EN This business is growing: while 25 to 40 trains a week travelled between Duisburg and China in 2019, the total rose to up to 60 trains a week in the second quarter of 2020
"trains a day" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
EN This business is growing: while 25 to 40 trains a week travelled between Duisburg and China in 2019, the total rose to up to 60 trains a week in the second quarter of 2020
TR Liman faaliyetlerinde sürekli bir artış gözlemleniyor: 2019’da Duisburg ile Çin arasında haftada 35 ila 40 tren sefer yaparken, 2020’nin ikinci çeyreğinde bu sayı 60’a kadar yükseldi
inglês | turco |
---|---|
week | haftada |
this | bu |
second | ikinci |
and | da |
between | arası |
to | kadar |
total | bir |
of | in |
EN The Port of Hamburg rail system carries over 200 freight trains a day with over 5,500 trucks; the port’s own rail network has some 300 kilometres of track
TR Hamburg limanı demiryolunda, limanın yaklaşık 300 kilometre uzunluğundaki demiryolu ağı üzerinde, her gün 200’den fazla yük treniyle 5.500’den fazla vagon taşınıyor
inglês | turco |
---|---|
hamburg | hamburg |
kilometres | kilometre |
network | ağı |
of | her |
EN "Great museum for mechanic lovers: cars, bikes, bicycles, trains, ships and a lot other stuff. Consider that it will take at least 4 hours."
TR "Klasik arabalar ve motorlar, endüstriyel ekipmanlar, hayallerle dolu küçük evler, kısaca herşeyi burada bulabilirsiniz.. Rahmi Koç'a ve Koç ailesine böyle güzel bir müze için sonsuz teşekkürler."
inglês | turco |
---|---|
great | güzel |
museum | müze |
cars | arabalar |
and | ve |
a | bir |
for | için |
EN It’s critical that trains traverse it quickly, easily, and safely.
TR Trenlerin hızlı, kolay ve güvenli bir şekilde geçmesi kritik öneme sahip.
inglês | turco |
---|---|
critical | kritik |
safely | güvenli bir şekilde |
quickly | hızlı |
and | ve |
easily | kolay |
EN “The capacity of the existing tunnel isn’t sufficient to drive enough trains” to meet passenger- and freight-transportation needs, Angeltveit explains
TR Angeltveit, "Mevcut tünelin kapasitesi, yolcu ve yük taşıma ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli miktarda tren kullanmak için yeterli değil" diye açıklıyor
inglês | turco |
---|---|
capacity | kapasitesi |
passenger | yolcu |
needs | ihtiyaçlarını |
meet | karşılamak |
drive | kullanmak |
and | ve |
existing | mevcut |
the | değil |
to | için |
enough | yeterli |
EN When the new double-track railway is complete, more trains will be able to transport more people and cargo between Arna and Bergen, at faster speeds, and at more frequent intervals.
TR Yeni çift hatlı demiryolu tamamlandığında daha fazla tren, Arna ve Bergen arasında daha fazla insanı ve yükü daha hızlı ve daha sık aralıklarla taşıyabilecek.
inglês | turco |
---|---|
people | insan |
frequent | sık |
double | çift |
faster | hızlı |
new | yeni |
and | ve |
at | nda |
between | arası |
EN Gather the details of your flights, trains, hotels... in one single spot!
TR Uçuş, tren, otel ayrıntılarınızı bir noktada toplayın!
inglês | turco |
---|---|
hotels | otel |
gather | toplayın |
details | ayrıntıları |
EN The Environmental Technology degree program at the HAW Hamburg trains students to shape this development
TR Örneğin HAW Hamburg „Çevre Teknolojisi“ anabilim dalı, üniversitelileri bu gelişmeyi şekillendirmeleri için eğitiyor
inglês | turco |
---|---|
technology | teknolojisi |
hamburg | hamburg |
to | e |
EN Gather the details of your flights, trains, hotels... in one single spot!
