TR MIL-STD-810H 503.7 -4°F ila 140°F/-20°C ila 60°C (çalışma); -22°F ila 158°F/-30°C ila 70°C (çalışmazken)
TR MIL-STD-810H 503.7 -4°F ila 140°F/-20°C ila 60°C (çalışma); -22°F ila 158°F/-30°C ila 70°C (çalışmazken)
EN MIL-STD-810H 503.7 -4° F to 140° F/-20° C to 60° C (operating); -22° F to 158° F/-30° C to 70° C (non-operating)
turco | inglês |
---|---|
ila | to |
c | c |
çalışma | operating |
TR 5 ila 7 kişiyi tekil rahatlıkla taşıyabilecek, modern stil ve en yeni nesil motor ve teknolojilere sahip neşeli araçlardır
EN They are cheerful vehicles able to transport 5 to 7 people in singular comfort and boast modern styling and latest-generation engines and technologies
turco | inglês |
---|---|
modern | modern |
yeni | latest |
nesil | generation |
sahip | are |
TR 5 ila 7 kişiyi tekil rahatlıkla taşıyabilecek, modern stil ve en yeni nesil motor ve teknolojilere sahip neşeli araçlardır
EN They are cheerful vehicles able to transport 5 to 7 people in singular comfort and boast modern styling and latest-generation engines and technologies
turco | inglês |
---|---|
modern | modern |
yeni | latest |
nesil | generation |
sahip | are |
TR 5 ila 7 kişiyi tekil rahatlıkla taşıyabilecek, modern stil ve en yeni nesil motor ve teknolojilere sahip neşeli araçlardır
EN They are cheerful vehicles able to transport 5 to 7 people in singular comfort and boast modern styling and latest-generation engines and technologies
turco | inglês |
---|---|
modern | modern |
yeni | latest |
nesil | generation |
sahip | are |
TR Uygun olduğu takdirde ve aksi belirtilmedikçe tekil ifade edilen terimler çoğul kullanımlarını ve çoğul ifade edilen terimler tekil kullanımlarını da kapsamaktadır
EN All terms defined in the singular will have the same meanings when used in the plural and vice versa, where appropriate and unless otherwise specified
TR -4°F ila 140°F/-20°C ila 60°C arası
EN -4° F to 140° F/-20° C to 60° C
turco | inglês |
---|---|
ila | to |
c | c |
TR -4°F ila 140°F/-20°C ila 60°C arası
EN -4° F to 140° F/-20° C to 60° C
turco | inglês |
---|---|
ila | to |
c | c |
TR -22°F ila 158°F/-30°C ila 70°C arası
EN -22° F to 158° F/-30° C to 70° C
turco | inglês |
---|---|
ila | to |
c | c |
TR Genel nüfusun yüzde 18,4’ü, nüfusu 20.000 ila 50.000 arasında olan şehirlerde, yüzde 16,9’u, nüfusu 500.000’in üzerinde olan şehirlerde, yüzde 15’i ise nüfusu 10.000 ila 19.000 arası olan şehirlerde yaşıyor.
EN 3. 18.4 per cent of the population lives in cities of between 20,000 and 50,000 inhabitants. 16.9 per cent in cities with more than 500,000 inhabitants, 15 per cent in cities with 10,000 to 19,000 inhabitants.
turco | inglês |
---|---|
yüzde | per cent |
yaşıyor | lives |
TR C4 Cactus?un cesur ve yaratıcılığa karşı tekil bir tutumu vardır.
EN The C4 Cactus has a singular take on daring and creativity.
turco | inglês |
---|---|
cactus | cactus |
vardır | has |
TR Amaç, tekil vücut hücrelerini daha iyi anlamak; buna bağlı olarak da hücre kümelerindeki ve organlardaki hastalıkların mekanizmaları hakkında sonuçlar çıkarılmasına olanak sağlamak
EN Its goal is to gain a better understanding of the body’s individual cells – allowing conclusions to be drawn about the disease mechanisms of cell groups and organs
turco | inglês |
---|---|
vücut | body |
hücre | cell |
hakkında | about |
TR C4 Cactus?un cesur ve yaratıcılığa karşı tekil bir tutumu vardır.
EN The C4 Cactus has a singular take on daring and creativity.
turco | inglês |
---|---|
cactus | cactus |
vardır | has |
TR C4 Cactus?un cesur ve yaratıcılığa karşı tekil bir tutumu vardır.
