EN - You can accumulate money points in every purchase you make and you can use your money points as discounts in your next shopping
"money that would" на английский можно перевести в следующие турецкий слова/фразы:
EN - You can accumulate money points in every purchase you make and you can use your money points as discounts in your next shopping
TR - Yapacağın her alışverişte para puan biriktirir ve sonraki alışverişlerinde para puanlarını indirim olarak kullanabilirsin
английский | турецкий |
---|---|
points | puan |
discounts | indirim |
next | sonraki |
shopping | alışveriş |
and | ve |
EN Rather than how to spend money, we advise clients how to make money, using digitalization as a top-line growth driver.
TR COVID-19 pandemisi dünya genelinde tüm ekonomileri etkiledi.
английский | турецкий |
---|---|
to | tüm |
EN Highly popular multi-account management software that helps you attract the best traders and money managers. An ideal way to boost your brokerage revenues by offering your clients a career in money management.
TR Son derece popüler çoklu hesap yönetim yazılımı en iyi işlemcileri ve para yöneticilerini etkilemenizi sağlar. Brokerlık kazançlarınızı müşterilerinize para yönetiminde kariyer sunarak artırmak için ideal bir yöntemdir.
английский | турецкий |
---|---|
popular | popüler |
management | yönetim |
boost | artırmak |
career | kariyer |
multi | çoklu |
account | hesap |
by offering | sunarak |
highly | son derece |
ideal | ideal |
and | ve |
a | bir |
software | yazılımı |
best | en |
to | için |
EN In addition to saving money on Amazon EC2 and AWS Fargate, you can also use Compute Savings Plans to save money on AWS Lambda
TR Amazon EC2 ve AWS Fargate'te para tasarrufu sağlamanın yanı sıra Compute Savings Plans ile AWS Lambda'da para tasarrufu sağlayabilirsiniz
английский | турецкий |
---|---|
amazon | amazon |
aws | aws |
compute | compute |
you can | sağlayabilirsiniz |
and | ve |
EN In addition to saving money on Amazon EC2 and AWS Fargate, you can also use Compute Savings Plans to save money on AWS Lambda
TR Amazon EC2 ve AWS Fargate'te para tasarrufu sağlamanın yanı sıra Compute Savings Plans ile AWS Lambda'da para tasarrufu sağlayabilirsiniz
английский | турецкий |
---|---|
amazon | amazon |
aws | aws |
compute | compute |
you can | sağlayabilirsiniz |
and | ve |
EN Rather than how to spend money, we advise clients how to make money, using digitalization as a top-line growth driver.
TR COVID-19 pandemisi dünya genelinde tüm ekonomileri etkiledi.
английский | турецкий |
---|---|
to | tüm |
EN Highly popular multi-account management software that helps you attract the best traders and money managers. An ideal way to boost your brokerage revenues by offering your clients a career in money management.
TR Son derece popüler çoklu hesap yönetim yazılımı en iyi işlemcileri ve para yöneticilerini etkilemenizi sağlar. Brokerlık kazançlarınızı müşterilerinize para yönetiminde kariyer sunarak artırmak için ideal bir yöntemdir.
английский | турецкий |
---|---|
popular | popüler |
management | yönetim |
boost | artırmak |
career | kariyer |
multi | çoklu |
account | hesap |
by offering | sunarak |
highly | son derece |
ideal | ideal |
and | ve |
a | bir |
software | yazılımı |
best | en |
to | için |
EN It is quite similar to how someone would receive interest for holding money in a bank account or giving it to the bank to invest.
TR Bu durum birinin parasını banka hesabında tuttuğu için faiz kazanmasına ya da yatırım yapması amacıyla bankaya vermesine oldukça benzerlik gösterir.
