EN Large area of hexagonal shape cooling mesh reduces wind resistance and wind noise, increase airflow through the area. Supports all 17-inch and below of the major laptops in market.
EN Large area of hexagonal shape cooling mesh reduces wind resistance and wind noise, increase airflow through the area. Supports all 17-inch and below of the major laptops in market.
TR Altıgen şekilli soğutma ağının geniş alanı rüzgâr direncini ve rüzgâr sesini azaltır, alandaki hava akımını arttırır. Piyasadaki en büyük dizüstü bilgisayarların 17 inç ve altını destekler.
inglês | turco |
---|---|
cooling | soğutma |
reduces | azaltır |
wind | rüzgâr |
supports | destekler |
and | ve |
area | alan |
of | in |
large | büyük |
major | en |
EN Because only around 60 percent of the nominal wind power that is generated there can actually be used at present, hydrogen production would increase the efficiency of the offshore wind farms significantly.
TR Hesaplara göre rüzgârdan elde edilen elektriğin şu anda sadece yaklaşık yüzde 60’ı gerçekten kullanılabildiği için, hidrojen üretimi deniz üstü rüzgâr çiftliklerinin verimliliğini belirgin ölçüde yükseltecektir.
inglês | turco |
---|---|
percent | yüzde |
wind | rüzgâr |
actually | gerçekten |
hydrogen | hidrojen |
efficiency | verimliliğini |
production | üretimi |
at | de |
the | anda |
only | sadece |
EN In the end, individual end-users often get the software at zero cost, while corporate customers are often happy to pay for more support.
TR Sonuç olarak, kurumsal müşteriler daha fazla destek almak için ödeme yapmaktan mutluyken, bireysel son kullanıcılar ise genellikle sıfır maliyetle yazılım elde ederler.
inglês | turco |
---|---|
often | genellikle |
zero | sıfır |
corporate | kurumsal |
customers | müşteriler |
support | destek |
users | kullanıcılar |
software | yazılım |
individual | bireysel |
pay | ödeme |
get | elde |
the | ise |
EN If you’ve gathered survey results or you’re determining how often something occurs, visualizing these numbers in a histogram allows you to easily pinpoint which range has your variable occur most often.
TR Anket sonuçlarını topladıysanız veya bir şeyin ne sıklıkla meydana geldiğini belirliyorsanız, bu sayıları bir histogramda görselleştirmek, değişkeninizin en sık hangi aralıkta meydana geldiğini kolayca belirlemenizi sağlar.
inglês | turco |
---|---|
survey | anket |
allows | sağlar |
easily | kolayca |
most | en |
or | veya |
often | sıklıkla |
occurs | meydana |
results | sonuçlarını |
these | bu |
a | bir |
EN Refugees often find it difficult to find gainful employment – often, their attempts to get a job are thwarted by red tape
TR İşe alınmaları sıkça bürokratik engellere takılıyor
EN In reality, of course, there is often a certain amount of pressure on members of parliament to follow their party leadership – this is often referred to as party discipline
TR Öte yandan gerçeklikte çoğu zaman meclis grubu yönetiminin milletvekilleri üzerinde belli bir baskısı olabiliyor; bu durum genelde meclis grubu disiplini olarak tanımlanıyor
inglês | turco |
---|---|
certain | belli |
often | genelde |
this | bu |
a | bir |
on | üzerinde |
EN All of this uses energy, and all of it causes CO2 emissions.
TR Bunların tümü enerji kullanır ve tamamı CO2 emisyonlarına neden olur.
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
uses | kullanır |
energy | enerji |
and | ve |
emissions | emisyonları |
EN JournalingJournaling and reflecting on your feelings, struggles and goals can help you develop perspective about your addiction and its underlying causes
TR günlük kaydıDuygularınızı, mücadelelerinizi ve hedeflerinizi günlüğe kaydetmek ve yansıtmak, bağımlılığınız ve altında yatan nedenler hakkında bir bakış açısı geliştirmenize yardımcı olabilir
inglês | turco |
---|---|
can | olabilir |
perspective | bakış |
help | yardımcı |
about | hakkında |
and | ve |
EN We present society’s indispensable helpers: volunteers. Germans give a great deal of their time to different causes.
