TR Benim açımdan, değişikliklerin yapıldığı yerleri kolayca gözden geçirebilmek gerçekten çok yararlı oluyor
"gözden geçirebilmek gerçekten" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
gözden | audit monitor process review reviews to review |
gerçekten | actually all at be do for have how in the is just like make more of the on really see so that the to truly what where with you your |
TR Benim açımdan, değişikliklerin yapıldığı yerleri kolayca gözden geçirebilmek gerçekten çok yararlı oluyor
EN From my point of view, it’s really useful to be able to easily review where changes have been made
turco | inglês |
---|---|
benim | my |
değişikliklerin | changes |
kolayca | easily |
gözden | review |
yararlı | useful |
TR Benim açımdan, değişikliklerin yapıldığı yerleri kolayca gözden geçirebilmek gerçekten çok yararlı oluyor
EN From my point of view, it’s really useful to be able to easily review where changes have been made
turco | inglês |
---|---|
benim | my |
değişikliklerin | changes |
kolayca | easily |
gözden | review |
yararlı | useful |
TR "Hexnode'u gerçekten sevmemin ve onlarla devam etmemin nedeni, kullanımının gerçekten kolay olması, Mac'im ve sahip olduğumuz diğer tüm ekipmanlarla kurulumu ve çalıştırması gerçekten kolay olmasıydı
EN "The reason why I really like Hexnode and ended up going with them was because it was really easy to use, really easy to get it set up and running with my Mac and all the other equipment we had
turco | inglês |
---|---|
hexnode | hexnode |
gerçekten | really |
ve | and |
kolay | easy |
diğer | other |
tüm | all |
mı | my |
TR "Hexnode'u gerçekten sevmemin ve onlarla devam etmemin nedeni, kullanımının gerçekten kolay olması, Mac'im ve sahip olduğumuz diğer tüm ekipmanlarla kurulumu ve çalıştırması gerçekten kolay olmasıydı
EN "The reason why I really like Hexnode and ended up going with them was because it was really easy to use, really easy to get it set up and running with my Mac and all the other equipment we had
turco | inglês |
---|---|
hexnode | hexnode |
gerçekten | really |
ve | and |
kolay | easy |
diğer | other |
tüm | all |
mı | my |
TR Buna gerçekten bakmam gerekiyor mu? Şu anda duygusal olarak gerçekten ihtiyacım olan şey nedir? Ve bu şekilde, yoksunluğumda hala gevşek olan tuğlaları çözeceğimi biliyorum.
EN Do I really need to look this up? What is the thing I really need now, emotionally? And this way, I know I will figure out the bricks that are still loose in my abstinence.
turco | inglês |
---|---|
gerçekten | really |
gerekiyor | need |
hala | still |
TR İnsanlar, bireysel güçlerine ve gereksinimlerine denk düşen, “gerçekten, ama gerçekten istedikleri” bir işe, gereksinim duyuyorlar
EN People need work that they “really, really want”, that corresponds to their strengths and needs
turco | inglês |
---|---|
gerçekten | really |
ama | they |
TR Dürüst olacağım, Surfshark'ı sadece reklamını yaptığım için indirdim. Ancak daha sonra kullanmaya başladım. Gerçekten harika ve gerçekten sürekli olarak kullanıyorum.
EN I'll be honest, I only downloaded Surfshark because I made an ad for it, but then I started using it, and it's genuinely brilliant and I genuinely use it all the time.
TR Hiç abartmıyorum, Todoist gerçekten ama gerçekten hayatımı değiştirdi. Bana zihinsel alan tanıdı ve kaygılarımı azalttı.
EN Todoist really, really changed my life and that is no exaggeration. It has given me mental space and reduced anxiety.