английский | турецкий |
---|---|
quite | oldukça |
interest | faiz |
a | a |
in | da |
account | hesabı |
bank | banka |
invest | yatırım |
EN With automated transcription, we can save valuable time, effort, resources, and any money that would be otherwise invested in expensive technology, infrastructure, or manpower
TR Otomatik transkripsiyon ile değerli zaman, çaba, kaynak ve aksi takdirde pahalı teknolojiye, altyapıya veya insan gücüne yatırım yapılacak herhangi bir paradan tasarruf edebiliriz
английский | турецкий |
---|---|
automated | otomatik |
transcription | transkripsiyon |
save | tasarruf |
valuable | değerli |
resources | kaynak |
money | paradan |
technology | teknolojiye |
infrastructure | altyapı |
effort | çaba |
expensive | pahalı |
can | edebiliriz |
time | zaman |
and | ve |
or | veya |
with | ile |
any | herhangi |
in | bir |
EN Do you have a passion for skincare and oral care? Tell everyone about FOREO and earn money at the same time! If you are a blogger or own your own website, we would love for you to join our affiliate program
TR Deri ve ağız bakımına karşı tutkunuz var mı? Herkese FOREO'dan bahsedin ve aynı zamanda para kazanın! Blog yazarıysanız ya da kendinize ait bir siteniz varsa, ortaklık programımıza katılmanızdan memnuniyet duyarız
английский | турецкий |
---|---|
time | zamanda |
earn | kazanın |
if | varsa |
care | bakım |
program | programı |
and | ve |
the | aynı |
same | bir |
EN This way they would save a tremendous amount of time and money for their first mobile app project. Most of the time tech people of big companies contact our app builder support, and we love to help them.
TR Bu şekilde, ilk mobil uygulama projeleri için muazzam miktarda zaman ve paradan tasarruf edeceklerdi. Büyük şirketlerin teknoloji çalışanları çoğu zaman uygulama oluşturucu desteğimizle iletişime geçer ve onlara yardım etmeyi severiz.
английский | турецкий |
---|---|
save | tasarruf |
amount | miktarda |
money | paradan |
mobile | mobil |
contact | iletişime |
builder | oluşturucu |
companies | şirketlerin |
time | zaman |
app | uygulama |
this | bu |
of | in |
big | büyük |
first | ilk |
help | yardım |
and | ve |
EN It is quite similar to how someone would receive interest for holding money in a bank account or giving it to the bank to invest.
TR Bu durum birinin parasını banka hesabında tuttuğu için faiz kazanmasına ya da yatırım yapması amacıyla bankaya vermesine oldukça benzerlik gösterir.
английский | турецкий |
---|---|
quite | oldukça |
interest | faiz |
a | a |
in | da |
account | hesabı |
bank | banka |
invest | yatırım |
EN Two out of three respondents in studies state that they would spend more money on better meat
TR Araştırmalara katılanların üçte ikisi, daha iyi bir et için daha fazla para harcayacaklarını söylüyor
английский | турецкий |
---|---|
meat | et |
better | daha iyi |
of | in |
they | için |
EN Find out how much money you’re saving through your SEO campaigns. The SEO/PPC (Pay-Per-Click) savings tool quickly calculates how much your organic traffic would cost if you were paying for it.
TR SEO kampanyalarınız sayesinde ne kadar tasarruf ettiğinizi öğrenin. SEO/PPC (Tıklama Başına Ödeme) tasarruf aracı, organik trafiğiniz için ödeme yapıyor olsaydınız bunun ne kadara mal olacağını hızlı bir şekilde hesaplar.
английский | турецкий |
---|---|
saving | tasarruf |
seo | seo |
ppc | ppc |
organic | organik |
find out | öğrenin |
click | tıklama |
were | ne |
pay | ödeme |
campaigns | kampanyalar |
per | başına |
for | için |
EN One of the main advantages of using an audit tool is saving money on experts, so why would you want a program that requires an expert to make the most of it?
TR Bir denetim aracı kullanmanın temel avantajlarından biri uzmanlardan tasarruf etmektir, öyleyse neden en iyi şekilde yararlanmak için bir uzman gerektiren bir program isteyesiniz ki?
английский | турецкий |
---|---|
audit | denetim |
saving | tasarruf |
program | program |
most | en |
advantages | avantajları |
experts | uzmanlardan |
why | neden |
a | bir |
EN With automated transcription, we can save valuable time, effort, resources, and any money that would be otherwise invested in expensive technology, infrastructure, or manpower
TR Otomatik transkripsiyon ile değerli zaman, çaba, kaynak ve aksi takdirde pahalı teknolojiye, altyapıya veya insan gücüne yatırım yapılacak herhangi bir paradan tasarruf edebiliriz
английский | турецкий |
---|---|
automated | otomatik |
transcription | transkripsiyon |
save | tasarruf |
valuable | değerli |
resources | kaynak |
money | paradan |
technology | teknolojiye |
infrastructure | altyapı |
effort | çaba |
expensive | pahalı |
can | edebiliriz |
time | zaman |
and | ve |
or | veya |
with | ile |
any | herhangi |
in | bir |
EN Once, he tried to hide his finger under the table during the job interview but when they realized that his finger they rejected him by saying that they would not be able to recruit him because his injured finger would be a ‘high risk’ in the work.
