EN The German economy is a strong and reliable partner in a globalised economy.
EN The German economy is a strong and reliable partner in a globalised economy.
TR Küreselleşen dünya ekonomisinde Alman ekonomisi, güçlü ve güvenilir bir partner.
inglês | turco |
---|---|
economy | ekonomisi |
reliable | güvenilir |
strong | güçlü |
partner | partner |
a | bir |
and | ve |
EN Mr Rogall, what does the term “sustainable economy” stand for? Sustainability has three dimensions: ecology, economy and the social-cultural sphere
TR Sayın Rogall, „sürdürülebilir ekonomi“ kavramı neyi ifade ediyor? Sürdürülebilirliğin üç boyutu var: Ekolojik, ekonomik ve sosyo-kültürel boyutlar
EN What has to happen for the market economy to become sustainable? Operating on the principles of short-term profit maximization, the market economy can solve humanity’s major problems only if it moves within ecological guidelines
TR Piyasa ekonomisinin sürdürülebilir olması için ne olması gerekir? Kısa sürede azami kazanç sağlama ilkelerine dayalı piyasa ekonomisi, insanlığın büyük sorunlarını ancak ekolojik bariyerleri aşmadan hareket ederse çözebilir
inglês | turco |
---|---|
economy | ekonomisi |
sustainable | sürdürülebilir |
major | büyük |
ecological | ekolojik |
short | kısa |
what | ne |
of | in |
market | piyasa |
the | ancak |
problems | sorunları |
EN The idea is to replace this outdated way of running an economy with a system that is similarly competition-oriented but also sustainable, an economy in which renewable resources replace oil
TR Bu modası geçmiş ekonominin yerini, yine onun kadar rekabete dayalı ama petrol yerine yenilenebilir ham maddelerin kullanıldığı, sürdürülebilir bir ekonominin alması hedefleniyor
inglês | turco |
---|---|
sustainable | sürdürülebilir |
renewable | yenilenebilir |
oil | petrol |
but | ama |
this | bu |
a | bir |
to | kadar |
EN This will see climate protection and a green economy go hand in hand – in the best interests of our planet.
TR İklimin korunması ve sürdürülebilirlik bu bağlamda ayrılmaz bir ikili – her şey gezegenimizin iyiliği için.
EN This will see climate protection and a green economy go hand in hand – in the best interests of our planet.
TR İklimin korunması ve sürdürülebilirlik bu bağlamda ayrılmaz bir ikili – her şey gezegenimizin iyiliği için.
EN Convey fresh and harmonious look to your brand with a unique green logo. Try Renderforest Logo Maker to generate dozens of stunning green logos in minutes.
TR Benzersiz bir yeşil logo ile markanıza taze ve uyumlu bir görünüş katın. Renderforest Logo Aracını deneyin ve onlarca çarpıcı yeşil logoyu birkaç dakikada oluşturun.
inglês | turco |
---|---|
fresh | taze |
green | yeşil |
try | deneyin |
renderforest | renderforest |
generate | oluşturun |
minutes | dakikada |
stunning | çarpıcı |
logo | logo |
unique | benzersiz |
with | ile |
and | ve |
a | birkaç |
EN Comodo SSL certificate with green bar - green address bar feature is Comodo EV SSL
TR Comodo SSL´in yeşil bar – yeşil adres çubuğu özelliğine sahip olan tek ssl sertifikası Comodo EV SSL´dir
inglês | turco |
---|---|
ssl | ssl |
green | yeşil |
bar | bar |
address | adres |
ev | ev |
EN Digital Communication App Android app Flat Whatsapp Internet Green Green phone Cell phone Mobile phone Mobile Mobile app Smartphone Telecommunications Phone
TR Dijital Iletişim Uygulama Android uygulaması Düz Naber Internet Yeşil Yeşil telefon Cep telefonu Cep telefonu Seyyar Mobil uygulama Akıllı telefon Telekomünikasyon Telefon
inglês | turco |
---|---|
digital | dijital |
communication | iletişim |
flat | düz |
internet | internet |
green | yeşil |
telecommunications | telekomünikasyon |
app | uygulaması |
android | android |
mobile | mobil |
phone | telefon |
smartphone | akıllı telefon |
EN *RGB: Red, Green, Blue. Full-Spectrum: Red, Green, Blue, White, Purple, Orange, Yellow, Cyan. Learn more about benefits of LED Light-therapy.
