EN That represents an increase of roughly 70%.
EN That represents an increase of roughly 70%.
TR Bu da yaklaşık yüzde 70’lik bir artışa denk geliyor.
inglês | turco |
---|---|
increase | artış |
roughly | yaklaşık |
of | bir |
EN If you wish to submit a request to increase the throttle limit, you can visit our Support Center, click "Open a new case," and file a service limit increase request.
TR Kısıtlama sınırını artırmak için bir istek göndermek isterseniz Destek Merkezimizi ziyaret edebilir, "Open a new case" (Yeni olay aç) bağlantısına tıklayabilir ve hizmet sınırı artırma isteği oluşturabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
support | destek |
service | hizmet |
new | yeni |
you can | edebilir |
and | ve |
a | bir |
increase | artırmak |
limit | sınır |
visit | ziyaret |
EN Provide high level protection with 128/256 Bit encryption. Verification of company information will increase your trust and your sales will increase with confidence index.
TR 128/256 Bit şifreleme ile üst düzey koruma sağlayın. Firma bilgilerinin doğrulanması size olan güveni artıracak ve satışlarınız güven endeksli sürekli artacaktır.
inglês | turco |
---|---|
provide | sağlayın |
level | düzey |
protection | koruma |
bit | bit |
information | bilgilerinin |
encryption | şifreleme |
company | firma |
sales | satış |
will | olan |
trust | güven |
and | ve |
with | ile |
EN Tamer Saka, the Kibar Holding CEO, says that they are preparing for an aluminum investment of 800 million dollars and that this will help them increase their financial turnover by 1 billion dollars, resulting in a 25% increase.
TR Tamer Saka 800 milyon dolarlık alüminyum yatırımı yapmaya hazırlandıklarını, bu yatırımla ciroyu 1 milyar dolar yani 4'te 1'i kadar artıracaklarını belirtiyor.
inglês | turco |
---|---|
aluminum | alüminyum |
investment | yatırım |
million | milyon |
dollars | dolar |
billion | milyar |
this | bu |
the | yani |
EN Mobile POS and ordering devices can increase your restaurant sales, enhance server productivity, and increase guest satisfaction.
TR Mobil POS ve sipariş cihazları, restoran satışlarınızı artırabilir; servis personelinin verimliliğini ve konukların memnuniyetini arttırabilir.
inglês | turco |
---|---|
mobile | mobil |
devices | cihazlar |
restaurant | restoran |
satisfaction | memnuniyetini |
ordering | sipariş |
productivity | verimliliğini |
sales | satış |
and | ve |
EN Increase your sales, enhance productivity and increase guest satisfaction.
TR Satışlarınızı, verimliliği ve misafir memnuniyetini artırın.
inglês | turco |
---|---|
increase | artırın |
productivity | verimliliği |
guest | misafir |
satisfaction | memnuniyetini |
sales | satış |
and | ve |
EN If you wish to submit a request to increase the throttle limit, you can visit our Support Center, click "Open a new case," and file a service limit increase request.
TR Kısıtlama sınırını artırmak için bir istek göndermek isterseniz Destek Merkezimizi ziyaret edebilir, "Open a new case" (Yeni olay aç) bağlantısına tıklayabilir ve hizmet sınırı artırma isteği oluşturabilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
support | destek |
service | hizmet |
new | yeni |
you can | edebilir |
and | ve |
a | bir |
increase | artırmak |
limit | sınır |
visit | ziyaret |
EN Provide high level protection with 128/256 Bit encryption. Verification of company information will increase your trust and your sales will increase with confidence index.
TR 128/256 Bit şifreleme ile üst düzey koruma sağlayın. Firma bilgilerinin doğrulanması size olan güveni artıracak ve satışlarınız güven endeksli sürekli artacaktır.
inglês | turco |
---|---|
provide | sağlayın |
level | düzey |
protection | koruma |
bit | bit |
information | bilgilerinin |
encryption | şifreleme |
company | firma |
sales | satış |
will | olan |
trust | güven |
and | ve |
with | ile |
EN "However, an increase in housing offers isn’t a guarantee of this increase." University locations have a clear advantage: "Larger universities have proven to be an attractive factor."