TR Bir keresinde Erhan, iş görüşmesinde parmağını masanın altına saklamaya çalışmış ancak yetkililer parmağını fark edince yaralı parmağının iş için 'yüksek risk' taşıyacağını öne sürerek iş başvurusunu reddetmişler.
английский | турецкий |
---|---|
high | yüksek |
risk | risk |
his | in |
because | için |
a | bir |
EN They would record this on the blockchain, and as soon as the contract is complete – that is, the agreed date arrives – the ether would automatically be released to the other party
TR Daha sonra bu kodu blockchain üzerine yazar ve kontrat tamamlandığı anda (önceden belirlenen tarih geldiğinde) ether otomatik olarak diğer partiye gönderilir
английский | турецкий |
---|---|
blockchain | blockchain |
contract | kontrat |
date | tarih |
ether | ether |
automatically | otomatik |
other | diğer |
and | ve |
this | bu |
on | üzerine |
EN Phemex has listed two new coins for spot trading, QTUM, and ZEC. So to celebrate the new listings, we would like to give away prizes to everyone who makes $50 dollars in purchases. If you would like t……
TR Değerli Yatırımcılar, 9 Haziran'da Phemex, spot ticaret için yeni coinleri tanıtacak, ancak henüz ne olduklarını size söyleyemeyiz. Bu arada eğlenceli bir fikir düşündük. Adı "……
EN I often liked to consume content of people doing things I would like to do in real life as well, and I would be so amazed by them
TR Gerçek hayatta da yapmak istediğim şeyleri yapan insanların içeriklerini sık sık tüketmeyi severdim ve onlara çok şaşırırdım
английский | турецкий |
---|---|
real | gerçek |
life | hayatta |
things | şeyleri |
in | da |
people | insanlar |
often | sık |
and | ve |
them | onlara |
to | yapmak |
EN Once, he tried to hide his finger under the table during the job interview but when they realized that his finger they rejected him by saying that they would not be able to recruit him because his injured finger would be a ‘high risk’ in the work.
TR Bir keresinde Erhan, iş görüşmesinde parmağını masanın altına saklamaya çalışmış ancak yetkililer parmağını fark edince yaralı parmağının iş için 'yüksek risk' taşıyacağını öne sürerek iş başvurusunu reddetmişler.
английский | турецкий |
---|---|
high | yüksek |
risk | risk |
his | in |
because | için |
a | bir |
EN Now, you no longer have to provision to peak capacity, which would require you to pay for resources you don't continuously use, or to average capacity, which would risk performance problems and a poor user experience.
TR Artık en yüksek kapasiteye göre kaynak tedarik etmenize ve sürekli kullanmadığınız kaynaklar için ödeme yapmanıza veya ortalama kapasiteye göre plan yapıp performans sorunları ve zayıf kullanıcı deneyimi riskine girmenize gerek yok.
английский | турецкий |
---|---|
provision | tedarik |
continuously | sürekli |
average | ortalama |
performance | performans |
problems | sorunları |
user | kullanıcı |
you | etmenize |
or | veya |
experience | deneyimi |
and | ve |
now | artık |
resources | kaynaklar |
no | yok |
EN The Global Goals campaign would not be possible without the enlightened and generous support of our partners, and we would like to thank:
TR Küresel Amaçlar kampanyasının gerçekleşebilmesi, kampanya ortaklarımızın desteği olmadan mümkün olamazdı. Hepsine teşekkür etmek isteriz.
английский | турецкий |
---|---|
global | küresel |
support | desteği |
possible | mümkün |
without | olmadan |
to | etmek |
campaign | kampanya |
of | nın |
EN They would record this on the blockchain, and as soon as the contract is complete – that is, the agreed date arrives – the ether would automatically be released to the other party
TR Daha sonra bu kodu blockchain üzerine yazar ve kontrat tamamlandığı anda (önceden belirlenen tarih geldiğinde) ether otomatik olarak diğer partiye gönderilir
английский | турецкий |
---|---|
blockchain | blockchain |
contract | kontrat |
date | tarih |
ether | ether |
automatically | otomatik |
other | diğer |
and | ve |
this | bu |
on | üzerine |
EN Once, he tried to hide his finger under the table during the job interview but when they realized that his finger they rejected him by saying that they would not be able to recruit him because his injured finger would be a ‘high risk’ in the work.
