TR SEOMonitor sayesinde, Oleg Cassini’nin yükselmesini sağlayacak potansiyele sahip birçok kelime keşfettik ve aynı zamanda rakiplerin bu kelimelerdeki performansının nasıl olduğunu da görebildik.
TR SEOMonitor sayesinde, Oleg Cassini’nin yükselmesini sağlayacak potansiyele sahip birçok kelime keşfettik ve aynı zamanda rakiplerin bu kelimelerdeki performansının nasıl olduğunu da görebildik.
EN With this tool we were able to find high potential keywords for Oleg Cassini, we could see how competitors were performing for these keywords and it gave us hints on how we could improve our rankings on these specific keywords.
turco | inglês |
---|---|
rakiplerin | competitors |
çok | high |
TR Öte yandan insan kaçakçılığının artmasını, mültecilere yönelik nefret söyleminin yükselmesini ve hatta münferit saldırı olaylarının yaşanmasını da endişeyle takip ediyoruz.
EN We are deeply concerned to witness increased human trafficking, rising hate speech towards refugees, and even reports of individual aggression.
turco | inglês |
---|---|
insan | human |
ın | of |
TR Bu nedenle, gençlere yapılan sosyal yatırımlar, daha sağlıklı, sosyo-ekonomik açıdan üretken ve yoksulluktan uzak bir toplum elde etmeye yardımcı olabilecek bir potansiyele sahip.
EN Therefore social investments in young people can help to achieve a healthy, socio-economically productive and poverty free society.
turco | inglês |
---|---|
sağlıklı | healthy |
üretken | productive |
elde | achieve |
olabilecek | can |
TR Öte yandan insan kaçakçılığının artmasını, mültecilere yönelik nefret söyleminin yükselmesini ve hatta münferit saldırı olaylarının yaşanmasını da endişeyle takip ediyoruz.
EN We are deeply concerned to witness increased human trafficking, rising hate speech towards refugees, and even reports of individual aggression.
turco | inglês |
---|---|
insan | human |
ın | of |
TR Özgürlüğün ve serbest girişimciliğin gururlu savunucularıyız. İnsanlar sıkı çalışabildikleri, esneklik kazanabildikleri ve kendi işlerine sahip olarak gelir sağlayabildikleri zaman en iyi ekonomik potansiyele ulaşır.
EN We are proud advocates of freedom and free enterprise. Economic potential is best achieved when people have the ability to work hard, gain flexibility and earn income by owning a business.
turco | inglês |
---|---|
serbest | free |
gururlu | proud |
esneklik | flexibility |
gelir | income |
ekonomik | economic |
TR Sonuç? Günümüzde performansı desteklemek ve gelecekte daha büyük potansiyele ilham vermek.
EN The result? Enabling performance today and inspiring greater potential tomorrow.
turco | inglês |
---|---|
sonuç | result |
günümüzde | today |
performansı | performance |
ve | and |
TR Performansı Etkinleştirin. Potansiyele ilham verin.
EN Enable performance. Inspire potential.
turco | inglês |
---|---|
performansı | performance |
etkinleştirin | enable |
TR Bu ülke aynı zamanda yenilenebilir enerjiler konusunda da büyük bir potansiyele sahip
EN At the same time, the country boasts very considerable potential in terms of renewable energies
turco | inglês |
---|---|
ülke | country |
zamanda | time |
yenilenebilir | renewable |
TR Bir sürü kaliteli içerik üretmek web sitenizin sıralamada yükselmesini sağlasa da, sıralamanın bu şekilde kalacağını garanti etmez.
EN While producing a bunch of quality content will ensure that your website gets a ranking boost, it doesn’t guarantee that the rankings will stay that way.
turco | inglês |
---|---|
kaliteli | quality |
içerik | content |
üretmek | producing |
web | website |
sitenizin | your website |
sıralamada | ranking |
TR Size kolaylık sağlayacak şekilde slot rezervasyonu yapacağız, lokasyonda teslimatı sağlayacak
EN We will book slots according to your convenience will ensure delivery at the location
turco | inglês |
---|---|
kolaylık | convenience |
rezervasyonu | book |
teslimatı | delivery |
TR Bu, kendi reklam kampanyalarınızı çaba harcamadan geliştirmenize olanak sağlayacak.
