TR Sosyolog Jutta Allmendinger’e göre memleket pek çok Alman için kendilerini kucakladığını hissettikleri, ailelerinin yaşadığı, kendilerinin yaşamakta oldukları ve dostlarının bulunduğu yer.
TR Sosyolog Jutta Allmendinger’e göre memleket pek çok Alman için kendilerini kucakladığını hissettikleri, ailelerinin yaşadığı, kendilerinin yaşamakta oldukları ve dostlarının bulunduğu yer.
EN According to sociologist Jutta Allmendinger for many Germans home is the place where they feel safe and at ease, the place the family lives, where they now live and where they have friends.
turco | inglês |
---|---|
alman | germans |
TR Buna karşın hala komşuları için neyin iyi olduğunu kendilerinin bildiklerine inananlar mevcuttur
EN But there are still those who believe they know what's best for their neighbor
turco | inglês |
---|---|
iyi | best |
TR Ali Kibar, yerli otomobille ilgili belli bir yön alındığını belirterek, kendilerinin de işi alan firmanın talepte bulunması durumunda donanım, koltuk, iş ve tasarımla ilgili konularda destek olabileceklerini söyledi.
EN Announcing that a new course has been taken regarding the domestic automobile, Ali Kibar said that they are ready to provide support on issues such as equipment, seats, business and design if the company that carries out the operation requests it.
turco | inglês |
---|---|
de | out |
destek | support |
TR Başbakanlık müsteşarı Helge Braun aşı olmak istemeyenlerin “riski kendilerinin taşıması gerektiğini” dile getiriyor
EN Chancellery Minister Helge Braun says that people who do not want a vaccination “must bear the risk of infection themselves”
turco | inglês |
---|---|
riski | risk |
TR Buna karşın hala komşuları için neyin iyi olduğunu kendilerinin bildiklerine inananlar mevcuttur
EN But there are still those who believe they know what's best for their neighbor
turco | inglês |
---|---|
iyi | best |
TR Bakıcı arketipi en iyi Rahibe Theresa ve Prenses Diana gibi kişiler tarafından temsil edilir. Bu iki kadın cömertlikleri ve her zaman başkalarını kendilerinin önüne koymalarıyla tanınırlar ki bu tam da Bakıcının yapmak istediği şeydir.
EN The Caregiver archetype is best represented by people like Mother Theresa and Princess Diana. These two women are known for their generosity and always putting others before them, which is exactly what the Caregiver desires to do.
TR Andrew Bird (d. 11 Temmuz 1973), ABD'li şarkıcı, besteci ve söz yazarı. Chicago'da yaşamakta olan sanatçı keman, gitar ve mandolin çalmaktadır. Müzik kariyerine Squirrel Nut Zi… Devamını oku
EN Andrew Bird (born July 11, 1973) is an American musician. He was born in Lake Bluff, Illinois and resides in the Chicago area. Bird is a singer, a violinist and, since 2004, a guitarist. He… read more
turco | inglês |
---|---|
temmuz | july |
abd | american |
şarkıcı | singer |
chicago | chicago |
müzik | musician |
devamını | more |
oku | read |
TR Chicago'da yaşamakta olan sanatçı keman, gitar ve mandolin çalmaktadır
EN Bird is a singer, a violinist and, since 2004, a guitarist
turco | inglês |
---|---|
olan | is |
TR "Blues müziği yaşamdır, bugün yaşamakta olduğumuz gibi bir yaşam, geçmişte yaşamış olduğumuz gibi bir yaşam, inanıyorum ki yarın da yaşayacağımız bir yaşam, çünkü insanlarla, yerlerle ve olaylarla ilgisi vardır
EN Blues is a vocal and instrumental form of music based on the use of "blue notes." It emerged in Black communities of the United States from spirituals, work songs, field hollers, shouts and chants, and rhymed simple narrative ballads
turco | inglês |
---|---|
müziği | music |
vardır | is |
TR Kendine inşa ettiği bir filtre baloncuğunda yaşamakta olan hiç kimseyi oradan dışarıya çıkarmanın muhtemelen mümkün olmayacağı da gerçeğin bir parçası.