TR Herhangi bir karışıklık varsa veya bir ayrıntı gözden kaçırılırsa, her iki taraf da davayla ilgili geçmiş bilgileri gözden geçirmek için herhangi bir noktada konuya geri dönebilir
EN If there's any confusion, or if a detail is overlooked, both parties can refer back to the thread at any point to review past information on the case
turco | inglês |
---|---|
bilgileri | information |
noktada | point |
geri | back |
varsa | if |
TR Herhangi bir karışıklık varsa veya bir ayrıntı gözden kaçırılırsa, her iki taraf da davayla ilgili geçmiş bilgileri gözden geçirmek için herhangi bir noktada konuya geri dönebilir
EN If there's any confusion, or if a detail is overlooked, both parties can refer back to the thread at any point to review past information on the case
TR "Cloudflare, DNS sistemine yönelik gerçekten büyük saldırıları durdurmak için inanılmaz derecede geniş bir ağa ve altyapıya sahip
EN "Cloudflare has an incredibly large network and infrastructure to stop really large attacks on the DNS system
turco | inglês |
---|---|
cloudflare | cloudflare |
dns | dns |
sistemine | system |
gerçekten | really |
inanılmaz | incredibly |
sahip | has |
ağ | infrastructure |
TR Cloudflare Access, öğretmen ve geliştiricilerden oluşan devasa bir ağın üretim sitelerimizde doğrulanmasını hızlı ve basit hale getirdi ve gerçekten bir saatten kısa sürede kurulumu gerçekleştirdik."
EN Cloudflare Access made it fast and simple to authenticate a huge network of teachers and developers into our production sites and we set it up in literally less than an hour."
turco | inglês |
---|---|
cloudflare | cloudflare |
access | access |
üretim | production |
hızlı | fast |
basit | simple |
TR Evet, VPN'inizi gerçekten Sıfır Güven Ağ Erişimi ile değiştirebilirsiniz. Alternatif uzaktan erişim yaklaşımlarını karşılaştırmak ve kuruluşunuz için en iyi seçeneği bulmak için bu teknik dokümanı indirin.
EN Yes, you really can replace your VPN with Zero Trust Network Access. Download this technical whitepaper to compare alternative remote access approaches and find the best option for your organization.
turco | inglês |
---|---|
vpn | vpn |
gerçekten | really |
sıfır | zero |
güven | trust |
alternatif | alternative |
uzaktan | remote |
bulmak | find |
teknik | technical |
indirin | download |
TR Gerçekten anahtar kelime araştırması için daha derinlere dalıp hiç dokunulmamış fırsatları bulmak gerekiyor
EN You have to really deep dive into keyword research to find those untapped opportunities
turco | inglês |
---|---|
gerçekten | really |
araştırması | research |
fırsatları | opportunities |
gerekiyor | have to |
TR Semrush, bunun zeminine inmemize olanak sağlayıp, talebin artmasına gerçekten yardımcı olacak yeni terim türlerini tespit etmemize yardımcı oluyor.
EN Semrush helps us get to the very bottom of it to identify new type of terms can really help to drive the demand.
turco | inglês |
---|---|
semrush | semrush |
gerçekten | really |
yeni | new |
TR ''Semrush'ın çekirdek fonksiyonu olmamasına rağmen, sosyal medya paylaşım aracını gerçekten beğendim- Bu aracı denerdim.''
EN “Although it’s not a core function of Semrush I really like their social media posting tool - I would give that a try.”
turco | inglês |
---|---|
semrush | semrush |
çekirdek | core |
fonksiyonu | function |
rağmen | although |
gerçekten | really |
aracı | tool |
ın | of |
TR Bu önlemin bilimin daha tekrarlanabilir hale gelmesine yardımcı olacağına gerçekten inanıyorum.
EN I truly believe that this measure will help to make science more reproducible.