EN The C4 Cactus has a singular take on daring and creativity.
turco | inglês |
---|---|
cactus | cactus |
vardır | has |
TR Amaç, tekil vücut hücrelerini daha iyi anlamak; buna bağlı olarak da hücre kümelerindeki ve organlardaki hastalıkların mekanizmaları hakkında sonuçlar çıkarılmasına olanak sağlamak
EN Its goal is to gain a better understanding of the body’s individual cells – allowing conclusions to be drawn about the disease mechanisms of cell groups and organs
turco | inglês |
---|---|
vücut | body |
hücre | cell |
hakkında | about |
TR Hastane ve muayenehanelerde çalışan doktorlardan farklı olarak bizim çalışmalarımızın odağında bireysel vakaların teşhis, ve tedavisine dönük tekil bir bakış değil, toplumun genelini göz önüne alan bir bakış yer alıyor
EN Unlike in a clinic or in medical practice, we do not focus on the diagnosis and treatment of individual cases, but take a broader perspective covering the whole population
turco | inglês |
---|---|
farklı | unlike |
değil | not |
TR Ucuz hosting ile harika bir web sitesi oluşturun. Uygun tekil bir pakette başarılı bir web sitesi için gereken bütün araçlar.
EN Start a beautiful website easily with cheap web hosting – all the tools for a successful site in a single affordable package.
TR Ek olarak eğer tercihinizi Hostinger'dan yana yaparsanız Tekil Web Hosting ile başlayabilir ve kolaylıkla yapılabilen yükseltmeler sayesinde web sitenizi kolaylıkla ölçeklendirebilirsiniz.
EN Additionally, if you use Hostinger, you can start with Single Shared Hosting, and easily scale your website through seamless upgrades.
TR Genellikle yalnızca günlük tekil yedekleme, yerinde depolama ve yavaş arayüzler gibi sınırlamaları vardır.VaultPress Backup avantajının kilidini açın:
EN They often have limitations, such as single daily backups only, on-site storage, and clunky interfaces.Unlock the VaultPress Backup advantage:
TR Tek bir kişiyi dahi arkada bırakmamak için…
EN To not leave a single person behind...
TR Kişiyi eylemlerinin yarattığı etkiler hakkında bilgilendirdiğimizde ve davranışlarını değiştirmesi için talepte bulunduğumuzda, özür dileyip değiştirmeye çalıştıkları sıklıkla olmuştur.
EN It has often happened that when we inform the person of the effects their actions are having and make a request that they change their behavior, they have apologized and sought to change.
turco | inglês |
---|---|
sıklıkla | often |
TR Ücretsiz arka planı kaldırma aracımız, başka bir resme yapıştırmak için bir kişiyi veya nesneyi hızlıca kesmeniz veya bir fotoğrafın arka planını kaldırmanız gerektiğinde günü kurtarır.
EN Our free remove background tool saves the day when you quickly need to cut out a person or object to paste into another picture, or to remove the background from a photo.
turco | inglês |
---|---|
başka | another |
veya | or |
hızlıca | quickly |
günü | day |
TR Almanya’nın araştırmacıları… Kendimiz ve dünya hakkında bildiklerimizi değiştiren üç kişiyi burada tanıyacakasınız.
EN Researchers from Germany – meet three people who have changed our understanding of ourselves and the world.
turco | inglês |
---|---|
almanya | germany |
ve | and |
dünya | world |
TR Doğum günü videonuza yaratıcı bir parıltı katın ve bu benzersiz hediye ile sevdiğiniz kişiyi şaşırtın
EN Give a creative spark to your happy birthday video and surprise your loved one with this unique gift
turco | inglês |
---|---|
doğum | birthday |
yaratıcı | creative |
hediye | gift |
TR Her bir bilete bir personel atarız ve o kişiyi rapor edilen alan adını izlemesi için görevlendiririz
EN We assign a staff member to each ticket and assign that person to monitor the reported domain name
turco | inglês |
---|---|
personel | staff |
o | that |
TR Almanya’nın araştırmacıları… Kendimiz ve dünya hakkında bildiklerimizi değiştiren üç kişiyi burada tanıyacakasınız.
EN Researchers from Germany – meet three people who have changed our understanding of ourselves and the world.
turco | inglês |
---|---|
almanya | germany |
ve | and |
dünya | world |
TR Bir Alman çiftçisi kaç kişiyi besliyor, Alman tarımı ne kadar „organik“? Bu olguları bilirsen, tarım konusundaki her sohbetin parlayan yıldızı olursun.
EN How many people does a farmer feed? To what extent is German agriculture organic? These facts will help you shine in any discussions on the topic.
turco | inglês |
---|---|
alman | german |
kaç | how many |
organik | organic |
tarım | agriculture |
TR Almanya’nın araştırmacıları… Kendimiz ve dünya hakkında bildiklerimizi değiştiren üç kişiyi burada tanıyacakasınız.