TR Uçuş, tren, otel ayrıntılarınızı bir noktada toplayın!
inglês | turco |
---|---|
hotels | otel |
gather | toplayın |
details | ayrıntıları |
EN The Environmental Technology degree program at the HAW Hamburg trains students to shape this development
TR Örneğin HAW Hamburg „Çevre Teknolojisi“ anabilim dalı, üniversitelileri bu gelişmeyi şekillendirmeleri için eğitiyor
inglês | turco |
---|---|
technology | teknolojisi |
hamburg | hamburg |
to | e |
EN Easily storable, it can replace fossil fuels in virtually every situation: in lorries, cars and trains, and in the production of steel, cement and chemicals.
TR Kolay depolanıyor ve hemen hemen her alanda fosil yakıtların yerin alabilecek özellikte: kamyonlarda, arabalarda ya da trenlerde; çelik, çimento ya da kimyasal madde üretiminde.
inglês | turco |
---|---|
easily | kolay |
steel | çelik |
in | da |
and | ve |
of | her |
EN The first two hydrogen-powered trains were already launched in Germany in 2018
TR Almanya’nın hidrojenle çalışan ilk iki treni 2018’de seferlerine başladı
inglês | turco |
---|---|
first | ilk |
EN The FEDA Madrid trains students in the areas of industry, haulage, wholesale and foreign trade management
TR FEDA Madrid, endüstri, taşımacılık, perakende ve dış ticaret yönetimi alanları için iş adamları eğitiyor
inglês | turco |
---|---|
industry | endüstri |
trade | ticaret |
management | yönetimi |
foreign | dış |
and | ve |
areas | alanları |
of | in |
in | için |
EN Germany has the most comfortable trains in Europe, the main stations are manageable and the ticket machines easy to operate
TR Almanya, Avrupa’nın en konforlu trenlerine sahip, ana istasyonlar derli toplu ve bilet otomatlarının kullanımı kolay
inglês | turco |
---|---|
comfortable | konforlu |
and | ve |
ticket | bilet |
easy | kolay |
germany | almanya |
most | en |
main | ana |
to | sahip |
EN Where freight trains used to transport coal, you can now cycle through the countryside, over the Ruhr River and past the cities of the region
TR Eskiden yük vagonlarının kömür çektiği bu güzergahta şimdi yeşillikler içinden ve kentlerin kıyısından geçerek bisikletle yol alınabilirsiniz
inglês | turco |
---|---|
of the | yol |
now | şimdi |
and | ve |
of | nın |
EN In two series, each with 26 episodes, the audio language course trains German beginners’ listening comprehension
TR Her biri 26 bölümden oluşan iki sezonu kapsayan bu işitsel kurs başlangıç seviyesindekiler için dinleme ve anlama becerisini geliştirmeyi hedefliyor
inglês | turco |
---|---|
listening | dinleme |
audio | ve |
the | biri |
two | iki |
EN The team of experts trains laboratory staff and supports the development of diagnostic capacities
TR Uzmanlardan oluşan ekip farklı ülkelerde laboratuvar personelini eğitmekte ve teşhis olanaklarının geliştirilmesine destek olmakta
inglês | turco |
---|---|
experts | uzmanlardan |
supports | destek |
and | ve |
team | ekip |
of | nın |
EN In cooperation with the Warsaw University of Life Sciences, the Eberswalde University for Sustainable Development trains digital experts for future work in forests and the environment.
TR Eberswalde Sürdürülebilir Kalkınma Üniversitesi’nde, Varşova Doğa Bilimleri Üniversitesi’yle işbirliği içinde, orman ve çevre alanlarında geleceğin görevleri için bilişimciler yetiştiriyor.
inglês | turco |
---|---|
cooperation | işbirliği |
sciences | bilimleri |
sustainable | sürdürülebilir |
development | kalkınma |
future | geleceğin |
work | iş |
environment | çevre |
and | ve |
of | in |
in | içinde |
for | için |
EN Do you want to pursue an international career in the public sector, politics or civil society institutions? The private Hertie School of Governance trains the managers of tomorrow
TR İş, siyaset ya da sivil toplum alanında uluslararası bir kariyer hayali mi kuruyorsunuz? Özel bir üniversite olan Hertie School of Governance geleceğin yöneticilerini yetiştiriyor
inglês | turco |
---|---|
career | kariyer |
politics | siyaset |
civil | sivil |
international | uluslararası |
in | da |
society | toplum |
of | in |
EN Technology companies must be clear about who trains their AI systems, what data was used in that training and, most importantly, what went into their algorithms’ recommendations.
