EN In your role as editor, you will work closely with reviewers and will oversee submissions from authors
EN In your role as editor, you will work closely with reviewers and will oversee submissions from authors
TR Editör olarak rolünüz kapsamında, hakemlerle yakın bir şekilde çalışır ve yazarların yaptığı gönderimleri denetlersiniz
inglês | turco |
---|---|
editor | editör |
closely | yakın |
work | çalışır |
role | rol |
authors | yazarlar |
and | ve |
EN In your role as editor, you will work closely with reviewers and will oversee submissions from authors
TR Editör olarak rolünüz kapsamında, hakemlerle yakın bir şekilde çalışır ve yazarların yaptığı gönderimleri denetlersiniz
inglês | turco |
---|---|
editor | editör |
closely | yakın |
work | çalışır |
role | rol |
authors | yazarlar |
and | ve |
EN Working with authors and reviewers
TR Yazarlar ve hakemlerle çalışmak
inglês | turco |
---|---|
authors | yazarlar |
and | ve |
working | çalışmak |
EN Peer review ? and reviewers ? are at the heart of the academic publishing process
TR Hakem denetimi ? ve hakemler ? akademik yayıncılık sürecinin merkezinde yer alır
inglês | turco |
---|---|
review | denetimi |
and | ve |
academic | akademik |
publishing | yayıncılık |
process | sürecinin |
of | yer |
EN Find out why reviewers perform this vital role, how they are recognised and how you can volunteer to review yourself.
TR Hakemlerin bu hayati önemdeki rolü neden yerine getirdiğini, nasıl kabul gördüklerini ve hakemlik yapmak için sizin de nasıl gönüllü olabileceğinizi öğrenin.
inglês | turco |
---|---|
vital | hayati |
volunteer | gönüllü |
find out | öğrenin |
this | bu |
role | rol |
and | ve |
why | neden |
how | nasıl |
EN Text mining that leads to precise matches between incoming proposals and potential reviewers
TR Gelen teklifler ve potansiyel hakemlerin hassas bir şekilde eşleştirilmesini sağlayan metin madenciliği
inglês | turco |
---|---|
text | metin |
precise | hassas |
potential | potansiyel |
and | ve |
to | e |
EN Ability to build a bank of qualified reviewers
TR Nitelikli hakemlerden oluşan bir banka oluşturma imkanı
inglês | turco |
---|---|
bank | banka |
qualified | nitelikli |
build | oluşturma |
a | bir |
EN Such instances are occasionally found by sharp-eyed reviewers or editors, but a systematic process is needed to consistently identify potential problems.
TR Bu durumları genelde irdeleyen hakemler ya da editörler tespit edebilmektedir, ama olası sorunları tutarlı bir şekilde belirlemek için sistematik bir süreç gerekmektedir.
inglês | turco |
---|---|
editors | editörler |
potential | olası |
process | süreç |
such | bu |
but | ama |
problems | sorunları |
a | bir |
identify | tespit |
EN We can help funders to assess the effectiveness of the research projects they fund, find reviewers and identify trends across key research areas.
TR Finansörlerin, finansman sağladıkları araştırma projelerinin ne kadar etkili olduğunu değerlendirmesine, hakemler bulmasına ve önemli araştırma alanlarındaki eğilimleri belirlemesine yardımcı olabiliriz.
inglês | turco |
---|---|
research | araştırma |
trends | eğilimleri |
key | önemli |
help | yardımcı |
can | ne |
across | de |
and | ve |
EN Reviewer Finder: find the right reviewers in minutes
TR Hakem Bulucu: doğru hakemleri dakikalar içinde bulun
inglês | turco |
---|---|
finder | bulucu |
find | bulun |
minutes | dakikalar |
in | içinde |
right | doğru |
EN Identify the right reviewers for each grant application, assess potential conflicts of interest and expand your reviewer network by inviting researchers to review grant applications that are relevant to them.
TR Her hibe başvurusu için doğru hakemleri belirleyin, olası çıkar çatışmalarını değerlendirin ve kendileriyle ilişkili hibe başvurularını denetlemeleri için araştırmacıları davet etmek suretiyle hakem ağınızı genişletin.
