EN Description: View Chastity sissy pumped in the kitchen ding-dong pegging cuckold hd as completely free. BDSM porn xxx Chastity sissy pumped in the kitchen ding-dong pegging cuckold video.
EN Description: View Chastity sissy pumped in the kitchen ding-dong pegging cuckold hd as completely free. BDSM porn xxx Chastity sissy pumped in the kitchen ding-dong pegging cuckold video.
TR Açıklama: Chastity sissy pompalı içinde bu mutfak dingdong ilişkilendirmeye cuckold hd tamamen ücretsiz olarak görüntüle. Bdsm Porno xxx Chastity sissy pompalı içinde bu mutfak dingdong ilişkilendirmeye cuckold video.
inglês | turco |
---|---|
description | açıklama |
kitchen | mutfak |
hd | hd |
completely | tamamen |
bdsm | bdsm |
free | ücretsiz |
video | video |
in | içinde |
view | görüntüle |
the | olarak |
porn | porno |
xxx | xxx |
EN The names of kitchen utensils and other kitchen items in English
TR Balık Tutmaya Gidelim! İngilizcede Balık Türleri
EN After the Kashmir earthquake we built 15 community centers with special areas for women and children, and we built 78 temporary schools and 100 tent classes for 2000 children to avoid training breaks.
TR Keşmir Depremi sonrasında kadınlar ve çocuklar için özel alanlar içeren 15 toplum merkezi kurduk ve eğitime ara verilmemesi için 78 geçici okul ve 2000 çocuk için 100 çadır sınıf inşa ettik.
inglês | turco |
---|---|
community | toplum |
areas | alanlar |
women | kadınlar |
temporary | geçici |
schools | okul |
tent | çadır |
built | inşa |
and | ve |
children | çocuklar |
the | özel |
EN We delivered the 2,823 psychosocial support packages provided by the UN International Children’s Emergency Fund (UNICEF) to children
TR BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından sağlanan 2823 psikososyal destek paketini çocuklara ulaştırdık
inglês | turco |
---|---|
unicef | unicef |
children | çocuklara |
support | destek |
by | tarafından |
provided | sağlanan |
EN The number of children forced to work to support their low-income families has shown a 64% spike in the 2006-2012 period compared to the population of school children who work and attend school
TR Geçim dertlerinden ötürü, ailelerine ekonomik destek vermek zorunda kalan çocukların sayısındaki artış, okula devam ederken çalışmak zorunda kalan çocukların oranına 2006-2012 döneminde %64’lük bir yükseliş olarak yansıyor
inglês | turco |
---|---|
children | çocukların |
support | destek |
number | sayısı |
a | bir |
work | çalışmak |
EN After the Kashmir earthquake we built 15 community centers with special areas for women and children, and we built 78 temporary schools and 100 tent classes for 2000 children to avoid training breaks.
TR Keşmir Depremi sonrasında kadınlar ve çocuklar için özel alanlar içeren 15 toplum merkezi kurduk ve eğitime ara verilmemesi için 78 geçici okul ve 2000 çocuk için 100 çadır sınıf inşa ettik.