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
gerçekten | truly |
TR Yeni taksonomi yazarların bir makaleye gerçekten ne katkı yaptıklarının netleştirilmesine yardımcı olmak için tasarlanmıştır ve oynayabilecekleri farklı rollerle ilgili net tanımlamalara yer vermektedir
EN The new taxonomy is designed to help clarify what authors actually contribute to a paper, and provides clear definitions for the different roles that they can play
turco | inglês |
---|---|
yazarların | authors |
gerçekten | actually |
katkı | contribute |
net | clear |
TR Bununla birlikte gerçekten bir şehir planı olup olmadığı konusunda kesin bir soru yok
EN Nevertheless, there is no certain result whether it is really a city plan
turco | inglês |
---|---|
gerçekten | really |
bir | a |
şehir | city |
planı | plan |
olup | whether |
yok | no |
TR Gerçekten çok ilgili ve dürüst gibi hissettiriyor, inanılmaz. Muhtemelen dijital pazarlama konusunda gördüğüm en iyi içeriklerden biri
EN This feels like so genuinely caring and honest it’s just mind-blowing. It is probably one of the best pieces of content I’ve ever saw on digital marketing
turco | inglês |
---|---|
muhtemelen | probably |
dijital | digital |
konusunda | on |
TR Bu değerlendirme gerçekten kullanışlı olmasının yanı sıra tam hedefe isabet eden hızlı ve etkili optimizasyonlara da olanak tanır.
EN This audit comes really handy and allows for quick and effective on-site optimization.
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
gerçekten | really |
kullanışlı | handy |
hızlı | quick |
etkili | effective |
TR İlk seçimin olan alan adını alma konusunda gerçekten kararlıysan Whois Arama yardımıyla mevcut kayıt sahibini bulabilir ve satmak isteyip istemediğini öğrenebilirsin
EN If you’re really set on securing your first choice of domain, find the current registrant using Whois Lookup and see if they are willing to sell it
turco | inglês |
---|---|
gerçekten | really |
whois | whois |
arama | find |
ve | and |
satmak | sell |
TR Bilgisayar korsanlarına, en yeni virüslere, fidye yazılımlarına ve casus yazılımlara karşı yapay zeka odaklı koruma sayesinde çevrimiçi ortamda kendinizi gerçekten güvende hissedin.
EN Feel truly safe online with AI-driven protection against hackers and the latest viruses, ransomware and spyware.
turco | inglês |
---|---|
virüslere | viruses |
ve | and |
çevrimiçi | online |
gerçekten | truly |
hissedin | feel |
TR her türlü ses veya video için mükemmel, gerçekten.
EN any kind of audio or video, really.
turco | inglês |
---|---|
ses | audio |
video | video |
için | of |
gerçekten | really |
TR Ayrıca, web sitelerinize yapılan tüm geri bağlantıları gerçekten izleyebilirsiniz.
EN And you can track really all backlinks those were built to your websites.
turco | inglês |
---|---|
tüm | all |
gerçekten | really |
TR Kanal denetim özelliği gerçekten çok sevdiğim bir şey çünkü kelimenin tam anlamıyla tüm can alıcı bilgileri tek bir yerde bulmanıza yardımcı oluyor.
EN The channel audit tool is something that I love because it literally puts all of your key information in one place.
turco | inglês |
---|---|
kanal | channel |
denetim | audit |
bilgileri | information |
yerde | place |
TR Turbologo'nun tasarım uygulamasından gerçekten daha iyi bir şey yoktur
EN There is nothing truly better than Turbologo's design app
turco | inglês |
---|---|
turbologo | turbologo |
tasarım | design |
gerçekten | truly |
şey | nothing |
TR Bunun dışında, gerçekten harika bir ürününüz olduğunu düşünüyorum ve kendim gibi yeni müşterileri memnun etmek için zaman içerisinde gelişmeye devam edeceğimizden eminim
EN Other than that, I think you truly have a great product and I am sure you will evolve overtime to continue to satisfy new customers like myself
turco | inglês |
---|---|
gerçekten | truly |
harika | great |
yeni | new |
müşterileri | customers |
TR Youtube, trend video içerik mekanıdır ve GERÇEKTEN trendlerin ne olduğunu öğrenmek ve çok miktarda görüntülenme almak istiyorsanız, en çok görüntülenenler aracımız YouTube'daki trend konular hakkında size inanılmaz bir analiz verir
EN YouTube is the home of trending video content and if you want to find out what’s ACTUALLY trending and driving massive views our Most Viewed tool gives you incredible insight into the trending topics on YouTube
turco | inglês |
---|---|
youtube | youtube |
trend | trending |
video | video |
içerik | content |
olduğunu | is |
görüntülenme | views |
istiyorsanız | if you want |
inanılmaz | incredible |
verir | gives |
TR Sağlık ve zindelik birbirinden ayrılamaz olduğu için sizi gerçekten İsviçre'ye ait bir şeyler keşfetmeye davet ediyoruz: Zindelik.