TR Yaz tatili nihayet başladı! Tatil havası tüm ülkeyi etkisi altına aldı. Peki Almanlar nerelere seyahat ediyor ve hangi tatil türlerini tercih ediyor?
inglês | turco |
---|---|
germans | almanlar |
their | ve |
to | tüm |
of | hangi |
EN It does not cover regular wear and tear, including but not limited to, breakage due to abuse, improper usage, water damage or other causes attributable to events outside the manufacturing process
TR Yıpranma ve yırtılma dahil ama bunlarla sınırlı olmamak üzere, kötüye kullanım, yanlış kullanım, su ile zarar verme veya imalat süreci dışındaki olaylara atfedilebilecek diğer sebeplerden dolayı kırılma kapsanmamaktadır
inglês | turco |
---|---|
usage | kullanım |
water | su |
damage | zarar |
other | diğer |
outside | dışındaki |
manufacturing | imalat |
process | süreci |
limited | sınırlı |
including | dahil |
and | ve |
but | ama |
or | veya |
EN The absence of a separate regulation on social cooperatives or the lack of a different process causes various difficulties in the field
TR Sosyal kooperatiflere ilişkin ayrı bir düzenleme bulunmaması ya da farklı bir süreç yürütülmemesi alanda çeşitli zorluklar yaşanmasına neden olmaktadır
inglês | turco |
---|---|
regulation | düzenleme |
social | sosyal |
separate | ayrı |
process | süreç |
in | da |
different | farklı |
various | çeşitli |
EN Features a strong adhesive that causes the label to tear if tampered with.
TR Etiketin kurcalandığı takdirde yırtılmasına neden olan güçlü bir yapışkana sahiptir.
inglês | turco |
---|---|
features | sahiptir |
if | takdirde |
strong | güçlü |
to | neden |
EN Investigating the Causes and Incidence of Mortality in Patients Using Biological Disease Modifying Antirheumatic Drug (DMARD) and the Mortality Rates Thereof Compared to the General Population
TR Biyolojik Hastalık Modifiye Edici Antiromatizmal İlaç (bDMARD) Kullanan Hastaların Mortalite Nedenlerinin, Mortalite İnsidanslarının ve Genel Topluma Oranla Mortalite Oranlarının Araştırılması
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
biological | biyolojik |
general | genel |
to | kullanan |
EN Comparison Of Death Numbers And Causes in Kayseri Province Before And During The Covid Pandemic, In The First Five Months Of 2019-2020
TR Kayseri’de 2020 Yılı İlk Beş Ayının Ölüm Sayı Ve Nedenlerinin Bir Önceki Yıl İle Karşılaştırılması
inglês | turco |
---|---|
months | ay |
and | ve |
five | bir |
EN Investigation of Causes of Infant Death in Kayseri Province in 2017
TR Kayseri İli 2017 Yılı Bebek Ölüm Nedenlerinin İncelenmesi
inglês | turco |
---|---|
infant | bebek |
kayseri | kayseri |
EN Evaluation of Causes Application on Medical Board
TR Sağlık Kuruluna Başvuru Nedenlerinin Değerlendirilmesi
inglês | turco |
---|---|
application | başvuru |
medical | sağlık |
EN We present society’s indispensable helpers: volunteers. Germans give a great deal of their time to different causes.
TR Yaz tatili nihayet başladı! Tatil havası tüm ülkeyi etkisi altına aldı. Peki Almanlar nerelere seyahat ediyor ve hangi tatil türlerini tercih ediyor?
inglês | turco |
---|---|
germans | almanlar |
their | ve |
to | tüm |
of | hangi |
EN However, textile manufacturing causes ecological damage: toxic sewage, microplastics in the oceans and high levels of energy and water consumption are the downsides.
TR Gelgelelim, tekstil imalatı çevre tahribine neden oluyor: Zehirli atık sular, mikroplastik dolu denizler ve yüksek miktarda enerji ve su tüketimi, madalyonun öbür yüzü.
inglês | turco |
---|---|
textile | tekstil |
manufacturing | imalat |
and | ve |
energy | enerji |
water | su |
consumption | tüketimi |
high | yüksek |
EN Dr Asifa Akhtar: Identifying the causes of a childhood disease
TR Dr. Asifa Akhtar: Çocuk hastalığının genetik şifresini çözdü
inglês | turco |
---|---|
disease | hastalığı |
of | nın |
EN At the same time, measures against illegal migration and human trafficking are to be strengthened and action taken against the causes of migration and displacement.
TR Aynı zamanda yasa dışı göç ve insan ticaretiyle mücadele önlemleri güçlendirilirken göçe yol açan nedenlerle mücadele edilecek.
inglês | turco |
---|---|
time | zamanda |
migration | göç |
human | insan |
measures | önlemleri |
and | ve |
to | e |
the | aynı |
EN Features a strong adhesive that causes the label to tear if tampered with.
