EN Infographics for social media are likely to be small and horizontal, while infographics for blog posts are likely to be much longer in length
"likely to evolve" em inglês pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
likely | için muhtemelen |
EN Infographics for social media are likely to be small and horizontal, while infographics for blog posts are likely to be much longer in length
TR Sosyal medya infografikleri genellikle küçük ve yatay olurken blog yazılarında kullanılan infografiklerin uzunluğu genellikle daha fazladır
inglês | turco |
---|---|
small | küçük |
and | ve |
horizontal | yatay |
blog | blog |
length | uzunluğu |
social | sosyal |
media | medya |
to | kullanılan |
EN Other than that, I think you truly have a great product and I am sure you will evolve overtime to continue to satisfy new customers like myself
TR Bunun dışında, gerçekten harika bir ürününüz olduğunu düşünüyorum ve kendim gibi yeni müşterileri memnun etmek için zaman içerisinde gelişmeye devam edeceğimizden eminim
inglês | turco |
---|---|
truly | gerçekten |
great | harika |
customers | müşterileri |
new | yeni |
continue | devam |
a | bir |
and | ve |
EN Kanban boards are meant to be tailored to your team's unique process and can evolve with your team as it matures.
TR Kanban panoları, ekibinizin kültürüne göre şekillenebilir ve olgunlaştıkça ekibinizle birlikte gelişebilir.
inglês | turco |
---|---|
kanban | kanban |
your team | ekibinizin |
with your team | ekibinizle |
can | ne |
and | ve |
EN This has enabled the content of the site to evolve in a clear direction for years
TR Bu da sitenin içerik çizgisinin yıllardır net bir doğrultuda ilerlemesini sağlıyor
inglês | turco |
---|---|
content | içerik |
clear | net |
for years | yıllardır |
in | da |
this | bu |
of the site | sitenin |
years | bir |
EN Kanban boards are meant to be tailored to your team's unique process and can evolve with your team as it matures
TR Kanban panoları, ekibinizin kültürüne göre şekillenebilir ve olgunlaştıkça ekibinizle birlikte gelişebilir
inglês | turco |
---|---|
kanban | kanban |
your team | ekibinizin |
with your team | ekibinizle |
can | ne |
and | ve |
EN Our Swiss Vitality approach continues to evolve
TR Swiss Zindelik yaklaşımımız gelişmeye devam ediyor
inglês | turco |
---|---|
swiss | swiss |
vitality | zindelik |
approach | yaklaşım |
continues | devam ediyor |
EN The designs evolve around AHA’s core mission: health and how to improve it.
TR Tasarımlar AHA'nın temel misyonu olan sağlık ve bunun nasıl iyileştirilebileceği ile ilgilidir.
inglês | turco |
---|---|
designs | tasarımlar |
core | temel |
mission | misyonu |
health | sağlık |
and | ve |
how | nasıl |
EN ...and more: we continuously evolve Link Click Counter platform to collect new data and provide additional features for free
TR ...ve daha fazlası: yeni veri toplamak ve ücretsiz olarak ek özellikler sağlamak için Bağlantı Tıklama Sayacı platformunu sürekli geliştiriyoruz
inglês | turco |
---|---|
continuously | sürekli |
platform | platformunu |
collect | toplamak |
new | yeni |
data | veri |
features | özellikler |
link | bağlantı |
click | tıklama |
and | ve |
more | fazlası |
additional | ek |
free | ücretsiz |
to | sağlamak |
for | için |
EN Ensuring easy integration and interoperability, Print DNA enables your printers to work at optimised performance over their entire lifecycle, even as your business needs evolve.
TR Kolay entegrasyon ve operasyonlar arası kullanılabilirlik sağlayan Print DNA, yazıcılarınızın ömürleri boyunca, iş ihtiyaçlarınız geliştikçe bile optimize performans göstermesine izin verir.
inglês | turco |
---|---|
easy | kolay |
integration | entegrasyon |
dna | dna |
enables | izin verir |
performance | performans |
to | arası |
even | bile |
needs | ihtiyaç |
and | ve |
printers | yazıcılar |
EN It’s a suite of software capabilities that give you the ability to optimize printer performance over their entire lifecycle even as your business needs evolve.