TR „Ancak konut arzını artırmak, tek başına bunun garantörü değil“ diyen Bayan Adam’a göre, üniversite şehirleri kesinlikle avantajlı: „Büyükçe üniversiteler birer cazibe etkeni olduklarını kanıtladılar“ diyor.
inglês | turco |
---|---|
increase | artırmak |
of | ın |
have | bunun |
larger | büyük |
to | e |
however | ancak |
EN Stop Loss (close trade at X loss) and Take Profit (close trade at X profit), Increase and Auto-Increase options available!
TR Zararı Durdurma (pozisyonu X zarar edince kapat) ve Kârı Alma (pozisyonu X kâr edince kapat), Artır ve Otomatik Artır seçenekleri mevcuttur!
inglês | turco |
---|---|
x | x |
and | ve |
profit | kâr |
options | seçenekleri |
available | mevcuttur |
EN Viewed this way, the logo represents, in classical symbolism, the symbiotic relationship between publisher and scholar
TR Bu şekilde bakıldığında, logo, klasik sembolizm içinde yayıncı ve akademisyen arasındaki simbiyotik ilişkiyi temsil etmektedir
inglês | turco |
---|---|
logo | logo |
represents | temsil |
classical | klasik |
this | bu |
in | içinde |
and | ve |
the | şekilde |
between | arasındaki |
EN Every paragraph represents a new speaker. Dropdown to choose who said what. Use multi-track uploads for the best labeling.
TR Her paragraf yeni bir konuşmacıyı temsil eder. Kimin ne dediğini seçmek için açılan menüden. En iyi etiketleme için çoklu yollu yüklemeleri kullanın.
inglês | turco |
---|---|
represents | temsil |
multi | çoklu |
who | kimin |
what | ne |
a | bir |
new | yeni bir |
best | en |
EN The pattern in a QR code represents binary codes that can be interpreted by digital devices to reveal the information in the code
TR Bir QR kodundaki dizilimler, koddaki bilgileri ortaya çıkarmak için dijital cihazlar tarafından yorumlanabilen ikili kodları temsil eder
inglês | turco |
---|---|
qr | qr |
represents | temsil |
devices | cihazlar |
information | bilgileri |
by | tarafından |
codes | kodları |
digital | dijital |
to | için |
EN This represents a costless opportunity for a professional smart-contract developer to audit their smart-contract.
TR Bu da profesyonel bir akıllı kontrat geliştiricisinin kendi akıllı kontratını denetlemesi için tamamen ücretsiz bir fırsat yaratır.
inglês | turco |
---|---|
opportunity | fırsat |
smart | akıllı |
contract | kontrat |
this | bu |
professional | profesyonel |
a | bir |
EN Our name is spelled Busbud. Our logo represents a bus stop sign with a smile accompanied by the Busbud logotype. View more logo variations and appropriate usage in the Downloads section.
TR İsmimiz Busbud olarak yazılır. Logomuz Busbud logosu eşliğinde bir gülümseme ile bir otobüs durağı işaretini temsil eder. Daha fazla logo çeşitleri ve uygun kullanımlarını İndirmeler bölümünde görün.
inglês | turco |
---|---|
represents | temsil |
busbud | busbud |
bus | otobüs |
and | ve |
sign | e |
a | bir |
section | bölüm |
view | ile |
EN Create a solid logo that represents the core values of your business. Give us your requirements and get your business logo in a matter of minutes.
TR İşletmenizin temel değerlerini yansıtan güçlü bir logo oluşturun. Gerekli unsurları belirtin ve ticari logonuzu dakikalar içinde elde edin.
inglês | turco |
---|---|
create | oluşturun |
business | ticari |
minutes | dakikalar |
requirements | gerekli |
logo | logo |
and | ve |
in | içinde |
EN Create a logo that represents the innermost essence of your music. Choose your design and customize it to add your own creative touch.
