EN We organize activities focusing on intercultural exchange and aim to reinforce community member capacities
EN We organize activities focusing on intercultural exchange and aim to reinforce community member capacities
TR Kültürel paylaşıma odaklanan ve beraber yaşamaya yönelik pratikler ortaya çıkaran etkinlikler düzenliyor, topluluk üyelerinin kapasitelerini geliştirmeyi ve güçlendirmeyi amaçlıyoruz
inglês | turco |
---|---|
activities | etkinlikler |
community | topluluk |
and | ve |
to | yönelik |
EN We organize activities focusing on intercultural exchange and aim to reinforce community member capacities
TR Kültürel paylaşıma odaklanan ve beraber yaşamaya yönelik pratikler ortaya çıkaran etkinlikler düzenliyor, topluluk üyelerinin kapasitelerini geliştirmeyi ve güçlendirmeyi amaçlıyoruz
inglês | turco |
---|---|
activities | etkinlikler |
community | topluluk |
and | ve |
to | yönelik |
EN To increase civil society dialogue and intercultural sharing between civil societies in Turkey and Europe.
TR Türkiye ve Avrupa’daki sivil toplumlar arasında sivil toplum diyaloğunu ve kültürlerarası paylaşımı artırmak.
inglês | turco |
---|---|
civil | sivil |
society | toplum |
turkey | türkiye |
and | ve |
between | arası |
increase | artırmak |
sharing | paylaşımı |
to | arasında |
EN We organize activities focusing on intercultural exchange and aim to reinforce community member capacities
TR Kültürel paylaşıma odaklanan ve beraber yaşamaya yönelik pratikler ortaya çıkaran etkinlikler düzenliyor, topluluk üyelerinin kapasitelerini geliştirmeyi ve güçlendirmeyi amaçlıyoruz
inglês | turco |
---|---|
activities | etkinlikler |
community | topluluk |
and | ve |
to | yönelik |
EN We organize activities focusing on intercultural exchange and aim to reinforce community member capacities
TR Kültürel paylaşıma odaklanan ve beraber yaşamaya yönelik pratikler ortaya çıkaran etkinlikler düzenliyor, topluluk üyelerinin kapasitelerini geliştirmeyi ve güçlendirmeyi amaçlıyoruz
inglês | turco |
---|---|
activities | etkinlikler |
community | topluluk |
and | ve |
to | yönelik |
EN To increase civil society dialogue and intercultural sharing between civil societies in Turkey and Europe.
TR Türkiye ve Avrupa’daki sivil toplumlar arasında sivil toplum diyaloğunu ve kültürlerarası paylaşımı artırmak.
inglês | turco |
---|---|
civil | sivil |
society | toplum |
turkey | türkiye |
and | ve |
between | arası |
increase | artırmak |
sharing | paylaşımı |
to | arasında |
EN The programme is international, intercultural and interdisciplinary
TR Bu anabilim dalı, enternasyonal, kültürler ve disiplinler arası bir dal
inglês | turco |
---|---|
and | ve |
the | bir |
EN Language skills are the key to intercultural dialogue
TR Dil bilgisi, kültürler arası diyaloğa açılan kapının anahtarıdır
inglês | turco |
---|---|
language | dil |
to | arası |
key | anahtar |
EN The Junges Ensemble Stuttgart has put together a programme for children and young people. For two days at a time, the theatre presents a mix ranging from intercultural productions to dance theatre.
TR Stuttgartlı genç tiyatro grubu Junge Ensemble Stuttgart, çocuklara ve gençlere hitap eden bir oyun planı derledi. Tiyatro, kültürlerarası ürünlerden dans tiyatrosuna kadar varan bir karışımı ikişer günlüğüne sergiliyor.
