EN "Cheapest wine shop in the village. Worth walk from West Village."
EN "Cheapest wine shop in the village. Worth walk from West Village."
TR "Fiyatlar ucuz. Kendi California şarapları hem ucuz ve hem de lezzetli.. Süper kaliteli şarap var mı? Yok tabii ki. Ama gündelik içimler için uygun.."
inglês | turco |
---|---|
wine | şarap |
in | için |
EN Engineering Village learn & support
TR Engineering Village öğrenme ve destek
inglês | turco |
---|---|
support | destek |
learn | ve |
EN Erim, who decided to stay the theater at the beginning of 1960, was homes of the Geyre village located on the theater
TR Erim için en önemli sorun, tiyatronun üzerinde yer alan Geyre köyünün evleri idi
inglês | turco |
---|---|
village | köy |
to | için |
of | in |
EN First, residents of the old houses moved to new houses in the village of New Geyre
TR Tiyatro önce eski evlerin sakinleri Yeni Geyre köyünde yeni yapılan evlerine taşındılar
inglês | turco |
---|---|
old | eski |
new | yeni |
village | köy |
the | önce |
EN Engineering Village, designed by and for engineers, is an essential resource for students, researchers and faculties to stay up to date, propose research proposals and write papers.
TR Mühendisler tarafından ve mühendisler için tasarlanmış olan Engineering Village, öğrenciler, araştırmacılar ve fakültelerin güncel kalabilmesi, araştırma teklifleri sunması ve makaleler yazması için elzem bir kaynaktır.
inglês | turco |
---|---|
engineers | mühendisler |
researchers | araştırmacılar |
research | araştırma |
students | öğrenciler |
and | ve |
by | tarafından |
designed | tasarlanmış |
is | olan |
EN With the project implemented in 16 villages in the rural we established 16 Disaster Management Commitees with 160 village volunteers, through whom we provided basic information on disaster preparedness, risk mitigation and respons to thousands of people.
TR Kırsal bölgede bulunan 16 köyde uyguladığımız proje ile 16 Afet Yönetim Komitesi oluşturduk ve 160 köy gönüllüsü aracılığıyla binlerce kişiye afete hazırlık, risk azaltma ve afete müdahale konularında temel bilgiler verdik.
inglês | turco |
---|---|
rural | kırsal |
disaster | afet |
management | yönetim |
village | köy |
basic | temel |
information | bilgiler |
risk | risk |
mitigation | azaltma |
project | proje |
and | ve |
with | ile |
EN The founder of the Aydıoğulları Principality in the village of Esençay, which is connected to our district, is Aydın Bey?s tomb. Environmental layout and maintenance will be opened to visit and will contribute to regional tourism.
TR İlçemize bağlı Esençay Köyünde Aydıoğulları Beyliğinin Kurucusu Aydın Bey?in Türbesi bulunmaktadır. Çevre düzeni ve bakımının yapılarak ziyarete açılması bölge turizmine katkı sağlayacaktır.
inglês | turco |
---|---|
founder | kurucusu |
village | köy |
aydın | aydın |
layout | düzeni |
maintenance | bakım |
connected | bağlı |
is | bulunmaktadır |
contribute | katkı |
of | in |
and | ve |
EN In addition, an early Bronze Age Necropolis was discovered within the boundaries of the Güzelbeyli Village.
TR Ayrıca, Güzelbeyli Köyü sınırları içinde bir erken Bronz Çağı Nekropolü tespit edilmiştir.
inglês | turco |
---|---|
early | erken |
bronze | bronz |
village | köy |
in addition | ayrıca |
boundaries | sınırları |
in | içinde |
EN With the project implemented in 16 villages in the rural we established 16 Disaster Management Commitees with 160 village volunteers, through whom we provided basic information on disaster preparedness, risk mitigation and respons to thousands of people.