inglês | turco |
---|---|
community | toplum |
areas | alanlar |
women | kadınlar |
temporary | geçici |
schools | okul |
tent | çadır |
built | inşa |
and | ve |
children | çocuklar |
the | özel |
EN We delivered the 2,823 psychosocial support packages provided by the UN International Children’s Emergency Fund (UNICEF) to children
TR BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından sağlanan 2823 psikososyal destek paketini çocuklara ulaştırdık
inglês | turco |
---|---|
unicef | unicef |
children | çocuklara |
support | destek |
by | tarafından |
provided | sağlanan |
EN Children's Toys Store Logo is great if you're working in Shopify, Wix, Online shop, Children industries. Use this template to create a logo for your business or team
TR Eğer Alışveriş yapmak, Wix, Online alışveriş, Çocuklar endüstrisinde çalışıyorsanız Çocuk Oyuncakları Mağazası Logosu harikadır. İşletmeniz veya takımınız için bir logo oluşturmak için bu şablonu kullanın
inglês | turco |
---|---|
toys | oyuncaklar |
wix | wix |
online | online |
children | Çocuklar |
if | eğer |
this | bu |
template | şablonu |
or | veya |
shopify | alışveriş yapmak |
shop | alışveriş |
team | takım |
a | bir |
EN SPECIFICALLY FOR YOUNG CHILDREN (Age 6-12) The perfect space to play, sleep and dream, the Kids room for young children provides comfort, laughter and fun
TR KÜÇÜK ÇOCUKLAR İÇİN ÖZEL (6-12 yaşları) Oyun oynamak, uyumak ve rüya görmek için mükemmel bir yer olan Çocuk Odası, küçük çocuklara konfor, kahkaha ve eğlence sunar
inglês | turco |
---|---|
age | yaş |
perfect | mükemmel |
play | oyun |
provides | sunar |
comfort | konfor |
and | ve |
to | görmek |
room | odası |
children | Çocuklar |
for | için |
the | bir |
EN - Breakfast included.- A donation of USD 10 is given to SOS Children’s Villages. This money enables one simple healthy meal for two SOS Children’s villages families or provide a SOS Scholar with a bag.
TR - Kahvaltı dahildir.- SOS Çocuk Köyleri Derneği’ne 10 USD bağış olarak verilecektir. Bu para SOS Çocuk Köyleri Derneği ailelerine sade bir sağlıklı yemek olanağı verecek veya bir SOS Öğrencisine bir çanta sağlayacaktır.
inglês | turco |
---|---|
included | dahildir |
meal | yemek |
breakfast | kahvaltı |
usd | usd |
donation | bağış |
healthy | sağlıklı |
simple | sade |
this | bu |
or | veya |
a | bir |
EN In Turkey, 3 in every 4 parents with children aged 0 to 8 use emotional violence, 1 in 4 use physical violence against their children. Every...
TR Türkiye’de 0-8 yaş grubunda çocuğu olan her 4 ebeveynden 3’ü çocuğuna duygusal şiddet, her 4'ünden 1’i ise fiziksel şiddet uyguluyor. Her birey ve...
inglês | turco |
---|---|
emotional | duygusal |
physical | fiziksel |
aged | yaş |
violence | şiddet |
their | ve |
to | her |
EN Thousands of Syrian children dropped out of primary education for years due to war and found themselves on the streets. We were able to send thousands of children
TR WATAN, Suriye’deki ve Türkiye’deki insani krizler karşısında mülteciler, yerinden edilenler ve ev sahibi topluluklarıyla ilgili acil müdahale söz konusu olduğunda en hızlı ve en önde gelen kuruluşlardan biri olarak kabul edilir.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
on | ilgili |
the | kabul |
of | biri |
EN Kibar Holding aimed at raising awareness on gender mainstreaming among children by determining the annual theme as equality and reached to more than 10 thousand children in scope of this contest.
TR Bu yılki temayı eşitlik olarak belirleyerek toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik çocuklarda farkındalık yaratmayı amaçlayan Kibar Holding, yarışma kapsamında 10 bini aşkın çocuğa ulaştı.
inglês | turco |
---|---|
kibar | kibar |
awareness | farkındalık |
gender | cinsiyet |
holding | holding |
at | nda |
this | bu |
scope | kapsamında |
EN The Concept of Death in Children, Approach to Children with Terminal Illness and Their Family
TR Çocukta Ölüm Kavramı, Ölümcül Hastalığı Olan Çocuklara ve Ailesine Yaklaşım
inglês | turco |
---|---|
approach | yaklaşım |
concept | kavramı |
and | ve |
EN After the Kashmir earthquake we built 15 community centers with special areas for women and children, and we built 78 temporary schools and 100 tent classes for 2000 children to avoid training breaks.