EN The truth is, however, that you will probably not be able to pull anyone out of their personal filter bubble once they are comfortably settled in.
turco | inglês |
---|---|
hiç | not |
muhtemelen | probably |
TR Andrew Bird (d. 11 Temmuz 1973), ABD'li şarkıcı, besteci ve söz yazarı. Chicago'da yaşamakta olan sanatçı keman, gitar ve mandolin çalmaktadır. Müzik kariyerine Squirrel Nut Zi… Devamını oku
EN Andrew Bird (born July 11, 1973) is an American musician. He was born in Lake Bluff, Illinois and resides in the Chicago area. Bird is a singer, a violinist and, since 2004, a guitarist. He… read more
turco | inglês |
---|---|
temmuz | july |
abd | american |
şarkıcı | singer |
chicago | chicago |
müzik | musician |
devamını | more |
oku | read |
TR Chicago'da yaşamakta olan sanatçı keman, gitar ve mandolin çalmaktadır
EN Bird is a singer, a violinist and, since 2004, a guitarist
turco | inglês |
---|---|
olan | is |
TR "Blues müziği yaşamdır, bugün yaşamakta olduğumuz gibi bir yaşam, geçmişte yaşamış olduğumuz gibi bir yaşam, inanıyorum ki yarın da yaşayacağımız bir yaşam, çünkü insanlarla, yerlerle ve olaylarla ilgisi vardır
EN Blues is a vocal and instrumental form of music based on the use of "blue notes." It emerged in Black communities of the United States from spirituals, work songs, field hollers, shouts and chants, and rhymed simple narrative ballads
turco | inglês |
---|---|
müziği | music |
vardır | is |
TR ErişilebilirVeriler depolansa ve korunsa bile, bu, otomatik olarak erişilebilir durumda oldukları anlamına gelmez. Hem araştırmacılar hem de makineler meta analiz veya diğer yeniden kullanım türleri için verilere erişmek isteyebilir.
EN AccessibleEven when data is stored and preserved, this does not necessarily mean it is automatically accessible. Both researchers and machines may want to access the data, for example, for meta-analyses or other kinds of re-use.
turco | inglês |
---|---|
erişilebilir | accessible |
araştırmacılar | researchers |
meta | meta |
analiz | analyses |
veya | or |
diğer | other |
kullanım | use |
verilere | data |
TR Bunlar yeni dergiler oldukları için, henüz Dergi Etki faktörleri veya CiteScore'ları yoktur
EN As these are new journals, they do not have a Journal Impact Factor or CiteScore yet
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
için | as |
henüz | yet |
etki | impact |
veya | or |
TR Kısıtlama, genellikle önemli miktarda bant genişliğine sahip oldukları için oyuncuların bağlantılarına yapılır
EN Throttling is often done to gaming users’ connections as they take up substantial bandwidth
turco | inglês |
---|---|
genellikle | often |
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
miras | heritage |
ve | and |
programı | program |
yıl | year |
live | live |
limitless | limitless |
yükseltilmiş | elevated |
statü | status |
TR Economic Dispersionizer Omega®, dispersiyon kuvvetlerini etkili oldukları zamanda ve yerde uygular: Omega® dispersiyon organında basınç altında enerji çok yüksek hızlara dönüştürülür.
EN The Omega® Economic Disperser applies dispersive forces then and there, where they are especially effective: in the Omega® disperser body, energy is transformed into very high speeds under pressure.
turco | inglês |
---|---|
etkili | effective |
ve | and |
basınç | pressure |
altında | under |
enerji | energy |
TR Soğuk stakerlar ağ yönetim modelinin bir parçası oldukları için hazineden bir miktar fon ile ödüllendirilirler
EN Cold stakers are rewarded for being part of the network governance model through a reward from the treasury
turco | inglês |
---|---|
soğuk | cold |
yönetim | governance |
parçası | part |
TR Sorunu çözerken kullanıcıların ve geliştiricilerin alışık oldukları mevcut araçlarını (MetaMask), geliştirme-uygulama gereçlerini (Truffle) ve programlama dillerini (Solidity) kullanmaya devam etmelerini amaçlar.
EN It hopes to solve the problem while letting users and developers stick to the to the existing wallets (TrustWallet), dev-ops tools (Truffle) and programming languages (Solidity) they are used to.
turco | inglês |
---|---|
sorunu | problem |
ve | and |
programlama | programming |
TR Stake işlemi sürekli çevrimiçi olmayı gerektirdiği için bazıları sahip oldukları Mina?yı başkalarına stakelemek isteyebilir
EN Because staking requires nodes to be online, some may choose to delegate their Mina to staking pools
turco | inglês |
---|---|
stake | staking |
çevrimiçi | online |
için | to |
bazıları | some |
mina | mina |
TR Modern sosyal medya sayfaları oluşturmanıza yardımcı oldukları için web sitesi referanslarının ve iş temalarının en iyi örneklerini keşfedin
EN Explore the best examples of website testimonials and business themes, because they help you create modern social media pages
turco | inglês |
---|---|
modern | modern |
oluşturmanıza | create |
keşfedin | explore |
TR Astrofizik, nükeer enerji, geoengineering… Bunlar, pek fazla insanın boş zamanlarında meşgul oldukları konular değil. Size tanıtacağımız video kanallarının yaratıcıları, işte bunu değiştirmek istiyorlar:
EN Astrophysics, nuclear energy, geoengineering – for most people these are not exactly leisure-time interests. The creators of these three video channels want to change this:
turco | inglês |
---|---|
enerji | energy |
değil | not |
video | video |
değiştirmek | change |
insan | people |
ın | of |
kanalları | channels |
TR Futbol Sektörü Çalışanının yeteneği ve performansı ile ilişkili oldukları için çeşitli teknik, zihinsel ve fiziksel özellikler.
