EN Legal age teenager beauty acquires older man sexually excited and rides his dick then gulp
EN Legal age teenager beauty acquires older man sexually excited and rides his dick then gulp
TR Hatunlar onu yutan ayak parmaklarını yapıyor
EN Preggy cutie rides her bf sucks his 10-pounder and swallows
TR Kinky çubuk gübre fahişe boşalmak gibi boşaltılan
inglês | turco |
---|---|
and | gibi |
EN Giant titted wench rides strangers ramrod in the restroom
TR BBW Doxy olağanüstü bir POV oturumunda domuz eti almak
inglês | turco |
---|---|
the | bir |
EN Corpulent floozy rides and big o
TR Yaramaz Altın Saçlı Yasal Yaş Genç Tuning Kürklü Turyo Sandalyede
inglês | turco |
---|---|
and | ya |
EN Hdpov ideal zeppelins and gazoo rides u large chunky pecker
TR Eski çekilme Anne cant canlı olmadan genç Afrika dong
EN Little angel with large milk shakes rides her old professor
TR Çıplak plaj - büyük bir sapık gün daha
inglês | turco |
---|---|
large | büyük |
with | bir |
EN In this learning path, you'll deploy a simple web application that enables users to request unicorn rides from the Wild Rydes fleet.
TR Bu öğrenme yolunda kullanıcıların Wild Rydes filosundan unicorn seferleri istemesini sağlayan basit bir web uygulaması dağıtacaksınız.
inglês | turco |
---|---|
web | web |
learning | öğrenme |
application | uygulaması |
in | da |
simple | basit |
this | bu |
a | bir |
users | kullanıcılar |
EN Johann Wolfgang von Goethe wrote Der Erlkönig (The Erl-King), the most famous poetic work on the subject of nature mysticism: “Who rides so late through night and wind ...”.
TR Johann Wolfgang von Goethe doğa mistisizmine dair en ünlü nazım eseri olan “Der Erlkönig” şiirini yazmıştı: “Gecenin ve rüzgarın ortasında kimdir bu atlı…“
EN Black Forest: roller coaster rides in an attractive natural setting
TR Kara Ormanlar: Muhteşem bir doğa içinde lunapark hız treni
inglês | turco |
---|---|
natural | doğa |
in | içinde |
an | bir |
EN The social and environmental demands of our planet today, require the adoption of specific certification tools for auditing social and environmental issues among companies and farmers
TR Gezegenimizin bugünkü sosyal ve çevresel talepleri, şirketler ve çiftçiler arasındaki sosyal ve çevresel sorunların denetlenmesine yönelik özel sertifikasyon araçlarının kullanılmasını gerektirir
inglês | turco |
---|---|
social | sosyal |
require | gerektirir |
certification | sertifikasyon |
our planet | gezegenimizin |
environmental | çevresel |
companies | şirketler |
and | ve |
tools | araçları |
issues | sorunları |
the | özel |
EN Companies active in consumer markets see the need to manage social compliance risks which have an adverse impact on basic human rights of farmers and workers
TR Tüketici pazarlarında faaliyet gösteren şirketler, çiftçilerin ve işçilerin temel insan hakları üzerinde olumsuz etkisi olan sosyal uyum risklerini yönetme ihtiyacının farkındadır
inglês | turco |
---|---|
consumer | tüketici |
need | ihtiyacı |
social | sosyal |
compliance | uyum |
risks | risklerini |
impact | etkisi |
human | insan |
rights | hakları |
companies | şirketler |
manage | yönetme |
basic | temel |
and | ve |
EN London | Farmers Markets, Indian Restaurants, Botanical Gardens
TR Semt Pazarları, Hint Restoranları, Botanik Bahçeler | Londra
inglês | turco |
---|---|
london | londra |
indian | hint |
restaurants | restoranlar |
EN Seattle | Italian Restaurants, Farmers Markets, Frozen Yogurt Shops
TR İtalyan Restoranları, Semt Pazarları, Dondurulmuş Yoğurt Mağazaları | Seattle
inglês | turco |
---|---|
seattle | seattle |
restaurants | restoranlar |
EN Did you know our Swiss farmers grow and distil the essential oils for our Pürovel range?
TR Pürovel serimiz için esansiyel yağları, İsviçre çiftçilerinin yetiştirdiğini ve damıttığını biliyor muydunuz?
inglês | turco |
---|---|
pürovel | pürovel |
and | ve |
EN My Kuh Tube and more: farmers from Germany show the diversity of their profession on social media channels. Three portraits.