EN This will enable you to develop your own advertising campaign effortlessly.
turco | inglês |
---|---|
reklam | advertising |
TR Yürüttüğümüz projelerde bireylerin kayıtlı olarak istihdam edilmeleri, bilgi ve becerilerini geliştirmelerini, kendi işlerini kurabilmelerini sağlayacak mesleki donanıma erişebilmelerini kolaylaştırmaya çalışıyoruz.
EN We seek to facilitate our beneficiaries who seek to gain new skills for better employment opportunities, or who wish to gain entrepreneurial skills to start their own businesses.
turco | inglês |
---|---|
istihdam | employment |
bilgi | skills |
TR Kanalınızı devamlı büyütmenizi sağlayacak ücretsiz analizleri ve rehberliği keşfedin
EN Free insights to grow your YouTube channel.
turco | inglês |
---|---|
ücretsiz | free |
kanalı | channel |
TR Onarımı teşvik etmek; insanların uygun fiyatlı ürünlere erişmesini sağlayacak, e-atık probleminde büyük bir azalma yaşanacak ve iş yaratacaktır.
EN Fostering repair will give people access to affordable products, make a huge dent in the e-waste problem, and create jobs.
turco | inglês |
---|---|
uygun | affordable |
büyük | huge |
insanları | people |
TR Kullanılmayan elektronik cihazlarımızı düzeltmek, insanları iş sağlayacak ve dijital uçurumu köprüleyecektir.
EN Fixing our out-of-use electronics will employ people and bridge the digital divide.
turco | inglês |
---|---|
elektronik | electronics |
insanları | people |
ve | and |
dijital | digital |
TR Yapan kişinin kişiliğini yansıtacak bir özelleştirme sağlayacak şekilde üretilmiştir ve kasanın üstün soğutma performansı sunarken en iyi sunumu da sağlamasına olanak tanır
EN Built for customization that reflects the makers’ personality, it allows for adjustments to the chassis for the best viewing presentation while ensuring outstanding cooling performance
turco | inglês |
---|---|
özelleştirme | customization |
şekilde | while |
soğutma | cooling |
performansı | performance |
TR Control Union, gelecek düzenlemelerin müşterilerimize yardımcı olmasını sağlayacak şekilde bu yeni gelişmelerle yakından ilgilenir.
EN Control Union is heavily involved in these new developments, ensuring that the upcoming regulations help our customers.
turco | inglês |
---|---|
control | control |
union | union |
yeni | new |
TR Mardin ve çevresi bölgelerin ihtiyaçlarını, orta ve uzun vadeli istihdam olanakları sağlayacak proje fikirlerini tartışacağımız etkinliğimize ilişkin haberleri web sitemizden takip edebilirsiniz.
EN We also hope to discuss Mardin’s local and regional needs, as well as project ideas focusing on mid to long-term employment opportunities. You may follow up with the event from our website.
turco | inglês |
---|---|
mardin | mardin |
ve | and |
orta | mid |
uzun | long |
vadeli | term |
web | website |
ihtiyaçları | needs |
TR Mardin ve çevresi bölgelerin ihtiyaçlarını, orta ve uzun vadeli istihdam olanakları sağlayacak proje fikirlerini tartışacağımız etkinliğimize ilişkin haberleri web sitemizden takip edebilirsiniz.
EN We also hope to discuss Mardin’s local and regional needs, as well as project ideas focusing on mid to long-term employment opportunities. You may follow up with the event from our website.
turco | inglês |
---|---|
mardin | mardin |
ve | and |
orta | mid |
uzun | long |
vadeli | term |
web | website |
ihtiyaçları | needs |
TR Tam anlamıyla ve zengin bir çevrimiçi deneyim sağlayacak harika araçlar geliştirmeye kendimizi adadık
EN We're dedicated to inventing and perfecting tools that offer a fuller, richer online experience
turco | inglês |
---|---|
çevrimiçi | online |
deneyim | experience |
araçlar | tools |
TR 30'larımın sonlarındayken, 40'larımın sonlarında rahat bir şekilde emekli olmamı sağlayacak bir plandan sapmak.
EN Sidetracking from a plan that when I was in my late 30’s would have put me retiring comfortably in my late 40’s.
turco | inglês |
---|---|
şekilde | when |
mı | my |
TR Slayt gösterisi aracımızın sunduğu sürekli genişleyen şablon kataloğuna göz atın. Mesajınızı daha etkili şekilde vermenizi sağlayacak şablonu bulmak için önizleme yapın ve ardından oluşturma sürecine başlayın.