TR Bir keresinde Erhan, iş görüşmesinde parmağını masanın altına saklamaya çalışmış ancak yetkililer parmağını fark edince yaralı parmağının iş için 'yüksek risk' taşıyacağını öne sürerek iş başvurusunu reddetmişler.
английский | турецкий |
---|---|
high | yüksek |
risk | risk |
his | in |
because | için |
a | bir |
EN Once, he tried to hide his finger under the table during the job interview but when they realized that his finger they rejected him by saying that they would not be able to recruit him because his injured finger would be a ‘high risk’ in the work.
TR Bir keresinde Erhan, iş görüşmesinde parmağını masanın altına saklamaya çalışmış ancak yetkililer parmağını fark edince yaralı parmağının iş için 'yüksek risk' taşıyacağını öne sürerek iş başvurusunu reddetmişler.
английский | турецкий |
---|---|
high | yüksek |
risk | risk |
his | in |
because | için |
a | bir |
EN (12) Sending mails from an email address that is not valid and which results in triple bounces would result in suspension of the user sending such mails. Frequent violation would lead to permanent suspension of the domain name.
TR SÖZLEŞMENİN YENİLENMESİ VEYA SONA ERDİRİLMESİ
английский | турецкий |
---|---|
the | veya |
EN Now, you no longer have to provision to peak capacity, which would require you to pay for resources you don't continuously use, or to average capacity, which would risk performance problems and a poor user experience.
TR Artık en yüksek kapasiteye göre kaynak tedarik etmenize ve sürekli kullanmadığınız kaynaklar için ödeme yapmanıza veya ortalama kapasiteye göre plan yapıp performans sorunları ve zayıf kullanıcı deneyimi riskine girmenize gerek yok.
английский | турецкий |
---|---|
provision | tedarik |
continuously | sürekli |
average | ortalama |
performance | performans |
problems | sorunları |
user | kullanıcı |
you | etmenize |
or | veya |
experience | deneyimi |
and | ve |
now | artık |
resources | kaynaklar |
no | yok |
EN Without Parallel Query, a query issued against an Amazon Aurora database would be executed wholly within one instance of the database cluster; this would be similar to how most databases operate.
TR Parallel Query olmasaydı, Amazon Aurora veritabanına gönderilen bir sorgu, çoğu veritabanının çalışma biçimine benzer şekilde tamamen veritabanı kümesindeki tek bir bulut sunucusunda yürütülürdü.
английский | турецкий |
---|---|
amazon | amazon |
aurora | aurora |
database | veritabanı |
similar | benzer |
of the | çalışma |
a | bir |
to | tek |
EN Your cost from the direct supplier would naturally be cheaper whereas rental rates offered by agents would be higher as they include a commission.
TR Doğrudan tedarikçiden aldığınız maliyetiniz doğal olarak daha ucuz olurken, acenteler tarafından sunulan kiralama oranları komisyon içerdiğinden daha yüksek olacaktır.
английский | турецкий |
---|---|
direct | doğrudan |
naturally | doğal |
rental | kiralama |
offered | sunulan |
commission | komisyon |
be | olacaktır |
by | tarafından |
higher | daha yüksek |
cheaper | daha ucuz |
EN Second, making vaccination compulsory would only be thinkable in specific contexts – for example, in places where it would be impossible to protect very vulnerable people by any other means
TR İkincisi, böyle bir yükümlülük sadece çok özel bağlamlarda; örneğin, durumu hassas olan insanların başka türlü korunmalarının mümkün olmadığı hallerde düşünülebilir
английский | турецкий |
---|---|
vulnerable | hassas |
people | insanların |
other | başka |
for | özel |
only | sadece |
to | bir |
EN When Angela Merkel announced that she would not be running in this year’s election, nobody knew who would take her place in the Chancellery
TR Angela Merkel tekrar aday olmayacağını açıkladığında, Şansölyelik Dairesi’ne kimin taşınacağını kimse bilmiyordu
английский | турецкий |
---|---|
angela | angela |
merkel | merkel |
years | a |
who | kimin |
nobody | kimse |
EN Where would I like to study? What would I like to study? And what do I need to be able to do that? During the application phase you’ll be confronted with lots of paperwork