TR Etiketin kurcalandığı takdirde yırtılmasına neden olan güçlü bir yapışkana sahiptir.
inglês | turco |
---|---|
features | sahiptir |
if | takdirde |
strong | güçlü |
to | neden |
EN We stand in solidarity with causes dedicated to privacy and to other fundamental human rights
TR Gizlilik ve diğer temel insan haklarını savunan her amaçla dayanışma içindeyiz
inglês | turco |
---|---|
solidarity | dayanışma |
privacy | gizlilik |
and | ve |
other | diğer |
fundamental | temel |
human | insan |
to | her |
EN Fabricated or meaningfully manipulated visual or audio content that erodes trust or causes harm
TR Güveni sarsan veya zarara yol açan, uydurma veya anlamlı şekilde değiştirilmiş görsel içerikler veya ses içerikler
inglês | turco |
---|---|
or | veya |
visual | görsel |
audio | ses |
trust | güveni |
that | şekilde |
EN If you are working with a stylus tablet, select or deselect Pen Pressure. When this option is selected, an increase in pen pressure causes the width to decrease.
TR Stilus tabletiyle çalışıyorsanız, Kalem Basıncı'nı işaretleyin veya işareti kaldırın. Bu seçenek işaretliyse, kalem basıncındaki artış, genişliğin azalmasına neden olur.
inglês | turco |
---|---|
working | iş |
select | seç |
option | seçenek |
increase | artış |
to | neden |
this | bu |
or | veya |
EN Our technology, our values, and our reach enable us to amplify these voices, ensure they are heard, and advocate for their causes.
TR Teknolojimiz, değerlerimiz ve erişim gücümüz bu popülasyonların seslerini yükseltmemize, duyulmalarını sağlamamıza ve davalarını desteklememize olanak tanır.
inglês | turco |
---|---|
these | bu |
and | ve |
EN Our technology, our values, and our reach enable us to amplify these voices, ensure they are heard, and advocate for their causes.
TR Teknolojimiz, değerlerimiz ve erişim gücümüz bu popülasyonların seslerini yükseltmemize, duyulmalarını sağlamamıza ve davalarını desteklememize olanak tanır.
inglês | turco |
---|---|
these | bu |
and | ve |
EN Our technology, our values, and our reach enable us to amplify these voices, ensure they are heard, and advocate for their causes.
TR Teknolojimiz, değerlerimiz ve erişim gücümüz bu popülasyonların seslerini yükseltmemize, duyulmalarını sağlamamıza ve davalarını desteklememize olanak tanır.
inglês | turco |
---|---|
these | bu |
and | ve |
EN Our technology, our values, and our reach enable us to amplify these voices, ensure they are heard, and advocate for their causes.
TR Teknolojimiz, değerlerimiz ve erişim gücümüz bu popülasyonların seslerini yükseltmemize, duyulmalarını sağlamamıza ve davalarını desteklememize olanak tanır.
inglês | turco |
---|---|
these | bu |
and | ve |
EN Our technology, our values, and our reach enable us to amplify these voices, ensure they are heard, and advocate for their causes.
TR Teknolojimiz, değerlerimiz ve erişim gücümüz bu popülasyonların seslerini yükseltmemize, duyulmalarını sağlamamıza ve davalarını desteklememize olanak tanır.
inglês | turco |
---|---|
these | bu |
and | ve |
EN Our technology, our values, and our reach enable us to amplify these voices, ensure they are heard, and advocate for their causes.
TR Teknolojimiz, değerlerimiz ve erişim gücümüz bu popülasyonların seslerini yükseltmemize, duyulmalarını sağlamamıza ve davalarını desteklememize olanak tanır.
inglês | turco |
---|---|
these | bu |
and | ve |
EN Our technology, our values, and our reach enable us to amplify these voices, ensure they are heard, and advocate for their causes.
TR Teknolojimiz, değerlerimiz ve erişim gücümüz bu popülasyonların seslerini yükseltmemize, duyulmalarını sağlamamıza ve davalarını desteklememize olanak tanır.
inglês | turco |
---|---|
these | bu |
and | ve |
EN Our technology, our values, and our reach enable us to amplify these voices, ensure they are heard, and advocate for their causes.
TR Teknolojimiz, değerlerimiz ve erişim gücümüz bu popülasyonların seslerini yükseltmemize, duyulmalarını sağlamamıza ve davalarını desteklememize olanak tanır.
inglês | turco |
---|---|
these | bu |
and | ve |
EN Our technology, our values, and our reach enable us to amplify these voices, ensure they are heard, and advocate for their causes.