TR Kırsal bölgede bulunan 16 köyde uyguladığımız proje ile 16 Afet Yönetim Komitesi oluşturduk ve 160 köy gönüllüsü aracılığıyla binlerce kişiye afete hazırlık, risk azaltma ve afete müdahale konularında temel bilgiler verdik.
inglês | turco |
---|---|
rural | kırsal |
disaster | afet |
management | yönetim |
village | köy |
basic | temel |
information | bilgiler |
risk | risk |
mitigation | azaltma |
project | proje |
and | ve |
with | ile |
EN House Landscaping Construction Pine tree Tribal Real estate Nature Architecture The village Building Apartment White Architect Home Green Forest
TR Ev Peyzaj Inşaat Çam ağacı Kabile Emlak Doğa Mimari Köy Bina Apartman Beyaz Mimar Ev Yeşil Orman
inglês | turco |
---|---|
nature | doğa |
village | köy |
architect | mimar |
forest | orman |
construction | inşaat |
house | ev |
building | bina |
white | beyaz |
green | yeşil |
EN Desa is an Indonesian word meaning ‘village’.
TR Desa ‘köy’ anlamına gelen Endonezyaca bir kelimedir.
inglês | turco |
---|---|
village | köy |
meaning | bir |
EN Engineering Village learn & support
TR Engineering Village öğrenme ve destek
inglês | turco |
---|---|
support | destek |
learn | ve |
EN Erim, who decided to stay the theater at the beginning of 1960, was homes of the Geyre village located on the theater
TR Erim için en önemli sorun, tiyatronun üzerinde yer alan Geyre köyünün evleri idi
inglês | turco |
---|---|
village | köy |
to | için |
of | in |
EN First, residents of the old houses moved to new houses in the village of New Geyre
TR Tiyatro önce eski evlerin sakinleri Yeni Geyre köyünde yeni yapılan evlerine taşındılar
inglês | turco |
---|---|
old | eski |
new | yeni |
village | köy |
the | önce |
EN In addition, an early Bronze Age Necropolis was discovered within the boundaries of the Güzelbeyli Village.
TR Ayrıca, Güzelbeyli Köyü sınırları içinde bir erken Bronz Çağı Nekropolü tespit edilmiştir.
inglês | turco |
---|---|
early | erken |
bronze | bronz |
village | köy |
in addition | ayrıca |
boundaries | sınırları |
in | içinde |
EN With the project implemented in 16 villages in the rural we established 16 Disaster Management Commitees with 160 village volunteers, through whom we provided basic information on disaster preparedness, risk mitigation and respons to thousands of people.
TR Kırsal bölgede bulunan 16 köyde uyguladığımız proje ile 16 Afet Yönetim Komitesi oluşturduk ve 160 köy gönüllüsü aracılığıyla binlerce kişiye afete hazırlık, risk azaltma ve afete müdahale konularında temel bilgiler verdik.
inglês | turco |
---|---|
rural | kırsal |
disaster | afet |
management | yönetim |
village | köy |
basic | temel |
information | bilgiler |
risk | risk |
mitigation | azaltma |
project | proje |
and | ve |
with | ile |
EN With the project implemented in 16 villages in the rural we established 16 Disaster Management Commitees with 160 village volunteers, through whom we provided basic information on disaster preparedness, risk mitigation and respons to thousands of people.
TR Kırsal bölgede bulunan 16 köyde uyguladığımız proje ile 16 Afet Yönetim Komitesi oluşturduk ve 160 köy gönüllüsü aracılığıyla binlerce kişiye afete hazırlık, risk azaltma ve afete müdahale konularında temel bilgiler verdik.
inglês | turco |
---|---|
rural | kırsal |
disaster | afet |
management | yönetim |
village | köy |
basic | temel |
information | bilgiler |
risk | risk |
mitigation | azaltma |
project | proje |
and | ve |
with | ile |
EN The founder of the Aydıoğulları Principality in the village of Esençay, which is connected to our district, is Aydın Bey?s tomb. Environmental layout and maintenance will be opened to visit and will contribute to regional tourism.
TR İlçemize bağlı Esençay Köyünde Aydıoğulları Beyliğinin Kurucusu Aydın Bey?in Türbesi bulunmaktadır. Çevre düzeni ve bakımının yapılarak ziyarete açılması bölge turizmine katkı sağlayacaktır.
inglês | turco |
---|---|
founder | kurucusu |
village | köy |
aydın | aydın |
layout | düzeni |
maintenance | bakım |
connected | bağlı |
is | bulunmaktadır |
contribute | katkı |
of | in |
and | ve |
EN Desa is an Indonesian word meaning ‘village’.