TR Nerede öğrenim görmek istiyorum? Hangi programa girmek istiyorum? Bunun için neye ihtiyacım var? Başvuru aşamasında doldurulacak bir yığın kırtasiye işi çıkıyor
английский | турецкий |
---|---|
application | başvuru |
where | nerede |
need | ihtiyacı |
to | görmek |
of | in |
like | için |
do | işi |
EN Refugees rescued from distress at sea would not even come to Europe; instead, the refugee relief agency UNHCR would decide on the spot who is in need of protection
TR Denizde kurtarılan mülteciler böylelikle Avrupa’ya hiç gelmeyecek, mültecilere yardım kuruluşu UNHCR kimlerin korunmaya ihtiyacı olduğu konusunda orada karar verecektir
английский | турецкий |
---|---|
relief | yardım |
decide | karar |
is | olduğu |
who | kimlerin |
need | ihtiyacı |
refugees | mülteciler |
EN An unrestricted global labour market is incompatible with developed social standards and would further impoverish the poorest regions of the world, since they would lose their most productive people to richer regions
TR Kontrolsüz bir küresel iş piyasası gelişmiş sosyal standartlarla bağdaşmaz ve en nitelikli iş gücünü daha zengin ülkelere kaptıracak dünyanın en fakir bölgelerinin daha da fakirleşmesine neden olur
английский | турецкий |
---|---|
social | sosyal |
market | piyasası |
developed | gelişmiş |
global | küresel |
most | en |
further | da |
world | dünyanın |
and | ve |
to | neden |
EN Doing all of this manually would take so much time that you would never actually have time to update your keyword choice, webpages, or SEO
TR Tüm bunları manuel olarak yapmak o kadar çok zaman alır ki, anahtar kelime seçiminizi, web sayfalarınızı veya SEO'nuzu güncellemek için asla zamanınız olmaz
английский | турецкий |
---|---|
manually | manuel |
that | o |
time | zaman |
never | asla |
or | veya |
of | in |
all | tüm |
EN So if, for example, a new algorithm is added in 7.5.5, it would not be eligible for default until 7.7 (since 7.6 would be the first full release)
TR Dolayısıyla, örneğin 7.5.5'te yeni bir algoritma eklenirse, 7.7'ye kadar öntanımlı olması uygun olmayacaktır (çünkü 7.6 ilk tam sürüm olacaktır)
английский | турецкий |
---|---|
algorithm | algoritma |
default | öntanımlı |
eligible | uygun |
so | dolayısıyla |
be | olacaktır |
full | tam |
first | ilk |
new | yeni bir |
EN Dear Phemex users, We would like to thank you for all your continuous support. We are on a roll and would like to bring you something new to show you our appreciation! Come on down and join our Dep……
TR Savaşçılar Hoş geldiniz, Phemex 29 Nisan 10:00 UTC’de dört metaverse-bağlantılı yeni vadeli işlem çifti eklemiştir - SAND/USD, AXS/USD, GMT/USD, ve APE/USD. Bu çiftlerden birini deste……
EN Dear Phemex users, We are on a roll and would like to bring you something new to show you our appreciation! Come on down and join our Deposit Drive, where we would like to further motivate your dri……
TR Sevgili Phemexliler, Phemex, yeni bir DeFi sezonunun yaklaştığını duyurmaktan mutluluk duyar! ?WBTC, AMP, CVX ve DeFi ile ilgili 9 token daha, 14 Mart 2022 03:00 (UTC) tarihinde Spot Coin List……
EN If you would like to share feedback or contribute to our efforts, we would love to hear from you and we encourage you to join one of our meetings
TR Geri bildirim paylaşmak veya çabalarımıza katkıda bulunmak isterseniz, sizden haber almak isteriz ve toplantılarımızdan birine katılmanızı öneririz
английский | турецкий |
---|---|
our efforts | çabalarımıza |
from you | sizden |
feedback | geri bildirim |
or | veya |
to | geri |
to share | paylaşmak |
and | ve |
meetings | toplantılar |
contribute | katkı |
EN If you would like to share feedback or contribute to our efforts, we would love to hear from you and we encourage you to join one of our meetings! More details can be found on the Service Committees page.
TR Geri bildirim paylaşmak veya çabalarımıza katkıda bulunmak isterseniz, sizden haber almak isteriz ve toplantılarımızdan birine katılmanızı öneririz! Daha fazla ayrıntı şurada bulunabilir: Hizmet Komiteleri sayfa.