TR *RGB: Kırmızı, Yeşil, Mavi. Full-Spektrum: Kırmızı, Yeşil, Mavi, Beyaz, Mor, Turuncu, Sarı, Camgöbeği. LED Işık Terapisinin faydaları hakkında daha fazla bilgi edinin.
inglês | turco |
---|---|
rgb | rgb |
purple | mor |
orange | turuncu |
learn | bilgi |
green | yeşil |
white | beyaz |
about | hakkında |
red | kırmızı |
blue | mavi |
yellow | sarı |
benefits | faydaları |
led | led |
EN Soothing green LED combines with Cryo-Therapy to calm skin and lock in purifying Japanese green tea.
TR Yatıştırıcı yeşil LED, kriyoterapi ile birleştiğinde cildi sakinleştirir ve Japon yeşil çayı cildi arındırır.
inglês | turco |
---|---|
green | yeşil |
led | led |
japanese | japon |
and | ve |
with | ile |
EN Comparison of National and International Green Building Certificate Systems via Green Infrastructure
TR Yeşil Altyapı Açısından Uluslararası Ve Ulusal Yeşil Bina Sertifika Sistemlerinin Karşılaştırılması
inglês | turco |
---|---|
national | ulusal |
green | yeşil |
building | bina |
certificate | sertifika |
systems | sistemlerinin |
infrastructure | altyapı |
international | uluslararası |
and | ve |
EN Comodo SSL certificate with green bar - green address bar feature is Comodo EV SSL
TR Comodo SSL´in yeşil bar – yeşil adres çubuğu özelliğine sahip olan tek ssl sertifikası Comodo EV SSL´dir
inglês | turco |
---|---|
ssl | ssl |
green | yeşil |
bar | bar |
address | adres |
ev | ev |
EN In addition, we need to make cities generally greener – turning more vacant plots into green spaces, protecting more city squares and streets from heat by providing shade trees, and by funding green roofs and facades
TR Ayrıca kentleri toplamda daha yeşil hale getirmeliyiz; daha fazla açık alan yeşil alanlara dönüştürülmeli, ağaçların gölgesiyle daha fazla meydanın ve yolun sıcaktan korunmasını ve yeşil çatıları ve cepheleri teşvik etmeliyiz
inglês | turco |
---|---|
green | yeşil |
and | ve |
to | ayrıca |
more | fazla |
in | alan |
EN The European Green Deal will be supported with investments in all regions to create a climate-neutral and green Europe.
TR Avrupa Green Deal konsepti bütün bölgelerdeki yatırımlarla iklime zararsız ve yeşil bir Avrupa’nın oluşturulması konusunda desteklenecek.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
a | bir |
to | konusunda |
green | yeşil |
EN Building on our support for the European Green Deal, we have joined the European Alliance for a Green recovery
TR Avrupa Yeşil Anlaşması'na verdiğimiz desteği ileriye götürerek Avrupa Yeşil İyileşme İttifakı'na katıldık
inglês | turco |
---|---|
support | desteği |
european | avrupa |
we | verdiğimiz |
joined | katıldı |
green | yeşil |
EN Due to the difficulties experienced in the marketing of tobacco, which has an important role in the economy of our district, a tendency towards return to weaving is observed
TR İlçemiz ekonomisinde önemli bir yeri olan tütünün pazarlanması konusunda yaşanan sıkıntılar nedeniyle, dokumacılığa dönüş yönünde bir eğilim gözlenmektedir
inglês | turco |
---|---|
important | önemli |
return | dönüş |
to | konusunda |
EN Repair is good for manufacturers, good for the economy, and good for the rest of us.
TR Tamir, hem üretici hem ekonomi hem de geri kalan herkes için iyi bir şeydir.
inglês | turco |
---|---|
repair | tamir |
good | iyi |
economy | ekonomi |
for | için |
of | in |
EN It’s time to fix our economy.