TR Desa ‘köy’ anlamına gelen Endonezyaca bir kelimedir.
inglês | turco |
---|---|
village | köy |
meaning | bir |
EN Desa is an Indonesian word meaning ‘village’.
TR Desa ‘köy’ anlamına gelen Endonezyaca bir kelimedir.
inglês | turco |
---|---|
village | köy |
meaning | bir |
EN Desa is an Indonesian word meaning ‘village’.
TR Desa ‘köy’ anlamına gelen Endonezyaca bir kelimedir.
inglês | turco |
---|---|
village | köy |
meaning | bir |
EN Desa is an Indonesian word meaning ‘village’.
TR Desa ‘köy’ anlamına gelen Endonezyaca bir kelimedir.
inglês | turco |
---|---|
village | köy |
meaning | bir |
EN According to the community speaker Marcel Rossmann, the place has preserved its village character
TR Beldenin Sözcüsü Marcel Roßmann buranın “köy havasını” koruduğunu belirtiyor
inglês | turco |
---|---|
village | köy |
EN The writer Juli Zeh lives in a village in Brandenburg, far from Berlin's cultural scene. And it’ a good thing, too, she says.
TR Yazar Juli Zeh, Berlin kültür dünyasının çok uzaklarında, bir Brandenburg köyünde yaşıyor. Ve o, „böylesi iyidir“ diyor.
inglês | turco |
---|---|
lives | yaşıyor |
village | köy |
brandenburg | brandenburg |
cultural | kültür |
says | diyor |
a | bir |
and | ve |
EN Around 75,000 music fans come every year to the village of Wacken
TR yaklaşık 75.000 müzik tutkunu her yıl Wacken köyüne akın ediyor
inglês | turco |
---|---|
music | müzik |
year | yıl |
village | köy |
around | yaklaşık |
to | her |
EN The flooded village of Dernau after the night of the disaster in July
TR Temmuz ayındaki felaket gecesinde sular altında kalan Dernau beldesi
inglês | turco |
---|---|
july | temmuz |
in | altında |
EN Susanne Dähner: “ideas coming from the village community”
TR Susanne Dähner: “Köy sakinlerinden gelen fikirler”
EN We found particularly interesting that many projects weren’t initiated by city dwellers who had moved to the country but came directly from the village community
TR Bu bağlamda özellikle ilgi çekici bulduğumuz bir durum, projelerin çoğunun kırsal kesime taşınan şehir sakinleri tarafından değil, doğrudan o köyün sakinleri tarafından başlatılmış olması oldu
inglês | turco |
---|---|
had | bu |
directly | doğrudan |
village | köy |
particularly | özellikle |
city | şehir |
that | o |
but | de |
by | tarafından |
the | değil |
to | bir |
EN This is a beautiful example because it combines ideas from the city and from the village community
TR Bu örnek projenin çok hoş bir yanı da kentten ve köy sakinlerinden gelen fikirleri bir araya getiriyor olması
inglês | turco |
---|---|
ideas | fikirleri |
village | köy |
example | örnek |
this | bu |
and | ve |
a | bir |
the | gelen |
EN The village lime tree in Schenklengsfeld
TR Schenklengsfeld’in kasaba meydanını süsleyen geleneksel köy ıhlamuru
inglês | turco |
---|---|
village | köy |
EN The often multi-storey Christmas pyramids are handmade in the many workshops in and around Seiffen in Saxony, also known as “toy village”
TR Genelde çok katlı olan noel piramitleri, Saksonya'nın „Oyuncak Köyü (Spielzeugdorf)“ adı verilen beldesi Seiffen çevresinde bulunan birçok atölyede elişi ürünü olarak yapılıyor
EN “Although it’s not a core function of Semrush I really like their social media posting tool - I would give that a try.”
