed and logged for performance, audit, and forensic purposes prior to deployment into the production environment.
TR Geliştirme, test ve üretim ortamları ayrıdır. Tüm değişiklikler eşdüzey kimseler tarafından gözden geçirilir ve üretim ortamında devreye alınmadan önce performans, denetleme ve adli amaçlar doğrultusunda kaydedilir.
EN Development, testing, and production environments are separated. All changes are peer reviewed and logged for performance, audit, and forensic purposes prior to deployment into the production environment.
TR Geliştirme, test ve üretim ortamları ayrıdır. Tüm değişiklikler eşdüzey kimseler tarafından gözden geçirilir ve üretim ortamında devreye alınmadan önce performans, denetleme ve adli amaçlar doğrultusunda kaydedilir.
EN Development, testing, and production environments are separated. All changes are peer reviewed and logged for performance, audit, and forensic purposes prior to deployment into the production environment.
TR Geliştirme, test ve üretim ortamları ayrıdır. Tüm değişiklikler eşdüzey kimseler tarafından gözden geçirilir ve üretim ortamında devreye alınmadan önce performans, denetleme ve adli amaçlar doğrultusunda kaydedilir.
EN Development, testing, and production environments are separated. All changes are peer reviewed and logged for performance, audit, and forensic purposes prior to deployment into the production environment.
TR Geliştirme, test ve üretim ortamları ayrıdır. Tüm değişiklikler eşdüzey kimseler tarafından gözden geçirilir ve üretim ortamında devreye alınmadan önce performans, denetleme ve adli amaçlar doğrultusunda kaydedilir.
EN Development, testing, and production environments are separated. All changes are peer reviewed and logged for performance, audit, and forensic purposes prior to deployment into the production environment.
TR Geliştirme, test ve üretim ortamları ayrıdır. Tüm değişiklikler eşdüzey kimseler tarafından gözden geçirilir ve üretim ortamında devreye alınmadan önce performans, denetleme ve adli amaçlar doğrultusunda kaydedilir.
EN Development, testing, and production environments are separated. All changes are peer reviewed and logged for performance, audit, and forensic purposes prior to deployment into the production environment.
TR Geliştirme, test ve üretim ortamları ayrıdır. Tüm değişiklikler eşdüzey kimseler tarafından gözden geçirilir ve üretim ortamında devreye alınmadan önce performans, denetleme ve adli amaçlar doğrultusunda kaydedilir.
EN Development, testing, and production environments are separated. All changes are peer reviewed and logged for performance, audit, and forensic purposes prior to deployment into the production environment.
TR Çeşitliliğin araştırmalarda yenilikler yapılması için vazgeçilmez olduğu ve cinsiyet eşitliğinin de bunu sağlamakta kilit rolde olduğu yönünde yaygın olarak kabul edilen bir görüş bulunmaktadır
EN There is widespread agreement that fostering diversity is integral to innovation in research, and gender equality is key to achieving this
turco | inglês |
---|---|
cinsiyet | gender |
kilit | key |
kabul | agreement |
TR Bazı dergilerimiz gönderilen görüntüleri manuel bir görüntü işleme sürecinden geçirmeye başlamış durumdadır, ama bu taramanın tüm gönderimlerde yapılması yarı otomatik bir süreç gerektirecektir.
EN Some of our journals already pass submitted images through a manual image screening process, but bringing such screening to all submissions will require a semi-automated process.