TR Keşmir Depremi sonrasında kadınlar ve çocuklar için özel alanlar içeren 15 toplum merkezi kurduk ve eğitime ara verilmemesi için 78 geçici okul ve 2000 çocuk için 100 çadır sınıf inşa ettik.
inglês | turco |
---|---|
community | toplum |
areas | alanlar |
women | kadınlar |
temporary | geçici |
schools | okul |
tent | çadır |
built | inşa |
and | ve |
children | çocuklar |
the | özel |
EN We delivered the 2,823 psychosocial support packages provided by the UN International Children’s Emergency Fund (UNICEF) to children
TR BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından sağlanan 2823 psikososyal destek paketini çocuklara ulaştırdık
inglês | turco |
---|---|
unicef | unicef |
children | çocuklara |
support | destek |
by | tarafından |
provided | sağlanan |
EN After the Kashmir earthquake we built 15 community centers with special areas for women and children, and we built 78 temporary schools and 100 tent classes for 2000 children to avoid training breaks.
TR Keşmir Depremi sonrasında kadınlar ve çocuklar için özel alanlar içeren 15 toplum merkezi kurduk ve eğitime ara verilmemesi için 78 geçici okul ve 2000 çocuk için 100 çadır sınıf inşa ettik.
inglês | turco |
---|---|
community | toplum |
areas | alanlar |
women | kadınlar |
temporary | geçici |
schools | okul |
tent | çadır |
built | inşa |
and | ve |
children | çocuklar |
the | özel |
EN We delivered the 2,823 psychosocial support packages provided by the UN International Children’s Emergency Fund (UNICEF) to children
TR BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından sağlanan 2823 psikososyal destek paketini çocuklara ulaştırdık
inglês | turco |
---|---|
unicef | unicef |
children | çocuklara |
support | destek |
by | tarafından |
provided | sağlanan |
EN - Breakfast included.- A donation of USD 10 is given to SOS Children’s Villages. This money enables one simple healthy meal for two SOS Children’s villages families or provide a SOS Scholar with a bag.
TR - Kahvaltı dahildir.- SOS Çocuk Köyleri Derneği’ne 10 USD bağış olarak verilecektir. Bu para SOS Çocuk Köyleri Derneği ailelerine sade bir sağlıklı yemek olanağı verecek veya bir SOS Öğrencisine bir çanta sağlayacaktır.
inglês | turco |
---|---|
included | dahildir |
meal | yemek |
breakfast | kahvaltı |
usd | usd |
donation | bağış |
healthy | sağlıklı |
simple | sade |
this | bu |
or | veya |
a | bir |
EN SPECIFICALLY FOR YOUNG CHILDREN (Age 6-12) The perfect space to play, sleep and dream, the Kids room for young children provides comfort, laughter and fun
TR KÜÇÜK ÇOCUKLAR İÇİN ÖZEL (6-12 yaşları) Oyun oynamak, uyumak ve rüya görmek için mükemmel bir yer olan Çocuk Odası, küçük çocuklara konfor, kahkaha ve eğlence sunar
inglês | turco |
---|---|
age | yaş |
perfect | mükemmel |
play | oyun |
provides | sunar |
comfort | konfor |
and | ve |
to | görmek |
room | odası |
children | Çocuklar |
for | için |
the | bir |
EN Earth Speakr is accompanying Germany’s EU Council Presidency. It is giving a voice to children on World Children’s Day.
TR Earth Speakr Almanya’nın AB dönem başkanlığına eşlik ediyor. Bu uygulama Çocuk Hakları Günü’nde çocukların sesine aracı oluyor.