TR “Geleceğin çiftçisi” Sebastian Heilmann ile tarımda yeni yöntemleri ve iyi bir kırsal yaşamın onun için ne anlama geldiğini konuştuk.
inglês | turco |
---|---|
of | in |
and | ve |
EN This system, which is the foundation of today's Ziraat Bank, is considered as the first steps of forming cooperatives since it was established as a system based on the solidarity and economic cooperation of farmers
TR Günümüzdeki Ziraat Bankası’nın temeli olan bu sistem, çiftçilerin dayanışma ve ekonomik birlikteliklerini esas alan bir sistem olarak kurulduğu için kooperatifçiliğin ilk adımları olarak değerlendirilir
inglês | turco |
---|---|
foundation | temeli |
solidarity | dayanışma |
economic | ekonomik |
system | sistem |
this | bu |
and | ve |
first | ilk |
of | in |
steps | adımlar |
EN We increase the yield and income from agriculture through Good Agricultural Practices, Smart Farming and trainings for farmers.
TR İyi Tarım Uygulamaları, Akıllı Tarım ve çiftçilere yönelik düzenlenen eğitimlerle tarımdan elde edilen verim ve geliri artırıyoruz
inglês | turco |
---|---|
practices | uygulamalar |
smart | akıllı |
and | ve |
for | yönelik |
through | e |
EN A Research on the Ranking of Farmers' Agricultural Production Goals: The Case of Kahramanmaraş Province
TR Çiftçilerin Tarımsal Üretim Yapma Amaçlarının Sıralanması Üzerine Bir Araştırma: Kahramanmaraş İli Örneği
inglês | turco |
---|---|
research | araştırma |
agricultural | tarımsal |
a | bir |
EN Variables That Affect the Willingness of Farmers to Participate Good Agricultural Practices: Sample of Kahramanmaraş
TR Çiftçilerin İyi Tarım Uygulamalarına Katılma İstekliliklerini Etkileyen Değişkenler: Kahramanmaraş İli Örneği
inglês | turco |
---|---|
affect | etkileyen |
agricultural | tarım |
practices | uygulamalar |
EN Farmers’ Crop Insurance Purchase Willingness: The Case of Ilgın Province in Konya
TR Çiftçilerin Tarım Sigortası Yaptırma İstekliliği: Konya İli Ilgın İlçesi Örneği
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
EN Determining Cooperative Tendencies of Tomato Farmers on Marketıng In Muğla
TR Muğla İlinde Üreticilerin Domates Pazarlaması Üzerine Kooperatifleşme Eğilimlerinin Belirlenmesi
EN Analysis of the Factors Affecting the Entrepreneurship Decisions of Women Farmers: The Case of Bayındır District of Izmir Province
TR Kadın Üreticilerin Girişimcilik Kararlarını Etkileyen Faktörlerin Analizi: İzmir’in Bayındır İlçesi Örneği
inglês | turco |
---|---|
analysis | analizi |
of | ın |
affecting | etkileyen |
women | kadın |
decisions | kararlar |
EN Analysis of farmers input usage decisions in greenhouse tomato production by analytical hierarchy process
TR Örtüaltı domates yetiştiren üreticilerin girdi kullanım kararlarının analitik hiyerarşi süreci ile analizi
inglês | turco |
---|---|
analysis | analizi |
input | girdi |
usage | kullanım |
analytical | analitik |
process | süreci |
decisions | kararlar |
of | ile |
EN Farmers' Opinions and Expectations about Agricultural Land Expropriations: A Case Study of Kocaeli Kandıra Food Specialized Organized Industrial Zone
TR Tarım Arazisi Kamulaştırmalarına İlişkin Üretici Görüş ve Beklentileri: Kocaeli Kandıra Gıda İhtisas Sanayi Bölgesi Örneği
inglês | turco |
---|---|
expectations | beklentileri |
agricultural | tarım |
food | gıda |
industrial | sanayi |
and | ve |
EN Analysis of Farmers’ Environment Perceptions in Agricultural Applications: Case of Edirne Province
TR Tarımsal Uygulamalarda Üreticilerin Çevre Algısının Analizi: Edirne İli Örneği
inglês | turco |
---|---|
analysis | analizi |
agricultural | tarımsal |
applications | uygulamalarda |
of | nın |
EN Factors Affecting the Utilization from Drip Irrigation Subsidies of the Farmers in Edirne Province
TR Edirne İlinde Üreticilerin Damla Sulama Desteklemelerinden Faydalanma Durumlarını Etkileyen Faktörlerin İncelenmesi
inglês | turco |
---|---|
affecting | etkileyen |
irrigation | sulama |
of | ın |