TR Teknoloji şirketleri yapay zeka sistemlerini kimin eğittiği, eğitimde hangi verilerin kullanıldığı ve en önemlisi, algoritma tavsiyelerine nelerin girdiği konusunda açık olmalıdırlar.
inglês | turco |
---|---|
technology | teknoloji |
must | olmalı |
clear | açık |
systems | sistemlerini |
data | verilerin |
most | en |
companies | şirketleri |
who | kimin |
what | nelerin |
and | ve |
in | konusunda |
EN "Great museum for mechanic lovers: cars, bikes, bicycles, trains, ships and a lot other stuff. Consider that it will take at least 4 hours."
TR "Klasik arabalar ve motorlar, endüstriyel ekipmanlar, hayallerle dolu küçük evler, kısaca herşeyi burada bulabilirsiniz.. Rahmi Koç'a ve Koç ailesine böyle güzel bir müze için sonsuz teşekkürler."
inglês | turco |
---|---|
great | güzel |
museum | müze |
cars | arabalar |
and | ve |
a | bir |
for | için |
EN "Great museum for mechanic lovers: cars, bikes, bicycles, trains, ships and a lot other stuff. Consider that it will take at least 4 hours."
TR "Klasik arabalar ve motorlar, endüstriyel ekipmanlar, hayallerle dolu küçük evler, kısaca herşeyi burada bulabilirsiniz.. Rahmi Koç'a ve Koç ailesine böyle güzel bir müze için sonsuz teşekkürler."
inglês | turco |
---|---|
great | güzel |
museum | müze |
cars | arabalar |
and | ve |
a | bir |
for | için |
EN "Great museum for mechanic lovers: cars, bikes, bicycles, trains, ships and a lot other stuff. Consider that it will take at least 4 hours."
TR "Klasik arabalar ve motorlar, endüstriyel ekipmanlar, hayallerle dolu küçük evler, kısaca herşeyi burada bulabilirsiniz.. Rahmi Koç'a ve Koç ailesine böyle güzel bir müze için sonsuz teşekkürler."
inglês | turco |
---|---|
great | güzel |
museum | müze |
cars | arabalar |
and | ve |
a | bir |
for | için |
EN "Great museum for mechanic lovers: cars, bikes, bicycles, trains, ships and a lot other stuff. Consider that it will take at least 4 hours."
TR "Klasik arabalar ve motorlar, endüstriyel ekipmanlar, hayallerle dolu küçük evler, kısaca herşeyi burada bulabilirsiniz.. Rahmi Koç'a ve Koç ailesine böyle güzel bir müze için sonsuz teşekkürler."
inglês | turco |
---|---|
great | güzel |
museum | müze |
cars | arabalar |
and | ve |
a | bir |
for | için |
EN "Great museum for mechanic lovers: cars, bikes, bicycles, trains, ships and a lot other stuff. Consider that it will take at least 4 hours."
TR "Klasik arabalar ve motorlar, endüstriyel ekipmanlar, hayallerle dolu küçük evler, kısaca herşeyi burada bulabilirsiniz.. Rahmi Koç'a ve Koç ailesine böyle güzel bir müze için sonsuz teşekkürler."
inglês | turco |
---|---|
great | güzel |
museum | müze |
cars | arabalar |
and | ve |
a | bir |
for | için |
EN "Great museum for mechanic lovers: cars, bikes, bicycles, trains, ships and a lot other stuff. Consider that it will take at least 4 hours."
TR "Klasik arabalar ve motorlar, endüstriyel ekipmanlar, hayallerle dolu küçük evler, kısaca herşeyi burada bulabilirsiniz.. Rahmi Koç'a ve Koç ailesine böyle güzel bir müze için sonsuz teşekkürler."
inglês | turco |
---|---|
great | güzel |
museum | müze |
cars | arabalar |
and | ve |
a | bir |
for | için |
EN "Great museum for mechanic lovers: cars, bikes, bicycles, trains, ships and a lot other stuff. Consider that it will take at least 4 hours."