inglês | turco |
---|---|
eu | ab |
to | e |
children | çocukların |
day | gün |
EN On World Children’s Day, Earth Speakr is giving children and young people the opportunity to be seen and heard
TR Earth Speakr çocuklara ve gençlere Çocuk Hakları Günü’nde seslerini duyurma olanağı veriyor
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
young | genç |
children | çocuklara |
day | gün |
EN In the field of children’s and young people’s health services, for example, we investigate whether children have any special needs and initiate relevant support before they start school
TR Çocuk ve ergen sağlığına dönük hizmetlerimiz kapsamındaysa çocuklarda gelişime dönük desteğe ihtiyaç olup olmadığını inceliyor ve gerektiğinde bu desteğin okul öncesi dönemde hayata geçirilmesi için gerekli önlemleri alıyoruz
inglês | turco |
---|---|
health | sağlığı |
services | hizmetlerimiz |
school | okul |
the | olup |
of | in |
and | ve |
needs | ihtiyaç |
have | bu |
before | öncesi |
EN “It would be enormously significant if decision-makers followed the children’s advice,” says Eliasson – not least because children are “experts on hope”
TR Çocukların pek çok şeyin yanı sıra “umut uzmanları” da olduğuna inanan sanatçı, karar vericilerin çocuklardan gelen tavsiyelere kulak veriyor olmalarının bu nedenle çok önemli olabileceği görüşünde
EN Following the Earthquake of March 8th we conducted a needs asssessment and as part of disaster response activities distributed NFIs such as hygiene products and kitchen appliances.
TR Elazığ’da 8 Mart tarihinde gerçekleşen deprem sonrasında, ihtiyaç tespit çalışmaları yürüttük. Acil yardım operasyonu kapsamında temizlik malzemeleri, mutfak araç gereçleri gibi gıda dışı malzemeler dağıttık.
inglês | turco |
---|---|
earthquake | deprem |
march | mart |
distributed | dağıttık |
kitchen | mutfak |
needs | ihtiyaç |
activities | çalışmaları |
the | araç |
following | da |
as | gibi |
EN We distributed winter clothes, kitchen equipment, blankets, stoves and food-packs containing fresh fruit.
TR Kışlık kıyafetler, mutfak malzemeleri, battaniye, soba gibi ev içi destek üniteleri ile taze meyve içeren gıda paketleri dağıttık.
inglês | turco |
---|---|
distributed | dağıttık |
winter | kış |
kitchen | mutfak |
equipment | malzemeleri |
containing | içeren |
fresh | taze |
fruit | meyve |
food | gıda |
packs | paketleri |
and | ile |
EN Just how much energy does it take to make a computer? Almost as much as it takes to make that big refrigerator in your kitchen.
TR Bir bilgisayar yapmak için ne kadar enerji gerekir? Nerdeyse o mutfağındaki büyük buzdolabını yapmak için gereken miktarda.
inglês | turco |
---|---|
energy | enerji |
computer | bilgisayar |
big | büyük |
that | o |
does | ne |
a | bir |
to | için |
EN To enter the kitchen and become a liquidity provider on PancakeSwap, all you need is a Binance Smart Chain wallet, such as Trust Wallet, and BEP20 assets that you would like to deposit in the available trading pools.
TR Mutfağa girmek ve PancakeSwap'te likidite sağlayıcısı olmak için ihtiyacınız olan tek şey bir Trust Cüzdan gibi Binance Akıllı Zincir cüzdanı, ve var olan alım satım havuzlarına yatırmak istediğiniz BEP20 varlıklarıdır.
inglês | turco |
---|---|
liquidity | likidite |
binance | binance |
chain | zincir |
assets | varlıklar |
pools | havuzlar |
trust | trust |
smart | akıllı |
enter | için |
provider | sağlayıcısı |
you need | ihtiyacınız |
and | ve |
wallet | cüzdan |
EN Our hotel has partnered with an organic family farm. We supply the farm with used kitchen oil to power their bio-diesel equipment.
TR Otelimiz bir organik aile çiftliği ile işbirliği yaptı. Çiftliğin biyodizel ekipmanına güç sağlamak için mutfakta kullanılan yağları tedarik ediyoruz.
inglês | turco |
---|---|
partnered | işbirliği |
family | aile |
oil | yağ |
farm | çiftliği |
power | güç |
organic | organik |
supply | tedarik |
equipment | ekipman |
to | sağlamak |
used | kullanılan |
EN Recipe Ingredients and Kitchen Utensils
TR Yemek Tarifi İçerikleri ve Mutfak Gereçleri
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
kitchen | mutfak |
EN Following the Earthquake of March 8th we conducted a needs asssessment and as part of disaster response activities distributed NFIs such as hygiene products and kitchen appliances.
