TR İlk günlerde bu yaklaşımın hedeflerimizle uyumlu hale geldiğini hızla gördük ve kampanyaları daha da geliştirmeye odaklandık
"daha da geliştirmeye" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR İlk günlerde bu yaklaşımın hedeflerimizle uyumlu hale geldiğini hızla gördük ve kampanyaları daha da geliştirmeye odaklandık
EN Within the first days we quickly saw that this approach streamlined with our goals and we focused on developing the campaigns further
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
hızla | quickly |
TR RFID sistemlerini geliştirmeye değil, iş sorununu çözmeye odaklanarak çözümleri daha hızlı ve uygun masraflı bir şekilde sağlayın.
EN Deliver solutions more quickly and cost-effectively by focusing on solving the business problem, not on building RFID systems.
turco | inglês |
---|---|
rfid | rfid |
sistemlerini | systems |
değil | not |
çözümleri | solutions |
hızlı | quickly |
TR Sürdürülebilirlik, en başından beri yeniliklerimizin temelini oluşturduğundan, daha sürdürülebilir bir paketleme alternatifi geliştirmeye hazırdık
EN As sustainability has been a foundation of our innovation since the beginning, we are poised to develop a more sustainable packaging alternative
turco | inglês |
---|---|
paketleme | packaging |
TR Klautz'un (1904-1990) önderliğinde, yeni göreve gelen bu yöneticinin uluslararası piyasa için projeler geliştirmeye büyük önem vermesi sayesinde, Elsevier’in şansı yavaş yavaş dönmeye başladı
EN Klautz (1904-1990), Elsevier’s prospects slowly turned as the newly appointed director put a strong focus on the development of new projects for an international market
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
uluslararası | international |
piyasa | market |
projeler | projects |
geliştirmeye | development |
elsevier | elsevier |
TR Web sitenizde neyin yanlış gittiğini bulmak için bir SEO uzmanı olmanıza gerek yok. Ücretsiz Web Sitesi Denetleyicimize kaydolun ve web sitenizi bugün geliştirmeye başlayın.
EN You don’t have to be an SEO expert to find out what’s wrong with your website. Sign up for our free Website Checker and start improving your website today.
turco | inglês |
---|---|
sitenizde | your website |
yanlış | wrong |
seo | seo |
yok | don’t |
bugün | today |
başlayın | start |
TR Control Union sosyal ve adil ticaret standardı, CU Fair Choice; insani, sosyal, çevresel ve ekonomik prensipler geliştirmeye dayanır.
EN The Control Union social and fair trade standard - CU Fair Choice - is based on the development of human, social, environmental and economic principles.
turco | inglês |
---|---|
control | control |
union | union |
sosyal | social |
ve | and |
adil | fair |
ticaret | trade |
standardı | standard |
çevresel | environmental |
ekonomik | economic |
geliştirmeye | development |
TR Her bölüm, kaynağınızın performansı hakkında size önemli bilgiler verecektir, böylece onu doğru yönde optimize etmeye ve geliştirmeye devam edebilirsiniz
EN Each section will give you important information about the performance of your resource so that you can continue to optimize and develop it in the right direction
turco | inglês |
---|---|
her | each |
bölüm | section |
performansı | performance |
hakkında | about |
önemli | important |
bilgiler | information |
optimize | optimize |
ve | and |
devam | continue |
TR Markalaşmanızın ana unsurlarından biri olan kurumsal dokümanlar, kurumsal imajınızı geliştirmeye hizmet eder ve işletmenizin profesyonel ve güvenilir görünmesini sağlar
EN As a major element of your branding, a corporate doc serves to enhance your corporate image and make your business look professional and reliable
turco | inglês |
---|---|
ana | major |
biri | a |
ve | and |
işletmenizin | your business |
profesyonel | professional |
güvenilir | reliable |
ın | of |
hizmet eder | serves |
TR Müşteri etkileşiminizi geliştirmeye hazır mısınız?