TR "Klasik arabalar ve motorlar, endüstriyel ekipmanlar, hayallerle dolu küçük evler, kısaca herşeyi burada bulabilirsiniz.. Rahmi Koç'a ve Koç ailesine böyle güzel bir müze için sonsuz teşekkürler."
inglês | turco |
---|---|
great | güzel |
museum | müze |
cars | arabalar |
and | ve |
a | bir |
for | için |
EN "Great museum for mechanic lovers: cars, bikes, bicycles, trains, ships and a lot other stuff. Consider that it will take at least 4 hours."
TR "Klasik arabalar ve motorlar, endüstriyel ekipmanlar, hayallerle dolu küçük evler, kısaca herşeyi burada bulabilirsiniz.. Rahmi Koç'a ve Koç ailesine böyle güzel bir müze için sonsuz teşekkürler."
inglês | turco |
---|---|
great | güzel |
museum | müze |
cars | arabalar |
and | ve |
a | bir |
for | için |
EN "Great museum for mechanic lovers: cars, bikes, bicycles, trains, ships and a lot other stuff. Consider that it will take at least 4 hours."
TR "Klasik arabalar ve motorlar, endüstriyel ekipmanlar, hayallerle dolu küçük evler, kısaca herşeyi burada bulabilirsiniz.. Rahmi Koç'a ve Koç ailesine böyle güzel bir müze için sonsuz teşekkürler."
inglês | turco |
---|---|
great | güzel |
museum | müze |
cars | arabalar |
and | ve |
a | bir |
for | için |
EN "Great museum for mechanic lovers: cars, bikes, bicycles, trains, ships and a lot other stuff. Consider that it will take at least 4 hours."
TR "Klasik arabalar ve motorlar, endüstriyel ekipmanlar, hayallerle dolu küçük evler, kısaca herşeyi burada bulabilirsiniz.. Rahmi Koç'a ve Koç ailesine böyle güzel bir müze için sonsuz teşekkürler."
inglês | turco |
---|---|
great | güzel |
museum | müze |
cars | arabalar |
and | ve |
a | bir |
for | için |
EN "Great museum for mechanic lovers: cars, bikes, bicycles, trains, ships and a lot other stuff. Consider that it will take at least 4 hours."
TR "Klasik arabalar ve motorlar, endüstriyel ekipmanlar, hayallerle dolu küçük evler, kısaca herşeyi burada bulabilirsiniz.. Rahmi Koç'a ve Koç ailesine böyle güzel bir müze için sonsuz teşekkürler."
inglês | turco |
---|---|
great | güzel |
museum | müze |
cars | arabalar |
and | ve |
a | bir |
for | için |
EN Fall in love with trains again in the captivating 3D world of TrainStation 2 and enter the empire where you collect and manage your own train fleet full of famous real-life train beauties.
TR TrainStation 2 nin büyüleyici 3D dünyasında tekrar trenlere aşık olun ve ünlü gerçek hayattaki trenlerin güzellikleriyle dolu kendi tren filonuzu oluşturup yönettiğiniz imparatorluğa girin.
inglês | turco |
---|---|
again | tekrar |
enter | girin |
train | tren |
famous | ünlü |
real | gerçek |
full of | dolu |
and | ve |
EN Become a railroad magnate and enjoy the largest collection of trains from all periods. Begin with the oldest steam engines and improve to the latest maglevs. Whether you're a collector or just admirer, we guarantee you an exciting experience.
TR Demir yolu patronu ol ve tüm zamanların en geniş tren koleksiyonunun tadını çıkar. En eski buhar makinelerinden başla ve en yeni manyetik trenlere ilerle. İster koleksiyoncu ister hayran ol, heyecanlı bir deneyimi garanti ediyoruz.
inglês | turco |
---|---|
guarantee | garanti |
experience | deneyimi |
enjoy | tadını |
and | ve |
all | tüm |
a | bir |
EN Ice Cream Day, World Puppy Day, Stars Wars Day and more
TR Dondurma Günü, Dünya Yavru Köpek Günü, Yıldız Savaşları Günü ve daha fazlası
inglês | turco |
---|---|
world | dünya |
and | ve |
more | fazlası |
and more | daha |
day | gün |
EN monday.com gives greater visibility into employees’ day-to-day performance to ensure their success from day one. Communicate confidentially inside the platform with managers and their direct reports.