TR Elazığ’da 8 Mart tarihinde gerçekleşen deprem sonrasında, ihtiyaç tespit çalışmaları yürüttük. Acil yardım operasyonu kapsamında temizlik malzemeleri, mutfak araç gereçleri gibi gıda dışı malzemeler dağıttık.
inglês | turco |
---|---|
earthquake | deprem |
march | mart |
distributed | dağıttık |
kitchen | mutfak |
needs | ihtiyaç |
activities | çalışmaları |
the | araç |
following | da |
as | gibi |
EN We distributed winter clothes, kitchen equipment, blankets, stoves and food-packs containing fresh fruit.
TR Kışlık kıyafetler, mutfak malzemeleri, battaniye, soba gibi ev içi destek üniteleri ile taze meyve içeren gıda paketleri dağıttık.
inglês | turco |
---|---|
distributed | dağıttık |
winter | kış |
kitchen | mutfak |
equipment | malzemeleri |
containing | içeren |
fresh | taze |
fruit | meyve |
food | gıda |
packs | paketleri |
and | ile |
EN Creativity Bakery Cereal Nutrition Social media profile Bake Pastry White Brown Cook Kitchen Ear wheat Letter b Wheat Cutting board
TR Yaratıcılık Fırın Tahıl Beslenme Sosyal medya profili Pişirmek Hamur işi Beyaz Kahverengi Pişirmek Mutfak Kulak buğdayı B 'harfi Buğday Kesme tahtası
inglês | turco |
---|---|
creativity | yaratıcılık |
bakery | fırın |
nutrition | beslenme |
profile | profili |
white | beyaz |
kitchen | mutfak |
ear | kulak |
wheat | buğday |
social | sosyal |
media | medya |
EN With the restaurant automation system, you can complete your order with one click by touching the products and categories, your order will be automatically transmitted to the kitchen and cash register computers.
TR Restoran otomaston sistemi ile ürün ve kategorilerinize dokunarak tek tıkla sipariş alma işleminizi tamamlayabilirsiniz siparişiniz otomatik olarak mutfak ve kasa bilgisayarlarına iletilecektir
inglês | turco |
---|---|
restaurant | restoran |
system | sistemi |
order | sipariş |
click | tıkla |
kitchen | mutfak |
computers | bilgisayarlar |
products | ürün |
automatically | otomatik olarak |
and | ve |
to | tek |
with | ile |
EN Chastity sissy pumped in the kitchen ding-dong pegging cuckold
TR Babam umutsuz üvey kızı hızlı bir şekilde boşaltım diyor
inglês | turco |
---|---|
the | şekilde |
in | bir |
EN The preschool comprises of 4 classrooms, a kitchen, a storage area, 3 administrative offices, an indoor playground and an outdoor playground.
TR Anaokulu : 4 derslik ,1 mutfak, 1 depo, 3 idari oda, 1 kapalı oyun alanı, 1 açık hava oyun alanından oluşmaktadır.
inglês | turco |
---|---|
kitchen | mutfak |
administrative | idari |
indoor | kapalı |
a | oyun |
area | alan |
outdoor | açık hava |
EN Zebra’s inventory tracking technology lets you see everything that's in motion so you can take swift action, whether you're in the kitchen, banquet hall or room—empowering your staff with a performance edge.
TR Zebra’nın envanter takibi teknolojisi hareket eden her şeyi 'görmenizi sağlar; böylece ister mutfakta ister yemek salonunda' ister odada olun hızlıca harekete geçebilirsiniz; böylece personelinize performans üstünlüğü sağlarsınız.
inglês | turco |
---|---|
inventory | envanter |
tracking | takibi |
technology | teknolojisi |
motion | hareket |
lets | sağlar |
so | böylece |
action | harekete |
performance | performans |
everything | şeyi |
EN The time-consuming process of handwriting an order, walking it to the kitchen and rekeying it later for billing is obsolete when you equip your service staff with a POS system from Zebra.