EN Researchers from Germany – meet three people who have changed our understanding of ourselves and the world.
turco | inglês |
---|---|
almanya | germany |
ve | and |
dünya | world |
TR Svenja: Birkaç ay içinde 300.000 kişiyi harekete geçirerek, iklimin korunmasını kamuoyunda daha güçlü biçimde tartıştık
EN Svenja: In just a few months we have mobilised 300,000 people, and climate change is now being increasingly discussed by the public
TR 15 Mart’ta sokağa çıkan ve sırf Almanya’da sayısı 300.000 kişiyi bulan boykotçuların her birine ilham verdiğimizi umut ediyoruz
EN I hope we gave impetus to every single one of the 300,000 strikers who took to the streets on 15 March in Germany alone
turco | inglês |
---|---|
mart | march |
almanya | germany |
umut | hope |
ın | of |
TR Daha önce de belirttiğimiz gibi, denetim araçları genellikle sitenizin SEO'sunu yönetmesi için bir kişiyi işe almaktan çok daha ekonomiktir
EN As we mentioned earlier on in is that audit tools are usually far more affordable than hiring an individual to manage your site’s SEO
turco | inglês |
---|---|
denetim | audit |
sitenizin | your site |
seo | seo |
TR Pazarlama: Sitenizi sattıran şey budur. Akılda kalıcı metin ve CTA'larla arama yapan kişiyi rakipler yerine sizin sitenize tıklaması için etkileyin.
EN Marketing: This is what sells your site. Influence the searcher to click on your site instead of the competition with catchy copy and CTAs.
turco | inglês |
---|---|
pazarlama | marketing |
sitenizi | your site |
TR Herhangi bir ilgili kişiyi veya müşteri adayı verilerini belirleyip birleştirerek hata olasılığını ortadan kaldırın.
EN Eliminate overlaps in your data by identifying & merging any contact or lead duplications.
turco | inglês |
---|---|
verilerini | data |
kaldırın | eliminate |
TR Örneğin, bir mahkeme davasında, bir tanıklığın yanlış bir şekilde transkripsiyonu, bir kişiyi haksız yere mahkum edebilir veya serbest bırakabilir
EN In a court case, for example, a wrong transcription of a testimony can get a person wrongfully convicted or freed
turco | inglês |
---|---|
mahkeme | court |
yanlış | wrong |
transkripsiyonu | transcription |
edebilir | can |
veya | or |
TR Kişiyi eylemlerinin yarattığı etkiler hakkında bilgilendirdiğimizde ve davranışlarını değiştirmesi için talepte bulunduğumuzda, özür dileyip değiştirmeye çalıştıkları sıklıkla olmuştur.
EN It has often happened that when we inform the person of the effects their actions are having and make a request that they change their behavior, they have apologized and sought to change.
turco | inglês |
---|---|
sıklıkla | often |
TR WhatsApp grubundaki bir sosyal yardım talebine yanıt verirken, lütfen yanıt verdiğinizi bildirin ve ardından erişim talebinde bulunan kişiyi doğrudan arayın
EN When responding to an outreach request on the WhatsApp group, please post that you are responding and then call the person requesting outreach directly
turco | inglês |
---|---|
doğrudan | directly |
TR Belirli üyelerle düzenli sosyal yardım aramaları yapmayı deneyebilir ve ayarlayabilirsiniz. Belki her hafta aynı gün aynı saatte aynı kişiyi ararsınız. Belki de sponsorunuzla günlük bir görüşme ayarladınız.
EN You can try and set up regular outreach calls with specific members. Maybe you call the same person on the same day at the same time every week. Maybe you set up a daily call with your sponsor.
turco | inglês |
---|---|
belirli | specific |
düzenli | regular |
aramaları | calls |
belki | maybe |
TR Bağımlı insanlar genellikle sorunları gizler ve sevdiklerini davranışlarının sonuçlarından korur, kişiyi kontrol etmeye ve düzeltmeye ve sevgisini ve onayını kazanmaya aşırı derecede bağlanır.
EN Codependent people often cover up problems and shield their loved ones from the consequences of their behavior, becoming extremely attached to controlling and fixing the person and winning their love and approval.
turco | inglês |
---|---|
insanlar | people |
genellikle | often |
sorunları | problems |
ve | and |
ın | of |
TR Kişisel Veriler, yaşayan bir kişi (bir "Veri Sahibi") ile ilgili olan ve söz konusu kişiyi, tek başına veya diğer bilgilerle birlikte makul bir şekilde tanımlayan veya tanımlayabilecek olan bilgiler anlamına gelir.
EN Personal Data means information relating to a living individual (a "Data Subject") who is, or can be, reasonably identified from information, either alone or in conjunction with other information.
TR Kişisel Veriler, yaşayan bir kişi (bir "Veri Sahibi") ile ilgili olan ve söz konusu kişiyi, tek başına veya diğer bilgilerle birlikte makul bir şekilde tanımlayan veya tanımlayabilecek olan bilgiler anlamına gelir.
EN Personal Data means information relating to a living individual (a "Data Subject") who is, or can be, reasonably identified from information, either alone or in conjunction with other information.