EN Ready to improve your customer engagement?
turco | inglês |
---|---|
müşteri | customer |
hazır | ready |
TR Tam anlamıyla ve zengin bir çevrimiçi deneyim sağlayacak harika araçlar geliştirmeye kendimizi adadık
EN We're dedicated to inventing and perfecting tools that offer a fuller, richer online experience
turco | inglês |
---|---|
çevrimiçi | online |
deneyim | experience |
araçlar | tools |
TR Varoluş nedenimizi ilerletmek için yeni uygulamalar geliştirmeye ve devletler ve yürürlülük organlarının kararlarına rağmen onları gerçekleştirmeye devam ediyoruz
EN We continue to develop new applications to advance the cause and make it possible regardless of what governments and regulatory bodies decide to do
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
uygulamalar | applications |
devam | continue |
TR Golden Frog, Ron ve Carolyn tarafından kurulmuş olan en yeni girişim olup, kullanıcı gizliliğine yüksek önem vererek, açık ve güvenli bir internet deneyimini koruyan uygulamalar ve hizmetler geliştirmeye odaklanmıştır
EN Golden Frog is the latest venture established by Ron and Carolyn and is committed to developing applications and services that preserve an open and secure Internet experience while respecting user privacy
turco | inglês |
---|---|
golden | golden |
frog | frog |
kurulmuş | established |
olan | is |
kullanıcı | user |
açık | open |
güvenli | secure |
internet | internet |
deneyimini | experience |
TR RADAAR'da geliştirmeye devam ettiğimiz Social Inbox ile artık sosyal medya hesaplarınızdan gelen tüm mesaj ve yorumları kolayca yönetebilirsiniz.
EN With the Social Inbox, which we continue to develop in RADAAR, you can now easily manage all messages and comments from your social media accounts.
turco | inglês |
---|---|
devam | continue |
artık | now |
tüm | all |
mesaj | messages |
kolayca | easily |
TR Topluluğumuz ile birlikte bugüne kadar başardıklarımızla gurur duyuyoruz. Ve yeni zorulukları da aşarak tamamen yeni jenerasyon katılımcılarla geliştirmeye devam edeceğiz.
EN We’re proud of what we’ve accomplished with our community so far — and look forward to tackling challenges and building more with a whole new generation of participants.
turco | inglês |
---|---|
gurur | proud |
yeni | new |
TR Yeni ve geliştirilmiş güvenlik ürünleri ve standartları geliştirmeye güçlü bir odaklanma ile sektöre liderlik ederler
EN They lead the industry with a strong focus on developing new and improved security products and standards
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
geliştirilmiş | improved |
güvenlik | security |
ürünleri | products |
standartları | standards |
güçlü | strong |
TR Gelişen güvenlik riskinin bir adım önünde olmak için, markasının sektörde tanınmasını sağlayan araştırma ve geliştirmeye yatırım yapmaktadır
EN To stay one step ahead of the evolving security risk, it invests in research and development that ensures its brand is recognized in the industry
turco | inglês |
---|---|
güvenlik | security |
adım | step |
önünde | ahead |
markasının | brand |
araştırma | research |
geliştirmeye | development |
TR Benzer amaçlı uluslararası kurumlarla işbirliği yapmayı, kendi işlevini geliştirmeye hizmet edecek ağlara üye olmayı amaçlar.
EN aiming to engage in cooperation with international organizations pursuing similar ends and join networks that may contribute to its functions.
turco | inglês |
---|---|
benzer | similar |
uluslararası | international |
işbirliği | cooperation |
TR RFID okuyucunuzla ister bir kanıt oluşturmaya ister tam özellikli bir uygulama geliştirmeye ihtiyacınız olsun, bu araçlar her aşamada size yardımcı olur.
EN Whether you need to do a proof of concept or develop a fully featured application with RFID readers, these tools help you every step of the way.
turco | inglês |
---|---|
rfid | rfid |
tam | fully |
özellikli | featured |
her | every |
size | you |
TR Stratejik yaklaşım Tedarik zincirinizi geliştirmeye devam etmeniz için size ilham verecek bir dıştan-içe görünüm ve pazar içgörüleri alma
EN Strategic approach Get an outside-in view and market insights inspiring you to keep evolving your supply chain
turco | inglês |
---|---|
stratejik | strategic |
yaklaşım | approach |
tedarik | supply |
devam | keep |
size | you |
pazar | market |
alma | get |
TR Mobil uygulama oluşturucular, uygulama geliştirmeyi kolaylaştırır. Özel geliştirmeye göre bir takım avantajları vardır.
EN Mobile app builders make app development easy. They have a number of advantages over custom development.
turco | inglês |
---|---|
mobil | mobile |
geliştirmeye | development |
vardır | have |
TR Uygun fiyatlı bir uygulama geliştirme çözümü edinin ve pahalı kod tabanlı uygulama geliştirmeye hayır deyin.