TR Ekonomimizi düzeltmenin zamanı geldi.
inglês | turco |
---|---|
time | zaman |
EN Artificial intelligence (“AI”) technology and its applications across various sectors of the economy are growing exponentially
TR Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret Hukuku Komisyonu (?UNCITRAL?), yayınladığı metinler ile uluslararası ticaretle ilgili kuralların birbiri ile uyumlu hale getirilmesi ve modernizasyonunda çok önemli bir rol oynamaktadır
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
EN Given that El Salvador is largely a cash economy, the adoption of bitcoin as legal tender will help spur the power and potential of bitcoin
TR El Salvador'un büyük ölçüde nakit ekonomisi olduğu göz önüne alındığında, bitcoin'in yasal ihale olarak benimsenmesi, bitcoin'in gücünü ve potansiyelini artırmaya yardımcı olacaktır
inglês | turco |
---|---|
cash | nakit |
economy | ekonomisi |
legal | yasal |
power | gücü |
potential | potansiyelini |
and | ve |
will | olacaktır |
is | olduğu |
help | yardımcı |
the | olarak |
EN But it also gives them all the advantages of the digital economy: portability, safety, and freedom from seizure.
TR Bunun yanında insanların dijital dünyanın taşınabilirlik, güvenlik ve el koyulma riskinden uzak olma gibi avantajlarından faydalanmalarını sağlar.
inglês | turco |
---|---|
gives | sağlar |
digital | dijital |
safety | güvenlik |
advantages | avantajları |
and | ve |
the | gibi |
EN Kaya emphasized that when supported with access to relevant expertise, refugees have the capacity to make significant contributions to the economy and she shared a number of examples from Turkey and abroad.
TR Kaya, göçmen ve mültecilerin piyasaya katılımlarında uzmanlık desteği aldıkları koşulda ekonomiye ciddi katkı yapabilme potansiyeli olduğuna dikkat çekerek Türkiye ve dünyadan bazı örnekleri paylaştı.
inglês | turco |
---|---|
expertise | uzmanlık |
refugees | mültecilerin |
turkey | türkiye |
examples | örnekleri |
and | ve |
to | bazı |
EN Kaya emphasized that when supported with access to relevant expertise, refugees have the capacity to make significant contributions to the economy and she shared a number of examples from Turkey and abroad.
TR Kaya, göçmen ve mültecilerin piyasaya katılımlarında uzmanlık desteği aldıkları koşulda ekonomiye ciddi katkı yapabilme potansiyeli olduğuna dikkat çekerek Türkiye ve dünyadan bazı örnekleri paylaştı.
inglês | turco |
---|---|
expertise | uzmanlık |
refugees | mültecilerin |
turkey | türkiye |
examples | örnekleri |
and | ve |
to | bazı |
EN FNF has been actively working in Turkey with partners from civil society, academia, economy and politics since 1991, when we opened our office in Ankara
TR Ankara’daki ofisimizi 1991 yılında açtığımızdan bu yana FNF, Türkiye'de sivil toplum, akademi, ekonomi ve politika çevrelerinden ortaklar ile aktif bir şekilde çalışıyor
inglês | turco |
---|---|
actively | aktif |
partners | ortaklar |
civil | sivil |
society | toplum |
economy | ekonomi |
working | çalışıyor |
from | yana |
and | ve |
EN Turkey is of crucial importance for Germany, Europe and the transatlantic cooperation due to its history, culture, economy, and geographical location
TR Türkiye tarihi, kültürü, ekonomisi ve coğrafi konumu nedeni ile Almanya, Avrupa ve transatlantik işbirliği için büyük bir önem taşır
inglês | turco |
---|---|
turkey | türkiye |
cooperation | işbirliği |
history | tarihi |
economy | ekonomisi |
geographical | coğrafi |
location | konumu |
importance | önem |
and | ve |
germany | almanya |
europe | avrupa |
of | in |
due | bir |
its | ile |
culture | kültürü |
EN Ultimately, in a centralized economy, financial opportunity for most people is inhibited by a lack of transparency, accountability and access
TR En nihayetinde merkezi ekonomide finansal fırsatlar şeffaflığın, güvenilirliğin ve erişimin olmaması nedeniyle çoğu kişi için kısıtlanıyor
inglês | turco |
---|---|
centralized | merkezi |
financial | finansal |
people | kişi |
access | erişimin |
and | ve |
most | en |
of | in |
for | için |
EN A functioning, decentralized economy breaks down these barriers and offers everyone an opportunity to participate in prosperity