EN General Evaluation of Dry Bean Landraces in Farmers’ Field in Terms of Natural Resource Economics in The Middle Kızılırmak Valley of Turkey
TR Orta Kızılırmak Vadisi’nde Üretici Şartlarında Yerel Kuru Fasulye Popülasyonlarının Doğal Kaynak Ekonomisi Açısından Genel Değerlendirilmesi
inglês | turco |
---|---|
general | genel |
dry | kuru |
natural | doğal |
resource | kaynak |
economics | ekonomisi |
middle | orta |
in terms of | açısından |
of | nın |
EN Companies active in consumer markets see the need to manage social compliance risks which have an adverse impact on basic human rights of farmers and workers
TR Tüketici pazarlarında faaliyet gösteren şirketler, çiftçilerin ve işçilerin temel insan hakları üzerinde olumsuz etkisi olan sosyal uyum risklerini yönetme ihtiyacının farkındadır
inglês | turco |
---|---|
consumer | tüketici |
need | ihtiyacı |
social | sosyal |
compliance | uyum |
risks | risklerini |
impact | etkisi |
human | insan |
rights | hakları |
companies | şirketler |
manage | yönetme |
basic | temel |
and | ve |
EN Did you know our Swiss farmers grow and distil the essential oils for our Pürovel range?
TR Pürovel serimiz için esansiyel yağları, İsviçre çiftçilerinin yetiştirdiğini ve damıttığını biliyor muydunuz?
inglês | turco |
---|---|
pürovel | pürovel |
and | ve |
EN The organization Diaconia builds cisterns for small farmers there and shows them how to transform the barren earth into good farmland through organic farming and respect for the water cycle
TR DIACONIA adındaki organizasyon bu bölgede küçük toprak sahipleri için sarnıçlar inşa ediyor ve ekolojik tarım ile su döngüsüne dikkat ederek kuru toprağın nasıl verimli tarım arazisine dönüştürülebileceği ile ilgili eğitim veriyor
inglês | turco |
---|---|
organization | organizasyon |
small | küçük |
earth | toprak |
farming | tarım |
water | su |
and | ve |
cycle | döngü |
how | nasıl |
EN My Kuh Tube and more: farmers from Germany show the diversity of their profession on social media channels. Three portraits.
TR “My Kuh Tube” ve daha niceleri: Almanya’dan çiftçiler sosyal medya kanallarında mesleklerinin farklı yönlerini sergiliyor. Üç portre.
inglês | turco |
---|---|
media | medya |
more | daha |
social | sosyal |
and | ve |
channels | kanallar |
EN Organic foodstuffs are in great demand. Even discounters are responding to the trend. What do organic farmers do differently? Here’s what.
TR Organik gıdaya rağbet büyük. Dampingci alışveriş merkezleri bile bu trendi dikkate alıyorlar. Organik tarım yapan çiftçiler neleri mi değişik yapıyorlar? İşte cevabı.
inglês | turco |
---|---|
organic | organik |
great | büyük |
what | neleri |
EN Customers can expect a wide range of fresh, regional goods – from fruit and vegetables sourced from neighbourhood farmers, to meat, fish and herbs from the rooftop.
TR Müşteriler ise bölgesel taze malları içeren bir mal çeşidi bekliyor: yakındaki çiftçide üretilen meyve sebzeden ete ve çatıda üretilmiş balık ve baharat bitkilerine kadar.
inglês | turco |
---|---|
customers | müşteriler |
regional | bölgesel |
fresh | taze |
goods | mal |
fruit | meyve |
fish | balık |
and | ve |
the | ise |
a | bir |
of | içeren |
to | kadar |
EN Farmers only need to install six sensors in a 20-hectare field.
TR 20 hektarlık bir tarlada altı sensör yeterli oluyor.
EN Already scarce resources are becoming even scarcer, and conflicts with settled arable farmers over areas of pasture and water resources have intensified
TR Zaten kısıtlı olan kaynaklar, daha da kıtlaşıyor ve otlak alanlar ve su kaynakları için yerleşik çiftçilerle çatışmalar şiddetleniyor
inglês | turco |
---|---|
areas | alanlar |
water | su |
and | ve |
resources | kaynakları |
of | in |
are | olan |
even | da |
EN Farmers Market groups in Australia | Meetup
TR Türkiye ülkesinde Çiftçi Pazarı grupları | Meetup
inglês | turco |
---|---|
meetup | meetup |
in | ülkesinde |
groups | grupları |
market | pazar |
EN Find out what's happening in Farmers Market Meetup groups around the world and start meeting up with the ones near you.
