EN Lean on your family for more support and let your most trusted family members to be your safety net. If you forget to take your medication, your family can be the additional pill reminder needed to get back on track.
EN Lean on your family for more support and let your most trusted family members to be your safety net. If you forget to take your medication, your family can be the additional pill reminder needed to get back on track.
TR Destek için ailenize güvenin ve size güvende hissettirmelerine izin verin! Böylece ilaçlarınızı almayı unutursanız, aileniz de hatırlatmak için yanınızda olacak!
inglês | turco |
---|---|
support | destek |
medication | ilaç |
your family | aileniz |
to | böylece |
and | ve |
more | de |
the | size |
EN Tell your friends, family, and customers
TR Arkadaşlarınız, aileniz ve müşterilerinizle paylaşın
inglês | turco |
---|---|
friends | arkadaşlar |
and | ve |
EN Family Event Body Volunteer Seed Pediatrician Preschool Pediatric Men Mom House Father Child Love Human Green Home Family day
TR Aile Etkinlik Vücut Gönüllü Tohum Çocuk doktoru Okul öncesi Pediatrik Erkekler Anne Ev Baba Çocuk Aşk Insan Yeşil Ev Aile günü
inglês | turco |
---|---|
event | etkinlik |
body | vücut |
men | erkekler |
mom | anne |
love | aşk |
human | insan |
green | yeşil |
volunteer | gönüllü |
family | aile |
day | gün |
house | ev |
EN Home & Family Logo is great if you're working in Family, Event industries. Use this template to create a logo for your business or team
TR Eğer Aile, Etkinlik endüstrisinde çalışıyorsanız Ev Ve Aile Logosu harikadır. İşletmeniz veya takımınız için bir logo oluşturmak için bu şablonu kullanın
inglês | turco |
---|---|
family | aile |
if | eğer |
this | bu |
event | etkinlik |
template | şablonu |
your | ve |
or | veya |
team | takım |
a | bir |
EN As Kibar Group, we see all employees as part of our family and enjoy witnessing the important moments that enrich their lives. We are a large family with all that we bring to each other’s lives because WE are Stronger Together.
TR Kibar Grubu’nda tüm çalışanlarımızı ailemizin bir parçası olarak görür, hayatlarına değer katan anlara keyifle tanıklık ederiz. Hayata kattıklarımızla bir aileyiz, çünkü BİZ Birlikte Güçlüyüz.
inglês | turco |
---|---|
kibar | kibar |
moments | anları |
that | hayata |
all | tüm |
a | bir |
because | çünkü |
the | ederiz |
EN In July, SunExpress expands its family service and offers a separate check-in, preferred boarding for families with children and a special buggy-service. Several independent “Family-Counters” are also introduced at multiple airports in July.
TR SunExpress, Temmuz ayında aileler için sunduğu hizmeti geliştirdi; ailelere ayrı bir check-in kontuarı, öncelikli boarding ve bebekli aileler için puset hizmeti sunmaya başladı. Havaalanlarında "Aile Check-In Kontuarlar" açıldı.
inglês | turco |
---|---|
sunexpress | sunexpress |
july | temmuz |
service | hizmeti |
separate | ayrı |
family | aile |
and | ve |
a | bir |
for | için |
EN Anxiety Level Of Family Physicians And Family Health Workers In Covid-19 Pandemic
TR Covıd-19 Pandemisinde Aile Sağlığı Elemanları Ve Aile Hekimlerinde Anksiyete Düzeyi
inglês | turco |
---|---|
level | düzeyi |
family | aile |
and | ve |
health | sağlığı |
EN If you are travelling alone or with your friends or family, Kia cars are cheap yet luxurious, appropriate for small family
TR Yalnız ya da arkadaşlarınız ya da ailenizle seyahat ediyorsanız, Kia arabaları ucuz ama lüks, küçük aileler için uygun
inglês | turco |
---|---|
alone | yalnız |
friends | arkadaşlar |
kia | kia |
cheap | ucuz |
luxurious | lüks |
small | küçük |
if you are | ediyorsanız |
your | seyahat |
for | için |
with | uygun |
cars | arabalar |
EN The new Federal Government wants to make it easier for dependants to follow family members: family reunification is to be extended to all refugees
TR Yeni hükümet aile bireylerinin aile birleşimi kapsamında Almanya’ya gelmesini kolaylaştırmak niyetinde: Aile birleşimi, tüm mültecileri kapsayacak şekilde genişletilecek
inglês | turco |
---|---|
government | hükümet |
easier | kolaylaştırmak |
family | aile |
new | yeni |
the | şekilde |
all | tüm |
EN One major issue is reconciling work and family life: many women want to work part-time so that they can raise their children or take care of family members
TR Meslek ve ailenin bağdaşırlığı önemli bir konu, birçok kadın çocuklarını eğitmek veya aile fertlerine bakmak için yarım gün çalışmak istiyor
inglês | turco |
---|---|
family | aile |
women | kadın |
want | istiyor |
or | veya |
time | gün |
and | ve |
many | çok |
of | in |
work | çalışmak |
EN Felix Banaszak says he has a “classic Ruhr area biography”, and by that he means that his family shares a migration background. His great-grandparents on his father’s side of the family came to the Ruhr Valley from Poland.