TR Bu yazılım, size, iş ihtiyaçlarınız değişse bile yazıcı performansını ürünün ömrü boyunca optimize etme olanağı sunan yazılım kapasitelerinden oluşan bir settir.
inglês | turco |
---|---|
software | yazılım |
optimize | optimize |
business | iş |
printer | yazıcı |
entire | de |
the | etme |
needs | ihtiyaç |
performance | performans |
even | bir |
to | bile |
EN The lifestyle industry continues to evolve at a rapid pace
TR Yaşam tarzı sektörü hızla evrim geçirmeye devam ediyor
inglês | turco |
---|---|
industry | sektör |
continues | devam ediyor |
EN Under these circumstances, no matter how successful you’ve been in the past, your way of work needs to evolve continuously
TR Bu koşullar altında, ne kadar başarılı bir geçmişiniz olursa olsun, çalışma şeklinizin sürekli evrim geçirmesi gerekiyor
inglês | turco |
---|---|
past | geçmiş |
continuously | sürekli |
successful | başarılı |
no matter | olsun |
work | çalışma |
these | bu |
matter | ne |
under | altında |
to | kadar |
EN Ensuring easy integration and interoperability, Print DNA enables your printers to work at optimised performance over their entire lifecycle, even as your business needs evolve.
TR Kolay entegrasyon ve operasyonlar arası kullanılabilirlik sağlayan Print DNA, yazıcılarınızın ömürleri boyunca, iş ihtiyaçlarınız geliştikçe bile optimize performans göstermesine izin verir.
inglês | turco |
---|---|
easy | kolay |
integration | entegrasyon |
dna | dna |
enables | izin verir |
performance | performans |
to | arası |
even | bile |
needs | ihtiyaç |
and | ve |
printers | yazıcılar |
EN Our Swiss Vitality approach continues to evolve
TR Swiss Zindelik yaklaşımımız gelişmeye devam ediyor
inglês | turco |
---|---|
swiss | swiss |
vitality | zindelik |
approach | yaklaşım |
continues | devam ediyor |
EN Nobody knows how the neighbour will evolve
TR Komşunun kendini nasıl geliştireceğini kimse bilmiyor
inglês | turco |
---|---|
nobody | kimse |
how | nasıl |
EN Deploying Edge InfrastructureYou want to evolve your hybrid/cloud infrastructure to enable new edge applications. These goals include:
TR Edge Altyapısının YerleştirilmesiYeni edge uygulamalarını etkinleştirmek için hibrit/bulut altyapınızı geliştirmek istiyorsunuz. Bu hedefler şunları içerir:
inglês | turco |
---|---|
hybrid | hibrit |
cloud | bulut |
enable | etkinleştirmek |
edge | edge |
goals | hedefler |
infrastructure | altyapı |
these | bu |
applications | uygulamalar |
EN Ranktracker's tools are constantly updated based on the latest search engine data so that you can track your progress over time and ensure that your site continues to evolve and stay on top.
TR Ranktracker'ın araçları en son arama motoru verilerine göre sürekli olarak güncellenir, böylece zaman içindeki ilerlemenizi takip edebilir ve sitenizin gelişmeye ve zirvede kalmaya devam etmesini sağlayabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
engine | motoru |
continues | devam |
your progress | ilerlemenizi |
your site | sitenizin |
track | takip |
tools | araçları |
time | zaman |
search | arama |
you can | sağlayabilirsiniz |
constantly | sürekli olarak |
latest | en |
and | ve |
the latest | son |
EN How No-Code Allows Your Business to Evolve
TR Performansınızı yükseltmek için listelere ihtiyacınız YOK
inglês | turco |
---|---|
to | için |
no | yok |
EN “Since we've started using Crisp, I've seen the software evolve nicely.“
TR “Crisp'i kullanmaya başladığımızdan beri, yazılımın güzel bir şekilde geliştiğini gördüm.“
EN Quick Start Guide, Evolve 75 headset, Jabra Link 380 USB adapter, charging stand*, protective travel case, USB cord (allowing for use while charging)
TR Hızlı Başlangıç Kılavuzu, Evolve 57 kulaklık, Jabra Link 380 USB adaptörü, şarj standı*, koruyucu taşıma kılıfı, USB kablosu (şarj olurken cihazın kullanılmasına izin verir)
inglês | turco |
---|---|
guide | kılavuzu |
headset | kulaklık |
usb | usb |
protective | koruyucu |
use | kullan |
quick | hızlı |
start | başlangıç |
link | link |
charging | şarj |
EN Can I use the Evolve 75 with my smartphone and tablet?