EN Browse through the ever-growing template catalog of our slideshow creator. Preview or try the templates to find the one that will communicate your message more effectively and start creating.
turco | inglês |
---|---|
sürekli | ever |
etkili | effectively |
oluşturma | creating |
başlayın | start |
TR Büyümeyi Sağlayacak Hedefli Mesajlar
EN Targeted Messages To Drive Growth
turco | inglês |
---|---|
mesajlar | messages |
TR VeChain şirketlerin blockchaini benimsemelerini sağlayacak blockchain olmayı hedefler
EN VeChain aims to be a blockchain that can have real enterprise adoption
turco | inglês |
---|---|
blockchain | blockchain |
olmayı | to be |
TR Proje, nesnelerin interneti (IoT) uygulamalarını mümkün kılmayı, işlem masraflarını düşürmeyi ve değişen teknolojilere uyum sağlayacak kadar esnek olmayı amaçlamaktadır.
EN The project wants to enable internet-of-things (IoT) applications, reduce transaction costs, and be flexible enough to adapt to changing technologies.
turco | inglês |
---|---|
proje | project |
interneti | internet |
işlem | transaction |
ve | and |
esnek | flexible |
uygulamaları | applications |
TR Bitcoin Cash protokolünde geçmişte geçerli olan eski blokların geçersiz olmasını sağlayacak değişikliklerdir. Bitcoin Segwit işlemleri özelliği ağa soft fork olarak eklenmiştir.
EN A change to the Bitcoin Cash protocol that makes old blocks invalid which were valid in the past. Bitcoin Segwit transactions feature was implemented as a soft fork to the network.
turco | inglês |
---|---|
bitcoin | bitcoin |
cash | cash |
geçerli | valid |
olan | was |
eski | old |
geçersiz | invalid |
işlemleri | transactions |
özelliği | feature |
protokolü | protocol |
blokları | blocks |
TR Bitcoin Cash protokolünde önceden geçersiz olan blokların ve işlemlerin geçerli olmasını sağlayacak değişikliklerdir. BerkeleyDB sorunu 2013 yılında Bitcoin ağında kazara bir hard fork'a neden olmuştur.
EN Change to the Bitcoin Cash protocol that makes previously invalid blocks or transactions valid. The BerkeleyDB bug activated an accidental hard fork to the Bitcoin network in 2013.
turco | inglês |
---|---|
bitcoin | bitcoin |
cash | cash |
geçersiz | invalid |
işlemlerin | transactions |
geçerli | valid |
protokolü | protocol |
blokları | blocks |
TR Bitcoin protokolünde geçmişte geçerli olan eski blokların geçersiz olmasını sağlayacak değişikliklerdir. Bitcoin Segwit işlemleri özelliği ağa soft fork olarak eklenmiştir.
EN Change to the Bitcoin protocol that makes old blocks invalid which were valid in the past. Bitcoin Segwit transactions feature was implemented as a soft fork to the network.
turco | inglês |
---|---|
bitcoin | bitcoin |
geçerli | valid |
olan | was |
eski | old |
geçersiz | invalid |
işlemleri | transactions |
özelliği | feature |
protokolü | protocol |
blokları | blocks |
TR Bitcoin protokolünde, önceden geçersiz olan blokların ve işlemlerin geçerli olmasını sağlayacak değişikliklerdir. BerkeleyDB sorunu Bitcoin ağında 2013 yılında kazara bir hard fork'a neden olmuştur.
EN Change to the Bitcoin protocol that makes previously invalid blocks or transactions valid. The BerkeleyDB bug activated an accidental hard fork to the Bitcoin network in 2013.
turco | inglês |
---|---|
bitcoin | bitcoin |
geçersiz | invalid |
işlemlerin | transactions |
geçerli | valid |
protokolü | protocol |
blokları | blocks |
TR Yürüttüğümüz projelerde bireylerin kayıtlı olarak istihdam edilmeleri, bilgi ve becerilerini geliştirmelerini, kendi işlerini kurabilmelerini sağlayacak mesleki donanıma erişebilmelerini kolaylaştırmaya çalışıyoruz.
EN We seek to facilitate our beneficiaries who seek to gain new skills for better employment opportunities, or who wish to gain entrepreneurial skills to start their own businesses.
turco | inglês |
---|---|
istihdam | employment |
bilgi | skills |
TR Mina, blokzincirinin ana amaçları olan merkeziyetsizlik, ölçeklendirebilirlik ve güvenlik konularının tamamını sağlayacak şekilde tasarlanmıştır.