inglês | turco |
---|---|
grant | hibe |
network | ağı |
potential | olası |
by | suretiyle |
applications | başvurular |
researchers | araştırmacılar |
and | ve |
EN Issuing internal briefings to raise staff awareness of the subject and giving them tools and resources to further spread awareness among editors, board members and reviewers
TR Konu hakkında çalışanların bilincini artırmak ve onlara editörler, kurul üyeleri ve hakemler arasında da farkındalığı daha fazla yayacak araçlar ve kaynaklar sunmak üzere dahili brifingler vermek
inglês | turco |
---|---|
internal | dahili |
raise | artırmak |
editors | editörler |
members | üyeleri |
and | ve |
resources | kaynaklar |
tools | araçlar |
to | hakkında |
them | onlara |
further | da |
EN Reviewing and addressing the gender diversity of editors, editorial boards, and reviewers to ensure journals continue to be relevant, representative, and stimulating to the communities they serve
TR Dergilerin hizmet ettikleri camialar için uygun, temsil edici ve ilham verici olmaya devam edebilmesini sağlamak için editörler, editörlük kurullları ve hakemlerin cinsiyet çeşitliliğini incelemek ve bu konunun üzerine eğilmek
inglês | turco |
---|---|
gender | cinsiyet |
editors | editörler |
continue | devam |
relevant | uygun |
serve | hizmet |
and | ve |
to | sağlamak |
ensure | sağlamak için |
of | in |
EN As part of Elsevier?s diversity and inclusion strategy, we would like to track representation among authors, reviewers, and editors to address gender bias in publishing
TR Elsevier'in çeşitlilik ve kapsayıcılık stratejisi kapsamında, yayıncılıkta cinsiyet önyargısı konusunun üzerine eğilmek için yazarlar, hakemler ve editörler içinde cinsiyetlerin ne oranda temsil edildiğini takip etmek istiyoruz
inglês | turco |
---|---|
s | s |
strategy | stratejisi |
authors | yazarlar |
editors | editörler |
gender | cinsiyet |
diversity | çeşitlilik |
we | istiyoruz |
track | takip |
and | ve |
of | in |
in | içinde |
EN We ask journal authors, reviewers, and editors to identify their gender by choosing from options: women, man, non-binary/other, and 'prefer not to disclose'
TR Yazarlar, hakemler ve editörlerden şu seçeneklerden birini seçerek cinsiyetlerini belirtmelerini rica ediyoruz: kadın, erkek, non-binary/diğer, ve 'açıklamamayı tercih ediyorum'
inglês | turco |
---|---|
authors | yazarlar |
other | diğer |
prefer | tercih |
women | kadın |
and | ve |
EN Networking/build brand influence: Our network of editors, authors, reviewers and readers means that we have unrivalled access to recognised thought leaders.
TR Ağ oluşturma / marka etkisi yaratma: Editörler, yazarlar, hakemler ve okuyuculardan oluşan ağımız sayesinde tanınmış düşünce önderlerine emsalsiz bir şekilde erişebilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
build | oluşturma |
network | ağı |
editors | editörler |
authors | yazarlar |
access | erişebilirsiniz |
thought | düşünce |
brand | marka |
and | ve |
EN Automatically invite transcribers, editors, reviewers and compliance checkers to access audio and video files with their own unique accounts.
TR Ses ve video dosyalarına kendi benzersiz hesaplarıyla erişmek için transkriberleri, editörleri, gözden geçirenleri ve uyumluluk denetleyicilerini otomatik olarak davet edin.
inglês | turco |
---|---|
invite | davet |
compliance | uyumluluk |
video | video |
unique | benzersiz |
accounts | hesaplar |
to access | erişmek |
automatically | otomatik olarak |
files | dosyaları |
to | için |
EN Working with authors and reviewers
TR Yazarlar ve hakemlerle çalışmak
inglês | turco |
---|---|
authors | yazarlar |
and | ve |
working | çalışmak |
EN Peer review ? and reviewers ? are at the heart of the academic publishing process
TR Hakem denetimi ? ve hakemler ? akademik yayıncılık sürecinin merkezinde yer alır
inglês | turco |
---|---|
review | denetimi |
and | ve |
academic | akademik |
publishing | yayıncılık |
process | sürecinin |
of | yer |
EN Find out why reviewers perform this vital role, how they are recognised and how you can volunteer to review yourself.
TR Hakemlerin bu hayati önemdeki rolü neden yerine getirdiğini, nasıl kabul gördüklerini ve hakemlik yapmak için sizin de nasıl gönüllü olabileceğinizi öğrenin.
inglês | turco |
---|---|
vital | hayati |
volunteer | gönüllü |
find out | öğrenin |
this | bu |
role | rol |
and | ve |
why | neden |
how | nasıl |
EN Networking/build brand influence: Our network of editors, authors, reviewers and readers means that we have unrivalled access to recognised thought leaders.