TR Monday.com, çalışanların ilk günden itibaren başarılarını sağlamak için günlük performanslarına daha fazla görünürlük sağlar. Yöneticilerle ve doğrudan raporlarıyla platform içinde gizli iletişim kurun.
inglês | turco |
---|---|
visibility | görünürlük |
success | başarı |
communicate | iletişim |
direct | doğrudan |
greater | daha fazla |
platform | platform |
day | günlük |
and | ve |
to | sağlamak |
ensure | sağlamak için |
reports | raporlar |
with | ilk |
gives | sağlar |
the | fazla |
EN monday.com gives greater visibility into employees’ day-to-day performance to ensure their success from day one. Communicate confidentially inside the platform with managers and their direct reports.
TR Monday.com, çalışanların ilk günden itibaren başarılarını sağlamak için günlük performanslarına daha fazla görünürlük sağlar. Yöneticilerle ve doğrudan raporlarıyla platform içinde gizli iletişim kurun.
inglês | turco |
---|---|
visibility | görünürlük |
success | başarı |
communicate | iletişim |
direct | doğrudan |
greater | daha fazla |
platform | platform |
day | günlük |
and | ve |
to | sağlamak |
ensure | sağlamak için |
reports | raporlar |
with | ilk |
gives | sağlar |
the | fazla |
EN You can rent a small car such as a Kia Picanto starting at AED 70 / day and even the Lamborghini Urus for AED 3400 / day with Rolls Royce Cullinan for AED 4000 / day.
TR kiralayabilirsiniz gibi küçük araba Kia Picanto starting at AED 70 / gün ve hatta Lamborghini Urus için AED 3400 / gün ile Rolls Royce Cullinan için AED 4000 / gün.
inglês | turco |
---|---|
small | küçük |
kia | kia |
aed | aed |
rolls | rolls |
royce | royce |
car | araba |
and | ve |
for | için |
even | hatta |
EN Sarah, what was your first day in Germany like? My first day was my favourite day in Germany – so far! It was summer, pleasantly warm and the sun didn’t set until 10 p.m
TR Sarah, Almanya’daki ilk günün nasıldı? İlk günüm Almanya’daki en sevdiğim günüm; şimdiye kadar! Yaz aylarıydı, hava insanı ısıtıyordu ve güneş ancak saat 22’de battı
inglês | turco |
---|---|
summer | yaz |
and | ve |
sun | güneş |
day | günün |
the | ancak |
first | ilk |
EN monday.com gives greater visibility into employees’ day-to-day performance to ensure their success from day one. Communicate confidentially inside the platform with managers and their direct reports.
TR Monday.com, çalışanların ilk günden itibaren başarılarını sağlamak için günlük performanslarına daha fazla görünürlük sağlar. Yöneticilerle ve doğrudan raporlarıyla platform içinde gizli iletişim kurun.
inglês | turco |
---|---|
visibility | görünürlük |
success | başarı |
communicate | iletişim |
direct | doğrudan |
greater | daha fazla |
platform | platform |
day | günlük |
and | ve |
to | sağlamak |
ensure | sağlamak için |
reports | raporlar |
with | ilk |
gives | sağlar |
the | fazla |
EN If you have not selected a conversion window in Ads Manager, we'll show data for 1-day view, 30-day engagement and 30-day click
TR Reklam Yöneticisi'nde bir dönüşüm aralığı seçmediyseniz 1 günlük görüntüleme, 30 günlük etkileşim ve 30 günlük tıklama verileri gösteririz
inglês | turco |
---|---|
conversion | dönüşüm |
ads | reklam |
data | verileri |
engagement | etkileşim |
day | günlük |
view | görüntüleme |
click | tıklama |
a | bir |
and | ve |
EN Carbon fibers inside the fabric removes the static electricity accumulated in the body during the day. Helps start the day more relaxed and rested.
TR Kumaşın içinde yer alan karbon teller sayesinde gün boyu vücutta biriken statik elektriği alır. Güne daha huzurlu ve zinde başlamayı sağlar.
inglês | turco |
---|---|
carbon | karbon |
static | statik |
and | ve |
inside | iç |
in | içinde |
more | daha |
EN A ride to the moon is never smooth. We advance inch by inch, day by day. We value those who execute, who stay in the fight, who never, ever give up. We will persevere.