EN Mina is a layer one protocol designed to deliver on the original promise of blockchain — true decentralization, scale and security.
turco | inglês |
---|---|
mina | mina |
olan | is |
ve | and |
güvenlik | security |
tasarlanmıştır | designed |
ın | of |
TR Yanıt tatmin edici değilse, sorunun daha fazla araştırılmasına olanak sağlayacak ek bilgi veya ayrıntılarla yanıt vermeniz yeterlidir.
EN If the response is not satisfactory, simply respond with additional information or detail that will allow for further investigation of the issue.
turco | inglês |
---|---|
bilgi | information |
veya | or |
TR Şirketler, tüm sertifikalarını tek bir yerde, yaklaşan son kullanma tarihlerine ilişkin yeterince uyarı almalarını sağlayacak bir araçla yönetmenin bir yoluna ihtiyaç duyar
EN Companies need a way to manage all of their certificates in one place, with a tool to get them enough alerts about upcoming expiration dates
turco | inglês |
---|---|
yerde | place |
yaklaşan | upcoming |
yeterince | enough |
ihtiyaç | need |
sertifikaları | certificates |
TR Amaçları hastanelerde kullanılmış metallerin malzeme dönüşüm döngüsüne katılmasını sağlayacak bir geri dönüşüm sistemi geliştirmek.
EN Their goal is to design a recycling system for hospitals that will allow used metal instruments to be fed back into the recovered substance cycle.
turco | inglês |
---|---|
kullanılmış | used |
dönüşüm | that |
geri | back |
sistemi | system |
döngüsü | cycle |
TR maddesinde yer alan “Devlet, kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır” ifadesi ve devamında 1969 yılında yürürlüğe giren “1163 sayılı Kooperatifler Kanunu” ile önemli bir ilerleme kaydetmiştir
EN 1163" which came into force in 1969
TR Sosyal kooperatiflerin aralarında iletişim ve iş birliği kurmasını sağlayacak bir sosyal kooperatifler ağı oluşturularak dijital bir mekanizma geliştirilecektir.
EN A digital mechanism will be developed by creating a network of social cooperatives that will enable social cooperatives to establish communication and cooperation among themselves.
TR Herhangi birini değil, örgütümüz adına tüm hazırlıklarda yer alabilecek ve örgütümüze süreçle ilgili sürekli bilgi akışı sağlayacak birini belirlemek yerinde olur.
EN It would be appropriate to choose someone who can take part in all the preparations on behalf of our organization and who will provide our organization with a continuous flow of information about the process.
turco | inglês |
---|---|
birini | someone |
ve | and |
ilgili | about |
sürekli | continuous |
bilgi | information |
akışı | flow |
TR Dünyanın En Büyük Dersi, çocuklara Küresel Hedefleri öğretecek ve onların dünyayı değiştiren nesil olmasını sağlayacak.
EN The World’s Largest Lesson will teach children about the Global Goals and help them to become the generation that changed the world.
turco | inglês |
---|---|
çocuklara | children |
hedefleri | goals |
ve | and |
nesil | generation |
TR Doğal kaynakların sonsuz ve sınırsız olmadığı bilinciyle hareket eden Kibar Grubu, kaynakların gelecek nesillere aktarılmasına imkan sağlayacak sürdürülebilir kalkınma anlayışını benimsemektedir
EN Kibar Group, acting with the awareness that natural resources are not infinite and unlimited, adopts a sustainable development approach that will enable the transfer of resources to future generations
turco | inglês |
---|---|
doğal | natural |
ve | and |
sınırsız | unlimited |
grubu | group |
gelecek | future |
sürdürülebilir | sustainable |
kalkınma | development |
kaynakları | resources |
ın | of |
TR Daha iyi projeleri daha hızlı web sunan ve mobilya evinin iç grafik tasarımının yeni ve modern olmasını sağlayacak en çok satan telif hakkı web temaları şablonları yapmak için emrinizde 2000 sanatçıya ihtiyacınız yok
EN You don't need 2000 artists ready at your disposal to make best selling royalty web themes templates that deliver better projects faster web and will make sure furniture house interior graphic design is fresh and modern
turco | inglês |
---|---|
hızlı | faster |
web | web |
mobilya | furniture |
yeni | fresh |
modern | modern |
ihtiyacınız | need |
TR Bilimin gücünden ve özenle seçilen içeriklerden yararlanarak etkili ve nazik ürünler geliştiriyoruz. Banyo ve vücut, ağız sağlığı, saç bakımı ve erkeklere yönelik serilerimiz tepeden tırnağa bakımlı olmanızı sağlayacak!