TR Evolve 75’i akıllı telefonum ve tabletim ile kullanabilir miyim?
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
use | kullanabilir |
can | miyim |
with | ile |
EN Yes. The Evolve 75 has world-class speakers that are built for both voice and music.
TR Evet. Evolve 75, sesli iletişim ve müzik için tasarlanmış birinci sınıf hoparlörlere sahiptir.
inglês | turco |
---|---|
music | müzik |
built | tasarlanmış |
class | sınıf |
and | ve |
has | sahiptir |
yes | evet |
for | için |
EN Yes. The first time you turn on your Jabra Evolve 75, it is ready to pair with your mobile phone.
TR Evet. Jabra Evolve 75’iniz, ilk kez çalıştırıldığı zaman mobil telefonunuzla eşleştirilmeye hazır olur.
inglês | turco |
---|---|
ready | hazır |
mobile | mobil |
is | olur |
time | zaman |
yes | evet |
to | e |
first | ilk |
EN For more frequently asked questions please visit the Jabra Evolve 75 support page.
TR Daha fazla sıkça sorulan soru için lütfen Jabra Evolve 75’in destek sayfasını ziyaret edin.
inglês | turco |
---|---|
asked | sorulan |
questions | soru |
visit | ziyaret |
page | sayfası |
support | destek |
please | lütfen |
for | için |
frequently | sık |
EN If you’re a freelancer, blogger, or in-house marketer with a limited budget, then the Semrush Pro plan will likely be the best option
TR Sınırlı bir bütçeye sahip bir serbest çalışan, blog yazarı veya kurum içi pazarlamacıysanız, Semrush Pro planı muhtemelen en iyi seçenek olacaktır
inglês | turco |
---|---|
semrush | semrush |
likely | muhtemelen |
option | seçenek |
limited | sınırlı |
budget | bütçeye |
pro | pro |
plan | planı |
or | veya |
a | bir |
best | en |
will | olacaktır |
EN Cross-device linking is the practice of associating different browsers and/or devices (such as mobile devices and televisions) based on information about the likely relationships among them.
TR Cihazlar arası bağlantı, aralarındaki olası ilişkiler hakkındaki bilgilere dayanarak farklı tarayıcıları ve/veya cihazları (mobil cihazlar ve televizyonlar gibi) ilişkilendirme uygulamasıdır.
inglês | turco |
---|---|
devices | cihazlar |
mobile | mobil |
information | bilgilere |
relationships | ilişkiler |
linking | bağlantı |
about | hakkındaki |
based on | dayanarak |
and | ve |
different | farklı |
browsers | tarayıcılar |
or | veya |
EN When you hear about a bank partnering with Ripple, more likely than not, this is what they’re using
TR Ripple'ın bir banka ile ortaklık yaptığını duyduğunuzda, bu muhtemelen bankanın kullanmaya başladığı platformla ilgilidir
inglês | turco |
---|---|
bank | banka |
likely | muhtemelen |
this | bu |
a | bir |
with | kullanmaya |
EN And because people search in the same way that they would ask a question, your spoken word explanations are more likely to appear at the top of search results.
TR Ve insanlar bir soru sordukları şekilde arama yaptığından, konuşulan kelime açıklamalarınızın arama sonuçlarının en üstünde görünme olasılığı daha yüksektir.
inglês | turco |
---|---|
people | insanlar |
spoken | konuşulan |
search | arama |
question | soru |
same | bir |
and | ve |
the | şekilde |
top | en |
of | üstünde |
EN These are things that in and of themselves do not constitute the addictive cycle, but that are consistently likely to bring up urges to go into our bottom lines
TR Bunlar, kendi içlerinde bağımlılık döngüsünü oluşturmayan, ancak sürekli olarak alt satırlarımıza girme dürtülerini ortaya çıkaran şeylerdir
inglês | turco |
---|---|
bottom | alt |
cycle | döngü |
lines | olarak |
are | bunlar |
EN When you set a couple of correct conditional logic sequences before sharing your survey, it is much more likely that you will receive more responses and those responses will be consistent
TR Anketinizi paylaşmadan önce birkaç doğru koşullu mantık dizisi belirlediğinizde, daha fazla yanıt almanız ve bu yanıtların tutarlı olması çok daha olasıdır
inglês | turco |
---|---|
conditional | koşullu |
consistent | tutarlı |
responses | yanıtlar |
a | birkaç |
before | önce |
and | ve |
of | doğru |
those | bu |
EN Statistics show that website visitors who receive assistance through a chat app for support are more likely to make a purchase
TR İstatistikler, destek için bir sohbet uygulaması aracılığıyla yardım alan web sitesi ziyaretçilerinin satın alma olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor
inglês | turco |
---|---|
app | uygulaması |
chat | sohbet |
support | destek |
assistance | yardım |
purchase | satın |
a | bir |
EN In this regard, the subject trademark application is not distinctive, and it is not likely to be perceived as a commercial origin for the related goods.