TR Teknolojimiz, değerlerimiz ve erişim gücümüz bu popülasyonların seslerini yükseltmemize, duyulmalarını sağlamamıza ve davalarını desteklememize olanak tanır.
inglês | turco |
---|---|
these | bu |
and | ve |
EN Our technology, our values, and our reach enable us to amplify these voices, ensure they are heard, and advocate for their causes.
TR Teknolojimiz, değerlerimiz ve erişim gücümüz bu popülasyonların seslerini yükseltmemize, duyulmalarını sağlamamıza ve davalarını desteklememize olanak tanır.
inglês | turco |
---|---|
these | bu |
and | ve |
EN Our technology, our values, and our reach enable us to amplify these voices, ensure they are heard, and advocate for their causes.
TR Teknolojimiz, değerlerimiz ve erişim gücümüz bu popülasyonların seslerini yükseltmemize, duyulmalarını sağlamamıza ve davalarını desteklememize olanak tanır.
inglês | turco |
---|---|
these | bu |
and | ve |
EN Our technology, our values, and our reach enable us to amplify these voices, ensure they are heard, and advocate for their causes.
TR Teknolojimiz, değerlerimiz ve erişim gücümüz bu popülasyonların seslerini yükseltmemize, duyulmalarını sağlamamıza ve davalarını desteklememize olanak tanır.
inglês | turco |
---|---|
these | bu |
and | ve |
EN Customer service brands, non-profit causes, charitable activities, and those in the educational industry use the Caregiver archetype for their brand storytelling.
TR Müşteri hizmetleri markaları, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar, hayırsever faaliyetler ve eğitim sektöründekiler marka hikâyelerini anlatmak için Bakıcı arketipini kullanır.
inglês | turco |
---|---|
activities | faaliyetler |
educational | eğitim |
industry | sektör |
profit | kâr |
brands | markalar |
customer | müşteri |
and | ve |
brand | marka |
for | için |
EN The Wind In Alaçatı Blows For Koruncuklar!
TR Alaçatı'nın Rüzgarı Koruncuklar İçin Esti!
inglês | turco |
---|---|
wind | rüzgar |
EN Evanescence is a Grammy-winning band founded in Little Rock, Arkansas, United States in 1995 by singer/pianist Amy Lee and guitarist Ben Moody (who left in 2003). After recording private albums, the band signed to Wind-up Records and re… read more
TR Evanescence, Amerikalı rock grubudur. 1995 yılında piyanist/vokalist Amy Lee ve gitarist Ben Moody tarafından Little Rock, Arkansas'ta kurulmuştur. İki özel EP ve Origin adlı demo CD'nin kaydedilmesinin ardından, grup ilk uz… Devamını oku
EN Igrek Foundry & Machine Tools | Ductile Iron, Gray Iron, Casting Industry, Wind Power, Foundry Turkey, Steel Foundry, Casting for heavy industry
TR İğrek Makina Döküm & Takım Tezgahları | Sfero Döküm, Pik Döküm, Rüzgar Enerjisi, Isıl İşlem, Takım Tezgahları, Ağır Sanayi için döküm üretimi
inglês | turco |
---|---|
casting | döküm |
industry | sanayi |
wind | rüzgar |
for | için |
machine | takım |
EN Travel Airline Scale Horizon Wind Land Landmark Raptor World Plane Tour Tourism Tourist Fly Flying Travel agent Travel team Travel club Travel agency Web Gradient Blue planet Planet
TR Seyahat Havayolu Ölçek Ufuk Rüzgâr Kara Dönüm noktası Yırtıcı hayvan Dünya Uçak Tur Turizm Turist Uçmak Uçan Seyahat acentesi Seyahat takımı Seyahat kulübü Seyahat acentası Ağ Gradyan Mavi gezegen Gezegen
inglês | turco |
---|---|
travel | seyahat |
airline | havayolu |
wind | rüzgâr |
world | dünya |
tourism | turizm |
tourist | turist |
agency | acentesi |
gradient | gradyan |
blue | mavi |
planet | gezegen |
flying | uçan |
team | takımı |
EN Germany is relying on disruptive innovation. We present four practical ideas. Part 1: high-altitude wind turbines
TR Türkiye Otomobil Girişim Gurubu TOGG, 2022 yılında ilk otomobilini piyasaya sürmeye hazırlanıyor ve uzun vadede Almanya’ya da ihraç etmeyi planlıyor.