TR Ay'a seyahat hiç kolay değil. Gün be gün, santim santim ilerliyoruz. Gereğini yerine getirenlere, mücadelede kalanlara, asla ama asla pes etmeyenlere değer veriyoruz. Sabredeceğiz.
inglês | turco |
---|---|
value | değer |
those | de |
never | asla |
will | seyahat |
we | ama |
to | hiç |
EN Clinicians spend an extra six hours per day writing notes and entering information into EHR systems. Six hours a day! This creates undue stress and distracts physicians from providing optimal patient care.
TR Klinisyenler günde fazladan altı saat notlar yazarak ve EHR sistemlerine bilgi girerek geçirirler. Günde altı saat! Bu, aşırı stres yaratır ve doktorların optimal hasta bakımını sağlama konusunda dikkatini dağıtır.
inglês | turco |
---|---|
notes | notlar |
information | bilgi |
stress | stres |
patient | hasta |
ehr | ehr |
this | bu |
and | ve |
care | bakım |
per day | günde |
six | altı |
EN Facebook swept the world very quickly after its establishment and continued growing and developing day by day
TR Kurulduktan kısa bir süre sonra tüm dünyayı adeta kasıp kavuran Facebook, gün geçtikçe daha da büyüyen, gelişen bir yer olmayı başardı
inglês | turco |
---|---|
growing | büyüyen |
quickly | kısa |
very | en |
world | dünyayı |
EN For example, it is meaningless to compare the effect of World No Tobacco Day with the effect of Women?s Day
TR Yani dünya sigarayı bırakma gününün yarattığı etkiyle kadınlar gününün yarattığı etkiyi kıyaslamak anlamsız
inglês | turco |
---|---|
world | dünya |
women | kadınlar |
day | gün |
the | yani |
EN Let your customers contact you through their favorite day-to-day messaging apps, while you maintain a single dashboard for all of your replies on a dedicated platform
TR Siz özel bir platformda tüm yanıtlarınız için tek bir pano tutarken müşterilerinizin en sevdikleri günlük mesajlaşma uygulamaları aracılığıyla sizinle iletişim kurmasına izin verin
inglês | turco |
---|---|
contact | iletişim |
messaging | mesajlaşma |
platform | platformda |
your customers | müşterilerinizin |
day | günlük |
apps | uygulamalar |
all | tüm |
of | in |
EN Citroën C1 Origins Citroën C1 is inspired by customers and their lifestyles and makes their day-to-day life easier
TR Citroën C1 Kökenleri Citroën C1 müşterilerden ve yaşam tarzlarından ilham alır ve günlük yaşamlarını kolaylaştırır
inglês | turco |
---|---|
citroën | citroën |
life | yaşam |
day | günlük |
and | ve |
EN 30 Day Free Trial Login 30 Day Free Trial Login
TR 30 Gün Ücretsiz Deneme Giriş Yap 30 Gün Ücretsiz Deneme Giriş Yap
inglês | turco |
---|---|
day | gün |
trial | deneme |
login | giriş |
EN If you use, buy or sell display banners on websites or in marketing emails you can monitor how many clicks links receive day by day
TR Web sitelerinde veya pazarlama e-postalarında ekran banner'ları kullanır, satın alır veya satarsanız, bağlantıların her gün kaç tıklama aldığını izleyebilirsiniz
inglês | turco |
---|---|
display | ekran |
websites | web |
marketing | pazarlama |
receive | alır |
how many | kaç |
clicks | tıklama |
or | veya |
use | kullan |
buy | satın |
links | bağlantılar |
day | gün |
EN 16 Days of Activism Against Gender-Based Violence Since 1991, from 25 November (International Day for the Elimination of Violence Against Women) until 10 December (Human Rights Day), the... Read more
TR Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddete Karşı 16 Günlük Aktivizm 1991 yılından bu yana, 25 Kasım (Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü) ile 10 Aralık (İnsan Hakları Günü) tarihleri... Daha fazla
inglês | turco |
---|---|
november | kasım |
december | aralık |
based | dayalı |
international | uluslararası |
rights | hakları |
read | daha |
from | yana |
Mostrando 50 de 50 traduções