TR Felix Banaszak kendisinin “klasik bir Ruhr Bölgesi hayat hikayesine” sahip olduğunu söylüyor; kastettiği, ailesinin göç geçmişi. Babasının büyük dedesi Ruhr bölgesine Polonya’dan gelmiş.
EN Tell us about this example sentence:
TR Bu örnek cümle ile ilgili yorumunuzu yazınız:
inglês | turco |
---|---|
example | örnek |
this | bu |
about | ilgili |
us | ile |
EN How can an author tell if their manuscript is available through CHORUS?
TR Bir yazar makalesinin CHORUS'ta kullanıma sunulduğunu nasıl anlayabilir?
inglês | turco |
---|---|
author | yazar |
how | nasıl |
EN If you would like to be contacted by one of our advertising experts, please tell us about yourself and the audience you desire to reach:
TR Reklam uzmanlarımızdan birinin sizinle temasa geçmesini istiyorsanız, lütfen bize kendinizden ve ulaşmak istediğiniz kitleden bahsedin:
inglês | turco |
---|---|
advertising | reklam |
please | lütfen |
and | ve |
us | bize |
EN Emailing relevant bloggers and journalists to tell them about your content.
TR Onlara içeriğiniz hakkında bahsetmek için ilgili blogger ve gazetecilere e-posta yazmak.
inglês | turco |
---|---|
about | hakkında |
and | ve |
tell | için |
EN Then tell Site Audit what you want to see. From displaying data on a specific property for a segment of pages to screening it out entirely across every crawled page, Data Explorer does it all.
TR Sonrasında, Site Denetçisine ne görmek istediğinizi söyleyin. Veri Gezgini; bir sayfanın bir bölümünden, taranan her sayfanın tamamen görüntülenmesine kadar her şeyi yapar.
inglês | turco |
---|---|
data | veri |
site | site |
entirely | tamamen |
what | ne |
a | bir |
EN Set up is easy — just input or import a list of keywords, add multiple countries per keyword and tell us your competitors’ URLs
TR Kurulumu kolaydır — yalnızca bir anahtar kelime listesi girin veya içeri aktarın, her anahtar kelime için birden fazla ülke ekleyin ve bize rakiplerinizin URL’lerini söyleyin
EN Tell your brand story in real life by building meaningful experiences for your customers and prospects
TR Mevcut ve potansiyel müşterileriniz için anlamlı deneyimler oluşturarak markanızın hikayesini gerçek hayatta anlatın
inglês | turco |
---|---|
real | gerçek |
life | hayatta |
experiences | deneyimler |
prospects | potansiyel |
meaningful | anlamlı |
your brand | markanızın |
by | oluşturarak |
and | ve |
tell | için |
EN Google Search Console and Google Analytics collects valuable data about your website. But they don't tell you what to do based on this data. Sitechecker will.