TR Servis personelinizi Zebra POS sistemi ile donattığınızda siparişin elle yazılması, mutfağa götürülmesi ve faturalandırma için daha sonra yeniden girilmesi gibi zaman alıcı işlemler ortadan kalkar.
inglês | turco |
---|---|
process | iş |
order | sipariş |
billing | faturalandırma |
service | servis |
a | a |
system | sistemi |
zebra | zebra |
to | alıcı |
time | zaman |
later | daha sonra |
for | için |
and | ve |
of | in |
with | ile |
the | sonra |
EN Now, orders can be sent to the kitchen or bar from the table, the check can easily be generated directly from the order, and credit card payments can be processed instantly.
TR Artık siparişler masadan mutfak veya bara gönderilebilir, doğrudan siparişten hesap oluşturulabilir ve kredi kartlı ödemeler anında işleme konabilir.
inglês | turco |
---|---|
kitchen | mutfak |
directly | doğrudan |
and | ve |
credit | kredi |
instantly | anında |
payments | ödemeler |
order | sipariş |
or | veya |
EN Process more orders, more accurately and in less time. When your servers don’t need to re-enter orders in a stand-alone POS, errors in the kitchen are dramatically reduced.
TR Daha fazla siparişi, daha doğru olarak ve daha kısa sürede işleme koyun. Servis personelinizin siparişleri bağımsız bir POS'a tekrar girmeleri gerekmediğinde, mutfaktaki hatalar önemli ölçüde azaltılır.
inglês | turco |
---|---|
time | sürede |
errors | hatalar |
process | iş |
orders | sipariş |
and | ve |
a | bir |
to | doğru |
EN Transport kitchen appliances, fashion apparel, or furniture from manufactory to your store door or final distribution centre with one point of contact.
TR Mutfak aletlerini, moda konfeksiyon ürünlerini ya da mobilyaları, fabrikadan mağazanızın kapısına veya son dağıtım merkezinize tek bir iletişim noktası ile naklettirin.
inglês | turco |
---|---|
kitchen | mutfak |
door | kapı |
final | son |
distribution | dağıtım |
contact | iletişim |
point | noktası |
fashion | moda |
or | veya |
to | tek |
with | ile |
EN Our hotel has partnered with an organic family farm. We supply the farm with used kitchen oil to power their bio-diesel equipment.
TR Otelimiz bir organik aile çiftliği ile işbirliği yaptı. Çiftliğin biyodizel ekipmanına güç sağlamak için mutfakta kullanılan yağları tedarik ediyoruz.
inglês | turco |
---|---|
partnered | işbirliği |
family | aile |
oil | yağ |
farm | çiftliği |
power | güç |
organic | organik |
supply | tedarik |
equipment | ekipman |
to | sağlamak |
used | kullanılan |
EN Our hotel has partnered with an organic family farm. We supply the farm with used kitchen oil to power their bio-diesel equipment.
TR Otelimiz bir organik aile çiftliği ile işbirliği yaptı. Çiftliğin biyodizel ekipmanına güç sağlamak için mutfakta kullanılan yağları tedarik ediyoruz.
inglês | turco |
---|---|
partnered | işbirliği |
family | aile |
oil | yağ |
farm | çiftliği |
power | güç |
organic | organik |
supply | tedarik |
equipment | ekipman |
to | sağlamak |
used | kullanılan |
EN To enter the kitchen and become a liquidity provider on PancakeSwap, all you need is a Binance Smart Chain wallet, such as Trust Wallet, and BEP20 assets that you would like to deposit in the available trading pools.