EN PC Tedarik company owner Islam CALIK: Until today, ISAF Exhibition has been a driving force or a strong wind activating the existing force and potential during periods when the industry is stable or in recession
TR PC Tedarik şirket sahibi İslam ÇALIK; ISAF Fuarı bugüne kadar, Sektörün stabil olduğu ya da durgunluk yaşadığı dönemlerde mevcut gücün ve potansiyelin yeniden hareketlenmesini sağlayan itici güç veya kuvvetli bir rüzgar olmuştur
inglês | turco |
---|---|
wind | rüzgar |
industry | sektör |
pc | pc |
company | şirket |
and | ve |
in | da |
owner | sahibi |
is | olduğu |
or | veya |
EN Igrek Foundry & Machine Tools | Ductile Iron, Gray Iron, Casting Industry, Wind Power, Foundry Turkey, Steel Foundry, Casting for heavy industry
TR İğrek Makina Döküm & Takım Tezgahları | Sfero Döküm, Pik Döküm, Rüzgar Enerjisi, Isıl İşlem, Takım Tezgahları, Ağır Sanayi için döküm üretimi
inglês | turco |
---|---|
casting | döküm |
industry | sanayi |
wind | rüzgar |
for | için |
machine | takım |
EN Imprint - Igrek Foundry & Machine Tools | Ductile Iron, Gray Iron, Casting Industry, Wind Power, Foundry Turkey, Steel Foundry, Casting for heavy industry
TR Firma Bilgileri - İğrek Makina Döküm & Takım Tezgahları | Sfero Döküm, Pik Döküm, Rüzgar Enerjisi, Isıl İşlem, Ağır Sanayi için döküm üretimi | İğrek Makina Döküm & Takım Tezgahları
inglês | turco |
---|---|
casting | döküm |
industry | sanayi |
wind | rüzgar |
for | için |
machine | takım |
EN Careers - Igrek Foundry & Machine Tools | Ductile Iron, Gray Iron, Casting Industry, Wind Power, Foundry Turkey, Steel Foundry, Casting for heavy industry
TR Kariyer - İğrek Makina Döküm & Takım Tezgahları | Sfero Döküm, Pik Döküm, Rüzgar Enerjisi, Isıl İşlem, Ağır Sanayi için döküm üretimi | İğrek Makina Döküm & Takım Tezgahları
inglês | turco |
---|---|
careers | kariyer |
casting | döküm |
industry | sanayi |
wind | rüzgar |
for | için |
machine | takım |
EN Production - Igrek Foundry & Machine Tools | Ductile Iron, Gray Iron, Casting Industry, Wind Power, Foundry Turkey, Steel Foundry, Casting for heavy industry
TR Üretim - İğrek Makina Döküm & Takım Tezgahları | Sfero Döküm, Pik Döküm, Rüzgar Enerjisi, Isıl İşlem, Ağır Sanayi için döküm üretimi
inglês | turco |
---|---|
casting | döküm |
industry | sanayi |
wind | rüzgar |
for | için |
production | üretimi |
machine | takım |
EN Machining - Igrek Foundry & Machine Tools | Ductile Iron, Gray Iron, Casting Industry, Wind Power, Foundry Turkey, Steel Foundry, Casting for heavy industry
TR İşleme - İğrek Makina Döküm & Takım Tezgahları | Sfero Döküm, Pik Döküm, Rüzgar Enerjisi, Isıl İşlem, Ağır Sanayi için döküm üretimi
inglês | turco |
---|---|
casting | döküm |
industry | sanayi |
wind | rüzgar |
for | için |
machine | takım |
EN Pattern - Igrek Foundry & Machine Tools | Ductile Iron, Gray Iron, Casting Industry, Wind Power, Foundry Turkey, Steel Foundry, Casting for heavy industry
TR Model - İğrek Makina Döküm & Takım Tezgahları | Sfero Döküm, Pik Döküm, Rüzgar Enerjisi, Isıl İşlem, Ağır Sanayi için döküm ve takım tezgahları üretimi
inglês | turco |
---|---|
casting | döküm |
industry | sanayi |
wind | rüzgar |
for | için |
machine | takım |
EN Foundry - Igrek Foundry & Machine Tools | Ductile Iron, Gray Iron, Casting Industry, Wind Power, Foundry Turkey, Steel Foundry, Casting for heavy industry
TR Döküm - İğrek Makina Döküm & Takım Tezgahları | Sfero Döküm, Pik Döküm, Rüzgar Enerjisi, Isıl İşlem, Ağır Sanayi için döküm ve takım tezgahları üretimi
inglês | turco |
---|---|
casting | döküm |
industry | sanayi |
wind | rüzgar |
for | için |
machine | takım |
Mostrando 50 de 50 traduções