TR Google Arama Konsolu ve Google Analytics, web siteniz hakkında değerli veriler toplar. Ancak bu verilerle ne yapacağınızı söylemez. Bu sorunu Sitechecker çözecek.
inglês | turco |
---|---|
console | konsolu |
analytics | analytics |
collects | toplar |
valuable | değerli |
website | web |
your website | siteniz |
sitechecker | sitechecker |
data | veriler |
this | bu |
what | ne |
but | ancak |
about | hakkında |
and | ve |
search | arama |
EN The easiest method is to type the domain name you're interested in into our search box and we’ll tell you if the domain is available for registration
TR En kolay yöntem, ilgilendiğin alan adını arama kutusuna yazıp alan adının kayıt için uygun olup olmadığını öğrenmektir
inglês | turco |
---|---|
method | yöntem |
search | arama |
registration | kayıt |
easiest | en kolay |
domain | alan adı |
name | adı |
tell | için |
EN The following types of cookie are used on this site. We don't list every single cookie used by name - but for each type of cookie we tell you how you can control its use.
TR Bu sitede aşağıdaki çerez tipleri kullanılmaktadır. Çerezleri isimleriyle değil, tiplerine ve kullanımlarına göre listeledik.
inglês | turco |
---|---|
types | tipleri |
site | sitede |
use | kullan |
cookie | çerez |
this | bu |
you | ve |
the | aşağıdaki |
but | de |
by | göre |
EN Please tell us what we can improve
TR Lütfen neleri geliştirebileceğimizi bize aktarın
inglês | turco |
---|---|
what | neleri |
please | lütfen |
us | bize |
EN Tell us an artist you love to get personalised recommendations.
TR Sana özel öneriler alabilmek için bize sevdiğin bir sanatçıyı söyle.
inglês | turco |
---|---|
artist | sanatçı |
recommendations | öneriler |
you | sana |
us | bize |
tell | için |
EN We always tell people exactly where the content they’re reading came from.
TR İnsanlara her zaman okudukları içeriğin nereden geldiğini kesin olarak söyleriz.
inglês | turco |
---|---|
content | içeriğin |
came | geldi |
we | her |
where | nereden |
the | olarak |
always | her zaman |
EN With Journavel, we tell you about the planned trip and share our travel tips
TR Journavel ile gezmeyi sevenlere planlı gezmeyi anlatıyor, seyahat ile ilgili ipuçlarımızı paylaşıyoruz
inglês | turco |
---|---|
travel | seyahat |
tips | ipuçları |
about | ilgili |
EN But we need to tell people that energy efficiency matters.
TR Ancak insanlara enerji verimliliğinin önemli olduğunu anlatmamız gerekiyor.
inglês | turco |
---|---|
need | gerekiyor |
people | insanlara |
energy | enerji |
matters | önemli |
but | ancak |
EN Not all parts or sellers are created equal. And sometimes it’s hard to tell apart the good, the bad, and the inconsistent. We’ve spent more than a decade vetting sources and suppliers.
TR Tüm parçalar ya da satıcılar eşit olarak yaratılmamıştır. Üstelik zaman zaman iyiyi, kötüyü ve güvenilmez olanı ayırmak da zordur. On yıldan uzun bir süredir kaynakları ve tedarikçileri değerlendirme olanağına sahip olduk.
inglês | turco |
---|---|
parts | parçalar |
bad | kötü |
sources | kaynakları |
and | ve |
its | olan |
all | tüm |
equal | eşit |
more | de |
a | bir |
EN We'd appreciate it if you tell them about Sonix!
TR Onlara Sonix'ten bahsedersen çok seviniriz!
inglês | turco |
---|---|
them | onlara |
you | çok |
EN Nobody could tell me anymore that I was using too long or that it was time to sleep, so I stayed up whole nights watching content online
TR Artık kimse bana çok uzun süre kullandığımı veya uyuma zamanımın geldiğini söyleyemezdi, bu yüzden bütün geceyi çevrimiçi içerik izleyerek geçirdim
inglês | turco |
---|---|
nobody | kimse |
long | uzun |
content | içerik |
online | çevrimiçi |
anymore | artık |
or | veya |
time | zaman |
too | bu |
so | bu yüzden |
to | bütün |
EN The experience of being able to tell somebody about something I?d felt ashamed about and kept secret for years was so incredibly liberating, and to hear others share their own experience with this helped me realize I wasn?t alone
TR Yıllardır utandığım ve gizli tuttuğum bir şeyi birine anlatabilme deneyimi inanılmaz derecede özgürleştiriciydi ve başkalarının kendi deneyimlerini paylaşmasını duymak yalnız olmadığımı anlamama yardımcı oldu
inglês | turco |
---|---|
experience | deneyimi |
secret | gizli |
incredibly | inanılmaz |
share | paylaş |
for years | yıllardır |
was | oldu |
years | bir |
others | başkaları |
and | ve |
to | şeyi |
EN How does your product or service stand out from the competition? Is it inventive, simple, sustainable, or of high quality? A mere glance at your logo should be enough to tell.