EN Get an affordable app building solution and say no to expensive code-based app development.
turco | inglês |
---|---|
uygun | affordable |
uygulama | app |
çözümü | solution |
kod | code |
tabanlı | based |
hayır | no |
TR Müşteri etkileşiminizi geliştirmeye hazır mısınız?
EN Ready to improve your customer engagement?
turco | inglês |
---|---|
müşteri | customer |
hazır | ready |
TR Bir saat boyunca kullanılmayan dakika ve saniyelerin faturaya yansımamasını sağlayarak saatlik kullanımı en üst düzeye çıkarmak yerine uygulamalarınızı geliştirmeye odaklanmanızı mümkün kılar
EN It takes the cost of unused minutes and seconds in an hour off of the bill, so you can focus on improving your applications instead of maximizing usage to the hour
turco | inglês |
---|---|
kullanımı | usage |
mümkün | can |
uygulamaları | applications |
TR Topluluğumuz ile birlikte bugüne kadar başardıklarımızla gurur duyuyoruz. Ve yeni zorulukları da aşarak tamamen yeni jenerasyon katılımcılarla geliştirmeye devam edeceğiz.
EN We’re proud of what we’ve accomplished with our community so far — and look forward to tackling challenges and building more with a whole new generation of participants.
turco | inglês |
---|---|
gurur | proud |
yeni | new |
TR Yeni ve geliştirilmiş güvenlik ürünleri ve standartları geliştirmeye güçlü bir odaklanma ile sektöre liderlik ederler
EN They lead the industry with a strong focus on developing new and improved security products and standards
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
geliştirilmiş | improved |
güvenlik | security |
ürünleri | products |
standartları | standards |
güçlü | strong |
TR Gelişen güvenlik riskinin bir adım önünde olmak için, markasının sektörde tanınmasını sağlayan araştırma ve geliştirmeye yatırım yapmaktadır
EN To stay one step ahead of the evolving security risk, it invests in research and development that ensures its brand is recognized in the industry
turco | inglês |
---|---|
güvenlik | security |
adım | step |
önünde | ahead |
markasının | brand |
araştırma | research |
geliştirmeye | development |
TR Benzer amaçlı uluslararası kurumlarla işbirliği yapmayı, kendi işlevini geliştirmeye hizmet edecek ağlara üye olmayı amaçlar.
EN aiming to engage in cooperation with international organizations pursuing similar ends and join networks that may contribute to its functions.
turco | inglês |
---|---|
benzer | similar |
uluslararası | international |
işbirliği | cooperation |
TR En popüler işletim sistemlerini destekleyerek kişisel bilgisayarlarda, akıllı telefonlarda ve tabletlerde uygulama geliştirmeye izin verir
EN Enables app creation on PCs, smart phones and tablets, supporting the most popular operating systems
turco | inglês |
---|---|
en | most |
popüler | popular |
sistemlerini | systems |
akıllı | smart |
ve | and |
uygulama | app |
TR RFID okuyucunuzla ister bir kanıt oluşturmaya ister tam özellikli bir uygulama geliştirmeye ihtiyacınız olsun, bu araçlar her aşamada size yardımcı olur.
EN Whether you need to do a proof of concept or develop a fully featured application with RFID readers, these tools help you every step of the way.