EN We use the power of science and carefully selected ingredients to develop products that are effective but gentle. Our bath and body, oral health, hair care and men’s ranges will keep you well-groomed from top-to-toe!
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
etkili | effective |
ürünler | products |
vücut | body |
sağlığı | health |
saç | hair |
bakımı | care |
yönelik | to |
TR PrintSecure, yazıcılarınızı güvenli bağlantılar kullanacak, istenmeyen erişimi engelleyecek ve verilerinizin ve altyapınızın korunmasını sağlayacak şekilde yapılandırmanızı kolaylaştırır.
EN PrintSecure makes it easy to configure your printers to use secure connections, block unwanted access and ensure your data and infrastructure are protected.
turco | inglês |
---|---|
istenmeyen | unwanted |
erişimi | access |
ve | and |
verilerinizin | your data |
yazıcılar | printers |
TR Bir geliştiricinin, iOS ve Android cihazlar üzerinde Zebra barkod okuyucular için Bluetooth üzerinden (cradle gerekmeden) bağlantı ve kontrol sağlayacak yerel uygulamaları tek bir ortak C# kod temelinden oluşturmasına izin verir
EN Enables a developer to build native applications to connect and control Zebra scanners over Bluetooth (no cradle involved) on iOS and Android devices from a single, shared C# codebase
turco | inglês |
---|---|
ios | ios |
android | android |
cihazlar | devices |
zebra | zebra |
bluetooth | bluetooth |
bağlantı | connect |
kontrol | control |
uygulamaları | applications |
ortak | shared |
c | c |
TR Yaptığınız İşe Uyum Sağlayacak Şekilde Tasarlandı
EN Engineered to Work Your Way for the Work You Perform
TR Size Uyum Sağlayacak Şekilde Özel Tasarlandı
EN Purpose-Built to Work, Your Way
TR Bu nedenle, tedarik zincirinizin bir saat gibi tıkır tıkır işlemesini sağlayacak uçtan uca taşımacılık çözümlerimizi oluşturduk
EN That’s why, we have our end-to-end shipping solutions to ensure your supply chain performs like clockwork
turco | inglês |
---|---|
tedarik | supply |
TR Bu kadar fazla değişken olduğunda, size küresel ticari faaliyetlerinizi sürdürme olanağı sağlayacak bir iş ortaklığına ihtiyaç duyarsınız. Tedarik zinciri stratejilerimiz size aşağıdaki açılardan yardımcı olabilir:
EN With so many variables, you need a partnership that enables you to keep your global trade moving. Here?s how our supply chain strategies can help you:
turco | inglês |
---|---|
size | you |
küresel | global |
ihtiyaç | need |
tedarik | supply |
zinciri | chain |
TR Tüm bileşenlerinizin bir saat gibi tıkır tıkır taşınmasını güven altına almak için, size en üst düzeyde kontrol, güvenilirlik ve şeffaflık sağlayacak bir lojistik çözümüne ihtiyacınız vardır
EN To ensure that all your components move like clockwork, you need a logistics offering which gives you utmost control, reliability and transparency
turco | inglês |
---|---|
size | you |
kontrol | control |
güvenilirlik | reliability |
şeffaflık | transparency |
lojistik | logistics |
TR Korkmayın, Byline'da bir dizi taktiksel elemente göz attık; bunlar, sahadaki sonuçlarınızı iyileştirmenize olanak sağlayacak
EN Fear not, as on The Byline we’ve taken a look at a number of tactical elements which will allow you to improve results on the pitch
TR Busbud yolculuklara daha kolay otobüs yolculuğu yapmalarını sağlayacak teknolojiyi ve bilgileri sağlar
EN Busbud provides travellers with technology and information to more easily travel by bus
turco | inglês |
---|---|
busbud | busbud |
kolay | easily |
otobüs | bus |
teknolojiyi | technology |
ve | and |
bilgileri | information |
sağlar | provides |
Mostrando 50 de 50 traduções