TR Dolayısıyla marka başvurusu ilgili mallar bakımından ayırt edici ve ticari kaynak gösteren bir işaret olarak algılanmamaktadır.
inglês | turco |
---|---|
commercial | ticari |
origin | kaynak |
related | ilgili |
and | ve |
to | marka |
distinctive | bir |
EN In light of the above grounds, the Court concluded that the subject sound mark is not distinctive, and it is not likely to be perceived as a commercial origin for the related goods.
TR Yukarıda gerekçeler kapsamında Mahkeme, dava konusu ses markasının ilgili mallar bakımından ayırt edici olmadığı ve marka başvurusunun kaynak gösterme fonksiyonunun bulunmadığı sonucuna varmıştır.
inglês | turco |
---|---|
court | mahkeme |
subject | konusu |
origin | kaynak |
related | ilgili |
not | olmadığı |
in | da |
and | ve |
to | marka |
of | nın |
EN If you're on this page, you're most likely doing a lot of these things already.
TR Eğer bu sayfadaysanız, bunların çoğunu zaten yapıyorsunuz.
inglês | turco |
---|---|
if | eğer |
of | ın |
this | bu |
EN Cross-party support for Frank-Walter Steinmeier is growing. He is likely to remain Germany’s federal president for another five years.
TR Alman Anayasa Mahkemesi, yasama erkinin, bir triyaj durumunda engelli insanları korumaya yönelik önlem almak zorunda olduğuna hükmetti.
inglês | turco |
---|---|
years | bir |
EN This most likely had something to do with the Covid-19 pandemic as well.
TR Bu durumun önemli nedenlerinden biri elbette korona pandemisi olmuştu.
inglês | turco |
---|---|
pandemic | pandemisi |
covid-19 | korona |
this | bu |
the | biri |
EN When you hear about a bank partnering with Ripple, more likely than not, this is what they’re using
TR Ripple'ın bir banka ile ortaklık yaptığını duyduğunuzda, bu muhtemelen bankanın kullanmaya başladığı platformla ilgilidir
inglês | turco |
---|---|
bank | banka |
likely | muhtemelen |
this | bu |
a | bir |
with | kullanmaya |
EN If you’re a freelancer, blogger, or in-house marketer with a limited budget, then the Semrush Pro plan will likely be the best option
TR Sınırlı bir bütçeye sahip bir serbest çalışan, blog yazarı veya kurum içi pazarlamacıysanız, Semrush Pro planı muhtemelen en iyi seçenek olacaktır
inglês | turco |
---|---|
semrush | semrush |
likely | muhtemelen |
option | seçenek |
limited | sınırlı |
budget | bütçeye |
pro | pro |
plan | planı |
or | veya |
a | bir |
best | en |
will | olacaktır |
EN If you’re a freelancer, blogger, or in-house marketer with a limited budget, then the Semrush Pro plan will likely be the best option
TR Sınırlı bir bütçeye sahip bir serbest çalışan, blog yazarı veya kurum içi pazarlamacıysanız, Semrush Pro planı muhtemelen en iyi seçenek olacaktır
inglês | turco |
---|---|
semrush | semrush |
likely | muhtemelen |
option | seçenek |
limited | sınırlı |
budget | bütçeye |
pro | pro |
plan | planı |
or | veya |
a | bir |
best | en |
will | olacaktır |
EN In this regard, the subject trademark application is not distinctive, and it is not likely to be perceived as a commercial origin for the related goods.
TR Dolayısıyla marka başvurusu ilgili mallar bakımından ayırt edici ve ticari kaynak gösteren bir işaret olarak algılanmamaktadır.
inglês | turco |
---|---|
commercial | ticari |
origin | kaynak |
related | ilgili |
and | ve |
to | marka |
distinctive | bir |
EN In light of the above grounds, the Court concluded that the subject sound mark is not distinctive, and it is not likely to be perceived as a commercial origin for the related goods.