turco | inglês |
---|---|
rfid | rfid |
tam | fully |
özellikli | featured |
her | every |
size | you |
TR Markalaşmanızın ana unsurlarından biri olan kurumsal dokümanlar, kurumsal imajınızı geliştirmeye hizmet eder ve işletmenizin profesyonel ve güvenilir görünmesini sağlar
EN As a major element of your branding, a corporate doc serves to enhance your corporate image and make your business look professional and reliable
turco | inglês |
---|---|
ana | major |
biri | a |
ve | and |
işletmenizin | your business |
profesyonel | professional |
güvenilir | reliable |
ın | of |
hizmet eder | serves |
TR Drama karakterindeki “Jojo sucht das Glück” dizi gençlere ve genç yetişkinlere hitap ediyor ve derste kullanıldığında duyduğunu anlama ve gramatik becerilerini geliştirmeye yardımcı oluyor
EN It’s well suited for use in the classroom for practising listening comprehension and grammar
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
TR 1921 yılında kurulan ve bir girişimci aileye ait olan şirket, genellikle büyük ilaç firmalarının talebine bağlı olarak ilaç üretmekteydi, ama şimdi kendi aşısını geliştirmeye çalışıyor
EN Founded in 1921 and owned by a family of entrepreneurs, the firm normally manufactures medicines to order for other pharmaceutical businesses, but is now attempting to develop its own vaccine
turco | inglês |
---|---|
kurulan | founded |
ilaç | pharmaceutical |
şimdi | now |
TR Araştırma ve geliştirmeye yeni bir rekor düzeyinde teşvik
EN New funding record in research and development
turco | inglês |
---|---|
araştırma | research |
geliştirmeye | development |
rekor | record |
TR Karşılaştırmak gerekirse: Avrupa Birliği’nin 28 ülkesinin araştırma ve geliştirmeye ayırdığı miktar son olarak GSYİH’nın ortalama yüzde 2,03’üne karşılık geliyordu
EN In comparison: the 28 countries in the European Union last spent an average of 2.03 per cent of their GDP on research and development
turco | inglês |
---|---|
birliği | union |
araştırma | research |
geliştirmeye | development |
son | last |
ortalama | average |
yüzde | per cent |
TR En geç 2025 yılına kadar Almanya yılda GSYİH’sının yüzde 3,5’ini araştırma ve geliştirmeye yatırmak istiyor.
EN By 2025 at the latest, Germany aims to spend an annual 3.5 per cent of its GDP on research and development.
turco | inglês |
---|---|
almanya | germany |
yüzde | per cent |
araştırma | research |
ve | and |
geliştirmeye | development |
TR Geleneksel termoplastik enjeksiyon süreci, parça kalitesi ve parça tasarım esnekliğini geliştirmeye yardımcı olan süreçleri içerecek şekilde değiştirilebilir. Aşağıda bazı örnekler verilmiştir:
EN The traditional thermoplastic injection moulding process can be modified to include processes that help to enhance part quality and part design flexibility. Below are some examples:
turco | inglês |
---|---|
geleneksel | traditional |
enjeksiyon | injection |
parça | part |
kalitesi | quality |
tasarım | design |
aşağıda | below |
bazı | some |
örnekler | examples |
TR Tam anlamıyla ve zengin bir çevrimiçi deneyim sağlayacak harika araçlar geliştirmeye kendimizi adadık
EN We're dedicated to inventing and perfecting tools that offer a fuller, richer online experience
turco | inglês |
---|---|
çevrimiçi | online |
deneyim | experience |
araçlar | tools |
TR Varoluş nedenimizi ilerletmek için yeni uygulamalar geliştirmeye ve devletler ve yürürlülük organlarının kararlarına rağmen onları gerçekleştirmeye devam ediyoruz
EN We continue to develop new applications to advance the cause and make it possible regardless of what governments and regulatory bodies decide to do
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
uygulamalar | applications |
devam | continue |
TR Golden Frog, Ron ve Carolyn tarafından kurulmuş olan en yeni girişim olup, kullanıcı gizliliğine yüksek önem vererek, açık ve güvenli bir internet deneyimini koruyan uygulamalar ve hizmetler geliştirmeye odaklanmıştır
EN Golden Frog is the latest venture established by Ron and Carolyn and is committed to developing applications and services that preserve an open and secure Internet experience while respecting user privacy
turco | inglês |
---|---|
golden | golden |
frog | frog |
kurulmuş | established |
olan | is |
kullanıcı | user |
açık | open |
güvenli | secure |
internet | internet |
deneyimini | experience |
TR Geleneksel termoplastik enjeksiyon süreci, parça kalitesi ve parça tasarım esnekliğini geliştirmeye yardımcı olan süreçleri içerecek şekilde değiştirilebilir. Aşağıda bazı örnekler verilmiştir:
EN The traditional thermoplastic injection moulding process can be modified to include processes that help to enhance part quality and part design flexibility. Below are some examples:
turco | inglês |