inglês | turco |
---|---|
young | genç |
theatre | tiyatro |
dance | dans |
stuttgart | stuttgart |
children | çocuklara |
and | ve |
two | iki |
has | ne |
a | oyun |
to | kadar |
EN We want to enable people to be more confident as they stand on their own feet and increase their competence in problem-solving
TR Esasında amacımız, sunduğumuz destekle kişilerin kendi ayakları üzerinde daha emin durabilmelerini, problem çözmede yetkinliklerinin artmasını sağlayabilmek
inglês | turco |
---|---|
people | kişilerin |
to | emin |
more | daha |
own | kendi |
on | üzerinde |
EN Advanced time management-planning competence, efficient use of working hours,
TR Zaman yönetimi-planlama yetkinliği gelişmiş, çalışma saatlerini verimli kullanan ,
inglês | turco |
---|---|
time | zaman |
efficient | verimli |
advanced | gelişmiş |
working | çalışma |
of | kullanan |
EN The performance of our employees is evaluated with the Target and Competence-Based Performance Management System.
TR Çalışanlarımızın performansları, Hedef ve Yetkinlik Bazlı Performans Yönetimi Sistemi ile değerlendirilmektedir.
inglês | turco |
---|---|
performance | performans |
target | hedef |
management | yönetimi |
based | bazlı |
system | sistemi |
and | ve |
EN Under the chairmanship of the former Minister of Agriculture Jochen Borchert, the competence network will re-design livestock farming.
TR Tarım eski Bakanı Jochen Borchert’ın başkanlığında çalışacak olan Yeterlik Ağı’nın yararlı hayvan yetiştiriciliğini yeniden düzenlemesi hedefleniyor.
inglês | turco |
---|---|
former | eski |
will | olan |
re | yeniden |
network | ağı |
agriculture | tarım |
of | nın |
EN he returned to the ministry as head of the competence network for farm animal strategy - the Borchert Commission.
TR görev yaptı. 2019’da Yararlı Hayvanlar Stratejisi Yeterlik Ağı -Borchert Komisyonu- Başkanı olarak bakanlığa geri döndü.
inglês | turco |
---|---|
head | baş |
strategy | stratejisi |
commission | komisyonu |
network | ağı |
to | geri |
the | olarak |
EN The Federal Ministry of Education and Research (BMBF) has established competence centres on climate change and sustainable land management in eleven partner countries in west Africa and five countries in southern Africa
TR Almanya Federal Eğitim ve Araştırma Bakanlığı (BMBF), batı Afrika’daki 11 ve güney Afrika’daki beş partner ülkede, İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Toprak yönetimi Yeterlik Merkezleri kurdu
inglês | turco |
---|---|
federal | federal |
education | eğitim |
research | araştırma |
centres | merkezleri |
change | değişikliği |
sustainable | sürdürülebilir |
management | yönetimi |
southern | güney |
ministry | bakanlığı |
west | batı |
partner | partner |
and | ve |
countries | ülkede |
five | beş |
EN Behind this is the vision of a company-wide work and competence network; B
TR Bunun arkasında, tüm firmayı kapsayan bir çalışma ve yetkinlik ağı oluşturma vizyonu bulunuyor
inglês | turco |
---|---|
vision | vizyonu |
work | çalışma |
network | ağı |
and | ve |
a | bir |
EN Christina Röttgers, an expert in cultural competence from Cologne, explains what you need to know about German business etiquette in order to avoid misunderstandings.
TR Yanlış anlamaları engellemek için çalışma yaşamında Almanya’daki davranış kuralları hakkında bilmeniz gerekenleri Köln’den kültürel yetkinlik uzmanı Christina Röttgers açıklıyor.
inglês | turco |
---|---|
cultural | kültürel |
you | in |
business | çalışma |
expert | uzman |
about | hakkında |
to know | bilmeniz |
EN 1995 Through acquisition of Tebel MKT, we broaden our competence's to include equipment for the manufacture of hard and semi-hard cheeses
TR 1995 Tebel MKT'nin satın alınmasıyla, yetkinliğimizi sert ve yarı sert peynir üretim ekipmanlarını da içerecek şekilde genişlettik
inglês | turco |
---|---|
of | ın |
equipment | ekipmanlar |
hard | sert |
semi | yarı |
and | ve |
through | da |
the | şekilde |
Mostrando 18 de 18 traduções