EN As health and wellbeing go hand in hand, we invite you to discover something truly Swiss: Vitality.
turco | inglês |
---|---|
sizi | you |
gerçekten | truly |
davet | invite |
TR Evet, gerçekten. Sadece indirin ve kitimizi kurun; anında bağlanın.
EN Yes, we mean it. Simply download and install our kit and you are instantly connected.
turco | inglês |
---|---|
evet | yes |
sadece | simply |
indirin | download |
ve | and |
kurun | install |
anında | instantly |
TR “BIM modellerimizle etkileşimli bir sanal gerçeklik deneyimi sunmak geleneksel olarak muhafazakar bir sektördeki statükoyu gerçekten bozuyor.”
EN “Delivering an interactive virtual-reality experience with our BIM models truly disrupts the status quo in a traditionally conservative industry.”
turco | inglês |
---|---|
etkileşimli | interactive |
sanal | virtual |
gerçeklik | reality |
deneyimi | experience |
geleneksel | traditionally |
gerçekten | truly |
TR Gerçekten elektrikli bir SUV üretecekler mi?
EN Tesla says it can create windscreens with very aggressive feature lines, impossible to replicate using conventional methods.
TR Orada, sessizlik gerçekten sessizliktir, sadece bir Karayipler kumsalına vuran dalgaların veya Kanada’daki Rocky sıradağlarının ağaçları arasında esen rüzgarın sesi duyulur
EN There, quiet is actually quiet, just the sounds of waves against a Caribbean beach or a breeze through the trees of the Canadian Rockies
turco | inglês |
---|---|
orada | there |
sessizlik | quiet |
gerçekten | actually |
karayipler | caribbean |
veya | or |
kanada | canadian |
TR Ekibimiz şehri en iyi haliyle görmenize ve oradayken bir yerel sakin gibi gerçekten nasıl yaşayacağınızı keşfetmenize yardımcı olabilir.
EN Our team can help you see the city at its best and discover how to really live like a local while you’re there.
turco | inglês |
---|---|
ekibimiz | our team |
gerçekten | really |
olabilir | can |
TR Fairmont Heritage Place gerçekten ait olduğunuz yerdir
EN Fairmont Heritage Place is truly a place where you belong
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
heritage | heritage |
place | place |
gerçekten | truly |
TR Açık bir İnternet sadece mükemmel bir hizmet sağlarken aynı zamanda kullanıcılarının gizliliğine saygı gösteren bir ISP seçmelerine müsaade eden gerçekten rekabetçi bir pazar ile mevcut olacaktır.
EN An Open Internet will only exist with a truly competitive market that allows users to choose an ISP that respects their privacy while also providing excellent service.
turco | inglês |
---|---|
açık | open |
mükemmel | excellent |
hizmet | service |
zamanda | while |
isp | isp |
gerçekten | truly |
rekabetçi | competitive |
pazar | market |
TR Sonix'i kullanarak takım arkadaşlarınızla işbirliği yapmak gerçekten çok kolay.
EN It's really easy to collaborate with your teammates using Sonix.
turco | inglês |
---|---|
sonix | sonix |
işbirliği | collaborate |
kolay | easy |
TR Hızlı transkripsiyon mu?Evet! Gerçekten hızlı
EN Fast transcription?Yep! Really fast
turco | inglês |
---|---|
hızlı | fast |
transkripsiyon | transcription |
gerçekten | really |
TR Eğer karalama konusunda yardımcı olması için bir asistan çalıştırırsanız, ek maliyetler ekler ve bunu birden fazla tıbbi tesis genelinde ölçeklendirmek gerçekten zordur
EN If you employ an assistant to help with scribing, it adds additional costs and is really hard to scale this across multiple medical facilities
turco | inglês |
---|---|
eğer | if |
tıbbi | medical |
gerçekten | really |
TR Ses veya video üzerinden arama yapmak gerçekten zor. Sonix ile hızlı bir şekilde tarama ve ses veya video arama yaparak koçluk oturumu aracılığıyla arama yapabilirsiniz. Koçluk seanslarınızın bölümlerini saniyeler içinde tespit edin.