EN Various technical, mental and physical attributes as they relate to a Football Professional’s ability and performance.
turco | inglês |
---|---|
futbol | football |
performansı | performance |
çeşitli | various |
teknik | technical |
zihinsel | mental |
fiziksel | physical |
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
miras | heritage |
ve | and |
programı | program |
yıl | year |
live | live |
limitless | limitless |
yükseltilmiş | elevated |
statü | status |
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
miras | heritage |
ve | and |
programı | program |
yıl | year |
live | live |
limitless | limitless |
yükseltilmiş | elevated |
statü | status |
TR Çalışanlara, üst düzey yöneticilere, işçi sendikalarına sahip oldukları hakları anlamaları, korumaları ve gerekli olduğunda savunabilmeleri için rehberlik yapar.
EN The firm supports employers, C-Suite members and labour unions to understand, protect and assert their rights in this context, often advising clients in contentious, cross-border, or transactional circumstances.
turco | inglês |
---|---|
hakları | rights |
TR Yurt dışında farklı ülkelerdeki temsilcilerimiz kanalıyla çalışmalar yapılacaktır. Temsilcilerimiz sorumlu oldukları ülke ve bölgede fuarlarımızı duyuracaktır.
EN Activities will be carried out through our representatives in different countries abroad. Our representatives will announce our exhibitions in the country and region in which they are responsible.
turco | inglês |
---|---|
dışında | out |
farklı | different |
sorumlu | responsible |
ülke | country |
ve | and |
TR ErişilebilirVeriler depolansa ve korunsa bile, bu, otomatik olarak erişilebilir durumda oldukları anlamına gelmez. Hem araştırmacılar hem de makineler meta analiz veya diğer yeniden kullanım türleri için verilere erişmek isteyebilir.
EN AccessibleEven when data is stored and preserved, this does not necessarily mean it is automatically accessible. Both researchers and machines may want to access the data, for example, for meta-analyses or other kinds of re-use.
turco | inglês |
---|---|
erişilebilir | accessible |
araştırmacılar | researchers |
meta | meta |
analiz | analyses |
veya | or |
diğer | other |
kullanım | use |
verilere | data |
TR Bunlar yeni dergiler oldukları için, henüz Dergi Etki faktörleri veya CiteScore'ları yoktur
EN As these are new journals, they do not have a Journal Impact Factor or CiteScore yet
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
için | as |
henüz | yet |
etki | impact |
veya | or |
TR Evet, öğrenci ve eğitmenler Autodesk ürün ve hizmetlerine bir yıl boyunca eğitim amaçlı erişim hakkına sahip olur ve uygun oldukları sürece yenileme yapabilirler.
EN Yes, students and educators can get free one-year educational access to Autodesk products and services, renewable as long as they remain eligible.
turco | inglês |
---|---|
evet | yes |
öğrenci | students |
ürün | products |
hizmetlerine | services |
yıl | year |
eğitim | educational |
sürece | as long as |
TR Müşterilerin tabi oldukları gizlilik yasalarını belirlemek üzere hukuk danışmanlarıyla irtibata geçmeleri gerekecektir.
EN Customers should consult their own legal advisors to understand the privacy laws to which they are subject.