TR ''Semrush'ın çekirdek fonksiyonu olmamasına rağmen, sosyal medya paylaşım aracını gerçekten beğendim- Bu aracı denerdim.''
inglês | turco |
---|---|
core | çekirdek |
function | fonksiyonu |
although | rağmen |
really | gerçekten |
tool | aracı |
social | sosyal |
media | medya |
EN Although the first part was set to be released on the 1 May 1940, the threat of war caused Elsevier to keep the Encyclopaedia a secret
TR İlk bölümünün 1 Mayıs 1940'ta piyasaya çıkarılması planlanmış olsa da, savaş tehdidi Elsevier'in ansiklopediyi bir sır olarak tutmasına neden oldu
inglês | turco |
---|---|
part | bölümünü |
war | savaş |
was | oldu |
first | da |
a | bir |
the | olsa |
to | neden |
EN Although it found praise among chemists – including the Dutch and American Chemical Societies – it did not become a success
TR Hollanda ve Amerikan Kimya Topluluklarına üye kimyacılardan övgüler almış olsa da başarı yakalayamamıştır
inglês | turco |
---|---|
dutch | hollanda |
american | amerikan |
chemical | kimya |
success | başarı |
the | olsa |
and | ve |
EN CHORUS is piloting a number of new initiatives to extend its services to institutions. Research data is something that is also being considered at this moment - although currently, there are no formal pilots.
TR CHORUS kuruluşlara verdiği hizmetleri genişletmek için bir dizi yeni inisiyatife yol göstermektedir. Şu anda araştırma verileri de göz önünde bulundurulan bir şeydir - ancak halihazırda resmi bir deneme yoktur.
inglês | turco |
---|---|
new | yeni |
services | hizmetleri |
research | araştırma |
data | verileri |
formal | resmi |
chorus | chorus |
no | yoktur |
number | dizi |
a | bir |
at | de |
EN Although leather enterprises are treatment plants, they should be renewed due to damage to the environment by spreading odors.
TR Deri işletmelerinin arıtma tesisleri olmasına rağmen, çevreye koku yayarak zarar vermeleri nedeniyle yenilenmesi gerekmektedir.
inglês | turco |
---|---|
although | rağmen |
leather | deri |
damage | zarar |
environment | çevreye |
to | nedeniyle |
EN Although both the aforementioned songs were composed by others, he was a talented songwriter in his own right, having written "One", a hit single for Three Dog Night
TR İki Grammy Ödülü almış olan sanatçının en çok tanınan parçaları "Without You", (sözleri Ham/Evans'a ait olmakla birlikte Nilsson tarafından yeniden gözden geçirilmiştir), "Eveybody's Talking "(Neil) ve "Coconut" (Nilsson)
inglês | turco |
---|---|
by | tarafından |
own | ve |
a | olan |
the | çok |
in | birlikte |
EN Although people commonly refer to Ripple as one platform, it actually consists of three different products: xCurrent, xVia, and xRapid
TR İnsanlar Ripple'dan tek bir platform gibi bahsetse de, aslında üç farklı üründen oluşur: xCurrent, xVia ve xRapid
inglês | turco |
---|---|
platform | platform |
actually | aslında |
consists | oluşur |
and | ve |
to | tek |
as | gibi |
different | farklı |
EN "The free events here in the summer are awesome, although trying to enjoy the park otherwise can be hard during tourist season. The beat time is fall or spring early in the morning- no one's there!"
TR "Bir çok sanat eserini görebileceğiniz bir açık hava müzesi demek yanlış olmaz. Yazın sıcaktan bunalan, kışın buz pateni yapmak isteyen, baharda ise canı canlı müzik çeken tüm Chicago’lular burada"
inglês | turco |
---|---|
free | açık |
summer | yaz |
ones | bir |
to | tüm |
is | hava |
EN Although Bitcoin’s exact hashing power is unknown, it is possible to estimate it from the number of blocks being mined and the current block difficulty.