---|---|
geleneksel | traditional |
enjeksiyon | injection |
parça | part |
kalitesi | quality |
tasarım | design |
aşağıda | below |
bazı | some |
örnekler | examples |
TR Geleneksel termoplastik enjeksiyon süreci, parça kalitesi ve parça tasarım esnekliğini geliştirmeye yardımcı olan süreçleri içerecek şekilde değiştirilebilir. Aşağıda bazı örnekler verilmiştir:
EN The traditional thermoplastic injection moulding process can be modified to include processes that help to enhance part quality and part design flexibility. Below are some examples:
turco | inglês |
---|---|
geleneksel | traditional |
enjeksiyon | injection |
parça | part |
kalitesi | quality |
tasarım | design |
aşağıda | below |
bazı | some |
örnekler | examples |
TR Geleneksel termoplastik enjeksiyon süreci, parça kalitesi ve parça tasarım esnekliğini geliştirmeye yardımcı olan süreçleri içerecek şekilde değiştirilebilir. Aşağıda bazı örnekler verilmiştir:
EN The traditional thermoplastic injection moulding process can be modified to include processes that help to enhance part quality and part design flexibility. Below are some examples:
turco | inglês |
---|---|
geleneksel | traditional |
enjeksiyon | injection |
parça | part |
kalitesi | quality |
tasarım | design |
aşağıda | below |
bazı | some |
örnekler | examples |
TR Geleneksel termoplastik enjeksiyon süreci, parça kalitesi ve parça tasarım esnekliğini geliştirmeye yardımcı olan süreçleri içerecek şekilde değiştirilebilir. Aşağıda bazı örnekler verilmiştir:
EN The traditional thermoplastic injection moulding process can be modified to include processes that help to enhance part quality and part design flexibility. Below are some examples:
turco | inglês |
---|---|
geleneksel | traditional |
enjeksiyon | injection |
parça | part |
kalitesi | quality |
tasarım | design |
aşağıda | below |
bazı | some |
örnekler | examples |
TR Social Media Aracımıza göz atın ve hemen stratejinizi geliştirmeye başlayın!
EN Check out our Social Media Tool and start improving your strategy right now!
turco | inglês |
---|---|
social | social |
media | media |
ve | and |
başlayın | start |
TR Bu web sitesi analiz sistemini geliştirmeye karar verdik, böylece müşterilerimizin SEO konusunda uzman olmalarına gerek kalmadan denetim raporlaması yapmalarını kolaylaştırabilecektik
EN We decided to develop this website analysis system so that we could make it easier for our customers to conduct audit reporting without having to be masters of SEO themselves
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
analiz | analysis |
sistemini | system |
seo | seo |
denetim | audit |
ın | of |
TR Karşılaştığımız birçok otomatik SEO kontrol aracından hayal kırıklığına uğradığımız için kendimizinkini geliştirmeye karar verdik
EN Since we were disappointed with many of the automated SEO checker tools we had come across, we decided to develop our own
turco | inglês |
---|---|
birçok | many |
otomatik | automated |
seo | seo |
kontrol | checker |
bir | since |
TR Hizmetlerimiz arasında, sürekli gözden geçirmeye, güncellemeye ve geliştirmeye çabaladığımız birinci sınıf Ses Parmak İzi ve Query by Humming (Mırıldanarak Sorgu) algoritmalarımız bulunmaktadır
EN Our services include our world-class Audio Fingerprinting and Query by Humming algorithms, which we are constantly striving to revise, update and improve
turco | inglês |
---|---|
sürekli | constantly |
sınıf | class |
TR Sitenizin SEO'sunu geliştirmeye yönelik kılavuzlarımızdan birini okumuş ve sitenizin varlığını yönetmekle ilgili her şeyi bildiğinizi düşünüyor olabilirsiniz, ancak SEO'nun o kadar kolay olmadığına dair size söz verebiliriz
EN While you may have read one of our guides on improving your site’s SEO and think that you know everything about managing your site’s presence, we can promise you that SEO is not that easy
turco | inglês |
---|---|
sitenizin | your site |
seo | seo |
ve | and |
şeyi | everything |
o | that |
kolay | easy |
söz | promise |
TR IBM Cloud Paks çözümünü IBM Cloud üzerinde çalıştırarak, kritik misyonlu uygulamalarınızı işiniz için en güvenli bulut üzerinde geliştirmeye ve yönetmeye odaklanabilirsiniz.
EN Running IBM Cloud Paks on IBM Cloud lets you focus on developing and managing your mission-critical applications on the most secure cloud for business.
turco | inglês |
---|---|
ibm | ibm |
kritik | critical |
en | most |
uygulamaları | applications |
TR Kubernetes'in düşük maliyetli bulut tabanlı geliştirmeye nasıl olanak sağladığını öğrenin.
EN Learn how Kubernetes enables cost-effective cloud-native development.
turco | inglês |
---|---|
maliyetli | cost |
bulut | cloud |
geliştirmeye | development |
nasıl | how |
öğrenin | learn |
Mostrando 50 de 50 traduções