TR Yukarıda gerekçeler kapsamında Mahkeme, dava konusu ses markasının ilgili mallar bakımından ayırt edici olmadığı ve marka başvurusunun kaynak gösterme fonksiyonunun bulunmadığı sonucuna varmıştır.
inglês | turco |
---|---|
court | mahkeme |
subject | konusu |
origin | kaynak |
related | ilgili |
not | olmadığı |
in | da |
and | ve |
to | marka |
of | nın |
EN If you’re trying to visualize the frequency distribution of a piece of data, you’re likely working on a project, conducting a survey or otherwise visualizing statistics
TR Bir veri parçasının frekans dağılımını görselleştirmeye çalışıyorsanız, muhtemelen bir proje üzerinde çalışıyor, anket hazırlıyor veya istatistikleri görselleştiriyorsunuz
inglês | turco |
---|---|
data | veri |
likely | muhtemelen |
project | proje |
survey | anket |
working | çalışıyor |
or | veya |
a | bir |
EN Since we work with multiple companies, it's extremely likely that we have every car that you are or might be interested in renting in Sharjah and the rest of the UAE
TR Birden fazla şirketle çalıştığımızdan, Sharjah ve BAE'nin geri kalanında kiralamak istediğiniz veya ilginizi çekebilecek her araca sahip olmamız son derece olasıdır
inglês | turco |
---|---|
extremely | son derece |
renting | kiralamak |
sharjah | sharjah |
multiple | birden fazla |
and | ve |
or | veya |
of | her |
EN Since we work with multiple companies, it's extremely likely that we have every car that you are or might be interested in renting in Ajman and the rest of the UAE
TR Birden fazla şirketle çalıştığımızdan, Ajman'da ve BAE'nin geri kalanında kiralamak istediğiniz veya ilginizi çekebilecek her araca sahip olmamız son derece olasıdır
inglês | turco |
---|---|
extremely | son derece |
renting | kiralamak |
multiple | birden fazla |
and | ve |
or | veya |
of | her |
EN The supply chain law is also likely to increase the incentive for German businesses to advocate corresponding rules at the EU level.
TR Tedarik Zinciri Yasası, Alman şirketlerinin AB düzeyinde benzer düzenlemelerin uygulanması için girişimlerde bulunmalarında teşvik edici bir unsur da olabilir.
inglês | turco |
---|---|
supply | tedarik |
chain | zinciri |
eu | ab |
level | düzeyinde |
law | yasası |
at | nda |
also | da |
EN Younger people, on the contrary, are more likely to move to a larger city.
TR Genç nüfus ise şehirlere daha sık taşınıyor.
inglês | turco |
---|---|
the | ise |
EN This most likely had something to do with the Covid-19 pandemic as well.
TR Bu durumun önemli nedenlerinden biri elbette korona pandemisi olmuştu.
inglês | turco |
---|---|
pandemic | pandemisi |
covid-19 | korona |
this | bu |
the | biri |
EN In particular, innovative electrification technologies are likely to become key technologies worldwide
TR Özellikle inovatif elektrifikasyon teknolojileri muhtemelen dünya düzeyinde anahtar teknolojiler haline gelecektir
inglês | turco |
---|---|
innovative | inovatif |
likely | muhtemelen |
key | anahtar |
worldwide | dünya |
to | haline |
EN So how can we combat this? People are less likely to believe in conspiracies if they are already aware of the strategies used by the ideologists who are spreading them, and if they are already sensitive to these issues
TR Peki buna karşı ne yapılabilir? İnsanlar komplo ideologlarının stratejileri konusunda aydınlatıldığında ve farkındalıkları arttığında bu teorilere inanmamak konusunda daha dirençli hale geliyorlar
inglês | turco |
---|---|
strategies | stratejileri |
can | yapılabilir |
and | ve |
this | bu |
EN Those firms that can exploit 5G-enabled use cases first will likely seize outsized market share.
TR 5G özellikli kullanım durumlarından yararlanabilen firmalar büyük ölçekli pazar payına sahip olacaktır.
inglês | turco |
---|---|
market | pazar |
share | payı |
will | olacaktır |
use | kullanım |
that | sahip |
Mostrando 50 de 50 traduções