turco | inglês |
---|---|
gönderilen | submitted |
manuel | manual |
tüm | all |
yarı | semi |
otomatik | automated |
TR Bunun yapılması, her yerde, tüm insanların sağlıkları ve yaşamlarının iyileşmesine katkı sağlayacaktır
EN This will contribute to improvement in the health and lives of all peoples, everywhere
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
katkı | contribute |
ın | of |
TR Akademiden ve sektörden araştırmacılar, geliştiriciler ve yazılım sağlayıcıların sunumlar yaptığı bu atölyede daha iyi bilim yapılması için mevcut ve gelecekteki teknoloji uygulamaları keşfedildi
EN With presentations from academia and industry, including researchers, developers and software providers, this workshop has been exploring current and future applications of technology for better science
turco | inglês |
---|---|
araştırmacılar | researchers |
geliştiriciler | developers |
sunumlar | presentations |
gelecekteki | future |
sağlayıcıları | providers |
TR Bilinçsiz önyargıyı fark etmek ve bastırmak bir beceridir ve tüm becerilerde olduğu gibi hatırlanması/pratiğinin yapılması gerekir
EN Recognizing and suppressing unconscious bias is a skill and like any other skill; you need to keep refreshing/practising regularly
turco | inglês |
---|---|
bilinçsiz | unconscious |
olduğu | is |
siz | you |
TR Daha sonra yapılacak büyük müzenin yerine, eskisine ek bir müze yapılması; burada da Sebastion yontularının sergilenmesine Kültür Bakanlığı, Anıtlar Kurulu tarafından karar verilmiştir.
EN The marble was brought from the cities’ one kilometers north of the marble quarries.
TR Birey, topluluk ve kurumların afete hazırlanmaları, risklerin azaltılması ve afet sonrasında yapılması gerekenlerle ilgili kapasite geliştirme ve koordinasyon çalışmaları yürütüyoruz.
EN We lead capacity building and coordination activities focusing on disaster risk reduction and response so that individuals, communities and institutions are prepared for disasters.
turco | inglês |
---|---|
birey | individuals |
topluluk | communities |
ve | and |
kurumların | institutions |
afet | disaster |
sonrasında | for |
kapasite | capacity |
koordinasyon | coordination |
çalışmaları | activities |
TR Online check-in yapılmazsa, havaalanında check-in işlemi için ödeme yapılması gerekebilir
EN If you don’t check-in online, you may need to pay for check-in at the airport
turco | inglês |
---|---|
online | online |
TR Geyre Vakfı?nın da Aphrodisias desteği ile yapılması planlanan çalışma ile ilgili raporlar bugün itibariyle henüz Bakanlığımız onayındadır.
EN As of today, the reports of the Geyre Foundation with the support of Aphrodisias have been approved by our Ministry.
turco | inglês |
---|---|
vakfı | foundation |
aphrodisias | aphrodisias |
raporlar | reports |
bugün | today |
itibariyle | as of |
TR VPN, bölgeye veya IP adresine göre kısıtlamalar yapılması durumunda web sitelerine erişimi engellemek için en iyi yöntemlerden biridir
EN VPN is one of the best methods to unblock access to websites in case of restrictions by region or IP address
turco | inglês |
---|---|
vpn | vpn |
veya | or |
adresine | address |
kısıtlamalar | restrictions |
durumunda | in case of |
erişimi | access |
biridir | is one |
TR Gönüllülerin belirlenmesi, iş planlarının yapılması ve faaliyetlerin Hayata Destek Derneği davranış kurallarına uygun bir şekilde yürütülmesinden sorumluyum
EN I am responsible for identifying volunteers and their work plans; conducting activities according to Support to Life code of behavior
turco | inglês |
---|---|
destek | support |
davranış | behavior |
TR Gönüllülerin belirlenmesi, iş planlarının yapılması ve faaliyetlerin Hayata Destek Derneği davranış kurallarına uygun bir şekilde yürütülmesinden sorumluyum
EN I am responsible for identifying volunteers and their work plans; conducting activities according to Support to Life code of behavior
turco | inglês |
---|---|
destek | support |
davranış | behavior |
TR Son teslim tarihleriniz sıkıdır ve içeriğinizde bir grup kişiye ulaşmanız gerekir ve bunun hızlı bir şekilde yapılması gerekir
EN You’ve got tight deadlines and you need to get a bunch of people across your content and you need it done fast
Mostrando 50 de 50 traduções