turco | inglês |
---|---|
müşterilerin | customers |
tabi | subject |
gizlilik | privacy |
TR Stake işlemi sürekli çevrimiçi olmayı gerektirdiği için bazıları sahip oldukları Mina?yı başkalarına stakelemek isteyebilir
EN Because staking requires nodes to be online, some may choose to delegate their Mina to staking pools
turco | inglês |
---|---|
stake | staking |
çevrimiçi | online |
için | to |
bazıları | some |
mina | mina |
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
miras | heritage |
ve | and |
programı | program |
yıl | year |
live | live |
limitless | limitless |
yükseltilmiş | elevated |
statü | status |
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
miras | heritage |
ve | and |
programı | program |
yıl | year |
live | live |
limitless | limitless |
yükseltilmiş | elevated |
statü | status |
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
miras | heritage |
ve | and |
programı | program |
yıl | year |
live | live |
limitless | limitless |
yükseltilmiş | elevated |
statü | status |
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
miras | heritage |
ve | and |
programı | program |
yıl | year |
live | live |
limitless | limitless |
yükseltilmiş | elevated |
statü | status |
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
miras | heritage |
ve | and |
programı | program |
yıl | year |
live | live |
limitless | limitless |
yükseltilmiş | elevated |
statü | status |
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
miras | heritage |
ve | and |
programı | program |
yıl | year |
live | live |
limitless | limitless |
yükseltilmiş | elevated |
statü | status |
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
miras | heritage |
ve | and |
programı | program |
yıl | year |
live | live |
limitless | limitless |
yükseltilmiş | elevated |
statü | status |
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
miras | heritage |
ve | and |
programı | program |
yıl | year |
live | live |
limitless | limitless |
yükseltilmiş | elevated |
statü | status |
TR Çalışanlara, üst düzey yöneticilere, işçi sendikalarına sahip oldukları hakları anlamaları, korumaları ve gerekli olduğunda savunabilmeleri için rehberlik yapar.
EN The firm supports employers, C-Suite members and labour unions to understand, protect and assert their rights in this context, often advising clients in contentious, cross-border, or transactional circumstances.
turco | inglês |
---|---|
hakları | rights |
TR Genellikle küçük bir sunucu seçkisine sahip oldukları için optimum hız ve performans sunamazlar
EN They usually have a small selection of servers, so they can’t provide optimal speed and performance
turco | inglês |
---|---|
genellikle | usually |
küçük | small |
sunucu | servers |
sahip | have |
optimum | optimal |
hız | speed |
performans | performance |
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
miras | heritage |
ve | and |
programı | program |
yıl | year |
live | live |
limitless | limitless |
yükseltilmiş | elevated |
statü | status |
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
miras | heritage |
ve | and |
programı | program |
yıl | year |
live | live |
limitless | limitless |
yükseltilmiş | elevated |
statü | status |
TR Fairmont Miras Alanı mülk sahipleri, Fairmont Miras Alanı evlerine sahip oldukları ve Mülk Sahibi Avantajları Programı’na katıldıkları her yıl, ALL Accor Live Limitless programında yükseltilmiş statü ayrıcalığını kazanırlar
EN Each year for as long as Fairmont Heritage Place owners own their Fairmont Heritage Place home, and participate in the Owner Benefits Program, they earn the privilege of elevated status in ALL Accor Live Limitless
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
miras | heritage |
ve | and |
programı | program |
yıl | year |
live | live |
limitless | limitless |
yükseltilmiş | elevated |
statü | status |
TR Kurulun başkanı ve üyeleri bu konu hakkındaki görevlerini yerine getirirken bağlı oldukları bölüm yöneticileri ve organizasyonun içindeki hiyerarşiden bağımsız olarak ve etkilenmeden hareket ederler
EN The chairman and members of the board act independently and unaffected by the department managers and the hierarchy within the organization while performing their duties on this issue
turco | inglês |
---|---|
üyeleri | members |
bu | this |
yöneticileri | managers |
bağımsız | independently |
TR Dünyanın her yerinde insanların pandemiden mağdur oldukları göz ardı edilemez ve edilmemelidir
EN You cannot and must not ignore the fact that people worldwide have been affected by this pandemic
turco | inglês |
---|---|
dünyanın | worldwide |
ve | and |
insanları | people |
TR Bu sayede astronotlar farklı odalarda antrenörleriyle birlikte, örneğin aniden hava akımı çalışmadığında yapmak zorunda oldukları şeyler veya ventilasyon bacalarının nasıl işledikleri konusunda alıştırmalar yapıyorlar.
EN This enables the astronauts to practice in the various rooms with their trainers, for instance what they need to do if the air supply suddenly stops functioning, or how the ventilation shafts operate.
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
farklı | various |
hava | air |
veya | or |
TR Bunun yanı sıra yeni aşılar ve Türeci ve Şahin’in yıllardır asıl peşinde oldukları konu olan kanser tedavisi ve diğer ağır hastalıkların tedavisine yönelik aktif bağışıklık terapileri üzerinde de araştırmalar sürüyor.
EN However, research is also being carried out into new vaccines, as well as towards the main goal that Türeci and Sahin have been pursuing for years: to find active immunotherapies to treat cancer and other serious diseases.
turco | inglês |
---|---|
yanı | well |
yeni | new |
yıllardır | for years |
kanser | cancer |
diğer | other |
aktif | active |
araştırmalar | research |
Mostrando 50 de 50 traduções