TR Ağ oluşturma / marka etkisi yaratma: Editörler, yazarlar, hakemler ve okuyuculardan oluşan ağımız sayesinde tanınmış düşünce önderlerine emsalsiz bir şekilde erişebilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
build | oluşturma |
network | ağı |
editors | editörler |
authors | yazarlar |
access | erişebilirsiniz |
thought | düşünce |
brand | marka |
and | ve |
EN Text mining that leads to precise matches between incoming proposals and potential reviewers
TR Gelen teklifler ve potansiyel hakemlerin hassas bir şekilde eşleştirilmesini sağlayan metin madenciliği
inglês | turco |
---|---|
text | metin |
precise | hassas |
potential | potansiyel |
and | ve |
to | e |
EN Ability to build a bank of qualified reviewers
TR Nitelikli hakemlerden oluşan bir banka oluşturma imkanı
inglês | turco |
---|---|
bank | banka |
qualified | nitelikli |
build | oluşturma |
a | bir |
EN We can help funders to assess the effectiveness of the research projects they fund, find reviewers and identify trends across key research areas.
TR Finansörlerin, finansman sağladıkları araştırma projelerinin ne kadar etkili olduğunu değerlendirmesine, hakemler bulmasına ve önemli araştırma alanlarındaki eğilimleri belirlemesine yardımcı olabiliriz.
inglês | turco |
---|---|
research | araştırma |
trends | eğilimleri |
key | önemli |
help | yardımcı |
can | ne |
across | de |
and | ve |
EN Reviewer Finder: find the right reviewers in minutes
TR Hakem Bulucu: doğru hakemleri dakikalar içinde bulun
inglês | turco |
---|---|
finder | bulucu |
find | bulun |
minutes | dakikalar |
in | içinde |
right | doğru |
EN Identify the right reviewers for each grant application, assess potential conflicts of interest and expand your reviewer network by inviting researchers to review grant applications that are relevant to them.
TR Her hibe başvurusu için doğru hakemleri belirleyin, olası çıkar çatışmalarını değerlendirin ve kendileriyle ilişkili hibe başvurularını denetlemeleri için araştırmacıları davet etmek suretiyle hakem ağınızı genişletin.
inglês | turco |
---|---|
grant | hibe |
network | ağı |
potential | olası |
by | suretiyle |
applications | başvurular |
researchers | araştırmacılar |
and | ve |
EN 46% of reviewers opt-in to answer questions.
TR Değerlendirmecilerin %46?sı, soru yanıtlamayı tercih etmektedir.
inglês | turco |
---|---|
questions | soru |
EN We have a pool of more than two million opted-in reviewers, just ready and waiting to answer questions with their unique spin.
TR Her biri kendi benzersiz bakış açılarıyla sorulara yanıt vermek için hazır bekleyen iki milyonun üzerinde değerlendirmeciden oluşan bir havuza sahibiz.
inglês | turco |
---|---|
ready | hazır |
answer | yanıt |
unique | benzersiz |
we have | sahibiz |
EN Automatically invite transcribers, editors, reviewers and compliance checkers to access audio and video files with their own unique accounts.
TR Ses ve video dosyalarına kendi benzersiz hesaplarıyla erişmek için transkriberleri, editörleri, gözden geçirenleri ve uyumluluk denetleyicilerini otomatik olarak davet edin.
inglês | turco |
---|---|
invite | davet |
compliance | uyumluluk |
video | video |
unique | benzersiz |
accounts | hesaplar |
to access | erişmek |
automatically | otomatik olarak |
files | dosyaları |
to | için |
EN LWB coordinator, Lenny Rhine, University of Florida Librarian Emeritus works closely with the WHO and ITOCA to ensure maximum training reach and synergies
TR Frorida Librarian Emeritus Üniversitesi LWB koordinatörü Lenny Rhine, eğitimin ve sinerjilerin azami oranda yayılmasını sağlamak için WHO ve ITOCA ile yakın bir şekilde çalışmaktadır
inglês | turco |
---|---|
closely | yakın |
and | ve |
the | şekilde |
of | in |
to | sağlamak |
ensure | sağlamak için |
EN A single page can rank for hundreds of closely-related keywords. Parent Topic determines if you can rank for your target keyword while targeting a more general topic on your page instead.
TR Tek bir sayfa yüzlerce yakından alakalı anahtar kelime için sıralamaya girebilir. Ana Konu, sayfanızda daha genel bir konuyu hedeflerken, hedef anahtar kelimeniz için sıralamaya girip giremeyeceğinizi belirler.
inglês | turco |
---|---|
determines | belirler |
general | genel |
closely | yakından |
related | alakalı |
page | sayfa |
more | daha |
of | in |
target | hedef |
a | bir |
EN With a CAHPS survey, you can work closely with the AHRQ (Agency for Healthcare Research and Quality) and get the feedback you need to improve the patient experience at your medical facility.