TR Müziğinizin özünü yansıtan bir logo oluşturun. Tasarımı seçin ve kendi kreatif dokunuşunuzu katmak için kişiselleştirin.
inglês | turco |
---|---|
choose | seçin |
customize | kişiselleştirin |
logo | logo |
create | oluşturun |
design | tasarım |
of | in |
a | bir |
and | ve |
to | için |
EN He does not rule, but represents the country
TR Lakin cumhurbaşkanı ülkeyi yönetmiyor, temsil ediyor
inglês | turco |
---|---|
represents | temsil |
EN The Federal President (Bundespräsident) represents the Federation under international law and swears in the diplomatic representatives
TR Cumhurbaşkanı, ülkeyi uluslararası ilişkilerde temsil eder ve diplomatik temsilcileri onaylar
inglês | turco |
---|---|
represents | temsil |
and | ve |
representatives | temsilcileri |
president | cumhurbaşkanı |
international | uluslararası |
EN Employee co-determination is enshrined in law on three levels: on the works level, the works council represents employees
TR Çalışanların yönetime katılımı üç düzeyde yasal olarak düzenlenmiş durumda: İşletme düzeyinde çalışanları, İşyeri Çalışan Temsilciliği temsil eder
inglês | turco |
---|---|
represents | temsil |
employees | çalışanları |
the | durumda |
level | düzeyde |
in | olarak |
EN This represents an opportunity to play an even stronger role in shaping Europe and define thematic priorities.
TR Bu görev, Avrupa’yı süregeldiğinden daha güçlü kılmak ve belli konulara ağırlık vermek açısından bir fırsat.
inglês | turco |
---|---|
opportunity | fırsat |
and | ve |
this | bu |
even | bir |
EN The Permanent Representation of Germany in Brussels is the link between Germany and EU institutions. As a kind of German Embassy to the EU, it represents German interests at the European level.
TR 1987 – 2017 yılları arasında 651.000’i aşkın Almanya kökenli üniversite öğrencisi, başka bir Avrupa ülkesinde yüksek tahsil deneyimi edinmek amacıyla Erasmus, değişim programından yararlandı.
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
european | avrupa |
germany | almanya |
a | bir |
at | de |
EN The ‘ever-closer union’, as anchored in the treaties, no longer represents the secure future of our continent.
TR Anlaşmalarda yer aldığı şekliyle “giderek sıkılaşan Birlik”, daha uzun süre kıtamızın güvenli geleceği değil.
inglês | turco |
---|---|
secure | güvenli |
future | geleceği |
of | ın |
our | de |
longer | uzun |
EN Within this window, things feel part of a natural and continuous progression of tasks. For most users on the web, loading pages or changing views represents a task.
TR Bu pencerede, işler doğal ve sürekli bir görev ilerlemesinin parçası olarak hissedilir. Web’deki çoğu kullanıcı için, sayfaların yüklenmesi veya görünümlerin değiştirilmesi bir görevi temsil eder.
inglês | turco |
---|---|
natural | doğal |
continuous | sürekli |
represents | temsil |
users | kullanıcı |
and | ve |
this | bu |
or | veya |
task | görev |
a | bir |
pages | sayfalar |
EN Clusters are the building blocks of Kubernetes architecture. The clusters are made up of nodes, each of which represents a single compute host (virtual or physical machine).