TR İyi çalışan, merkeziyetsiz bir ekonomi bu bariyerleri yıkıyor ve herkes için refah fırsatı sunuyor
inglês | turco |
---|---|
decentralized | merkeziyetsiz |
economy | ekonomi |
offers | sunuyor |
prosperity | refah |
and | ve |
these | bu |
opportunity | fırsat |
a | bir |
EN The Algorand blockchain offers the ideal foundation upon which to build this borderless economy, as it is truly decentralized, secure and scalable, something that has not been possible for existing platforms to date
TR Algorand blockchaini, mevcut platformlar tarafından henüz sağlanamayan bu sınırlar ötesi ekonominin üzerinde kurulacağı ideal temeli tam anlamıyla merkeziyetsiz, güvenli ve ölçeklenebilir olmasıyla sunuyor
inglês | turco |
---|---|
offers | sunuyor |
ideal | ideal |
foundation | temeli |
decentralized | merkeziyetsiz |
platforms | platformlar |
scalable | ölçeklenebilir |
and | ve |
this | bu |
existing | mevcut |
that | tam |
not | henüz |
the | üzerinde |
EN Designed to solve peer to peer transfer of value, Nano aims to revolutionize the world economy through an instant, fee-less and decentralized network that is open and accessible to everyone
TR Eşler arası değer aktarımını çözmek için tasarlanan Nano, herkes için açık ve erişilebilir olan anında, ücretsiz ve merkezi olmayan bir ağ aracılığıyla dünya ekonomisinde devrim yaratmayı hedefliyor
inglês | turco |
---|---|
world | dünya |
instant | anında |
decentralized | merkezi olmayan |
open | açık |
accessible | erişilebilir |
solve | çözmek |
and | ve |
to | arası |
value | değer |
designed | için |
of | in |
through | aracılığıyla |
is | olan |
the | olmayan |
EN Germany is the fourth largest economy in the world after America, China and Japan
TR Almanya, Amerika, Çin ve Japonya’dan sonra dünyanın dördüncü en büyük ekonomisidir
inglês | turco |
---|---|
germany | almanya |
world | dünyanın |
america | amerika |
fourth | dördüncü |
and | ve |
the | sonra |
EN The share of the service sector in the economy is quite high
TR Hizmet sektörünün ekonomideki payı oldukça yüksektir
inglês | turco |
---|---|
quite | oldukça |
share | payı |
service | hizmet |
sector | sektör |
EN The country's economy is based on agriculture
TR Ülke ekonomisi tarıma dayalıdır
inglês | turco |
---|---|
economy | ekonomisi |
based | dayalı |
EN Besides, the fishing and tungsten mine are a major contributor to the industry and economy
TR Bunun yanında balıkçılık ve çıkarılan tungsten madeni sanayi ve ekonomiye büyük katkı sağlar
inglês | turco |
---|---|
major | büyük |
industry | sanayi |
and | ve |
to | yanında |
the | bunun |
are | sağlar |
EN Jamaica's economy is predominantly based on the services sector
TR Jamaika’nın ekonomisi ağırlıklı olarak hizmetler sektörüne dayanmaktadır
inglês | turco |
---|---|
economy | ekonomisi |
services | hizmetler |
sector | sektör |
the | olarak |
EN Due to the fact that almost all export materials are made up of raw materials, the Jamaican economy is extremely sensitive to changes in world prices
TR İhraç maddelerinin neredeyse tamamının hammaddelerden oluşması nedeniyle Jamaika ekonomisi dünya fiyatlarındaki değişikliklere karşı son derece duyarlıdır
inglês | turco |
---|---|
almost | neredeyse |
all | de |
economy | ekonomisi |
extremely | son derece |
sensitive | duyarlı |
world | dünya |
prices | fiyatları |
to | karşı |
EN The economy of Mozambique is largely based on agriculture
TR Mozambik ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayanır
inglês | turco |
---|---|
economy | ekonomisi |
EN Growing Ecommerce Revenue with Google Ads in a Declining Economy
TR Ekonomik Krizde Google Ads ile Artan E-Ticaret Geliri
inglês | turco |
---|---|
growing | artan |
ecommerce | e-ticaret |
economy | ekonomik |
ads | ads |
with | ile |
EN Growing ecommerce revenues in a difficult or declining economy isn’t easy
TR Düşüş yaşayan bir ekonomide e-ticaret gelirlerini artırmak kolay değildir
inglês | turco |
---|---|
ecommerce | e-ticaret |
easy | kolay |
or | değildir |
a | bir |
EN The German state, the German government, the German economy – find out the important facts here
TR Alman devleti, Alman hükümeti, Alman ekonomisi… Önemli şeyleri burada bulacaksın.