TR Mutfağa girmek ve PancakeSwap'te likidite sağlayıcısı olmak için ihtiyacınız olan tek şey bir Trust Cüzdan gibi Binance Akıllı Zincir cüzdanı, ve var olan alım satım havuzlarına yatırmak istediğiniz BEP20 varlıklarıdır.
inglês | turco |
---|---|
liquidity | likidite |
binance | binance |
chain | zincir |
assets | varlıklar |
pools | havuzlar |
trust | trust |
smart | akıllı |
enter | için |
provider | sağlayıcısı |
you need | ihtiyacınız |
and | ve |
wallet | cüzdan |
EN Following the Earthquake of March 8th we conducted a needs asssessment and as part of disaster response activities distributed NFIs such as hygiene products and kitchen appliances.
TR Elazığ’da 8 Mart tarihinde gerçekleşen deprem sonrasında, ihtiyaç tespit çalışmaları yürüttük. Acil yardım operasyonu kapsamında temizlik malzemeleri, mutfak araç gereçleri gibi gıda dışı malzemeler dağıttık.
inglês | turco |
---|---|
earthquake | deprem |
march | mart |
distributed | dağıttık |
kitchen | mutfak |
needs | ihtiyaç |
activities | çalışmaları |
the | araç |
following | da |
as | gibi |
EN We distributed winter clothes, kitchen equipment, blankets, stoves and food-packs containing fresh fruit.
TR Kışlık kıyafetler, mutfak malzemeleri, battaniye, soba gibi ev içi destek üniteleri ile taze meyve içeren gıda paketleri dağıttık.
inglês | turco |
---|---|
distributed | dağıttık |
winter | kış |
kitchen | mutfak |
equipment | malzemeleri |
containing | içeren |
fresh | taze |
fruit | meyve |
food | gıda |
packs | paketleri |
and | ile |
EN Following the Earthquake of March 8th we conducted a needs asssessment and as part of disaster response activities distributed NFIs such as hygiene products and kitchen appliances.
TR Elazığ’da 8 Mart tarihinde gerçekleşen deprem sonrasında, ihtiyaç tespit çalışmaları yürüttük. Acil yardım operasyonu kapsamında temizlik malzemeleri, mutfak araç gereçleri gibi gıda dışı malzemeler dağıttık.
inglês | turco |
---|---|
earthquake | deprem |
march | mart |
distributed | dağıttık |
kitchen | mutfak |
needs | ihtiyaç |
activities | çalışmaları |
the | araç |
following | da |
as | gibi |
EN We distributed winter clothes, kitchen equipment, blankets, stoves and food-packs containing fresh fruit.
TR Kışlık kıyafetler, mutfak malzemeleri, battaniye, soba gibi ev içi destek üniteleri ile taze meyve içeren gıda paketleri dağıttık.
inglês | turco |
---|---|
distributed | dağıttık |
winter | kış |
kitchen | mutfak |
equipment | malzemeleri |
containing | içeren |
fresh | taze |
fruit | meyve |
food | gıda |
packs | paketleri |
and | ile |
EN Just how much energy does it take to make a computer? Almost as much as it takes to make that big refrigerator in your kitchen.
TR Bir bilgisayar yapmak için ne kadar enerji gerekir? Nerdeyse o mutfağındaki büyük buzdolabını yapmak için gereken miktarda.
inglês | turco |
---|---|
energy | enerji |
computer | bilgisayar |
big | büyük |
that | o |
does | ne |
a | bir |
to | için |
EN Our hotel has partnered with an organic family farm. We supply the farm with used kitchen oil to power their bio-diesel equipment.
TR Otelimiz bir organik aile çiftliği ile işbirliği yaptı. Çiftliğin biyodizel ekipmanına güç sağlamak için mutfakta kullanılan yağları tedarik ediyoruz.
inglês | turco |
---|---|
partnered | işbirliği |
family | aile |
oil | yağ |
farm | çiftliği |
power | güç |
organic | organik |
supply | tedarik |
equipment | ekipman |
to | sağlamak |
used | kullanılan |
Mostrando 50 de 50 traduções