TR Kişisel Veriler, yaşayan bir kişi (bir "Veri Sahibi") ile ilgili olan ve söz konusu kişiyi, tek başına veya diğer bilgilerle birlikte makul bir şekilde tanımlayan veya tanımlayabilecek olan bilgiler anlamına gelir.
EN Personal Data means information relating to a living individual (a "Data Subject") who is, or can be, reasonably identified from information, either alone or in conjunction with other information.
TR Kişisel Veriler, yaşayan bir kişi (bir "Veri Sahibi") ile ilgili olan ve söz konusu kişiyi, tek başına veya diğer bilgilerle birlikte makul bir şekilde tanımlayan veya tanımlayabilecek olan bilgiler anlamına gelir.
EN Personal Data means information relating to a living individual (a "Data Subject") who is, or can be, reasonably identified from information, either alone or in conjunction with other information.
TR Kişisel Veriler, yaşayan bir kişi (bir "Veri Sahibi") ile ilgili olan ve söz konusu kişiyi, tek başına veya diğer bilgilerle birlikte makul bir şekilde tanımlayan veya tanımlayabilecek olan bilgiler anlamına gelir.
EN Personal Data means information relating to a living individual (a "Data Subject") who is, or can be, reasonably identified from information, either alone or in conjunction with other information.
TR Kişisel Veriler, yaşayan bir kişi (bir "Veri Sahibi") ile ilgili olan ve söz konusu kişiyi, tek başına veya diğer bilgilerle birlikte makul bir şekilde tanımlayan veya tanımlayabilecek olan bilgiler anlamına gelir.
EN Personal Data means information relating to a living individual (a "Data Subject") who is, or can be, reasonably identified from information, either alone or in conjunction with other information.
TR Kişisel Veriler, yaşayan bir kişi (bir "Veri Sahibi") ile ilgili olan ve söz konusu kişiyi, tek başına veya diğer bilgilerle birlikte makul bir şekilde tanımlayan veya tanımlayabilecek olan bilgiler anlamına gelir.
EN Personal Data means information relating to a living individual (a "Data Subject") who is, or can be, reasonably identified from information, either alone or in conjunction with other information.
TR Kişisel Veriler, yaşayan bir kişi (bir "Veri Sahibi") ile ilgili olan ve söz konusu kişiyi, tek başına veya diğer bilgilerle birlikte makul bir şekilde tanımlayan veya tanımlayabilecek olan bilgiler anlamına gelir.
EN Personal Data means information relating to a living individual (a "Data Subject") who is, or can be, reasonably identified from information, either alone or in conjunction with other information.
TR Kişisel Veriler, yaşayan bir kişi (bir "Veri Sahibi") ile ilgili olan ve söz konusu kişiyi, tek başına veya diğer bilgilerle birlikte makul bir şekilde tanımlayan veya tanımlayabilecek olan bilgiler anlamına gelir.
EN Personal Data means information relating to a living individual (a "Data Subject") who is, or can be, reasonably identified from information, either alone or in conjunction with other information.
TR Kişisel Veriler, yaşayan bir kişi (bir "Veri Sahibi") ile ilgili olan ve söz konusu kişiyi, tek başına veya diğer bilgilerle birlikte makul bir şekilde tanımlayan veya tanımlayabilecek olan bilgiler anlamına gelir.
EN Personal Data means information relating to a living individual (a "Data Subject") who is, or can be, reasonably identified from information, either alone or in conjunction with other information.
TR Kişisel Veriler, yaşayan bir kişi (bir "Veri Sahibi") ile ilgili olan ve söz konusu kişiyi, tek başına veya diğer bilgilerle birlikte makul bir şekilde tanımlayan veya tanımlayabilecek olan bilgiler anlamına gelir.
EN Personal Data means information relating to a living individual (a "Data Subject") who is, or can be, reasonably identified from information, either alone or in conjunction with other information.
TR Kişisel Veriler, yaşayan bir kişi (bir "Veri Sahibi") ile ilgili olan ve söz konusu kişiyi, tek başına veya diğer bilgilerle birlikte makul bir şekilde tanımlayan veya tanımlayabilecek olan bilgiler anlamına gelir.
EN Personal Data means information relating to a living individual (a "Data Subject") who is, or can be, reasonably identified from information, either alone or in conjunction with other information.
TR Kişisel Veriler, yaşayan bir kişi (bir "Veri Sahibi") ile ilgili olan ve söz konusu kişiyi, tek başına veya diğer bilgilerle birlikte makul bir şekilde tanımlayan veya tanımlayabilecek olan bilgiler anlamına gelir.
EN Personal Data means information relating to a living individual (a "Data Subject") who is, or can be, reasonably identified from information, either alone or in conjunction with other information.
Mostrando 50 de 50 traduções