EN Germany is the world’s fourth-largest economy, highly innovative and has a strong focus on exports. The future lies in Industry 4.0.
TR Dünyanın en büyük dördüncüsü olan Alman ekonomisi, ileri düzeyde yenilikçi ve ihracat odaklı. Ekonominin geleceği “sanayi 4.0.”da.
inglês | turco |
---|---|
germany | alman |
economy | ekonomisi |
highly | en |
innovative | yenilikçi |
has | olan |
future | geleceği |
industry | sanayi |
and | ve |
in | da |
EN The German economy is one of our readers’ and followers’ favourite subjects
TR Alman ekonomisi, okuyucu topluluğumuzun çok ilgi duyduğu bir konu
inglês | turco |
---|---|
economy | ekonomisi |
EN Sustainability in Germany: A joint project is to supply energy to make Europe’s economy future-proof.
TR Almanya’da sürdürülebilirlik: Avrupa’da gelecek vadeden bir ekonomi için enerji, ortak bir projeyle sağlanacak.
inglês | turco |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
joint | ortak |
energy | enerji |
economy | ekonomi |
future | gelecek |
a | bir |
to | için |
EN Topic of the week: Health economy
TR Haftanın Konusu: Sağlık sektörü
inglês | turco |
---|---|
topic | konusu |
of | ın |
week | haftanın |
health | sağlık |
EN “The capital of today’s economy”
TR „Günümüz İş Dünyasının Sermayesi“
EN UNIFOR has announced the applications to support communication projects which advance the transition to a low carbon economy. | STGM
TR UNIFOR, düşük karbon ekonomisine geçişi geliştiren iletişim projelerini desteklemek için çağrı başlattı. | STGM
inglês | turco |
---|---|
communication | iletişim |
projects | iş |
transition | geçiş |
a | a |
carbon | karbon |
stgm | stgm |
low | düşük |
to support | desteklemek |
to | için |
EN UNIFOR has announced the applications to support communication projects which advance the transition to a low carbon economy.
TR UNIFOR, düşük karbon ekonomisine geçişi geliştiren iletişim projelerini desteklemek için çağrı başlattı.
inglês | turco |
---|---|
communication | iletişim |
projects | iş |
transition | geçiş |
a | a |
carbon | karbon |
low | düşük |
to support | desteklemek |
to | için |
EN Serving the automotive industry, which is of great importance for the global and national economy, with its successful activities, Assan Hanil continues to develop technologies at its new plant built in Aksaray last March
TR Başarılı çalışmalarını sürdürerek küresel ve yerel ekonomi için büyük önem taşıyan otomotiv sektörüne hizmet eden Assan Hanil, geçen Mart ayında Aksaray’da kurulan yeni tesisinde de teknoloji üretmeye devam ediyor
inglês | turco |
---|---|
serving | hizmet |
automotive | otomotiv |
industry | sektör |
global | küresel |
national | yerel |
economy | ekonomi |
assan | assan |
technologies | teknoloji |
march | mart |
successful | başarılı |
importance | önem |
new | yeni |
of | in |
and | ve |
continues | devam ediyor |
at | de |
EN In 2021, we will increase our contribution to the national economy by focusing on production and exports
TR 2021 yılında da üretim ve ihracata odaklanarak ülke ekonomimize sunduğumuz katkıyı artıracağız
inglês | turco |
---|---|
production | üretim |
in | da |
and | ve |
EN Kibar Holding continues to steadily grow, contribute to economy and to create employment within the framework of Sustainability Principles
TR Kibar Holding sürdürülebilirlik ilkeleri çerçevesinde istikrarlı şekilde büyümeye, ekonomiye değer katmaya ve istihdam oluşturmaya devam ediyor
inglês | turco |
---|---|
kibar | kibar |
employment | istihdam |
within | de |
sustainability | sürdürülebilirlik |
principles | ilkeleri |
holding | holding |
create | oluşturmaya |
continues | devam ediyor |
and | ve |
the | şekilde |
Mostrando 50 de 50 traduções