TR Kümeler Kubernetes mimarisinin yapı taşlarıdır. Her biri tek bir hesaplama anasistemini (sanal veya fiziksel makine) temsil eden düğümlerden oluşur.
inglês | turco |
---|---|
kubernetes | kubernetes |
represents | temsil |
virtual | sanal |
physical | fiziksel |
machine | makine |
building | yapı |
or | veya |
a | bir |
EN Dear Users, Phemex launched our new and innovative Prediction Markets feature. This represents a fun and novel way to make money by betting on the outcomes of future events. You can wager tokens on……
TR Sevgili Phemex Kullanıcıları, Mutlu Perşembeler! Yeni bir gün, yeni bir kampanya… veya daha doğru söylemek gerekirse 10,000 USDT. 10,000 USDT'lik ödül havuzundan payını almanın y……
EN Every paragraph represents a new speaker. Dropdown to choose who said what. Use multi-track uploads for the best labeling.
TR Her paragraf yeni bir konuşmacıyı temsil eder. Kimin ne dediğini seçmek için açılan menüden. En iyi etiketleme için çoklu yollu yüklemeleri kullanın.
inglês | turco |
---|---|
represents | temsil |
multi | çoklu |
who | kimin |
what | ne |
a | bir |
new | yeni bir |
best | en |
EN This represents a paradigm shift over batch blending because it requires fewer and smaller tanks
TR Bu, daha az sayıda ve daha küçük tanklar gerektirdiğinden kesikli harmanlamaya göre bir paradigma kaymasını temsil eder
inglês | turco |
---|---|
represents | temsil |
and | ve |
this | bu |
over | da |
fewer | az |
smaller | daha küçük |
a | sayıda |
EN Browse the library of our fully customizable logo designs and choose the one that best represents your brand
TR Tamamen özelleştirilebilir logo tasarımlarının yer aldığı kitaplığa göz atın ve markanızı en iyi yansıtan tasarımı seçin
inglês | turco |
---|---|
fully | tamamen |
customizable | özelleştirilebilir |
your brand | markanızı |
logo | logo |
choose | seçin |
and | ve |
of | in |
designs | tasarımları |
best | en |
EN Looking to stand out with your Facebook profile? Look no further than our selection of templates to create a visually stunning cover photo that represents your brand or personality.
TR Facebook profilinizle öne çıkmak mı istiyorsunuz? Markanızı ya da kişiliğinizi yansıtan ve görsel bakımdan çarpıcı bir kapak fotoğrafı oluşturmak için şablon koleksiyonumuz size yeter.
inglês | turco |
---|---|
visually | görsel |
photo | fotoğraf |
your brand | markanızı |
stunning | çarpıcı |
templates | şablon |
further | da |
of | in |
a | bir |
cover | kapak |
your | ve |
brand | için |
EN Visme’s free online logo maker allows you to make a free logo that perfectly represents your brand and your industry. Learn more about the logo maker app’s features.
TR Visme’nin ücretsiz çevrimiçi logo tasarlama aracı, markanızı ve sektörünüzü mükemmel bir şekilde temsil eden ücretsiz bir logo oluşturmanızı sağlar. Logo tasarlama uygulamasının özellikleri hakkında daha fazla bilgi alın.
inglês | turco |
---|---|
allows | sağlar |
represents | temsil |
industry | sektör |
free | ücretsiz |
online | çevrimiçi |
your brand | markanızı |
logo | logo |
features | özellikleri |
the | aracı |
about | hakkında |
a | bir |
perfectly | mükemmel bir şekilde |
EN Replace the featured icon or illustration with one that more perfectly represents your business and edit the colors.
TR Öne çıkarılan simge veya çizimi işletmenizi mükemmel olarak temsil edenlerle değiştirin ve renkleri düzenleyin.
inglês | turco |
---|---|
icon | simge |
perfectly | mükemmel |
represents | temsil |
business | iş |
edit | düzenleyin |
colors | renkleri |
your business | işletmenizi |
or | veya |
more | de |
and | ve |
EN In the Settings tab, choose the icon(s) that best represents your data. You can choose a single icon or add multiple when comparing different numbers.