TR Bir CAHPS anketiyle, AHRQ (Sağlık Hizmetleri Araştırma ve Kalite Kurumu) ile yakın çalışabilir ve medikal tesisinizdeki hasta deneyimini iyileştirmek için ihtiyacınız olan geri bildirimleri alabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
research | araştırma |
quality | kalite |
patient | hasta |
experience | deneyimini |
healthcare | sağlık |
to | geri |
medical | medikal |
for | için |
you need | ihtiyacınız |
and | ve |
improve | iyileştirmek |
with | ile |
at | yakın |
EN Regulations, certifications and tailor-made standards are the subjects of continuous improvement. Control Union Certifications follows these developments closely and we see it as our task to keep our customers updated about the latest changes.
TR Düzenlemeler, sertifikasyonlar ve özelleştirilmiş standartlar sürekli iyileştirmeye tabidir. Control Union, bu gelişmeleri yakından izler ve müşterileri en son değişikliklerden her daim haberdar etmeyi görev kabul eder.
inglês | turco |
---|---|
regulations | düzenlemeler |
standards | standartlar |
continuous | sürekli |
closely | yakından |
task | görev |
customers | müşterileri |
control | control |
union | union |
the | kabul |
these | bu |
and | ve |
latest | en |
developments | son |
to | her |
EN In the last month of 2019, a modification was made in the 'Foreigners and International Protection Law' that related to people under international protection very closely
TR Türkiye’deki mültecilerin yaşam koşulları, pandemi kaynaklı kısıtlamalar öncesinde zaten zorlaşmaya başlamıştı
inglês | turco |
---|---|
that | yaşam |
very | ya |
the | zaten |
EN In the last month of 2019, a modification was made in the 'Foreigners and International Protection Law' that related to people under international protection very closely
TR Türkiye’deki mültecilerin yaşam koşulları, pandemi kaynaklı kısıtlamalar öncesinde zaten zorlaşmaya başlamıştı
inglês | turco |
---|---|
that | yaşam |
very | ya |
the | zaten |
EN We work closely with our designers and engineers to help you succeed in your video creation
TR İyi eğitimli müşteri hizmetleri temsilcilerimiz tasarımcılar ve mühendislerle yakından ilgilenerek oluşturduğunuz videoların başarıya ulaşmasına yardımcı olurlar
inglês | turco |
---|---|
closely | yakından |
video | videolar |
designers | tasarımcılar |
to | e |
help | yardımcı |
and | ve |
EN ICON works closely with an enterprise blockchain-as-a-service firm called ICONLOOP
TR Bunun için kurumsal firmalara özel bir blockchain hizmet şirketi olan ICONLOOP ile çok yakın çalışır
inglês | turco |
---|---|
closely | yakın |
enterprise | kurumsal |
blockchain | blockchain |
service | hizmet |
works | çalışır |
with | ile |
EN We work closely with the world’s best gamers to fine-tune our products and to ensure everything we create meets the needs of gamers at every level
TR Dünyanın en iyi oyuncularıyla ürünlerimizin ince ayarı için yakından çalışıyor ve yaptığımız her şeyin her seviyedeki oyuncu ihtiyaçlarını karşıladığından emin oluyoruz
inglês | turco |
---|---|
closely | yakından |
work | çalışıyor |
needs | ihtiyaçlarını |
and | ve |
best | en |
EN Through years of working closely with our clients, we thoroughly understand their dynamic market environments, competitive pressures and current market developments
TR Müşterilerimizle yıllarca çalışmış olmanın verdiği deneyimle, dinamik pazar ortamlarını, rekabet baskılarını ve piyasalardaki mevcut gelişmeleri en doğru şekilde anlıyor ve değerlendiriyoruz
inglês | turco |
---|---|
dynamic | dinamik |
market | pazar |
competitive | rekabet |
environments | ortamlar |
and | ve |
current | mevcut |
of | doğru |
EN The "Draft Law on the Prevention of the Proliferation of Weapons of Mass Destruction", which came to the agenda of the Grand Assembly on December 16, 2020 and is closely related to civil society organizations, continues to be discussed
TR 16 Aralık 2020'de Meclis gündemine gelen ve sivil toplum örgütlerini yakından ilgilendiren "Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi" tartışılmaya devam ediyor
inglês | turco |
---|---|
law | kanun |
mass | kitle |
december | aralık |
closely | yakından |
civil | sivil |
society | toplum |
and | ve |
continues | devam ediyor |
the | gelen |
EN Accordingly, the right to participation is closely related to the freedom of association and expression, and the right of peaceful assembly.