TR Dünya genelindeki Çiftçi Pazarı Meetup gruplarında olup bitenleri öğrenin ve yakınınızdakilerle buluşmaya başlayın.
inglês | turco |
---|---|
world | dünya |
start | başlayın |
near | yakın |
in | genelindeki |
find out | öğrenin |
meetup | meetup |
and | ve |
market | pazar |
EN We have worked together to provide consumers with locally produced quality milk and improve smallholder dairy farmers’ livelihoods.
TR Yeni içecek ürünleri için şurup bölmesinin kapasitesini artırmak genelde zordur. Ancak akıllı teknoloji, teknik sınırlamaların ve alan sınırlamalarının üstesinden gelerek maliyet tasarrufu sağlar.
inglês | turco |
---|---|
provide | sağlar |
improve | artırmak |
we | ancak |
and | ve |
to | için |
EN Quite often these programmes also result in local agriculture development, where we support small holder farmers with access to market.
TR Bu programlar çoğu zaman pazara erişimi olan küçük çiftlik sahiplerini desteklediğimiz yerel tarımsal kalkınmaya yol açar.
inglês | turco |
---|---|
local | yerel |
small | küçük |
access | erişimi |
market | pazara |
these | bu |
EN Our established Dairy Hub model is helping create sustainable value chains by building the capacity of smallholder farmers.
TR Süt Ürünleri Merkezi modelimiz küçük toprak sahibi çiftçilerin kapasitesini artırarak sürdürülebilir değer zincirleri oluşturmalarına yardımcı olmaktadır.
inglês | turco |
---|---|
our | de |
hub | merkezi |
sustainable | sürdürülebilir |
value | değer |
chains | zincirleri |
capacity | kapasitesini |
EN We support our customers with Dairy Hub projects that set up milk collection infrastructure and provide hands-on practical training to give more smallholder farmers access to formal markets.
TR Daha fazla küçük toprak sahibi çiftçinin resmi pazarlara erişimini sağlamak için süt toplama altyapısını kuran ve uygulamalı pratik eğitim sağlayan Süt Ürünleri Merkezi projeleriyle müşterilerimizi destekliyoruz.
inglês | turco |
---|---|
hub | merkezi |
milk | süt |
practical | pratik |
training | eğitim |
formal | resmi |
collection | toplama |
infrastructure | altyapı |
and | ve |
to | sağlamak |
give | için |
provide | sağlayan |
EN "Come during weekends to the farmers market here. Best place to get fresh mozzarella cheese and granola!"
TR "bu parka belediye neden fiskiye koymamis."
inglês | turco |
---|---|
to | neden |
come | bu |
EN "Come during weekends to the farmers market here. Best place to get fresh mozzarella cheese and granola!"
TR "bu parka belediye neden fiskiye koymamis."
inglês | turco |
---|---|
to | neden |
come | bu |
EN "Come during weekends to the farmers market here. Best place to get fresh mozzarella cheese and granola!"
TR "bu parka belediye neden fiskiye koymamis."
inglês | turco |
---|---|
to | neden |
come | bu |
EN "Come during weekends to the farmers market here. Best place to get fresh mozzarella cheese and granola!"
TR "bu parka belediye neden fiskiye koymamis."
inglês | turco |
---|---|
to | neden |
come | bu |
EN "Come during weekends to the farmers market here. Best place to get fresh mozzarella cheese and granola!"
TR "bu parka belediye neden fiskiye koymamis."
inglês | turco |
---|---|
to | neden |
come | bu |
EN "Come during weekends to the farmers market here. Best place to get fresh mozzarella cheese and granola!"
TR "bu parka belediye neden fiskiye koymamis."
inglês | turco |
---|---|
to | neden |
come | bu |
EN "Come during weekends to the farmers market here. Best place to get fresh mozzarella cheese and granola!"
TR "bu parka belediye neden fiskiye koymamis."
inglês | turco |
---|---|
to | neden |
come | bu |
EN "Come during weekends to the farmers market here. Best place to get fresh mozzarella cheese and granola!"
TR "bu parka belediye neden fiskiye koymamis."
inglês | turco |
---|---|
to | neden |
come | bu |
EN "Come during weekends to the farmers market here. Best place to get fresh mozzarella cheese and granola!"
TR "bu parka belediye neden fiskiye koymamis."
inglês | turco |
---|---|
to | neden |
come | bu |
Mostrando 50 de 50 traduções