TR Ayarlar sekmesinde, verilerinizi en iyi temsil eden simgeyi/simgeleri seçin. Farklı sayıları karşılaştırırken tek bir simge seçebilir veya birden çok simge ekleyebilirsiniz.
inglês | turco |
---|---|
settings | ayarlar |
choose | seçin |
icon | simge |
represents | temsil |
your data | verilerinizi |
add | ekleyebilirsiniz |
or | veya |
best | en |
different | farklı |
multiple | bir |
EN The value represents the lookback window
TR Değer, geriye dönük zaman aralığını temsil eder
inglês | turco |
---|---|
value | değer |
represents | temsil |
EN Any organisation that works with or represents cotton producers, like cotton farmers and farm workers.
TR Pamuk çiftçileri ve tarım işçileri gibi pamuk üreticileriyle çalışan veya onları temsil eden herhangi bir kuruluş.
inglês | turco |
---|---|
represents | temsil |
cotton | pamuk |
workers | çalışan |
or | veya |
any | herhangi |
and | ve |
EN The Everyman represents the commoner and those who want to be part of a group.
TR Herkes, sıradan insanları ve bir grubun parçası olmak isteyenleri temsil eder.
inglês | turco |
---|---|
represents | temsil |
group | grubun |
and | ve |
a | bir |
to | olmak |
EN Expand the search, from characters in literature to real-life people, every person and brand represents one of the 12 archetypes.
TR Araştırmayı genişletin, edebiyattaki karakterlerden gerçek hayattaki insanlara kadar her kişi ve marka 12 arketipten birini temsil eder.
inglês | turco |
---|---|
represents | temsil |
real | gerçek |
and | ve |
brand | marka |
people | insanlara |
person | kişi |
EN Charlie Chaplin is the perfect example of the Jester. He brought joy to others’ lives through his clever work. Keanu Reeves represents the Innocent archetype through his easy-going lifestyle and always doing what is best for others.
TR Charlie Chaplin Soytarı'nın mükemmel bir örneğidir. Zekice çalışmalarıyla başkalarının hayatlarına neşe katmıştır. Keanu Reeves, rahat yaşam tarzı ve her zaman başkaları için en iyi olanı yapmasıyla Masum arketipini temsil eder.
inglês | turco |
---|---|
represents | temsil |
and | ve |
perfect | mükemmel |
others | başkaları |
his | olan |
always | her zaman |
best | en |
EN In many instances, the content available through the Service represents the opinions and judgments of the respective content provider or user
TR Pek çok durumda Hizmet yoluyla sunulan içerik ilgili içerik sağlayıcısı veya kullanıcının görüşlerini ve yargılarını temsil etmektedir
EN Knovel helps organisations to increase productivity, improve education, minimise risk and optimise business performance by helping users to:
TR Knovel, kullanıcılara aşağıdaki konularda yardımcı olarak kurumların üretkenliğinin artırmasına, eğitimi geliştirmesine, riski azaltmasına ve iş performansını optimize etmesine fayda sağlar:
inglês | turco |
---|---|
knovel | knovel |
education | eğitimi |
risk | riski |
and | ve |
to | etmesine |
optimise | optimize |
by | aşağıdaki |
performance | performans |
users | kullanıcı |
EN Reach market faster and increase efficiency: Knovel users reduce project completion and rework time by 8-9% and avoid spending 3-15 hours per month looking for information
TR Piyasaya daha hızlı ulaşmak ve verimi artırmak: Knovel kullanıcıları proje tamamlanma ve üzerinde yeniden çalışma süresini %8-9 oranında düşürür ve ayda 3-15 saati bilgi aramaya harcamaktan kurtulur
inglês | turco |
---|---|
reach | ulaşmak |
and | ve |
knovel | knovel |
project | proje |
completion | tamamlanma |
time | saati |
information | bilgi |
faster | hızlı |
users | kullanıcıları |
increase | artırmak |
for | daha |
EN Get recommendations to improve your content to increase search rankings
TR Arama sıralamalarınızı yükseltmek, içeriklerinizi geliştirmek için öneriler alın
inglês | turco |
---|---|
search | arama |
rankings | sıralamalarını |
your content | içeriklerinizi |
to | için |
recommendations | öneriler |
get | alın |
improve | geliştirmek |
EN “We created a comprehensive content strategy to increase the potential organic traffic by 123%. We actively used Semrush tools in the process to achieve our goals.”