TR Ürün ve hizmetleriniz rakiplerinizi hangi açıdan geride bırakıyor? Yenilikçilik, kullanım kolaylığı, sürdürülebilirlik ya da kalite açısından mı? Logonuza bakılır bakılmaz, bu özelliklerin anlaşılması gerekir.
inglês | turco |
---|---|
product | ya |
sustainable | sürdürülebilirlik |
quality | kalite |
a | a |
service | kullanım |
your | ve |
from | açıdan |
does | bu |
EN We are here to prove that your ideas alone are enough! Tell our tool what you want, and it will generate the best logo design solution for your business.
TR Bu süreçte, sahip olduğunuz fikirlerin sonuca ulaşmak için yeterli olduğunu sizlere kanıtlamak istiyoruz! Logo aracımıza nasıl bir logo istediğinizi anlatın; işletmeniz için en iyi logo tasarımlarını üretsin.
inglês | turco |
---|---|
tool | aracı |
design | tasarımları |
business | iş |
your business | işletmeniz |
logo | logo |
we | istiyoruz |
here | bu |
tell | için |
it | olduğunu |
enough | yeterli |
you | sizlere |
best | en |
to | nasıl |
EN Tell us about your brand and what kind of logo you want
TR Bize markanızdan ve nasıl bir logo istediğinizden bahsedin
inglês | turco |
---|---|
logo | logo |
and | ve |
us | bize |
EN Tell your story in a new creative way with Renderforest. Our animated text generator will bring your message in an outstanding voice.
TR Renderforest ile hikayenizi yeni ve yaratıcı bir şekilde anlatın. Animasyonlu metin aracımız, mesajınıza harika bir yankı katacak.
inglês | turco |
---|---|
new | yeni |
renderforest | renderforest |
animated | animasyonlu |
text | metin |
creative | yaratıcı |
message | mesaj |
a | bir |
your | ve |
EN You don’t need any design skills to tell a compelling story.
TR İkna edici bir hikaye oluşturmak için herhangi bir tasarım becerisine sahip olmanız gerekmiyor.
inglês | turco |
---|---|
story | hikaye |
design | tasarım |
any | herhangi |
tell | için |
a | bir |
EN over half the worlds marketing professionals can tell you video are the best type of content with the best ROI.
TR Tüm pazarlama profesyonelleri size yatırım geri dönüş süresi (ROI) olarak videoyu önerecektir.
inglês | turco |
---|---|
marketing | pazarlama |
professionals | profesyonelleri |
video | videoyu |
the | size |
EN Couldn’t find anything? Tell us about yourself!
TR Hiçbir şey bulamadınız mı? Bize kendinizden bahsedin!
inglês | turco |
---|---|
yourself | bir |
us | bize |
EN I would like to tell you my story
TR Size hikâyemi anlatmak istiyorum
inglês | turco |
---|---|
you | size |
EN I would like to tell you my story
TR Size hikâyemi anlatmak istiyorum
inglês | turco |
---|---|
you | size |
EN Okay, this phone may have been cracked open a couple times already, but we're eager to investigate the mysterious thermal spreader ourselves. Will the fancy new tech in the S7 be as cool as it's cracked up to be? Only a teardown will tell.
TR Tamam, bu telefon şimdiden birkaç kere crack'lenmiş olabilir, ama biz termal yayıcıyı derinlemesine araştırma konusunda pek hevesliyiz. Bu S7'deki yeni şık teknoloji crack'lenebildiği kadar havalı mı? Bunu ancak teardown söyleyebilir.
inglês | turco |
---|---|
phone | telefon |
thermal | termal |
new | yeni |
tech | teknoloji |
s | s |
already | şimdiden |
cool | havalı |
in | deki |
this | bu |
be | olabilir |
a | birkaç |
EN Use your USP to convince your customers that you're the best. Tell them why they should choose your company over other brands, what problem your product is solving and what advantages it has.