TR Bitcoin'in net hesaplama gücü bilinmemekle birlikte, kazınan blok sayısından ve mevcut blok zorluğundan tahmin edilebilir.
inglês | turco |
---|---|
estimate | tahmin |
number | sayısı |
power | gücü |
and | ve |
block | blok |
to | birlikte |
EN And we realize it isn’t just a matter of turning off lights or planting an organic garden, although these are important
TR Ve, sadece ışıkları kapatmak veya organik bahçeler yapmaktan, ki bunlar da önemli, daha fazlası olduğunun farkındayız
inglês | turco |
---|---|
organic | organik |
lights | ışıkları |
important | önemli |
and | ve |
or | veya |
are | bunlar |
EN Although the building survived the quake, Julia Morgan was hired to lead the reconstruction of the Nob Hill landmark.
TR Bina depremi atlatsa da, Nob Hill simgesini yeniden inşa etmek için Julia Morgan tutuluyor.
inglês | turco |
---|---|
julia | julia |
morgan | morgan |
nob | nob |
hill | hill |
of | in |
EN Although early heavy metal bands such as B… read more
TR Heavy Metal bütün metal tarzlarının babası olma… Devamını oku
EN Although protecting the interest of one of its partners was not intentional, Twitter demonstrated that it is able to and will restrict content
TR Ortaklarından birinin menfaatini koruması tasarlanmış olmasa da Twitter içerik kısıtlama yetkisi olduğunu ve bu yetkiyi kullanacağını kanıtlamıştır
inglês | turco |
---|---|
content | içerik |
not | olmasa |
and | ve |
its | bu |
is | olduğunu |
EN And the miracle is that since I joined ITAA I haven’t had a severe internet binge (although I have briefly crossed my bottom lines a few times)
TR Ve mucize şu ki, ITAA'ya katıldığımdan beri ciddi bir internet kanaması yaşamadım (gerçi birkaç kez kısa bir süre için alt çizgimi geçtim)
inglês | turco |
---|---|
internet | internet |
times | kez |
and | ve |
bottom | için |
a | birkaç |
lines | bir |
have | ya |
the | beri |
EN Although Vimeo has been present in our lives as a video platform for a long time, unfortunately, it is a site that doesn?t receive the full appreciation that it deserves
TR Vimeo çok uzun zamandan bu yana hayatımızda yer alan bir video platformu olmasına rağmen ne yazık ki hakkı tam olarak verilmeyen sitelerden biri
inglês | turco |
---|---|
although | rağmen |
platform | platformu |
vimeo | vimeo |
video | video |
long | uzun |
time | zamandan |
full | tam |
a | bir |
in | yer |
for | alan |
the | biri |
EN Although there are hundreds of special days in a calendar year, very few of them actually make a serious impact
TR Bir sene içinde yüzlerce özel gün olsa da aslında bunların çok azı ciddi bir etki yaratıyor
inglês | turco |
---|---|
although | olsa |
days | gün |
actually | aslında |
serious | ciddi |
impact | etki |
in | da |
EN Sitemaps are critical to your website because they index the contents of your pages. Although users can’t see them, they help web crawlers get information. A large XML sitemap can...
TR Web sitesi dizinlerini ve hassas dosyaları taramak, sitenizi test etmedeki önemli görevlerden biridir. Gizli dizinleri tespit etmek veya bir web sitesindeki gizli dizinleri bulmak için tarama gereklidir. Web Sitesi Dizini...
inglês | turco |
---|---|
critical | önemli |
of | in |
the | veya |
your | ve |
a | bir |
because | için |
EN There is no additional cost for installing extensions, although partner offerings may be chargeable. See the relevant partner website for details.
TR Çözüm ortağı teklifleri için ücret tahsil edilebilir ancak uzantı yüklemeleri için ek ücret alınmaz. Ayrıntılar için ilgili çözüm ortağının web sitesine göz atın.
inglês | turco |
---|---|
additional | ek |
partner | ortağı |
relevant | ilgili |
details | ayrıntılar |
cost | ücret |
see | göz |
website | web |
the | ancak |
EN Although ICANN does not have accreditations, it can offer its customers the full domain operation of Registrar
TR ICANN akreditasyonları olmamakta birlikte Registrar’in yaptığı tüm domain operasyonunu müşterilerine sunabilir
inglês | turco |
---|---|
icann | icann |
domain | domain |
of | birlikte |
have | tüm |
Mostrando 50 de 50 traduções