TR ''Potansiyel organik trafiği %123 kadar arttırmak için kapsamlı bir içerik stratejisi oluşturduk. Hedeflerimize ulaşmak için Semrush araçlarını aktif bir şekilde kullandık.''
inglês | turco |
---|---|
potential | potansiyel |
organic | organik |
traffic | trafiği |
comprehensive | kapsamlı |
content | içerik |
strategy | stratejisi |
we created | oluşturduk |
semrush | semrush |
tools | araçlarını |
actively | aktif |
the | şekilde |
a | bir |
to | için |
increase | arttırmak |
achieve | ulaşmak |
EN “Semrush Social Media Toolkit is the best in the business. I’m using this tool to great effect and it has helped to increase my visibility on Social Media.”
TR ''Semrush Social Media Toolkit iş hayatındaki en iyisi. Bu aracı büyük bir etki ile kullanıyorum ve Sosyal Medya görünürlüğümü yükseltmede bana yardım etti.''
inglês | turco |
---|---|
semrush | semrush |
effect | etki |
my | bana |
great | büyük |
social | sosyal |
and | ve |
this | bu |
media | medya |
EN Using Ahrefs’ data to plan our content strategy helped us increase visits to our blog by over 200% compared to the previous year.
TR İçerik stratejimizi planlamak için Ahrefs verilerini kullanmak, blogumuza yapılan ziyaretleri önceki yıla oranla %200’den fazla artırmamıza yardımcı oldu.
inglês | turco |
---|---|
ahrefs | ahrefs |
data | verilerini |
visits | ziyaretleri |
previous | önceki |
using | kullanmak |
to | için |
the | fazla |
EN Ahrefs enables us to streamline all of our SEO efforts. This resulted in a 170% YOY increase in sessions and revenue since we started using it.
TR Ahrefs tüm SEO çalışmalarımızı kolaylaştırmamızı sağlıyor. Bu, onu kullanmaya başladığımızdan bu yana oturumlarda ve gelirlerde %170’lik bir artışa neden oldu.
inglês | turco |
---|---|
increase | artış |
using | kullanmaya |
seo | seo |
this | bu |
ahrefs | ahrefs |
it | onu |
and | ve |
all | tüm |
a | bir |
EN Sharing and using research data can increase in the impact, validity, reproducibility, efficiency, and transparency of scientific research.
TR Araştırma verilerinin paylaşılması ve kullanılması bilimsel araştırmaların etkisini, geçerliliğini, tekrarlanabilirliğini, verimini ve şeffaflığını artırır.
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
data | verilerinin |
impact | etkisini |
validity | geçerliliğini |
of | ın |
using | kullanılması |
research | araştırma |
scientific | bilimsel |
EN Helps radiologists to fine tune their diagnostic skills and increase their knowledge.
TR Radyologların tanı koyma becerilerini geliştirmesine ve bilgilerini artırmasına yardımcı olur.
inglês | turco |
---|---|
helps | yardımcı olur |
and | ve |
EN Helps radiologists fine tune their diagnostic skills and increase their knowledge.
TR Radyologların tanı koyma becerilerini geliştirmesine ve bilgilerini artırmasına yardımcı olur.
inglês | turco |
---|---|
helps | yardımcı olur |
and | ve |
EN Get creative to increase the chance of your opening being seen with one of the banner positions on our 500+ journal websites.
TR 500'ün üzerindeki dergi sitemizdeki banner pozisyonlarından birini yaratıcı bir şekilde kullanarak açık pozisyon ilanınızın görülme şansını artırın.
inglês | turco |
---|---|
increase | artırın |
journal | dergi |
creative | yaratıcı |
the | şekilde |
to | kullanarak |
Mostrando 50 de 50 traduções