английский | турецкий |
---|---|
our efforts | çabalarımıza |
from you | sizden |
can be found | bulunabilir |
feedback | geri bildirim |
service | hizmet |
to | geri |
to share | paylaşmak |
or | veya |
and | ve |
meetings | toplantılar |
contribute | katkı |
page | sayfa |
EN If you would like to share feedback or contribute to our efforts, we would love to hear from you and we encourage you to join one of our meetings! More details can be found on the Service Committees page.
TR Geri bildirim paylaşmak veya çabalarımıza katkıda bulunmak isterseniz, sizden haber almak isteriz ve toplantılarımızdan birine katılmanızı öneririz! Daha fazla ayrıntı şurada bulunabilir: Hizmet Komiteleri sayfa.
английский | турецкий |
---|---|
service | hizmet |
our efforts | çabalarımıza |
from you | sizden |
can be found | bulunabilir |
feedback | geri bildirim |
to | geri |
to share | paylaşmak |
or | veya |
and | ve |
meetings | toplantılar |
contribute | katkı |
page | sayfa |
EN This feeling of hope could last as little as a few hours or as much as a few days, but in time it would always fade, and the irritability and discontentedness would come back
TR Bu umut duygusu birkaç saat kadar az, birkaç gün de sürebiliyordu ama zamanla her zaman kaybolacak, sinirlilik ve hoşnutsuzluk geri dönecekti
английский | турецкий |
---|---|
hope | umut |
and | ve |
this | bu |
little | az |
back | geri |
the | gün |
but | ama |
a | birkaç |
hours | saat |
much | de |
of | her |
in | kadar |
always | her zaman |
EN As I would ruminate on the activity, the tiredness would begin to fade from my body
TR Aktiviteyi düşündükçe, yorgunluk vücudumdan kaybolmaya başlayacaktı
английский | турецкий |
---|---|
to | e |
EN I would feel the anxiety melt, and a cool numb feeling of comfort would spread through my body
TR Kaygının eridiğini hissedecektim ve vücuduma serin ve uyuşuk bir rahatlık hissi yayılacaktı
английский | турецкий |
---|---|
cool | serin |
and | ve |
a | bir |
EN “Would you prefer I just listen, or would you prefer I give feedback?” / “Are you open to hearing how your share resonates with me?” or similar questions can be useful
TR “Sadece dinlememi mi yoksa geri bildirim vermemi mi tercih edersin?” / “Payınızın bende nasıl yankı uyandırdığını duymaya açık mısınız?” veya benzeri sorular faydalı olabilir
EN If you would like further information regarding your legal rights under applicable law or would like to exercise any of them, please contact us here
TR Yürürlükteki yasa kapsamındaki yasal haklarınıza ilişkin daha fazla bilgi almak veya bu hakları kullanmak isterseniz lütfen buradan bize ulaşın
английский | турецкий |
---|---|
information | bilgi |
legal | yasal |
further | daha fazla |
rights | hakları |
or | veya |
contact | ulaşın |
regarding | ilişkin |
here | buradan |
please | lütfen |
us | bize |
EN If you would like further information regarding your legal rights under applicable law or would like to exercise any of them, please contact us here
TR Yürürlükteki yasa kapsamındaki yasal haklarınıza ilişkin daha fazla bilgi almak veya bu hakları kullanmak isterseniz lütfen buradan bize ulaşın
английский | турецкий |
---|---|
information | bilgi |
legal | yasal |
further | daha fazla |
rights | hakları |
or | veya |
contact | ulaşın |
regarding | ilişkin |
here | buradan |
please | lütfen |
us | bize |
EN If you would like further information regarding your legal rights under applicable law or would like to exercise any of them, please contact us here
TR Yürürlükteki yasa kapsamındaki yasal haklarınıza ilişkin daha fazla bilgi almak veya bu hakları kullanmak isterseniz lütfen buradan bize ulaşın
английский | турецкий |
---|---|
information | bilgi |
legal | yasal |
further | daha fazla |
rights | hakları |
or | veya |
contact | ulaşın |
regarding | ilişkin |
here | buradan |
please | lütfen |
us | bize |
EN If you would like further information regarding your legal rights under applicable law or would like to exercise any of them, please contact us here
TR Yürürlükteki yasa kapsamındaki yasal haklarınıza ilişkin daha fazla bilgi almak veya bu hakları kullanmak isterseniz lütfen buradan bize ulaşın
английский | турецкий |
---|---|
information | bilgi |
legal | yasal |
further | daha fazla |
rights | hakları |
or | veya |
contact | ulaşın |
regarding | ilişkin |
here | buradan |
please | lütfen |
us | bize |
Показаны переводы 50 из 50