TR Müşterilerinizi en iyi olduğunuza ikna etmek için USP'nizi kullanın. Onlara neden diğer markalar yerine şirketinizi seçmeleri gerektiğini, ürününüzün hangi sorunu çözdüğünü ve ne gibi avantajları olduğunu anlatın.
inglês | turco |
---|---|
brands | markalar |
problem | sorunu |
other | diğer |
advantages | avantajları |
what | ne |
should | gerektiğini |
is | olduğunu |
tell | için |
why | neden |
and | ve |
the | gibi |
best | en |
EN Expats tell us what is so special about German food and which dishes they simply can’t do without.
TR Pizza mı şnitzel mi? Almanların neler yediğini ve pandeminin yemek yapma davranışlarını nasıl değiştirdiğini buradan okuyun.
inglês | turco |
---|---|
dishes | yemek |
what | neler |
and | ve |
EN There’s more to Germany than Berlin and Neuschwanstein Castle. Three international travel bloggers tell you their favourite places.
TR Almanya sırf Berlin ve Neuschwanstein Şatosu‘ndan ibaret değil. Enternasyonal üç seyahat blog yazarı, favorilerini açıklıyor.
inglês | turco |
---|---|
germany | almanya |
berlin | berlin |
travel | seyahat |
and | ve |
EN Germany’s museums invite visitors to enter fascinating worlds. Let us tell you what’s new and which classics are worth a visit.
TR Almanya’nın müzeleri insanları büyüleyici dünyalara çağırıyor. Yeni neler olduğunu ve görülmeye değer hangi klasiklerin olduğunu size anlatıyoruz.
inglês | turco |
---|---|
museums | müzeleri |
fascinating | büyüleyici |
new | yeni |
worth | değer |
a | a |
and | ve |
EN Four migrants tell how they found their future by training in a skilled trade in Germany.
TR Dört göçmenden, zanaat dalında kendilerine Almanya’da nasıl gelecek kurduklarını dinledik.
inglês | turco |
---|---|
future | gelecek |
how | nasıl |
four | dört |
EN Committed, steadfast - and queer. Three people tell how they stand up for the LGBTQ community in Germany.
TR Mücadeleci, dik duran ve inter kişiler. Üç insan, Almanya’da LGBTİ çevreleri için üstlendikleri sorumlulukları anlatıyor.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
the | kişiler |
tell | için |
EN Whether you’re in an investor meeting or a parent/teacher conference, the key is more show, less tell
TR Bir yatırımcı toplantısında ya da bir ebeveyn/öğretmen toplantısında olsanız da, burada önemli olan unsur daha fazla görsellik ve daha az konuşmadır
inglês | turco |
---|---|
key | önemli |
in | da |
meeting | toplantı |
whether | ya |
the | burada |
EN Here's how to tell if yours is fake, and some ways to ensure that you're buying the real thing.
TR İşte sahte olup olmadığını anlama ve gerçek olanı aldığınızdan emin olma yolları.
inglês | turco |
---|---|
fake | sahte |
ways | yollar |
thing | olan |
the | olup |
real | gerçek |
and | ve |
to | emin |
EN "I have been sending postcards for a year now with no complaints! Recipients say cards are good quality and fun to get! I tell everyone about the MyPostcard app! Love it!"
TR "Bir yıldır kartpostallar gönderiyorum, hiçbir şikayetim yok! Kartpostallarımı alanlar çok kaliteli ve eğlenceli olduklarını söylüyorlar! MyPostcard uygulamasından herkese bahsediyorum! Bu uygulamayı seviyorum!"
inglês | turco |
---|---|
quality | kaliteli |
fun | eğlenceli |
mypostcard | mypostcard |
app | uygulaması |
and | ve |
no | hiçbir |
a | bir |
now | bu |
to | herkese |
EN In conversation, on e-mail, in debate, on products, at home, at work, at school – whatever it takes to Tell Everyone.
TR Sohbette, e-postada, tartışmada, ürünlerde, evde, işyerinde, okulda, nerede olursa olsun #HERKESEANLAT.
inglês | turco |
---|---|
home | evde |
Mostrando 50 de 50 traduções