TR Buna bağlı olarak katılım hakkı örgütlenme ve ifade özgürlüğü, barışçıl toplantı hakkıyla yakın bir ilişki içindedir.
inglês | turco |
---|---|
right | hakkı |
participation | katılım |
closely | yakın |
expression | ifade |
related | bağlı |
freedom | özgürlüğü |
and | ve |
EN Social media will look closely into your responsive accordion template user interface, so be sure to use free accordion CSS website templates similar to free simple similar jquery accordion or pure CSS horizontal accordion
TR Sosyal medya, duyarlı akordeon şablonu kullanıcı arayüzünüze yakından bakacaktır, bu nedenle ücretsiz basit benzer jquery akordeon veya saf CSS yatay akordeon benzeri ücretsiz akordeon CSS web sitesi şablonları kullandığınızdan emin olun
inglês | turco |
---|---|
closely | yakından |
accordion | akordeon |
css | css |
similar | benzer |
simple | basit |
pure | saf |
horizontal | yatay |
responsive | duyarlı |
free | ücretsiz |
template | şablonu |
templates | şablonları |
user | kullanıcı |
or | veya |
social | sosyal |
media | medya |
interface | arayüz |
look | bu |
EN This is why HP have worked closely together with Maersk since 2010 to streamline its supply chains
TR Bu nedenle HP, tedarik zincirlerinin düzenli ve akıcı olmasını sağlamak için 2010 yılından bu yana Maersk ile yakın işbirliği içinde çalışmaktadır
inglês | turco |
---|---|
closely | yakın |
maersk | maersk |
supply | tedarik |
this | bu |
to | sağlamak |
together | için |
EN Moroğlu Arseven’s dispute specialists often work closely with other practice areas, to draft tailored dispute resolution clauses and establish robust mediation and arbitration procedures
TR Moroğlu Arseven, dünyanın farklı ülkelerinde, farklı ekiplerle çalışma yapmak ve onlara liderlik etmek konusunda son derece deneyimlidir
inglês | turco |
---|---|
moroğlu | moroğlu |
work | çalışma |
and | ve |
other | farklı |
EN We work closely with companies, shareholders, investors and financiers on both buy and sell-side, assisting through all stages of these projects
TR Sahte yedek parçalarla ve taklit ürünlerle veya tasarım hakları ihlalleriyle mücadele etmek bu çalışmaların örneklerindendir
inglês | turco |
---|---|
buy | al |
of | ın |
projects | tasarım |
and | ve |
these | bu |
EN As a result, legal issues in this context bring closely intertwined elements of public, private, non-profit and constitutional law.
TR Sektör hukuki açıdan; kamu hukuku, özel hukuk ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlara ilişkin yasalar ve anayasa hukuku ile iç içe geçmiş unsurlarla muhataptır.
inglês | turco |
---|---|
public | kamu |
profit | kâr |
in | içe |
legal | hukuki |
and | ve |
law | hukuk |
a | özel |
EN We work closely with companies, shareholders, investors and financiers on both buy and sell-side, assisting through all stages of these projects.
TR Moroğlu Arseven müvekkilin işletme hedeflerini ve eğitim sektörünün dinamiklerini göz önünde bulundurarak, bu faktörleri işlemin yapısına, risk dağılımına ve malvarlığı transferlerine yansıtmaktadır.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
these | bu |
work | iş |
EN We work closely with clients to understand their specific business and operational processes
TR Müvekkillerin özel iş ve operasyonel süreçlerini anlamak için onlarla yakın plan çalışmayı tercih eder
inglês | turco |
---|---|
closely | yakın |
clients | müvekkillerin |
operational | operasyonel |
and | ve |
EN Fulya works closely with international legal teams, quantum experts, quantity surveyors and third-party funders around the world.
TR Bu çerçevede, uluslararası bürolar, zarar hesabı ve inşaat uzmanları ve fon şirketleri ile de yakın plan çalışmaktadır.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
international | uluslararası |
experts | uzmanları |
closely | yakın |
with | ile |
EN In the last month of 2019, a modification was made in the 'Foreigners and International Protection Law' that related to people under international protection very closely
TR Türkiye’deki mültecilerin yaşam koşulları, pandemi kaynaklı kısıtlamalar öncesinde zaten zorlaşmaya başlamıştı
inglês | turco |
---|---|
that | yaşam |
very | ya |
the | zaten |
Mostrando 50 de 50 traduções