EN Searching through audio or video is really hard. With Sonix you can quickly scan and search through coaching session by searching text, not audio or video. Pinpoint parts of your coaching sessions in seconds.
turco | inglês |
---|---|
veya | or |
video | video |
gerçekten | really |
zor | hard |
tarama | scan |
oturumu | session |
saniyeler | seconds |
tespit | pinpoint |
TR Gerçekten serin ve kullanımı basit.
EN It's really cool and simple to use.
turco | inglês |
---|---|
gerçekten | really |
serin | cool |
ve | and |
kullanımı | use |
basit | simple |
TR Yakınlaştırma toplantısını nasıl yazılır? Otomatik transkripsiyon ile gerçekten kolay | Sonix
EN How to transcribe a Zoom meeting—it's really easy with automated transcription | Sonix
turco | inglês |
---|---|
yakınlaştırma | zoom |
otomatik | automated |
gerçekten | really |
kolay | easy |
sonix | sonix |
toplantısı | meeting |
TR Notlarınızı okumak asla 5.000'den fazla konuşulan kelimeyi gerçekten özetleyemez
EN Reading your notes can never truly recap 5,000+ spoken words
turco | inglês |
---|---|
asla | never |
konuşulan | spoken |
gerçekten | truly |
TR Nasıl bir GoToMeeting kaydı transkripte. Otomatik transkripsiyon ile gerçekten kolay | Sonix
EN How to transcribe a GoToMeeting recording. It is really easy with automated transcription | Sonix
turco | inglês |
---|---|
gotomeeting | gotomeeting |
kaydı | recording |
otomatik | automated |
gerçekten | really |
kolay | easy |
sonix | sonix |
TR Bir Loom kaydını nasıl yazabilirim? Otomatik transkripsiyon ile gerçekten kolay | Sonix
EN How do I transcribe a Loom recording? It is really easy with automated transcription | Sonix
turco | inglês |
---|---|
loom | loom |
otomatik | automated |
gerçekten | really |
kolay | easy |
sonix | sonix |
TR Bir UberConference toplantısının nasıl yazılacağı. Otomatik transkripsiyon ile gerçekten kolay | Sonix
EN How to transcribe an UberConference meeting. It is really easy with automated transcription | Sonix
turco | inglês |
---|---|
uberconference | uberconference |
otomatik | automated |
gerçekten | really |
kolay | easy |
sonix | sonix |
toplantısı | meeting |
TR Diğer insanların eğlenceli aktiviteleri hakkında okumaya veya kendi eğlenceli aktiviteleriniz hakkında gönderiler yazmaya gerçekten kendi eğlenceli aktivitelerinize ayırdığınız zamandan daha mı fazla zaman harcıyorsunuz?
EN Do you spend more time reading about other people’s fun activities or posting about your own fun activities, than you do actually spending time on your own fun activities?
turco | inglês |
---|---|
eğlenceli | fun |
veya | or |
gerçekten | actually |
insanları | people |
TR Başarısız olmaktan korktum ve bu yüzden, gönülsüzce kendime, tüm bunları bir gün gerçekten yapacağım zamana “hazırlık” yaptığımı söyleyerek, etkinlik hakkında bilgi tüketmeye başvurdum.
EN I was scared of failing and so I resorted to just consuming information about the activity, half-heartedly telling myself that I was doing that “in preparation” for when I would actually do all of these things one day.
turco | inglês |
---|---|
gün | day |
gerçekten | actually |
etkinlik | activity |
yüzden | so |
TR Genellikle büyük bir son teslim tarihinden hemen önce, gerçekten kendimi uygulamaya başlamam gerektiğinde, tam bir tıkanıklığa düşerdim
EN Often right before a big deadline, when I really needed to start applying myself, I would fall into a total binge
turco | inglês |
---|---|
genellikle | often |
büyük | big |
önce | before |
gerçekten | really |
Mostrando 50 de 50 traduções